100. gün

100. gün

İstanbul’un seçilmiş büyükşehir belediye başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ’na yönelik başlatılan operasyonda 100 gün geride kaldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, tüm enerjisiyle partisinin adayının ve başkanlarının arkasında duruyor. CHP yönetimi ve örgütleri, en zor koşullarda bu sahiplenmeyi sürdürüyor. Bu bağlamda, sürecin 100. günü de önemli bir dönemeç olarak görülüyor ve değerlendiriliyor. CHP, milletvekillerini bugün İstanbul’da topluyor. Akşam da sürecin başlangıç noktası ve mücadelenin temel adresi olan Saraçhane’ye çağrı yapılıyor. Böylece CHP’liler, Saraçhane sürecini ve mücadelesini, 100. günde bir kez daha kamuoyuna hatırlatıp sahipleniyorlar. DEMOKRASİ MÜCADELESİ Aslında ana muhalefet CHP’nin 19 Mart’tan beri yürüttüğü mücadele hattını, örnek bir demokrasi mücadelesi olarak görmek ve değerlendirmek gerekiyor. Bu mücadelenin kamuoyunda gördüğü ilgi ve karşılık, mücadele hattının doğruluğunu da ortaya koyuyor. CHP lideri Özel’e yurtdışında gösterilen ilgi de bunun bir başka göstergesi. Doğrusu biz de bu mücadeleye büyük değer biçiyoruz. İnanıyoruz ki bu mücadele gelecek kuşaklar tarafından çok daha iyi değerlendirilecektir. Bu süreçte yaşananlar, ulusal ve uluslararası demokratik çevreler tarafından örnek bir mücadele modeli olarak irdelenecektir. Biz, 100 gündür yapılanların ve hayata geçirilen etkinliklerin, eylemlerin; bunu çoktan hak ettiğini düşünüyoruz. EMEK MÜCADELESİ Muhalefetin ve özellikle de ana muhalefet CHP’nin yürüttüğü demokrasi mücadelesi elbette önemlidir. Ama bunun emek mücadelesi ile de bütünleştirilmesi gerekiyor. Çünkü hayat tüm alanlarda devinimini sürdürüyor. Geniş toplumsal kesimlerin ekonomik ve sosyal sorunları daha da ağırlaşıyor. Bu kesimler içinde emekçiler ve emekliler başı çekiyor. İktidarın muhalefetin hareket alanını sınırlama ve toplumsal muhalefeti dar alana hapsetme planı boşa çıkarılmalıdır. Bunun için de “hak, hukuk, adalet” mücadelesinin yanı sıra, emek mücadelesinin de sahiplenilmesi, ortaklaştırılması ve olabildiğince yükseltilmesi gerekiyor. 600 BİN İŞÇİ AİLESİ Bugünlerde emeğin ve emekçinin gündeminde 600 bin kamu işçisini ilgilendiren toplu iş sözleşmesi var. Bu kesim aileleri ile birlikte düşünüldüğünde, sürecin ne denli büyük bir kitleyi doğrudan ilgilendirdiği daha iyi görülür. TÜRK-İŞ, bu kesim için eylemlilik kararı aldı ve uygulamaya başladı. Geçtiğimiz hafta vardiya giriş ve çıkışlarında işçiler çeşitli eylemler yaptılar. Toplu iş sözleşmesi ile ilgili verilen ikinci teklif, sendikacılar tarafından emekçilerle adeta dalga geçilmesi olarak nitelendirildi. Öyle anlaşılıyor ki işçinin, emekçinin beklediği haklara ulaşması için, grevi de hedefleyecek daha aktif bir mücadele süreci yürütmesi gerekiyor. ARA ZAM TALEBİ Bugün 1 Temmuz, başta asgari ücretliler olmak üzere, çalışanların ve emeklilerin yılın ikinci dönemi ile ilgili ücret artışı beklentilerinin en çok arttığı bir dönem. Asgari ücretliler ve çalışanlar ara zam talep ediyorlar. Emekliler, kendilerine insanca bir yaşam olanağı sağlayacak maaş artışları istiyorlar. Birleşik Kamu-İş’in araştırması, haziran ayında açlık sınırını 27 bin 415 TL’ye yükseltti. Yoksulluk sınırı ise 2 bin 257 TL artarak 83 bin 859 TL’ye çıktı. Bu rakamlarla halen emeklilerin ve asgari ücretlilerin eline geçen maaşlar arasında derin uçurum oluştu. Üstelik makas giderek daha da açılıyor. Temmuz ayına girilirken emekçiler ve emekliler ara zam talebini yükseltiyorlar. İZMİR YANGINI Hafta sonu İzmir yine önemli bir yangın felaketi yaşadı. Cuma günü Aliağa’da iki farklı alanda, cumartesi günü Çiğli’de ve Bornova’da ayrıca Manisa yöresinde Akhisar’da yangınlar meydana geldi. Pazar günü ise yangınlar adeta zirve yaptı. Seferihisar’da, Menderes’te ve Gaziemir’de geniş alanlar yandı. Bu yazıyı hazırladığımız saatte bile Seferihisar’da, Akhisar’da yangın devam ediyordu. Yaşanan felaketlerden maalesef yeterince ders alınmıyor. İçinde bulunduğumuz dönemin orman yangınları için taşıdığı riske uygun bir hazırlık yapılmıyor. 16 Mayıs tarihli Ege ekimizde; yangın mevsiminin yaklaştığına dikkat çekip “Orman yangınlarına hazırlıklı mıyız?” diye sormuştuk. Yeterince hazırlıklı olmadığımızı hayat acı bir şekilde gösteriyor. Bu acıların yaşanmaması için, daha etkin önlemlerin alınması ve hazırlıkların yapılması gerekiyor.

Source: Mehmet Şakir Örs