Suriye’den çekilme: 2018’de söylenen söz hayata geçiyor
Ancak bu karar, dönemin Savunma Bakanı Jim Mattis’in istifasına neden olmuş ve Pentagon’un sert muhalefetiyle karşılanmıştı. Trump’ın ilk döneminde hayata geçirilemeyen karar, ikinci döneminde bambaşka bir konjonktürde kısmen de olsa hayata geçiyor. Yakın geçmişte yaşananları hatırlatacak olursak;* ABD Savunma Bakanlığı, ABD’nin Suriye’deki güçlerini birleştireceğini ve azaltacağını ve kombine ortak görev gücü altında askeri birliğini koruyacağını doğruladı.* ABD’nin önümüzdeki aylarda Suriye’den 1.000 askerini çekmesi bekleniyor. Çekilme aşamalı olacak.* Pentagon, DEAŞ’ın bölgesel ve küresel olarak etkisinin azaltıldığını belirtti. ABD Merkez Komutanlığı, DEAŞ kalıntılarına karşı saldırılara devam edecek.ANKARA AÇISINDAN…ABD’nin Suriye’den asker çekme süreci ile ilgili olarak Ankara-Washington hattında görüşmeler hem güvenlik hem diplomasi boyutlarıyla yürütüldü, yürütülüyor. Genel çerçeveyi şöyle özetleyebiliriz;* ABD’nin çekilme konusunda iki endişesi vardı;DEAŞ kamp ve hapishaneleri ile olası DEAŞ hareketliliği,ABD’nin müttefiki olarak SDG çatısı altındaki Kürtlerin çekilme sonrası durumunun ne olacağı?* İkinci sorunun yanıtından başlayacak olursak, “Terörsüz Türkiye” süreci Suriye sahasında Şam hükümeti ile Mazlum Abdi arasında yapılan anlaşma ile kendiliğinden yanıt bulmuş durumda. Artık, SDG birleşenlerinin yeni hükümetle entegre olması bekleniyor.* ABD’li yetkililerin çekilme niyetlerini SDG birleşenlerine de net bir şekilde söylemesi, Suriye’deki süreci de hızlandırdı.* ABD’nin uzun bir süredir silah ve mühimmat sevkiyatı yapmadığını da paylaşmakta fayda var.* Gelelim DEAŞ’ın kamp ve hapishanelerine… Kadın ve çocukların kaldığı kamplarla, mahkûmların kaldığı hapishanelerin yönetiminin Şam yönetimi tarafından devralınması önerisi götürüldü. Bu kapsamda yönetim Suriye hükümetinde olacak. Türkiye de gerekli desteği verecek.* Hapishane ve kamplarda yaklaşık 10-12 bin Iraklı bulunuyor. Irak hükümetinin bu kişileri almaya başladığı bilgisi var.* 2-3 bin civarında Batılı ülkelerden gelenler bulunuyor. Uluslararası hukuk çerçevesinde bu ülkeler vatandaşlarını almalı. Ancak almazlarsa Suriye hükümeti gözetimi ve yönetiminde olacaklar.* Kalanlar ise zaten Suriyeli. Kendi hükümetleri gözetiminde kalacaklar.* Ankara’nın Suriye’nin komşu ülkeleri ile DEAŞ’a karşı kurduğu mekanizma da sahada olacak ve mücadeleyi sürdürecek.SONUÇ…Bu çekilme sadece askeri değil diplomatik bir yeniden konumlanma anlamına da geliyor. ABD’nin Ortadoğu’daki askeri angajmanları şimdilik sadece yer değiştiriyor gibi görünüyor. Asya-Pasifik’e ağırlık vereceği tahmin ediliyor. Ancak, İran ile ilgili gelişmelerin bölgedeki dengeleri değiştirebileceği de göz önünde bulundurulmalı.NÜKLEER GÖLGE: İRAN-ABD PAZARLIKLARINDAN NE ÇIKAR2015 yılında imzalanan İran Nükleer Anlaşması (JCPOA), Barack Obama’nın diplomatik zaferi olarak görülmüştü. Ancak 2018’de Başkan Donald Trump, anlaşmadan tek taraflı olarak çekilerek İran’a yaptırımları yeniden başlattı. Bu kararın ardından İran, nükleer faaliyetlerini kademeli olarak artırdı. Şimdi 2025 itibarıyla taraflar yeniden masada;* İran, ABD’den iki temel güvence istiyor: Yeni bir anlaşma olursa bu, sonraki başkanlar tarafından bozulmamalı ve yaptırımlar gerçekten kalkmalı.* ABD ise İran’ın nükleer faaliyetlerini sıkı denetime alacak yeni maddeler ve bölgesel davranışlarında değişim talep ediyor. Görüşmeler teknik düzeyde ilerliyor ancak siyasal irade açısından büyük bir belirsizlik hâkim.* Bu süreç, sadece İran ve ABD’yi değil; İsrail, Suudi Arabistan, Türkiye ve Rusya gibi aktörleri de yakından ilgilendiriyor. Nükleer gölge, Ortadoğu’daki güç dengeleriyle birlikte yeniden şekilleniyor.ANKARA SÜRECİ NASIL DEĞERLENDİRİYOR* 7 Ekim sonrası yaşanan süreçte İsrail’in İran’daki nükleer tesislerini vurmasına ABD karşı çıkmıştı. ABD verilecek karşılığın askeri üslerle sınırlı tutulmasını istemişti.* Ancak İsrail’in İran’a bakış açışı net; Netanyahu’nun ana hedefinde Hamas, Hizbullah ve İran bulunuyor.* Bu nedenle mutabakat çıkmazsa, İsrail’in amacının İran’ı vurmak olduğu biliniyor. Üstelik İran, İsrail’in bu hedefinin farkında.* Her ne kadar bugünkü mutabakat arayışının kapsamı ve bazı başlıkları Obama döneminden farklı olsa da temel unsur İran’ın mutabakat arayışlarında esnek olabilmesi.* Uzlaşmaya varılmaması durumunda ABD ne yapar sorusunun yanıtı da merak ediliyor. ABD’nin İsrail operasyonuna katılmayacağı ancak engel de olmayacağı öngörülüyor.* Bir başka risk ise mutabakat arayış sürecini İsrail’in provoke etmeye kalkışması…Bu bölümü bir uyarı ile bitirelim… Bölge açısından mutabakatın sağlanması önemli. İsrail, İran’ı vurursa; İran vekil güçlerini harekete geçirecektir. Bu durum bölgede yeni bir karışıklığa yol açacaktır.
Source: Hande Firat