“Sağlık ve Wellness Gündemi – Obeziteden Meditasyona!”

Sevgi ve saygıyla

Basındaki yarım asrı aşkın tecrübesiyle meslektaşlarına yol gösteren, “abilik” yapan duayen gazeteci Akbay, 7 Mart 2019’da aramızdan ayrılmıştı.

Gazetemizin sahibi Burak Akbay’ın babası Ertuğrul Akbay için bugün, 6. ölüm yıldönümü nedeniyle Zincirlikuyu’daki kabri başında bir tören düzenlenecek.

Genç gazeteci Akbay daktilonun başında.

TUTKUYLA BAĞLIYDI

1939 yılında dünyaya gelen Ertuğrul Akbay, Galatasaray Lisesi’nden mezun olduktan sonra üniversite eğitimini tamamladı.

Gazeteciliğe1965 yılında Hürriyet Gazetesi spor servisinde başladı. Ardından Günaydın Gazetesi’nde yurt dışı muhabiri olarak görev yaptı. Mesleğine büyük bir tutkuyla bağlı olan Akbay, gece gündüz demeden çalışarak Türk basınının unutulmaz isimleri arasında yer aldı.

‘GÖLGE ADAM EFSANESİ’

Akbay, 1980’li yıllarda “Gölge Adam” adıyla yaptığı haberleriyle ününe ün kattı. Hollywood starlarından dünya liderlerine kadar birçok isme ulaştı. Gündem yaratan röportajlarda her zaman onun imzası vardı.

1985 yılında ‘’Gölge Adam’’ adıyla kendi gazetesini çıkarıp, iş dünyasındaki yolsuzlukları yazdı. 1989 yılında Gırgır ve Fırt dergilerini satın aldı. “24 saat çalışan gazeteci” olarak tanınan Akbay için imkansız diye bir şey yoktu. Ulaşılması güç insanlara ulaştı. Yaptığı özel haberlerle sayısız ödül aldı.

Gazetemiz SÖZCÜ’nün kurucusu Burak Akbay’ın babası olan Ertuğrul Akbay, geçirdiği ani rahatsızlık sonucu 2 Mart 2019 günü Yeditepe Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırldı. Efsane gazeteci Akbay, 7 Mart 2019’da sabah saatlerinde hayata veda etti. Kendisini bir kez daha saygı ve özlemle anıyoruz…

Akbay’ın “Yaş 75 Yolun Yarısı” adlı kitabı öylesine ilgi gördü ki, her imza gününde uzun kuyruklar oluştu. Birçok ilde konferanslar vererek sağlık sırlarını paylaştı.

Sağlık sırlarını halkla paylaştı

Akbay’ın kaleme aldığı “Yaş 75 Yolun Yarısı” kitabı da ülke çapında büyük ilgi çekti. Akbay, sağlıklı yaşam sırlarını okurlarıyla paylaşmanın heyecanını yaşadığı kitabında yarım asıra yaklaşan gazetecilik anılarına da geniş yer verdi.

“Ben ne doktorum, ne diyetisyen, ne de spor hocasıyım… Ben bir kobayım” önsözüyle başlayan kitabında kendi deneyimlerini okurlarıyla paylaştı.

‘’Ben başardım, faydasını gördüm. Siz de yapabilirsiniz, bunun için özel bir yetenek gerekmiyor’’ diyen Akbay, her yaşta nasıl fit kalınacağının püf noktalarını tek tek açıkladı. Katıldığı televizyon programlarında verdiği bilgiler büyük ilgi çekti.

Her röportajı Türkiye’nin gündemi oldu

Meslektaşları tarafından “olmazı olur yapan gazeteci” olarak tanımlanan Ertuğrul Akbay’ın dilinde ‘imkansız’ kelimesinin karşılığı yoktu… 1976 yılında ABD seçimlerini izledi ve Başkan Ford’dan demeç almayı başardı. Meslek hayatı boyunca Celal Bayar’dan Süleyman Demirel’e, Bülent Ecevit’ten, Necmettin Erbakan’a, Turgut Özal’dan Kemal Kılıçdaroğlu’na kadar birçok siyasetçiyle gündeme damga vuran röportajlar yaptı. Bu röportajlarında siyasi isimler bilinmeyenlerini hep O’na açıkladı. Sıra dışı fotoğraflarıyla da dikkat çeken her röportajı büyük bir ilgiyle okundu.

Demirel ile röportajda.

Türk basınına kendi tarzını getirdi

Ertuğrul Akbay, gazetecilik mesleğine adım attıktan kısa süre sonra farkını hissettirmeye başladı. Klasik gazetecilikten uzak, yepyeni bir anlayış getirdi, kendi özel tarzıyla tüm dikkatleri üzerine çekti.

Kongo’daki Pigmeler’le ilgili yaptığı yazı dizisi çok ses getirdi. Hint fakirleri arasında aylarca birlikte yaşayıp izlenimlerini okurlarla paylaştı. Dünyada adım atmadık ülke bırakmadı.

Turgut Özal’la hem bilek güreşi hem röportaj.

Mesleğinden hayatı boyunca kopmadı

Ertuğrul Akbay, çok sevdiği mesleği gazeteciliğe ilk günkü heyecanla devam etti. SÖZCÜ’de de sağlıklı yaşama dair yazılarının yanı sıra spor ve siyaset dünyasının ünlü isimleriyle de röportajlar yaptı.

Akbay, “Duyduğum sosyal sorumluluk nedeniyle tecrübelerimle elde ettiğim bilgileri, herkes yararlansın diye yazılı ve görsel medyada anlatmaya çalışıyorum” diyerek idealist kişiliğini yansıtıyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu ile.

Source: Haber Merkezi


Global bir epidemi: Obezite

Dünya Obezite Federasyonu’nun 2023 yılı raporunda 2020’de yaklaşık 1 milyar kişinin (her 7 kişiden 1’i) obezite ile yaşadığı; etkin şekilde müdahale edilemezse 2035 yılında dünya genelinde 1.9 milyar kişinin yani her 4 kişiden 1’inin obezite ile yaşayacağı, dünya nüfusunun yarısının yani 4 milyar kişinin fazla kilolu veya obez olacağı tahmin edilmekte. Ben de bu hafta obezite ve kalp damar sağlığına etkisini TOBB ETÜ Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Hüseyin Bozbaş ile konuştum…Prof. Dr. Hüseyin Bozbaş 1900’lü yıllardan itibaren kalp ve damar hastalıkları tüm dünyada ölümlerin bir numaralı nedeni olmuş ve çağımızın hastalığı olarak isimlendirilmiştir. Kalp damar hastalığını artıran risk faktörlerine bakıldığında, en önemli etkenlerden birinin obezite (şişmanlık) olduğu görülmektedir. Obezite, vücut kitle indeksine (VKİ) göre tanımlanır. VKİ, vücut ağırlığının boyun karesine bölünmesiyle (kg/boy*boy) hesaplanır. VKİ’nin 30 kg/m²’den büyük olması obezite olarak kabul edilir. Günümüz modern yaşamında hareketsizliğin artması, fiziksel iş gerektiren mesleklerin azalması ve sağlıksız beslenme, obezitenin artışındaki temel etkenlerdir. Son 40 yılda iki katına çıkan obezite, günümüzde global bir kriz, bir epidemi olarak kabul edilmektedir. Yapılan çalışmalar bize kilo arttıkça ölüm oranın da doğrusal bir şekilde arttığını göstermektedir. Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin 2004 yılında hazırladığı rapora göre, ülkemiz Avrupa’da obezite sıklığında ilk sırada yer almaktadır. Maalesef, ülkemizde erişkin nüfusun yüzde 32’sinde obezite görülmektedir.OBEZİTENİN KALP VE DAMAR SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİObezite, kalp damar hastalıklarını artıran başlıca risk faktörlerinden biridir. İki farklı mekanizmayla kalp damar hastalıklarına neden olur.1-Dolaylı etkiler: Obezite, kalp hastalığına yol açan diğer hastalıklara sebep olur. Örneğin, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, insülin direnci, diyabet ve uyku apnesine zemin hazırlar. Bu hastalıkların her biri, kalp damar hastalığı riskini artırmaktadır.2-Doğrudan etkiler: Obezite, doğrudan kalp damar hastalıklarına neden olabilir. Kalp krizi ve inme riskini artırır, kalp yetmezliğine yol açar ve mevcut kalp yetmezliğini kötüleştirir. Ayrıca, ani ölüm riskini de artırdığı bilinmektedir.ÇOCUKLUK ÇAĞINDA OBEZİTEObezite ile ilgili diğer önemli bir konu, çocukluk çağı obezitesidir. Özellikle 2-6 yaş arasındaki çocukların aşırı kilolu olması, onların ergenlik ve erişkinlik dönemine de fazla kilolu olarak girmelerine neden olmaktadır. Bu nedenle, ailelerin bu konuda çok titiz davranması, çocuklarının beslenmesine dikkat etmesi ve mutlaka düzenli egzersiz yapmalarını sağlaması gerekmektedir. Biz erişkinler nasıl sigara içerek çocuklara kötü örnek olursak egzersiz yaparak ve sigara içmeyerek, ideal kilomuzu koruyarak iyi örnek olabiliriz. Obezite, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Çoğu zaman ilaç tedavisine gerek kalmadan, doğru yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol altına alınabilir. İdeal kilomuzu koruyarak, kalp sağlığımız için çok büyük bir adım atmış oluruz.

Source: Şenol Kalyoncu


‘Bir ay tuz mağarasında kaldım’

EKİN Türkmen, Etiler”de görüntülendi. Türkmen, 1 ay mağarada yaptıkları film çekiminden bahsetti. Oyuncu, “25 yıllık mesleğimde en zorlandığım iş oldu. Tuz mağarasındaydık, 32 km büyüklüğü olan bir maden orası. Güneşi gördükçe şükrediyorduk. Çok şifalı bir yer ama 1 aya yakın sürünce çok da iyi gelmiyor” diyerek güldü.

Source: Sabah


En güzel Cuma mesajları ve sözleri

Resimli Hayırlı Cumalar mesajları… Cuma namazına sayılı saatler kala, en güzel, anlamlı cuma mesajları gündemdeki yerini aldı. Bu önemli günde sevdiklerine hayırlı cumalar ve cumanız mübarek olsun mesajları göndermek isteyenler; en güzel, farklı, dualı, hadisli, ayetli, anlamlı, farklı ve resimli cuma mesajlarını araştırmaya başladı. İşte, 7 Mart 2025 en güzel, resimli cuma mesajı ve sözleri….AYETLİ, HADİSLİ DUALI CUMA MESAJLARI VE SÖZLERİ Gül sevginin tacıdır, her bahar gül taçlanır. O Gül ki Muhammed i hatırlatır. Onu hatırlayana gül koklatır. Gül kokulu, sevgi dolu nice Cumalara. Selam ve Dua ile Hayırlı Cumalar.Kalbimiz iman ile gönlümüz İslam ile dilimiz Kur an ile kulağımız ezan ile gözümüz nur ile dolsun… Evimiz huzurlu ve neşeli olsun. Hayırlı Cumalar…Rabbim birliğimizi, dirliğimizi ve beraberliğimizi daim eylesin. (Amin) Hayırlı Cumalar…KISA, UZUN, HADİSLİ, DUALI CUMA SÖZLERİ Resimli cuma mesajları 27 Mayıs günü için araştırılmaya başlandı. Müslümanların kutsal günü olarak kabul edilen Cuma gününde dualar ediliyor, camide cemaatle namaz kılınıyor ve tebrik mesajları atılıyor. Bu mübarek güne kavuşmanın sevincini yaşayan Müslümanlar en güzel, ayetli, hadisli, dualı, kısa, uzun, yeni ve resimli cuma mesajlarını araştırıyor. Allah ım… Ümidimi kaybettiğimde, senin yazdığın kaderin, hayallerimden daha güzel olduğunu hatırlat… Hayırlı Cumalar.Ya Rabbim! Sen anne babalarımızı ve tüm inananları sonsuz rahmetinle bağışla ve cumamızı hayırlı, nurlu ve bereketli eyle, Amin! Selam ve dua ile hayırlı cumalar.YENİ, FARKLI, DUALI, HADİSLİ VE AYETLİ CUMA MESAJI Allah ım! Senden bu günün ve yarının bildiğim ve bilmediğim ne kadar hayır varsa hepsinden isterim. Senden cenneti ve cennete yaklaştıracak söz ve amelleri isterim. Cumanız mübarek olsun.En küçük iyiliği unutan, en büyüğünü de unutur. Rabbim bizi vefalı insanlarla karşılaştırsın. (Amin) Hayırlı Cumalar.Ettiğin her dua derdine deva, sağlığına şifa, gözüne nur, gönlüne huzur, ailene ve sevdiklerine huzur getirsin. Hayırlı cumalar dilerim.RESİMLİ CUMA MESAJLARI Allah ın nuruyla, ümmetini selamlayan gül yüzlü nur Peygamberin (s.a.v) şefaati üzerimize olsun. Hayırlı Cumalar.Duâ Aşktır, Duâ Huzurdur, Duâ Umuttur. Hayırlı Huzurlu Umutlu Aşk Dolu Hayırlı Cumalar Olsun…Ey Allah ım aklımızı senin yolunda, nefsimize ve şeytana mağlup etme… Kalplerimizi islam nuruyla bertaraf et ve günahlarımızı bağışla..Amin! Hayırlı Cumalar.HAYIRLI CUMALAR MESAJLARI Vatandaşlar, Hayırlı Cumalar mesajını sosyal medya hesaplarından paylaşarak sevdiklerinin ve akrabalarının Cuma gününü kutlamak istiyor. İşte, farklı, en güzel cuma mesajları…Ey ALLAHIM! Sen ümit edeni ümitsizliğe düşürmezsin. Sen Sen den isteyeni geri çevirmezsin. Ey ismi Deva, Zikri şifa ve itaati zenginlik olan; sermayesi ümit ve silahı dua olan bu kullarına maddi manevi şifa ol. Sana yönelen kalplerimizi boş çevirme. (Amin) hayırlı cumalar…Cuma gibi günümüz var. İslam gibi dinimiz var. Muhammed gibi sahibimiz var. Allah dedim, dostum dedim, 99 ismine mühür vurdum, üstüne.EN GÜZEL CUMA MESAJLARI Ey Rabbim! Şu sonsuz merhamet ve rahmet deryasından bir damla da olsa, nasiplenmeyi hak eden kullarından eyle bizi. Amin. Hayırlı nurlu cumalar dilerim.Ey benim güzel mevlam! Benim senden istedikIerimi değil; senin bende görmek istediklerini yaşat bana. Hayırlı Cumalar!CUMANIZ MÜBAREK OLSUN MESAJLARI Dünyada bir olan sende bin olsun, kainatta damla olan sende okyanus olsun. El açıp dua etiğin her şey bugün kabul olsun, amin! Hayırlı Cumalar dilerim.Bugün Cuma… Rabbim!.. Dualarınızı hayırlı kılarak kabul eylesin. Cumanız bereketli ve gönlünüzce olsun inşallah.Ey nefsim! Şeytana yem olmak mı yoksa cennette gül olmak mı niyetin? Bırak yakamı secde edeyim. Sen huzura er, ben imanla öleyim. Rabbim hepimizi imanla ölen kullarından eylesin. Amin. Hayırlı nurlu cumalar.FARKLI CUMA MESAJI ÇEŞİTLERİ En küçük iyiliği unutan, en büyüğünü de unutur. Rabbim bizi vefalı insanlarla karşılaştırsın. (Amin) Hayırlı Cumalar.Duâ Aşktır, Duâ Huzurdur, Duâ Umuttur. Hayırlı Huzurlu Umutlu Aşk Dolu Hayırlı Cumalar Olsun… Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir. (A raf,7/199) Cuma Gününüz Bin Mübarek Olsun.Rabbim birliğimizi, dirliğimizi ve beraberliğimizi daim eylesin. (Amin) Hayırlı Cumalar…

Source: Habertürk


İlaçsız, kalorisiz ve maliyetsiz… Küfretmek hissedilen fiziksel acıyı azaltıyor

Ayak parmağınızı bir yere çarptığınızda ya da parmağınızı kapıya sıkıştırdığınızda çok canınız yanar ve o can havliyle ağzınızdan çıkan ilk şey muhtemelen bir küfür olur. Ancak küfretmek genel olarak topluluk içinde hoş karşılanmaz. Ahlaki olarak böyle olsa da küfretmenin iyi yanları da varmış. Araştırmacılar, küfür etmenin insanların acıya dayanabilmesini sağladığı görüşünde.Araştırmacılar, başta ağrı olmak üzere bir dizi durumda küfretmenin neden yardımcı olabileceğini ve klinik ortamda nasıl daha etkili bir şekilde kullanılabileceğini anlamaya çalışıyor.Oxford Üniversitesi”nde psikoloji araştırmacısı olan Robertson, böyle durumlarda çoğumuzun küfrettiğini, bunun gerçekten büyülü olduğunu ve acı toleransının artmasına yardımcı olduğunu söyledi.İngiltere”deki Keele Üniversitesi”nde psikoloji alanında öğretim görevlisi ve araştırmacı olan Richard Stephens, Washington Post’a küfretmenin “İlaçsız, kalorisiz ve maliyetsiz bir kendi kendine yardım aracı” olduğunu söyledi.Acıyı nasıl azaltıyor?2009 yılında Stephens ve meslektaşları, küfretmeyi hipoaljezi yani acıya karşı duyarlılığın azalması ile ilişkilendiren ilk çalışmayı yayınladı. Deneklerden, seçtikleri bir küfrü ya da küfür olmayan başka bir kelimeyi tekrarlarken ellerini mümkün olduğunca uzun süre buzlu suda tuttukları bir soğuk baskı görevine katılmaları istendi. Küfretmek sadece artan ağrı toleransı ile değil aynı zamanda algılanan ağrının azalması ile de ilişkilendirildi.Bunu benzer, ancak bazen farklı etkiler gösteren çalışmalar da yapıldı. Örneğin 2020″de Stephens ve Robertson yaptıkları diğer çalışmada küfretmenin ağrı toleransının artmasıyla bağlantılı olduğunu ancak ağrı algısı üzerinde önemli bir etkisi olmadığını buldular.2017 yılında Robertson ve Stephens, küfretmenin ağrı üzerindeki kültürlerarası etkisini araştıran bir çalışma yayımladılar. Araştırma kapsamında Japon ve İngilizleri karşılaştırdılar. Japonya”da, küfretmenin Britanya”daki gibi sosyal olarak yerleşik olmadığını belirten Robertson, sonuç olarak dil fark etmeksizin, küfretmenin daha yüksek ağrı toleransıyla bağlantılı olduğunu söyledi.Küfretmenin fiziksel ağrıyı azaltma dışında hangi faydaları var?Araştırmalar, ağrı toleransının yanı sıra küfretmenin sosyal bağları güçlendirdiği, hafızayı geliştirdiği ve dışlanma ya da reddedilmenin sosyal acısını hafiflettiği ile bağlantılı olduğunı söylüyor. Robertson,Nörolojik olarak, fiziksel ağrı ve duygusal ağrı için yollar aynıdır. Bu yüzden kalp kırıklığı yaşadığınızda, aynı sinir yapıları devreye girer. Bu biyolojik yapı aynı olduğu için bu durumun bu kadar derinden hissedilmesinin nedeni budur. dedi.Stephens, küfretmenin güç üzerindeki etkisine bakmanın mantıklı bir ilerleme olduğunu söyledi, çünkü o ve diğerleri küfrederken ağrı hissetmenin genellikle artan kalp hızıyla bağlantılı olduğunu ve bunun savaş ya da kaç stres tepkisi sırasında da benzer şekilde gerçekleştiğini gösterdiğini söyledi.2018 yılında Stephens ve meslektaşları, bir bisiklet üzerinde yapılan güç testinde küfretmenin katılımcıların gücünde bir iyileşme ile bağlantılı olduğunu buldular ancak, bulguyla ilişkili kalp hızı dahil hiçbir fizyolojik değişken tespit edememişlerdi. Stephens, o zamandan beri odak noktasını daha çok psikolojik olarak değiştirdi ve bu konuda şunları söyledi:Araştırmam, küfretmenin hem ağrı hem de fiziksel güç için, bu etkileri nasıl ortaya çıkardığını anlamaya çalışma amacındaydı ancak, küfretmeyi daha büyük güç ve ağrı toleransı ile tam olarak neyin bağlantılı kıldığı hâlâ bir sırdır.” dedi.Son birkaç yıldır Stephens, bir başka teoriye odaklandı. Küfrederek kendimizi daha fazla engellemediğimiz bir yere getirdiğimiz ve engellemediğimiz bir durumda biraz daha gayret göstereceğimiz anlamına gelen durum teorinin anlamı şu: Yani buz gibi suya birkaç saniye daha dayanacağız ya da güç gerektiren bir görevde daha fazla kuvvet uygulayacağız.Küfretmenin optimal dozu nedir?Optimal küfretme dozu, en uygun seviyede küfretme miktarını ifade eder. Araştırmalarda, özellikle ağrı toleransı ve fiziksel güç üzerinde küfretmenin etkisini anlamak için bu ifade kullanılır.Şimdiye kadar, küfretme ve ağrı arasındaki bağlantıyı test etmek kontrollü, laboratuvar ortamında yapılmıştı. Alabama”daki Samford Üniversitesi”nde fizyoterapi profesörü olan Nick Washmuth, küfretmenin klinik bir bağlamda kullanımı potansiyeline odaklandı. Bu da yalnızca küfretmenin ağrıyı nasıl etkilediğini değil, aynı zamanda bir kişinin çevresi, yaşı, günlük yaşamında ne kadar sık küfrettiği, küfür kelimesinin yoğunluğu ve diğer değişkenlerin etkisini anlamak anlamına geliyor. Washmuth Bu faktörleri ve nasıl bir rol oynadıklarını daha iyi anlamamız gerekiyor ki küfretmeyi tıbbi ve klinik anlamda kullanabilelim” dedi ve ekledi:“Ağrıya karşı küfretmeyi kullanmak için örneğin parmağınızı çarptığınızda doğal olarak kullanacağınız bir küfür kelimesi seçin. Normal konuşma tonunda, saniyede bir kez veya üç saniyede bir kez küfredin.”Ancak, etrafımızda birileri varken yüksek sesle küfretmek hoş bir davranış değil. Biz rahatlayalım derken çevremizdeki insanları rahatsız ederiz.Washmuth şimdi içimizden küfretmenin işe yarayıp yaramayacağını araştırıyor. Washmuth Yüksek sesle küfretmek birçok kamu alanında hoş karşılanmaz, değil mi? Bu yüzden içsel monoloğunuzu kullanarak küfredip aynı etkiyi elde edip edemeyeceğinizi belirlemeye çalışıyoruz. dedi. Gözden Kaçmasın BİR SORUDAN FAZLASI | Neden küfrediyoruz? “Çünkü küfür beni seksi yapıyor” Haberi görüntüle Fiziksel dayanıklılığı da artırıyor Bundan birkaç yıl önce, İngiltere ve İsveç”in önde gelen üniversiteleri Keele, Ulster ve Westminster”da yapılan araştırmada küfürle kurduğumuz bağ mercek altına alınmıştı.Klinik deneylerde, çeşitli durum senaryoları belirleyen bilim insanları, deneklerin karşı karşıya kaldığı durumlar karşısında sarf ettiği sözcükleri tek tek inceledi. Deneklere fiziksel olarak dayanamayacakları senaryolar yaşatan uzmanlar, kişinin küfrettiği durumlarda olaylar karşısındaki dayanıklılığının arttığını ve daha az acı hissettiğini belirledi.

Source: Sedef Batı


Ak Parti”li Çubuk Belediyesi”nden çölyak hastalarına ramazan desteği

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın öncülüğünde sosyal belediyecilik anlayışını en iyi şekilde uygulamaya çalıştıklarını ifade eden AK Parti”li Çubuk Belediye Başkanı Baki Demirbaş, bu kapsamda ilçelerindeki çölyak hastalarına da destek verdiklerini söyledi. Toplumun tüm kesimlerinin istek ve ihtiyaçlarına yönelik hizmet ürettiklerini vurgulayan Başkan Demirbaş, Ramazan dolayısıyla ilçede “Gönül Sofrası” ve “Eve Teslim İftar” projelerini başlattıklarını anlattı. Demirbaş, çölyak hastalarını da unutmayarak, pahalı olan glütensiz ürünleri almakta zorlanan vatandaşların yanında olduklarını dile getirdi. Başkan Demirbaş, “Her sene ilçemizdeki çölyak hastalarımıza gıda paketi desteği sağlamaya çalışıyoruz. Bu sene de gelen talepler doğrultusunda paketler hazırladık. Öncelikle Allah tüm hastalarımıza şifa versin. Bu hastalık, ömür boyu yeme-içme konusunda dikkat gerektiren bir rahatsızlık. Biz de elimizden geldiğince bu kardeşlerimize destek olmaya çalışıyoruz.” dedi. Ramazan ayı boyunca ilçede devam eden çalışmalar hakkında da bilgi veren Demirbaş, şunları söyledi: “Bu sene Atatürk Parkımızda günlük bin kişiye sıcak iftar yemeği veriyoruz. Ayrıca evlerinden çıkamayan engelli, yaşlı, hasta ve ihtiyaç sahibi ailelerimize iftar yemeklerini evlerine servis ediyoruz. Bu çalışmalarımızı yalnızca belediye olarak yapmıyoruz. İlçemizdeki birçok hayırsever vatandaşımız da bize maddi ve manevi destek veriyor. Ben buradan hepsine teşekkür ediyorum. Allah onlardan razı olsun.” Konuşmanın ardından, çölyak hastaları için hazırlanan glütensiz gıda kolileri, Başkan Demirbaş tarafından ilçede tespit edilen 65 aileye tek tek dağıtıldı. Kolileri alan aileler, Demirbaş”a ve ekibine teşekkür ederek, bu desteğin kendileri için büyük bir anlam taşıdığını belirtti. AK Parti”li Çubuk Belediyesi”nin Ramazan ayında gerçekleştirdiği bu sosyal yardım çalışmaları, ilçe halkı tarafından takdirle karşılandı.

Source: Tolga Özlü


Sağlıklı yaşam eğitmeni Seda Bostancı değerlendirdi: Wellness uygulamaları, geleceğimize de yön veriyor

Fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığın bütünsel bir şekilde iyileştirilmesi olarak tanımlanan “wellness” akımı giderek yaşamın normalleri arasına girerken, kök çakralarını harekete geçirerek içsel huzura kavuşmak isteyenler, ses meditasyonlarının mistik dünyasına yöneliyor. Bu yöntemle birlikte çakra noktalarının desteklenerek bireylerin değişimi önce kendilerinde bulmalarını sağladıklarını belirten Sağlıklı Yaşam Eğitmeni Seda Bostancı, ses meditasyonunun faydalarını açıklarken Ankara”daki merkezinde sunduğu spiritüel uygulamalar hakkında da bilgiler paylaştı. Seda Bostancı, “Ses meditasyonu, modern yaşamın getirdiği stres ve kaygıyla başa çıkmak için kullanılıyor. Bu yöntemde titreşimlerin gücünü kullanarak zihni sakinleştiriyor, bedeni rahatlatıyor ve ruhsal dengeyi destekliyoruz. Yapılan araştırmalar da ses meditasyonunun stres hormonlarını azalttığını, uyku kalitesini artırdığını ve genel ruh halini iyileştirdiğini gösteriyor. Bütünsel esenlik arayışında olan herkesi, bu şifalı yolculuğa davet ediyorum” dedi. “KALICI VE SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR DENGE YARATMAYI AMAÇLIYORUZ” Ses meditasyonuyla danışanlara bütünsel bir iyilik hali sunmayı hedeflediğini aktaran Sağlıklı Yaşam Eğitmeni Seda Bostancı, “Bu yöntemle, uygulama sürecinde aktif hale getirilen altı çakra noktasının dengelenmesi sağlanıyor. Seansın sonunda, danışanlardan kendilerine şefkatle sarılmaları istenerek, içlerindeki sonsuz sevginin öncelikle kendilerine yönlendirilmesi teşvik ediliyor. Şems-i Tebrizi”nin “Sen düzelirsen, dünya düzelir” felsefesinden ilham alınan bu yaklaşım, güzelliğin sadece dış görünüşten ibaret olmadığını, ruhun derinliklerinden ve içsel enerjinin akışından doğan bir ışıltı olduğunu vurguluyor. Danışanlarımıza sunduğumuz bu deneyim, fiziksel güzelliğin ötesine geçerek ruh ve enerji dengesini de merkeze alan bütüncül bir yaklaşımla şekilleniyor. Amacımız, güzellik ve iyilik halinin birbirine sıkıca bağlı olduğu, kalıcı ve sürdürülebilir bir denge yaratmak” ifadelerini kullandı. “NEGATİF ENERJİYİ SAÇ DİPLERİNDEN ÇEKEREK VÜCUTTAN ATIYORUZ” Ruhsal ve fiziksel dengeyi bulmak için yalnızca bir uygulamayla sınırlı kalmadıklarını, kadim geleneklerden de faydalandıklarına dikkat çeken Seda Bostancı, “Henüz çok yeni olmasına rağmen hızla popülerlik kazanan mistik saç ve cilt terapisi uygulamasını ülkemize getirdik. Tarihi kaynaklara göre, negatif enerjinin saç diplerinden çekilerek insan vücudundan atıldığı ve bu sayede ruhsal arınma sağlandığı biliniyor. Aslında insanlar, yas gibi bazı olumsuz süreçlerde bilinçsizce saçlarını çekerek bu doğal arınma hareketini yapıyor. Bu terapi sırasında can yakmadan gerçekleştirilen minik saç çekme hareketleriyle vücut frekansının yükseltilmesi hedefleniyor. Bütünsel olarak rahatlatıcı etkisiyle, kişiyi zihinsel ve ruhsal olarak iyileştiriyor” şeklinde konuştu. “MİSTİK SAÇ VE CİLT TERAPİSİ İLE TEPE ÇAKRASINDAKİ BLOKAJLARI AÇIYORUZ” Mistik saç ve cilt terapisinin dünya çapında kabul edilen bir yöntem olduğunu vurgulayan Sağlıklı Yaşam Eğitmeni Seda Bostancı, “Tepe çakrasının kapalı olması baş ağrısı, sinüzit, görme ve işitme problemleri gibi çeşitli fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açabiliyor. Baş bölgesine yapılan özel masaj sayesinde ise enerji akışının en önemli merkezlerinden biri olan tepe çakrasındaki blokajların giderilmesine yardımcı olunuyor. Nitekim ben de Uzakdoğu”ya yaptığım bir ziyarette, kronik sinüzit ve alerjik astım şikayetleri nedeniyle baş masajı yaptırıp faydalarını bizzat deneyimledim. Bu tecrübe sonrasında bu uygulamayı Anadolu şifacılığı, Uzakdoğu”nun kadim kültürü ve modern tekniklerle harmanlayarak Türkiye”ye kazandırdım” diyerek değerlendirmelerini şu sözlerle sonlandırdı: “Günümüzün tempolu ve stresli günlük yaşamında, ruhsal ve fiziksel dengeyi korumak, kritik bir önem taşıyor. Bireylerin potansiyellerini en üst düzeye çıkarmalarına, yaşamdan daha fazla keyif almalarına ve karşılaştıkları zorluklarla daha etkili bir şekilde başa çıkmalarına yardımcı oluyor. Bu nedenle, sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, stres yönetimi teknikleri ve kişisel gelişim gibi wellness uygulamaları, modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geliyor. Kendimize yaptığımız bu yatırım, sadece bugünkü sağlığımızı değil, gelecekteki yaşam kalitemizi de doğrudan etkiliyor. Tam da bu yüzden en az kendim kadar toplumsal sağlığı da önemseyen bir eğitmen olarak, Ankara”daki merkezimde tüm danışanlarımı sağlıklı uygulamalarla buluşturmaya devam edeceğim.

Source: Sabah


Medya girişimcisi, ABD’deki Türklerin başarısını ekranlara taşıyarak gençlere ilham oluyor

Bilginin ışık hızında yayıldığı dijital çağda yaratıcı ve bilgilendirici içeriklerle toplumu aydınlatmaya odaklananlar, iş dünyasının sesi oluyor. Sadece ülkemizde değil, küreselde de ses getiren bu öncüler, coğrafi sınırları aşarak adından söz ettiriyor. Ulusal kanallarda ve dijital platformlarda uzman doktorlarla kamuoyuna bilgilendirici içerikler ve yapımlar sunarak sağlık turizminin ivmesini artıran Egopro Medya’nın Kurucusu Birnaz Yılmaz Gülnahar, uluslararası pazarlardaki başarısını zirveye taşımaya hazırlanıyor. NTV’de yapımcılığını üstlendikleri “Uzman Bakışı” programıyla 2. Kariyer ve Teknoloji Ödülleri’nde, “En İyi Bilgilendirici Sağlık Programları Yapımcısı” ödülünü kazanan medya girişimcisi, farklı sektörlerden ilham veren ABD’deki Türk iş insanlarının hikayelerini de hayata geçirdiği projeyle duyuracak. Böylece Türkiye’nin potansiyelini ortaya koyarken, genç girişimcilere de ilham olacak. “Etkili pazarlama stratejileriyle, sağlık turizmini domine ediyoruz”
2019’da kurduğu Egopro Medya ile kısa sürede Türkiye’de imza attığı sağlık turizmi projelerine dair bilgiler paylaşan Birnaz Yılmaz Gülnahar, “Türkiye coğrafi konumu, uzman doktorları ve modern altyapısıyla sağlık turizminde dünya çapında önemli bir oyuncu olma potansiyeline sahip. Bu potansiyeli gerçeğe dönüştürmek için ise etkili bir içerik pazarlaması ve TV programları gibi yapımlarla adını duyurması kritik bir rol oynuyor. Çünkü etkili bir pazarlama stratejisi, sağlık merkezlerinin ya da uzman doktorların hedef kitlesine ulaşmak, onları bilgilendirmek için güçlü bir araç olarak konumlanıyor. Biz de medya sektöründe yenilikçi ve kaliteli hizmet anlayışıyla çıktığımız serüvende sağlık turizmi alanında, birçok uzman doktora prodüksiyon hizmeti sunarak fark yaratan projeler hayata geçiriyoruz” dedi. “Başarılı Türk iş insanlarının hikayelerini ABD’de anlatacağız” Doktorların uluslararası pazarda bilinirliğini artırmak için yurt dışında da sağlık turizmi prodüksiyon projelerine başladıklarını belirten Egopro Medya Kurucusu Birnaz Yılmaz Gülnahar, “İlk olarak Almanya, Hollanda ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle işbirlikleri yaptık. Özellikle sağlık turizmi kapsamında hazırladığımız prodüksiyonlar sayesinde, Türk doktorlarının globaldeki görünürlüğünü artırdık. Elbette söz konusu başarımız yalnızca bir sonuç değil, bir sürecin meyveleri olarak karşımıza çıktı. Ülkemizde de bu ilkeyle farklı sektörlerde sağlam adımlarla yürüyen birçok iş insanı olduğunu biliyoruz. Sadece doktorlarla sınırlı kalmayarak onların da ABD’deki ilham veren hikayelerini anlatacağız” ifadelerini kullanarak değerlendirmelerine şunları ekledi: “Türk iş insanlarının ABD’deki sadece başarılarını değil, karşılaştıkları zorlukları ve bunları nasıl aştıklarını da gözler önüne sermeyi amaçlıyoruz. Girişimciler, sanayiciler, teknoloji liderleri, sağlık turizmi ve kreatif sektörlerde fark yaratan isimleri önceliklendiriyoruz. Bu doğrultuda kariyer basamaklarını nasıl çıktıklarını belgesel tarzı kısa filmler, röportaj serileri ve dijital içerik videolarıyla ekranlara taşıyacağız. Sosyal medyada ve bazı özel platformlarda da yayımlayacağız. Benzer bir yolculuktan geçen bir kadın girişimci olarak, kişisel markalaşmanın ne denli profesyonellik gerektiğinin farkındalığıyla hem gençlere ilham olmayı hem de Türk iş insanlarının başarılarını duyurmayı hedefliyorum.” “Girişimcilere en büyük tavsiyem, trendleri yakından takip etmeleri”
Medya sektöründe kendi yaşadığı deneyimlerden de bahseden Egopro Medya Kurucusu Birnaz Yılmaz Gülnahar, sözlerini bu alanda çalışmak isteyen girişimcilere tavsiyelerde bulunarak sonlandırdı: “Bir kadın girişimci olarak medya sektöründe hem avantajlar hem de dezavantajları birlikte yaşadım. Yaratıcılığımı ve empati gücümü projelere yansıtabilme fırsatına erişmek ise benim için en avantajlı fayda oldu. Öyle ki bir kariyer inşa ederken önemli olan pes etmeden üretmeye ve kendinizi kanıtlamaya devam etmek. Medya sektöründe başarılı olmak isteyen girişimcilere en büyük tavsiyem, iş ağı kurmaktan çekinmemeleri ve trendleri yakından takip etmeleri. Çünkü, dijitalleşmeyle medya hızla değişiyor. Bu ekosistemde sürekli öğrenmeye açık olmak, ayakta kalmak için şart. Ayrıca sadece yaratıcı değil, işin finansal tarafını da iyi yönetmek gerekiyor.”

Source: Dünya Gazetesi


Bulgaristan”ın Türk kökenli doktorlaru Aylin, gençlere örnek oluyor

Başkent Sofya”da önemli bir Türk yatırımı olan Acıbadem hastanesinde görev yapan Anjiyoloji Uzmanı Doktor Aylin Fırıncı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla, mesleki deneyimlerini AA muhabiriyle paylaştı. Ülkenin sayılı uzmanlarından olan 33 yaşındaki Fırıncı, öğrenme aşkı, hastalarıyla kurduğu güçlü iletişim ve yardımseverliği ile özellikle genç kadın meslektaşları ve doktor olmak isteyen öğrencilere örnek oluyor. İnsanların hayatlarında aile ve akrabaları gibi birçok şeyi seçmediklerini belirten Fırıncı, geçmişe doğru baktığında kendisinin sağlık sektöründeki kariyer seçimini kadere bağladı. “Doktorluk mesleğini ben değil, doktorluk mesleği beni seçti.” diyen Fırıncı, sözlerini şöyle sürdürdü:”Annem babam öğretmen. Aileme, topluma faydalı olmak benim için çok önemli. Liseden sonra sınavda 4 üniversiteye kabul edildim ve Sofya Üniversitesini seçtim. Öğrenme heyecanımı asla yitirmedim. Uzmanlığımı pekiştirmek için Rusya, Lübnan, Brezilya ve birçok Avrupa ülkesinde staj yaptım. 2016″da mezun olduktan sonra Sofya”da ve Bulgaristan”da bulunan en büyük özel hastanede ihtisas yaptım.”Anjiyoloji olan uzmanlık alanında damar hastalıkları, teşhis, önlenme ve ameliyatsız erken tedavi ile meşgul olan Fırıncı, “Deneyim ve yeni teknoloji sayesinde her gün onlarca hastanın inme, kalp krizi, pulmoner embolizm gibi yüksek oranda ölümcül olan hastalıklarının önüne geçebiliyoruz.” diye konuştu.- “TIP SADECE EĞİTİM DEĞİL”Tıbbın sadece eğitim faktörüne bağlı bir meslek olmadığını belirten Fırıncı, “Aslında tıp, bir hayat kurtarma sanatıdır. Tıp eğitimin kalitesini yükseltmek, teknolojik yenilikleri takip etmek, en son tedavi yöntemlerine ayak uydurmak çok önemli.” dedi. Bulgaristan”da kalp damar uzmanların oldukça başarılı olduklarını ve ülkedeki 30 anjiyoloji uzmanından biri olmaktan onur duyduğunu anlatan Fırıncı, Bulgaristan”da bu alanda çalışan kadın ve erkek doktorların arasında sayısal bir eşitlik olduğunu, mesleğinde bir kadın-erkek ayrımcılığı görmediğini söyledi. Bulgaristan”da Türk kökenli kadın doktor olarak mesleğinde hastalara özveri, şefkat ve detaylara önem vererek yaklaşmaya çalıştığını dile getiren Fırıncı, “Türk olmak, Türk doktor olmak hem büyük bir gurur hem de büyük bir sorumluluktur.” ifadesini kullandı.Fırıncı, konuşmasını şöyle sürdürdü:”Dünya çapında Türk hekimler araştırmalarıyla, başarılı çalışmalarıyla sağlık sektöründe çok önemli rol oynuyorlar. Bizim gibi genç nesiller için bu çok güçlü bir motivasyon kaynağı. Bu toplumun nitelikli bir parçası olmaya layık olmak için hep çalışmamız gerekiyor.”- TÜRK OLMANIN VE TÜRKÇE BİLMENİN DEĞERİBulgaristan”da Türk kökenli bir kadın, bir doktor veya bir anne olmanın sağladığı değeri de anlatan Fırıncı, şunları kaydetti:”Türkçe bilmek, konuşmak, rahatça iletişim kurabilmek geniş olanaklar sağlar. 200 milyon kişinin konuştuğu köklü bir dilden bahsediyoruz. Hastalarımla Türkçe iletişim kurabilmek, eğitim görmek, uzmanlığımı geliştirmek üzere Türkiye”de eğitim kurslarına katılabilmek, Türkçe tıp kitap ve kaynaklarından yararlanmak ya da Türk doktorlarla tüm dünya çapında iletişim kurabilmek benim için büyük bir şans.”Kardiyoloji uzmanı eşiyle iki çocuğuna gelecekteki başarıları için Bulgarca ile birlikte anadilleri Türkçeyi de öğrettiklerini belirten Fırıncı, “Hayalimiz tabii ki özgüvenli, eğitimli, mutlu çocuklar yetiştirebilmek. Bu dünyaya iki güzel insan kazandırabilmek. Çocuklarımızın dil eğitimine büyük önem veriyoruz.” şeklinde konuştu. Bulgaristan”daki Türk kadınların hukuk, bilim, tıp, eğitim gibi, birçok alanda başarılarıyla toplumda örnek olduklarına dikkati çeken Fırıncı, gelecekte onların rolünün daha da artacağından emin olduğunu söyledi.Fırıncı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle özellikle genç kızlara, hayatta başarılı olabilmeleri için özgüvenli, başarılı, eğitimli ve iradeli olmalarını tavsiye etti.

Source: Www.star.com.tr