Kuklanın ömrü ipini kestiğin ana kadardır
Uluslararası İlişkiler ve Strateji Uzmanı Dr. Mütercimler, Suriye’de yaşananlar konusunda uyardı: Müesses nizamın senaryo yazıcıları veya oyun kurucuları kuklasına gerektiğinde terör örgütü liderliği gerektiğinde diplomat görevi verir.
Suriye hükümeti ile SDG anlaştı. Peki bundan sonra ne olacak? Suriye’de Şam hükümetinin yeniden yapılanma şekli bize ne söylüyor? Türkiye bu fotoğrafta nasıl bir yere oturuyor? “Çok merak ediyorum, Erdoğan Roma’da ikinci adam olmaktansa Kartaca’da birinci adam olmayı mı isteyecek?” sorusunu da gündeme getiren Uluslararası İlişkiler ve Strateji Uzmanı Dr. Erol Mütercimler ile konuştum.
– Geçen hafta dünya, iki terör örgütü liderinin anlaşma imzalarken fotoğrafını gördü. Hasan Ünal hoca bana verdiği söyleşide “Kravatlı teröristler dönemi başlıyor” dedi. O fotoğrafı gördüğünüzde siz ne düşündünüz?
MASAYA OTURTULDULAR
Kuklanın ömrü kuklacının onun iplerini kestiği ana kadardır. O fotoğrafı gördüğümde, iki terör örgütü liderinin kuklacılarının verdiği emirle o masaya oturtulduklarını düşündüm. Mazlum Abdi, ABD savaş helikopteri ile imzaya getirildi. Ahmed Huseyin eş-Şara önce IŞİD komutanıydı, sonra terör örgütü El Nusra lideri Colani oldu, sonra terörü örgütü HTŞ lideri Colani oldu, şimdi de Suriye lideri Cumhurbaşkanı Ahmed Huseyin eş-Şara olarak kırmızı halılarda yürütülen, şık takım elbisesi, pahalı kravatıyla ekran yıldızı statüsünde görüyoruz. Trump’ın ve Pentagon’un generali Mazlum Kobani’ydi, o masadaysa Türkiye açısından terörist iken “mazlum” Abdi oldu. YPG/PYD’nin komutanına henüz kravat taktırmadılar. Sonuç olarak müesses nizamın senaryo yazıcıları veya oyun kurucuları, kuklasına gerektiğinde terör örgütü liderliği gerektiğinde imzacı diplomat görevi vermekte.
PYD MEŞRUİYET KAZANDI
– Bu koşullarda PYD meşruiyet mi elde etmiş oldu?
Kesinlikle doğrusunuz. PYD meşruiyet kazanmış oldu. Zaten Türkiye’den başka bir ülke terör örgütü demiyordu ki! Yapılan bu anlaşma ile PKK/SDG tüm anayasal hakları güvence altına aldırılmıştır. Bu bağıtlanan sözleşmede Türkmenler başta olmak üzere öteki grupların haklarıyla ilgili bir güvence görülmüyor. SDG, Suriye’nin kuzey ve kuzey doğusunu kontrol ve denetim altında tutuyordu. Uzun yıllardır kendi açıklamalarıyla 100 bin tır her türden askeri teçhizat, lojistik maddelerle donatılmış olan SDG’nin unsurlarına şimdi de Irak’tan gelecek olan 2 ile 3 bin arası olduğu ifade edilen PKK militanı da katılarak Suriye ordusunun meşru bileşenlerini oluşturacaklar.
İsrail Suriye’nin tüm askeri güç unsurlarını yok ettikten sonra, alan tamamen bu yeni orduya teslim edildi. Sorum şu? Bu durumda Irak’ta silah bırakacak ya da bıraktım diyen PKK mensubu kaç kişi kalmıştır? Sonuç olarak 911 kilometrelik sınırda SDG/PKK silahlı, hukuken de kabul görmüş olan ulusal güvenlik sorunu Türkiye’nin itiraz edemeyeceği şekle sokulmuştur.
Yeni Lübnan modeli olur
– Suriye’de Şam hükümeti yeniden yapılanmaya gidiyor. Alevi, Hıristiyan, Arap, Kürt ve Dürzi’lerden isimler kabineye alınacak. Bu bize nasıl bir yönetim tarzını işaret ediyor?Suriye’de Şam hükümetinin yeni yapılanmasında kâğıt üzerinde yazılanlara değil uygulamalara bakmak gerekecek. Sizin sorunuzun yanıtı yeni Lübnan modeli demektir. Hem dini hem de siyasi etnik kimliklere göre isimlendiriyorsunuz. Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar ve hatta mülki amirler etnik kimliklerin sayısal çokluğuyla mı yoksa temsil kabiliyetlerine göre mi belirlenecek bilinmiyor. Ama Orta Doğu pratiğinde Lübnan gerçeği gözümüzün önünde duruyor. Senaryonun yazarları kimi esas oğlan kimi esas kız rolünde oynatacak bilmiyoruz.
Mütercimler, yeni çözüm sürecine temkinli yaklaştı, Ankara’ya uyarılarda bulundu
– PYD’nin kontrolündeki gaz ve petrol yatakları merkezi otoritenin kontrolüne geçecek. Bu imzada SDG’nin ve Suriye hükümetinin ayrı ayrı ne kazandığını merak ediyorum…
Sanıyorum ekonomik kazançtan söz ediyorsunuz. Bu imzayla tabii ki, Suriye’nin yaşayabilmesi, ihracat/ithalat yapabilmesi, inşaat faaliyetlerini gerçekleştirebilmesi için paraya gereksinimi var. İfade ettiğiniz fosil yakıt yataklarından elde edilecek ürünün maddi karşılığının bir kısmını ABD şirketleri alacak, belki de İsrail ortaklığında gerçekleştirilecek. Türkiye buradan pay almak için mücadele etmek zorunda, çünkü ülkesinin ekonomik zararı çok büyük oldu. Ancak sözünü ettiği finans aktörlerinin Türkiye’nin oyun kurmasına göz yumacaklarını hiç sanmıyorum.
GÜN GELİR KIRMIZI HALI DÖŞENİR
– Cumhurbaşkanı Erdoğan, “27 Şubat itibarıyla kritik eşik aşılmış oldu. Neticenin süratle alınacağı kanaatindeyim” dedi. Terörsüz Türkiye hedefinde, sizin hep dikkat çektiğiniz “Suriye’deki terör örgütü ne olacak” kısmı böylece netliğe kavuştu mu?
Erdoğan’ın elinde istihbarat raporları olduğuna göre sonucun hızla alınacağına kanaat ediyor. PKK’nın Avrupa’daki finansal varlıkları donduruldu. Örgüt 2002 yılından beri terör örgütü listesinde yer alıyordu. Şimdilik SDG’ye ilk adımı attıran ABD, Ankara’ya kabul ettirdiyse de, MİT’in koridorlarında ne konuşuluyor bilemiyoruz. Geçmişte, Barzani ve Talabani dönem dönem Türkiye’nin kırmızı çizgisiydi, “hayduttu!”, neler neler söyleniyordu, ama gün geldi kırmızı halılar döşenerek karşılandılar.
İLİŞKİLERİN RUHUNDA BU VAR
Uluslararası ilişkilerin ve devletlerin ulusal çıkar değerlendirmelerinin ruhunda bu var. Mazlum Abdi verdiği bir demeçte, “Türkiye ile kuzey Suriye’deki çatışmalarda kapsamlı bir ateşkes sağlanması halinde yabancı terör örgütü mensuplarının Suriye’yi terk edeceğini” açıklamıştı. Bu ifade bize, SDG’nin kadrosuna ithal teröristlerin katıldığını ama hava araçlarıyla getirildiğini açıkça söylüyor. SDG unsurlarının Suriye ordusuna entegre edildiğini açıkladılar. İyimserlik için çok erken. Kozalardaki kelebeklerin ne zaman canlandırılacağını yalnızca üreticisi bilebilir.
Öcalan’ın akıbeti belki çoktan belirlenmiştir
– Bundan sonrası için Öcalan ve PKK için ne öngörüyorsunuz?
Suriye’deki tüm etnik ve dini azınlıkların haklarını güvence altına aldıklarını ilan ettiler ancak, görünen çıplak sonuç Kürtlere anayasal güvence verildiğidir. DEM’in de bunu kendisine referans alması ve talepte bulunacak oluşu çok normal karşılanmalıdır. Erdoğan’ın İmralı heyetiyle konuşmasında belki de bu konu gündeme gelecektir. En soğukkanlı, akılcı açıklamaların da Selahattin Demirtaş’tan geldiği görmezden gelinmemelidir. Öcalan adı, kılıfı ne olacak; şu anda belki belirlenmiştir, “kısmi afla” çıkarılacak, şehit ve gazi yakınları başta olmak üzere kamuoyu büyük ölçüde buna hazırlandı.
Sığınmacılar üç yıldan önce geri dönmezler
– Tüm bu tabloda sığınmacılar döner mi?
Üç yıldan önce Suriyelilerin ülkelerine döneceğini hiç sanmıyorum. Hangi anayasal, hukuki, siyasi ve ekonomik güvenceye inançla dönecekler.
– Büyük fotoğrafa baktığınızda stratejik hata var mı?
Büyük fotoğrafa baktığımda gördüğüm stratejik hata, üzerinde çok düşünülmüş GOP veya ilk adıyla BOP’un uygulanmasında Türkiye’nin de büyük zararlar göreceğinin analiz edilemeyişi idi. Söyleşiyi şöyle bitireyim; bir gazinoda iki assolist olmaz. Ankara Salih Müslim kartını masaya sürerse hangi şiddette tepkiyle karşılanır merak ediyorum. Erdoğan Roma’da ikinci adam olmaktansa Kartaca’da birinci adam olmayı mı isteyecek?
Source: İpek Özbey