Murat Ülker”den ses getirecek röportaj! Cesurca sordu, cesurca yanıtladı!
Forbes’in gerçek zamanlı milyarderler listesinde 5,5 milyar dolarlık servetiyle Türkiye’nin en zengin, dünyanın ise en zengin 623’üncü kişisi olan Murat Ülker, LinkedIn hesabından kendine ve hayatına ilişkin merak edilen sorulara yanıt verdi.
Murat Ülker’in paylaşımını ilgi çekici kılan ise soruları da kendi sorması oldu.
Bünyesinde Ülker ve Godiva Chocolatier gibi devleri barından Yıldız Holding’in Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ülker, “Murat Ülker’in Murat Ülker’le Röportajı” başlığını taşıyan söyleşiye çocukluğuyla başladı.
Nasıl bir ailede yetişti?
Murat Ülker’in kendisine sorduğu ilk soru ve yanıtı şöyle:
Nasıl bir çocukluk geçirdim, gelecekteki Murat Ülker”i yaratmada bu çocukluğun rolü ne oldu? “Dini bütün” diyeceğimiz bir ailede yetiştiğimi söyleyebilir miyim? İlk din eğitimimi kimden aldım? Kur’an Kursuna gittim mi? En fazla bu konuda kimden etkilendim?
* İyi bir çocukluk geçirdim. Ama bir ağabeyim veya kardeşim olsaydı herhalde başka olurdu. Çok şükür bir ablam var.
* Dinin gereklerini yerine getiren “bir aile” demek daha doğru olurdu. İlk din eğitimimi mahallemizin, Horhor Kızıl Minare Camisi imamı Mahmut Bayram Hoca”dan evde aldım. ARE, ARO, çok iyi bir insandı, aydındı; kendisinden çok istifade ettim. Ama hâlâ yeni fikirlere ve kritiğe açığım. Yani aydınlanmam sürüyor. Kuran Kursu”na ise gitmedim.
Murat Ülker Yahudi mi?
Ailesinin kökenine de değinen Murat Ülker, baba tarafından Kırım göçmeni olduğunu belirterek, “Babam, yaşadığı kötü olaylar nedeniyle meraklısı değildi ama ben Kırım’a da gidip geçmişin izlerini sürdüm” ifadesini kullandı.
Ailesinin Hazar ya da Karay Yahudisi olduğu yolundaki iddiaları da kendisine soran Ülker, bu konunun sosyal medyada çok tık aldığını anımsatarak şunları aktardı:
* Hazar veya Karay’ların Museviliği tarihte bile kesin değildir. Zaten biz Hazar veya Karay Türk”ü değiliz, ancak Tat’ız; yani sahilde yaşayan melez Tatar ırkı demek. Yüzlerce aileden oluşan bir sülalemiz var, devletler. Tabii Stalin’den sonra geriye ne kaldıysa … Halbuki Musevi ve Yahudiler pekala bilirler, bizim kim olduğumuzu.
Neden İmam Hatip değil de İstanbul Erkek Lisesi?
İmam Hatip Lisesi yerine niçin İstanbul Erkek Lisesi (İEK) gibi seküler ailelerin tercihi olan bir liseye gittiği, sonrasında da Boğaziçi Üniversitesi’ne (BÜ) devam ettiği sorusuna ise Murat Ülker’in yanıtı şu şekilde:
* İEL babamın sonra büyük amca oğlumun okuduğu bir okuldu. Ama tabii sınavı kazanarak girdim, 4’ncü olmuştum. Halbuki diğerlerini de kazanmıştım, ama gönlüm İEL’deydi. BÜ’ye gelince 1977’de eğitimin sürdüğü tek maruf üniversiteydi, eğitim İngilizce idi. Ama tabii ailece konuşup karar veriyorduk.
Milliydim, Müslümandım ama hiçbir zaman…
Lise ve üniversite eğitimini sağ-sol çatışmasının hakim olduğu Türkiye’nin en çalkantılı yıllarında aldığını anımsatan Murat Ülker, o dönemde geldiğim çevre nedeniyle milliyetçi ve dindar gençlerle birlikte olduğunu ifade etti.
Bu isimler arasında Ahmet Davutoğlu, Mustafa Özel, Fikri Kancal gibi isimleri anan Ülker, Bilim Sanat Vakfı’nın temellerinin orada atıldığını aktardı.
O dönemde imkânı olduğu halde yurtdışına gitmek istemediğini belirten Murat Ülker, “Ben hiçbir zaman şucu, bucu olmadım. Herkesle beraberdim, bir etiketim yoktu; hâlâ da yok. Bilim Sanat Vakfı’nı darbeden sonra kültürel faaliyetlerimizi rahat sürdürmek için kurdum. Çünkü okuduğum okulların müfredatını eksik buluyordum. Milliydim, Müslümandım ama hiçbir zaman bunlara -çi, -cı eklemedim” ifadelerini kullandı.
“Hepimiz silah eğitimi aldık”
1980 Darbesi’ne giden süreçte sıkı yönetimin komutanlarının ailesinin ölüm listesinde olduğunu söylediğini ifade eden Murat Ülker, devletin güvenlik sorunu yaşayanlara yakın koruma vermesi sınırlı olduğundan babasının fedailer kiraladığını anlattı.
O yıllarda babasının kendilerini koruyabilmeleri için judo eğitimi aldırdığını söyleyen Murat Ülker, “Silah eğitimini bütün sülale almıştı ve silahlıydık; ama bu normaldi bizim için. Güvenlik sorununa gelince ne yazık ki bu durum hâlâ berdevam. Evet judo öğrendim. Belki bu sayede hiç dayak yemedim, ama kimseyi de dövmedim” şeklinde yazdı.
Meslek hayatına nasıl başladı?
Meslek hayatına 1984’te 25 yaşındayken o dönemde 60 yaşındaki babasının tek sahibi olduğu Ülker’de kontrol koordinatörü olarak başladığını anlatan Murat Ülker, şöyle devam etti:
* 2000 yılında İcra Kurulu Başkanı olarak atandığımda ise o 80 yaşındaydı, ben ise 41. Yani deyim yerindeyse onun gözetiminde neredeyse 16 yıl işe hakim olma dönemi geçirdim.
28 Şubat sürecinde neler yaşadılar?
Murat Üller 28 Şubat 1997’de seçilmiş iktidara karşı gerçekleştirilen post-modern darbe sürecinde yaşadıklarını da anlattı:
* Ülker Grubu”nun pek çok muhafazakâr grup gibi, “askerler tarafından “alışveriş edilmemesi gereken markalar listesine alındığı söylentisi” yayıldı. Ülker ürünleri orduevlerine sokulmadı, kimi marketlerin raflarından indirildi.
* O dönem sonrasında Ülker Mehmetçik Vakfı”na 1,5 milyon dolar bağış yaptı, 75. yıl kutlamalarının da ana sponsoru oldu. Bu hareketi de; bir taraftan İlim Yayma Vakfı’nın kurucusu olduğu, diğer taraftan “Biz Atatürkçüyüz” diyerek darbecilere nedamet getirdiği için eleştirildi.
Murat Ülker Atatürkçü mü?
15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında da FETÖ ile Ülker arasında bağlantı kurulmaya çalışıldığını ve “Biz Atatürkçüyüz” söylemiyle yanıt verdiği için eleştirildiğini hatırlatan Murat Ülker, Atatürkçü olup olmadığı sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
* Evet hepimiz beraber karar verdik. Babam ihtiyacı olmadığı halde bizimle istişare ederdi. Bu herhalde onun nazik tabiatına uygun bir öğretme usulü idi. Mehmetçik Vakfı”na yapılan bağışın darbe ile ilgisi yok, çünkü zaten darbe o vakit geçmişte kalmıştı. Yapılan bağış çatışmalarda uzuv kaybeden Mehmetçiklere yardım içindi. Devletimizin 75’inci yılı kutlamalarına sponsor olmamız ise bana göre zaten vazifemizdir. 100. yılı da coşkuyla kutladık. İslamcı, sağcı, Atatürkçü, solcu filan değilim. Müslümanım ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım, Fenerbahçeliyim. Başka konularda da şucu, bucu diye anılacak takıntılara sahip değilim.
Yıldız Holding”in kuruluşu
Yıldız Holding”in 1989 yılında küreselleşen dünyaya uyum sağlamak amacıyla kurlduğunu ifaden eden Murat Ülker, yatırım süreçlerine ilişkin şu bilgileri verdi:
* Bu tarihten itibaren Ülker markası Yıldız Holding’in altında varlık göstermeye başladı. 1992 yılında Besler Gıda kuruldu. Yine 1993 yılında Avrupa’nın en büyük şeker üreticilerinden Begin Say’in bir şirketi olan Avrupa’nın büyük nişasta üreticisi Cerestar Grubu ile ortaklık yaparak ki sonradan sahibi Cargill oldu, Pendik Nişasta’yı kurduk. Daha sonra Karaman’da ve Cidde’de de fabrika satın aldık. 2005 yılında Ülker Grubu şirketleri tam olarak Yıldız Holding çatısı altında toplandı. 2007 yılında dünyaca ünlü Godiva markasını 850 milyon dolara alarak Yıldız Holding’i farklı bir boyuta taşındı.
Source: Dünya Gazetesi