Hödük!

Hödük!

Çoğu kadın arkadaşım; “sen de bu konuyu yaz” diye uyarı gönderdi. Şairden cümleler eklemişler. Şair diyor ki: “Doğuran su, doğuran ateş, doğuran ağaç, doğuran toprak. Ve doğuran kadın, ne muazzam varlıktır. Sokakta, insanlar arasında kayıtsız ve şartsız gururla gezme hakkına yalnız gebe kadınlar sahiptir”

Hödük Adam!

Anlayışı kıt.

Kaba ve korkak olduğu için bez afişe “kadınlara doğum bekçiliği öğüdü” yazıp stadyumda gündem yarattı.

Kim akıl etti?

Niçin şu sıra?

Neyi amaçlıyor?

Çoğunlukla yüzde 70’i bekar genç erkeklerin doldurduğu stadyumunda; futbolcuların eline “Doğal olan normal doğum” yazılı bez afişi tutuşturmak, hödükçe bilgiçlik taslamak değilse nedir?

Sivasspor, 58 yıldır profesyonel futbol oynuyor. 58 yılda 43 ülkeden ve en çok da Brezilya’dan 100’den fazla yabancı futbolcu transfer etti. Son maçta; doğum şekli dayatma bilgiçliği yazılı bez afişi taşıyan futbolcuların çoğu yabancıydı. Muhtemelen taşıdıkları yazının ne anlatmak istediğini bile bilmiyorlardı.

Sağlık Bakanlığı, istedi. Federasyon izin verdi. Sivasspor Yönetimi de kabul etti. Hödüklük elinde bez afiş tam kadro sahaya çıktı. En güzel kadın, doğum yapan kadındır. Kadının bebeğini nasıl doğuracağına kendisi, eşi ve doktoru birlikte karar verir. İster evde, ister hastanede, ister suda, karada, mecbur kalırsan havada, sezaryenle…… Bütün doğumlar normal. Doğuma anormal demek kabalık, görgüsüzlük, bilgisizlik, kıt akıl, hödüklük.

Türkiye, 38 OECD ülkesi içinde yüzde 62.8 sezaryen doğumla niçin birinci sıraya geldi? Bizim ülkemizin kadınları ve onların doktorları niçin sezaryen tercihini seçmekteler? Kadını ve doktorunu korkutan nedir? Bu korkuyu yaratan koşulların sorumlusu kimdir? Sağlık Bakanlığı, Aile Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı, bu sorunun cevabını bulmak ve çözüme oradan başlamak yerine futbol sahasında futbolcunun eline hödükçe bez afişi tutuşturdular.

Matruşka akıl!

İç içe geçmiş. Aynı göz. Aynı kaş. Aynı yüz. Aynı baş. Matruşka bebek gibi; büyüğünü açıyorsun içinden “tıpa tıp aynısı” çıkıyor. Tekrar açıyorsun yine aynı Matruşka.

Tek tip erkek.

Tek tip kadın.

Tek tip öğrenci.

Tek tip kafa.

Tek tip yasa.

Tek tip toplum.

Tek tip doğum.

Matruşka kafa!

15 yıl önce iktidar partisinin sözcüleri açıkça; “matruşka benzeri tek tip toplum yaratma hedefine resmen yürüyeceklerini” açıklamışlardı. Kadınlardan başlamışlardı; devlet kadrolarına kadın çalışan alırken “türban takanlara” öncelik verip ayrımcılık yapmışlardı. O günlerin Ticaret Bakanı, “Bakanlığımız kadrolarında türbanlı memur alımını bir süredir zaten yapmaktayız. Bu işler aheste, aheste olsun… Bugün memurlar… Yarın hakimler ve savcılar…” demişti.

Kadınları cinayetten koruma amacı taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline de bu kafayla gelindi. Kadın cinayetleri artış gösterdi. Kadınlar kendilerini devletin yalnız bıraktığı duygusuna kapıldılar. Tek tipçi kafa bugün; yabancı futbolcunun elinde bez afiş, erkek taraftara “kadınların nasıl doğurması gerektiğini” anlatmaya soyundu. Önce kadına, kaç çocuk doğurması gerektiğini buyurdular. Şimdi nasıl doğurması gerektiğini stadyumda bez afişe yazıyorlar.

Ayını kafa!

Kadın malımızdır.

İstersek severiz.

İstersek döveriz.

İstersek ezeriz.

Gidişleri kadın eliyle olacak!

Ben size tahminimi yazayım: İktidara gelişleri kadınlar sayesinde olmuştu; seçim sandığı halkın önüne konulsun; gidişleri de kadın eliyle olacak. Kadınlar, iktidar partisi ile onun destekçisi partiyi sandığa gömmeye karar verdiler. Çünkü derinleşerek yaşanmakta olan yoksullaştırıcı ekonomik krizin ve ahlaksızca adam kayırma ile adaletsizliğin en büyük acısını ailede kadınlar çekiyor. 6 milyon çocuk yoksul. 5.5 milyon çocuğa sosyal yardım yapılıyor. 20 milyon kişi yardıma muhtaç, yarısından fazlası kadın. Bir çocuğun bakımı 2 asgari ücret maaşına yaklaştı. Kadını ezen şiddetli geçimsizlik yüzünden boşanmalar zirve yaptı. 2023 yılında 171.881 çift; “şiddetli geçimsizlik” nedeniyle boşandı.

Source: Necati Doğru