“Çevre Bilimleri Gündemi – Tarım Krizi, Enerji Dönüşümü ve Doğal Gaz Fiyaskosu”

Sıcaklık değişiminin tarla ve bahçe ürünlerinde kayıplara neden olacağı belirtiliyor: Ülke tarımı ‘don’du

İklim krizinin etkisiyle mevsim normallerinin üzerinde ve altında seyreden sıcaklıklar tarımı vurdu. Son bir ayda önce Akdeniz, ardından İç Anadolu, Karadeniz ve Ege bölgelerinde yaşanan zirai don, üreticiyi çaresiz bıraktı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Üretimin devamlılığı için üreticilerimizin desteklenmesi ve zor durumda olan çiftçilerimizin yanında olmamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu. Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) Genel Müdürü Ahmet Güldal, “Ülkemiz genelinde son günlerde etkili olan zirai don hadiseleri, birçok bölgemizde tarımsal üretimi olumsuz etkilemiş, özellikle tarla ve bahçe ürünlerinde ciddi kayıplara yol açmıştır. Zarar gören tüm üreticilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, benzer afetlerin bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum” dedi. Samsun’da “Millet iradesine sahip çıkıyor” mitinginde konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise zarar gören yerlerin afet bölgesi ilan edilmesi çağrısında bulundu. Bu önerileri hakkında TBMM’ye teklif sunacaklarını belirten Özel, “Ancak göreceksiniz ki iktidar bunu reddedecek” ifadelerini kullandı. ‘ÇEŞİTLİLİĞE YÖNELMEMİZ LAZIM’Ülke tarımında birçok bölgede “monokültür” olarak tanımlanan tek ürün üretimi olduğunu belirten Tarım Ekonomisi Derneği Başkanı İpek Süer Topuzoğlu, “Örneğin sadece kayısı, sadece fındık üretimi hâkim. Bu sistemler iklim şoklarına karşı aşırı hassas. Çeşitliliğe dayalı üretim sistemleri (polikültür, tarım ormancılığı gibi) don gibi olaylarda zarar riskini yayar ve azaltır” dedi. İklim yasa tasarısında üretim desenindeki çeşitliliğe teşvik edecek bir vizyon olmadığına dikkat çeken Topuzoğlu, “Agroekoloji, ürün çeşitliliğini artırarak hem ekonomik hem ekolojik direnci güçlendirir. Bu hem çeşit hem de tür anlamında değerlendirilmelidir. Aksi halde her yeni don, kuraklık, dolu olayında kırsalda ekonomik çöküşler ve gıda krizleri kaçınılmaz hale gelecek” uyarısında bulundu. TARIMSAL PLANLAMA VURGUSUÇukurova Üniversitesi Tarım Ekonomisi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Burak Öztornacı, zirai donun özellikle meyvecilik açısından önemli bir evredeyken yaşandığını belirtti. Ürün zenginliği ve verimliliği yüksek olan deprem bölgesinin, yaralarını sarmaya başlamışken bu durumun yaşanmasının o bölgede daha büyük etkisi olacağını belirten Öztornacı, sorunların kalıcı çözümü için tarımsal sigortacılığın kamu yararı ve gıda güvenliğini baz alan şekilde geliştirilmesi ve de yurtiçi ve yurtdışı ürünlere yönelik tarımsal planlama yapılması gerektiğinin altını çizdi. Malatya Ticaret Borsası (MTB) Başkanı Ramazan Özcan ise “Yıllık 500 milyon dolar üzerinde gelir elde ettiğimiz kayısının tamamını kaybettik” diye konuştu. Yaşanan don felaketinin etkilerini değerlendiren ekonomist İris Cibre, “Taze meyve sebzede zaten enflasyon çok yüksekti. Bu don olayı hiç iyi olmadı. Zaten zor durumdaki çiftçinin hasadının büyük kısmı satılabilir olmayacak. Bu hem fiyatlara yansıyacak hem de yeni sezonda ekim için sermayeleri kurumuş olacak. Tarımda önemli desteklere acilen ihtiyaç var” dedi. BİRÇOK ÜRÜN ZARARDA Son bir ayda farklı yerde yaşanan zirai don nedeniyle Akdeniz’de başta sert çekirdekliler olmak üzere patates, salatalık, marul, kabak, şeftali, kayısı, nektarin, erik ile karpuz, Ege’de ve Trakya’da üzüm bağları, Malatya’da kayısı, Karadeniz Bölgesi’nde fındık, İç Anadolu Bölgesi’nde elma, patates, erken ekilen şekerpancarı, meyve bahçeleri ile birlikte birçok ilde de tarla bitkileri, meyveler büyük zarar gördü.

Source: Çağdaş Bayraktar


Cengiz, İmamoğlu operasyonu konuşulurken maden izni istedi, fırsatı kaçırmadı

Vatandaşın gözü kulağı iktidarın attığı siyasi adımlara çevrilmişken, neredeyse yedi bölgede enerjiden inşaata farklı alanlarda milyarlarca liralık projelere devam eden Cengiz Holding yine fırsatı kaçırmadı. Holding, Temmuz 2024’te Eskişehir’in Mihalgazi ve Tepebaşı bölgesinde siyanürle altın ve gümüş arama faaliyetine yönelik Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunu büyük eksikliklerle Çevre Bakanlığı’nın onayına sundu. 9 Nisan’da maden projesinin ÇED sürecinin bir parçası olan İnceleme Değerlendirme Komisyonu’nun toplantısı Ankara’da Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nda gerçekleştirildi. Eksiklikler nedeniyle toplantıdan durdurma kararı çıktı. Bakanlık ise nihai kararını bu hafta duyuracak. Süreç olumlu devam ederse Sakarya Nehri kıyısındaki verimli arazilerde, 836 hektarlık ruhsat alanında ve 57.5 bin ağacın bulunduğu bölgede kazı yapılacak.

MADEN ÇÖPLÜĞÜ OLMAYACAK

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, “İliç’ten ders almayanlar İç Anadolu’nun Çukurova’sı Eskişehir Mihalgazi-Sarıcakaya’ya gözünü dikti’’ dedi ve SÖZCÜ’ye şunları söyledi: “Yılda 12 milyon ton kazı yapılacak ve İliç gibi açık ocak ve siyanürlü yığın liç yöntemi kullanılacak. Yılda 10 milyon ton su kullanılacak. Eskişehir’in su kaynaklarının 5’te 1’i bu madene gidecek. Sakarya Nehri kıyısında, 4 mevsim narenciye ve sebze yetişen, 28 endemik bitki ve 61 omurgalı hayvan ile 128 kuş türüne ev sahipliği yapan bölgede, ağaçlar kesilecek ve siyanür ile altın aranacak. Altın madeni tarımı bitirir, su kaynaklarını yok eder, doğal hayatı öldürür. Siyanür halk sağlığını tehdit eder. Bu projeye karşı direneceğiz, Eskişehir’i maden çöplüğü yaptırmayacağız.”

‘Pervasızca davranıyor’

Ankara’da Bakanlık bünyesinde gerçekleştirilen toplantıya katılan Eskişehir Doğa ve Yaşam Platformu Avukatı Mert Yedek, ÇED süreci hakkında şu bilgileri verdi: “Devasa hata ve eksiklikler var. Bakanlık duyurusundan sonra Cengiz Holding’e eksikliklerini tamamlaması için iki aşamada olmak üzere en fazla 18 ay süre tanıyabilir. Bir sonraki toplantıdan durdurma, iptal ya da yürütme çıkabilir. Fakat holding eksiklerini tamamlama noktasında Bakanlık desteğinin rahatlığıyla pervasızca davranıyor. Bizim eleştirilerimiz nedeniyle Çevre İl Müdürü hakkımızda suç duyurusunda bulundu. Biz de karşı dava açtık.”

‘Süreç henüz bitmiş değil’

Eskişehirliler maden arama projesinin duyurulduğu günden itibaren bölgede eylemler gerçekleştiriyor. Verimli arazilerin yok olmasından endişe eden sivil toplum örgütleri ve bölge halkı farklı noktalarda protestolar düzenliyor. Gelinen noktada ÇED sürecine yönelik iptal değil, durdurma kararı çıktı. Bu da sürecin devam edeceği anlamına geliyor. Süreçle birlikte bölgedeki endişe de hız kesmiyor.

‘Hep birlikte mücadele etmeliyiz’

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada, “Sakarya Vadisi’nin doğal kaynaklarını, suyunu ve havasını korumak, herkes için çok büyük önem taşıyor. Mihalgazi ve Sarıcakaya ilçelerimiz, Eskişehir’in iki önemli yerleşim yeri, bereketli topraklarla çevrili. Son dönemde bölgedeki madencilik faaliyetleri arttı ve bunu üzüntüyle karşılıyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve doğamızı korumak için hukuksal süreç başlattık. Doğal kaynaklarımız hızla kirleniyor ve buna karşı hep birlikte mücadele etmeliyiz” dedi.

Source: Haber Merkezi


Cennete beton ihalesi

Muğla’da bulunan Akyaka Orman Kampı’nda doğa talanına tepkiler sürüyor. Kamp alanını genişletmek için yüzlerce ağaç kesildi.

Şimdi de Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi ve Nitelikli Doğal Sit alanı içerisinde kalan 7 bin metrekarelik bölgeye 8 santimetre yüksekliğinde beton parke döşeneceği ortaya çıktı. Bu nedenle ihaleye çıkılacağı öğrenildi. Gökovalılar, ormandaki betonlaşmaya tepki gösterip ihale kararını protesto etti.

“DÖNÜŞÜ OLMAYAN ZARAR”

Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneği, çalışmaların habitat kaybına ve toprak yapısının bozulmasına yol açtığını belirtti. “Nitelikli Doğal Sit” koruma sınırlarının ihlal edildiği iddia edildi. Yetkililer, “Burası yalnızca yerel halkın değil, nesli tehlikedeki türlerin de yaşam alanı. Yapılan müdahale, ekosistemi geri dönüşü zor bir noktaya sürüklüyor. Gökova, betonlaşmaya değil, korumaya muhtaç” ifadelerini kullandı.

Source: Yaşar Anter


Doğal gaz fiyaskosu! Rumların ABD”ye sondaj yaptırdığı kuyu boş çıktı

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi”nin Amerikan ExxonMobil şirketiyle “Çok büyük gaz yatağı var” diye kazmaya başladığı Kıbrıs adasının güneyindeki 5″inci parsel boş çıktı. Sondaj gemisi sessiz sedasız bölgeden ayrılırken, boru hatlarıyla gaz getirip Avrupa”ya satma hayalleri kuran Rum Enerji Bakanlığı sessizliğe büründü. Türkiye ve KKTC”nin tüm itirazlarına rağmen Kıbrıs adasının güney ve batısını kimi yerde Türkiye”nin kıta sahanlığını ihlal ederek 13 parsele ayıran ve uluslararası şirketlere kiralayan Rum Yönetimi, yıllardır devam eden sondajlardan kayda değer bir doğal gaz kaynağına ulaşamadı.YATIRIMA YETERLİ DEĞİLRum Yönetimi, 2017″de, Türkiye”nin Antalya açıklarında ilan ettiği kıta sahanlığına çok yakın bir noktada bulunan 5 ve 10 numaralı iki parseli Amerikan Exxon Mobil şirketi ve Katar ortaklığına kiraladı. Exxon Mobil 2019″da Glaucus adı verilen 10 numaralı parselde orta büyüklükte (98 milyar metreküp) gaz yatağı buldu. Ancak Doğu Akdeniz”in tam ortasında bulunan yataktan gaz çıkartılması ekonomik bulunmadı.RUMLARIN HAYALLERİ YIKILDIŞirket Ocak ayında 3 boyutlu sismik çalışmalarda büyük umutlar vaat eden 10 numaralı parsele bitişik 5 numaralı parselde sondaja başladı. Rum Yönetimi yeni sondajdan beklentisini 800 milyar metreküpe kadar çıkardı ve boru hatlarıyla gazı Ada”ya getirip Avrupa”ya satma planları dahi yapmaya başladı.Enerji sektöründen haber ve analizler yayınlayan Middle East Survey internet sitesi, ExxonMobil kaynaklarına dayanarak önceki gün verdiği haberde, ExxonMobil”in deniz tabanından 6 bin 800 metre derinliğe adar kazdığını ve yatak yerine dağınık doğal gaz kümeleri bulduğunu ve şirketin sondaj çalışmalarına son verdiğini duyurdu. Rum Enerji Bakanlığı, Rum medyasının yoğun sorularını yanıtsız bıraktı.

Source: Erkan Talu


İçim Süt”ten yenilenebilir enerji hamlesi

Türkiye’deki toplam 6 fabrikasını yenilenebilir enerji yatırımları kapsamına alan Président ve Masterini markalarını da bünyesinde bulunduran Fransız Grup Lactalis’e bağlı İçim Süt, karbon ayak izini 2050’de sıfırlayacak yenilenebilir enerji atılımının ilk adımını İzmir Tire’de attı. Tire fabrikasında yeni yatırımlarını anlatan İçim Süt CEO’su Ali Sözen, “Tire fabrikamızda devreye aldığımız güneş enerji santraliyle geniş kapsamlı yenilenebilir enerji yatırımları hamlesini başlatmanın heyecanını yaşıyoruz. Fabrikalarımızdaki yatırımlarımızı tamamladığımızda, şebekeden aldığımız elektriğin yaklaşık yüzde 40’ını yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamış olacağız. Önümüzdeki dönemde sadece fabrikalarımızda değil, fabrikalarımızın dışındaki sahalarda da güneş panelleri ve rüzgar türbini kurarak enerji dönüşümümüzü daha da ileriye taşıyacağız. Bu yatırımlarımızın tüm fazları tamamlandığında yılda 80 bin MWh yenilenebilir enerji üretmeyi hedefliyoruz. Böylece şebekeden aldığımız elektriğin tamamını yeşil enerji kaynaklarından sağlamış olacağız” dedi. Tire’deki fabrikaya kurulan güneş panelleriyle ilgili de bilgi veren Sözen, Buradaki 2,3 MWp kurulu güce sahip güneş enerji santralinde yaklaşık 4 bin adet yeni nesil, yüksek verimli çatı tipi panel bulunuyor. Yılda 2 bin 835 MWh elektrik enerjisi üretecek olan santral ile aynı zamanda yılda 1500 ton karbon emisyonu azaltılmış olacak açıklamasında bulundu. CİRO BAZINDA YÜZDE 9,5 İLE PAZAR LİDERİYİZ” Avrupa’da özellikle Almanya ve İspanya’ya ihracatın daha çok olduğunu belirten Sözen, şunları söyledi: Her yıl 20 milyon Euro yatırım yapıyoruz. Yılda 20 milyon doların üzerinde ise ihracatımız var. Yakında Almanya’da İçim markalı yoğurt üretmeye başlayacağız. Böylelikle İçim markamızı Avrupa da daha yaygın hale getireceğiz. İspanya’da markamız President’le aktifiz. Balkan ülkelerine ciddi ihracatımız var. Türkiye’de de ihracatımız devam ediyor. Burada dağıtım ağımızı büyüttük. Geçtiğimiz yıllarda ciddi depo yatırımları yaptık. 90 binden fazla noktaya şu anda ürünlerimizi ulaştırıyoruz. Süt ve süt ürünü olarak en çok haneye giren markayız. Türkiye nin içerisinde toplam pazar payımız ciro bazında yaklaşık yüzde 9,5. Bu da pazarda bizi lider yapıyor

Source: Habertürk