Vücudun olmazsa olmaz vitamini B 12
Uzmanlara göre B12 vitamini; vücudun DNA sentezi, enerji üretimi ve merkezi sinir sistemi işlevi gibi süreçler için ihtiyaç duyduğu temel bir vitamindir. Kalp, beyin, karaciğer ve böbrek sağlığı için kritik öneme sahiptir. ‘’Dolayısıyla eksikliğinin önemsenmesi gerekir’’ diyen Uzman Diyetisyen ve Fitoterapi Uzmanı Merve Öz, bu vitaminin az bilinen özelliklerine ve doğal kaynaklarına şöyle dikkat çekti:
HANGİ GIDALARDA BULUNUR?
B12’nin doğal kaynakları şöyle sıralanabilir:
SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ
Süt, yoğurt ve peynir gibi diğer süt ürünleri harika protein kaynaklarıdır. B12 vitamini de dahil olmak üzere çeşitli vitamin ve mineraller içerirler.
Sakatat en fazla besin içeren yiyeceklerden biridir. Karaciğer ve böbrekler özellikle kuzu sakatatı B12 vitamini açısından zengindir. Ayda 1-2 kereden fazla tüketilmemesinde yarar var.
Genellikle su, yağ veya soslarla konserve edilmiş olarak satılırlar ancak taze olarak da satın alabilirsiniz. Sardalya özellikle besleyicidir çünkü neredeyse her bir besin maddesinden iyi miktarda içerir.
En yüksek Omega-3 yağ asitleri konsantrasyonlarından birine sahip olmasıyla bilinir. Yüksek yağ içeriğinin yanı sıra yüksek miktarda protein sunar. Ayrıca mükemmel bir B vitamini kaynağıdır.
Sığır eti, B12 vitamini için mükemmel bir kaynaktır. B12 içeriğini korumak için kızartmak yerine ızgara yapmak veya fırında pişirmek daha iyidir.
Ton balığı yaygın olarak tüketilen bir balıktır ve protein, vitamin ve mineraller de dahil olmak üzere harika bir besin kaynağıdır. Özellikle koyu kaslar olarak bilinen derinin hemen altındaki kaslarda yüksek konsantrasyonlarda B12 vitamini içerir. Konserve ton balığı da makul miktarda B12 vitamini içerir.
Harika bir protein ve B vitamini kaynağıdır. Yumurta sarılarındaki B12’nin emilimi daha kolaydır.
TAKVİYE UYARISI
Basit bir kan testiyle B12 değerinizi öğrenmeniz mümkün.
B12 vitaminini genellikle önerilen dozlarda almak güvenlidir. Enjekte edilebilir.
B12 vitaminine ihtiyacınız varsa doktorunuz dozaj konusunda tavsiyede bulunacaktır.
Doktoruza danışmadan B12 desteği kullanmayın ve enjeksiyon yaptırmayın.
DIŞARIDAN ALINABİLİR
B12 vitamini vücudumuzda birçok temel işlevi olan suda çözünen bir vitamindir. Vücut tarafından üretilemediği için bu vitamin yiyeceklerden ya da takviyelerden alınabilir.
B12 vitamini içeren besinler başlıca hayvansal et, balık, yumurta ve süt ürünleridir. Vejetaryenler, hamile veya emziren kişiler ve eksiklik riski taşıyan diğer kişilerin takviye alması gerekebilir.
EKSİKLİĞİNDE VÜCUT HANGİ SİNYALLERİ VERİR?
B12 birçok besinde bulunmasına rağmen B12 eksikliği nispeten yaygındır. Belirtileri ise şöyle sıralanabilir:
YORGUNLUK: Eğer B12’niz düşükse veya eksikse kendinizi yorgun hissedersiniz.
Vücudunuzun düzgün çalışması için B12’ye ihtiyacı vardır. Yetersiz B12 seviyeleri normal kırmızı kan hücresi üretimini azaltabilir ve bu da oksijen iletimini bozabilir. Özellikle B12 eksikliği megaloblastik anemiye neden olabilir.
Bu durum büyük, anormal ve olgunlaşmamış kırmızı kan hücrelerinin oluşumuna ve DNA sentezinin bozulmasına yol açar.
CİLTTE SOLGUNLUK:
B12 eksikliğiyle ilişkili anemide vücutta tam olarak olgunlaşmış, sağlıklı kırmızı kan hücrelerinin eksikliği nedeniyle cildinizin soluk görünmesine neden olabilir.
B12 eksikliği ayrıca yüksek bilirubin seviyeleri nedeniyle cildinizin ve gözlerinizin beyaz kısımlarının sarımsı bir renk almasına neden olan sarılık adı verilen bir duruma da neden olabilir.
BAŞ AĞRISI: Hem yetişkinlerde hem de çocuklarda B12 eksikliğiyle ilgili en sık bildirilen semptomlar arasındadır.
DEPRESYON: B12 eksikliğinin depresyon geliştirme riski yüksektir.
MİDE BULANTISI İSHAL: B12 eksikliği ayrıca ishal, mide bulantısı, kabızlık, şişkinlik, gaz ve diğer gastrointestinal semptomlara neden olabilir.
ZİHİNSEL BOZUKLUK: B12 eksikliği merkezi sinir sistemini olumsuz etkilediğinden düşük veya eksik B12 seviyelerine sahip kişiler zihinsel bulanıklik hissedebilirler. Konsantre olma ve görevleri tamamlama konusunda da zorluk çekebilirler.
AĞIZ VE DİLDE İLTİHAP: Glossit; iltihaplı, kırmızı ve ağrılı bir dili ifade eden tıbbi bir terimdir. B12 eksikliğinden kaynaklanabilir.
KAS GÜÇSÜZLÜĞÜ: B12 eksikliği motor ve duyusal sinir fonksiyonunu olumsuz etkiler. Bu da kas kramplarına ve güçsüzlüğe neden olabilir.
DENGE BOZUKLUĞU: Bozulmuş denge ve koordinasyon, B12 eksikliğinden kaynaklanabilen nörolojik bir semptomdur. Bu nedenle B12 eksikliği olan bir kişi yürüme ve denge kurmada zorluk çekebilir.
GÖRME SORUNLARI: B12 eksikliği muhtemelen optik sinire verilen hasar nedeniyle görme bozukluklarına neden olabilir.
Source: Nazan Doğaner Halici
“Türk” adı bu devletin çimentosudur!
Dostluk ve sevgi uçup giderek yoklar kervanına katıldı. Ekonomi ve siyasette, istisnasız her gün yaşanan olaylar toplumun sinir sistemi üzerinde yıpratıcı etki yaratıyor.
Güven yok, rahat yok, huzur yok!
İnsanların bakışları donuk, zihinleri bulanık… Azap, ıstırap… Umutların paramparça olduğu, endişenin sersemlettiği günler yaşıyoruz.
Bir okyanusun kabarması gibi, demokratik tepkilerimiz büyümezse, kuzuların sessizliğine bürünürsek, bu dehşetli fırtınada sığınacak limanımız kalmayacak!
Son Başbakan Binali Yıldırım, nereden aklına estiyse, bir “Türk kimliği” tartışması başlattı.
Bunların Türklükle ne dertleri var, anlamak zor!
Beyefendi durup dururken dedi ki:
“Bu topraklarda Kürtler, Süryaniler, Abazalar, Çerkezler var. Vatandaşlık tanımı gözden geçirilebilir!”
Bu açıklama o kadar tutarsızdı ki, Cumhur İttifakı (AKP+MHP) içinde bile tepkilere yol açtı.
Binali Yıldırım o sözleriyle “Anayasa’da, Türklüğü tanımlayan 66’ıncı maddeyi” tartışmaya açıyor, vatandaşlık tanımının değiştirilerek, yeniden yazılabileceğini, Türk adının üst kimlik olmaktan çıkartılabileceğini” anlatmak istiyordu.
Tabii ki, saçma ifadelerdi bunlar…
Nitekim, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, isim vermeden, “Türk vatandaşlığı eşit vatandaşlıktır. Türk vatandaşlığı isminden vazgeçilemez” diye açıklama yaptı.
Cumhur İttifakı’nın ortağı MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız da “Bazı kişiler fonksiyonsuz kalınca seri şekilde saçmalamaya başlıyor!” diye sert tepki gösterdi.
İkisi de haklı… Aklın yolu birdir ve “Türk kimliği” Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çimentosudur. Türk adı yıpratılırsa, ortada Türk devleti de kalmaz!
Türk Kalp Vakfı’nda, iç hastalıkları bölümü de açıldı
“Her şeyin başı sağlık” diyoruz ama sağlığımıza gerektiği kadar önem veriyor muyuz?
İnsanların birçoğu, kendi sağlığını ihmal ederken, otomobilinin bakımına daha çok önem veriyor.
Her organımızı önemlidir ama kalbin önemi daha başkadır. Kalp durunca hayat da durur çünkü…
“Kalp sağlığı” denilince aklıma gelen ilk kurum Türk Kalp Vakfı oluyor.
1975 yılında faaliyete geçen ve kurucuları arasında gazetecilik mesleğinin büyüklerinden rahmetli Nezih Demirkent’in de bulunduğu Türk Kalp Vakfı, 50 yıldır kalp konusunda sağlık hizmeti veriyor.
Vakıf Başkanı Kenan Güven “Yarım yüzyıldır ülke çapında ölümleri en aza indirme çalışmalarımızdaki başarının haklı gurunu yaşıyoruz” diyor.
Uzman Kardiyolog Hüseyin Deniz Kılıç, Doç. Dr. Emrah Binak, Diyetisyen Gizem Deniz dahil çok geniş bir kadronun ve güçlü labaratuvar ekibinin hizmet verdiği Türk Kalp Vakfı’nda bir yenilik yapıldı ve İç Hastalıkları bölümü de faaliyete geçirildi.
Deneyimli dahiliye mütehassısı Dr. Ferda Çelik, haftada üç gün iç hastalıkları konusunda hizmet veriyor.
Başkan Kenan Güven yurttaşlara şöyle sesleniyor:
“Ülkemizde böbrek nakilleri gibi kalp nakilleri de başarıyla gerçekleştiriliyor. Büyük ihtiyaç var. Herkesin organ bağışına destek vermesi için çağrıda bulunuyorum.”
Akıl hastalarının alkışları…
Bakan Bey, akıl hastanesini geziyormuş. Ortamı çok beğenmiş. Çünkü, ne söylerse söylesin, akıl hastaları onu hararetle alkışlıyorlarmış. Fakat…
İçlerinden birinin hiç kımıldamadan durduğunu gören Bakan Bey merakla sormuş:
“Sen neden alkışlamıyorsun beni?”
Adam gayet ciddi cevap vermiş:
“Ben gardiyanım efendim, deli değilim!”
Source: Rahmi Turan
Bu hatayı sadece bir gece yapmak sağlığınızı riske atmaya yetiyor
Uyku, sağlığın temel unsurlarından biri olarak kabul ediliyor. Yeterli uyku, beynin yenilenmesini sağlar, stresin birikmesine karşı korur ve enerji seviyelerinin yeniden dolmasına yardımcı olur. Kötü geçen geceler ise kilo alımından depresyon, anksiyete ve tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklara kadar pek çok sağlık sorununa yol açabiliyor. Bu nedenle uykusuz gecelerin vücuda zarar verdiği görüşü yaygın. Ancak The Journal of Immunology Dergisi”nde 24 Şubat 2025’te yayımlanan yeni bir araştırma, yalnızca bir gecelik uykusuzluğun bile hem obez kişilerde hem de zayıf ve sağlıklı bireylerde hücrelerde değişikliklere yol açabileceğini ortaya koydu.
237 kişinin uyku alışkanlıkları incelendi
topsante”nun haberine göre araştırmacılar, bu sonuca ulaşabilmek için 237 sağlıklı katılımcının uyku alışkanlıklarını inceledi. Katılımcılar, vücut kitle indeksine (VKİ) göre zayıf, kilolu ve obez olmak üzere üç gruba ayrıldı. Bir hafta boyunca, katılımcılara uyku süreleri, kalitesi ve kesintilerini analiz etmek amacıyla aktivite sensörleri takıldı. Ayrıca, katılımcılara çeşitli kan testleri de uygulandı.
Araştırmanın ikinci aşamasında, araştırmacılar beş sağlıklı, zayıf genç yetişkinden 24 saat boyunca hiç uyumamalarını istedi. Sonuçlar, obez katılımcılarda gözlemlenenle benzer şekilde, bu grupta da klasik olmayan monositlerde bir artış olduğunu ortaya koydu. Yani, sadece bir gecelik uykusuzluk bile zayıf ve sağlıklı bireylerin sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Araştırmacılara göre, tekrarlayan uykusuz geceler, obezite, diyabet ve kalp damar hastalıkları gibi patolojilerin gelişimiyle ilişkili inflamasyon mekanizmalarını tetikleyebilir.
Uyku bozukluğu giderek artıyor
Çalışmaya liderlik eden Dr. Fatema Al-Rashed, yaptığı açıklamada, “Sonuçlarımız, bunun giderek artan bir halk sağlığı sorunu olduğunu gösteriyor” dedi. Dr. Al-Rashed, teknolojik gelişmeler, ekran başında geçirilen sürenin artması ve değişen toplumsal normların düzenli uyku saatlerini giderek daha fazla bozduğunu belirterek, “Uyku bozukluğunun bağışıklık sağlığı ve genel refah üzerinde derin etkileri vardır” ifadelerini kullandı.
“Uzun vadede, bu araştırmanın, uykunun halk sağlığındaki temel rolünü kabul eden önlemler ve stratejilere yol açmasını umuyoruz,” diyor araştırmacılar. Şimdi ise, uyku eksikliği ile bağışıklık sistemindeki değişiklikler arasındaki mekanizmaları daha detaylı incelemeyi planlıyorlar. Ayrıca, uyku terapisi gibi müdahalelerin bu değişiklikleri tersine çevirip çeviremeyeceğini de araştırmak istiyorlar.
Source: Haber Merkezi
“Anne-kız” başladıkları günü “baba-oğul” bitirdiler
Brezilya”nın Sao Paulo kentinde yaşayan 38 yaşındaki Raphael ve 10 yaşındaki oğlu Gustavo, birlikte cinsiyet geçiş sürecini tamamladı. Biyolojik olarak kadın olarak doğan ikili, bu süreçte kamu sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlandıklarını belirtti.
Raphael, geçiş süreciyle ilgili yaptığı açıklamada, “Ben artık Gustavo’nun babasıyım, o da benim oğlum” ifadelerini kullanırken, Gustavo ise “Anneme baba demek benim için zor olmadı” dedi.
KARARLARINDAN ETKİLENMEDİKLERİNİ SÖYLEDİLER
Tıbbi takipleri Brezilya Birleşik Sağlık Sistemi ve Federal Tıp Konseyi’nin belirlediği protokoller doğrultusunda gerçekleştirilen Raphael ve Gustavo, birbirlerinin kararlarından etkilenmediklerini vurguladı.
Raphael, “Gustavo bana bu süreçte güç ve cesaret verdi. Sayesinde kendimle yüzleşebildim” diye konuştu.Sosyal medyada geniş bir takipçi kitlesine sahip olan yeni baba-oğul, yaşadıkları deneyimleri 25 bin takipçileriyle paylaşmaya devam ediyor.
Source: Sonuç Sürmeli
Ayak ağrısı için gittiği doktor ölebileceğini söyledi
ABD”de yaşayan 30 yaşındaki bir kadın; Tayland, Japonya ve Hawaii”ye yaptığı seyahatlerden kısa bir süre sonra ayak ağrısı şikayetiyle doktora gitti. Doktor ise sorunun yalnızca ayaklarından kaynaklanmadığını hatta hayatını tehdit eden bir durumu olduğunu söyledi…
Doktorlar, kadının “rat lungworm” olarak bilinen ölümcül bir parazit enfeksiyonu olan anjiyostrongiliyaz hastalığına yakalandığını belirtti. Parazit, yaşam döngüsüne kemirgenlerin akciğerlerinde başlıyor ve daha sonra salyangoz ve sümüklü böceklere bulaşıyor. Uzmanlara göre kadının yıkamadan tükettiği sebzelerin üzerinde bir yumuşakçanın sürünmesi sonucu paraziti vücuduna aldığı tahmin ediliyor.
GARİP DAVRANIŞLAR SERGİLEMEYE BAŞLADI
Parazit vücuduna girdikten sonra 12 gün boyunca hiçbir belirti göstermeyen kadının bir süre sonra ayaklarında yanma hissi oluşmaya başladı. Ağrı zamala bacaklarına, kollarına ve gövdesine kadar yayıldı. Fiziksel semptomların yanı sıra garip davranışlar da sergilemeye başladı. Henüz planlamadığı bir tatil için bavul hazırlarken görüldü.
Bu olağandışı davranışlar üzerine birlikte yaşadığı arkadaşı ve partneri onu tekrar hastaneye götürdü. İlk yapılan kan testleri ve beyin tomografisinde herhangi bir anormallik tespit edilmedi. Ancak ikinci tetkikler sonucunda beyninde parazit larvaları olduğu anlaşıldı ve anjiyostrongiliyaz teşhisi konuldu.
Hastaya iki haftalık bir tedavi uygulandı ve başarılı bir şekilde iyileşti. Vakası, New England Journal of Medicine adlı tıp dergisinde yayımlandı.
Source: Sonuç Sürmeli
Herkesin çöpe attığı bu sebze aslında kanserle mücadelede “güçlü” bir araç
Yeni yapılan bir araştırma, tatlı patateslerin kanser tedavisinde önemli bir potansiyele sahip olabileceğini gösteriyor. BMC Complementary Medicine and Therapies dergisinde yayımlanan çalışmada, tatlı patatesin genellikle atılan kabuk, et, sap ve yaprak gibi kısımlarının, güçlü kanserle savaşma özelliklerine sahip olabileceğini ortaya çıkardı. Bu kısımlar, antioksidan özellikler gösteren biyoaktif flavonoidler gibi besleyici maddelerle doludur ve antidiyabetik, antikanser, antimikrobiyal, antiülser ve immünostimülan etkiler gösterdiği biliniyor.
MEME KANSERİ HÜCRELERİNE KARŞI ETKİLİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI
Tennessee Eyalet Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen araştırmada, tatlı patatesin çeşitli bölümlerinin insan meme ve akciğer kanseri hücreleri üzerindeki etkileri incelendi. Araştırmanın sonuçları dikkat çekerken özellikle mor renkli tatlı patates yapraklarının özütlerinin, meme kanseri hücrelerine karşı etkili olduğu görüldü. Öte yandan Carolina Ruby tatlı patatesinin yaprak ve gövde özütlerinin birleşimi, akciğer kanseri hücreleri üzerinde daha belirgin bir etki gösterdi.
Bu özütlerin, kanser hücrelerinin canlılığını, yani hayatta kalmalarını önemli ölçüde engellediği tespit edilirken, bazı durumlarda, tatlı patates özütlerinin, yaygın olarak kullanılan meme kanseri ilacı tamoksifenden daha etkili olduğu belirlendi. Ancak, araştırmacılar tatlı patateslerin kanser tedavisinde nasıl kullanılabileceğini daha ayrıntılı şekilde incelemek için daha fazla araştırma yapılması gerektiğine dikkat çekti.
Source: Derleyen: Özge Sivas