Kıbrıs gidiyor Aksakallı nerede?
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Kazakistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın Lefkoşa’nın Rum kesiminde büyükelçilik açıp Güney Kıbrıs’ı “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanımasını, “Türk dış politikasının iflası” olarak niteledi ve “AKP sadece bu ülkenin asırlık birikimini satmakla kalmadı, Kıbrıs’ı da gözden çıkardı” dedi. “Aksakallı Binali Bey nerede?” diye soran Uysal, SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Ülke, AKP’nin tayin ettiği bir gündemi konuşurken, vatandaş AKP iktidarı ve Erdoğan’ın suni gündemlerine maruz bırakılırken, ya bir torba yasa ile özgürlükler törpülenir ya bir devlet malı, kamu malı daha peşkeş çekilir ya da AKP’nin beceriksizliği ile bir milli dava daha terk edilir. Türk Devletleri Teşkilatı’na danışma kurulu olarak görev yapan, başkanlığını AKP’nin eski başbakanı
Binali Yıldırım’ın yaptığı ‘Aksakallar Konseyi’ bu feci durum karşısında nasıl tepki verdi? Ülkenin güvenliğini satanlar, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını kaça sattı?”
Source: Yavuz Alatan
ABD”den İstanbul açıklaması: Ukrayna ile ilgili değil
Bruce, Dışişleri Bakanlığı”ndaki günlük basın toplantısında gazetecilerin, Karadeniz”in kuzeyinde ve Orta Doğu”daki gelişmelerle ilgili sorularını cevapladı.10 NİSAN”DA İSTANBUL”DA BULUŞMA!ABD ve Rus heyetlerinin İstanbul”da görüşecekleri bilgisini teyit eden Bruce, “ABD ve Rus heyetleri, ikili misyonlarımızın operasyonlarını daha da istikrara kavuşturmak için ilerleme kaydetmeye çalışmak üzere 10 Nisan”da, İstanbul”da ikinci kez bir araya gelecek.” dedi.Görüşmelerde, siyasi veya güvenlikle ilgili bir konunun gündemde yer almayacağını vurgulayan Bruce, bu buluşmada Ukrayna”nın da kesinlikle gündemde olmayacağının altını çizdi.UKRANYA AÇIKLAMASIHeyetler arasında gerçekleşecek görüşmeye dikkati çeken Bruce, “Bu görüşmeler yalnızca büyükelçilik operasyonlarımıza odaklanıyor, genel olarak ikili ilişkileri normalleştirmeye değil. Bu da ancak Rusya ile Ukrayna arasında barış sağlandığında gerçekleşebilir.” diye konuştu.Rusya adına Ukrayna”da savaşan 2 Çin vatandaşına yönelik raporların farkında olduklarını belirten Bruce, Çin”in, Ukrayna”daki savaşta Rusya”nın en büyük destekçisi olduğunu söyledi.Bruce, “Çin, Rusya”nın savaşı sürdürmesi için ihtiyaç duyduğu çift yönlü (sivil ve askeri amaçlı) kullanıma uygun malzemelerin neredeyse yüzde 80″ini sağlıyor.” ifadesini kullandı.”TÜRKİYE KESİNLİKLE BİR DOST”Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio”nun, Türkiye”nin Suriye”deki olumlu rolüne yönelik ifadeleri hatırlatılan Bruce, “Türkiye kesinlikle bir müttefik ve bir dost.” dedi.
Source: Mehmet Küçükkahveci
ABD”den Çin ile yaşanan krizi tırmandıracak açıklama: Geri alacağız
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, Panama ziyareti sırasında Devlet Başkanı Jose Raul Mulino ile Panama City”de ortak basın toplantısı düzenledi. “HEP BİRLİKTE GERİ ALACAĞIZ” Burada yaptığı konuşmada Hegseth, Çin”in Panama Kanalı üzerindeki etkisine işaret ederek, “Panama Kanalı”nı Çin”in etkisinden hep birlikte geri alacağız ve bunu diğer yetenekli, aynı düşüncedeki müttefiklerimiz ve ortaklarımızla birlikte yapacağız.” ifadesini kullandı. “ÇOK NET OLMAK İSTİYORUM” Hegseth, “Çok net olmak istiyorum: Çin bu kanalı inşa etmedi. Çin bu kanalı işletmiyor ve Çin bu kanalı silahlandırmayacak.” diyerek, ABD”nin Orta Amerika ülkesiyle ilişkilerinin gelişmeye devam edeceğini savundu. TRUMP”IN SÖZLERİ ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldikten sonra şubat ayında Kongre”de yaptığı konuşmada, “Ulusal güvenliğimizi daha da artırmak için yönetimim Panama Kanalı”nı geri alacak.” ifadesini kullanmıştı.ABD Başkanı daha önceki açıklamalarında da Panama”daki ABD askeri varlığını artırarak Çin”in buradaki etkisini, özellikle de kanala erişimini azaltmak amacında olduklarını söylemişti.Yıllık değeri yaklaşık 270 milyar dolar olan ABD konteyner trafiğinin yüzde 40″ından fazlasının Panama Kanalı”ndan geçtiği belirtiliyor.
Source: Erdem Aksoy
“İmamoğlu” çıkışı: Anket bekliyorlar! Geri adım atacaklar
Olağanüstü kurultayda yeniden genel başkan seçilen ve 1967″den bu yana ilk kez Parti Meclisi anahtar listesi çizik yemeden delege tarafından onaylanan lider olan Özgür Özel, dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. 19 Mart haftası 3 kayyum beklediklerini söyleyen Özel, “Ekrem İmamoğlu”nun tahliye bekliyor musunuz?” sorusuna yanıt verdi. İktidarın anket sonuçlarını beklediğini iddia eden Özel, “Geri adım atacaklar” dedi. ABD Başkanı Trump”ın Cumhurbaşkanı Erdoğan”a yönelik övgüleri için “utanıyorum” diyen Özel, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”a da çok sert ifadelerle yanıt verdi.
CHP lideri Özel”in Nefes Gazetesi”nden Deniz Zeyrek”e yaptığı açıklamalar şöyle:
“3 KAYYUM BEKLİYORDUK”
“İstanbul Barosu da dahil biz o kara haftada üç kayyum bekliyorduk. Bu sefer Erdoğan baktı ki hukuken sonuç alamayacak aynı MHP meselesinde olduğu gibi bir ilçe asliye hukuk mahkemesinden kayyum kararı alınıp talimatın da CHP’ye cuma akşamı 16:59’da tebliğ edilmesi kararlaştırılmış.
Bazı illerin valileri ‘il başkanlarımıza Pazar günü size o seçimi yaptırmayacağız’ demişler.
“TEBLİGAT İÇİN PARTİNİN KARŞISINDAKİ KAFELERE KADAR GELMİŞLER”
Biz de olağanüstü kurultay başvurusunu gizli yapıp, ret cevabı almayacağımız bir salon ayarladık. Tebligat için partinin karşısındaki kafelere kadar gelmişler.”
“KAFA KAFAYA TOKUŞUYORUZ”
Erdoğan’ın saldırmaya kendilerinin de direnmeye devam ettiklerini anlatan Özel, mücadele şekillerini “Kafa kafaya tokuşuyoruz” sözleriyle anlattı.
Erdoğan’ın elindeki devlet imkanlarıyla devlet gücüyle saldırdığını söyleyen Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz de milletten aldığımız güçle, üyelerimizin dinamizmiyle CHP’yle dayanışanlarla gençlerden aldığımız enerjiyle karşı çıkıyoruz. Onun elinde sınırsız devlet imkanları var, bizim de elimizde gençlerin ve kitlenin sınırsız direnme gücü var. Biz direnmeye devam edeceğiz.”
“TRUMP KONUSUNDA UTANIYORUM”
İktidarın Trump’ın Erdoğan’la ilgili sözlerinden memnun olduğuna dikkat çeken Özel şu yorumu yaptı:
“Büyük bir akıl tutulması var. Trump Erdoğan’ı övmemiş. Hem dalga geçmiş hem tehdit etmiş. Bir defa Rahip Brunson’u anımsatıyor. Erdoğan’ın ‘O papazı vermeden bu papazı alamazsın’ dediği Brunson bir telefonla verildi. ‘Aptal olma’ dediği mektup orada duruyor. Gazze meselesinde de bölgeyi ele geçirmek, BM kararını tanımamak, enerji kaynaklarını elinde tutmak planları var. Erdoğan bütün bunlara tek kelime etmiyor. Tersine ‘Trump bizi övdü’ diye bayram ediyorlar. Utanç verici bir durum. Onlar seviniyor, Türkiye Cumhurbaşkanı bu hallere düştü diye ben utanıyorum.”
FİDAN’A YANIT: HADDİNİ BİLSİN SEKRETERLİĞE DEVAM ETSİN
Özgür Özel kendisine “Artık haddini bil” diyen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a da şu karşılığı verdi:
“Bana bu rejimin çizdiği sınırı bilmiyorum ama son sandıkta milletin çizdiği sınır Türkiye’nin birinci partisinin lideri olduğumdur.
AK Parti’nin içi de kafası da karışık Türkiye karışık dış ilişkiler karışık ama CHP’de tam bir bütünlük beraberlik hâkim.
Delegenin verdiği yetki: Mücadeleye devam.
Milletin verdiği yetki: Birinci partisin iktidara doğru yürü.
Adayımızı çıkarmışız, sandığı istiyoruz ve yürüyoruz.
Bir defa ben bu yetkileri hep seçilerek alıyorum. Hakan Fidan bir defa dışişleri sekreteri. Başkanlık rejimlerinde bakan demezler. Hakan Fidan da haddini bilsin. Bana yanıt yazan laf söyleyen Erdoğan’ın tüm sekreterleri atanmışlardır.
Hakan Fidan sekreterliğe devam etsin biz bu ülkeye Dışişleri Bakanı kazandırmak için çalışıyoruz.”
Özel, açıklamasının devamında ise şu değerlendirmelerde bulundu;
EKREM İMAMOĞLU SERBEST BIRAKILIR MI?
“AK Parti burada bir karar verecek. Ekonomiye kaybettiriyor. Kendine kaybettiriyor. Anket beklediklerini düşünüyorum. Anket firmaları AKP’nin zayıfladığını, CHP’nin ise gücünü arttırdığını söylüyor.
Sahada AKP için çok olumsuz bir duygu var. Halkın bu sahiplenmesinin AK Parti’ye geri adım attıracağını düşünüyorum.
“ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAYBETSE DE SİYASETEN KAZANIR”
İtiraz dilekçesi işlemde. Bunun siyasi bir karar olduğu açık. Hukuki olsa tutuklama olmazdı. Eğer Erdoğan da geleceğe dönük stratejik akıldan bir damla kaldıysa bu tutuklama meselesinden vazgeçerler. Bu iş Ekrem İmamoğlu’nu, CHP’yi büyüten, bütün muhalefeti birbirine kenetleyen ve otokrasi ile demokrasi arasında bir rekabete dönüştüren, ahlaki ve psikolojik üstünlükle ve çoğunluk enerjisinin muhalefette olduğu ortaya çıktı. Bunu görüyorsa o gün verdiği talimattan vazgeçer ve Ekrem Bey serbest kalır.
Aynı gözü dönmüşlükle devam ederlerse Ekrem Bey özgürlüğünü kaybeder ama siyaseten hiçbir şey kaybetmez.
“ONLARI İÇERİDE TUTMAK, HER GÜN BİRAZ DAHA ZORLAŞACAK”
Bir Cumhurbaşkanı adayının hapiste tutulması, hatta üç muhtemel rakibinin hapiste tutulması Erdoğan’ın ne Türkiye’ye ne dünyaya anlatabileceği bir şey değil. Onları içeride tutmak, seçimin yaklaştığı her gün biraz daha zorlaşacak. Yarın bugüne göre daha zor olacak.”
Source: Devrim Karadağ
Rus Büyükelçiliği, Musk”ın paylaştığı “Rusya ve ABD düşünülenden daha yakın” videosunu alıntıladı
Büyükelçiliğin X hesabından, ABD Başkanı Donald Trump”ın kıdemli danışmanı Musk”ın dün “Rusya ve ABD”nin yakınlığına” dair paylaştığı video “Bazılarının düşündüğünden daha yakınız” mesajıyla alıntılama yapıldı.
Alaska ve Sibirya bölgeleri arası Bering Boğazı”ndaki Diomede Adaları hakkında bilgi verilen videoda, iki ülkenin “bazen birbirlerine bağlı olduğu” savunuldu.
Videoda, “Tüm Amerikalılar ABD ve Rusya”nın birbirine çok daha yakın olduğunu bilmiyor, sadece iki mil uzaklıkta. Bazen birbirlerine bağlılar bile.” ifadesi yer aldı.
İki Diomede Adası”nın birbirine uzaklığının 2,4 mil (3,8 kilometre) olduğu bildirilen videoda bu adaların ABD ve Rusya ana karasını ayırdığı kaydedildi.
“Küçük Diomede”nin” ABD”ye ait olduğu ve adadaki “Diomede kasabasının” 82 kişilik nüfusuyla “ABD”nin en izole kasabalarından biri” olduğu belirtildi.
Videoda, “Bu nedenle Diomede, Rusya”ya iki mil su ile ayrılmış en yakın Amerikan kasabası.” ifadesi kullanıldı.
“Büyük Diomede”nin” Rusya”ya ait ve ıssız olduğu anımsatılan videoda, bu adada sadece askeri personel bulunduğu bildirildi.
“ABD tarafından sınırı geçerseniz bir tür zaman yolcusu olacaksınız”
Uluslararası tarih değiştirme çizgisi (IDL) dolayısıyla iki ada arasındaki saat farkına dikkati çekilen videoda, şu ifadeler yer aldı:
“Mesele şu ki kışın su donar ve iki ülke arasında bir buz köprüsü oluşturur. Böylece sınırı karadan geçmeyi mümkün kılar. Uluslararası tarih çizgisi olması ilginç ki bu iki ada arasındaki çizgi arası fark 21 saat. ABD tarafından sınırı geçerseniz, gelecekte ve bir tür zaman yolcusu olacaksınız.”
Videoda bu duruma örnek olarak bir pazar gecesi 12.00″de sınırın geçilmesi halinde, zamanın pazartesi akşam 21.00″e döneceği tasvir edildi.
Diomede Adaları, Asya”nın en doğusu ve Amerika”nın en batısı kabul edilen Bering Boğazı bölgesinde konumlanıyor.
IDL, başlangıç meridyeninin 180 derece doğusu ya da batısındaki meridyen dairesi olarak biliniyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Mustafa Sabri Beşer yazdı: 21 günde sen ne yaptın?
Son 21 günde Gazze”de 500″den fazla çocuk katledildi.Bu cümleyi okudun!Belki başını eğdin, belki gözlerini kaçırdın.Bir istatistik değil.Bu, toprağa düşen bir oyuncak, kan içinde kalmış bir pijama, sessizce haykıran bir anne, göğe savrulan bir çocuk kokusu.Bir baba, gövdesi ikiye ayrılmış evladının alt yarısını battaniyeye sarıyor. Üst yarısı hâlâ enkaz altında.Bir annenin kulağında hâlâ çocuğunun “Anne susadım!” fısıltısı çınlıyor. Terör çetesi İsrail füzeleri, suya koşan çocuğu toprağa düşürdü.Sahra hastanesinde 23 bebek, oksijen yetersizliğinden birer birer can verdi.Ve o an orada bulunan doktorun çığlığı:”Onları anne sütüyle değil, gözyaşıyla besledik!”Her bombayla bir sabah ezanı sustu, bir oyun yarıda kaldı, bir dua yetimleşti.500 çocuk öldü!Biz neyle meşguldük?Hangi dizinin finalini izliyorduk?Hangi indirimde hangi ürünü sepete ekliyorduk?Bir hırsızı aklama sevdasıyla meydanlara doluşan CHP, bütün ayrıntılarıyla senin de gündemindeydi değil mi?CHP”nin 21 gününde,”Onur yürüyüşü!” vardı.Laiklik alarmı vardı.Cuma hutbesinin “siyasal” olup olmadığı vardı.Gazze yoktu.500 çocuk yoktu.”Gazze” kelimesi, BBC röportajında bir kez bile geçti mi?Hayır. Ama ne vardı?LGBT etkinlikleri desteklendi.Cuma hutbeleri sorgulandı.Namaz kılan gençlere “domuz bağcıları” dendi.Ve en nihayetinde, halkın boğazından geçen yerli ürünlere bile boykot çağrısı yapıldı.CHP, halkı kendi sofrasına düşman etti.Çünkü CHP”nin ruhu gâvurun balkonunda,Kalbi ise Siyonizm”in elit salonlarında atıyor.Gazze alev alev yanarken…Biz de ne oldu?Trendyol”da en çok satan ürün: Saç düzleştirici.En çok izlenen video: Bir şarkıcının sahne kıyafeti.TBMM”de tartışılan konu: Milletvekilinin saç modeli.Sosyal medyada gündem: “Ghibli filtresiyle hangi anime karakterine benziyorsun?” Modern cehaletin pastel tonlu versiyonu!Cuma hutbesinde Gazze diyen imam protesto edildi.Dua eden öğretmenler hakkında soruşturma başlatıldı.Hiçbir şey yapmadık.Yemeye devam ettik.Gülmeye devam ettik.Gazze için dua edenlere “şov yapmayın” dedik.Gazze için saf saf toplananların önüne dikilen ah o medyatik putçuklar…”Biz önde yoksak, bu yürüyüş olmaz” dediler.”Kameralar bizi çekmiyorsa, dağılın buradan” diye bağırdılar.”Mikrofon bizim elimizde değilse, Gazze”yi savunamazsınız” diye tehdit ettiler.Ümmetin kanı yere akarken, bu sahte fenomenleri alkışladık.Gazzeli yetimlerin ahı göğe yükselirken, biz onların Instagram videolarını, iftar programlarını izledik.Kendimize örnek diye, reklam arası Müslümanları seçtik.İçleri boş, dilleri kalabalık bu maskeli Müslümancıkları “öncü” sandık.Alıştık.Ölüme alıştık.Katliama alıştık.Konforumuza sımsıkı sarıldık.Gazze yanarken, soğuk kahveyle, yeni dizilerle, gündem sığlığıyla poz verdik.Bir gün hesap günü gelecek.Terör çetesi İsrail yargılanacak.Ve sana sorulacak:”500 çocuk ölürken, sen ne yaptın?””Senin ellerin neden hâlâ temiz?””Senin gözlerin neden hiç ıslanmadı?””Senin yüreğin neden hiç yanmadı?”Ve o zaman… hiçbir kelime işe yaramayacak.Bu yazı sana yazıldı; bana yazıldı!Instagram”da story atan, fiyatlara söven ama dua etmeyen sana; bana!Kahve içip video izleyen ama tek secdede gözyaşı dökmeyen sana.Sana yazıldı çünkü sorumluluk senin; benim!Çünkü 500 çocuk için ne yaptığını sormak sana düşer.Saklanamazsın.Kaçma.Kendinle yüzleş.500 Çocuk!Bu cümleyi tekrar oku.Yavaşça.500 Çocuk!Her harfini hissederek.Her harfinde bir çocuk bedeni düşünerek.500 yıldız gitti.Gökyüzü karardı.Biz kararmadık!Göz göre göre baktık.Ve sonra, televizyonu kapatıp çay doldurduk…
Source: Mustafa Sabri̇ Beşer
Oval ofisteki basın toplantısının şifreleri
Dünya geçtiğimiz akşam Oval Ofiste İsrail Başbakanı Zalim Netanyahu ile Amerikan Başkanı Trump”ın basın toplantısını konuşuyor.
Trump”ın ve Netanyahu’nun ağzından dökülen ek vergiler, İran”la ve Gazze ile ilgili cümleler medyada neredeyse yer bulmadı.
Herkesin konuştuğu; Trump”ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan”a yönelik övgü dolu sözleri ve Netanyahu’ya dönüp “makul olmalısın!” uyarısıydı.
Aslına bakarsanız Netanyahu’nun Washington ziyaretinin arka planına baktığımız zaman basın toplantısı öncesi ve sonrası ile yapbozun parçalarını birleştirdiğimizde çok ilginç bir tablo ortaya çıkıyor.
Aldığımız bilgiye göre görüşme talebi İsrail tarafından geldi.
Normal şartlarda ortada görüşülecek önemli bir konu yoktu.
Ne Gazze, ne İran ile ilgili ne de başka bir konuyla ilgili İsrail ve ABD”nin acil yüz yüze görüşmesi gereken bir durum bulunmuyordu.
Daha doğrusu kamuoyunun bildiği bir konu yoktu.
Ama başka bir durum vardı.
Macaristan”da Başkan Orban’la samimi görüntüler veren Netanyahu ardından Washington”ı ziyaret etmek istemişti.
Kapıda Trump tarafından karşılanan Netanyahu sarılmak için hamle yaptığında Trump eliyle geri ittirdi.
Dikkatli gözlerden kaçmayan bu detay aslında içeride neler konuşulacağının habercisiydi.
Türkiye saati ile yaklaşık olarak 20.40″ta içeri girdiler ve basın toplantısı da yine yaklaşık olarak 22.00″de başladı.
Yani üç aşağı beş yukarı bir saat 20 dakika hatta fazlasıyla söylemek gerekirse bir buçuk saat bir görüşme gerçekleşti.
Bu görüşmenin yaklaşık 20 dakikası buyur etme, hoş geldin şeklinde geçtiğini düşünürsek geriye yaklaşık olarak 1 saatin biraz üzerinde bir zaman dilimi kalıyor.
Bu bir saat içerisinde neler konuşulduğuna bakmak için basın toplantısının başlangıcında Netanyahu’nun sarf ettiği ilk cümlelere odaklanmak yeterli.
Netanyahu gazetecilerin karşısında ilk cümle olarak “Suriye”de çatışma istemiyoruz. Türkiye ile çatışma istemiyoruz. Trump ile Erdoğan”ın arası çok iyi. Bize arabuluculuk etsin.” diyerek sözlerine başladı.
Ardından da kısa bir İran mesajı verdi.
Bu açıdan bakınca Oval Ofiste iki tarafın iki ana gündem maddesi olduğunu söylemek mümkün.
İlki Türkiye, ikincisi de İran…
Ancak İran konusunda her konuda hemfikir olan iki tarafın Türkiye konusunda fikir ayrılığına düştüğünü görmek zor olmasa gerek.
Yani şöyle düşünelim:
Netanyahu kameraların önünde “Trump, Türkiye ile aramızı düzeltmek için aracı olsun.” diyor.
Amerikan Başkanı ise Netanyahu”ya dönüp “Erdoğan”la benim aram çok iyi. Büyük bir adam tanıyorum adı Erdoğan. Benim aram çok iyi. Aranızdaki sorunu çözerim.” dedikten sonra Netanyahu”ya dönüp yüzüne karşı “Sen de makul olmalısın!” diye ekliyor.
Buradan siz olsanız hangi sonucu çıkarırsınız?
Demek ki kapalı kapılar ardında İsrail Türkiye ile ilgili “makul olmayan” bazı isteklerde bulundu diyebiliriz değil mi?
Hepsi bir yana bir saatlik görüşmede İsrail tarafının Türkiye hakkında neler söylediğini tahmin edebilmek çok zor olmasa gerek.
Muhtemelen uzun süredir yürüyen bir diplomasi trafiğinin son halkasını görmüş olduk.
Bu diplomasi trafiğini anlamak için Dışişleri Bakanı Hakan Fidan”ın geçtiğimiz hafta Amerikan Dışişleri Bakanı ile bir araya geldiği toplantı ve sonrasında verdikleri mesajları okumak yeterli olacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın bir dünya lideri olduğunu kendi kendimize söylememize gerek yok!
Fransız ve Amerikan dergileri dünyayı yöneten liderler listesi yaparken 5 isimden bahsediyor.
Biri Sayın Erdoğan…
Dolayısıyla insan şunu sormadan edemiyor.
İç siyasette “Erdoğan gitsin de yerine kim gelirse gelsin” diyenlerin acaba şu tabloyu gördükten sonra fikri değişir mi?
Yani şunu söylemeye çalışıyorum.
“Erdoğan gitsin de yerine tuvalet terliğine oy vereyim” diyorlar ya!
Trump, tuvalet terliği hakkında bu sözleri sarf eder mi?
Eğer Türkiye”nin yönetimi güçsüz, basiretsiz insanlara kalsa Türkiye Uluslararası arenada nasıl bir pozisyonda olur iyi düşünmek lazım.
Analiz yaparken elimizde bir veri daha var. Washington”ı ziyaretinde devlet başkanları Amerikan Başkanıyla kameraların karşısına geçerek basın toplantısı düzenlerler.
Bu basın toplantısı iptal edildi.
Ardından oval ofiste gazetecilerin önünde mesajlar verildi.
Trump döneminde bu davranış tarzı zaman zaman gördüğümüz bir yaklaşım…
Bakalım Netanyahu mesajları alabildi mi?
Ama en önemlisi verilen mesajı biz anlayabildik mi?
Source: Mustafa Y