“Toplumsal Sorunlar Gündemi – Kadın Hakları, Ekonomi ve Adalet Mücadelesi”

Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı elde etmelerinin 95. yıldönümü: Eşitlik hâlâ sağlanamadı

Cumhuriyet konuya ilişkin Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı Başkanı Ayşe Kaşıkırık ile konuştu.Kaşıkırık, “Aslında kadınlar için en erişilebilir, gündelik hayatın merkezinde gibi düşünülen belediyelere baktığımızda temsilde eşitlikten ne kadar uzak olduğumuzu görebiliyoruz. Aslında 95 yılda bir arpa boyu yol alabildiğimizi ve uzun ince bir yolda olduğumuzu söylemek yerinde olacak. 1930’dan 2024’e kadar 19 yerel seçim geçirdik. 32 binden fazla erkek belediye başkanı seçtik ama kadın belediye başkan sayısı 150’lerde kaldı” dedi.“31 Mart 2024 yerel seçimlerinde değişim ve dönüşüm rüzgârı yerelden esti” diyen Kaşıkırık, “Büyükşehir, il, ilçe ve belde olmak üzere toplam 78 kadın belediye başkanı seçildi. İlk defa, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en yüksek seviyede kadın belediye başkanı oranı olarak yüzde 5.5’i gördük. İlk defa 5’i büyükşehir ve 6’sı il olmak üzere 11 ili kadın belediye başkanları yönetiyor. Aynı zamanda 64 ilçe ve 3 belde yönetimi de yine kadınlara emanet edildi.Yerel yönetimler, ataerkil sisteminin en güçlü hissedildiği yapılardan birisi. Çünkü yerel siyasette var olabilmek, kadının kendisini yerelde güçlendirebilmesi kolay değil. Yaşadığımız bu zorlu coğrafyada kadınların kaderi eşitsizlik olmasın” dedi.

Source: Rengin Temoçin


Ketina kahramanları ve komutanın son anları

Dağdaki teröristi indirmek için devlet, çıkardığı “Pişmanlık Yasası”nı 8 sekiz uzattı. Önemli sonuçlar da alındı. Bölücü örgüt ne zaman büyük güç kaybı yaşasa hemen sözde “ateşkes” ilan etti. Tam 9 kez kendine göre ateşkes uyguladı. Yeterli güce ulaşınca, eylemlere hazır hale gelince sözde uyguladığı “ateşkes”i bozdu.

Şimdi, daha çok MHP ile DEM Parti arasında yürütülen bir süreç var. Sözü edilen süreçle ilgili en net açıklamaları Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler yapıyor. Siyasilerin “silahları gömüp” teröristlerin teslim olmaları çağrısı yaparken Güler, teröristlerin silahlarıyla birlikte gelip adalete teslim olmaları çağrısı yapıyor. Yalnız PKK değil, diğer unsurları için de benzer çağrılarını yineliyor.

KETİNA’DA YAŞANANLAR

Yeni açılımın fiili olarak başladığı bugünlerde, “Nevruz Kutlamaları”, “Öcalan’ın doğum günü” bahane edilerek bölücü örgüt, sözde flamaları, Abdullah Öcalan’ın fotoğraflarıyla, Barzani’nin bayraklarıyla gövde gösterisi yapıyor, Diyarbakır’dan Şanlıurfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Ömerli köyüne yürüyorlar. Güvenlik güçleri de kendilerine verilen talimata uygun olarak onlara son derece hoşgörülü davranıyor.

Onlar giderken, Ketina’da bir dağın zirvesinde karakolun önündeki tabelada şehitlerimizin isimlerini okuyorum. Emekli Tümgeneral Rafet Kılıç’ın, anlattığı “Ketina” öyküsü yürekleri dağlıyor. Evet, çok şükür terör yurtta büyük ölçüde bitirildi ama bu terörün tamamen sonlandığı anlamına gelmesin. Rafet Paşa’dan, Ketina’yı ve orada yaşananları dinliyorum:

“Ketina, Türkiye’nin en güneydoğusundaki yeni ilçemiz Hakkari/Derecik’i Irak sınırına doğru Yeşilova Köyü’ne bağlayan boğazın adıdır. Boğazın içinde de kartal yuvası gibi bir tepe vardır. Üzerinde şu anda bir karakol konuşludur. Karakolun olduğu tepenin Derecik’e bakan tarafı yaklaşık 100 metrelik bir uçurumdur. 200 metre kadar yakınından da aynı zamanda Irak sınırımızı oluşturan Hacıbey Çayı akar.

KOMUTAN UÇURUMA ATLADI

PKK, 29 Eylül 1992 tarihinde Derecik’te konuşlu taburumuza yönelik, Osman Öcalan’ın komuta ettiği 600 teröristle yaptığı saldırıda, Derecik’ten önce boğazı kontrol altına alabilmek için tepede emniyet amacıyla konuşlu bulunan korucular ile takviyeli timimizi hedef aldı.

Tepeyi kontrol eden timimiz toplam 16 kişiydi. Başlarında da Tim Komutanı olarak Piyade Asteğmen Coşkun Davulcu vardı. Teröristlerin amansız saldırısına kahramanca karşılık verdiler ve çok sayıda teröristi etkisiz hale getirdiler. Ancak timin komutanı dışında tamamı, teröristlerle çatışırken şehit olmuştu. Tek başına kalan Asteğmen Coşkun Davulcu da, silahının mermisi bitene kadar, kanının son damlasına kadar çatıştı. Artık yapacağı bir şey kalmamıştı. Teröristlerin eline sağ geçmemek için sürünerek uçurumun kenarına yaklaştı ve kendisini boşluğa bırakı. Derecik saldırısında şehit olan toplam 28 asker ve 3 korucudan, 13 asker ve 3 korucu Ketina’da şehit olmuştu.

İSİMLERİ YAŞIYOR

Şehitlerimizin kanı yerde bırakılmadı. Teröristler bozguna uğratılarak yüzlercesi etkisiz hale getirildi. Ketina’da şu anda kale gibi inşa edilmiş bir sınır karakolu ve karakolun içinde de 16 şehidimizin adının yazılı olduğu bir ‘Şehitler Köşesi’ bulunuyor. Onlar, al yıldızlı al bayrağımızın ilelebet Ketina’da dalgalanması için hayatlarını feda ettiler.

Ketina, PKK ile mücadelede çok önemli bir semboldür. Ancak tek de değildir. 40 yıldan beri yürütülen amansız mücadelede Ketina gibi şehit kanı ile sulanmış onlarca sembol yer vardır. Emekli Tümgeneral Rafet Kılıç, Ketina’da kahramanca mücadele veren askerlerimizi anımsattıktan sonra şunları ekliyor:

“PKK, silahları ile birlikte koşulsuz olarak adalete teslim olup hesap vermediği sürece, açılım da, çözüm de olmaz. Bu topraklarda Türk Bayrağının olmadığı, PKK flamaları ve Barzani bayraklarıyla sloganlar atarak gösteri yapılması olsa olsa şehitlerimizin kemiklerini sızlatır, şehit yakınlarının ve gazilerimizin yüreklerini dağlar.”

Emekli müftüden, Çatalca Müftüsüne insanlık dersi

Çatalca Müftüsü Ahmet Mehmetalioğlu, ünlü sanatçı Volkan Konak’ın sahnede vefatı üzerine, yaptığı paylaşımda, bırakın din adamını, asla bir insana yakışmayacak biçimde “Sahnede gebermiş” dedi. İbrahim Sezer, yıllarca müftülük yaptı. Bursa Ulu Camii’nde vaazlar verdi. Atatürk’ü, şehitlerimizi hep andı, cemaatle birlikte onlar için dua etti. Meslektaşının sözlerini hatırlattığımda şunları söyledi:

“Hz. Peygamberimiz, yanından bir cenaze geçerken ayağa kalkmış. Orada bulunanlar, kendisine bu cenazenin Yahudi bir kişiye ait olduğunu söylemesi üzerine, tüm insanlığa evrensel bir mesaj verip şöyle buyurmuştur: O da bir insan değil miydi? Peygamberimiz, onun Yahudi cenazesi olduğunu biliyordu. Ölen kim olursa olsun bilerek saygı göstermeyi öğütlüyordu. Bir başka hadisinde Peygamberimiz, ‘Ölenin arkasından ya iyiliğini söyleyin ya da susun’ buyurmuştur.

İNSANLIK AYIBI

Şimdi vatan evladı kıymetli bir sanatçı, milyonlarca insanın sevgisini kazanmış Volkan Konak için, Çatalca Müftüsü Ahmet Mehmetalioğlu’nun ‘gebermiş’ demesi kabul edilemez. Yaptığı, hem Peygamberin emrine karşı gelmek, hem de insanlık ayıbıdır. Çok kötü bir örnek olmuştur. Din adamları topluma iyi örnek olmak zorundadırlar. Bu ülkemiz, devletimiz ve milletimiz için çok önemlidir.”

Bu sözleri söyleyen Çatalca Müftüsüne birileri, “Bravo, sen böyle söylemeye devam et” diyordur. Peki, Diyanet İşleri Başkanlığı bu kişi hakkında bir şey yapar mı? Bekleyelim, görelim…

Source: Saygı Öztürk


Milyonlarca insan 1.000 lira bile almayacak

Yıllardır büyük tartışmalara konu olan emekli ikramiyesinde bu yıl bir skandala daha imza atıldı. Muhalefetin ve emeklilerin ‘en az bir asgari ücret kadar olmalı’ talebine karşın emeklilerin bayram ikramiyesini yüzde 33 zamla 3 bin TL’den 4 bin TL’ye çıkaran iktidar onu da taksit taksit ödedi.

Bayram öncesinde ödenmesi gereken ikramiyeler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yapılan operasyondan sonra AKP ve MHP milletvekillerinin meclis yoklamasına katılmaması sebebiyle bayram sonrasına kaldı. Zam Meclis’ten geçemediği için, bayram öncesi zamsız haliyle 3 bin TL ikramiye verildi. Bayramdan sonra yasa geçince Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından ikramiyenin kalan 1.000 TL’lik kısmının bugünden itibaren yatacağı açıklandı. Aylık ödeme günü 17-21 arasında olanlar bugün, 22-26 arasında olanlar ise yarın ikramiyelerinin kalan kısmına kavuşabilecek. Aylık ödeme günü 17-21 arasında olanlar bugün, 22-26 arasında olanlar ise yarın ikramiyelerinin kalan kısmına kavuşabilecek.

250 TL’yi bile ödemediler

Dul ve yetimlerin emekli ikramiyelerinin de aynı şekilde bölündüğüne dikkat çeken DİSK Emekli-Sen Başkanı Cengiz Yavuz, “Maaşın yüzde 75’ini alan bir dul arkadaşımız, ikramiyenin de yüzde 75’ini alıyor yani 3 bin TL’sini alacak. Bayram öncesi bu tutarın yüzde 75’i yani 2.250 TL yatırıldı. 750 TL için beklettiler insanları. Bu oranın düştüğü ve 1.000 TL ikramiye alacak dul ve yetimlere 750 TL bayram öncesi yatırıldı. 250 TL’yi bugün yatırıyorlar. Ayıptır, bu bir ikramiye değildir” dedi.

En az asgari ücret kadar olmalı

Türkiye’nin başkanlık sistemine geçtiği 2018 yılında asgari ücretin yüzde 62’si olan emekli ikramiyesinin, bugün asgari ücretin yüzde 18’ine gerilediğini hatırlatan Emekli-Sen Başkanı Cengiz Yavuz, “İkramiyenin alım gücü kalmadı, bu artık ikramiye olmaktan çıktı. Biz bu tutarın en az bir asgari ücret tutarına çıkarılması gerektiğini söylüyoruz. İkramiye olmaktan çıkmış bu tutara karşı üzgünüz ama mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Emeklilerimizle birlikte her alanda tepkimizi göstermeye devam edeceğiz” diye konuştu.

Source: Haber Merkezi


Aybüke Pusat”ın sevgilisi de TRT dizisinden çıkarıldı

TRT”nin Teşkilat dizisinin başrol oyuncusu Aybüke Pusat”, CHP”nin başlattığı boykot çağrısına destek vermesinin ardından işine son verilmişti. Pusat”a oyunucu sevgilisi Furkan Andıç “Yanındayım gülüm” paylaşımıyla destek oldu.SAHNELER ÇÖPE GİDECEKBirsen Altuntaş”ın aktardığına göre, dün başrol oynadığı TRT Tabii”nin “Muhabir” dizisi için sete çıkan Furkan Andıç, çekimler sırasında yaptığı bu paylaşım nedeniyle saatler sonra gelen haberle işten oldu.SO Medya imzalı dizide Andıç”ın 2 günlük çekimi çöpe atılacak. Furkan Andıç”ın yerine yeni oyuncu bulunması için çekimlere ara verildi.TRT oyuncusundan Türk ekonomisini hedef alan boykota destek! Tepki yağdıSon dakika: Aybüke Pusat”a kötü haber! Boykot skandalı gündem olmuştu, diziden kovuldu…Aybüke Pusat’a destek vermişti: Boran Kuzum, Tabii’nin yeni dizisinden çıkarıldıBORAN KUZUM DA KADRODAN ÇIKARILDIAybüke Pusat”a ve boykot çağrılarına destek veren oyuncu Boran Kuzum”un, TRT platformu Tabii”de yer alan “Bir Ruh Macerası” dizisinin kadrosundan çıkarıldığı öğrenildi.

Source: Erkan Talu


Bu millet boykot oyununa gelmez

CHP Genel Başkanı Özgür Özel”in çağrısıyla başlatılan ve doğrudan yerli ve milli markaları hedef alan boykot girişimi, toplumda büyük tepki uyandırdı. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu”nun tutuklanmasının ardından halkı sokağa çağıran CHP Genel Başkanı Özgür Özel”in, ekonomiyi sarsmak amacıyla yerli ve milli markaları hedef alan boykot çağrısı yapmış ve 2 Nisan”da tüketimi durdurmaya çağırmıştı. Ekonominin çarklarını durdurmaya yönelik boykot çağrısına karşı, halk esnafına sahip çıktı. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere tüm şehirlerde vatandaşlar çarşı ve pazarlara koştu. AVM”ler ve dükkânlarda alışveriş yoğunluğu yaşandı. Marketlerde alışveriş yoğunluğu olağan seyrinde devam ederken, temel gıda ve ihtiyaç ürünlerine talep de sürdü. Büyük zincir marketler ve esnaf, satışlarda bir düşüş yaşanmadığını belirtti. SABAH”a konuşan esnaf ve vatandaşlar, CHP”nin boykot planına karşı tepkilerini dile getirdi. “İNSANIMIZA İHANET” AKSARAY Hacı Ramazan Coşkun (50): Yıllardır giyim sektöründeyim. Yaşım gereği her şeyi gördüm ama bu kadar saçma bir boykot görmedim. Biz birbirimize sahip çıkalım diyoruz ama birbirimize ihanet ediyoruz. Yapılan bu boykot esnafa ihanettir, kendi insanlarımıza ihanettir. Ömer Bakan (40): Kuyumculuk işine yıllarımı verdim. Tanınan, saygı duyulan bir esnafım. Geçindirmem gereken bir ailem, bir işyerim var, ödemelerim var. Kendi arkadaşım bile boykot adı altında dükkânı kapatmamı istedi. Bu boykot çağrısını esnafa darbe olarak görüyorum. Esnaf arasında bir dayanışma var. Kendini bilmez birkaç kişi çıkıp bize satış yapmayın diyor. O zaman gelin faturalarımı siz ödeyin. “BOYKOTA İNAT ALIŞVERİŞE ÇIKTIK” KIRŞEHİR Enes Dulkadir: CHP”li siyasetçilerin esnafı ve ekonomiyi hedef alan boykot çağrısını kınıyorum. CHP artık bu işi demokratik bir hakaretten çıkartıp şahsi bir meseleye dönüştürdü. Siyasetçi dediğin önce ülkesini düşünür, halkın refahını gözetir. Esnafı mağdur etmeye çalışan bir siyasi anlayış, halktan nasıl destek bekleyebilir. Esnaftan alışveriş yapmayın diyen siyasiler seçim zamanı hangi yüzle oy isteyecekler. Emre Bekdemir: Yerli ve milli markalarımıza karşı başlatılan boykot çağrılarına inat alışverişimizi sadece yerli ürünlerden ve esnafımızdan yaptım. Yerel esnaftan alışveriş yapmak hem ekonomiyi canlandırıyor hem de toplumsal dayanışmayı güçlendiriyor. Esnaf bizim can damarımızdır. Ülkemizin değerine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Biz güçlü Türkiye”nin yanındayız. “CHP ARTIK MİLLETE MUHALEFET YAPIYOR” KAYSERİ Fatih Akdemir: TIR şoförüyüm. Bu boykot ülkenin altına dinamit koymaktan farksız. Bu zor günlerden geçtiğimiz süreçte, muhalefetin ülkeyi paçasından aşağıya çekmesi olacak iş değil. Ben devletimin ve milletimin yanındayım. Boykota destek vermiyorum. Ömer Dede: Besicilik yapıyorum. CHP Meclis”teki muhalefetini artık millete yapmaya başladı. Bu boykotlar millete yönelik bir harekete dönüştü. Ben de bir besici olarak boykota inat hayvanlarımın satışında yüzde 30 indirim yaptım. “BOYKOT BİZE İŞLEMEZ” TRABZON Mehmet Aktürk: Bir siyasi parti liderinin yerli ve milli ürünlerimizi boykot etmesi bizi engellemedi. Ali Güler: CHP”nin yerli ve milli ürünlerimizi boykot etmesi darbe girişimidir. Şaşırmadık. Onların boykotu hiçbir zaman işe yaramaz. ARDAHAN Esna Ceyhun Özgür: Bu çağrı, Türkiye”nin ekonomik bağımsızlığına zarar vermeye yöneliktir. Hem halkımıza hem de devletimize ihanettir. KONYA İbrahim Ömür Belgin (36): Duyarlı vatandaşlarımız esnafına sahip çıkıyor. Boykota hayır diyorum ve tüm ürünlerde yüzde 10 indirim yapıyoruz. DİYARBAKIR Abdurrahman Yakut: Zor günler geçiren esnafa boykot çağrısının yapılması bir darbedir. Diyarbakır ciğercisi olarak biz de, esnaf da, halk da boykot oyununa gelmedi. BAKAN BOLAT: MİLLETİMİZE TEŞEKKÜRLER Ticaret Bakanı Ömer Bolat, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, “Aziz milletimize sonsuz teşekkürler. Bugün, 2 Nisan günü, Ramazan Bayramı”nın ertesi günü ve tatil dönemi olmasına rağmen, milyonlarca vatandaşımız yıkıcı ve bozguncu boykot çağrılarına itibar etmeyerek alışverişlerini bugün yapmaya devam ediyorlar. Böylece esnafına, ticarete sahip çıktılar. Türkiye”ye ve Türkiye ekonomisine sahip çıktılar” ifadelerini kullandı. Tolga YANIK – Kaan ATALAY – Ali ALTUNTAŞ – Özgür ÖZDEMİR – Hüseyin KAÇAR – Cansu KILINÇ – Muharrem DOĞANTEZ – Hasan ÇAKMAK – Hayrettin YENEL – Mehmet AVŞAR – Şaban YILMAZ – Ceyhan TORLAK – Ziya RAMOĞLU – Erdoğan ÖZTÜRK – Hayrettin ŞAŞMAZ – Mustafa BAKIRHAN – Kerim CENGİL – Huzeyfe ATICI / SABAH

Source: Sabah


Otizmli Selin hayallerine kulaç attı

İstanbul”da yaşayan 26 yaşındaki Selin Zülal Önal, küçük yaşta yaygın gelişimsel bozukluk tanısı alarak zorlu bir mücadeleye atım attı. Onun için yorucu ve bir o kadar da sıkıntılı geçen çocukluk yıllarının ardından bu durumu avantaja çevirmeyi başaran Selin, hikâyesi ve azmiyle herkese örnek oldu. 2020 yılında yapılan bir yarışta 6.5 kilometrelik parkuru tamamlayıp İstanbul Boğazı”nı yüzerek geçen ilk otizmli kadın sporcu oldu. Ardından da hem milli takıma girme hedefini gerçekleştirdi hem de gönül verdiği sarı kırmızılı takıma kabul edildi. 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü kapsamında annesiyle birlikte yıllar süren mücadelelerini SABAH”a anlatan genç sporcu, “kırmızı” giyinerek farklılıklarıyla var olma mücadelesi verenlere seslendi. Kendini öğrenmeye açık ve hırslı biri olarak tanımlayan Selin, “Bu yolculukta hiç pes etmedim ve başardım. Siz de pes etmeyin ve hayallerinizin peşinden gidin” mesajı verdi. “BAŞARI YENİ KAPILAR AÇTI” Yüzme ile olan bağının çocukluk yıllarında başladığını anlatan Selin, “Ailemle her yaz tatile giderdik, yüzmeyi de orada öğrendim. Annem de o dönemlerde suda rahatladığımı ve sakinleştiğimi fark etti ve bu yeteneğimin üzerine gitmeme yardım etti” dedi. Ailesinin desteği ve inancı ile büyüdüğünü belirten genç sporcu, “Karşılaştığım tüm zorluklara ve yapamazsın diyenlere rağmen yılmadım. Boğaz”ı yüzerek geçme hedefimi birincilikle taçlandırdım. Kuruçeşme”den başlayıp Kanlıca Sahili”ne kadar yüzdüm. Yüzerken kendimi özgürlüğe kulaç atıyor gibi hissediyorum. Bu benim için çok heyecan verici bir deneyimdi. Elde ettiğim başarı bana yeni kapılar açtı. Milli takıma kabul edildim. Çocukluğumdan bu yana renklerine âşık olduğum Galatasaray Spor Kulübü”nün sporcusu oldum. Yaşadığım mutluluk hayallerimin de ötesinde” ifadelerini kullandı. HEM İŞ HEM SPOR Selin, kariyer yolculuğunu ise şöyle anlatıyor: “Liseden mezun olduktan sonra Tohum Otizm Vakfı”nın kariyer geliştirme programına dahil oldum. Haftanın 2 günü gümrük müşavirlik firmasında yarı zamanlı ithalat destek personeli olarak çalışıyorum. Beyanname tarayıp kontrollerini yapıyorum. Haftanın geri kalanında ise spor yapıyor ve yüzme antrenmanlarına katılıyorum.” Güne erkenden başlayan Selin, “Ofiste işlerimi yaparken kendimi başarılı hissediyorum. Hiç hata yapmıyorum. Ekip arkadaşlarımla öğle yemekleri yiyoruz. Artık tek kalmak zorunda değilim. Antrenmanlarda da arkadaşlarım oluyor. Onlarla gezip vakit geçiriyorum” diye konuştu. “İŞTE BENİM KIZIM” Selin”in başarılarının arkasında, en büyük destekçisi olan annesi Sezen Yiğit var. Anne Yiğit, “Selin”in 2.5 yaşlarındayken konuşamadığını ve bir farklılık olduğunu anladım. Diğer çocuklar gibi değildi. Bu yüzden bir psikiyatra gittik. Kızıma yaygın gelişimsel bozukluk tanısı konuldu. Nasıl bir sürece başladığımızın o zamanlar farkında değildim. Ne yapacağımı da bilmiyordum. Okul öncesinde çeşitli eğitimler aldı, ardından da kaynaştırma öğrencisi olarak eğitim hayatına başladı” dedi. Yiğit, “Okul yıllarında gölge öğretmen çok yaygın olmadığı için ben hep Selin”in yanında olmaya çalıştım. Her adımında ona eşlik ettim. Sosyal yaşama adapte etmek ve çevresiyle uyumlu bir birey olmasını sağlamak için çalıştım. Hâlâ her yerde onunla olmaya çalışıyorum ama bu kez korumak için değil, başarılarıyla gururlanarak “İşte benim kızım” demek için” diye konuştu.

Source: Asli Toprak


BM’ye sığınan çocukları yakarak katlettiler

Katil İsrail ordusu, Gazze Şeridi”nin kuzeyinde bulunan Cibaliye”deki mülteci kampında yerinden edilenlerin sığındığı Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu”daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı”na (UNRWA) ait kliniği hedef aldı. Hava saldırısında 9″u çocuk olmak üzere 19 kişi hayatını kaybetti. Görgü tanıklarının aktardığına göre, İsrail savaş uçaklarının vurduğu UNRWA kliniğindeki insanların çoğu yanarak can verdi. Yaşanan vahşet, Bosna Hersek”teki soykırımı hatırlattı. Srebrenitsa”nın 11 Temmuz 1995″te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin hemen ardından BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, Sırplara teslim edildi. Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrol ettiği bölgeye gitmesine izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık bölgede, fabrikalarda ve depolarda öldürdü ve katledilenler toplu mezarlara gömüldü. HER GÜN 100 ÇOCUK KURBAN Siyonist İsrail ordusunun sabah saatlerinden itibaren Gazze Şeridi”nin farklı bölgelerine düzenlediği saldırılarda 21 Filistinli daha hayatını kaybetti. Öte yandan UNICEF, Gazze”ye yönelik İsrail saldırılarında, 21-31 Mart tarihleri arasında her gün 100 çocuğun öldüğünü veya sakat kaldığını belirtti. UNICEF”in verilerine göre İsrail”in Gazze”de büyük bir yıkıma neden olan saldırılarının başlamasından bu yana geçen 18 ay içinde 15 bin çocuk öldü, 34 binden fazla çocuk yaralandı ve bir milyon çocuk da defalarca yerinden edildi. BATI BASININDAN UTANÇ İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, işgal ordusunun Gazze saldırılarını genişleteceğini ve “büyük bir bölgeyi” ele geçireceğini söyledi. İsrail ordusu, Refah”a kara saldırısı başlattı. Gazze”deki barınaklar dolup taştı. Aileler ellerinde birkaç eşyayla kaçıyor. Birçoğu çadır veya temel ihtiyaç malzemeleri olmadan hayatta kalmaya çalışıyor. Batı basını ise İsrail”in yeni işgal adımına “İsrail askeri operasyonlarını genişletiyor” demekle yetindi. Gazze Şeridi”nin en az yüzde 17″si İsrail”in işgali altında. KITLIK ARTIK RİSK DEĞİL, GERÇEK İsrail”in 19 Ocak”ta varılan ateşkesi bozarak yeniden saldırılara başladığı ve sınır kapılarını kapatıp sıkı abluka uyguladığı Gazze Şeridi”ndeki Dünya Gıda Programı (WFP) destekli fırınlar, un ve yakıtın tükenmesi nedeniyle ikinci gününde de üretimi durdurdu. İsrail 2 Mart”tan bu yana Gazze Şeridi”ne yardım girişine izin vermiyor. SİYONİSTLERDEN AKSA”YA BASKIN İsrailli aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben- Gvir ve beraberindeki işgalci İsrailliler, sıkı güvenlik tedbirleri altında Mescid-i Aksa”ya baskın düzenledi.

Source: Sabah


Emniyet”ten gözaltında cinsel saldırı iddialarına ilişkin açıklama!

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), bazı soyal medya hespalarında yapılan “Gözaltında cinsel saldırıya uğrayan kadınları her gün konuşacağız ve buna direneceğiz” paylaşımının mesnetsiz ve iftira olduğunu açıkladı.SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDUMüdürlük tarafından sosyal medya üzerinden yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:Bazı sosyal medya hesaplarında yer alan Gözaltında cinsel saldırıya uğrayan kadınları her gün konuşacağız ve buna direneceğiz. şeklindeki paylaşımlar, teşkilatımızı itibarsızlaştırmaya yönelik asılsız, mesnetsiz, alçakça yapılan iftiralardır. Türk Polis Teşkilatı, gözaltına alınan şahıslarla ilgili tüm işlemleri, yasaların çizdiği çerçevede, büyük bir titizlik ve hassasiyetle yürütmektedir. Bu iftiraları sosyal medya hesapları üzerinden yayanlar hakkında da suç duyurusunda bulunulmuştur.

Source: Haber Merkezi


Özgür Özel”in yaptığı da siyasi dolandırıcılık!

Olayın gelişimiyle başlayalım. Kuşkusuz herkes biliyor ama İmamoğlu”nun siyaseten kıskanıldığı için yargılandığını zanneden CHP”liler için tekrar etmekte fayda var. Konuyu daha yeni idrak edenlerin sayısı da hiç az değil.Bilhassa CHP propagandasına ve İmamoğlu”nun parayla satın aldığı medyanın manipülasyonlarına maruz kalanlar bu kısmı salim bir kafayla ve rasyonel bir gözle takip ederlerse iyi olur. Tane tane anlatmaya gayret edeceğim.CHP”LİLER DÖNEN DOLABI FARK ETTİ!İBB eski başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen soruşturma kapsamında ve yüz kızartıcı bir dizi suç şüphesiyle tutuklu bulunuyor. Rüşvet ve irtikap, nitelikli dolandırıcılık, ihale, imar ve mali usulsüzlükler, kara para aklama, 16 milyon İstanbullunun kişisel verilerinin usulsüz biçimde ele geçirilip satılması, kişisel menfaat için suç örgütü kurup yönetme, tüm bu dolandırıcılık faaliyetinin perdelenmesi için fonlanan, satın alınan medya yapılanması gibi bir dizi iddiayla karşı karşıya İmamoğlu ve “çalışma” ekibi.Ekrem İmamoğlu ve savcılığın ifadesiyle “suç örgütü mensubu” çalışma arkadaşları hakkındaki suçlamaların kaynağı olayın birebir tanıkları, mağdurları ya da doğrudan failleri. Yani organik ya da iliştirilmiş CHP”liler.İmamoğlu ile beraber suça bulaşıp itirafçı olanlar, dönen çarka şahit olanlar, rüşvete zorlananlar, mallarına çökülenler… 25 tanığın sadece dördü gizli tanık. Diğerleri isimleri ve yüzleriyle ne yaşandığını, ne zaman yaşandığını, olayın akışını, suç örgütünün nasıl çalıştığını, isim tarih mekan vererek anlatıyor.İDDİALAR MADDİ DELİLLERE DAYANIYORSon açık tanıklardan Mehmet Zeki Çanakçı 2009-2016 yılları arasında Beylikdüzü Belediye Başkan Yardımcısı olarak görev yapmış. Yani Ekrem İmamoğlu ile beraber çalışmış. İmamoğlu”nun bilgisi dahilinde yapılan usulsüzlüklere, fesat karıştırılan ihalelere, alınan komisyonlara tanık olmuş. Bunları kalem kalem anlatmış savcılığa. “Hepsi İmamoğlu”nun iş ortağıydı” diyor.Suçlamalar sadece tanık ifadelerine dayalı değil elbette. Onların ifadelerini tapu kayıtları, banka hesapları, para trafiği, HTS baz eşleşmeleri, kamera görüntüleri, ses kayıtları, vergi uzmanlarının raporları, MASAK raporları gibi somut, maddi deliller doğruluyor.Bu suçların Türk Ceza Hukuku”nda cezai bir karşılığı olduğu, İmamoğlu dahil hiç kimse kanun önünde ayrıcalığa sahip olmadığı, Türkiye bir hukuk devleti olduğu için savcıların hakimlerin yani yargı sisteminin gereğini yapması görevi olduğu için bu soruşturma başladı.KAMUOYUNU İKNA ETMEYE ÇALIŞMIYORLARSavcılık makamınca delil karartma riski görüldüğü için de tutuklu yargılanmasına karar verildi. Nitekim aktif kullandığı telefonu savcılığa vermediği, arama yapılmasını kasıtlı olarak geciktirdiği söyleniyor. Zaten ne emniyette ne savcılıkta iddialara ciddiye alınır bir cevap vermedi İmamoğlu.Hala da söylenmiş değil. Ne İmamoğlu, ne ailesi, ne de partisi yolsuzluk iddialarına dair kamuoyunu bilgilendirecek, tedirgin durumda olan ve artık kullanıldığını fark eden CHP tabanını teskin edecek, “hayır İmamoğlu bu pis işlere zinhar karışmamıştır” kanaatini oluşturacak, taraftarlarını ikna edecek tek cümle kurmuş değiller.Bunun yerine babası Hasan İmamoğlu FETÖ”vari korkunç beddualar ediyor; eşi ve oğlu İmamoğlu”nu aklamak yerine Türkiye”yi karalamak için “ört bas kampanyası”nda reklam yüzü olarak rol alıyor; Özgür Özel ise duygusal olarak yükseltip meydana yığdığı kitlenin üzerinde siyasi sörf yapıyor.Günü birlik doldur boşalt taktiği uyguluyor Özgür Özel. İnanılmaz bir akıl dışılık, devlet ve siyaset bilmezlik hali.ERKE DÖNERGECİ GİBİ!”Saraçhane”de buluşuyoruz”, “şimdi sokaklara dağılıyoruz”, “öfkeliyiz yakarız yıkarız”, “herkes meydanlara”, “hadi şimdi adliyeye”, “hadi tekrar Saraçhane”ye”, “şimdi Silivri”ye”, “şimdi darbe diyoruz”, “şu medyayı şu markaları boykot ediyoruz”, “şunları boykot etmiyoruz yanılmışız”, “şu kahveyi içmeyin, şunu için”, “şu kanala bakın buna bakmayın”, “yerli ve milli malları almayın”, “şu kanalda maç yayınlansa da sakın bakmayın” diye devam eden yıldırıcı bir mesaj bombardımanı.İddia büyük. Reklam büyük. Talimatlar sıralı ama kitle yılmış durumda.Özgür Özel belli ki bunca hareketten bir enerji, bir sinerji üremesini bekliyor. Gürültü çıkardığı da kesin. Ama ortada ne enerji var, ne sinerji. Bir zamanların kuru gürültüsü “erke dönergeci” gibi.CHP TABANI PARTİSİYLE ÜLKESİ ARASINA SIKIŞTIBunların ne İmamoğlu”na faydası var ne CHP”ye. İmamoğlu yargılanacak sonuçta, suçlu bulunursa yatacak. CHP ise sürekli cepten yiyor, partinin itibarı da devlet yönetme ihtimali de yerle yeksan.Türkiye”ye zaten faydası yok bunca gürültünün.Türkiye”yi yurtdışına şikayet etmenin, İngilizlerden medet ummanın, Batılı devletler yolsuzluktan tutuklu birini savunmuyor diye gönül koymanın, Türk ekonomisini çökertmeye, firmaları batırmaya, oralarda çalışan on binlerce insanı işinden aşından etmeye çalışmanın neresi siyaset olabilir? Bunun adı açıkça Türkiye düşmanlığıdır.CHP marjinalleşirken CHP tabanı ülkesiyle partisi arasında bir seçim yapmaya zorlanıyor.İMAMOĞLU PARASIYLA PARLAYAN ÖZGÜR ÖZELGelelim başlıktaki vurguya.İmamoğlu”nun bu davalardan aklanamayacağını en iyi Özgür Özel biliyor olmalı. Parti içindeki şaibeleri, karanlık örgütlenmeyi, çantalarla taşınan paraların delege avı için kullanıldığını vesaire elbette biliyor Özel. Neticede İmamoğlu”nun başını çektiği “değişimci” ekip hançerledikleri Kılıçdaroğlu yerine oturtacakları emanetçi olarak onu seçtiler. O da kabul etti bu rolü.İlk zamanlardaki sakil hallerini, İmamoğlu”nun yanındaki süklüm püklüm duruşlarını, ikirciğini, minnetini biz unutsak da arşiv unutmaz.Şimdi İmamoğlu yükünden kurtulan bir Özgür Özel var. İmamoğlu kitlesini, parayla satın aldığı delegeleri ve medyayı “İmamoğlu mağduriyeti” gerekçesiyle “tepe tepe kullanan” bir Özgür Özel gerçeği var. Üç gün sonra gizli yapılacak kurultayın en güçlü adayı Özgür Özel.Üstelik bu doldur boşalt siyasetini daha ne kadar sürdürecek CHP genel başkanı. Bir süre sonra iddialar ispatlanmaya, İmamoğlu da silinmeye, unutulmaya başlanacak, doğal olarak.Dolayısıyla buna “siyasi dolandırıcılık” denmez de ne denir? İmamoğlu”nun ne dediğini de duymak isterdim doğrusu.

Source: Fadime Özkan


EGM”den “gözaltında cinsel saldırı” iddialarına yönelik açıklama!

Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), bazı sosyal medya hesaplarında yer alan iddialarla ilgili resmi açıklama yaptı. EGM”nin X hesabından yapılan paylaşımda, söz konusu iddiaların emniyet teşkilatını itibarsızlaştırmaya yönelik olduğu belirtilerek, bu iddiaları yayan kişiler hakkında suç duyurusunda bulunulduğu bildirildi.
Açıklamada, “Bazı sosyal medya hesaplarında yer alan “Gözaltında cinsel saldırıya uğrayan kadınları her gün konuşacağız ve buna direneceğiz” şeklindeki paylaşımlar, teşkilatımızı itibarsızlaştırmaya yönelik asılsız, mesnetsiz alçakça yapılan iftiralardır” ifadelerine yer verildi.

EGM, gözaltına alınan şahıslarla ilgili tüm işlemlerin yasaların çizdiği çerçevede, büyük bir titizlik ve hassasiyetle yürütüldüğünü vurguladı.

Source: Dünya Gazetesi


Türkiye böyle boykot görmedi! Halk satın almama hakkını kullandı

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlayan protestolar CHP’nin çağrısıyla bir günlük alışveriş boykotuna dönüştü. İstanbul’un göbeği Şişli’deki AVM, oldukça sakindi, boykot edilen kahve zincirinde yaklaşık 10 kişi oturuyordu, simit zincirinde ise adeta in cin top oynuyordu.

Son dönemlerdeki tutuklamalardan dolayı korktuğunu belirterek adını ve fotoğrafını vermek istemeyen bir seyyar işletmeci, “Zaten her gün boykot. Ekonomi zaten çok kötü, hiç kimse hiç bir şey alamıyor. Bu raya gelenlerin çoğunluğu Türk vatandaşı değil. Zaten istemesek de boykot ediyoruz” dedi.

HAKSIZLIK SÜRDÜKÇE BOYKOT

SÖZCÜ’ye konuşan Fatma Hoşgör Tekeşin, şunları söyledi:

“Boykot benim bir vatandaş olarak çok desteklediğim bir şey. Bütün haksızlıklara karşı tepkimi gösterme yöntemlerimden biri. Sadece anayasal hak değil aynı zamanda ifade öz gürlüğü. Sadece bir gün alış verişi kestik. Bugün alışveriş yapmadım. Yapmayacağım. Haksızlık hukuksuzluk devam ettikçe, her şeyi mini muma indireceğim.”

ANKA’ya boykot için konuşan vatandaşlar ise şunları söyledi:

“Biz dün alışverişimizi yaptık, bugün boykot ediyoruz. Kimse bizim cebimize karışamaz. Karışan gelsin, koysun cebimize parayı alışveriş yapalım. Protesto bizim doğal hakkımız. Anayasal hak kımızı kullanıyoruz. Bizi engelle meye hiçbir güç yetmez. Onların yaptıkları hukuksuzdur. İnsanları korkutmak istiyorlar. Korkmu yoruz. Bizim cebimiz, istediğimiz zaman alırız, istediğimiz zaman almayız. Onlar karışamaz bize. Getirip para versin, akıl vermesin ler… Bugün ülkede yaşananları protesto ediyorum!”

“VATAN HAİNİ” DİYE SUÇLASINLAR”

İstanbullu bir esnaf: Bugünlük kapattım. Dün bir haber kanalında dolandığımda bakanların, milletvekillerinin insanları vatan haini ilan ettiğini gördüm. Bizi vatan haini olarak suçlamaya devam edebilirler. Boykot etmeye devam edeceğiz.

“ŞAFAK BASKINIYLA ALIRLAR BİZİ”

Boykot çok yararlı bir şey. Ül kenin gidişatı çok kötü. Şimdi çok da konuşmayalım. Ansızın bir şafak baskınıyla alırlar bizi.

BOYKOT GERİLİMİ

Bir günlük boykot çağrısı için İstanbul Başsavcı lığı “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” gerekçesiyle soruşturma başlattı. Erdoğan’ın 6 Ocak’taki “Pahalı ürün satanları dize getirecek en etkili yöntem boykot” açıklaması yeniden gündem oldu. Özgür Özel, boykota “Kötüleyenler baş kötünün müritleridir” diye destek verdi.

Source: Haber Merkezi


Jose Mourinho”nun burun sıkması gündem oldu! Memleketindeki anlam herkesi şoke etti

Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası çeyrek final karşılaşmasında Fenerbahçe ile deplasmanda karşılaştı. Ülker Stadı’nda oynanan mücadeleyi Galatasaray 2-1’lik skorla kazandı.Fakat maç sırasında atmosfer gerildi ve zaman zaman gergin anlar yaşandı.Maçın bitiş düdüğünden sonra Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk’un, Jose Mourinho’yu sözlü ve fiziki tahrik etmesi ardından Jose Mourinho, Buruk’un yanına giderek burnunu sıktı. Bu müdahalenin ardından Buruk yere düştü.Mourinho’nun Okan Buruk’un burnunu sıkması, kendi ülkesi Portekiz’de nasıl bir anlam taşıyor olabilir?İşte bu duruma dair olası yorumlar…BURUN SIKMASI NE ANLAMA GELİYOR?Mourinho’nun kariyerine göz atıldığında, kendisi sık sık medya önünde rakiplerine yönelik alaycı, iğneleyici ve provoke edici davranışlarıyla tanınıyor.Bu bağlamda, burun sıkma eylemi rahatsız edici ya da küçük düşürücü bir jest olarak yorumlanabilir. Bu hareket, alay etme, küçümseme ya da karşısındakini öfkelendirme niyetiyle yapılmış olabilir. “Seni çocuk yerine koyuyorum” gibi bir ima barındırabilir, Psikolojik bir baskınlık kurma çabası olabilir, Ya da medyanın ilgisini çekmek için bilinçli bir hamle olarak düşünülebilir. Latin kültürlerinde bu tür davranışlar, kimi zaman maço bir duruş ya da bir çeşit “hakimiyet” ifadesi olarak da görülebilir.

Source: İbrahim Turna


Akıl tutulmasından çıkmaz sokağa bir siyasi tıkanma klasiği

Olağanüstü günlerden geçiyoruz.

Cumhuriyet tarihinin görülmemiş zorbalıklarıyla karşı karşıyayız. Bir meselenin doğru ve yanlışlığına hüküm vermek üzere yetişmiş yargı mensupları akla hayale gelmeyen yollarla mahkûm edilmeye çalışılırken yakın tarihimizin en büyük soygunlarından birini yapmakla suçlanan birtakım zanlılar koruma kalkanı altına alınıyor.

Ne büyük bir akıl tutulması bu.

Üstelik bunun için kanı deli-dolu akan gençler kullanılıyor. Onların tertemiz duyguları istismar ediliyor. Bu meselede bugüne kadar görülmemiş türden mahalle baskıları yapılıyor. Dışlama ve ötekileştirmenin bütün tonları acımasızca uygulanıyor.

Okumaya ve alanında kendini en iyi şekilde yetiştirmeye yönlendirilmesi gereken öğrencileri sokağa sürmek, çıkmaz sokak sendromuna tutulmaktan başka nedir ki?
Al birini vur ötekine. Bütün bunlar yetmemiş olacak ki yerli ve milli mallara boykot çağrısı yapılıyor. Nefret ve ayrımcılıkta sınır tanınmıyor. Güzel Anadolu’muzun insanları bu yolla kin ve düşmanlığa tahrik ediliyor. Üstelik bu çağrıya uymayanlar bir bir fişleniyor. Bununla da yetinilmiyor, boykot çağrıları yeşil sahalara kadar uzanıyor, oradan televizyon ekranlarına sıçrıyor, sonrasında alış-veriş merkezlerini kapsama alanına dahil ediyor. Sonrasında ise ver elini şiddet…

Böyle akıldışı bir çağrıyı kim, hangi saikle yapar?

Oldu olacak her eve, işletmeye, taksiye, markete ve hatta insanların alnına siyasi görüşünü belirten bir tabela asmayı zorunlu hale getirelim de yanlışlıkla farklı mahalleden kimselerle muhatap olmayalım!!! Öyle mi? Bizi Batı’nın Ortaçağ karanlık günlerine döndürmek mi istiyorsunuz. Buyurun lütfen. Siz orada istediğiniz kadar kalabilirsiniz. Biz Anadolu kültürünü, hoşgörüsünü, misafirperverliğini, birlik-beraberliğini ve diğerkâmlığını yaşamaya ve tavsiyeye devam edeceğiz.

Anadolu insanının emeğini boykot etmekten daha büyük bölücülük, gericilik, akılsızlık, kültürsüzlük, ötekileştirme ve çağdışılık olur mu?

Toplumun her kesimini siyasallaştırmak ve bu toplumu bölmek kimin işine yarar? Bizim işimize hiç yaramayacağına göre bu durum kimin ekmeğine yağ sürer acaba? Hiç düşündük mü? İnsan, bindiği dalı niçin kesmeye yeltenir? Seyahat ettiği geminin zeminini delmek için ortalığı velveleye verene ne denir?

Merakımı mazur görün. Böyle bir boykot çağrısı yapanlar bu ülkenin ekonomisi çöktükten sonra ne gibi bir kazanç elde edecekler acaba?

Ağızlarını her açtığında özgürlükten, adaletten, hak ve hukuktan bahsedip AK Parti”nin sözüm ona siyasi despotluğu ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baskıcılığından dem vuran çevrelerin bunu yapması ise başka bir garabet.

Öyle ki bu çevrelerin bugünlerde kendi fenomenlerinin, sanatçı ve taraftarlarının sessiz kalmasına bile tahammülleri yok. Söz gelimi boykot çağrısına destek vermeyen ve paylaşımda bulunmayanlara karşı hemen bir mahalle baskısı oluşturuyorlar. Niçin tepki göstermediler? diye vakit geçirmeden fişlemeye başlıyorlar. Onların eliyle emeğiyle ortaya koydukları programları iptal ettiriyorlar. Öyle pervasız bir mahalle baskısı uyguluyorlar ki bütün yandaşların aynı şeyi düşünmesini, aynı kalıpta, aynı sözlerle tepki duymasını arzu ediyorlar. Sözde özgürlükçü olmaktan bahseden bu tayfa, böylesine çağdışı tutumlarıyla faşizmin yeni çağ destanını yazıyor adeta.

Çözüm yakıp yıkmakta değil daha iyisini yapmakta aranmalı.

Ülkesinin yarınlarını düşünenlerin tavrı boykottan, yakıp yıkmaktan ve hukuksuzluğu meşru hale getirmekten yana değil her şeyin daha iyisini yaparak insanların güveninin kazanmaktan geçer. Bugün yerli ürünler boykot ediliyor, milli ekonomimiz hedef alınıyor. Topyekûn ülkemizin kazanımları sarsılmaya çalışılıyor. Bile isteye bu aziz milletin değerlerine ve emeğine kastediliyor. Ülkemizin öz sermayesine, alın terine ve üretimine saldırmak, bunlara düşmanlık beslemek siyasi yaklaşımdan öte tam bir akıl tutulmasıdır.
Milletimiz, kendi emeğine sahip çıktı ve çıkmaya devam edecektir.

Özgürlük ve tam bağımsızlık yolunda bu millet pek çok bedel ödedi ve ödemeye devam ediyor. Bu uğurda canından geçen bir millet bugüne kadar emeğini zayi etmek isteyen dahili ve harici çevrelere asla pirim vermedi ve bundan sonra da vermeyecektir. Öyle inanıyorum ki milli yapımıza ve milli ekonomimize zarar verecek her türlü çağrıyı ve boykot söylemlerini sağduyusuyla boşa çıkaracaktır.

Mürsel Gündoğdu/Haber7

murselgundogdu@gmail.com

Source: M Yazilari


İşte CHP”nin “boykot”taki gerçek amacı: Adım adım yürünen sinsi taktik!..

Bu işin şakası yok beyler!

CHP, son 20 günden buyana beynelmilel şer odaklarından aldığı taktik gereği ülkeyi iç savaşa doğru sürükleyecek bir yöntem uyguluyor.

Adım adım yürünen sinsi bir taktik bu!..

“Beynelmilel şer odaklarından aldığı taktik” dedim zira bunların kafası bu kadarına asla basmaz!

Ülke insanın inanç değerleri ve hassasiyetlerine dair en küçük bir bilgi kırıntısına bile sahip olmayan bir anlayışın, böylesine sofistike bir operasyonu, ne planlama ne de uygulama yeteneğinin olmadığını ve zekâdan da nasip almadığını tüm Türkiye bilir…

Özgür Özel bir İngiliz anahtarı!

Kendisini o makama, içerdiği şaibe nedeniyle mahkemelik olan kurultayda, yaptığı satın almalarla Ekrem İmamoğlu getirdi.

CHP içerisinden gelen şikâyetlerle de bu durum tespit edildi ve mahkemelik oldular.
Aynı durum İmamoğlu’nun yaptığı yolsuzluklar için de geçerli.

Gerek parti içerisinden bazı isimler, gerek istediğini alamayan kişiler ve gerekse karşılıklı inatlaşma neticesinde İmamoğlu aleyhinde devasa bir dosya oluştu ve sonuç malum…

Şer güçler İmamoğlu’nu hazırlıyordu lâkin evdeki hesap çarşıya uymadı ve hem diploma meselesi hem de tarihin gördüğü/duyduğu en büyük yolsuzluk şayiası, İmamoğlu’nu devre dışı bıraktı.

Şimdi, iplerini İmamoğlu’nun tuttuğu Özgür Özel’e oynuyorlar.

Reel siyasette yüzde 1’lik karşılığı bile olmayan Özel, ayağına kadar gelen bu fırsatı tepmek istemediği için de patronların dayattığı her yöntemi tatbikten imtina etmiyor.

Önce sokakları karıştırmayı denediler.

Başlangıçta CHP tabanında birtakım kimselerin de katıldığı bu eylemlerde herkes gördü ki, iş başka ve sahada bindirilmiş kıtalar var.

Marjinal sol/sosyalist/komünist örgütler fırsatı ganimet bilip iç karışıklığa gidecek o menhus yolun taşlarını döşemeye başladılar.

Ardından ‘milli markaların’ hedef tahtasına konduğu bir boykot listesi hazırlandı.

Dikkat buyurun, bir buçuk yıldan beridir Gazze’deki soykırıma omuz veren İsrail destekçisi gayri mili markalarla ilgili tek adım dahi atmayan CHP, bir anda çarşaf çarşaf listeler yayınlamaya başladı.

Nihayet son aşama olan “topyekûn boykot” çağrısı yapıldı.

Tüm Türkiye’yi, bütün esnafı ve işyerlerini kapsayan bu çağrının iki temel amacı vardı.
Birincisi; milli ekonomiyi felç edip toplumsal kargaşaya zemin hazırlamak…

Diğeri, halkı; ‘boykota destek verenler’ ile ‘boykot karşıtı’ kesimler olarak ikiye bölmek!

Evet, yazının başlığında dikkat çektiğimiz ‘iç savaş’ kışkırtıcılığı tam bu noktada anlamını buluyor.

Yaşı 60’ın altına olanlar hatırlayamayabilir, 80 öncesinde dış mihraklar benzer bir yöntemi bu memlekette tatbik etmiş ve bu menhus çaba 5 binden fazla vatan evladının ölümüyle neticelenmişti.

Bu hadiselerde Türkiye, sadece mezkûr ölümler nedeniyle evlatlarını kaybetmemiş, açık ve tehlikeli bir şekilde kamplara da bölünmüştü…

Kurtarılmış bölgeler, yasadışı çetelerin güvenlik güçleri yerine ikame edildiği kaotik ortam ve yiyecek markalarında bile karpuz gibi ortadan ikiye bölünmüş bir memleket…

İşte CHP, tekrar bu ortamı oluşturmaya çalışıyor.

İddia ediyorum, maksat tastamam budur!

Halkın ayrıştığı, belirli semtlerde kümelendiği ve bakkallara varıncaya kadar kamplara bölündüğü bir vasat oluşturmak, yegâne amaçları…

Yoksa halktan oy alarak iktidara gelme gayesi taşıyan bir partinin, halkın omurgasını oluşturan esnaf ve emekçi kesiminin büyük bir zarar göreceği böyle bir eyleme kalkışması için aklını peynir ekmekle yemiş olması lazım…

İşin tuhafı ne biliyor musunuz?

Bu gerçeği herkesten önce CHP eski genel başkanlarından merhum Deniz Baykal’ın kızı Prof. Dr. Aslı Baykal gördü…

CHP’nin toplumu ifsat operasyonunun hemen ardından sosyal medya hesabından şunları yazdı Sayın Baykal…

“Herkes biliyor ki sokak ve boykot çağrılarına katılan kadar katılmayan, karşı boykot yapmak isteyen, biz de sokağa çıkalım diyenler var.

Nihai hedefi bu şekilde insanları birbirine düşürmek olan ana muhalefet ülkemizi çıkmaza sürüklemek için siyaset yaparken; herkesin sabırla olayları izlemesini sağlayan hükümet,

soğukkanlılıkla Türkiye’ye sahip çıkıyor, ana muhalefetin ülkemizi yakma hevesi ile körüklediği ateşi söndürmeye çalışıyor.

Bir kez daha maskeler düştü ve millet sevdasına sahip olan gün gibi ortaya çıktı.
Savaş yöntemlerinin değiştiği bu çağda, elbirliği ile ülkemize yapılan bir saldırıyı daha atlatacağız.”

Evet, gerçek tüm çıplaklığı ile budur ve tüm Türkiye’nin bu vahim durumu vakit geçirmeden görmesi ve önlemini alması gerekiyor.

İsrail başbakanı katil ve zalim Netanyahu’nun oğlunun, boykot çalışmalarında CHP’ye olan desteği bu gerçeğe suçüstü yapan bir diğer kanıttır açıkçası…

İçinde aşağılık Siyonistlerin olduğu ve Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinin çaktırmadan destek verdiği böylesine hainane bir eylem, Türkiye düşmanlarının ekmeğine yağ sürmekten başka hiçbir işe yaramayacaktır.

Agâh ol Türkiye!

Bu ihanete geçit verme!

Dünya ölçeğinde, yükselen bir yıldız gibi parlayan ülkemizin geleceğini karatmak isteyen ihanet şebekelerinin bu aşağılık oyununu boz!

Aksi takdirde, gerçekten çok yazık olur…

Not: Türkiye’ye düzenlenen bu sabotaj karşısında, büyük bir aymazlık örneği sergileyerek üç maymunu oynayan ve hainlere karşı tek kelime etmeyen, SP, YRP ve diğer küsurat partiler ile çıkarlarını CHP ile birleştirmiş birtakım sözde cemaatlerin bu işbirlikçi tarzını ibretle izliyoruz…

Nihat Nasır / Haber7

Source: Nihat Nas


Muharrem İnce”nin başörtüsü takan TRT personeline yönelik verdiği önerge ortaya çıktı!

HABER7 CHP’nin başörtüsü düşmanlığı bitmezken skandal bir detay ortaya çıktı. 2009 yılında dönemin CHP Yalova Milletvekili olan ve şimdilerde Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce TRT personelinin başörtüsü ile çalıştığına ilişkin Meclis’e soru önergesi verdiği ortaya çıktı.İnce’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na ıslak imza ile göndermiş olduğu soru önergesinde 30 Ağustos 2009 Zafer Bayramı’nda Ankara’da yapılan canlı yayın töreninde kameraman Fatıma Betül Gürtekin’in saçlarını bere ile kapattığını ve neden başörtüsü ile çalıştığına yönelik sorularını dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yazılı olarak yanıtlamasını istedi.TRT KAMERAMANININ BERE TAKMASINDAN RAHATSIZ OLDUİnce’nin TBMM’ye göndermiş olduğu önergede ye alan sorular ise şöyle; 30 Ağustos 2009 tarihinde Zafer Bayramı’nda Ankara’da yapılan törenleri canlı olarak yayınlayan TRT ekibindeki bir kameramanın saçları kışlık bere ile kapattığı, bu kameramanın TRT’de türbanlı çalıştığı yönünde basında çıkan haber ve fotoğraflar doğru mudur? Fatıma Betül Gürtekin isimli kameraman asistanı TRT’nin kadrolu personeli midir? TRT’de KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA ÇALIŞAN PERSONELİN KILIK VE KIYAFETİNE DAİR YÖNETMELİK hükümleri geçerli değil midir? Bu yönetmelik geçerli ise Fatıma Betül Gürtekin hangi mevzuata göre türbanla çalışmaktadır. Fatıma Betül Gürtekin’in çalıştığı ünitenin yöneticileri KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA ÇALIŞAN PERSONELİN KILIK VE KIYAFETİNE DAİR YÖNETMELİK hükümlerine aykırı davranması nedeniyle Fatma Betül Gürtekin hakkında bir işlem yapmış mıdır? Fatıma Betül Gürtekin’den başka türbanlı çalışan TRT personeli var mıdır? Türkiye Cumhuriyeti’nin yasa ve yönetmelikleri TRT’de geçerli değil midir?İNCE”NİN GEÇMİŞTEKİ BAŞÖRTÜSÜ DÜŞMANLIĞIİnce”nin başörtüsüne yönelik düşmanlığı birçok kez gündeme gelirken daha önce üniversitede başörtüsü serbestliğine karşı çıkarak Anayasa Mahkemesi”ne başvuruda bulunmuş, başvuru dilekçesinde ise “Çağdaşlaşmayı hızlandıran ve Türk devrimlerinin kaynağı olan laiklik ilkesi toplumun akıl ve bilim dışı düşüncelerle yargılardan uzak kalmasını amaçlar. Kamu düzeninin ve haklarının koruyucu sıfatıyla, devlete dinsel hak ve özgürlükler üzerinde denetim yetkisi tanıma, laiklik ilkesinin gereği olarak anlaşılmaktadır” ifadeleri yer almıştı.İnce Nisan 2013 yılında ise Kanal D”de Abbas Güçlü”nün sorularını yanıtlarken AK Parti Hükümeti”nin iktidarda kalması halinde türban zorunlu hale gelecek ifadesini kullanarak, “2018”de eğer bunlar iktidarda kalırsa türban takmak zorunlu olacak” demişti. NAMAZ ÖĞRETEN HOCAYA LİNÇ GİRİŞİMİ2005 yılında öğrencileri Yalova Merkez Camii”ne götüren abdest alma ve namaz kılmayı uygulamalı olarak öğreten din öğretmeni Emin Albayrak hakkında TBMM Başkanlığı”na soru önergesi vermiş, “1. Öğretmen Emin Albayrak”ın bu dersi bu şekilde yapmasının ders müfredatı ve yasalarımız açısından bir dayanağı var mıdır? Programda yer alan “camilerimizi tanıyalım” bölümü için “camide çocuklara namaz kıldırma, abdest aldırma” etkinlik olarak yer almakta mıdır?” ifadelerini kullanmıştı.İnce konuya ilişkin öğretmen hakkında linç girişimi başlatmış, “Bu suçtur. Çünkü bu tür etkinlikler öğrenciyi dini inançlarını açıklamaya zorlamaktır. Velileri öğretmen ve okul yönetimi hakkında suç duyurusunda bulunmaya çağırıyorum” demişti.

Source: Kübra Beyazoğlu


Boykot çağrılarına ilişkin soruşturma… Oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu gözaltına alındı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, bir süredir geleneksel ve sosyal medya yayın organlarında halkın bir kesiminin ekonomik etkinlikte bulunmasını engellemeye yönelik, kamuoyunda boykot çağrıları olarak bilinen ayrıştırıcı söylemler ve bu söylemleri yayan kişilerle yönelik nefret ve ayrımcılık ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlarından resen başlatılan soruşturma sürüyor.Soruşturma kapsamında çalışma yapan İstanbul Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri, 16 kişinin kimliğini belirledi.CEM YİĞİT ÜZÜMOĞLU GÖZALTINA ALINDI Haklarında gözaltı kararı verilen bu kişilerin yakalanmasına yönelik ekiplerce düzenlenen operasyonda, aralarında oyuncu Cem Yiğit Üzümoğlu”nun da olduğu 11 şüpheli gözaltına alındı.Şüpheliler, işlemleri için emniyete götürülürken, 5 kişiyi arama çalışması sürüyor.

Source: Gazetevatan.com


Dezenformasyonla Mücadele Merkezi: “Gözaltında cinsel saldırı” iddiaları doğru değildir

DMM”nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, Bazı sosyal medya hesaplarından paylaşılan “Gözaltında cinsel saldırı” iddiaları doğru değildir. Türk Polis Teşkilatı, gözaltına alınan şahıslar ile ilgili tüm işlemleri yasaların çizdiği çerçevede yürütmekte olup, iddialardaki gibi bir olayın yaşanması söz konusu değildir. Gözaltına alınan kişilere yönelik, “Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu” ve “Ceza Muhakemesi Kanunu” hükümlerine uygun standart prosedür izlenmektedir. Kamuoyunu manipüle etmeye yönelik asılsız iddialara itibar etmeyiniz denildi. (DHA)

Source: Hurriyet.com.tr


Hindistan”da merkezi hükümetin Müslüman vakıflar hakkındaki tasarısı parlamentonun alt kanadından geçti

1995 tarihli Vakıf Yasası”nda değişiklik yapmak amacıyla iktidardaki Bharatiya Janata Partisi (BJP) tarafından sunulan Müslüman vakıflar hakkındaki tasarı parlamentoda oylandı.

Tasarı, 232″ye karşı 288″e oyla Lok Sabha”dan geçti.

Tasarının yasalaşması için parlamentonun üst kanadı Eyaletler Konseyinde (Rajya Sabha) de kabul edilmesi, ardından Cumhurbaşkanı Droupadi Murmu”nun onayına sunulması gerekiyor.

Hindistan”ın ana muhalefetteki Ulusal Kongre Partisi (INC), tasarıya karşı çıkarak bunun anayasaya aykırı ve Müslümanlara karşı ayrımcı olduğunu belirtti.

Partinin eski başkanı ve ileri gelen üyesi Rahul Gandhi, X”te yaptığı paylaşımda, “Vakıf (Değişiklik) Tasarısı, Müslümanları marjinalleştirmeyi, kişisel ve mülkiyet haklarını gasp etmeyi amaçlayan bir silahtır.” ifadesini kullandı.

Vakıflar hakkındaki yasa tasarısı

Hindistan”da merkezi hükümet, Müslümanlara ait vakıf mülkleri üzerindeki kontrolünü genişletmek için 1995 tarihli Vakıf Yasası”nda değişiklik yapmak istiyor.

Hükümetin yasa tasarısı, din, eğitim ya da yardım amaçlı faaliyet gösteren Müslümanlara ait vakıfların mülk ve arazilerine teftiş ve müdahale hakkı tanıyor.

Öte yandan, yasa tasarısına karşı Tüm Hindistan Müslüman Kişisel Hukuk Kurulu (AIMPLB) öncülüğünde başlatılan protestolar da ülke genelinde sürüyor.

Hindistan”da Müslümanlar, 24 Mart”ta bu tasarıya karşı ülke çapında kampanya başlatmıştı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


İsrail Dışişleri Bakanı”ndan Türkiye ile ilgili skandal sözler!

İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, Türkiye ile ilgili skandal ifadeler kullandı. “Suriye’deki askeri faaliyetlerimizim tek hedefi güvenliğimizi korumaktır. Bundan başka bir niyetimiz yok.” diyen Saar, “Türkiye, Suriye, Lübnan ve başka bölgelerde olumsuz roller oynuyor.” dedi. Saar geçtiğimiz günlerde de sosyal medya hesabından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan mesnetsiz paylaşımda bulunmuştu. Saar”a birçok siyasi isimden art arda tepkiler gelmişti.

Source: Mahmut Ekinci


Oğlunun sevgili mesajı babayı öldürdü!

Adana da olay, 31 Mart saat 23.30 sıralarında Yüreğir ilçesi 19 Mayıs Mahallesi 1141 Sokak’ta meydana geldi. T.Y. (17), iddiaya göre, komşuları Mert Taşkömür’ün (18) kız arkadaşı S.Ş.’ye (16) sosyal medya üzerinden mesaj gönderip, sokakta da laf attı. resim#1239894# DHA daki habere göre bunun üzerine iki aile arasında çıkan tartışma, kısa sürede kavgaya dönüştü. Arbede sırasında Taşkömür, T.Y.’nin babası Engin Yıldız’ı (37) bacağından ve kasığından bıçakladı. Yıldız kanlar içinde yere yığılırken, şüpheli kaçtı. HASTANEYE KALDIRILDI KURTARILAMADI Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Engin Yıldız ilk müdahalesinin ardından Yüreğir Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Burada tedavi altına alınan Yıldız, doktorların müdahalesine rağmen kurtarılamadı. BEN KİMSEYİ BIÇAKLAMADIM Cinayet Büro Amirliği ekipleri, şüpheli Mert Taşkömür’ü saklandığı eve yapılan baskında gözaltına aldı. Emniyete götürülen Taşkömür, sorgusunda, “Karşı taraf bize saldırdı. Ben kimseyi bıçaklamadım” dedi. Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Mert Taşkömür, çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.

Source: Habertürk


Şişli”deki Kent Lokantası kapanmıştı: Kayyumun yapamadığını mahalleli başardı

Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan”ın tutuklanmasının ardından, kayyum olarak atanan Şişli Kaymakamı Cevdet Ertürkmen”in biri gezici olmak üzere üç kent lokantasını öne sürüldü.

Kayyum yönetimindeki Şişli Belediyesi yaptığı açıklamada, Kent Lokantaları’nın operasyonların başladığı 19 Mart’tan itibaren malzeme tedarikindeki sorunlar nedeniyle kapalı olduğunu; Kaymakam Ertürkmen’in ise göreve başladığı 24 Mart itibarıyla lokantaların yeniden açılması talimatını verdiği belirtilmişti. İletişim Başkanlığı da bu iddiaları kesin bir dille yalanladı.

SABİT KENT LOKANTALARI KAPALI

Tutuklanan Şişli Belediye Başkanı Şahan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Gezici Kent Lokantamız çalışıyor olsaydı Şişli Cami önünde hizmet verecekti, ancak bugün belediyemizin garajına çekilmiş durumda. Sabit Kent Lokantalarımızın kapıları ise kapalı. Bugün Kent Lokantalarının kapatılmasını sözlü talimat verenler ve ardından bunu yalanlayanlar, şu soruya cevap versin: Bu fotoğraflarda görüldüğü üzere Kent Lokantaları neden kapalı?” ifadelerini kullanmıştı.

VATANDAŞ ÇORBA DAĞITMAYA BAŞLADI

Tutuklama kararının üzerinden 11 gün geçmesine karşın Kent Lokantası açılmadı, tepkiler sürerken; Kent Lokantası önünde “halk sofrası” kuruldu. Vatandaşlar, kayyumun ardından kapatılan Kent Lokantası önünde çorba dağıtmaya başladı

Source: Haber Merkezi


Diyarbakır”da düğün dönüşü ailelerin araçlarına silahlı saldırıda tutuklu kalmadı

Olay, 14 Eylül 2024’te Sur ilçesi kırsal Yeşil Mahallesi”nde meydana geldi. Düğünden dönen Yunus Lale yönetimindeki otomobil ile arkasında seyreden kuzenine ait otomobile, mahalle girişinde husumetli oldukları kişiler tarafından tabanca ve uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Olayda ölen ya da yaralanan olmazken, içerisinde kadın ve çocukların da olduğu otomobiller hasar gördü. İhbar üzerine mahalleye sevk edilen jandarma ekiplerinin yaptığı çalışmayla 6 kişi şüpheli olarak gözaltına alındı. Şüphelilerin gündüz saatlerinde Yunus Lale ve kuzeninin otomobilini durdurup tehdit ettikleri, bu anların da cep telefonu kamerasıyla kayda alındığı ortaya çıktı.Jandarmadaki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden biri serbest bırakıldı, S.L., A.L., M.L., A.L. ve R.L. ‘Kasten öldürmeye teşebbüs’ suçundan çıkarıldıkları nöbetçi sulh ceza hakimliğinde tutuklandı. Şüphelilerden S.L. ve A.L. olaydan 1 ay sonra, M.L., A.L. ve R.L. ise 17 Mart’ta suç vasfının değişme ihtimali, şüphelilerin tutuklulukta geçirdikleri süre, delillerin tamamının toplanması ve soruşturmanın geldiği aşama göz önünde bulundurularak, tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.‘KORKUDAN DÜŞÜK YAPTIM, CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK’Olayın ardından geçen süreçte korktuğu için düşük yaptığını belirten Yunus Lale’nin eşi Berivan Lale, “15 Eylül 2024’te kayınımın kızının kınasından dönerken, bizim arabamıza saldırdılar. Ben, eşim ve 4 çocuğum arabadaydık. O anki korkuyla ne yapacağımızı bilemedik. Şu an ölmüş de olabilirdik. Allah bizi korudu. Suçlular alındı ama tekrar serbest bırakıldı. Suçlu olmalarına rağmen 5 ay cezaevinde kaldılar. Ben bunu kabul etmiyorum. Çocuklarım çok korkuyor. Geceleri zar zor yatıyorlar. Çocuklarımı zorla okula gönderiyorum. Psikolojileri bozulmuş, durumları iyi değil. Kabul edilecek bir şey değil. Mağduruz ve zor durumdayız” dedi.Yetkililerden yardım istediğini belirten Lale, “O anki korku ve panikle 4 aylık gebe olduğum bebeğimi kaybettim, düşük yaptım. Bir kadın olarak çok zor durumdayım. Başka bir savcı talep ediyorum. Adaletin yerine getirilmesini istiyorum. Can güvenliğimiz yok. Tehdit ediliyoruz. Serbest bırakıldıkları gün silah sıkıp, keyif yaptılar. Keyif yapamazlar çünkü biz o gün ölebilirdik. O günkü görüntüler ve fotoğrafların hepsi dosyada mevcuttur. 6 kişi şu an elini kolunu sallaya sallaya geziyor” diye konuştu. (DHA)

Source: Hurriyet.com.tr


Emre Canpolat kimdir? Emre Canpolat kaç yaşında, nereli? Emre Canpolat”ın yer aldığı film ve diziler

CHPnin boykot çağrısına destek veren sanat camiasında oyuncular öne çıkarken, bazı ünlü isimlerin de sessizliği sosyal medyada eleştirilere neden oldu. ÇGHB programıyla tanınan Emre Canpolat da Yılmaz Erdoğana tepki gösterdi. Peki, Emre Canpolat kimdir? Emre Canpolat kaç yaşında, nereli? Emre Canpolatın yer aldığı film ve diziler…EMRE CANPOLAT KİMDİR?Emre Canpolat, 22 Eylül 1981 yılında dünyaya geldi. 1996da Mersin Halkevi Tiyatrosunda tiyatroya başladı. Süleyman Demirel Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümünde okurken Isparta Belediye Tiyatrosunun kurulum çalışmalarında yer aldı. Isparta Belediye Tiyatrosunun çeşitli oyunlarında rol aldı ve sahne amirliği yaptı. 2005 yılında BASAD tiyatro topluluğuna katıldı, çeşitli oyunlarında rol aldı ve sahne amirliği yaptı. 2006 yılında BKM Mutfak ekibine katıldı. Çok Güzel Hareketler Bunlar adlı eğlence programında hem oyuncu hem de sahne amiri olarak görev aldı.EMRE CANPOLATIN YER ALDIĞI FİLM VE DİZİLER2004: Cennet Mahallesi (Tankut)2004: Türkü Filmi2006: Bir Demet Tiyatro2006: Taşa Yazılan Aşk (Berat Yılmaz)2006: Yanılgılar (Can)2008: Girdap (Süleyman)2008: Çok Güzel Hareketler Bunlar2009: Neşeli Hayat2009: Çok Filim Hareketler Bunlar2013: Göl Zamanı (Refik)2013: Kayıp Şehir (Taylan)2013: Yan Masa2015: Filinta (Gazanfer)

Source: Haber Merkezi