“Koruyucu Aileler İçin Duygusal Bağ: Mahkeme Kararı ve Aile İlişkileri”

Koruyucu aileye ‘duygusal bağ’ izni

Bu hafta koruyucu aileleri çok yakından ilgilendiren ilginç ve önemli bir kararı yazmak istedim. Bir aylıkken evlat edindirilmek üzere bırakılan, daha sonra biyolojik annesi tarafından geri alınan küçük bir kızın öyküsü bu. Önce yargılama sürecini özetlemek istiyorum.BİR AYLIKKEN VERDİBir aylık bebek, biyolojik annesi tarafından evlat edindirilmek üzere Sosyal Hizmetler Kurumu’na bırakıldı. Bebek koruyucu aileye verildi. Sekiz yaşına kadar G.K. ve Ü.K. tarafından anne-babası gibi büyütüldü. Çiftin, koruyucu ailesi oldukları küçüğü evlat edinmek için başlattıkları yasal süreç, biyolojik ailenin rızalarını çekmesiyle sonuçsuz kaldı.8 YAŞINDA GERİ ALDIBaşka şehirde yaşayan biyolojik anne, çocuğu 8 yaşına geldiğinde geri aldı. Küçük kızın 8 yılını birlikte geçirdiği ve anne-babası olarak benimsediği koruyucu ailesi ile bağı bir anda kesildi. Koruyucu aile statüsünü kaybeden çift, kendi evlatları olarak gördükleri küçük ile görüşmek için hukuk savaşı başlattı. Örneği çok görülmeyen şekilde küçük kızla “kişisel ilişki kurulması” talebiyle 5 Nisan 2021’de dava açtılar. Açılan davada verilen karar usul yönünden kaldırılarak yerel mahkemeye geri döndü.AİLEYLE GÖRÜŞEBİLECEKAile Mahkemesi de 2 Mayıs 2024’te Medeni Kanun ve çocuk hakları sözleşmelerine dayanarak, “çocuğun üstün yararı” gerekçesiyle, küçük kızın önceki koruyucu ailesi ile “kişisel ilişki kurmasına” izin verdi. Mahkeme, çocuğu büyüten ama koruyucu aile statüsünü kaybeden çiftin, her ayın 1. ve 3. haftası cumartesi günü saat 10.00’dan 18.00’a kadar küçük kızı görmesine hükmetti. Karar istinafa taşındı. İstinaf da 4 Kasım 2024’te “çocuğun üstün yararı” gerekçesiyle, koruyucu ailenin küçük kızla ilişkisinin devamını yerinde buldu. Kararda, “Çocukla davacılar (koruyucu aile) arasında kişisel ilişki kurulmasının çocuğun menfaatine uygun olmayacağı yönünde ciddi ve inandırıcı bir olgu ve delil bulunmadığı” vurgulandı.ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARIDavalı biyolojik anne kararı temyize taşıdı. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 5 Şubat’ta oybirliği ile davalı annenin temyiz istemini reddetti. Böylece Yargıtay, bir aylıkken kuruma bırakılan, 8 yaşında biyolojik ailesi tarafından geri alınan çocuğun koruyucu aile statüsünü kaybeden çift ile “kişisel ilişki kurma” hakkı tanıyan mahkeme kararını onadı. “Çocuğun üstün yararı” gereği “duygusal bağı” kriter alan çarpıcı karar, koruyucu aileler ile bu ailelere verilen çocukların kaderlerini etkileyecek gibi görünüyor.AVUKAT UYANIK: ANNE BABA OLDULARDavayı gönüllü takip eden koruyucu ailenin avukatı Ayşe Uyanık: “Müvekkillerim yapılan geçici bakım sözleşmesi çerçevesinde, henüz bir aylık olan küçücük bir bebeği yanlarına almış ve kesintisiz sekiz yıl boyunca çocuğun bakım, gözetim ve eğitim sorumluluğunu eksiksiz şekilde yerine getirmiştir. Bu süreçte çocuk, müvekkillerimi öz ailesi gibi benimsemiş, aralarında güçlü bir duygusal bağ kurulmuştur. Çocuk 4 yaşına geldiğinde biyolojik annesi tarafından açılan dava ile çocuğun evlat edinilmesi amacıyla müvekkillerim tarafından başlatılan yasal süreç, biyolojik annenin evlat edinmeye ilişkin rızasını geri çekmesi ve biyolojik babanın rıza göstermemesi nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. Tüm yargı yolları tüketilmiş, Yargıtay nezdindeki itirazlar da reddedilerek karar kesinleşmiştir.TANIMADIĞI ANNESİ GÖTÜRDÜBu süreç sonunda çocuk mahkeme kararıyla başka bir şehirde yaşayan biyolojik annesine teslim edilmiştir. Buradaki can alıcı kısım ise teslim tarihine kadar çocuğun biyolojik annesiyle hiçbir kişisel bağının bulunmaması, annesini henüz tanımamasıdır. Hayatı boyunca tanımadığı biyolojik annesiyle 8 yaşında bir gün ansızın tanıştı ve hiç bilmediği başka bir şehre taşınmak zorunda kaldı. Üstelik bu ayrılık yalnızca fiziksel bir kopuş da değildi. Ardında yalnızca evini ve okulunu değil ‘anne’ ve ‘baba’ dediği kişileri de bırakmak zorunda kaldı. Müvekkillerim ise çocuğu hukuken evlat edinemedikleri için yasal olarak küçükle hiçbir ilişkileri kalmadı. Çocukla her türlü iletişimleri tamamen kesildi. Telefonla bile konuşamaz hale geldiler. Ben müvekkillerimle başvurdukları evlat edinme derneğine gönüllü hukuki danışmanlık verdiğim sırada tanıştım. Hikâyelerini dinledikten sonra benzer yaşlarda kızı olan bir anne olarak bana söyledikleri şu sözler hiç kulaklarımdan gitmedi:‘Ona hiçbir şekilde ulaşamıyoruz, O da bize ulaşamıyor, hayatta tanıdığı, bildiği insanlar biziz. Öyle güzel bir kız ki bize ulaşabilmek için tanımadığı bir şehirde, tanımadığı insanlardan yardım ister, o insanlar da onu kullanır, başına bir kötülük gelir diye çok korkuyoruz.’AİLESİNİ ARKADAŞLARINI KAYBETTİKararın yalnızca müvekkillerim açısından değil benzer durumda olan çok sayıda aile ve çocuk açısından da umut verici bir etkisi var. Çünkü yargı, yalnızca kan bağını değil birlikte geçirilen yılları, kurulmuş duygusal bağı ve çocuğun hissiyatını da dikkate alan bir yaklaşıma yöneldi. Bu karar, bir çocuğun hayatında kimlerin gerçek anlamda ‘aile’ olabileceğini yalnızca nüfus kayıtlarıyla değil yaşanmışlıklarla da değerlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Bir anda her şeyini kaybetmiş bir çocuğun, onu büyütmüş kişilere “bir daha asla ulaşamama” düşüncesinden çıkarılması, o çocuğun biyolojik annesi ile birlikte başka bir şehirde yepyeni bir hayat kurarken, hayatına yeniden tutunabilmesi için belki de en önemli adım.”TÜRKİYE’DE İLK KARARBu kararın Türk hukuk sisteminde ilk ve emsal olduğunu belirten avukat Ayşe Uyanık, “Emsal karar, yalnızca bir ailenin değil benzer durumda olan yüzlerce çocuğun ve koruyucu ailenin kaderini etkileyebilir. Çünkü yasaların, içtihatların öngörmediği yerlerde bile hayat bağ kurmaya devam ediyor. Bu dava da bize sadece biyolojik bağların değil sevgiyle örülmüş ilişkilerin de hukuk önünde kıymet görmesi gerektiğini anlatıyor” dedi.

Source: Oya Armutçu