Dur yolcu!..
Tarihin akışını değiştiren şanlı 18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yıldönümü için yazı hazırlıkları yaparken ilginç bir durumla karşılaştım.
Zira Google arama motoruna girip “Çanakkale Şehitleri Abidesi’nin mimarı kim?” diye yazdığımda karşıma Feridun Kip adı çıktı.
Oysa ben bu görkemli anıtın mimari projesinin Mimar Doğan Erginbaş ve İsmail Utkular ile Mühendis Ertuğrul Barla’ya ait olduğunu biliyordum.
Bu durumda abidenin hazin öyküsünü, zafer gününü beklemeden bir kez daha anlatma gereğini duydum.
Çocukluğum Çanakkale’de geçti.
Tek katlı, beyaz badanalı, minicik evimiz kordonda, Hastane Bayırı’nın başladığı yerdeydi.
Bayırda, Boğazdan gelip geçenlerin rahatlıkla görebileceği büyüklükte 18 MART 1915, karşı kıyılardaki tepelerde de Necmettin Halil Onan’ın muhteşem “DUR YOLCU, BİLMEDEN GELİP BASTIĞIN BU TOPRAK, BİR DEVRİN BATTIĞI YERDİR” dizeleri yazılıydı. Yazının sol tarafına, şehitleri temsilen de elinde silahıyla Mehmetçik kabartması yapılmıştı.
Pencereden her bakışımızda onları görüyorduk.
Çok yakınımızda, İngiliz Mezarlıkları Müdürü Mr. Mellington oturuyordu.
Kentin en güzel yapısında yaşayan Mr. Mellington’un emrinde hizmetkarlar çalışıyor ve her yere lüks makam otomobiliyle gidiyordu.
Görevi, Çanakkale Savaşları’nda hayatını kaybeden ve büyük önder Atatürk’ün deyimiyle “Artık bizim evlatlarımız” olan İngiliz, Anzak ve Avustralyalı askerler için oluşturulan mezarlıklar ve anıtların bakımıyla ilgilenmekti.
İngiliz Milletler Topluluğunun yanı sıra Fransızlar’ın mezarlıkları ve anıtları da savaş sonrasında geciktirmeden inşa edilmişti.
Bahar aylarında rengarenk çiçeklerle donatılan bu bakımlı mezarlar, ressam fırçasından çıkmış birer tabloyu andırıyordu…
Peki bizimkiler?
Eşsiz kahramanlık destanını yazan, bir iddiaya göre 253 bin, Genelkurmay kayıtlarına göre ise 150 bini aşkın Mehmetçiğin anısına yapılan şehitlikler, anıtlar ve kitabeler?..
Onlar ne durumdaydı?
Onlar yoktu ki, ne durumda olduklarını anlatayım!..
Evet belki şaşıracaksınız ama, biz oradayken henüz ne bir şehitlik yapılmış, ne de kahramanların anısına bir anıt dikilmişti!..
Zaferi biz kazanmıştık ama anıtları mağluplar, yani İngiliz ve Fransızlar dikmişlerdi!..
Oysa Çanakkale Şehitleri Abidesi için 1944 yılında bir proje yarışması düzenlenmiş, Mimar Doğan Erginbaş ve İsmail Utkular ile Mühendis Ertuğrul Barla’nın imzalarını taşıyan eser birinciliği kazanmıştı.Temeli yarışmadan 10 yıl sonra, 1954 yılında atılabilen projenin, Çanakkale’den ayrıldığımız 1957’ye kadar sadece inşaat iskelesi kurulabilmişti!
Abide’nin beton dört ayağı ve çatısı, Milliyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni, basın şehidi Abdi İpekçi’nin açtığı kampanyada toplanan paralarla 1960 yılında tamamlandı.
Ve ne yazık ki, o tarihten sonra kaderiyle baş başa bırakıldı!
Taa 1995 yılına kadar…
Çanakkale’de yayımlanan Olay Gazetesi’nin sahibi Aynur Ganiler’in, Abide’nin hazin durumunu haber vermesi üzerine, o yıl mart ayında, projenin müelliflerinden Prof. Doğan Erginbaş’la birlikte Çanakkale’nin yolunu tuttuk.
Beton ayaklar ve su sızıntılarının derin çatlaklar oluşturduğu çatıdan ibaret Abide’yi görünce, yüreğim sızladı, o buz gibi havada içim yandı.
İhmal öylesine boyutlara ulaşmıştı ki bu anıtın niçin dikildiğini anlatan bir tabelanın konulması bile unutulmuştu!..
Hiç abartısız, projenin yüzde 90’ı eksikti!..
Abide acilen el atılmayı bekliyordu…
Savaşın üzerinden 80 yıl geçmiş olmasına karşın, destanı yazan kahramanların anısına, lafının bile edilmemesi gereken parayı harcamayı çok gören yönetimlerin eseri olan bu acıklı fotoğrafı, ARENA’da ekrana yansıttık…
Yayından sonra, dönemin Kültür Bakanlığı Müsteşarı, değerli bilim adamı Prof. Dr. Emre Kongar, Abide rölyeflerinin bakanlıkça yapılacağı ve bu amaçla bir yarışma açılacağı müjdesini verdi.
Prof. Haluk Şahin, ARENA ekibini temsilen yarışma jürisinde yer aldı.
Ancak araya Refahyol iktidarı girince proje Kültür Bakanı İsmail Kahraman tarafından askıya alındı.Refahyol sonrasında oluşan koalisyon hükümetinin Kültür Bakanı İstemihan Talay’ın desteği ve İstanbul Borsası Başkanı Osman Birsen’in maddi katkılarıyla Heykeltıraş Prof. Ferit Özşen, bugün ziyaretçilerin hayranlıkla seyrettiği ayaklardaki savaş sahnelerini yansıtan granit kabartmaları yaptı.
Abide nihayet tamamlanarak, 18 Mart 2005’te, Başbakan Erdoğan tarafından görkemli bir törenle açıldı.Ancak yine de bazı önemli eksikliklerle…
Örneğin savaş sahnelerinin canlandırıldığı heykellerin çoğu granit, mermer veya bronz yerine, plastik malzemeyle üretilmişti!
Projeye göre Abide’nin altında olması gereken Çanakkale Savaşları Müzesi ise izolasyon sorununun çözülememesi nedeniyle Kabatepe’ye taşınmıştı. (Başka eksiklikler de var ama ayrıntıya girmiyorum.)
ARENA’nın ısrarlı haberleriyle bu göz kamaştırıcı Abide’nin, zaferin 90. yılında bugünkü görünümüyle açılmasında, ayrıca yöredeki şehitliklerin ve diğer eserlerin inşasıyla tarihi yarımadanın adeta bir açıkhava müzesine dönüşmesinde katkıları bulunan herkese teşekkür ediyor, “Aziz şehitlerimiz için ne yapsak azdır” diyerek Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm silah arkadaşlarını minnet ve rahmetle anıyorum.
Source: Uğur Dündar