“Türkiye’de Suç ve Adalet: Kanlı Ayrılıklar, Uyuşturucu Operasyonları ve Şok Edici Cinayetler”

Türkiye barışa değil felakete doğru gidiyor

Rahmetli babam Muzaffer Özdağ anlatmıştı. Ankara’da, emekli Hava Korgeneral A.E.’nin cenazesi askeri törenle kaldırılıyor. Cami avlusunda askeri erkân yerini almış. Musalla taşı üstünde bayrağa sarılmış bir tabut. Öğle namazının ardından birkaç kişi namazda saf tutuyor. Sonra askeri erkân Chopin’in cenaze marşı eşliğinde tabutun arkasında yürüyor ve cenaze arabası yola çıkıyor.

Babam bunu anlattıktan sonra, her zaman yorulunca yaptığı gibi, avuçlarıyla yüzünü sıvazlayıp: “Eğer uzaylılar bu sahneyi yukarıdan izlediyse, bu ordu ile bu siviller aynı milletin mensubu olmayabilirler şeklinde bir rapor yazmışlardır” derdi.

O günlerde Türkiye bir yandan PKK terörüyle mücadeleye devam ediyor, diğer yandan 28 Şubat’ın rüzgârları esiyordu. Güneydoğu’dan gelen şehit cenazelerinin namazını yine siviller kılıyor; askeri erkân ise namazın ardından cenazenin arkasında yürüyordu. O günlerde konuştuğum her general ve subaya bunun çok yanlış olduğunu ifade ediyor, Türk Milleti’ne kendi şehidinin cenazesini kılmayan bir orduyu izah etmenin mümkün olmadığını söylüyordum.

AKP’NİN 28 ŞUBAT’I

Güneydoğu’da helikopterlerden “Allah’ın ipine sarılın” yazılı bildiriler atıp, şehit cenazesinde kenarda durmak ne izah edilebilir ne de kabul edilebilir bir tutumdu. Türk ordusu ve Türk devleti bu uygulamalarla Türk halkının muhafazakâr kesimiyle yabancılaştı. Başörtüsü ve türbana yönelik izahı mümkün olmayan sert tavırlar, milyonlarca muhafazakârın kendi ülkelerinde ikinci sınıf yurttaş oldukları hissine kapılmasına neden oldu. Ve bu hissiyat AKP’nin politik yükselişini gerçekleştirdiği sosyolojinin ana psikolojik dinamiği hâline geldi.

Aradan 23 yıl geçti. Şimdi toplum bir anlamda AKP’nin 28 Şubat’ını yaşıyor. 28 Şubat, muhafazakâr tabanı yabancı hissettirmişti. AK Parti’nin ötekine reva gördüğü 28 Şubat’ı ise 19 Mart sonrasında Düşman Ceza Hukuku uygulamalarına tepki olarak sokaklara çıkan genç, yaşlı, emekli insanlara benzer bir duyguyu yaşatıyor.

Bu insanların nasıl bir hissiyatla sokağa çıktığını düşünürken, birkaç gün önce Silivri’de ziyaretime gelen genç bir avukatın söylediği bir cümle, sokaktaki ruh hâlini çok iyi anlattı. İç Anadolu’dan, esnaf bir aileden, muhafazakâr bir damardan gelen bu genç adam, görüş kabininde yüzünde ıstıraplı bir ifade ile şöyle dedi: “Ülke bizim gibi hissetmiyoruz.” Bu, muhtemelen 2000’lerin başında AK Parti tabanının hissettiklerine çok benzer bir duyguydu.

HERKES RAHATSIZ

Türkiye, politik, ekonomik ve toplumsal bir kaosun pençesinde. Politik kutuplaşma düşmanlaşmaya, ekonomik kriz ekonomik programın çöküşüyle buhrana, toplumsal gerilim ise çatışmaya doğru ilerliyor. Yüksek tansiyon, nasıl ki vücudun organlarını olumsuz etkiliyorsa; toplumsal yüksek tansiyon da siyaseti, ekonomiyi, iktidarı ve muhalefeti olumsuz etkiliyor. Nasıl ki insanda yüksek tansiyonu tetikleyen etkenler varsa, toplumsal yüksek tansiyonu da tetikleyen bazı faktörler var. Bunların en önemlilerinden biri, bir süredir iktidarın muhalefete yönelik uyguladığı düşman ceza hukukudur. Bu uygulamalar o kadar yaygınlaştı ki, ülkede bir süredir iki farklı hukuk sistemi yan yana işlemeye başladı.

İktidara yakınsanız, yasalar size ya en yumuşak şekliyle uygulanıyor ya da hiç uygulanmıyor. Benzer bir şeyi muhalif bir siyasetçi, gazeteci ya da yurttaş yaparsa, yasaların en sert maddeleri devreye giriyor. Hukuk sistemimizde yaşanan bu krizi artık “bağımsız yargı” ya da “yargının araçsallaştırılması” gibi kavramlarla açıklamak mümkün değil.

1960 ABD ÖRNEĞİ

Peki, düşman ceza hukuku nedir? Bunu bir benzetmeyle açıklamak istiyorum:Bugün Türkiye’de muhalifler, 1960’lı yılların sonuna kadar ABD’nin güney eyaletlerinde yaşayan siyah Amerikalılar gibi muamele görmektedir. Kâğıt üzerinde herkes eşit siyasal ve yasal haklara sahiptir. Ancak Mississippi’de yaşayan siyah bir Amerikalı, beyaz bir hâkimin karşısına çıktığında, anayasal ve yasal haklarının fiilen hiç de eşit olmadığını görürdü.

İKTİDAR YANLISI SERBEST

Bugün Türkiye’de muhalifler de aynı deneyimi yaşıyor. İktidar yanlısı bir trol, İstanbul’daki İsrail Başkonsolosluğu’nu basma çağrısı yapıyor; kitleler konsolosluğa yürüyor, olaylar çıkıyor, mağazalar tahrip ediliyor, polis ve yurttaşlar yaralanıyor. Ancak hiçbir savcı bu kişiyi ifadeye bile çağırmıyor. Aynı çağrıyı benzer sonuçlarla muhalif bir gazeteci yapsa, derhal tutuklanır. Rasim Ozan Kütahyalı’nın “CHP’ye kayyum atanacak” iddiası, iktidar yanlısı gazeteciler tarafından bile tepkiyle karşılandı. Borsa çöküş yaşadığı için Adalet Bakanı müdahale etti ve Kütahyalı Bolu’dan SEGBİS aracılığıyla Ankara Başsavcılığı’na ifade verdi; ardından yoluna devam etti. Oysa aynı açıklamayı muhalif biri yapsaydı tutuklanırdı.

Düşman ceza hukuku, yasada suç olarak tanımlanmayan gerekçelerle insanların tutuklanması anlamına gelir. Örneğin Ayşe Barım, yasada olmayan “etki ajanlığı” suçlamasıyla tutuklandı. Mahkeme kendisini serbest bırakmasına rağmen, savcılık bu karara yasaya aykırı şekilde Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz ederek Barım’ı tekrar tutuklattı.

Bir yurttaşın ulaşabileceği en yüksek yargı organı Anayasa Mahkemesi’dir. Kararları TBMM’yi ve tüm yargı organlarını bağlar. Ancak Can Atalay davasında iktidar, Anayasa Mahkemesi kararını tanımadı. Bu açıkça düşman ceza hukuku uygulamasıdır. Anayasal haklar yok sayılmaktadır.

MİLYONLAR İSYAN EDİYOR

Düşman ceza hukuku; toplumu şoklara, belirsizliğe, korkuya ve en nihayetinde isyana sürükler. Bugün meydanları dolduran milyonlar, aslında bu hukuka isyan etmektedir.

Üstelik bu hukuki bozulma sadece muhalefeti değil, iktidar yanlılarını da rahatsız ediyor. Sayın Bahçeli’nin İmamoğlu davasına dair çıkışı, mevcut hukuk anlayışına içeriden bir düzeltme girişimidir. AKP’nin TBMM grubundaki bazı önemli isimlerin sessizliği, eski sözcü Hüseyin Çelik ile Şamil Tayyar’ın eleştirileri de bunu doğruluyor.

MHP’nin TBMM’deki önde gelen hukukçularından Feti Yıldız da ceza yargılamasında ölçülülük ilkesinin ihlal edildiğini şu sözlerle ifade etti:“Tutuklama, mutlak zorunluluk yoksa yerine başka tedbirler düşünülmelidir.”

EKONOMİ ÇÖKTÜ

Her ne kadar “düşman ceza hukuku” demese de mevcut uygulamaları eleştirmiştir. Aynı şekilde yüksek yargı mensupları arasında da artan bir rahatsızlık vardır.

Yargıtay 1. Başkanvekili Ahmet Ömeroğlu şöyle diyor:“Tutuklama bir tedbir değil midir? Şartları çok zordur, istisnai durumlarda uygulanması gerekir. Bir insanın en kıymetli değeri şerefidir, onurudur. Failin kimliği, partisi, cinsiyeti ne olursa olsun; hiç kimsenin şerefiyle, onuruyla oynama hakkımız yoktur.”

Yüksek tansiyon sadece muhalefete değil, iktidara da zarar veriyor. Düşman ceza hukukunun 19 Mart – 19 Nisan arasında hazineye maliyeti 50 milyar doları bulmuştur. Artan enflasyon, faizler ve ekonomi programının çöküşü… Tüm bunlar düşman ceza hukuku uygulamasının dolaylı sonuçlarıdır.

Yeni Şafak gazetesinin Maliye Bakanlığı bürokrasisini suçlayan yayınları da bu krizin başka bir yansımasıdır. Milli vicdanı yaralayan, ekonomik krizi derinleştiren, muhalefeti yok etmeye odaklı bir politika, milli birliği tesis edemez.

FELAKETE GÖTÜRÜR

PKK ve DEM ile barışalım, geri kalanları ikinci sınıf yurttaş ilan edip diz çöktürelim anlayışı, Türkiye’yi barışa değil, felakete götürür.Yapılması gereken çok açıktır:Anayasa ve yasaları tüm yurttaşlara eşit ve tarafsız şekilde uygulamak.İktidar seçmeninin ve siyasetçilerinin dahi rahatsızlık duyduğu bu düşman ceza hukuku uygulamalarından vazgeçmek; ekonomik krizden çıkışın da ilk ve zorunlu adımıdır.

Source: Haber Merkezi


Biri öldü, diğeri yaralı… Ayrılık tartışması kanlı bitti!

Adana da olay, Çukurova ilçesi Şambayadı Mahallesi nde meydana geldi. Mehmet Ayaz (24), kız arkadaşı Nazlısu C. (17) ile göl tarafına gitti. İddiaya göre Nazlısu C., Ayaz dan ayrılmak istediğini söyledi. BENİ DÖVÜYOR DİYE MESAJ ATTI İkili arasında tartışma çıkınca Ayaz, genç kızı darp etti. Nazlısu C., korku ve panik içinde bir kız arkadaşına, Mehmet beni dövüyor, kurtarın diye mesaj attı. İKİSİ DE KANLAR İÇİNDE BULUNDU Nazlısu C. nin mesaj attığı arkadaşının erkek kardeşi olay yerine geldiğinde, genç kız ve Ayaz ı yaralı halde görünce durumu polis ve sağlık ekiplerine bildirdi. SUÇ ALETİ ZANLININ YANINDA Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Ayaz ın öldüğünü belirledi. Nazlısu C. ise yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Olay yerinde yapılan incelemede suç aleti bıçağın Ayaz ın yanında bulunduğu öğrenildi. BENİ BIÇAKLADI BEN BAYILDIM Hastanede tedavisi süren Nazlısu C., polise verdiği ilk ifadede, Ayrılmak istiyordum, aramızda tartışma çıktı. O sırada Mehmet beni bıçakladı, ben bayıldım. Kendime geldiğimde Mehmet yerde yatıyordu dediği öğrenildi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

Source: Habertürk


İstanbul”da uyuşturucu operasyonu! Bakan Yerlikaya duyurdu: 773 kg sıvı metamfetamin ele geçirildi

Bakan Yerlikaya, İstanbul’da düzenlenen uyuşturucu operasyonları hakkında bilgi verdi. Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, 801,5 kilogram metamfetamin ele geçirdik. İstanbul’un Arnavutköy ilçesinde düzenlediğimiz operasyonda, 29 parça halinde 773 kilogram metamfetamin ile kristal halde 28,5 kilogram metamfetamin uyuşturucu maddesi ele geçirdik. 2 şüpheli zehir taciri yakalandı. Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu Arnavutköy ilçesinde operasyon düzenledik ifadelerini kullandı.Operasyonu düzenleyen Başsavcılık ve İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünü tebrik eden Bakan Yerlikaya, Operasyonu koordine eden Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığımızı ve operasyonu gerçekleştiren İstanbul İl Emniyet Müdürlüğümüz ile kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Uyuşturucu, insanlığın en büyük düşmanıdır. Buna cüret eden zehir tacirleriyle ülkemiz ve insanlık adına mücadele etmeye devam edeceğiz dedi.

Source: Hurriyet.com.tr


Arnavutköy”de dev operasyon! Bakan Yerlikaya”dan açıklama

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu Arnavutköy ilçesinde uyuşturucu operasyonunun düzenlendiğini duyurdu.Gerçekleştirilen operasyonda; 29 parça halinde 773 kg sıvı metamfetamin ile kristal halde 28,5 kg metamfetamin uyuşturucu maddesi ele geçirildi, 2 zehir taciri yakalandı.Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:”Operasyonu koordine eden Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığımızı ve operasyonu gerçekleştiren İstanbul İl Emniyet Müdürlüğümüz ile kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Uyuşturucu, insanlığın en büyük düşmanıdır. Buna cüret eden zehir tacirleriyle ülkemiz ve insanlık adına mücadele etmeye devam edeceğiz.”

Source: Özgürbayrak


Hamile eşini katledip 10 gün aynı evde yaşadı: Söyledikleriyle kan dondurdu! Böyle pişkinlik görülmedi

Korkunç olay dün Kastamonu”da ortaya çıktı. Cadde üzerindeki bir apartman yayılan kötü koku ekipleri harekete geçirdi. Kokunun geldiği eve giren ekipler 23 yaşındaki 8 aylık hamile Elif Civil”in cansız bedeniyle karşılaştı. Bıçak darbeleriyle öldürülen kadının 10 günden fazladır evde olduğu öğrenildi. ÇOCUĞUYLA GEZERKEN YAKALANDI Yaşanan olayın ardından harekete geçen Kastamonu İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri, ölen kadının kocası B. Civil’i (29) yakalamak için çalışma başlattı. Ekipler tarafından yürütülen çalışmalar neticesinde, B. Civil’in kent merkezindeki Nasrullah Meydanı”nda olduğu tespit edildi. Ekipler tarafından B. Civil, cinayet şüphelisi olarak gözaltına alındı. Şahıs yakalanırken, bebek arabasıyla yanındaki çocuğu İ. Civil (1,5) polis ekipleri tarafından İl Emniyet Müdürlüğü”ne götürüldü. “YAKINDA ORTAYA ÇIKACAK” Emniyetteki işlemlerinin ardından adli makamlara sevk edilen B. Civil, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Adliye çıkışında basın mensuplarının sorularını cevaplayan B. Civil, “Eşinizi siz mi öldürdünüz?” sorusuna, “Eşimi ben öldürmedim”; “Pişman mısınız?” sorusuna da “Ben yapmadım, çıkacak yakında ortaya” şeklinde cevap verdi. Ayrıca B. Civil, “Aynı evde nasıl kaldınız?” sosunu ise cevapsız bıraktı. B. Civil’in Cumhuriyet Savcılığındaki ve Emniyet Müdürlüğündeki sorgularında da benzer cevaplar vererek, suçlamaları kabul etmediğini ve eşinin kendisinin öldürmediğini söylediği öğrenildi. Öte yandan, 8 aylık hamile Elif Civil’in cenazesi de, otopsi yapılmak üzere Ankara Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Olayla ilgili soruşturma devam ediyor.

Source: Çağla Çağlar


801,5 kg metamfetamin ele geçirildi

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul’un Arnavutköy ilçesinde düzenlediğimiz operasyonda, 29 parça halinde 773 kilogram metamfetamin ile kristal halde 28,5 kilogram metamfetamin uyuşturucu maddesi ele geçirdik dedi. Bakan Yerlikaya, İstanbul’da düzenlenen uyuşturucu operasyonları hakkında bilgi verdi. Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, 801,5 kilogram metamfetamin ele geçirdik. İstanbul’un Arnavutköy ilçesinde düzenlediğimiz operasyonda, 29 parça halinde 773 kilogram metamfetamin ile kristal halde 28,5 kilogram metamfetamin uyuşturucu maddesi ele geçirdik. 2 şüpheli zehir taciri yakalandı. Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı koordinesinde, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu Arnavutköy ilçesinde operasyon düzenledik ifadelerini kullandı. Operasyonu düzenleyen Başsavcılık ve İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünü tebrik eden Bakan Yerlikaya, Operasyonu koordine eden Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığımızı ve operasyonu gerçekleştiren İstanbul İl Emniyet Müdürlüğümüz ile kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Uyuşturucu, insanlığın en büyük düşmanıdır. Buna cüret eden zehir tacirleriyle ülkemiz ve insanlık adına mücadele etmeye devam edeceğiz dedi.

Source: Habertürk


ABD”de İç Güvenlik Bakanı”nın çantası çalındı

ABD İç Güvenlik Bakanı Noem, ülkenin başkentinde hırsızların kurbanı oldu. Hırsız, Noem in ehliyetinin, ilaçlarının, ev anahtarlarının, pasaportunun, Bakanlık giriş kartının, makyaj çantasının, çek defterinin ve yaklaşık 3 bin dolar nakit parasının bulunduğu çantayı çalarak kaçtı. Emniyet kaynakları Noem in güvenliğini sağlayan Gizli Servis in Capital Burger restoranındaki güvenlik kamerası görüntülerini incelediğini ve tıbbi maske takan kimliği belirsiz beyaz bir erkeğin çantasını çalarak restorandan ayrıldığını gördüğünü söyledi. Söz konusu kişi, Gizli Servis in Noem in finansal araçlarının herhangi bir şekilde kullanımının izini sürmek için bir soruşturma başlattığını da sözlerine ekledi. Bakanlık sözcüsü, Çocukları ve torunları da dahil olmak üzere tüm ailesi şehirdeydi. Para çekme işlemini ailesine akşam yemeği, aktiviteler ve Paskalya hediyeleri ısmarlamak için kullanıyordu dedi. Kolluk kuvvetleri uzmanları, bir hırsızın bir Kabine yetkilisine bu kadar yaklaşması ve ardından eşyalarını alıp kaçmasını içeren olayın bir güvenlik ihlali olup olmadığı konusunda endişelerini dile getiriyor. Eski Gizli Servis ajanı Jonathan Wackrow, Bu aslında yüksek sonuçları olan bir güvenlik ihlali ve Gizli Servis, bakanlık ve diğer kolluk kuvvetleri ortakları tarafından derhal incelenmesi gerekiyor. Gerekirse Gizli Servis in bu tür özel etkinliklerle nasıl başa çıkacağı konusunda operasyonel değişiklikler yapması gerekecektir dedi. Noem in hem yabancı hem de yerli aktörler tarafından hedeflenen tehditler açısından daha yüksek risk altında olduğunu ve sadece kamusal profilinin bile onu sembolik bir hedef haline getirdiğini sözlerine ekledi.

Source: Habertürk


2 yaşındaki Mete pil ve mıknatıs yuttu, bağırsağı yandı!

2 yaşındaki çocukları Mete bir süredir karın ağrısı çekmeye başladı. Bunun üzerine İstanbul”da yaşayan Selen ve Kürşat Macit çifti oğullarını bir hastaneye götürmeye karar verdi.İddiaya göre, doktorlar filmler çekilmesine rağmen herhangi bir bulguya rastlamadı. Mete”nin ağrısının gazdan kaynaklandığını söyleyen doktorlar, küçük çocuğu taburcu etti. GİTTİKLERİ İKİ HASTANEDEN DE SONUÇ ÇIKMADI2 yaşındaki çocuğun ağrılarının dinmemesi ve ağzından köpükler çıkmaya başlaması üzerine aile büyük bir korku yaşadı. Çocuklarının ağrıları dinmemesi üzerine hastaneye götüren aileye burada Mete”nin apandisit olduğu söylendi. Bunun üzerine oğullarını Çam ve Sakura Şehir Hastanesi”ne götüren aile burada gerçeği öğrenince neye uğradığını şaşırdı. YUTTUĞU PİL VE MIKNATIKLAR BAĞIRSAĞINI YAKTIDoktor, 2 yaşındaki Mete”nin bağırsaklarında bir pil ve üç mıknatıs olduğunu söyledi.Operasyonla Mete”nin bağırsağındaki cisimler çıkarıldı. Pilin asidinden dolayı Mete”nin bağırsaklarının yandığı öğrenildi. Küçük çocuğun ailesi, ilk gittikleri hastane hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor.

Source: Kadriye Ebrar Etirli