Deprem işyerinde, otelde, fabrikada AVM’de her yerde
13 saniye süren depremin neden olduğu en büyük hasar için KORKU diyebiliriz. Evet, çok korktuk… Deprem gerçeği yine bir tokat gibi çarptı yüzümüze. Tartışmalar sürüyor. Bu İstanbul’da beklenen büyük deprem miydi, değil miydi henüz belli değil. Belki o kabusu çok ucuz bir şekilde atlattık, belki de siz bu satırları okurken bambaşka bir tablo ile karşılaşacağız. Tek bildiğimiz şu anda kimsenin kesin bir şey bilmediği… O zaman biz işimizi yine kış tutmalıyız, yaz çıkarsa bahtımıza. Dünkü korku sonrası İstanbullular yeniden oturdukları evleri, bulundukları semtleri sorgulamaya başladı. Kuşku duyanlar daha net açıklamalar yapılıncaya kadar ya İstanbul içinde daha güvenli olduğunu düşündükleri tanıdıklarına yöneldiler ya da imkânları varsa şehir dışına çıktılar.DEPREMİN SAATİ YOKDepremlerin bizi uykuda yakalayacağına ilişkin yaygın bir inanış var. Bu sadece bizim için geçerli değil. Dünya genelinde insanlar depreme uykuda yakalanacağını düşünüyor, tüm tedbirlerini buna göre almaya çalışıyorlar. Oysa geçmişe yönelik veriler ışığında yapılan araştırmalar depremlerin günün her saat diliminde neredeyse eşit bir dağılımla gerçekleştiğini gösteriyor.Dünkü Silivri depremi de bunu bize bir kez daha hatırlattı. Net söyleyelim. Ne zaman sallanacağımızı bilmediğimiz gibi bunun hangi saat diliminde olacağını kestirmemiz de imkânsız. Etrafımızdaki insanların çoğu depreme sadece evde yakalanacak gibi hareket etmeye devam ediyor. Oysa dün gündüz saatlerinde yaşadığımız deprem bizi bu felaketin çok rahatlıkla otoyollarda, işyerlerinde, metrolarda, pastanelerde, fabrikalarda, AVM’lerde yakalayabileceğini gösterdi.HATAY, MALATYA DERSİYıllardır kentsel dönüşümü sadece konut odaklı düşünüyoruz. Hatay’daki Malatya’daki depremin otelleri, işyerlerini, fabrikaları yerle bir ettiğini hatırlatmak isterim. Başta İstanbul olmak üzere pek çok sanayi sitesindeki dükkânların, apartman altındaki bakkal ve marketlerin, banka şubelerinin, fabrikaların en ücra semtlerdeki atölyelerin, tamircilerin, AVM’lerin, restoranların hatta kamu binalarının durumunu ne kadar konuşuyoruz. Vatandaş olarak alışveriş yaptığımız, gitmek zorunda olduğumuz işyerlerinin, çalıştığımız fabrikaların, konakladığımız otellerin depreme dayanıklılığını ne kadar biliyoruz?Bakın dün İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Hürriyet’e yaptığı açıklamada “İstanbul’da konutların depreme hazırlığı ve güçlendirilmesi konusunda gösterilen hassasiyet, eş zamanlı ve acil olarak ticari binalar, organize sanayi bölgelerindeki fabrikalar, oteller, özel hastaneler gibi önemli ekonomik yapılar için de yürütülmeli. İstanbul’un Türkiye ekonomisinde sahip olduğu yer yadsınamaz” dedi. Başkanın sözleri iş dünyasının sürdürülebilirliği açısından çok önemli. Bunun dışında o işyerlerinde, sanayi sitelerinde, atölyelerde çalışan insanların, AVM’lerdeki restoranlardaki müşterilerin hayatı da bir o kadar önemli.GECE YA DA GÜNDÜZ FARK ETMEZTürkiye bir deprem ülkesi, İstanbul başta olmak üzere pek çok kentin ne büyüklükte nasıl bir depremle ne zaman karşılaşacağını bilmiyoruz. Depremin gece ya da gündüz bizi nerede yakalayacağını hiç ama hiç bilmiyoruz. O zaman devlet-vatandaş hepimiz bu gerçekle hareket ederek viyadük, duraklardan, istasyon, otogar, yazıhane, nalbur, bakkal, AVM, market, pastane, balık pazarı, kasap, okul, üniversite, yatakhane, yurt, cezaevi, banka şubesi, benzin istasyonu, konfeksiyon vs demeden A’dan Z’ye ele almalıyız. Kentsel dönüşüm sadece eski konutların yıkılıp daha yüksek katlı yeni konutlara dönüşmesi şeklinde algılanmamalı.Kapsamı olabildiğince genişletmemizin tam zamanı değil mi?
Source: Sefer Levent