“Tıp Dünyasındaki Gelişmeler – Skandallar, Kurtuluşlar ve Sağlıklı Yaşam İpuçları”

Ameliyattadaki ücret pazarlığında skandal savunmalar! Gerçekler tek tek ortaya döküldü

Türkiye geçtiğimiz aylarda Bahçelievler”deki özel bir hastanenin acil müdahale bölümündeki skandalı konuştu. Anjiyo için hastaneye giden Hayrettin Erden işlem sırasında hayatının şokunu yaşadı. Acil müdahale sırasında yapılacak işlem ve kullanılacak malzeme yönünden fiyat pazarlığının yapıldığına dair görüntüler sosyal medyada viral oldu. Hastane çalışanı ve doktor ilk kez hakim karşısına çıkarken hastane koordinatörü olan tutuklu H.Y”a hakim, işlem odasına neden girdiğini sordu. H.Y. kendisini şu sözlerle savundu: “Ben stent hakkında hasta yakınına fiyat bilgilendirmesi yapıyordum. İşlem sırasında hasta beni duydu ve yanına çağırdı. Ben de işlem odasına girdim ve odaya girmek içinse doktordan izin aldım” ATV Haber”e konuşan Erden, bunun akıl mantık işi olmadığını söyleyip şu ifadeleri kaydetti: “Ameliyat masasında bir hastada ne telefon olur ne telsiz olur veyahut da bağırsam sesim bile gitmez. Ben bunu kabul etmiyorum. Hiçbir şekilde oluru yok” Hayrettin Erden”in taburcu olduğu sırada hastaneye ödediği 7.000 TL”yi soran hakime cevap veren tutuklu sanık parayı kendisinin almadığın söyledi. İddiaya göre hastane yönetimi böyle bir hakkı olmamasına rağmen o 7.000 lirayı almalarına gerekçe olarak koldan anjioyu bahane gösterdi. DOKTOR SUÇU KADINA ATTI Anjio işlemini yapan doktor ise kendini bu sözlerle savundu: “İ fadesinde tutuklu sanığın işlem odasına içeriye girmesine ben izin vermedim ve ücret pazarlığı yapılırken de o sırada orada değildim Eğer orada olsaydım müdahale ederdim ” Mağdur Erden ise doktor ve hastane yönetimini suçlayıp şunları söyledi: “Doktorun orada izni olmadan zaten o kadıncağız oraya girme şansı yok. Doktor bana diyor ki “Sen kafanı takma benim de indirimim var” Bu ispatlıdır.” Savcı mütalaasında tutuklu sanığın adli kontrol şartıyla serbest kalmasını istedi, hakimse tutukluluğun devamına karar verdi.

Source: Çağla Çağlar


Hatay”da korkunç olay! Koluna inşaat demiri saplanan çocuk kurtarıldı

Hatay “ın Kumlu ilçesinde bir çocuğun koluna inşaat demiri saplandı. Durumu fark eden vatandaşlar 112 Acil Çağrı Merkezi’ne haber verdi. İhbar üzerine bölgeye itfaiye ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralı çocuk inşaat demirinin ekipler tarafından kesilmesinin ardından kurtarıldı. Talihsiz çocuk sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye sevk edildi.

Source: Mahmut Ekinci


“Mahir Polat ilaç almıyor” iddiasına çok sert yanıt!

İBB”ye yönelik “Kent Uzlaşısı” operasyonu kapsamında tutuklanan ve sağlık durumu kötüleştiği için defalarca cezaevinden hastaneye kaldırılan İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, dün hastanedeki muayenesinin tamamlanmasının ardından yeniden Silivri Cezaevi”ne sevk edilmişti.

Polat”ın avukatı Erkam Erdem, Polat”ın tansiyon takibi için holter takıldığını ve kalp ile anksiyete şikayeti için ultrason muayenesi yapıldığını aktarararak, “Mahir bey yeniden cezaevine gönderildi. Tansiyonunun 24 saat takibi için holder takılmış, ultrason işlemi ile kalp ve anksiyete için muayene yapılmış. Bu şartlar altında dosya yarına kadar Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesinden nihai bir değerlendirme yapmak üzere ATK’ya gitmeyecek görünüyor” demişti.

Erdem, X hesabından yaptığı yeni açıklamada, Polat”ın ilaç almadığına ilişkin Yeni Akit haberine ve paylaşımlara da tepki göstererek, şunları kaydetti:

“İNSANLIK DIŞI”

“Müvekkilim Mahir Polat’ın ilaçlarını almadığı yönündeki manipülatif haberleri takip etmekteyiz. Yegane amacı dürüst olarak yürüttüğümüz süreci baltalamak olan insanlık dışı bu paylaşımları yapanlar hakkında yasal yollara başvuracağız. Mahir Bey gibi uzun yıllardır kalp ve tansiyon hastalığı yaşayan birinin ilaçlarını almamasının ölümcül sonuçlar vereceğini bilmelerine rağmen bu tarz paylaşım yapmaları ilgililerin nasıl insani bağlamdan koparak hınçla hareket ettiklerini göstermektedir.

“BİZLERİ KAYGILANDIRMIŞTIR”

Ayrıca, Mahir Bey hükümlü değil tutuklu olmasına ve adli kontrol tedbirlerinin uygulanması için sağlık durumunu tespit eden herhangi bir hastane raporu yeterli olmasına rağmen hükümlülere uygulanan mevzuat doğrultusunda Adli Tıp Kurumuna sevk edilmesi sürecini, bu sürecin bilimsel ve hakkaniyetli ilerleyeceğine dair inancımızla takip ettik. Fakat bugün tekrar Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesine sevki ile yeni bir rapor sürecinin başlatılması, müvekkilimin tahliye sürecini uzatabilecek yeni hamleler olduğu izlenimine neden olmuş ve bizleri kaygılandırmıştır.

“VEBALİNİ HİÇ KİMSE ÖDEYEMEZ”

Kamuoyuyla açık şekilde paylaşmak isterim ki; Mahir Beyin sağlık sorunları cezaevi koşullarında kalmasını mümkün kılmamakta ve bu koşullar sağlığına devamlı olarak zarar vermekte ve hayati risk teşkil etmektedir. Sürecin uzaması ve/veya gerekmediği halde hapis cezası kesinleşmiş kimselere uygulanan infaz durdurma kurallarının Mahir Beyin tahliyesine esas alınması nedeniyle sağlığı ve yaşamı üzerinde telafisi mümkün olmayan zararlar doğmasının vebalini hiç kimse; ne siyasi, ne hukuki ne de vicdani olarak ödeyebilir.”

Source: Haber Merkezi


Dikkat! Riskli besinlerde ilk sırada yer alıyor… Kansere karşı 10 beslenme önerisi

Kanser günümüzde dünya çapında ve ülkemizde halk sağlığını tehdit eden en önemli hastalıklardan biri olarak öne çıkıyor. Kalp ve damar hastalıklarından sonra 2’inci en yaygın ölüm nedeni olan kanser, her yıl milyonlarca insanın yaşamını olumsuz etkiliyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü meme kanseri olurken, erkeklerde akciğer kanseri ilk sırada yer alıyor. Bununla birlikte kolorektal, prostat, mide ve rahim kanserlerinde de belirgin bir artış yaşandığı belirtiliyor. GLOBOCAN (Global Cancer Observatory) raporunun verilerine göre; kanser tanısı alma oranında 2040 yılında yüzde 48 artış görülecek ve yaklaşık 30 milyon kişiye yeni kanser tanısı konulacak.Ancak kanser riski sağlıklı beslenme ve doğru yaşam tarzıyla yüzde 30-40 oranında azaltılabilir. İşte yapılması gerekenler… Obezite, sadece kronik hastalıklarla değil, aynı zamanda; meme, kolorektal, özofageal, böbrek, safra kesesi, rahim, pankreas ve karaciğer dahil olmak üzere, birçok kanser türüyle de doğrudan ilişkili oluyor. Yağ dokusunun fazlalığı; vücutta östrojen, insülin, insülin benzeri büyüme faktörü-1 (IGF-1) gibi hormonların seviyelerini yükselterek kanser oluşumuna zemin hazırlayabiliyor.Ayrıca obeziteye bağlı kronik inflamasyon vücuttaki hücre hasarını artırarak kanser riskinde artışa sebep oluyor. Bu nedenle, yemeklerde aşırıya kaçmayarak ideal vücut ağırlığını korumak; hem genel sağlık hem de kanserden korunma açısından büyük önem taşıyor. Antioksidanlar, vitaminler, lif ve fitokimyasallar açısından zengin olan sebze ve meyveler hücre hasarını önlemeye yardımcı oluyorlar. Renkli ve çeşitli sebze-meyve tüketimi vücudun doğal savunma mekanizmalarını güçlendiriyor. Bu etkileri sayesinde kanserin oluşma riskini azaltmada oldukça önem taşımaktadırlar.Günde 5 porsiyon (yaklaşık 400 gram) sebze ve meyve tüketiminin kanserden korunmada etkili olabileceği bilinmektedir. Özellikle koyu yeşil yapraklı sebzeler, kükürtlü sebzeler, kırmızı-mor meyveler, turuncu renkli sebze ve meyveler önerilmektedir. Tam buğday, yulaf ve bulgur gibi tam tahıllar, sebze ile meyveler, bağırsak sağlığını destekleyen lif açısından zengin besin kaynaklarını oluşturuyorlar. Günde yaklaşık 25-30 gram lif alımı sindirim sistemini düzenleyerek toksinlerin vücuttan atılmasını kolaylaştırıyor. Önerilen miktarlarda lif alımı sindirim sistemini desteklerken, kolon kanseri başta olmak üzere, bazı kanser türlerine karşı koruyucu etki gösteriyor. Beyaz unlu ürünler yerine tam tahıl içeren besinlerin tercih edilmesi lif alımını artırmayı sağlıyor. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) tarafından; sosis, salam ve sucuk gibi işlenmiş etler, “Grup 1 Kanserojen” yani en riskli besinler olarak sınıflandırıldı. Özellikle bu gıdaların içerdikleri nitrit, nitrat ve yüksek sıcaklıkta işleme sırasında oluşan zararlı bileşikler, başta kolorektal kanser olmak üzere, sindirim sistemi kanserleriyle ilişkilendirilmektedir Araştırmalara göre, her gün 50 gram işlenmiş et tüketen bireylerde kolorektal kanser riski yaklaşık yüzde 18 oranında artmaktadır. Kırmızı etin yüksek miktarda ve hatalı pişirme yöntemleriyle tüketilmesi bazı kanser türleriyle ilişkilendiriliyor. Özellikle haftada 500 gramdan fazla kırmızı et tüketiminin, başta kolorektal kanser olmak üzere, sindirim sistemi kanserlerinin oluşma riskini artırabileceği gösterilmiş.Yüksek ısıda, özellikle közde veya mangalda pişirilen etlerde oluşan heterosiklik aminler (HCA) ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar (PAH) gibi zararlı bileşikler, kanserojen etki gösteriyor. Dolayısıyla kansere karşı kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalıdır. Haftada 1-2 kez, haşlama ya da fırınlama gibi sağlıklı pişirme yöntemleriyle tüketmek daha güvenlidir. Aşırı şeker tüketimi obezite riskini artırarak dolaylı yoldan bazı kanser türlerine zemin hazırlayabiliyor. Ayrıca yüksek glisemik indeksli gıdalar vücutta kronik inflamasyonu tetikleyebiliyor. Bu nedenle şekerli içecekler, tatlılar ve beyaz un içeren ürünler gibi rafine karbonhidratlardan uzak durulmalı; yerine tam tahıllar, meyve, sebze ve doğal karbonhidrat kaynakları tercih edilmelidir. Doymuş yağlar (tereyağı, kuyruk yağı gibi hayvansal kaynaklı yağlar) ve trans yağlar (margarin, paketli atıştırmalıklar, kızartılmış fast food ürünleri) aşırı tüketildiklerinde vücutta iltihaplanmayı artırarak bazı kanser türlerine zemin hazırlayabiliyor. Bunun aksine, Omega-3 yağ asitlerinin inflamasyonu azaltarak özellikle meme ve prostat kanserine karşı koruyucu etkileri olduğu saptanmış. Ayrıca araştırmalar, Akdeniz tipi beslenmede yaygın olarak kullanılan zeytinyağı, ceviz ve avokado gibi sağlıklı yağ kaynaklarının kanser riskini azaltmada destekleyici olduğunu ortaya koyuyor. Turşu, hazır çorbalar, işlenmiş atıştırmalıklar ve salamura gıdalar aşırı sodyum içeriyorlar. Aşırı tuz tüketimi de özellikle mide kanseri riskini artırabiliyor. Etiket okuma alışkanlığı kazanmak, işlenmiş gıdaları azaltmak, yemekleri tuz yerine limon, baharat ve sarımsak gibi doğal aromalar ile lezzetlendirmek; hem genel sağlık hem de kanserden korunma açısından önem taşıyor. Dünya Sağlık Örgütü; günlük tuz tüketimini, yaklaşık bir çay kaşığına denk gelen 5 gramla sınırlandırmayı öneriyor. Kızartma, közleme ve yüksek ısıda pişirme yöntemleri kansere neden olabilecek zararlı bileşiklerin oluşmalarına yol açabiliyor. Özellikle etlerde kömürleşme kanser riskini artırıyor. Bu nedenle haşlama, buğulama, fırınlama ya da ızgarada yanmadan pişirme gibi daha sağlıklı yöntemler tercih edilmelidir. Aynı zamanda yiyecekleri aşırı karartmamak, kömürleşmiş bölümleri tüketmemek ve pişirme süresine dikkat etmek, kanser riskini azaltmak açısından önemlidir. Alkol, başta karaciğer, meme, yemek borusu ve kolon kanseri olmak üzere, birçok kanserle ilişkili oluyor. Her düzeyde alkol tüketimi kanser riskini artırıyor; güvenli bir alt sınır belirtilmiyor. Uluslararası Sağlık Otoriteleri, kanserden korunmak için alkolün tamamen bırakılmasını öneriyor.

Source: Hurriyet.com.tr


Maltepe Huzurevi”nde çıkan yangın kontrol altına alındı

Olay, saat 05.00 sıralarında Maltepe Huzurevi”nde meydana geldi. Huzurevinin içerinde bulunan özel bakım ünitesinde, sebebi henüz belirlenmeyen bir nedenle yangın meydana geldi. Paniğe neden olan yangında yapılan ihbarlar üzerine olay yerine çok sayıda itfaiye, ambulans, polis, AFAD ve UMKE ekipleri sevk edildi. İtfaiye ekiplerinin çalışmaları sonucu yangın kontrol altına alınırken, tedbir amaçlı olarak içerideki 90 kişi kurumun çok amaçlı salonuna tahliye edildi. Öte yandan dumandan etkilenen 17 kişi çevredeki hastanelere kaldırıldı.
İstanbul Valiliği”nden yapılan açıklamaya göre, “Yangın sırasında huzurevinde 90 kişi bulunmakta olup dumandan etkilenen 17 kişi 112 ekipleri tarafından çevredeki hastanelere sevk edilmiştir. Yangın sırasında binadan tahliye edilen diğer huzurevi sakinleri ise kurumun çok amaçlı salonuna yerleştirilmiştir. Yangının çıkış sebebi, itfaiyenin incelemesinin ardından belirlenecektir.” denildi.
İtfaiye Daire Başkanı Remzi Albayrak olay yerine gelerek ekiplerden bilgi aldı.Bu içerik Doğukan Akbayır tarafından yayına alınmıştır

Source: Doğukan Akbayır