“Rüyalarından çıkmayacağım!”

“Rüyalarından çıkmayacağım!”

Ortalık şimdiden kızıştı…

Oysa (erkene alınmazsa) seçimlere daha 3 yıl 2 ay gibi uzun bir süre var.

Hedefinde Cumhurbaşkanlığı olan Ekrem İmamoğlu, adaylık yürüyüşünü İzmir’den başlattı.

İzmir, Batı’ya açılan bir kapıdır, Türkiye’nin öncü kentidir. Türkiye tarihinde hayırlı başlangıçlara vesile olmuştur.

Tabii ki, İmamoğlu’nun işi çok zor. Önünde uzun, engebeli bir yol var… Karşısına umulmadık engeller, akla gelmeyen tuzaklar çıkabilir…

Onun, tüm bunları göze aldığı görülüyor. Yıllar önce söylediği şu sözler hep aklımda:

“Ben kimsenin hakkını yemem ama kimseye de hakkımı yedirtmem!”

Bu sözler onun hayattaki ilkesi… Gerçekten bugüne kadar hak yemedi, kendi hakkını da yedirtmedi!

Bu defa çok daha büyük engeller, onun karşısında Çin Seddi gibi duruyor!

Peş peşe açılan davalar…

Planlı olarak yapıldığı anlaşılan diploma soruşturmaları…

Yakınlarının banka hesaplarına ve tüm mal varlıklarına el konulması…

İstanbul’da CHP’li Beşiktaş, Beykoz ve Esenyurt Belediye Başkanları’nın tutuklanıp hapse atılmaları… Ve daha neler neler!

Tüm bu baskı ve sıkıştırmalar, İmamoğlu’nun psikolojisini bozarak “Pes ettirmeye” yönelik davranışlar! Fakat o, korkacak, yılacak gibi görünmüyor!

Tüm baskılara sert çıkan İmamoğlu, adaylık yoluna adım attığı ilk gün rakiplerine “Mert olun, mert! Başkasının üzerine yürüme! Ben buradayım işte, var mı yüreğin? Elinizde ne varsa dökün ortaya. Ekrem İmamoğlu olmadan seçime girmek istiyor. Korkuyorsun değil mi?” diye seslendi ve şöyle devam etti:

“Ey gidi şahıs! Sana kötü bir haberim var. Rüyalarından çıkmayacağım, korkmayacağım! Sen susacağımızı zannediyorsun, yanılıyorsun. Hodri meydan! Dört defa yendim. Beşinciyi yenilgiyi de alacak, evine döneceksin!”

Cumhurbaşkanlığı yarışının daha ilk gününde söylenenler bunlar…

Çok ciddi bir meydan okuma!

Nasıl bir cevap verilecek bunlara, bilmiyoruz!

Kim bilir daha neler neler duyacağız?

Bir “erken seçim” olmazsa, zamanında yapılacak seçime daha uzun aylar-yıllar var. Normal seçim tarihi 2028 yılının Mayıs ayı…

Anlaşılan o zamana kadar işler daha da kızışacak, ortalık iyice karışacak.

“23 yıl yetti artık” diye düşünen halkta yeni bir lider arayışı olduğu görülüyor. Yargı yoluyla önü kesilmezse bu lider İmamoğlu olabilir.

Adaletli paylaşım!

Doğru Parti Kurucu Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu’nun anlattığı bir fıkra…

Serdaroğlu, dini kullanarak saf insanların paralarını kapan birtakım sözde din adamlarını hicvediyor.

Bir papaz, bir haham ve bir de imam iyi dost olmuşlar. Sık sık toplanır, sohbet ederlermiş… Yine böyle bir sohbet sırasında papaza sormuşlar:

“Kilisede halktan topladığınız parayı nasıl pay edersiniz?”

Papaz anlatmış:

“Topladığımız paraları bir tepsiye koyarız. Bir de sürahiyi kilisenin duvarının dibine… Sırtımız dönük olarak tepsideki paraları sürahiye atarız. Sürahiye girenler Allah’ın hakkıdır, gerisini biz alırız!”

Hahama sormuşlar:

“Biz de paraları tepsiye yığarız. Havranın duvarına ağzı dar bir vazo koyarız. Sırtımız dönük olarak paraları fırlatırız. Genelde bir-iki tane girer, o para Allah’ın, diğerleri bizimdir” demiş.

İmama sormuşlar:

“Biz öyle sürahi, vazo gibi işlerle uğraşmayız ve Allah’ın hakkına hürmet ederiz. Paraları eski bir ‘Püskevit’ kutusunun içine doldurur, hepsini havaya doğru atarız. Allah Baba içinden istediği kadar alır, gerisi bizimdir!”

Papaz ve haham “Hay adaletinle yaşa imam efendi…” demiş “En haklı paylaşım seninkiymiş. Bundan böyle biz de aynısını yapalım.”

Havuza su taşıyan borular kirliyse, havuzun suyu temiz olur mu? (Mevlana)

Source: Rahmi Turan