“Zihin Sağlığı Gündemi: Spiritüel İstismar ve Yeni Çağın Tehlikeleri”

Yeni çağın tehlikesi: Spiritüal istismar… Bilimdışı eğilimler halk sağlığını tehdit ediyor

SPİRİTÜAL GRUPLAR VE SÖYLEMLERİ MERCEK ALTINA ALINMALI “Enerji, biyokimya, kuantum, portal, çığlık terapi… İsimleri bilimsel ama kendileri değil. Hepsi de bilimdışı, saçmalıktır. Bilim insanı olarak yeni çağın tüm bu saçmalıklarına karşıyım.” Sert bir giriş yapıyor Psikiyatrist, Prof. Dr. Arif Verimli. “Çünkü” ile bağlıyor: “Üzgünüm. Ece Gürel’in ölümünde de bu ve benzeri bilim karşıtı spiritüal inanışların, ritüellerin payı büyük. Sosyal medya eliyle tüm dünyada hızla yayılan spiritüal bu grupların ve söylemlerinin acilen denetlenmesi gerekli. Toplumu yeni nesil bu tarikatlardan korumalıyız.”AŞIRISI BİR HASTALIKPeki bu eğilimlerin psikolojide herhangi bir yeri var mı? Yanıtı şu: “Var ama hastalık olarak. Hezeyanlı, sanrılı, paranoid bozukluk olan hastaların öykülerinde hep gizemli bir olay vardır. Uzaylılarla irtibat kurdukları, ışık gördükleri, sesler işittikleri, cinlerin onlara musallat olduğu gibi öyküler veya komplo teorileri ile gelirler genelde. Tek bir hasta tipi de yoktur. Yelpaze gibi! En hafiften en ağıra kadar her derecelendirmede hasta var. Ağır vakaların çoğu zaten hastanede tedavi alır. Bu ağır hastalara biz ‘samimi’ hasta da deriz. Bir de yelpazenin hafif ucunda seyreden; şizotipal tip, toplum arasında ‘ağzı iyi laf yapan’ dediğimiz hastalar var ki… Onlar epey tehlikeli!Çünkü hasta olduklarının bile farkında değiller. Hitabet güçlerini de kullanarak, çevrelerini etkileri altına alırlar. Bazılarının ticari çıkarları da vardır. Söylemleri ile psikolojik rahatsızlığı olan ya da ölümcül denilebilecek hastalıklara yakalananları, modern tıp yerine ‘alternatif’ tedavi ile iyileşeceğine inandırarak, hayatları ile oynarlar. Bu kişiler, biyokimya, enerji, kuantum, terapi, frekans gibi adını bilimden alan konulara karşı büyük merak duyarlar. Türkiye’de de bilimdışı bu yeni eğilimlere ilgi, özellikle de büyükşehirlerde ve yine özellikle kadınlar arasında hızla yayılmakta.” GELECEĞE DAİR BELİRSİZLİK RUHSAL ARAYIŞI TETİKLİYORPeki neden? Özellikle gençler arasında geleceğe dair endişe, belirsizlik olduğu ve bunun da anksiyete yarattığını söyleyen, Prof. Dr. Verimli “Bu belirsizlik ve endişeden kurtulmak için de ruhsal şeylere eğilim artıyor” diyor.Bir diğer nedeninse bu eğilimlerin, cennet- ahiret gibi dini kavramlardan ziyade dünyevi problemlere odaklanması, kuantum gibi bilimsel terimlere atıf yapması, sevgi ve hoşgörüyü öne çıkarmasının mukaddes dinlere alternatif yarattığını anlatıyor: “Dolayısıyla bunlara ‘yeni nesil tarikatlar’ da denebilir. Geçen denk geldim. Göbeklitepe’de bir grup kadın ritüel yapıyor, ağlıyorlar, sallanıyor ve sarılıyorlardı. Paralel evrene kapı açtığını iddia edenler, astral seyahatler, şamanik ritüeller, kurşun dökmeler… Evet, Türkler 6-7 bin yıl önce şamandı, ‘gök tanrı’ inancı vardı. Ama 21. yüzyılda bilimdışı bu inanış ve ritüelleri devam ettirmek saçma! Laik, sosyo-kültürel açıdan zengin, beyaz yakalı, sekülerlerin neredeyse çoğu bu spiritüal yaklaşımların peşinde. Hadi diyelim gerçekten ilgin var kişisel gelişim, şifa çalışmalarına. Ancak bunu belirli bir dozda, şuuru kaybetmeden yapmak var, bir de kendini buna adamak var. Uçlar her zaman sıkıntılıdır. Gerçek hayatta patronunun ya da eşinin yüzüne söyleyemediğin şeyleri ağaçlara söylemenin kime, ne faydası olabilir? Bazıları da 3 metrelik odada, aç-susuz, karanlığa kilitliyor kendini. Bunlar kültürel olmaktan çok uzak. Bunlar bir hezeyan! Bir hastalık artık! Tedavi şart.” RİTÜEL YAPILIP YAPILMADIĞI TOKSİKOLOJİ RAPORUNDA ÇIKAR Adli Tıp Uzmanı, Prof. Dr. Halis Dokgöz’ü de aradım. Ece Güler’in o soğuk havada neden montunu çıkarıp, başka bir yere bıraktığını sordum önce. Ön otopsi raporuna göre Gürel’in ölümünün soğuğa maruziyet (hipotermi) ve beraberinde gelişen komplikasyonlar sonucu meydana geldiği yönünde emareler olduğunu anlatan Prof. Dr. Dokgöz’ün yanıtı şu: “Vücut ısısının 28 derece altına düşmesine, ki Gürel’in 25 derece civarında olduğu söylendi, biz ‘ağır’ hipotermi deriz. Bu vakalarda, donmanın verdiği etki ile kişi, merkezi, büyük bir ısınma hisseder, soyunmaya başlar. Buna ‘paradoksal soyunma’ denir. Ece Gürel’in montunun kendisinden 2 km uzakta bulunmasının bir sebebi bu olabilir. Bu da hipotermi olduğu yönünde bize ipucu verir. Fakat, ‘ölüm nedeni kesin bu!’ demek için erken. Otopside Gürel’den biyolojik, toksikolojik, histopatolojik örnekler alındı. Bunlar laboratuvar ortamında incelenecek. Mesela halüsinojik etkisi olduğu bilinen ve içinde yasaklı maddeler bulunan ayahuasca çayı ile bir ritüel yapıp yapmadığı ya da ormanda yediği bir bitkiden, mantardan, sudan zehirlenip zehirlenmediği ancak bu analizlerden sonra ortaya çıkacaktır.”HAYATIN GERÇEKLERİ İLE YÜZLEŞİLMELİYa spiritüal yeni akımlar hakkında ne düşünüyor? Diyor ki: “Modern çağda yaşıyoruz ancak insanlar sorunlarının üstesinden gelmek, hayatları üzerinde kontrol sağlayabilmek için bu yeni yaklaşımları benimsemeye, eğitimler almaya başladı. Fakat bir noktada hayatın gerçekleri ile karşılaştıklarında, bu yöntemlerle sorunlarını çözemeyip gerçekle yüzleştiklerinde ‘uyanıyorlar.’ Ancak maalesef o noktada da bazen psikiyatrinin ya da adli tıbbın öznesi haline gelebiliyorlar.”

Source: Fulya Soybaş


Ece Gürel”in ölümündeki sır perdesi aralandı: Arkadaşının ifadesinde dikkat çeken iddia

Türkiye, 2 Mart”ta Belgrad Ormanı”nda kaybolduktan sonra sağ olarak bulunup hastaneye kaldırılan ancak yaşamını yitiren 36 yaşındaki mimar Ece Güler”i konuşuyor.

Kağıthane Gültepe Mahallesi”ndeki evinden 2 Mart Pazar günü Belgrad Ormanı”na gideceğini söyleyerek çıkan Gürel, Belgrad Ormanı”nda kaybolduktan 4 gün sarp ormanlık alanda bulunmuş ve Maslak Acıbadem Hastanesi”ne kaldırılmıştı.

Yapılan tüm müdahalelere rağmen, geçirdiği hipotermi nedeniyle hayatını kaybeden peyzaj mimarı Gürel”in ölümü, geride birçok bilinmeyen soru işareti bıraktı…

EN SON KONUŞTUĞU ARKADAŞI O ANLARI ANLATTI

Ece Gürel”in ölümünün ardından, ailesi tarafından dile getirilen iş yerinde mobing iddialarına yenisi eklendi.

Sabah Gazetesi”nde Ece Gürel”le kaybolduğu gün mesajlaştığı arkadaşı Özge A.Ö.”nün ifadesine yer verildi.

Özge A.Ö. ifadesinde, Ece Gürel ile öncesinde ve olay günü sık sık sohbet ettiğini anlattı. Yaptıkları son konuşmada Gürel’in kendisine iş yerinde yaşadığı problemleri anlattığını söyleyen Özge A.Ö. “Kaybolmadan iki gün önce iş yerinde bir kağıt imzalatmışlar, canı çok sıkkındı. Bana “İş tanımımda olmayan şeyler yaptırmak istediler. Tuvaletleri sen temizleyeceksin, kahveleri sen getirip götüreceksin dediler. Ayrılmam için kağıt imzaladım” diye anlattı. Ben kendisini teselli etmek istedim. Ama ailesinden de bu kağıdı neden imzaladın diye üzerine gelenler olmuş. Haliyle kafası çok bozulmuştu.” dedi.

“KAYBOLDUM YAZDIĞINDA ANLAMADIM”

Gürel’in kendisine ilk olarak Atatürk Arboretumu’na gideceğini söylediğini ancak sonrasında karar değiştirdiğini ve Belgrad Ormanı”na gittiğini belirten Özge A.Ö. “Bana ‘ormana gitmek nefes almak, hava almak istiyorum’ dedi. orada daha önce birlikte gittiğimiz yerlerden bana fotoğraflar attı. Bendin olduğu yere gitmek istiyordu. Bir süre sonra ‘kayboldum, oturdum ruhum geride kaldı’ yazdı. Bende mecazi anlam yükledim. Gerçekten kaybolduğunu ailesiyle görüşünce anladım.” dedi.

Ece Gürel’in astronomiye ilgisi olduğunu, dersler aldığını söyleyen arkadaşı, cadılık eğitimi ya da okuluyla ilgili bir bilgisi olmadığını belirtti.

MOBBİNG İDDİALARI

Ece Gürel, avukatlık firmasında sekreter olarak çalışıyordu.

Gürel”in kaybolmasının ardından iş yerinde arkadaşları tarafından mobbinge uğradığı, istifa etmek zorunda kaldığı, daha sonra yeniden işe girmek istediği ancak olumsuz yanıt aldığı iddia edildi.

Gürel”in akrabalarından Yusuf Beştepe açıklamalarda, genç kadının iş yerinde istifa ettiğini ancak daha sonra geri dönmek istediğini şöyle iddia etti:

-Haftabaşı Ece”ye “Çalışacak mısın sen?” diyorlar. O da “Ben çalışacağım sinirle söyledim istifa etmeyeceğim” diyor.

-Pazartesi günü de tamam diyorlar. Cuma gününe kadar çalıştırıyorlar; Cuma günü de mesai bitimi Ece”yi odaya çağırıyorlar. “Senin madem ağzından çıktı bu laf imzalayacaksın” diyorlar. Ece”ye baskı yapıyorlar ve imzalıyor.

Yusuf Çeştepe, iddialarını şöyle sürdürdü:

-Cuma günü Ece’yi işten çıkarıyorlar, sözleşme imzalatıyorlar tazminatını almayacaksın tarzında. 4-5 tane avukatla aynı odaya sokuyorlar.

-Orada nasıl bir psikolojik baskı yedi, neler yaşandı, nasıl bir mobbing uygulandı bilmiyoruz. 1 haftalık 10 günlük süreç mi onu da bilmiyoruz. Kar yağdığı zaman başlıyor Ece’nin işyerinde problemi.

İş yerinden verilen bilgilerde ise, Gürel”in istifa etmediği, çalıştığı belirtildi.

Ece Gürel”in 2 Mart günü, Mecidiyeköy”den metroya bindiği, Hacıosman durağında indikten sonra otobüsle Belgrad Ormanı”na gittiği biliniyor.

Daha sonra bazı eşyaları bulundu ancak genç kadınla iletişim kesildi.

Bölgeye sevk edilen olay yeri inceleme ekipleri, cep telefonu, mont ve çantanın da aralarında bulunduğu bazı kişisel eşyayı bulmuştu.

Source: Haber Merkezi