Meyve-sebze yiyemeyebiliriz
Kış aylarında birçok bölgede yaşanan don olaylarının ardından Metoroloji Genel Müdürlüğü Türkiye’nin Şubat ayı kuraklık haritasını yayınladı. Ocak ayında olduğu gibi Şubat’ta da ülkenin büyük bölümünde “acil durum” olarak nitelendirilen şiddetli kuraklık yaşandı. Kuraklık ve susuzluk ekinleri büyümeden tarlada kuruttu. Çiftçi temsilcileri, “Böyle giderse yazın meyve sebze bulunamayacak” derken ihracatçılar ve hal esnafı, “Fiyatlar artacaktır” dedi.
İklim değişikliği ile birlikte hava olaylarındaki dengesizlik Türkiye’yi halihazırda mücadele etmekte zorlandığı gıda enflasyonu konusunda çıkmaza sokuyor. Kış aylarında don vuran tarlalarda bahara doğru erken açan çiçekler de kuraklığın etkisiyle yandı. Kuraklığın Türkiye’nin uzun yıllar birlikte yaşayacağı bir gerçeklik olduğunu söyleyen Türkiye Mimar Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Baki Remzi Suiçmez, “Bunu hayatımızın bir parçası gibi görüp sulama sistemlerimizi, ürün çeşitliliğimizi ve yatırım tercihlerimizi buna göre yapmamız gerek. Kuraklığın yanı sıra ani sel tehlikesi de bulunuyor” diye konuştu.
ÇİÇEKLER YANDI
Yaşanan don sebebiyle yaş meyve sebzenin ürün sayısında ciddi bir sorun yaşandığını aktaran Suiçmez şunları söyledi: “Kuraklık böyle devam ederse Trakya Bölgesi ağırlıklı olmak üzere ayçiçeğinden tutun kayısıya kadar birçok üründe verim kaybının yanı sıra kalite kaybı da yaşayacağız. Gıda arz açığı yaşayabiliriz, bunun için hızlı önlemlerle çiftçinin tarımda kalması sağlanmalı ve sulama yatırımları hızlıca tamamlanmalı.”
Kuraklık tehlikesi baş gösterdi
Ekinleri don vurduğu için halde geçen ay fiyatların çok yükseldiğini söyleyen Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan ise, “Ürün bulamama sorunu yaşadık. Şimdi tam fiyatlar dengelenmişti ki kuraklık tehlikesi baş gösterdi. Şu an hale bir yansıması olmadı ama donda yaşadığımız sorunu ilerleyen günlerde yine yaşayabiliriz” dedi.
Source: Haber Merkezi
Gazze’den sonra şiir yazılamaz mı
PEN Yazarlar Derneği de her yıl 21 Mart Dünya Şiir Günü’nde bir Şiir Ödülü vermeye başladı. Bu yıl yeni kitabı Rüya Şiirleri ile ödülün sahibi şiirimizin büyük ustası Hilmi Yavuz oldu.Daha önce Ataol Behramoğlu, Kemal Özer, Özdemir İnce, Sait Maden, Sennur Sezer, Eray Canberk, Refik Durbaş, Afşar Timuçin, Güven Turan, Egemen Berköz, Cengiz Bektaş, Süreyya Berfe, Ahmet Telli, Erdal Alova, Türkan İldeniz, Barış Pirhasan ve Enis Batur’a takdim edilen ödülün bu yıl Hilmi Yavuz’a verilme gerekçesini PEN Yazarlar Derneği şöyle açıkladı:“Türkçenin önde gelen şairi, düşünce insanı ve deneme yazarı Hilmi Yavuz’un şiir ve yazı birikimi edebiyatımız için benzersiz bir hazine. İşlek bir düşüncenin, imgelem gücünün ürünleri olan her yapıtıyla gündeme yeni konular getiren, tartışmalar açan ve ateşleyici kıvılcımlarıyla ilgi uyandıran Hilmi Yavuz yeni şiir kitabı Rüya Şiirleri’yle 2025 PEN Şiir Ödülü’ne de değer görüldü.”Hilmi YavuzİBLİSÇE KÖTÜLÜKLERİ ŞİİRİN LİRİK VARLIĞI ARINDIRMIŞTIRHer yıl ödüle layık görülen şair 21 Mart’ta okunmak üzere bir de manifesto kaleme alıyor. Hilmi Yavuz kaleme aldığı manifestosunda çağımızın en büyük insanlık trajedisinin yaşandığı Gazze’ye ve şiirin iyileştirici gücüne dikkat çekti. İşe Yavuz’un 21 Mart Dünya Şiir Günü manifestosu:“Adorno, Auschwitz Toplama Kampı’nı Nazi soykırımının simgesi olarak görmekte haklıydı: Auschwitz’den sonra şiir yazılamaz sözü bunun için söylenmiştir:Adorno, Nazilerin Avrupa’daki soykırımıyla, insanlık adına değer verilip yüceltilen ne varsa, tümüyle yok ettiklerini imâ eder. Güzellik, iyilik, doğruluk koyu bir karanlıkta görünmez olunca, nasıl şiir yazılabilir ki? Doğrudur: Auschwitz, tarihi iblisleştirmiştir…Tarihin acımasız ironisi: Nazi soykırımın mağdurlarını, bu kez bir soykırımın gaddarlarına dönüştürdü; mazlumlar zalim, acınasılar acımasız oldular.Soralım şimdi: Gazze’den sonra şiir yazılamaz mı?Ama yazılmalı: Dünyamızı iğrenç çirkinlikleri, iblisçe kötülükleri ve budalaca yanlışları, şiirin lirik varlığı arındırmıştır çünkü –ve arındırmayı elbette sürdürecektir.Eluard ne demişti: Gece asla kör karanlık değildir. Bir yerlerde bir kibrit alevi varsa, o alev şiirdir: -o lirik alevdir ki, Dünya’yı aydınlığıyla arındırır.21 Mart Dünya Şiir Günümüz kutlu olsun.”19. Yüzyıl İtalyan Ekolü, Napoli Körfezi, Vezüv Yanardağı Akşam Patlaması, yaklaşık 1822.Yıldız Moran, İsimsiz (Ağrı, Türkiye), 1957.KORKU VE İLHAM KAYNAĞI YANARDAĞLARSON olarak Ege’deki Santorini Adası’nda yaşanan haraketlilik yanardağları yeniden gündemimize soktu. Etna, Kilauea, Stromboli, Sýlingafell gibi yanardağ patlamaları çağlar öncesinden gelen yanardağ insan ilişkisinin son halkaları olarak hafızalarımızdaydı.Yanardağlar tarih boyunca yok oluşun habercisi olmalarının yanı sıra, yenilenmenin de simgesi olarak kabul edilmiş. Kötü şöhretlerine rağmen, dünyanın oluşumunda hayati bir rol oynamış volkanlar, gezegenimizin yaşanabilirliğinde önemli bir etken olmaya devam ediyor.Sanatçılar için de korku ve ilham kaynağı olmuşlar.İşte bu ilhamın peşine düşen bir sergi açıldı dün Beyoğlu’ndaki Galerist’te. Küratörlüğünü Anlam de Coster’in üstlendiği Yanardağ Sevdalısı isimli sergide Kuzey ve Güney Amerika, Afrika, Avrupa’nın farklı ülkelerinden ve Türkiye’den 40’a yakın sanatçı yanardağların yaratıcı ve yıkıcı gücünü resmettikleri eserleri bir araya getirildi. 18. yüzyıldan günümüze uzanan seçkide, 15’ten fazla sanatçının sergiye özel olarak ürettiği eserler de izleyiciyle ilk kez buluşuyor.İsmini ve ilhamını Susan Sontag’ın ‘Yanardağ Sevdalısı’ adlı romanından alan serginin küratörü Anlam de Coster şunları söylüyor: “Bireysel olanın ötesinde, yanardağlar mitolojik ve kültürel anlatılarla da güçlü bir bağ kuruyor. Tanrılar, ruhlar, simya ve kozmik güçlerle ilişkilendirilen bir figür olarak, dünyevi olan ile ilahi olan arasında bir eşik işlevi görüyor; yeraltı dünyasına açılan bir kapı sunarken, zorlu bir yolculuğun ardından yeniden doğuşun mümkün olduğunu düşündürüyor. Bu çok katmanlı bakış açısıyla Yanardağ Sevdalısı, sanatçıların volkan metaforunu kullanarak insan olmanın derinliklerine nasıl indiğini araştırıyor.”Sergi 26 Nisan tarihine kadar Galerist’te görülebilir.Jen Hitchings, 24 Saat (Yellowstone, Devedikenleriyle), 2024.
Source: İhsan Yılmaz
Çevre katliamına pişkin savunma
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay”ın yönetim kurulu başkanlığı görevini yürüttüğü İZSU Genel Müdürlüğü, Konak”ta denize atıksu deşarj ederken suçüstü yakalandı. Bakanlık güpegündüz herkesin gözü önünde yaşanan çevre felaketine yol açan İZSU Genel Müdürlüğü”ne 3.3 milyon lira para cezası kesti. İzmir Körfezinde yaşanan kirlilikle ilgili her fırsatta Çevre Bakanlığı”nı sorumlu tutan Başkan Tugay yaşanan manzara karşısında ise adeta köşeye sıkıştı. Tepkilerin çığ gibi büyümesi üzerine Tugay”dan “Bu kadar da olmaz” dedirten açıklamalar geldi. Tugay, “Şu an bir algı operasyonu yürütülüyor. Sanki Körfez”e pis su akıtılmış gibi… Burada bir sabotaj var. İzmir Büyükşehir Belediyesi”ni karalamak için yapılmış organize bir iş” dedi. TÜBA Çevre Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar ise, “Bu kadar büyük miktarda bir suyu sisteme kaçak olarak vermek için yüzlerce tankerin denize peş peşe atık deşarj etmesi lazım. Varsa öyle bir komplo, belediye nerede? Nasıl görmez? Sayın Başkan körfezdeki balık ölümleri için de “bu ölü balıklar körfeze aiti değil, dışarıdan getirilmiş” şeklinde bir açıklama yapmıştı” ifadelerini kullandı.
Source: Ertan Gürcaner
Hatay”da çıkan orman yangını kontrol altına altında
Hatay”ın Dörtyol ilçesinde çıkan orman yangını Orman Bölge Müdürlüğü ve itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kontrol altına alındı.
Akşam saatlerinde ilçeye bağlı Tekkoz mevkisindeki orman yangını çıktı. Alevleri fark eden vatandaşların ihbarı üzerine bölgeye Hatay Orman Bölge Müdürlüğü ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Orman yangınına 7 ilk müdahale aracı, 8 arazöz, 3 su ikmal aracı,1 greyder, 1 kepçe, itfaiye arazözü ve 4 su tankeri ile müdahale eden ekiplerin yoğun çabasıyla alevler kısa sürede kontrol altına alındı.
Source:
Van Gölü”nün derinliklerinde tespit edildi
Van Gölü nün derinliklerinde araştırmalar yapan Ceylan ve ekibi, Sahil Güvenlik Van Gölü Grup Komutanlığı dalgıç ekibi, Türkiye Su Altı Sporları Federasyonu Van Temsilcisi ve Van Diving Dalış Okulu Eğitmeni Serkan Ok ile Van Gölü ne dalış yaptı.Akdamar Adası ve Altınsaç bölgelerinde yapılan dalışlar sırasında, adanın kıyısında 15 metre derinlikte burç benzeri yapı ile duvar kalıntıları Ceylan ve ekibi tarafından kayıt altına alındı.Sahil Güvenlik Van Gölü Grup Komutanı Binbaşı Fırat Aslan ın yaptığı dalış sırasında duvarın üzerinde amfora (antik testi) parçalarına da rastlayan Ceylan, kıyı bölgelerinde oluşan buz tabakasının altından gölü görüntüledi.Ceylan, Van Gölü nün derinliklerindeki sırları araştırmaya devam ettiklerini söyledi.Gölün güzelliklerini turizme kazandırmayı amaçladıklarını belirten Ceylan, Zorlu kış koşullarında bile Van Gölü ayrı bir güzel. Van, ülkemizde en çok kar yağışının olduğu bölgelerden biri. Sahil Güvenlik Van Gölü Grup Komutanlığı dalış timleri ve Van Diving Dalış Okulu eğitmenleri ile bu kez Akdamar Adası ve Altınsaç bölgelerinde dalışlar gerçekleştirdik. Yüzey suyunun 4-7 derece arasında olduğu dalışlarda yine son derece ilginç kayıtlara ulaştık dedi.Daha önce de Van Gölü nün derinliklerindeki mikrobiyalitleri, kale kalıntılarını ve bazı yapı gruplarını görüntülediklerini anlatan Ceylan, şunları kaydetti: Akdamar Adası nın kıyısında yaklaşık 15 metre derinlikte burç benzeri bir antik yapıyı kayıt altında aldık. Hiç bozulmamış konumdaki yapının geçmişte su üstünde olduğunu düşünürsek Van Gölü nün uzun yıllar içinde 15-20 metre yükseldiği sonucuna ulaşabiliriz. Aynı derinliklerde ilerlediğimizde yine hiç bozulmamış bir duvar kaydı aldık. Muhtemelen büyük bölümü toprak altında kalan duvarın üzerinde ise amfora parçaları gözlemledik. 2 günlük dalışlarımıza dalışsever arkadaşımız Mete Ergun da dron kaydı alarak destek sağladı. Sahil Güvenlik Van Gölü Grup Komutanı Binbaşı Fırat Aslan da dalışlarımıza eşlik etti. Gölde buz tutma oranı düşük olsa da kıyısal alanda buz altından birkaç görüntü almayı başardık. Van Gölü nün sırlarını aralamaya devam edeceğiz.
Source: Habertürk
Son bilgi geldi: İşte İstanbul”un havası en temiz ve en kirli ilçeleri
Kuzey Afrika kökenli çöl tozları, İstanbul’u da tesiri altına aldı.
Uzmanlar, özellikle kronik solunum hastalığı bulunanların temkinli olmaları gerektiği konusunda uyarıyor.
Şehirdeki hava kalitesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Ulusal Hava Kalite İzleme Ağı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Hava Kalitesi İzleme Merkezi tarafından anbean izleniyor.
Her iki kuruluşun verilerine göre, İstanbul’un bazı bölgelerinde hava kalitesi “iyi” seviyesindeyken, bazı bölgelerde “orta” veya “hassas” olarak değerlendirildi.
Hava kalitesi nasıl sınıflandırılıyor?
Hava kalitesi değerleri aşağıdaki skalaya göre belirleniyor:
0 – 50: İyi
51 – 100: Orta
101 – 150: Hassas
151 – 200: Sağlıksız
201 – 300: Kötü
301 – 500: Tehlikeli
İlçelere göre güncel durum
Bakanlık verilerine göre, Avrupa Yakası’nda dün akşam saat 18.00 itibarıyla ölçülen değerler şu şekilde:
Kumköy: 9 (İyi)
Sultangazi 1: 16 (İyi)
Sarıyer: 33 (İyi)
Arnavutköy: 37 (İyi)
Çatladıkapı: 45 (İyi)
Silivri MTHM: 48 (İyi)
Maslak: 49 (İyi)
Alibeyköy: 54 (Orta)
Beylikdüzü: 54 (Orta)
Kağıthane: 55 (Orta)
Esenyurt MTHM: 55 (Orta)
Avcılar: 55 (Orta)
Yenibosna: 55 (Orta)
Şirinevler MTHM: 55 (Orta)
Bağcılar: 55 (Orta)
Başakşehir MTHM: 55 (Orta)
Sultangazi MTHM: 55 (Orta)
Sultangazi 3: 55 (Orta)
Esenler: 55 (Orta)
Mecidiyeköy MTHM: 55 (Orta)
Beşiktaş: 55 (Orta)
Aksaray: 56 (Orta)
Anadolu Yakası’nda ise ölçümler şu şekilde:
Ümraniye: 32 (İyi)
Selimiye: 40 (İyi)
Sancaktepe: 41 (İyi)
Ümraniye MTHM: 43 (İyi)
Şile MTHM: 43 (İyi)
Büyükada: 45 (İyi)
Sultanbeyli MTHM: 51 (Orta)
Üsküdar: 52 (Orta)
Kandilli: 55 (Orta)
Kandilli MTHM: 55 (Orta)
Üsküdar MTHM: 55 (Orta)
Kartal: 55 (Orta)
Kadıköy: 56 (Orta)
Tuzla: 69 (Orta)
Göztepe D-100: 134 (Hassas)
Source: Derleyen: Ümit Karadağ
Kalker ocağından kaçak ağaç kesimi! İçişleri Bakanlığı inceleme başlattı
Konyaaltı ilçesi sınırlarındaki doğa harikası Boğaçayı Havzası”nda, çok sayıda taş, mermer ve kalker ocağı nedeniyle çeşitli sorunlar yaşanıyor. Hacısekiler Mahallesi”ndeki vadide, duvarlarında Bizans dönemine tarihlenen ve aşı boyasıyla yapılan karaca, geyik figürleri ile yazıt bulunan Karaindibi Mağarası yakınına, 2006 yılında bir firmaya kalker ocağı ruhsatı verildi. 18 yılda 5 kez faaliyet artırımı yapan firmanın 67 bin 400 metrekarelik genişleme amaçladığı başvurusu, tepkiler üzerine reddedildi.Firmanın Konyaaltı Hacısekiler”de yeni bir kalker ocağı alanı için 18 Nisan 2023 tarihinde yaptığı ruhsat başvurusu sonuçlanmamasına rağmen sahada kaçak yapılan çalışmalara ilişkin tutanak tutuldu.Jandarma gözetimi olmaksızın hiçbir güvenlik önlemi olmadan dinamit patlatması için hazırlık yapıldığı, kaçak ağaç kesimi yapıldığı belirtilen tutanakta, ruhsat talep edilen alanın tamamının orman arazisi olduğu ve arazinin topoğrafik yapısının tamamen bozulacağı ifade edildi.BAKANLIĞA ŞİKAYET VE İNCELEMEAyrıca kalker ocağının ruhsatıyla ilgili usulsüzlük, ihlal ve risklere ilişkin İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı”na yapılan bir başvuruyla da teftiş talebinde bulunuldu. Dilekçede, 20 Ekim 2023 tarihinde sahada yapılan incelemede can ve mal güvenliğini tehlikeye sokacak ciddi ihlaller tespit edildiği belirtilerek, söz konusu tarihte 16 yaşındaki bir çocuğun, güvenlik önlemi alınmamış bir şekilde, araçların çalıştığı ve dinamit yerleştirme işleminin sürdüğü alanda çalıştırıldığının tespit edildiğine yer verildi. Olayla ilgili video görüntüleri de sunuldu.BAKANLIK İNCELEME BAŞLATTISöz konusu ruhsat, tespit edilen ihlaller nedeniyle iptal edilmesine rağmen, yeni bir teknik inceleme veya olur alınmadan, tutanağın düzenlendiği tarihte diğer kurumların görüşleri beklenmeden, sahada devam eden çalışmalar nedeniyle orman ekosisteminin ciddi şekilde tahrip edildiği savunuldu. Topoğrafyanın bozulduğu, derin çukurlar ve yükseklik farkları oluştuğu, toprak kayması riskinin kritik seviyeye ulaştığı dile getirilen dilekçede, malzeme alımı ve taşıma faaliyetleri sırasında oluşan dengesiz yığılmalar nedeniyle ölümcül göçük riskinin mevcut olduğu ifade edildi. Yapılan şikayet üzerine İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından inceleme başlatıldığı belirtildi. (DHA)
Source: Hurriyet.com.tr