Gıdım gıdım
Şuursuzca istiyoruz… Gücü, zamanı, konforu, zenginliği, güzelliği vs. Liste uzar gider… Her şeyin en fazlasını… En daha dahası… En iyisi… Ve hatta en büyüğünün bizim olmasını istiyoruz… Şuursuzca istiyoruz… Küstahça istiyoruz… Aaaaa ne ayıp demeyin lütfen… Tabirin kaba olduğunun farkındayım elbette… Ancak bu denli şuursuzca her şeyi elde etmek istemenin açıklanabilir yumuşak bir söylemi olduğunu düşünmüyorum… Üzgünüm ama zihinsel ve ruhsal anlamda gelişimini tamamlayamamış insanlara has bu davranış biçimini yumuşatmak da istemiyorum. Hatta daha kaba ve sert tariflerim de olabilirdi… Neyse. Bunu iki farklı kelime ve davranış biçimi ile izah edebilirim. İlkini az önce okudunuz “Küstahlık” diğeri de günümüzün iflah olmaz salgın hastalığı açgözlülük yani “Tamahkârlık.” Kendini uyanık sananların genel davranış biçimi olan tamahkârlık, aslında hayatlarını fırsatçılıkla değerlendirme çabasında olanlara da denmeli kanaatindeyim. Bu durumun farkında olan satıcılar, doğrudan insanın güç tutkusuna hitap edip önce kafasını karıştırıyorlar. İşlevselliği açısından gerekli bir ürünü satın alma gücünüz varsa mutlu oluyorsunuz. O ürünü almak için yönlendiğinizde, hemen bir gıdım daha ödeme ile farklı renkleri ve güzelliği öne sürüyorlar. Kabul ettiğiniz anda, bir gıdım daha ödeme isteyip konfor ilave ediyor. Ona da razı olunca, bir gıdım daha büyüğü ile zenginlik ifade eden özellik ilavesi… Birden havanız değişiyor… Anlayacağınız sizin uslanmaz sahip olma arzularınızı kullanarak önce cebinizdekini gıdım gıdım alıyorlar, sonra da hayatınızın geri kalanını…İRANLI RESSAM ‘İSA JABARİ’ İLE ATAKULE’DE ‘4. PİKNİK’İran sineması ve İran resim sanatının bana göre dünya çapında önemli bir yeri var. İran sanatı ve sanatçılarının kendine has özgün, mistik ve doğrudan ruhun derinliklerine işleyen çok etkileyici bir yanı var. Bu yanını izah etmem çok zor. Zira bu tamamen sizin sanatla kurabildiğiniz iletişimle alakalı bir durum. Yakından takip ettiğim ve her zaman çok hoş etkinlikler planlayıp gerçekleştiren, Atakule gastronom katındaki “Artsy” ve Ece Kaleli, yine çok hoş bir etkinlik hazırlamışlar. İranlı ressam “İsa Jabari”nin seri hale getirdiği “Piknik” isimli sergisinin dördüncüsünü, Artsy Atakule’nin duvarlarına taşıyıp izleyenlerin beğenisine sunmuşlar. Ressam İsa Jabari ve serginin küratörü Elnaz Amini ile sohbet etme fırsatı buldum. Manifestosunda fırsatçı karakter yapısına sahip insanlara göndermeler yapan sanatçı, resimlerde sörfçülerden esinlenerek, rüzgârı arkasına alan ve dalga hangi yöne gidiyorsa oraya giderek kendine avantaj sağlayanları işlemiş. İran minyatürünü (Negârgari İrani) farklı ve kendine has bir biçimde güncelleştiren sanatçı, izleyenlere zihinsel farkındalıkla kendilerine çeki düzen vermelerini önermektedir. Resimlerdeki sanatsal ustalığın yanı sıra içerdiği mesajların izleyiciye ustaca iletilmesine hayran kaldım.BEKU COFFEEFarabi sokağı kesen Galip Dede Sokak’taki “Beku Coffee”yi ismen yeni duymuş olabilirsiniz. Evet isim yeni olabilir ancak o heyecanla gelip dakikalarca sıra beklediğiniz mekân aynı ve olduğu gibi devam ediyor. Detaylarına giremeyeceğim özel bir durumdan dolayı farklı isim ama aynı lezzet ve heyecanla keyif vermeyi sürdürüyor. Bu eski mekân fakat yeni ismin bir kahramanı var. “Berat Keskin” hakikatten çok önemli bir iş yapmış ve kısa zamanda kendini hazırlayarak en az eskiden olduğu kadar şahane ürünler hazırlayabilmeyi başarmış. Hem de tek başına. İzin verirlerse, ileride bir gün hikâyeyi detaylarıyla anlatmak, yazmak istiyorum elbette ama şimdi sırası değil. Fransızlara has “Galette” pişirmiş… Parmaklarımı da yiyecektim. Halis muhlis tereyağının kokusu ile lezzeti belirgin olmasına rağmen, diğer içerikler “Peynir kreması, parmesan kreması, mozarella peyniri, karamelize soğan ve böğürtlen reçeli” öylesine uyumlu ki zevkten damağınız uyuşuyor, kendinizden geçiyorsunuz. Hele hele bir “Ayvalı Pay” yapmış ki sevgili Berat… Adeta “yeme de yanında yat!” diyeceğim ama vazgeçtim. Esas yemezseniz rüyalarınıza girer, uykunuz kaçar. Şahane tereyağlı bir pay hamuru, ayva reçeli ile süt kreması bir arada. Lezzeti anne elindenmiş gibi, kokusu ise aşkın ta kendisi… Eee daha ne duruyorsunuz.. Gidin hadi!
Source: Aziz Devri̇mci̇