Adalet ve adavet üzerine – Gani Aşık…
Emekli bir ağır ceza hâkiminin anılarında okumuştum: “… ilinde ağır ceza hâkimi olduğum yıllarda cinayet şüphelisi olarak iki kişiyi yargıladık. Karar duruşması için oturum açıldığında mahkeme başkanı (X) kişinin, üye arkadaşım (Y) kişinin katil olduğu kanaatindeydiler. Ben hangi görüşe katılırsam karar o doğrultuda çıkacaktı. Mahkeme başkanının kıdem ve tecrübesini dikkate alarak onun görüşüne katıldım; (X) kişinin idamına karar verildi ve karar infaz edildi. Yıllar yılları kovaladı, emekli olup köyüme döndüm ve bir gün çardakta oturmaktayken, biri sallanarak yanıma çıktı, selam verdi ve ‘beni hatırlayabildiniz mi’ diye sorarak “Hâkim Bey, falan ilde cinayet şüphelisi iki kişiyi yargılamış ve (X) kişiyi idama çarptırmış, beni beraat ettirmiştiniz. Oysaki katil bendim, öteki günahsız arkadaşı idam ettiniz” dediğinde bayılmışım.” Bu sarsıcı olaydan anladığımız, adaletin niçin “Mülkün Temeli” olduğu, savcıların neden “Cumhuriyet” ve hâkimlerin “Türk Milleti Adına” karar verdiğidir. Valilere “Cumhuriyet Valisi” denmediği halde, savcılara “Cumhuriyet Savcısı” sıfatı verilmesi ve hâkimlik mesleğinin kutsallığı, “Yukarılar ne der” değil, “Hukuk ve vicdanım ne der” anlayışından şaşılmaması ile mümkündür. Siyasal İslam’ı tanıyalım Çeyrek asra yakındır ülkeyi yöneten siyasal İslam’ı kısaca şöyle tanımlayabiliriz: Onlar için Atatürk düşmanlığı farzı ayn, yani namaz zorunluluğu gibidir. Peki, Atatürk’e düşman olan, Türk’e dost olabilir mi? İşte temel sorun da budur. Fırınlarda yakılan yahudiler Hitler’le, soykırıma uğrayan Gazzeliler Netenyahu ile belki el sıkışabilirler ama siyasal İslam, Atatürk’le asla! Hem kurduğu devletin sefasını sürerler, hem de ölümcül karın ağrısı çekerler. Başlıktaki “adavet”in kısa açılımı olan; “düşmanlık, içte saklanan kin ve öç alma duygusu” iktidarın tanımı gibi. Siyasal İslam iktidarı, cumhuriyetle birlikte Atatürk’ün tüm izlerini yok etmek ve Atatürk’ün “En büyük iki eserimden biri” dediği Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’yi siyasi ligden düşürmek istiyor. “Özgür Özel ve arkadaşları etkin pişmanlıktan yararlanmalıdır” sözü Erdoğan’ın siyasi MR’ıdır! “Yolsuzluğu, yoksulluğu ve yasakları ortadan kaldıracağım” diyerek halkı aldatıp üçünü de kurumsallaştıran Özgür Özel midir? Yoksul halkın yer altı ve yer üstü varlıklarını uluslararası sermaye ve Saray müteahhitleri ile ortaklaşa yağmalama çarkını Özgür Özel mi kurdu? Cumhuriyet’i, parlamentoyu, yargıyı ve bürokrasiyi Özgür Özel mi felç etti? Devlet otoritesinin önünde boyun eğdiği delikanlı, Özgür Özel’in hiçbir resmi sıfatı bulunmayan oğlu mu? Bir ulusun geleceği olan çağdaş ve laik eğitimi, tarikat ve cemaatlerin cirit attığı, utanılası Ortaçağ medreselerine Özgür Özel mi dönüştürdü? Bir emeklinin, “Aç geziyorum ama kimseye söylemiyorum, söyleyemem ki utanırım” diyerek herkesi ağlatmasından Özgür Özel mi ar duymadı? Özgür Özel mi, yıllarca katil dediği Sisi’ye, pabucun pahalı olduğunu anlayınca “kardeşim” diye boynuna sarılıp öptü? Türkiye’nin potansiyel lideri Ekrem İmamoğlu’ndan korktuğu için onu uyduruk gerekçelerle Özgür Özel mi hapse attı? Özgür Özel mi Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un gibi halkın kendisini sevmesini zorunlu kıldı? Özgür Özel mi ne söylediyse tersini yaptı, ne yaptıysa tersini söyledi? Hasılıkelam, vatanseverlerin direncinden doğacak şafak aydınlığının Silivri ve Türkiye’nin geri kalanına güneş ışığı olarak yayılacağı günler yakındır. GANİ AŞIK E. MİLLETVEKİLİ, MÜFTÜ
Source: Olaylar Ve Görüşler