Aile ve İlişkiler Gündemi – 22 Aralık 2024

Bondarenko Alena
Net Worth

General information. Place of birth: Krivoy Rog (Ukraine, Dnepropetrovsk region).

Residence: Kharkov (Ukraine).

Physical data: height – 1 m 68 cm, weight – 59 kg.

Plays with the right hand. Two-handed backhand.

Professional status: since 1999.

Coach: Natalia Bondarenko (Ukraine), mother.

Member of the national team of Ukraine.

Sports achivments. As of January 10, 2010, WTA ranking (singles): 53. Doubles: 105.

Highest WTA career ranking (singles): 19 (April 14, 2008).

Current WTA ranking (doubles): 48.

Highest WTA career ranking (doubles): 11 (September 29, 2008)

WTA End of Season Rankings (singles): 2009 – 32, 2008 – 32, 2007 – 22; 2006 – 32; 2005 – 73; 2004 – 126; 2003 – 190; 2002 – 191; 2001 – 378; 2000 – 493; 1999 – 652.

Prize money: $2518506.

Matches in WTA tournaments (singles): 327 wins – 244 losses.

Matches in WTA tournaments (doubles): 181 wins – 162 losses.

Matches for the national team in the Fed Cup: 22 wins – 12 losses.

WTA tournament winner (singles): 2 (2006 – Luxembourg, 2010 – Hobart, Australia).

WTA tournament finalist (singles): 3 (2009 – Warsaw, 2007 – Warsaw, 2005 – Hyderabad).

Winner of WTA tournaments (doubles): 4 (2009 – Prague (together with younger sister Katerina Bondarenko), 2008 – “Australian Open” (with K. Bondarenko), Paris (with K. Bondarenko); 2006 – Istanbul (with Anastasia Yakimova from Belarus).

ITF tournament winner (singles): 5.

ITF tournament winner (doubles): 8.

As of July 2010, Alena Bondarenko’s best rating is: 19. In doubles: 11.

In 2008, the performance at the XXIX Olympic Games in Beijing was unsuccessful. There was a good chance to win medals in the doubles event. In a duet with her sister Katerina, she made it to the semi-finals of the competition, but in the end, in the match for a set of bronze medals, the Ukrainians lost to the Chinese pair Yang/Jeng in two sets – 2:6, 2:6.

In 2011, due to a series of injuries, he decided to end his career.

In 2016 Alena Bondarenko returns to professional tennis. The first tournament for her was the ITF competition in Italy.

Family bonds. In July 2010, Alena married her coach Nikolai Dyachka. On May 30, 2015, the couple had a son, Eugene.

Alena has two sisters: the eldest Valeria and younger Katerina Both also play tennis professionally.

Source: Vealthy Milton


İki arada bir derede çelişkili günler yaşayacağız

Jüpiter ile Satürn arasındaki kare açı bu hafta gelişmek istediğimiz alanlarda bize sorumluluklarımızı hatırlatacak. Çelişkili duygular bize eşlik edecek ve etkisini tüm hafta boyunca hissedeceğiz. Hem hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemek için arzu duyacağız hem de kısıtlanma duygusu yakamızı hiç bırakmayacak. Bu yüzden büyük kararlar almakta zorlanabiliriz.Bugün Ay 16.25 ile 22.07 arasında Başak burcunda boşlukta olacak, önemli işlere başlamak için de uygun değil. 22.07 itibariyle Ay, Terazi burcuna geçecek. İlişkilerde denge ve uyum arayacağız. Günün ilk yarısında detaylara takılabilir, ikinci yarısındaysa sosyal ilişkilerimize daha fazla odaklanabiliriz. Estetik ve güzellikle ilgili konularla ilgilenmek için de güzel bir akşam olacak.Yarın Ay, Terazi burcunda seyahat ederek ilişkilerimizde uyum ve denge arayışını vurgulayacak. Jüpiter ile Satürn arasındaki kare açı genişlemek istediğimiz alanlarda sorumluluklarımızı hatırlatıyor. Hem ilerleme arzusu hem de kısıtlanma duygusu aynı anda etkili olabilir. Bu yüzden karar almakta zorlanabiliriz. Bu gergin atmosfer 10 gün boyunca etkili olacak ve sabırla ilerlememiz gerekecek.Salı Ay, Terazi burcundaki yolculuğuna devam edecek ve günün ikinci yarısında boşluğa girecek. Bu süreçte belirsizlik hissedebiliriz. Venüs ile Şiron arasında sekstil açı oluşacak. Bu da bize ilişkilerimizde şifa bulma, duygusal yaralarımızı onarma fırsatı sunacak. Bu iki günlük etki, sevgi alışverişlerimizde birbirimizi daha iyi anlamamızı sağlayacak. Kırgınlıklarımızı, hassasiyetlerimizi rahatça dile getirebilir, daha anlayışlı olabiliriz.Çarşamba Ay sabah saatlerinde Akrep burcuna geçerek duygusal derinliği arttırıyor. Merkür ile Jüpiter karşı karşıya gelecek ve bu bizim abartılı tepkiler vermemize, gereksiz gerginlik yaşamamıza neden olabilir. 3 gün sürecek bu dönemde sözlerimizi dikkatli seçmeli, aşırı iyimserlikten veya eleştirel tutumdan kaçınmalıyız. İletişim kanallarımızı net, dürüst ama ölçülü bir şekilde kullanmaya özen göstermeliyiz.Perşembe Ay tüm gün Akrep burcunda olacak, duygularımız derinleşebilir, sezgilerimiz güçlenebilir. Merkür ile Satürn arasındaki kare açı iletişimde sorumluluk duygusunu, ciddiyeti ve kimi zaman kısıtlanmayı ön plana çıkaracak. Bu 3 günlük etkiyle düşüncelerimizi netleştirme, planlarımızı gözden geçirme ihtiyacı hissedebiliriz. Gereksiz laf kalabalığından kaçınıp disiplinli bir iletişim tarzı benimsemek faydalı olacak.Cuma Ay öğleden sonra Akrep’te boşlukta olacak. Ardından Yay burcuna geçerek enerjimizi daha iyimser bir hale getirecek. Venüs ile Uranüs arasındaki kare açı ilişkilerde beklenmedik gelişmeleri, özgürleşme ihtiyacını veya ani değişim rüzgârını getirebilir. Bu dönemde sabit kalıpları kırarak yeniliklere açık olmak ancak ani kararlar almamak yerinde olur. Beklenmedik fırsatlar veya sürprizler kapımızı çalabilir.28 Aralık Cumartesi Ay tüm gün Yay burcunda seyahat ederek özgürlük, neşe ve macera arayışımızı destekleyecek. Bu enerjiyle kendimizi daha keyifli, öğrenmeye açık, gezip görmeye hevesli hissedebiliriz. Yeni fikirler bulmak ve deneyimler yaşamak için uygun bir ortam var. İçsel coşkumuzu besleyecek aktivitelerle günü değerlendirebiliriz.BU HAFTA BURÇLARI NELER BEKLİYOR? Koç (21 Mart-19 Nisan)İçinizde gizli bir fren varmış gibi hissedebilirsinizBu hafta arkadaşlarınızla sosyalleşebilir, yeni sohbet konuları bulabilir ve birlikte kısa gezilere çıkabilirsiniz. Fakat eskiden güven veren duygusal kaynaklarınız şimdi size o kadar da sağlam hissettirmeyebilir. Bu çelişkili süreçte parlak fikirleriniz olabilir ama içinizdeki gizli fren sanki sizi engelliyormuş gibi gelebilir. Bu dönemde hem diliniz hem de zihniniz oldukça sabırsız ve provokatif olabilir.Boğa (20 Nisan-20 Mayıs)Bazı hayallerinizi ertelemek zorunda kalabilirsinizKaynaklarınızı büyütmek, gelirlerinizi çeşitlendirmek isteyebilirsiniz ama bir yandan arkadaşlarınızla ilgili sorumluluklarınız sizi yavaşlatabilir. Bu süreçte neleri gerçekten istediğinizi ve kimlerden destek görebileceğinizi yeniden gözden geçirmelisiniz. İletişimde dürüstlük ve netlik bugünlerde çok önem kazanacak. Bazı hayallerinizi de ertelemek zorunda kalabilirsiniz.İkizler (21 Mayıs-20 Haziran)Öfkenize hâkim olmazsanız işte büyük kriz çıkabilirKendinizi geliştirip kişisel imajınızı güçlendirmek isterken iş dünyası size daha disiplinli, sabırlı ve stratejik olmanızı dayatabilir. Risk almak veya dürtüsel davranmak için hiç de uygun bir hafta değil. Özellikle kariyerinizle ilgili konularda bazı hayal kırıklıkları, engeller veya sorunlar yaşayabilirsiniz. Eğer öfkenize hâkim olmazsanız işte büyük bir krizle karşılaşabilirsiniz.Yengeç (21 Haziran-22 Temmuz)Hafta boyunca bağışıklığınızı güçlendirinEğitim, seyahat, yabancı kültürlerle bağlantılarınızda yeni perspektifler kazanırken aynı zamanda neye inanıp inanmadığınızı sorgulayabilirsiniz. Hayal gücünüz ve gerçekler bir araya geldiğinde, derinlerde yatan korkularınız gün yüzüne çıkabilir. İnanç sisteminizi yeniden yapılandırmak isteyebilirsiniz. Hafta boyunca sağlığınıza ekstra dikkat etmenizde fayda var. Her şekilde bağışıklığınızı güçlü tutun.Aslan (23 Temmuz-22 Ağustos)Kim gerçek dost, kim geçici arkadaş anlayacaksınızSosyal anlamda hareketli bir hafta ancak finansal ve duygusal açıdan riskleri göz önünde bulundurmanız gerekebilir. Dostlarınızla fikir alışverişi yaparken derinlerdeki güvensizliklerinizi fark edeceksiniz. Bu süreçte içsel kaynaklarınızı sağlama alma ihtiyacı duyabilirsiniz. Kim gerçek dost, kim geçici yol arkadaşı daha iyi anlayacaksınız. Maddi anlamda da risk almak olumlu sonuç vermeyebilir.Başak (23 Ağustos-22 Eylül)Uyum yakalamak için daha hassas olmalısınızİş hayatında parlayıp başarı yakalama şansınız artıyor. Ancak özel ilişkilerinizde ve birlikte iş yaptığınız kişilerle uyumu yakalamak için daha hassas olmalısınız. Kişisel isteklerinizle karşınızdakilerin beklentileri arasındaki dengeyi sağlamak kolay olmayabilir. Bu dönemde ilişkilerdeki gerçekleri görüp hangilerinin sağlam, hangilerinin yüzeysel olduğunu anlayabilirsiniz.Terazi (23 Eylül-22 Ekim)Bedeninizin verdiği sinyalleri önemseyinBu süreçte gereksiz yüklerden kurtulmanız, gündelik yaşamınızı daha verimli hale getirmeniz gerekebilir. Böylece büyük düşünürken küçük ayrıntıları yönetebilmeyi de öğreneceksiniz. Hafta boyunca yurtdışı, resmi işler veya sınavlar konusunda sabırsız olabilir; her şeyin hemen hallolmasını isteyebilirsiniz. Bu konularda temkinli hareket etmelisiniz. Bedeninizin verdiği sinyalleri de dikkate alın.Akrep (23 Ekim-21 Kasım)Ortak gelirlerde sevimsiz sürprizler yaşanabilir Eskiden sizi mutlu eden aktiviteler bugünlerde eski tadı vermeyebilir. Aşkta sorumluluk bilinciniz gelişebilir ve iç dünyanızda bir dönüşüm yaşayabilirsiniz. Bu sürecin sonunda keyif ve disiplin, derinlik ve istikrar arasında daha sağlıklı bir denge kurabilirsiniz. Ortaklaşa işlerden elde ettiğiniz gelirler konusunda sevimsiz sürprizler yaşayabilirsiniz. Romantik ilişkilerde de beğendiğiniz sizi beğenmeyebilir.Yay (22 Kasım-21 Aralık)Ani ve dürtüsel çıkışlarınıza dikkat edin!Hem ilişkilerinizde ilerlemek, özgürleşmek hem de köklerinizi sağlamlaştırmak zorunda kalabilirsiniz. Ama bu çelişkili durum hayatınızda bir denge kurmanızı sağlayabilir. Ancak ilişkiler ve ortaklıklarda sabrınız ve tahammülünüz epey azalabilir. Ani ve dürtüsel çıkışlarınızı kontrol altına almaya çalışın. Bir kaşık suda fırtınalar koparmayın. Aile içinde bazı sağlık sorunları meydana gelebilir.Oğlak (22 Aralık-21 Ocak)İş ortamında sabırsız ve düşünmeden hareket etmeyinİşlerinizi daha verimli hale getirip üretkenliğinizi arttırmak isterken iletişimde daha dikkatli, ölçülü, net olmak zorunda kalabilirsiniz. Kelimelerinizi daha özenle seçip anlaşmazlıkları aşmaya çalışacaksınız. İş ortamında sabırsız ve düşünmeden hareket edebilirsiniz ama yapmamaya çalışın. Günlük işlerinizde sürekli değişen planlar sizi mental açıdan yorabilir.Kova (22 Ocak-18 Şubat)Maddi anlamda beklentilerinizi düşük tutunMutlu olacağınız aktivitelerle ilgilenirken ekonomik açından dengeyi tutturmakta zorlanabilirsiniz. Bütçenizi daha dikkatli yönetmek zorunda kalabilirsiniz. Bu sayede gerçek ihtiyaçlarınızı ve maddi sınırlarınızı daha iyi anlayabilirsiniz. Ani masraflar çıkabilir, maddi anlamda beklentilerinizi düşük tutmanızda fayda var. Kendinizi değersiz hissedeceğiniz ortamlardan da hızla uzaklaşın.Balık (19 Şubat-20 Mart)Baktınız ihale size kalacak, hemen uzaklaşınAile içinde bir sabır sınavı vermeniz gerekebilir. Ev içinde ilişkileri yönetmek bu hafta hiç de kolay olmayabilir. Sağlık sorunları ve kazalar başınızı ağrıtabilir. Evden taşınmak gibi bir durum söz konusu olabilir, bu da sizi strese sokabilir. Bu hafta kendinizi gereksiz yere eleştirmemeye çalışın. Taşıyabileceğinizden fazla sorumluluk almayın. Baktınız bir işin ihalesi size kalacak, hemen uzaklaşın.

Source: Dinçer Güner


‘Akıldan Kalbe insanlara hayatı sorgulatacak’

ŞENAY GÜRLER Senaryoyu okuyunca çok etkilendim hikâyeden. Farklı bir rol olacaktı benim için. Özer hocayla bir araya gelince enerjimiz de uyuştu. Naif ama son derece güçlü bir kadın Lale. Severek keyifle oynadım. Özer hocanın varlığı çok güven verdi. Bizi çok motive etti. Kerem ile enerjimiz çok tuttu, su gibi aktı gitti. Ben kalpten yanayım ama akılcı olmak da gerekiyor. Farklı karakterleri oynamak iyi geliyor. Tiyatroda seçebiliyorsun ama dizide hep aynı roller geliyor. Belli kalıpların dışında bir şeyle oynamak da çok keyifli. Yoksa aynı yerde sayarsın, farklı bir rol geldiğinde heyecanlanıyorum. Kadın karakterlerin güçlü olduğu senaryolar tercihim. İzleyenler, filmden sonra çok şey düşünecek. Çünkü yaşarken elimizde olan çoğu şeyin kıymetini bilmiyoruz. Hayat bir şekilde akıp gidiyor ve o anın kıymetini bilemiyoruz. Değer bilmek üzerine çok düşündüm açıkçası. Kaybettikten sonra anlıyorum bazı şeylerin değerini. NAİF AMA İNATÇIYIM Anne ve babamı çok erken kaybettiğim için uzun süre aile hayatım olmadı. Ama olduğu kadar aile çok önemli. Çünkü bir sürü şeyi hep ailede öğreniyorsun. Paylaşmak da travmaları da yaşatıyor insana. Böyle böyle büyüyor insan. Kan bağını taşıdığın biriyle aile gibi olabilirsin. Ben şu anda Semih”le (Saygıner) birlikte bir aile olduğumuzu biliyorum. Onun akrabaları, benim akrabalarımla birlikte biz bir aile oluşturmayı başarabildik. Belli bir yaştan sonra bunu başarabilmek çok önemli. Naif bir insanım aslında ama mücadeleci inatçı yanım var. Yaşadıklarımdan çok şey öğrendim. Her sert olaydan ders çıkarıyorsun. Acı yaşamak insanın içini acıtmamalı, çocuksu yanını koruyarak hâlâ kendini lezzetlendirerek hayata devam etmek gerekiyor. Herkesin yaşadığı kendine ağır geliyor. Ama çok şey öğretiyor hayat. Yaşadıklarımız eğer lezzetlendiriyorsa doğru yoldasın, ama seni ekşitiyorsa, sertleştiriyorsa yanlış yoldasın. İnsanın yaşadıkları şeyler benzer olunca birbirlerini daha çok görebiliyor galiba. Çocuksu yanını korumak ve eğlenmek lazım. Hayat bir tane ve kısa. Gelip geçiyor. O yüzden hayatı anlamlı ve değerli kılmak lazım. Değişim ve dönüşüm yaşınız kaç olursa olsun, olması gereken bir şey. İnsan kendini hep yenilemeli. Beslenmeme dikkat ediyorum. Spor yapıyorum cildime iyi bakıyorum. Çalışırken insan ışıldıyor. Severek yapıyorsan sana güç ve enerji getiriyor. Avrupa Yakası”nı yaptığım için çok mutluyum. 5.5 yıl sürdü. Uzun sürdüğü için hafızalarda kaldı. O dönem için biricik bir işti. Zekice yazılmış güzel oynanmış bir işti. Daha sonrasında hep aynı tip roller geldi. Alternatif işlerde de oynadım ama bir şekilde insanların kafasında Fatoş olarak kaldım. Kült bir karakter. Ben de çok seviyorum Fatoş”u, hâlâ izleniyor. 12 yaşındaki çocuklar “izliyorum” diyor. İyi ki o işte yer almışım. HANDE SORAL “TEK DERDİM AİLEMDEKİ HUZUR” Senaryoyu okumadan görüşmeye gittim. “Özer hocayla tanışmanı istiyoruz. Şu an görüşebilir misiniz hemen gelebilir misiniz?” dediler. Aradıklarının akşamında görüştüm Özer hocayla. Ondan hikâyeyi dinlediğimde çok heyecanlandım. Filmi değil nasıl çekeceğini anlattı. Ondan çok etkilendim ve sonra eve gelince hemen okudum. Anlattığı hikâye kafamda çok iyi oturdu. Hiç tanımadığım bir yönetmen veya isimsiz bir senaryo olarak gelseydi, bunu nasıl anlatırlar ki diye emin olamayıp kabul etmeyebilirdim. Çok iyi bir yönetmen ve rejiyle çekilebilirdi anca. Akıldan Kalbe” filminde o kadar çok insanın hayatındaki bir şeyi anlatıyoruz ki, sadece duyguların olduğu, karakterin mesleğin kişilerin çok da önemi yok. Duygular önemli. Baba deyip ağladığım sahne beni çok etkiledi. O karakterin üstündeki bordo kazak hazırladı beni. O kazak bütün sahneye hizmet etti benim için. En büyük yükü Kerem abi taşıyordu. Bizi de taşıyan oydu açıkçası. Oynadığımız sahnelerin onun ruh haline göre şekillendiği bir film oldu. ALİ EL ÜSTÜNDE TUTULUYOR Aklımla karar verdim dediğim birçok şeyi kalbimle seçiyorum. O yüzden kalp daha baskın. Biz büyük bir aileyiz. Hayattaki tek motivasyonum, tek derdim ailemdeki huzur. Her şeyin başladığı yer. Ben büyük bir ailede büyüdüm. Babaannem bizimle yaşıyordu, amcam alt kattaydı, halamlar yan komşumuzdu. Kapılar hiç kapanmazdı. Oğlum Ali”nin de teyzesi, dayısı, dede ve büyük anneleriyle büyümesini istiyorum. Ailenin tek torunu olunca el üstünde tutuluyor, şımartılıyor. 2.5 yaşında şu an. Benim işlerim hep duygusal. Önemli olan yer aldığım projenin totali ve oynadığım karakterin bütüne nasıl hizmet ettiği. O yüzden yine ağlıyorum diye takılmıyorum. Güzelse ağlamaya devam. İsmail”le bir TV dizisi tercih etmem. Sette, evde bir arada olmanın sağlıklı olmadığını düşünüyorum. Sinema olabilir ama dizide bir arada olmayı istemem. BATUHAN BAYAR “KALBİMİ DİNLEMEYE GAYRET EDİYORUM” Yazın başka bir dizi çekiyordum. Üçüncü sezonuna başlamak için bir aylık bir arası vardı ve dinlenirim derken, bu iş geldi. “Senaryoyu oku, hemen cevap ver” dediler. Hemen okudum, okuduktan sonra başka biri oldum. Ertesi gün hocayla görüştük. Nasıl çekileceği çok önemliydi. Kurgu da çok önemliydi. Özer hoca anlattığı zaman çok güvendim. İyi ki varım dediğim bir iş oldu. Şimdiye dek verdiğim kararlara baktığımda mantığımla aklımla ilerlediğimi gördüm. Yaş almaya başladıktan sonra kalbimle kendimi dinleyerek verdiğim kararların bana iyi geldiğini fark ettim. Artık kalbimi daha fazla dinlemeye gayret ediyorum. Uzun zamandır iyileşmeye gittiğim yer ailem değildi. Şimdi eskisinden daha fazla ailemle paylaşmaya başladım. Sevincimi de üzüntümü de ailemle paylaşıyorum. Aile benim için şifa niteliği taşıyor. İkiz kız kardeşlerim var. Ailem Rize”de. Çocukluğumda Neşet Ertaş türküleriyle büyüdüm. Babam çok dinlerdi. Yaşıtlarım Tarkan söylerken ben “Ahirim Sensin” söylüyordum. O yüzden bağlama ve müzik merakım var. PERİHAN SAVAŞ HAYATIMDAN NEGATİF OLAN HER ŞEYİ ÇIKARDIM Oğlumun şef olması çok güzel bir duygu. “Gastronomi okuyacağım” dediğinde bu kadar başarılı olacağını bilmiyordum. Hakikaten şaşırıyorum. Sürekli araştırıyor, yeni şeyler deniyor. Çocukken de meraklıydı. Babasında da ilgi vardı, o da soslar yapardı yemek hazırlamayı severdi. Biraz genetik. Oyunculuğu seçer diye düşünmüştüm. Oynadı da ama ben çok istemiyordum açıkçası. Lezzetli yemekler yapıyor. Ailede bir şef olması güzel. Okulunu okuduğu için her şeye farklı bakıyor. Her şeye hâkim. Türk mutfağını daha yenilikçi hale getirip dünyaya tanıtmak amacıyla hareket ediyor. Sunum, süsleme başka bir şey. Evde yapmıyor ama. Karı koca çalışıyorlar. Zaten uzun süre restoranda kalıyor. Çalışmayı, kendimi yenilemeyi çok seviyorum. Tiyatro geçmişim olduğu için ezber konusunda sıkıntı yaşamıyorum. 1971″de Yeşilçam”ın keyfini yakaladım. Duayenler çok güzel bir şey bıraktılar. Devam ettirmek hoştu ama ne yazık ki sektör kendini döndüremedi. Ama sinemanın yeri başka. Gençlerle çalışırken onlardan çok şey öğreniyorum. İşine saygı gösteren herkese bayılıyorum. Gençlerle çalışmayı çok seviyorum, arkadaş gibiyiz hepsiyle. İspanya”da yayınlanan bir dizimden dolayı bana telif geldi. Kendi ülkemden alamıyorum. İspanya”dan telif geliyor. Ne kadar güzel. İnşallah bizde de bu sorunlar çözülür. Eskiden karavanımız yoktu, kendi saçımızı makyajımızı kendimiz yapardık. Elbiselerimizi kendimiz bulup getirdik. Minibüsün içinde hepimiz bir arada sete giderdik. Zordu, sıkıntılar çektik ama o günleri özlüyorum. Parayı düşünmeden sadece yaptığımız iş en iyisi olsun diye düşünen insanlardık. Samimiyet ve özveri vardı. Üç torunum var. Torunlarımla çocuklarımda yaşayamadığım keyfi yaşıyorum. Müthiş mutluyum onlarla vakit geçirmekten. Kızım çok iyi anne oldu, üç çocuğuna da kendisi baktı, büyüttü. Anneanne oldum, babaanne olmak istiyorum şimdi. Benim içimde çocuk var. Hiç kaybetmedim o çocuğu. Hâlâ çizgi film seyrederim. O yüzden pozitifim. Negatif bir yerde duramam. Negatifleri çıkardım hayatımdan. Rahatladım. Eskiden hayır demesini bilmiyordum, hayır demeyi öğrendim. Ayıp olur mu diye içime atardım, içime atmıyorum şimdi. “ÇOCUKLARIMI MEDYADAN UZAK TUTTUM” Ortalıkta büyütmedim çocuklarımı. Şimdi sosyal medyada sürekli çocuklarını çekip kullanıyorlar, yanlış buluyorum. Ben korudum çocuklarımı. Medyanın önüne çıkarmak, reklamını yapmak çok kolaydı ama ben tercih etmedim. Mümkün olduğu kadar sakladım, uzak tuttum medyadan. Onlara da anlattım. Üzülmesinler, yıpranırlar diye böyle bir karar almıştım. Hatta askere gittiğinde bana “Sakın gelme, senin annem olduğunu bilmesinler” dedi. Görüş zamanında gittim, fotoğraf çekildik. Sonra ben sosyal medyada paylaştım. Komutanları görmüş, “Seni yazıcı yapalım” demişler. “İstemiyorum” demiş. Dolayısıyla hiç istemezdi bilinmesini. Bunu kullanmadı hiç. SAVAŞ ZAFER “TÜRK MUTFAĞINI DÜNYAYA TANITMAK İSTİYORUM” Küçükken oyuncu olmak istiyordum. Adnan Menderes”in hayatını anlatan “Ben Onu Çok Sevdim” adlı dizide oynadım. Adnan Menderes”in ortanca oğlunu canlandırdım. Ama sonra devam etmedim. İlgim vardı aslında. Sete gidiyordum annemle sürekli. Sette büyüdüm diyebilirim. O, “Bir mesleğin olsun, sonra oyuncu yine olursun” diyordu. Öyle deyince gastronomi okumaya karar verdim. Sevdiğim şey yemek yapmak olduğu için bu bölümü okumak istedim. Endüstriyel mutfağın ne demek olduğunu bilmiyordum üniversiteye kadar. Mekân açmaya kadar geldi iş. Hem çalışıyordum hem okuyordum son 2 senedir. Bir fırsat geçti elime, işletmecilik de yapmaya başladım. Kendi mekânımızda kendi yemeklerimizi yapmaya başladım. Hamur kızartması gibi bir şey yapardı anneannem. Lalanga derdi. Ben de onu şimdi onun tarifiyle menüye koydum, çok beğeniliyor. İstanbul usulü domates lapası dediğimiz bir ürünümüz var. Türk mutfağını temsil etmek bir sorumluluk. Kendi mutfağımızı geliştirmek dünyaya yaymak bizim elimizde. İtalyan restoranı, Fransız, Uzak Doğu görüyoruz ama Türklerin haricinde Türk mutfağını görmek pek mümkün değil. O yüzden Türk mutfağını ne kadar geliştirip yayabilirsek mutlu olurum. İşletmecilik zor. Mutfaktan servisten hep sen sorumlusun. Daha kapsamlı. Bu işin sonu yok. Her şeyi biliyorum demiyorum. Öğrenmenin sonu yok. Bazen geceleri uyuyamıyorum yeni bir ürün çıkaracağım zaman. Evde olduğumuz zaman çok kısıtlı. Eşim de çalışıyor o da yemek yapmıyor. Henüz anne-baba olmayı düşünmüyoruz.

Source: İlker Gezi̇ci̇


Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Fadime Özkan”a konuşan Bakan Göktaş: ALO 183″ü 112 Acil Çağrı Merkezi”ne entegre ediyoruz

Star Gazetesi Ankara Temsilcisi Fadime Özkan”ın sorularını cevaplayan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Bakanlığın çalışma masasındaki dosyalara ve kamuoyunun merak ettiği konulara dair önemli açıklamalarda bulundu.KADINA ŞİDDETLE MÜCADELEDE ÖRNEK ÜLKEYİZBakan Göktaş Türkiye”nin kadına yönelik şiddetle mücadele için çıkarılan 6284 sayılı kanun ve önleyici ve destekleyici diğer uygulamalarla pek çok Avrupa ülkesinden çok daha etkili bir süreç yönettiğini söyledi.KADINI SÖZLEŞME DEĞİL KANUN KORUR Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş: Bugün kadına yönelik şiddet küresel bir sorundur. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ile bu konuda dünyada eşi benzeri az bulunan hukuki bir düzenlemeye sahibiz. Bu güçlü Kanunumuzun, etkin bir şekilde uygulanmasının en yakın takipçisiyiz.Bunun yanı sıra, 2020″den sonra kadına yönelik şiddet uygulayanlara yönelik cezaları ağırlaştıran, kapsamını genişleten düzenlemeler yaptık. Kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair hukuki çerçevemizi daha da güçlendirdik. Geçtiğimiz yıl ⁠25 Kasım”da yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, kadına yönelik şiddetle mücadelemizi, en üst düzeyde bir devlet politikası olarak yürüttüğümüzün en somut göstergesidir.81 İLDE 60 BİN DAVADA MAĞDURUN YANINDAYIZ 81 ilde avukatlarımızla kadın, çocuk ve aile üyelerine yönelik her türlü şiddet, tehdit, istismar, ısrarlı takip vakalarını ve tüm iddiaları büyük bir titizlikle takip ediyoruz.İçinde kadına yönelik şiddet vakalarının da olduğu 60 binin üzerinde davayı takip ediyoruz. Gerektiği durumlarda sonuçlara itiraz ediyoruz. Tüm davalarda her aşamada Bakanlık olarak, mağdurların yanında yer alıyoruz.MEDYADAN BEKLENTİMİZ BİRAZ DAHA HASSASİYET Diğer yandan kadınların değersizleştirildiği, metalaştırıldığı ya da şiddetin sıradanlaştırıldığı içeriklerin toplum üzerinde derin ve olumsuz etkiler bıraktığını biliyoruz. Bu konuda medyadan beklentimiz, reyting kaygısıyla değil, özellikle televizyonda yer verilen şiddet sahnelerine dair daha duyarlı ve sorumlu bir anlayışla hareket etmeleridir. Bu anlamda Bakanlık olarak, kadına yönelik şiddetle mücadelede medya içeriklerinin hassasiyetle ele alınması gerektiğine inanıyoruz. ŞİDDETLE MÜCADELEMİZ İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÖNCE BAŞLADIKadına yönelik şiddetle mücadelede, artık İstanbul Sözleşmesi üzerinden tartışmanın ötesine geçmeliyiz. Bu mücadele de ancak, toplumun her kesiminde farkındalık yaratacak, kapsamlı politikalar ve uygulamalar geliştirilmesiyle mümkündür. Bu mücadele, hukuki düzenlemelerden sosyal destek mekanizmalarına, eğitim programlarından kadın-erkek eşitliği bilincinin yaygınlaştırılmasına kadar çok boyutlu bir yaklaşımı gerektiriyor.Esasında, ülkemizde, kadına yönelik şiddetle mücadelemiz İstanbul Sözleşmesi”nden çok önce başlamıştır. Sözleşmeden çıkılması da bu mücadelemizin kesintiye uğraması anlamına gelmiyor.AVRUPA YASAL DÜZENLEME VE UYGULAMA KONUSUNDA BİZDEN GERİDE Dünya genelinde sözleşmeyi imzalayan ülkelere baktığımızda, İstanbul Sözleşmesini imzalayan 45 ülkeden 26″sının sözleşmeye çekince koyduğunu görüyoruz. Avrupa Birliğine üye ülkelerden İstanbul Sözleşmesini imzalamış bazı ülkeler kendi iç hukuklarında dahi herhangi bir düzenleme yapmamıştır. Diğer yandan bazı ülkelerin ise bu konuda kısmi düzenlemelere gittiğini biliyoruz. Bu konuda, diğer ülkelerdeki uygulamaları yakından takip ediyoruz.Avrupa”da çok az sayıda ülkede kadına yönelik şiddet konusunda yasal bir düzenleme mevcut. Örneğin Belçika”da, bu konuda 2023 yılında bir kanuni düzenleme yapılmış. Bu düzenlemede, İstanbul Sözleşmesi”nde yer alan kadına yönelik şiddet vakalarına ilişkin veri toplanması hususu daha yeni hüküm altına alınmış.Bugün Belçika”da hâlâ, veri toplanması konusunda çok geride kalındığı ve kolluk kuvvetlerinin bu konudaki kapasitesinin henüz istenen seviyede olmadığı tartışılıyor. Dahası, Belçika”da bizim 2018 yılında başlattığımız KADES”e benzer bir uygulama ancak geçen yıl hayata geçirilmiş. Üstelik kullanım alanı hem kısıtlı hem de henüz tam verimli değil.Öte yandan, bu yıl Mayıs ayında Avrupa Birliği, kadına yönelik şiddetle mücadeleyi etkili bir şekilde yürütmek adına 51 maddelik bir direktif açıkladı. Direktif kapsamında, ilk kez, AB genelinde, şiddetin belirli biçimlerinin suç sayılması ve adalet, koruma ve önlemeye daha iyi erişim konusunda kurallar ortaya kondu. TÜRKİYE YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ ÇOKTAN TAMAMLADIÜye devletlerin direktif hükümlerini üç yıl içerisinde kendi iç hukuklarına aktarmaları bekleniyor. Türkiye”de, Sözleşmeden çekilmiş olmamıza rağmen, hem 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun hem de diğer yasal değişiklikler ile gerekli adımları büyük bir kararlılıkla attık.İkinci mevzuat düzenlemeleri ile hukuki altyapı daha da güçlendirdik. Özetle, Türkiye, çok net ifade etmek gerekirse, bu konuda örnek bir ülkedir. Bu güncel direktifte yer almayan tedbirleri dahi, çok önceden yasal teminat altına alarak uygulamaya koyduk.ALO 183″Ü 112 ÇAĞRI MERKEZİNE ENTEGRE EDİYORUZKadına yönelik şiddetle mücadelede 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet sunan “ALO 183 Şiddetle Mücadele Hattı”mızı daha da etkili hale getirecek önemli bir adım atıyoruz. Bu hizmetimizi daha etkin hale getirecek önemli bir yeniliği hayata geçiriyoruz.İçişleri Bakanlığımızla iş birliğinde, ülkemizin en ücra köşesinden bile kolaylıkla erişilebilen 112 Acil Çağrı Merkezi ile ALO 183 hattımızı uyumlu hale getiriyoruz. Bu sayede, bir vatandaşımız şiddet vakası nedeniyle 112″ye başvurduğunda, Bakanlığımız anında haberdar olabilecek.Bu sayede herhangi bir şiddet vakasına daha hızlı müdahil olabileceğiz. Böylece kolluk kuvvetlerimiz ve sağlık kuruluşlarımız ile güçlü eşgüdüm içerisinde, vakalara daha etkin ve hızlı müdahale edeceğiz.ŞİDDET FAİLİNİN REHABİLİTASYONU İÇİN NE YAPILIYOR?Kadına yönelik şiddetle mücadelemizde failin rehabilitasyonu konusunu çok önemli buluyoruz. Şiddet döngüsünün kırılması ve şiddetin kök nedenlerinin anlaşılması noktasında faillerin rehabilitasyonu, sorunun tekrar etmesini önlemek ve toplumsal dönüşümü sağlamak adına kritik bir role sahiptir.Bu kapsamda TÜBİTAK ile yürüttüğümüz “Şiddet Uygulayanlara Yönelik Psikososyal Müdahale Modelinin Geliştirilmesi Projesi” devam ediyor. Proje ile farklı şiddet uygulayan profillerinin belirlenmesine yönelik araştırma yürüteceğiz. Şiddet uygulayanlara temas eden hizmet sunucularla nitel görüşmeler gerçekleştirilecek. Ve şiddet uygulayanlara yönelik müdahale programı geliştirilecek. Bu projeyi, konuya dair ilk ve temel faaliyetlerden biri olması nedeniyle kıymetli görüyoruz.Ayrıca, 6284 sayılı Kanun kapsamında hakkında önleyici tedbir kararları alınan ve şiddet uygulayan bireyler için farkındalık seminerleri düzenliyoruz. Bu seminerlerde öfke kontrolü ve çatışma çözümü gibi konular ele alınıyor. İlişkilerde doğru iletişim üzerine eğitimler veriyoruz. Ayrıca, şiddete ilişkin yasal düzenlemeler hakkında bilgi sunuyoruz.149 KADIN KONUKEVİ VAR; DOLULUK ORANI YÜZDE 70 Ülke genelinde faaliyet gösteren 149 kadın konukeviyle şiddet mağduru kadınlara destek oluyoruz. Sunduğumuz psiko-sosyal destek hizmetleriyle kadınların karşılaştıkları sorunlara çözüm üretiyoruz. Bunun yanı sıra, kadınların bilgi ve becerilerini artırarak toplumsal ve ekonomik yaşama daha etkin katılmalarına katkı sağlıyoruz. Çocukları için ücretsiz kreş imkânı sunarak ailelere ek destek sağlıyoruz.Ayrıca, anne ve çocukların arasındaki bağı güçlendiren çalışmalar yürütüyoruz. Böylece hem kadınların hem de çocukların psikolojik gelişimlerini destekliyoruz.Örneğin, Avrupa”da birçok ülkede kadın konukevleri var. Ancak, bunların çoğu ilk kabul birimi işlevi görüyor. Kalıcı bir barınma hizmeti sağlayanların kapasiteleri yetersiz ve hizmet standartları vasat seviyede.Bizim kadın konukevlerimizde ise yüzde 70 doluluk oranı ile yüksek standartlarda kadınlara ve beraberindeki çocuklara hizmet sunmaya devam ediyoruz.Kadınların ve çocuklarının farklılaşan ihtiyaçlarını dikkate alarak, 15 ilde 17 kadın konukevini ihtisaslaştırdık. Bu merkezlerin daha etkin hizmet verebilmesi için ihtisaslaştırma çalışmalarımız devam ediyor.KADIN KONUKEVİ AÇMAK BELEDİYELERİN DE GÖREVİBunun yanı sıra, depremden etkilenen Hatay ve Adıyaman ile deprem nedeniyle göç alan İstanbul ve Kocaeli”nde de yeni kadın konukevleri açmak için çalışmalarımızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz.Yerel yönetimlerimizin de kadın konukevi açma hususunda sorumlulukları var. Bu vesileyle yerel yönetimlerimizi, kadın konukevlerinin sayısını artırmak, mevcut merkezlerin altyapı ve hizmet kalitesini iyileştirmek ve kadınlara yönelik şiddetle mücadele konusunda bütüncül çözümler üretmek üzere sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.EKRAN BAĞIMLILIĞINA KARŞI DİJİTAL KİMLİK2024 yılı sona ererken Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile makamında buluştuk. Sorularımızı cevaplayan Göktaş hem Bakanlığın çalışma masasındaki dosyalara hem de kamuoyunun merak ettiği konulara dair önemli açıklamalarda bulundu. Bilhassa ailelerin çocuklarına dair endişeyle takip ettiği ve devletten çözüm beklediği “ekran bağımlılığına” karşı yol haritasını anlattı. Bakan Göktaş dijital platformlar için “dijital kimlik” çıkartılacağını söyledi. SOSYAL MEDYA BAĞIMLILIĞI MADDE BAĞIMLILIĞI GİBİ Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş: Son yıllarda birçok ülke, sosyal medya platformlarının özellikle çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler getiriyor. Bu olumsuz etkiler, beyin kimyasını etkileyen değişimlerden, sosyal problemlere kadar değişen bir çerçevede çeşitlilik arz ediyor. Bağımlılık konusunda çalışan uzmanlar sosyal medya bağımlılığının beyinde madde bağımlılığıyla benzer mekanizmaları tetiklediğini belirtiyorlar. Sosyal medya bağımlılığını “dijital eroin” olarak adlandıran uzmanlar var.EKRAN BAĞIMLILIĞI KAVRAMLARI: DİJİTAL EROİN, SANAL OTİZM, NOMOFOBİ* Bu madde bağımlılığına benzetilen sosyal medya kullanım etkilerine karşı ergen ve çocuklar çok daha fazla risk altındalar.* Ergenlik dönemi, doğum sonrası dönemin ardından beynin en fazla değişim ve büyüme gösterdiği dönem olarak biliniyor.* Bazı klinik çalışmalar bir çocuğun teknoloji bağımlılığının sınırı aşması durumunda tedavinin çok zor hale gelebildiğini gösteriyor.* Hatta video oyunlarında kaybolmuş ya da Facebook bağımlısı sosyal medya kullanıcılarını tedavi etmenin, en az uyuşturucu madde bağımlılarını tedavi etmek kadar zor olduğu görülmüş.* Sanal otizm; “Ekrana bağlı gelişen otizm” ya da “televizyona maruz kalmaktan kaynaklı gelişen otizm” olarak tanımlanan bir kavram. Daha çok erken çocukluk döneminde görülen “sanal otizm” çocuklarda otizmli olmadığı halde otizm belirtilerinin ortaya çıkmasına neden oluyor.* Ekran teknolojileri yalnızca bağımlılık yaratmakla kalmıyor. Aynı zamanda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, kaygı, depresyon, artan saldırganlık ve intihar eğilimi gibi çeşitli ruhsal ve davranışsal rahatsızlıklara da yol açıyor.* Bu anlamda literatüre yeni yeni tanıların girdiğini görüyoruz. Mesela Nomofobi (No Mobile Phone Phobia) kelimelerinden türetilmiş bir kelime olup, cep telefonundan ayrılma korkusu olarak tanımlanıyor.* Benzer şekilde Netlessfobi, literatürdeki adıyla Fobo (Fear of being offline) internetsiz kalma korkusu olarak bilinen bir davranış bozukluğu. Fobo”da internetsiz ortamlar insanlar üzerinde anksiyete oluşturuyor.BEYİN FONKSİYONLARINA ZARAR VERİYORErgenlik döneminde sosyal medya kullanımının alışkanlık haline gelmesi, sadece o anki davranışları etkilemekle kalmıyor. Aynı zamanda beyin gelişimini yetişkinlik dönemine tesir edecek şekilde de değiştiriyor. Ekrandaki içerikler beyini olumlu ya da olumsuz yönde uyararak çocukların uyku eğilimlerini düşürüyor. Ekrandan yayılan parlak ışığın melatonin salgısını baskılayarak uykuyu geciktirmesi gibi sebeplerle uyku yetersizliğine bağlı gelişim bozuklukları görülebiliyor. Ekran alışkanlıkları hem çocuklarda hem de yetişkinlerde uyku sağlığına zarar veriyor.Çarpıcı bir bilgi olarak paylaşmak isterim, bu yıl Oxford sözlüğü “Brain Rot” tabirini yılın kelimesi olarak seçti. Türkçe karşılığı “beyin çürümesi” olan bu kelime, aşırı ekran süresinin neden olduğu zihinsel bulanıklık, halsizlik, büyük seviyede dikkat dağınıklığı ve bilişsel gerilemeyi ifade ediyorBir diğer önemli bulgu ise sosyal medya kullanımının yaşam memnuniyetini azalttığı yönünde. Bu da çocuklarda intihar eğilimini tetikleyebilecek önemli bir risk faktörü olarak değerlendiriliyor.Bu tespitler, özellikle çocuklar ve gençler için ekran kullanımının potansiyel zararlarına yönelik daha derin bir farkındalık ve önlem alınması gerekliliğini ortaya koyuyor.”BEYİN ÇÜRÜMESİ”NE KARŞI KÜRESEL MÜCADELE * Tüm bu risk faktörlerinden hareketle dünya genelinde pek çok ülkede “Dijital yerli” olarak adlandırılan çocukların ve gençlerin sosyal medya kullanımıyla ilgili düzenlemelerin yapılması gündemde.* Mevcut tartışmaların merkezinde, şiddet, intihar ve kendine zarar vermeye yönlendiren içeriklerin engellenmesi ile çocukların 13 yaş altındayken sosyal medyada hesap açmasının daha sıkı denetim altına alınması gibi konular bulunuyor. * Norveç, Fransa, İngiltere ve İrlanda gibi ülkeler farklı kısıtlamalar uygularken, geçtiğimiz ay Avustralya, 16 yaş altındaki tüm çocukların belirli sosyal medya platformlarına erişimini yasakladı.* Benzer şekilde, ABD Senatosu, 2024 Temmuz ayında iki partinin ezici desteğiyle Kids Online Safety Act adlı yasayı kabul etti. * Bu yasa, şirketlere çocukların sosyal medyada mahremiyetlerinin korunması ve gösterilecek içeriklerin aile kontrolüne sunulması konusunda ciddi sorumluluklar yüklüyor.* İngiltere Parlamentosu”nda ise şu anda Online Safety Act isimli bir yasa tasarısı tartışılıyor.* Bu yasa kapsamında, sosyal medya şirketlerinin çocukların zararlı içeriklere erişimini engelleyecek şekilde algoritmalarını güncellemeleri öngörülüyor. * İngiltere hükümeti, büyük sosyal medya şirketlerinin çocukların çevrimiçi güvenliğini sağlamaya yönelik ciddi adımlar atmaması durumunda, Avustralya”daki gibi geniş çaplı bir yasaklama getirebileceğini belirtiyor. “DİJİTAL KİMLİK” ZARARLARI AZALTACAK* Biz Bakanlık olarak hali hazırda zararlı içeriklere erişim engeli getirilmesi konusunda çalışmalar yürütüyoruz. 7-24 ulaşılabilir olan DUY ihbar hattımıza gelen ihbarları esas alan Hukuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü birimimiz BTK işbirliği ile binlerce içeriğin engellenmesini sağladı. Gelinen aşamada çalışmalarımızı daha ileri bir aşamaya taşıma gereği açıktır.* Bahsettiğimiz tüm risk faktörlerini değerlendirerek, tüm dünya ile birlikte bu konuda gerekli adımları atmaya hazırlanıyoruz. Bakanlığımızca yürütülmekte olan mevzuat çalışmalarının çerçevesi doğrudan bir platformun yasaklanması şeklinde planlanmıyor.* Öncelikle, Türkiye de faaliyet göstermek isteyen hizmet sağlayıcı, sosyal medya platformları ve dijital oyun üreticilerinin, kullanıcının çocuk olduğunu tespit etmelerini sağlayacak yaş doğrulama sistemlerini kullanma gibi adımları atma yükümlülüğü getirilmesi öngörülüyor. Bu doğrultuda “Dijital Kimlik” gibi bir uygulamanın hayata geçirilmesi söz konusu olabilir.* Bu yükümlülüğün uyulacak esaslar ve kullanılacak teknolojinin yine mevzuatla belirlenen bağımsız bir kurum tarafından oluşturulacak rehberlerle uyumlu olarak yerine getirilmesi planlanıyor.KISITLAMA KRİTERİ 16 YAŞ OLACAK* Kısıtlamada esas alınacak yaş kriterinin 16 yaş esas olmak üzere ve fakat diğer temel yasalarla uyumlu olarak ve uzman görüşleri de alınarak kademeli olarak tespit edilmesi ön görülüyor.* Dijital ortamda çocuklara sunulan içeriklerde çocuklar için zararlı olabilecek unsurların yer almaması, çocuklara yönelik siber zorbalık eylemlerinin, çevrim içi platformlarda kişiselleştirilmiş reklamların sunulması ve çocukların tüketim alışkanlıklarını manipüle etmeye yönelik davranışsal reklamcılık faaliyetleri yürütülmesinin engellenmesi, çocukların kişisel verilerinin korunması gibi yükümlülüklerin yerine getirilmesi bekleniyor. Belirlenen yükümlülüklere uymayan ilgililere çeşitli yaptırımlar getirilmesi gibi temel konular üzerinde çalışılıyor.* Ebeveynlere yönelik olarak da bakım ve gözetim yükümlülüğünün uzantısı olarak bir takım yeni yükümlülükler getirilmesi de gündeme alınabilecek konular arasında yer alıyor.* Özet olarak, sosyal medya platformlarından kullanıcının yaşının tespit edilmesi konusunda etkili ve güvenilir sistemler geliştirmelerini, çocuklar için zararlı olabilecek içerikleri engelleyecek şekilde algoritmalarını düzenlemelerini, güncellemelerini talep etmek, bunların uygulanmasını denetlemek ve nihai olarak yaptırımlar uygulanması şeklinde kademeli bir düzenleme üzerinde çalışıyoruz.* Sosyal medya platformlarının içerik algoritmalarını nasıl kontrol edebildiklerini Filistin meselesinden gayet iyi biliyoruz. Bu kapasiteyi çocukları zararlı içeriklerden koruma konusunda da kullanabileceklerinden eminiz.DOĞUM ORANI DÜŞÜYOR, YAŞLI NÜFUS ARTIYOR…BAKAN GÖKTAŞ: AİLEYİ KORUMAK İÇİN SEFERBER OLDUK Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Türkiye”deki büyük demografik değişimin nedenlerini, sonuçlarını ve Bakanlık olarak aldıkları tedbirleri detaylarıyla açıkladı. Bakan Göktaş ailenin korunması için alarm durumunda olduklarını, kapsayıcı bir eylem planını hayata geçirdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın uzun yıllardır söyleyegeldiği “en az üç çocuk” çağrısının ne kadar hayati bir çağrı olduğu son verilere bakıldığında daha net görülebiliyor.NÜFUS POLİTİKALARI/ DEMOGRAFİK DEĞİŞİMLER Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş: Dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de nüfus dinamizmi azalma eğilimi gösteriyor. Doğurganlık hızı düşüyor, yaşlı nüfus oranı yükseliyor. Dünya genelinde ortalama 2,32 olan doğurganlık hızı, Türkiye”de 1,51 düzeyinde. 65 yaş üstü yaşlı nüfus oranımız da yüzde 10″u geçmiş durumda. Genç nüfusun azalması ve yaşlı nüfusun artması ise daha az çalışanın daha fazla emekliyi desteklemesi demek.Bakıma ihtiyaç duyan çocukların sayısı azalırken yaşlı bakımına bağlı ihtiyaçların artması demek. Sosyal hizmetler ve sağlık hizmetlerindeki bütçe ihtiyacının artması demek.Sosyal güvenlik sistemi dengesinde oluşacak sorunların yanı sıra, iş gücü piyasasında sıkıntılar yaşamak demek. Zira pek çok ülke çalışan nüfustaki açığı göç ile kapatmaya çalışıyor. Bunun en somut örneğini Avrupa”da gördük, biliyorsunuz. İş gücü ihtiyacını karşılamak için, örneğin Almanya, Belçika gibi ülkeler, birçok ülkeden göç aldı. REFAH DÜZEYİ ARTTIKÇA DOĞURGANLIK DÜŞÜYORZararlı akım ve alışkanlıklar, bireysellik, bağımlılık, cinsiyetsizleştirme, aile kurumunu zayıflatıyor ve insanı yalnızlaştırıyor. Evlilik, çocuk sahibi olmak artık günümüz insanının öncelikler sıralamasında geri planda kalıyor.Doğurganlık hızındaki düşüşün, sadece ekonomik sebeplerle açıklanamayacağını söyleyebiliriz. Zira refah düzeyi yüksek toplumlarda doğurganlık hızı düşme eğilimini sürdürüyor. Bu anlamda nüfus politikalarının gerçekçi ve çok yönlü bir bakış açısıyla belirlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Eğitim, sağlık, çalışma hayatı, kentleşme ve küreselleşme gibi faktörlerin etkilediği nüfusu güçlendirmek için bütüncül stratejilerle ilerlemenin önemli olduğuna inanıyoruz.Türkiye özelinde demografik verileri değerlendirdiğimizde, genel anlamda nüfus artış hızının keskin bir şekilde azaldığını görüyoruz. Küresel ölçekteki eğilime paralel olarak, ülkemizde de evlilikler ve doğum oranları git gide azalıyor. İlk evlilik yaşı erkeklerde 28.3, kadınlarda ise 25.7 düzeyinde. İlk doğumda ortalama anne yaşı 27″ye ulaşmış durumda. Evlenme ve ilk anne olma yaşının yükselmesi, doğal olarak doğurganlık hızının düşmesine ve doğumların azalmasına neden oluyor. 2014 yılında 1 milyon 351 bin olan doğum sayısı, 2023 yılında 958 bin 408″e düşmüş; 10 yılda doğum oranları yıl bazında yaklaşık 400 bin azalmıştır. 2008-2023 yılları arasındaki binde 1,4 olan boşanma oranları, 2,01″e yükselmiştir. Birçok değişkenden etkilenen bu oranların iyileşmesi için büyük bir gayretle çalışıyoruz.DİNAMİK BİR NÜFUS İÇİN: AİLE EYLEM PLANI* Bu yıl Birleşmiş Milletler Uluslararası Aile Yılının 30. yıl dönümünde, 15 Mayıs Uluslararası Aile Gününde, 2024-2028 yıllarını kapsayan ilk Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”nı ilan ettik.* Beş temel amaç çerçevesinde hazırladığımız eylem planında; refah, sosyal politika ve hizmet, dijitalleşme ve çevre temalarının yanı sıra küresel riskler ve demografiye özel bir bölüm ayırdık. * Altı ay önce aile ve nüfus politikaları ile ilgili çalışmalarımıza ivme kazandırmak amacıyla Aile ve Nüfus Politikaları Daire Başkanlığı”nı kurduk. Daire Başkanlığımızın çalışmalarıyla öncelikle ulusal ve uluslararası nüfus politikalarını daha detaylı inceliyoruz. * Ayrıca 12 ilde doğurganlık ve anne babalık fikrine ilişkin saha araştırmalarını başlattık. Böylece, kuşaklararası farklılıkların kök nedenlerini daha iyi anlamayı ve toplumumuzun ihtiyaçlarına uygun sosyal politikalar üretmeyi hedefliyoruz.* Diğer yandan, Kasım ayında aile ve nüfus konularını ele almak üzere 27 kurumdan oluşan Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Koordinasyon Kurulu”nu bir araya getirdik. * Nüfus politikalarımızın ülke genelinde daha etkin uygulanmasını sağlamak, demografik yapıdaki gelişmeleri izlemek ve değerlendirmek üzere Nüfus Politikaları Kurulu”nu oluşturuyoruz. Kurulumuzun çalışmaları ile ulusal nüfus eylem planını hazırlayacak; kısa, orta ve uzun vadeli nüfus eylemlerinin uygulanmasını sağlayacağız. Bu anlamda aileyi ve çocuğu koruyan, kadını güçlendiren politikalarımızla dinamik bir nüfus yapısı oluşturmaya kararlıyız.AİLE VE GENÇLİK FONU * Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu ile hayata geçirilen Aile ve Gençlik Fonu kapsamında Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projemizi Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen 5 ilimizde pilot olarak başlatmıştık.* Doğurganlık oranları en düşük olan Zonguldak, Karabük ve Bartın ile Osmaniye”yi de dahil ederek proje alanını genişlettik. * Proje kapsamında, bugüne kadar 5 bin 350 çiftimize 802 milyon lira kredi ödemesi gerçekleştirerek kurdukları yeni yuvalarına katkıda bulunduk.* 12 bin 326 gencimize evlilik öncesi eğitim ve aile danışmanlığı hizmeti sunduk. Bu projemizi ülke geneline yaygınlaştırarak, daha fazla gencimizin faydalanmasını hedefliyoruz.SOSYAL RİSK HARİTASI VE AİLE REHBERİ* Devrim niteliğinde iki yeni ve önemli mekanizmayı daha hayata geçiriyoruz. Bunların ilki Sosyal Risk Haritası”dır. Bu uygulamayla 81 ilimiz ve 922 ilçemizde, kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı ve bağımlılık gibi tehditleri önceden belirlemek için hane bazlı bir erken müdahale sistemi oluşturuyoruz.* Adalet, İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık, Gençlik ve Spor ve diğer Bakanlıklarımızın verileri ile entegrasyon sağlayarak riskli durumları tespit edebileceğiz. * Şehir, ilçe ve mahalle düzeyinde hazırlayacağımız sosyal risk haritaları sayesinde koruyucu ve önleyici mekanizmalarımızı daha da güçlendireceğiz. Bu çalışma ile henüz vakalar ortaya çıkmadan müdahale kapasitemizi artırmış olacağız.* Pilot illerde başlattığımız, ikinci yenilikçi uygulamamız ise Aile Rehberi Sistemi”dir. Talep eden her ailenin bir “aile rehberi”ne sahip olmasını sağlayarak, vatandaşlarımıza sosyal hizmetlerimizi hızlı, güvenilir ve kolay bir şekilde ulaştırmayı amaçlıyoruz. Tüm bu çalışmalarımızla, güçlü ve sağlıklı aile yapımızı koruyarak, sağlıklı nesillerin yetişmesine ve toplumun refahına katkı sunmaya kararlılıkla devam edeceğiz.KORUYUCU AİLE MODELİMİZ İLHAM KAYNAĞI OLDU”Bir çocuğa verilecek en değerli hediye ailedir” diyoruz. Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde yürütülen Gönül Elçileri Projesi ile bugün 10 bin 374 çocuğumuz koruyucu ailelerinin yanında hayatlarına güvenle devam ediyor.Koruyucu aile çalışmalarımızı daha da ileri taşıyor, geçici ve profesyonel koruyucu aile modellerini hayata geçiriyoruz. Bu sene koruyucu ailelerin yaşadığı bazı sorunların önüne geçmek üzere Sağlık ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile çalışmalar yürüttük. Artık koruyucu ailelerimiz e-okul, MHRS ve e-nabız gibi sistemler üzerinden çocukların takibini ve işlemlerini kolaylıkla yürütebiliyor. Böylece koruyucu ailelerimizden bu yönde bize gelen talepleri de karşılamış olduk. Ayrıca, bugüne kadar 20 bin 116 çocuğumuzu evlat edinme hizmetinden faydalandırdık.Koruyucu aile modelimiz, pek ülkenin örnek aldığı bir model oldu. Bilhassa Özbekistan ve Azerbaycan”a da ilham kaynağı oldu ve bu ülkeler koruyucu aile modelimizi kendi sistemlerine uygulamaya başladılar.

Source: Www.star.com.tr


Anaokulundaki torununun müzik etkinliği için 74 yaşında saz çalmayı öğrendi

Kastamonu”nun Bozkurt ilçesinde yaşayan 74 yaşındaki emekli Muzaffer Demir, anaokuluna giden torununun müzik etkinliğinde ona eşlik edebilmek için saz çalmayı öğrendi.

Bozkurt Duygu Çelikel Anaokulu”na giden 5 yaşındaki Azra Demir, dedesi Muzaffer Demir”den okullarında düzenlenecek aile etkinliğine katılmasını istedi. Aile etkinliğinde şarkı söyleyecek olan torununa eşlik edebilmek için saz çalmayı öğrenmeye karar veren Demir, bir arkadaşından ödünç saz aldı.

İnternetten yararlanarak yaklaşık 1 ayda sazla birçok türküyü çalmaya başlayan Demir, sahnede torununu ödünç aldığı sazla yalnız bırakmadı.

Demir, AA muhabirine, torununun bir gün yanına geldiğini ve okulunda yapılacak etkinliğe kendisinin de gelmesini istediğini söyledi.

Yapılacak etkinlikte torununun şarkı söyleyeceğini anlatan Demir, “Ben de ona en iyi şekilde eşlik edebilmek için saz çalmayı öğrenmeye karar verdim.” dedi.

“İnternetten videolar izleyerek sazı yavaş yavaş öğrendim”

İlk olarak arkadaşındaki sazın aklına geldiğini ifade eden Demir, “Yaklaşık 1 ay önce bir arkadaşımdan saz alarak çalışmalara başladım. İnternetten videolar izleyerek sazı yavaş yavaş öğrendim. Torunumun etkinliğine eşlik ederek, onu mutlu edecek kadar çalmayı öğrenmiş oldum. Birlikte katıldığımız etkinlikte ben saz çaldım o da çeşitli şarkılar söyledi. Bu etkinlikten torunum ve torunumun arkadaşları çok mutlu oldu. Böyle bir şeye vesile olduğum için çok mutluyum.” diye konuştu.

Sınıftaki etkinlikte kendisini yalnız bırakmadığı için torununun yüzündeki mutluluğun dünyaya bedel olduğunu dile getiren Demir, bundan sonra torunu Azra”nın bu tür etkinliklerinde hep saz çalacağını belirtti.

Daha önce başka bir enstrüman da çalmadığını aktaran Demir, “Saz çalmasını gerçekten bilmiyordum, çocuklar için öğrendim. Benim asıl amacım saz çalmaktan çok torunlarıma saz çalmayı öğretebilmek.” ifadelerini kullandı.

Azra Demir de dedesinin kendisi için saz çalmayı öğrendiğini, onu çok sevdiğini dile getirdi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: