Michael Cristofer’ın etkileyici dramı ‘Muhteşem Lillian Hall’ gösterime girdi: Sanat yaşamın ötesindedir
“Başkalarınıgözlemleyerek vegözlemlenerekbir ömür geçirdim.Hayatımın tümünüyanılsamalar yaratan biryerde yaşadım. Yalanlarladolu diyebiliriz ama hedefimher zaman gerçek oldu” derAmerikan tiyatrosunun birincileydisi, Broadway’in kraliçesiLillian Hall.Lillian Hall, AntonÇehov’un “VişneBahçesi”oyunununprovalarındadiyaloglarınıunutmayabaşlar. Bunufarkedenyönetmen Peter’leyapımcı Jane neyapacaklarını bilemezler.Jane, Broadway’in gösteri sanatıdeğil gösteri dünyası olduğunu,kâr elde edebileceğinidüşünmeseydi Çehovsahnelemenin riskli olduğunuöne sürerek ön izlemeleriiptal etmeyi, Lillian’ın yerineyedeğini getirmeyi savunur.Lillian’ın büyük hayranı Peterondan doktora gitmesini ricaeder. Lillian oyunda alt metin,duygusal hatırlama ve hafızaolguları vardır, bunları neçabuk unuttunuz diyerekonları paylar. Sanatçıson zamanlarda yaşadığısıkıntıların ayrımındadır:Sık sık tiyatro yönetmenikocası Carson’ın hayalinigörüp peşine takılır, sanrılargörür, uyku sıkıntısı vardır.Doktordan demans olduğunuöğrenince plan oluşturmayabaşlar. Tiyatro onun tümyaşamıdır, kimsebunu onun elindenalamayacaktır. 25yıllık sekreteriEdith, Carson’aLillian’lailgileneceğinesöz vermiştir.Komşusu Ty’layaptığı sohbetlerde“Sanat hayatınötesine geçebilir mi?Sahnede her gece bilinmeyenedoğru sıçramak en büyükmutluluktur” diyen Lillian, içselhesaplaşmaya girişir. Kızıylatorunuyla yakınlaşmaya başlar.Margaret, annesiyle tiyatronunayrılmaz olduklarını, yaşamındabaşka bir şeye yer olmadığınısöyler. Tıpkı annesi gibi iyi biranne olamadığını, iyi bir aktör,oyuncu olduğunu bilen Lilliangeçmişiyle yüzleşir.TİYATRO BENİM EVİMKızının evinde birlikte ninnisöyledikleri, neden iyi bir anneolamadığını anlattığı, hastanesahneleri etkileyicidir. “Sekizyaşındaydım, ailem, dostlarıve ben teknedeydik, herkesçok eğleniyordu, birden nekadar görünmez olduğumuhissettim. Ailemin istemediği, neyapacaklarını bilemediği çocuktum.Tek istediğim görülmekti. Denizeatladım, eğlence bitti” diyen Lilliantiyatroda karaktere büründüğündegüçlü, cesur, ilginç, güzel olduğunuduyumsadı, böylelikle insanlaronu farketti ve gördü. Başta MerylSteep’in yorumlayacağı rol dahasonra Jessica Lange’e geçti. Lange,Lillian’da büyüleyici, olağanüstü,American Horror Story dizisindekirol arkadaşları Kathy Bates veLily Rabe’le birliktedir. KomşusuTy rolünde eski “007 JamesBond” Pierce Brosnan var. VişneBahçesi’nin temasıyla Lillian Hall’unyaşamı iç içe geçer, ana kahramansoylu Lyuba vişne bahçesini, evini,terkeder; öğrenci Petya Lyuba’ya“Hayatında ilk kez gerçekle karşıkarşıyasın” der. Lyuba/Lillianayağa kalkar evine son bir kezbakar “Evim, gençliğim” diyereksahneden çıkar. Lillian’ın gerçekevi tiyatrodur, hastalığındanötürü evini, yegâne aşkı tiyatrosahnesini terk etmek zorundakalacaktır. Senarist Elisabeth SeldesAnnacone, özgün senaryosunuyazarken teyzesi ünlü oyuncuMarian Seldes’in (1948-2014) gerçekyaşamından esinlenmiş. 1948’deMedea oyunuyla Broadway’desahneye çıkan Marian Seldes2002’ye dek sahnede kalmış, tekbir oyunu bile kaçırmamıştır. Çokyakında izlediğimiz Maria’da daMaria Callas’ın yaşamı operaydı,o da sağlığından ötürü artık şarkısöyleyemiyeceğini biliyordu.Michael Cristofer’in yönettiğiJessica Lange, Kathy Bates, LilyRabe, Jesse Williams, PierceBrosnan’ın oynadığı MuhteşemLillian Hall vizyona girdi.
Source: Aslı Selçuk
485 yıldır aynı yöntemle yapılıyor
UNESCO”nun Dünya Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi”nde yer alan ve 21 Mart tarihinde Nevruz Bayramı şenlikleri ile başlayan 485. Uluslararası Manisa Mesir Macunu Festivalinde saçımı yapılacak 8 ton Mesir Macunu yapımı geleneklere uygun bir şekilde kadınların elinden devam ediyor.
21 Mart Nevruz Bayramında temsili karma töreni ile başlayan mesir macunu üretimi geleneksel yöntemlerle devam ediyor. 27 Nisan tarihinde saçımı yapılacak olan 8 ton mesir macununun yapımına devam ettiğini kaydeden Manisa”yı Mesir”i Tanıtma ve Turizm Derneği Başkanı Ufuk Tanık, kadınların elinden geleneklere uygun olarak üretimin ara verilmeden devam ettiğini söyledi.
“HERKESE YÖNELİK FAALİYETLERLE KUTLAYACAĞIZ”
Başkan Tanık, “485”inci kez kutlanacak olan Mesir Festivali 22-27 Nisan arasında kutlanacak ve 27 Nisan Pazar günü geleneksel saçım töreni ile sona erecek. Valiliğimiz, büyükşehir ve ilçe belediyelerimiz ile turizm derneğimiz olarak çalışmalarımız geleneğe uygun bir şekilde başladı. Bu sene saçılacak mesir macunumuzu hazırlıyoruz. Geçen sene 7 ton mesir macunu saçılmıştı, bu sene 8 ton saçılacak. Mesir, Manisa için çok önemli bir gelenek, çok büyük bir inanış, insanlar bir tek mesir macunu kapmak için birbirleriyle yarışıyorlar. Tabii burada en önemli etken önce şifa ve bunun arkasında bayram havası içinde Mesir Festivali şenliğe dönüştü ve hem Manisa”nın hem de ülkemizin tanıtımında çok önemli bir rolü var. Bu yıl sosyal ve kültürel anlamda herkese yönelik faaliyetlerin olacağı çok dolu bir program ile kutlayacağız. Festivallerin amacı o ülkenin o şehrin kültürüne, turizmine ve ekonomisine canlılık getirmektedir. Bu anlamda ilimize çok önemli fayda sağlayacağına inanıyoruz. Kazasız belasız bir şekilde 485″inci kez kutlayacağız. Katkı veren herkese derneğimiz adına teşekkür ediyor ve herkesi festivalimize davet ediyorum.” diye konuştu.
MESİRİN DUASI 25 NİSAN”DA OKUNACAK
Manisa 485. Uluslararası Mesir Macunu Festivalinin 27 Nisan Pazar günü saçım töreni ile sona ereceğini vurgulayan Başkan Tanık, saçılacak 8 ton mesir macununun her yıl olduğu gibi bu yıl da şifa duasının okunacağını hatırlattı.
Başkan Tanık, “Saçım töreni 27 Nisan Pazar günü yapılacak ancak onun öncesinde 25 Nisan Cuma günü her yıl yaptığımız gibi cuma namazı sonrası duası okunacak. O da geleneksel hale geldi. 27 Nisan”da saçımı yapılacak 8 ton Mesir Macununun hepsi hazırlanmış olacak ve protokolümüzün de katılımıyla birlikte derneğimiz imalathanesinde hazırlamış olduğumuz mesir macunlarını üzerine okumasına yapıyoruz. İnsanlarımız, Sultan Camiinden saçılan mesir macunlarının okunmuş olduğuna inanıyorlar. Gerçekten de öyle. 27 Nisan Günü okunmuş Mesir macunları saçımı yapılacak. Biz de duasını yaptırarak bu inanışın altını doldurmuş oluyoruz. Okunmuş olan şifalı mesir macunlarını vatandaşlarımızla buluşturmuş oluyoruz.” dedi.
MESİR ÜRETİMİ KADINLARA İSTİHDAM SAĞLIYOR
Mesir üretiminin kadınlara istihdam sağladığını vurgulayan Başkan Tanık, derneğin imalathanesinde 20 yılı aşkın süredir çalışmaya devam eden kadınlar tarafından yılın 365 günü üretimin devam ettiğini söyledi.
Manisa”yı Mesiri Tanıtma ve Turizm Derneğine bağlı imalathanede 20 yıldır çalıştığını anlatan Fatma Suna, “Benim ilk işyeri burası ve 20 yıldır mesir üretiminde çalışıyorum. Festivale hazırlanmak bizim için çok farklı, şifa dağıtıyor olmak çok heyecanlı ve onur verici oluyor. Hummalı bir çalışma içerisine girdik, şifa niyetine macunlarımızı saçacağız.” dedi.
Dernek imalathanesinde 21 yıldır mesir macunu üretiminde görev yapan Birgül Arda ise, “Çalışmanın yanında manevi yönü bizim için daha değerli, halkımıza şifa dağıtmak güzel bir duygu, inşallah herkese şifa olur.” dedi.
Üretimde 20 yıldır çalışan Fatma Arslan ise geleneklere en uygun şekilde ürettikleri mesir macununun herkese şifa getirmesi dileklerini iletti.
MESİR MACUNUNUN TARİHÇESİ
Mesir macunu, 41 çeşit baharat ve şifalı ottan oluşan bir macun çeşididir. İlk olarak Yavuz Sultan Selim”in eşi Ayşe Hafsa Sultan hastalanınca dönemin ünlü ve başarılı hekimi Merkez Efendi tarafından kullanılmıştır. Daha sonra halk tarafından ilgi görünce halka da dağıtılmaya başlanmıştır. Günümüzde Mesir Macunu Nevruz gününde 21 Mart”ta Manisa”daki Sultan Camii Darüşşifasında yapılan dua töreni ile karılmaya başlanır ve 21 Mart”ı takip eden hafta boyunca çeşitli sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle kutlanan Mesir Şenlikleri”nin kutlandığı haftanın son gününde (Pazar günü) macun Sultan Camii kubbe ve minarelerinden halka saçılmaktadır. Mesir macununun genel özellikleri, hoş lezzeti ve kokusudur. Vücuda kuvvet, kalbe ferahlık verir, damağı kuvvetlendirir, dikkati arttırır, siniri yatıştırır, nefes darlığı, baş dönmesi, sırt, bel ağrısı, siyatik ve romatizmaya iyi gelir, kanı temizler, göğsü yumuşatır, idrar zorluğunu giderir ve iştah açar.
MESİR MACUNU İÇERİSİNDEKİ 41 ÇEŞİT BAHARAT
485 yıldır hazırlanan mesir macunu içerisinde bulunan baharatlar şöyle: “Tarçın, karabiber, yenibahar, karanfil, çörek otu, hardal tohumu, anason, kişniş, zencefil, hibiskus, zerdeçal, Hindistan cevizi, rezene, kebabiye, sinameki, sarıhalile, vanilya, darı fülfül, kakule, havlıcan, hıyarşembe, safran, kimyon, çam sakızı, mürsafi, meyan balı, zulumba, limon kabuğu, portakal kabuğu, deve dikeni tohumu, keten tohumu, keçiboynuzu, udi hindi, ısırgan tohumu, akbiber, üzüm çekirdeği, hayıt tohumu, biberiye, funda yaprağı, melisa otu ve karahalile.”Bu içerik Doğukan Akbayır tarafından yayına alınmıştır
Source: Doğukan Akbayır
Haftanın Kitapları
KIRK YIL(Halid Ziya Uşaklıgil)1865 doğumlu Halid Ziya Uşaklıgil in yaşamının ilk dönemini anlattığı anı kitabı, Kırk Yıl Can Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. Başta II. Abdülhamid dönemi olmak üzere II. Meşrutiyet ve sonrasında yaşananları kendi deneyim ve tanıklıkları üzerinden anlatan Uşaklıgil, edebiyattan sanata, devrin İstanbul undan kültürüne kadar birçok konuya dair düşüncelerini açık sözlülükle dile getiriyor. Dönemin edebiyat çevreleri ve saray erbabını da işin içerisine dahil eden kitap, geç dönem Osmanlı ya dair sunduğu panoramayla dikkat çekiyor: Hatıralar arasında bu seyranı nasıl düşündüm ve niçin buna başlıyorum. İnsanların hisleriyle kararları ve hareketleri arasındaki bağlar o kadar dolaşık ve karışık bir yumaktır ki bunu çözmeye, bilmem, daima imkân var mıdır?.. ŞİMDİ BURADAYDI(Irmak Zileli)Irmak Zileli nin her sayfasında yeni soruların ve ihtimallerin ortaya çıktığı, son sayfasına kadar sürekli yükselen bir merak ve şaşkınlıkla ilerleyen yeni romanı Şimdi Buradaydı, Everest Yayınları ndan çıktı. Her romanında yeni bir tarz, yeni bir teknik, yeni bir atmosferle okurun karşısına çıkan Zileli, soluksuz ilerleyen kitapta okurunu hızla dönen bir çarkın içinde tutuyor. Şimdi Buradaydı hem toplumsal hem bireysel alanda, kötülüğün belirdiği anlara mercek tutan şaşırtıcı bir kurguya ve anlatıya sahip: Bir cinayeti önleme sezgisiyle hareket eden psikiyatrist Birkan, tehlikeli bulduğu hastasını dikkatle izlemektedir. Hatırlamalar ve soru cevaplar eşliğinde seanslar akıp giderken birbirine geçen olaylar, mekânlar, kayıplar; anneler babalar ve sevgililer; tutkular ve hesaplaşmalar boy gösterir. İpuçları, işlenmiş suçları mı yoksa işlenecek olanları mı göstermektedir?..TANRIM PARDON DER MİSİN?(Doğan Duru)Redd grubunun sevilen solisti Doğan Duru, hayranlarının karşısına bu sefer şiirleriyle çıkıyor. En az şarkıları kadar iddialı şiirleri, Tanrım Pardon Der misin? kitabı Gutenberg etiketiyle çıktı. Duru, şiirlerinde; prensin prensese prensip gereği âşık olduğu bir dünyada; varoluşu, kaybedişi, yanılsamayı dile getiriyor. Hayatın sert gerçekliği karşısında hisleriyle yön bulmaya çalışan şiirler; okuru plastik olmayan bir duygu dünyasına davet eden Duru, müzikten ve aşktan aldığı ilhamla albüm tadında bir kitap sunuyor. Doğan Duru, hayata ve aşka dair kaleme aldığı şiirlerden oluşan bu ilk şiir kitabını; yakın zamanda yaşamını yitiren Peyk grubunun solisti İrfan Alış a ve onunla ıslık çalan zamanlara ithaf ediyor.FOSFORLU CEVRİYE(Suat Derviş)Güzelliği dillere destan, yeri geldiğinde mangalda kül bırakmayan, gökyüzündeki yıldızlardan düştüğüne inanacak kadar saf bir fahişe Fosforlu. İstanbul un izbe sokaklarının, yangın yerlerinin, mezarlıkların, surların, Tekfur Sarayı harabelerinin ve bostanların en cazip kızı o. Günün birinde hiç tanımadığı bir adam çıkıyor karşısına. Hastalığında ona bakan, itina eden, ilk kez bir kadın olduğunu hissettiren, onu bir et parçası olarak görmeyen bir adam. Ve birden Cevriye nin karanlıkta bile parıldayan o fosforlu saçlarının alevi yüreğine sıçrıyor. O artık baştan ayağa ateş, baştan ayağa aşk! Suat Derviş, 1948 de tefrika edilen Fosforlu Cevriye adlı romanında, toplumun dışına itilmiş, öteki olarak konumlandırılan bir fahişenin hayatını anlatıyor. İstanbul un farklı sınıflarından karakterlere yer verdiği ve insan sevgisini temel aldığı bu romanıyla, toplumda var olan ikiyüzlülüğe de ironik yaklaşımıyla dikkat çekiyor… İthaki Yayınları ndan çıktı…SEÇİLMİŞ DENEMELER(T. S. Eliot)Modern şiire verdiği yönle 1948 yılında Nobel Ödülü ne layık görülen 20. yüzyılın en önemli şair ve oyun yazarlarından T. S. Eliot, ilgi alanlarının ve görüşlerinin bir tür tarihsel kaydı olarak tanımladığı bu kitapta edebiyat eleştirisi ve teorisi alanındaki en önemli otuz sekiz denemesini bir araya getiriyor. Everest Yayınları ndan çıkan kitapta Elizabeth ve I. James Dönemi tiyatrosuna ve Ben Jonson, Christopher Marlowe, John Marston, Thomas Middleton, William Shakespeare gibi bu dönemin önemli şahsiyetlerine; Dante Alighieri, Charles Baudelaire, William Blake edebiyatına; gelenek ile modern arasındaki ilişkiye eğilen T. S. Eliot edebiyat eleştirmenliğindeki ustalığını ortaya koyuyor.MİTOLOJİ VE İKONOGRAFİ(Bedrettin Cömert)Hangi türden olursa olsun, bir sanat ürününün tadılması, onun kavranılmasıyla doğru orantılıdır. Eseri ne kadar çok anlamışsak, elde edeceğimiz haz da o kadar yüksek olacaktır. Anlamak ise, araştırmakla, irdelemekle, aklın dışındaki güçlere elverdiğince az pay bırakmakla, sezgi ve izlenimlerimizi dile döküp başkalarına iletilir hale getirmekle gerçekleşebilir. Sanat eserleriyle izleyici arasındaki uzaklığın nedenini sanat tarihi eğitiminin eksikliğinde gören Bedrettin Cömert, 38 yıllık ömrünü bu eksikliği kapatmaya adamıştı. Çeviri, deneme ve ders notlarıyla Türkiye de sanat tarihi yazımına katkıda bulunan en önemli isimlerden biri oldu. Cömert in Yapı Kredi Yayınları ndan çıkan Mitoloji ve İkonografi isimli kitabı insanlığın bağlarını ve bu bağların görsel yansımalarını keşfetmek için bir fırsat, temel bir kaynak.GELECEĞİN NORMALİ(Rohit Bhargava – Henry Coutinho-Mason)Dünya hızla değişirken, geleceği hayal etmek hiç bu kadar önemli olmamıştı. Rohit Bhargava ve Henry Coutinho-Mason, bu kitapla sizi sürükleyici bir yolculuğa, normal olarak kabul edeceğimiz geleceğin sırlarını bugünden keşfetmeye davet ediyor. Teknoloji, sürdürülebilirlik, sağlık, iş dünyası ve insan davranışlarındaki devrim niteliğindeki değişimlere ışık tutan Geleceğin Normali, geleceğin yalnızca tahmin edilmediğini, yaratıldığını gözler önüne seriyor. The Kitap Yayınları etiketiyle raflardaki yerini alan kitap, yapay zekadan yenilikçi yaşam formlarına, etik kapitalizmden toplumsal dayanışmaya kadar uzanan 100 den fazla trendi, etkileyici hikayeler ve uygulanabilir öneriler ile ele alıyor; gelecekte karşılaşacağımız fırsatları ve meydan okumaları cesur bir vizyonla analiz ediyor. TURTANIN TABANINDAKİ TATLILIK(Alan Bradley)Buckshaw Malikânesi nin çürümeye yüz tutmuş duvarları ve taşranın durağanlığına inat hayat bulmuş keskin bir zekâ. Flavia de Luce un deney tüpleri ve zehir formülleri arasına sıkışmış küçük dünyası, bir sabah kapı eşiğinde gagasına eski bir posta pulu iliştirilmiş ölü bir kuş bulmalarıyla değişir. O anda babasının yüzüne yayılan korku, Flavia nın merakını tetikler. Derken bahçede bir ceset ortaya çıkar. Daha polis soruşturmasına başlamadan Flavia izleri sürmeye koyulmuştur bile… Domingo Yayınları nın okurlarla buluşturduğu, yakında beyaz perdede sinemaseverlerin karşısına çıkacak olan, Turtanın Tabanındaki Tatlılık, Hercule Poirot un akıl oyunlarını, Miss Marple ın dedikodulardan çıkarım yapma ustalığını ve klasik dedektif romanlarının unutulmaz büyüsünü taşıyan, leziz mi leziz bir cinayet bilmecesi…KARANLIK EKOLOJİ(Timothy Morton)Nesne yönelimli felsefe hareketinin üyelerinden Timothy Morton, Karanlık Ekoloji de bir yandan biyosferdeki yerimizi aydınlatıyor, bir yandan da bir arada yaşamanın melankolisi ve olumsuzluğuyla dolu, ancak döngü biçimini keşfettikçe eğlenceli, anarşik ve komik bir şeye dönüşen ekolojik krizin mantıksal temellerini araştırıyor. Morton, felsefe, antropoloji, edebiyat, ekoloji ve biyolojiyi bir araya getirerek insan dışı varlıklarla bağlarımızı yeniden kurmayı ve içinden geçtiğimiz karanlık, tuhaf döngüyü aydınlatabilecek oyunbazlığı ve neşeyi yeniden keşfetmemize yardımcı olmayı umuyor. Tellekt etiketiyle okurla buluşan Karanlık Ekoloji depresyon olarak karanlıkta başlar. Ontolojik gizem olarak karanlığı kat eder. Kara tatlılıkta sona erer.DEVLETİN KÖKENİ(Dr. Mehmet Altun)Dr. Mehmet Altun, Minotor Kitap tan çıkan Devletin Kökeni kitabında referansı arkeoloji olan kanıt ve belgelerle devlet olgusunu kuramsal bir bakış açısıyla ele alıyor: Yakındoğu da devletin ortaya çıkış süreci son yarım yüzyıldır arkeologlar ve eskiçağ tarihçileri tarafından sıklıkla tartışılmaktadır. Sürecin nasıl başladığına dair çiviyazılı kayıtlar yanında, kazılan merkezlerin boyutları ve niteliği, popülasyon, işgücü ve meslek grupları, dini ve idari oluşumlara ilişkin arkeolojik kanıtlar da bir o kadar önemli olmuştur. Artık bu verilerden devletin temel kriterlerine ilişkin çıkarımlar yapabiliyoruz. Ancak Eski Yakındoğu da devletin tanımı hâlâ tartışmaya oldukça açıktır. Zaten günümüz dünyasında tanımlanmış ve sınırları keskin kavramlara oldukça uzağız…
Source: Habertürk
Cumhuriyet Pazar bu hafta da dopdolu!
Cumhuriyet Pazar, yaşamın renklerini yansıtan içerikleriyle karşınızda. İşte sayfalarımızdan yansıyanlar…- İstanbulluların yeni tutkusu kürek çekmek. Orhun Atmış kürek tutkunlarıyla konuştu.- Türk dünyasını birleştiren ezgiler Prof. Dr. Üstün Dökmen’in kaleminden.- Hava kirliliği seviyeleri alarm veriyor. Ayça Ceylan, veriler eşliğinde açıklıyor.- Türkiye’de sevilen Norveçli indie müzisyen Resa Saffa Park İstanbul konseri öncesi Deniz Ülkütekin’e konuştu: ‘Gurbet’i coverlamayı düşünüyorum.- Dilşad Çelebi, çocukların algısını etkileyen Alice Harikalar Diyarında sendromunu kendi deneyimleri üzerinden anlattı.- Gereksiz alışverişin önüne geçmeyi amaçlayan ve minimal ürünle lezzeti arayan mutfakta ısraf karşıtı minimalizm hareketi Burçak Şener’in kaleminden.- Çağdaş zamanların meditasyonu mindfulness, her yönüyle Alican Elkorek’in kaleminden.- Başak Bıçak Incel, Stacy, siyah hap, The Chad, kırmızı hap, Manosfer gibi kavramları deşen “Adolescence”i izledi ve yazdı.- Yapay zekâ ile duygusal bağ kurmanın olası sonuçları ve bununla ilintili ELIZA etkisi Ömür Tanyel’in kaleminden.- Doğa Taşlardan, 40 bin yıllık “aslan insan”ın güncel mesajını kaleme aldı.- Berrin Karadeniz’le Kültür Rotası…Gazeteniz Cumhuriyet’le birlikte istemeyi unutmayın.
Source: Haber Merkezi
Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı başladı
13. Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı”nın başlaması dolayısıyla dün Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Güngör Geçer, Adana Milletvekilleri, İlçe Belediye Başkan ve Başkan Yardımcıları, Adana Ticaret Odası (ATO) Başkanı Yücel Bayram ve Karnaval fikrinin öncüsü Nisan’da Adana’da Komitesi Başkanı Ali Haydar Bozkurt ile Karnaval Direktörü İlhami Günsel’in katıldığı bir basın toplantısı düzenlendi. Toplantı sonrasında yerel ve idari yöneticiler, yurt dışından gelen çocuklar, kostümler içindeki Türk çocuklarıyla ile birlikte Adana’dan ellerinde tuttukları ülke bayraklarıyla tüm dünyaya barış, dostluk, kardeşlik ve birlik mesajı yolladı. Köşger: “Adana eski günlerdeki ihtişamına kavuşacak”
Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, Adana’nın en güzel etkinliklerinden birisi olan karnavalın artık uluslararası bir etkinlik olduğunu belirterek, Adana’nın marka değerinin daha da yükseldiğini, bu yılın çocuk temasıyla karnavalın, her zamankinden daha farklı ve özel olacağını bildirdi. Adana’nın eski günlerdeki ihtişamına kavuşacağına inandığını aktaran Köşger, “Bu yıl da Paris’te gastronomi şehri unvanını alırsak uluslararası alanda tescillenmiş olacak. Bunun ekonomimize sağlayacağı katkı muhteşem olacaktır” dedi. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Vekili Güngör Geçer de, Adana’nın sanatın, kültürün, sinemanın ve lezzetin kenti olduğunu bildirdi. Geçer, “Keşke teknoloji el verse de portakal çiçeği kokusunu tüm dünyaya yayabilsek” ifadelerini kullandı.
Karnaval Komitesi Başkanı ve Toyota Türkiye CEO’su Ali Haydar Bozkurt da, bu yıl 13’üncüsünü düzenledikleri Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı için ilk günkü heyecanı duyduklarını bildirdi. Bozkurt, “Bu yıl ki karnavalımızda 200’den fazla etkinlik var. Karnaval ciddi bir sanat, spor ve kültür etkinliğine dönüştü. Bunun benzerlerinden ayrıştığını düşünüyoruz. Biz belki 100 sene sonra olmayacağız ama Portakal Çiçekleri açtığı zaman Adana halkı yine sokaklarda olacaktır. Karnavalın moral katkısının yanında Adana’ya ekonomik katkısı olduğunu da belirtmek istiyorum.” dedi. Karnavalda 200’den fazla etkinlik var Düzenlendiği her yıl on binlerce kişiyi Adana’da buluşturan Türkiye`nin ilk ve tek sokak karnavalı “Nisan’da Adana’da – 13. Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı” nın resmi programı da açıklandı. 4 Nisan tarihinde başlayıp 13 Nisan Pazar gününe kadar sürecek karnavalda süresince 200’den fazla etkinlik gerçekleştirilecek. “Dünya Çocukları” temasıyla düzenlenen karnaval, gönüllü etkinlik gruplarının performanslarının yanı sıra, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın “Türkiye Kültür Yolu Festivalleri” işbirliği ile zengin bir içeriğe sahip olacak. Ayrıca; ABD, Japonya, Letonya, Macaristan, Rusya ve Ukrayna’dan gelen etkinlik gruplarının performansları da izlenebilecek. Her yıl olduğu gibi bu yıl da karnavalın “simgesi” durumundaki kostümlü kortej geçişi bugün gerçekleştirilecek. Herkesin büyük heyecan ve özlemle beklediği kostümlü grupların geçiş yapacağı kortej karnavalın ilk yıllarındaki gibi şehir merkezinde ve Adana sokaklarında yapılacak. Saat 17:00’da başlayacak kortejde rengarenk kostümlü binlerce kişi buluşacak. Kortej sonrasında da Simge Sağın bir konser verecek.
Türkiye’nin ilk ve tek sokak karnavalı olarak dünyanın sayılı karnavalları arasına giren “Uluslararası Portakal Çiçeği Karnavalı’nda” binlerce kişinin katılacağı eğlenceli etkinliklerin yanında çok sayıda kültürel ve sanatsal aktivite de organize edilecek. Merkez Park ve Atatürk Parkı’nda kurulan konser sahnelerinde popüler sanatçılar 10 gün boyunca performans sergileyecekler. Birbirinden renkli aktivitelerin, atölye çalışmalarının, sahne gösterilerinin, tiyatroların, oyun alanlarının ve daha birçok etkinliğin yer aldığı “çocuk etkinlik alanı” kurulacak. Çocukların ekranlardan tanıdığı çizgi film karakterlerinin sahne gösterileri, panayır çadırları, tematik oyun alanları, felsefe, müzik, drama, dans, bale ve resim gibi sanat eğitimleri, eğitici ve bilişsel etkinlikler karnavalda yer alacak. Adana Müzesi ve Çırçır Kültür Merkezi gibi mekanlar kültür ve sanatla renklenecek. Kültür Yolu Festivali ve Portakal Çiçeği Karnavalı için özel olarak hazırlanan birçok sergi bu iki tarihi mekanda yer alacak. Kurulacak sahnelerde ünlü sanatçıların konserler her yıl olduğu gibi bu yıl da unutulmaz olacak. Çocuklar için etkinlikler düzenlenecek Tüm karnaval boyunca; Fun Fun Hayal Takımı ile yarışmalar, gösteriler ve eğlenceler düzenlenecek. Aysel Gülşen ile Anne Çocuk Nefes Çalışması da karnaval süresince programda yer alırken, 12 Nisan Cumartesi günü Enerjisa Çocuk Tiyatrosu ve Toroslar EDAŞ Çocuk Tiyatrosu “Küsmesin Yıldızlar” oyunu da sahnelenecek. Tiyatro, bale ve sergiler kaçmaz M1 Adana AVM, Ramazanoğlu Kültür Merkezi, Adana Müzesi ve Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde tiyatro gösterileri gerçekleştirilirken, Opera ve Bale sanatçılarından Saraydan Kız Kaçırma, Bremen Mızıkacıları ve Yerelden Evrensele Aşk Ezgileri seyredilebilecek. Ayrıca; Çukurova Devlet Senfoni & Devlet Çoksesli Müzik Korosu “Carmına Burana”, Mersin DKTMK “Şarkılar Söyle O Sahillerde” Avni Anıl Özel Konseri, Şanlıurfa Devlet Türk Halk Müziği ve Sıra Gecesi Topluluğu’ndan da “Sıra Gecesi” performansları da karnavalın ilgi çekici etkinliklerinden olacak. Picasso, Refik Anadol’un Dijital Sergisi, Köklere Yolculuk Dijital Sergisi, Beste Alperat ve Ozan Oganer’den Heykel, Cengiz Yatağan ve İsmail Helvacı’dan Resim sergileri ile dopdolu bir karnavalda herkes ilgi alanlarına göre kendinden bir şeyler bulacak. Yarışmalar nefes kesecek Renkli Dev Karnaval Korteji başta olmak üzere, gelenekselleşen Kortej Kostümleri Yarışması, Portakal Çiçeği Halk Koşusu, Portakal Çiçeği Satranç Turnuvası’yla karnaval rekabete açık yarışmalara sahne olacak. Karnavalda “Portakallı Lezzetler Yarışması” da yer alacak. Kentin en önemli tarım ürünlerinden olan narenciyeyi Adana’nın sevilen lezzetleriyle buluşturmanın amaçlandığı yarışmada onlarca lezzet yarışacak. Etkinlikler tüm Adana’ya yayılacak Portakal Çiçeği Kamp Alanı Etkinlikleri, Su Korteji, Rengarenk Fest, Lezzet Etkinlikleri, Adana Hediyelikleri Stant Alanları gibi birçok etkinlik de Adana’da karnaval ziyaretçilerinin katılımıyla gerçekleştirilecek. Lezzet atölyelerinde herkes ilgi duyduğu programa katılabilecek. Bu arada, kamp, karavan, vosvos, motor, bisiklet, off road, doğa sporları tutkunları karnaval süresince Merkez Park ve Yüreğir Millet Parkı içindeki özel kamp yerleşkelerinde bir araya gelecek.
Source: Dünya Gazetesi
Gülben Ergen ile Demet Akalın arasındaki “teşekkür krizi” magazin gündemini karıştırdı
Ünlü sanatçı Gülben Ergen”in Diyarbakır”da açtığı yeni anaokulu sonrası paylaştığı teşekkür mesajında, projeye destek veren bazı isimlerin yer almaması tartışmalara yol açtı. Magazin Bahane programında konuşulan olayda, teşekkür notunda isminin geçmediğini fark eden Demet Akalın”ın sosyal medya üzerinden verdiği tepki dikkat çekti. Anaokulu, “Çocuklar Gülsün Diye” projesi kapsamında, vefat eden Narin Gül adına açıldı ve bu yönüyle oldukça duyarlı bir adım olduğu vurgulandı. “YAKINLIK VARSA TELEFON AÇARSIN” Gülben Ergen”in, “Çocuklar Gülsün Diye” projesi kapsamında Diyarbakır”da açtığı anaokulu gündemdeydi. Açılış sırasında teşekkür edilen isimler arasında Demet Akalın”ın dostlarının yer almaması, Akalın”ın sosyal medya üzerinden Gülben Ergen”e tepki göstermesine neden oldu. Bu duruma Gökay Kalaycıoğlu, “Bu kadar yakınsanız, arayıp söylersiniz. Herkesin önünde ayar verilmez. Ben de böyle bir durumda Demet gibi davranırım” sözleriyle tepki gösterdi. “YARDIMLAR GÖSTERİŞ İÇİN Mİ, İÇTENLİKLE Mİ YAPILIYOR?” Programda yaşanan tartışmada Kalaycıoğlu, yardım projelerinin samimiyetle mi yoksa gösteriş için mi yapıldığını sorguladı. “Yardım ediyorsan karşılığında adının söylenmesini bekleme” diyerek, bu tarz tartışmaların projeye zarar verdiğini belirtti. Hakan Solaker ise bu tür olaylarda insanların duygusal yaklaşmasının doğal olduğunu ifade etti. “DEMET AKALIN TÜRÜNÜN SON ÖRNEĞİ” Programın ilerleyen dakikalarında Gökay Kalaycıoğlu, Demet Akalın için “Bana göre türünün son örneği” yorumunu yaptı. Gülben Ergen ve Demet Akalın”ın yapı olarak birbirinden çok farklı olduklarını belirten Kalaycıoğlu, “Gülben kolay kolay kavga etmez, Demet daha doğrudan tepkisini gösterir” dedi.
Source: Haberler
Galatasaraylı yıldız düğünde halay çekti
Galatasaray, Türkiye Kupası çeyrek finalinde ezeli rakibi Fenerbahçe”yi deplasmanda 2-1″lik skorla yenerek tur atladı.Kupada yarı finalde Konyaspor”la karşılaşacak olan Galatasaray”da takıma 3 günlük izin verilmişti.ABDÜLKERİM BARDAKCI DÜĞÜNE KATILDIBu arada ise Galatasaray”ın başarılı stoperi Abdülkerim Bardakcı, Şanlıurfa”ya gitti ve düğüne katıldı.Viranşehir Mastırlar Kulübü Başkanı İsmail Aksu’nun oğlu İbrahim Aksu”nun düğününde nikah şahitliğini Abdülkerim Bardakcı, eşi Zara ile birlikte yaptı.HALAY ÇEKTİSpor camiasından çok sayıda önemli ismin katıldığı düğün, renkli görüntülere sahne olurken nikah töreninin ardından Abdülkerim, genç çiftle birlikte sahneye çıkarak halay çekti ve tel takma merasiminde aktif rol aldı.
Source: Osman Kocaer
“Vatan şairi” Namık Kemal Evi”nde bayram tatili hareketliliği
Başta İstanbul olmak üzere yakın illerden ve yurt dışından gelen çok sayıda ziyaretçi, kent merkezindeki müzeleri gezdi.
Türk Edebiyatı”nın “Vatan şairi” Namık Kemal”in eserleri ile vatandaşların evlerinden getirdiği tarihi ve kültürel eşyaların sergilendiği Namık Kemal Evi de bayram tatilinde kente gelen turistlerin ilgisini çekiyor.
Ziyaretçiler evi gezerek, Namık Kemal Evi Sorumlusu Sezai Kurt”tan bilgi alıyor.
Namık Kemal Derneği Başkanı ve Namık Kemal Evi Sorumlusu Sezai Kurt, AA muhabirine, bayram tatili için kente gelenlerin Namık Kemal evine uğramadan gitmediklerini söyledi.
Bayram dolayısıyla ziyaretçilerin sayısının arttığını ifade eden Kurt, “Misafirlerimizi ağırlamaya devam ediyoruz. Farklı kentlerden en çok İstanbul”dan gelenler oluyor. Bizde hem kent hakkında hem de Namık Kemal hakkında ziyaretçileri bilgilendiriyoruz. Evi ziyaret eden herkes buradan güzel bir şekilde ayrılıyor.” dedi.
Namık Kemal Evi”ni gezen Nevzat Yılmaz da İstanbul”dan ailesiyle Tekirdağ”a geldiğini dile getirdi.
Tekirdağ”daki müzeleri de ziyaret ettiğini belirten Yılmaz, kentin denizinin, tarihi yapılarını gezmenin keyif verici olduğunu belirtti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
10 yıldır aynı cami kubbesine yuva yapıyorlar
Tekirdağ da Karahisarlı Camisi 10 yıldır leyleklere yuva oluyor. resim#1240565# Mahalleye gelen leylekler, caminin kubbesine ağaç dallarından yaptıkları yuvalarına yerleşti. Leyleklerin yuvaya gelişini mahalle sakinleri sevinçle karşıladı. İmdat Kırmızıgül, leyleklerin 10 yıldır mahalleye gelerek, yuva yaptığını söyledi. Leyleklerin gelişini heyecanla beklediklerini ifade eden Kırmızıgül, Her sene leylekler cami kubbesine geliyor. Onların gelişiyle biz de seviniyoruz. Burada herkes onları bekliyor. Mahallede başka yerlere de yuva yaptık ama oraya gitmediler. Bir hafta önce birisi bir hafta sonra da diğeri geldi. Kahvehanecimiz her gün minareye bakarak, onların gelişini takip etti dedi. Kırmızıgül, leyleklerin yuvada kuluçkaya yatıp yavrularını büyüttükten sonra sonbahar aylarında bölgeden ayrılana kadar onları heyecanla takip edeceklerini dile getirdi.
Source: Habertürk