Yılın davası bugün!
Dünya, dünya olalı beri çok önemli davalara tanık oldu. Hukuk tarihine geçerek insanlığın ortak belleğine yapışıp akılda kalanları, arşivlerden bulup çıkartsam ve sıralasam bu köşeye sığmaz.
Her dava bir ses!
Her dava bir ışık!
Her dava yumruk!
Sokrates davası!
Öğrencilerine ders anlatırken sorduğu sorularla “dinsizlik ve ahlaki yolsuzluk” aşılıyor diye suçlanıp, baldıran zehri içerek cezalandırılmaya mahkum oldu.
Galileo davası!
Teleskopuyla yaptığı gökyüzü gözlemleri sonucunda Dünya’nın güneşin etrafında döndüğünü ve yuvarlak olduğunu söyledi diye Katolik Kilisesi, Engizisyon Mahkemesi kurup, onu “sapkın olmak” suçundan yargıladı.
Dreyfus davası!
Fransız ordusunda yüzbaşı Dreyfus’un Almanlar için casusluk yaptığı ve ordunun önemli bilgilerini mektupla sızdırdığı suçlaması ile dava açıldı. Ortada ciddi kanıt, bilgi, belge yoktu. Dava uzadı, Fransa’nın ünlü yazarları, aydınları, halkı onun suçsuzluğunu anlatmak için harekete geçti.
Jeanne D’arc davası!
Erkek kıyafetleri giyerek dine hakaret etmek, şeytani görüşleri yayarak kötü örnek olmak ve kiliseye başkaldırmak sapkınlığı suçuyla yargılandı. 19 yaşındaydı. Kazığa bağlandı ve yakıldı.
Abdülaziz davası!
Çok duygulu, gururlu bir padişahtı, tahtan indirilmeyi kendine yakıştıramadı, canına kıydı diyenlerle “hayır asker-bürokrasi-ilmiyenin bir araya gelerek Veliahd Murat Efendi’yi tahta çıkartmak için işlediği cinayetle öldürüldü” diyenlerden kimin haklı olduğunu ortaya çıkartmak için başlayan bir davaydı.
Yassı Ada davası!
Sivas olayları davası!
Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan davası!
Erdal Eren davası!
Yakın tarihimize gelince; Ergenekon (orduya pusu kurma) davası! 25 kişinin hayatını yitirdiği Çorlu Tren Kazası davası! 301 işçinin can verdiği Soma davası! 9 işçi’den 4’ünün cesetlerinin bile bulunamadığı Erzincan İliç davası!
Bugün bunlar kadar önemli bir dava Ankara’da başlıyor. Roma döneminin kölelerinin, feodal dönemin marabalarının, Hindistan paryalarının “haksızlık ve adaletsizliğe” karşı dava açabilecek ortamları yoktu ama bugünün Türkiye’sinde köle, maraba, parya durumuna düşürülmüş emekliler, TÜİK’i mahkemeye verdiler. Bu davayı emekliler adına Yargıtay Onursal Üyesi Seyfettin Çilesiz açtı.
Bütün kentlerden çok sayıda emekli bugün Ankara’da Mustafa Kemal Mahallesi’nde 6. İdare Mahkemesi’nde başlayacak davayı izlemeye gelecekler. Emekli ve işçi sendikaları, sivil toplum kuruluşları ile muhalefet parti temsilcileri mahkemenin önünde, sığabilenler de salonunda olacaklar.
TÜİK, taraf oldu.
Gerçeği gizledi.
Olanı saptırdı.
Yıllık enflasyonu ölçen sepete aldığı ürünler; un, bulgur, ekmek, süt, yoğurt, bebek bezi, doktor muayene ücreti, otobüs bileti ne varsa çoğunun fiyatını çarşıda, pazarda, markette, manavda olduğundan çok geride tutu. Bilerek ve isteyerek yıllık enflasyonu olduğundan çok düşük çıkarttı. Bu yolla emekliler, işçiler, memurların ücretinin düşük tutulmasında alet oldu.
TÜİK’i (Türkiye İstatistik Kurumu) yönetenler, kimden emir alarak, kiminle işbirliği yaparak ve hangi amaçlarla emeklileri köle, maraba, parya durumuna düşürdü?
Yılın davası bugün!
Bu dava bir ses!
Bu dava bir ışık!
Bu dava bir yumruk!
Türbanlı bacım çakar-siren Jeep’de!
Türbanlı bacım görüntüsü de ne kadar hızlı bir dönüşüme uğradı; “Türbanlı bacımın çakar-siren Jeep’le yasak dönüş yaptığı” ortaya çıktı. Cübbeli Ahmet Ünlü’nün kızı Yüsra Ünlü Palazoğlu, çakar-siren lüks aracıyla trafik kuralını çiğnediği, Motorlu Taşıt Vergisi’ni de ödemediği ortaya çıktı. Olayın gündem olduktan sonra saklanacak, gizlenecek yanı kalmayınca; “araçta çakar-siren tertibatı kullanarak trafikte tehlike yaratmak suçundan 139 bin 165 TL para cezası” yazıldı. Türbanlı bacımın babası Cübbeli Ahmet Hoca da; “Bu Jeep’ in fiyatı 28 milyon değil 12 milyon lira” dedikten sonra; “Araç kızımın değil damadımın… Damadım aracın fitresini bile verir…” şeklinde tamamlayıcı bilgi ile halkı aydınlattı! Yüsra Hanım’ın eşi ise; “Çakar tahsisli. Haber yapanlar hakkında gerekli yasal süreç başlayacak. Neden tahsisli çakar olduğunu, devlete ne yaptığımı, ne fayda sağladığımı size mi anlatacağım? Haber yaparsanız kendinizi adliyede bulursunuz” dedi. Bu haber; Türkiye’de 23 yıllık iktidar yönetiminin özeti oldu. Cübbe, hırka, tespih, post, seccade, türban güzel ama için temiz olmadıktan sonra Allah kanar mı buna?
Source: Necati Doğru