İhtiyarlamak şart mı
Dahası bununla da yetinmez yine de “uzun bir ömür arayışı” yolculuklarına çıkarız. Haksız mıyız? Kesinlikle hayır! Şu bilgi net ve açık: Uzun ve sağlıklı bir ömür arayışı kişisel değil evrenseldir. Ancak bilelim ki sağlık ve zindelik ile yaş alıp ihtiyarlamadan yaşlanmak ve uzun ömür yolculuğunu düşkün/muhtaç bir ihtiyar olmadan tamamlamak her zaman herkese nasip olmaz. Bilgi ister, dikkat ister, emek ister.BANA GÖREHEDEF İHTİYARLAMAMAK İSE…İsterseniz gelin “Yaş almak mı, ihtiyarlamak mı?” sorusunu doğru yanıtlayabilmek için önce “yaş almak” yani “sağlıkla yaşlanmak” ile “ihtiyarlamak” yani “düşkün ve hasta biri olmak” arasındaki farkı yeniden hatırlayalım: Sağlıklı yaşlananlar formda ve dinçtir. İhtiyarlayanlar yorgun ve düşkündür. Sağlıkla yaşlananlar her yaşta işinde gücündedir, ihtiyarlayanlar bitkin, hasta ve yardım peşindedir. Hepsi bu! Peki, başlıktaki sorunun yanıtı ne? İhtiyarlamadan yaşlanmak, sağlıkla yaş almak mümkün mü? Kesinlikle mümkün ve yanıtı sadece ama sadece yaşlılığın tadını kaçırıp onu bir “halsizlik, yorgunluk ve düşkünlük deryası haline getiren kronik hastalıklardan” korunmaktan ibaret. Peki, kronik hastalıklar hangileri ve onlar bize ne yapıyor?ÖNEMLİBİZİ KRONİK HASTALIKLAR İHTİYARLATIRYaşlanmanın tadını tuzunu kaçırıp kötüleştirenler, onu keyifli bir dinginlik dönemi olmaktan çıkarıp düşkünlük ile eşdeğer haline getirenler genelde kronik hastalıklardır. Hipertansiyondur, kalp ve beyin damar hastalıklarıdır, Parkinson’dur, Alzheimer’dır, romatizmal sorunlardır, şeker hastalığıdır, kanserdir, obezite, kas ve kemik kayıpları, uyku problemleri ya da kronik depresyon ve benzeri kronik sorunlardır. Ne iyi ki “sağlıklı yaşlanma ve sağlık bakımı odaklı” yeni tıp, “hastalık bakımı odaklı” eski ve klişeleşmiş tıptan farklı olarak kronik hastalıkların sadece erken teşhislerine ve de tedavilerine değil “önlenmeleri mümkün değilse geciktirilmeleri hatta tümüyle ortadan kaldırılıp yok hükmünde sayılmalarına” odaklıdır.UNUTMAYIN: Bilgisizliğimiz ve ilgisizliğimiz nedeniyle kötü yaşlandığımız için, kendimize gerekli dikkati göstermediğimiz için, yanlış/kötü alışkanlıkların esiri olduğumuz için yukarıda saydığım bu hastalıklara yakalanıyor, bu nedenle beklenenden daha hızlı, daha kötü ve daha tatsız yani “İHTİYARLAYARAK” yaşlanıyoruz.NE YAPMALIYIZİKİNCİ 50’YE İYİ HAZIRLANALIMÇoğumuz maalesef sağlıkla değil sağlıksız yani ihtiyarlayarak yaşlanıyoruz. Bu nedenle daha 40’lı yaşlara merhaba demeden ve mümkünse ikinci 50 virajını dönmeden “Ben ne yaparım da ihtiyarlamadan yaş alır ve nasıl sağlıklı ve formda bir yaşlılık yolculuğuna çıkarım?” sorusuna yanıt aramalıyız.KISA BİLGİ 1BELLEK BOZAN İLAÇLAR HANGİLERİBİR: Allerji ilaçları / AntihistaminiklerİKİ: Antipsikotikler / AntidepresanlarÜÇ: Uyku ilaçları ve destekleriDÖRT: SakinleştiricilerKISA BİLGİ 2BULGUR MU UN MU DAHA SAĞLIKLIBuğdayın kırılmış hali olan bulgur, elde edildiği buğdaydan daha çok kilo aldırır. Buğdayı un haline getirdiğinizde ise şişmanlatıcı özelliği daha da artar. Çünkü bir besin ne kadar çok işlenirse, bağırsaklarınız tarafından o kadar çabuk emilir ve kana daha çabuk karışır. Bulgur kana hızla karıştığı için kandaki insülin miktarını daha hızlı yükseltir.Bu da kan şekerinin daha fazla ve çabuk düşmesine neden olur. Kan şekerindeki bu düşüş, yemek yediğiniz halde kısa süre sonra acıkmanıza ve yediklerinizin hemen yağa dönüşmesine yol açar. Bu tarz bir beslenme sizi adeta bir “yağ üretme makinesi”ne dönüştürür.OKUR SORUSUGLUKOZAMİN TAKVİYELERİ İŞE YARAR MIGünde 750-1500 miligram dozlarda kullanıldıklarında ve çoğu zaman da “tip 2 kollajen” ve “kondroidin sülfat” gibi yol arkadaşlarıyla desteklendiğinde özellikle diz ve kalçalarda gelişen yaşlılığa bağlı eklem yıpranmasıyla ilişkili romatizmal sorunların/ağrıların hafifletilmesinde kaliteli bir glukozamin sülfat takviyesinden yararlanmamız mümkündür. Gelelim detaylara…DETAY BİR: Glukozamin, eklem kıkırdağının bileşenlerinde yer alan birçok kimyasalın yapıtaşıdır.DETAY İKİ: Öncelikle, bu maddenin kabuklu deniz hayvanlarından elde edildiğini, bu hayvanlara alerjisi olanlarda ciddi sorunlara yol açabileceğini aklınızdan çıkarmayın.DETAY ÜÇ: Glukozaminin sülfat formu daha etkilidir.DETAY DÖRT: Glukozaminin yaşlanmayla ilişkili romatizmal bir hastalık olan osteoartrite bağlı eklem ağrılarını azalttığını, eklemleri kıkırdak hasarından koruduğunu gösteren çok sayıda çalışma yayımlanmıştır.DETAY BEŞ: Glukozamin bazı insanlarda şeker dengesini bozabilir.DETAY ALTI: Midesi hassas, sık sık mide sorunları yaşayan kişilerin de dikkatli olmasında fayda var.DETAY YEDİ: Günlük 750-1000 miligramlık dozlar yeterli olur, 1500 miligramı geçmemek gerekiyor.DETAY SEKİZ: Eklem dostu bu vitamin ıspanak, maydanoz ve kuşkonmazda bol miktarda bulunur.
Source: Osman Müftüoğlu