60 yaşındaki Paşa torunu eski İngiltere Başbakanı, dokuzuncu kez baba oldu
Eski İngiliz Başbakanı Boris Johnson ve eşi Carrie”nin dördüncü çocuğu dünyaya geldi.
Poppy”nin doğumu, daha önce Boris”le birlikte 3 çocuğu olan 37 yaşındaki Carrie Johnson için olağan üstü bir durum olsa da, Boris bu duruma biraz daha alışkın. Zira Poppy, Osmanlı paşasının büyük torunu Johnson”ın 9″uncu çocuğu oldu.
Çiftin diğer üç çocuğu, Wilfred, Romy ve Frank da küçük kardeşlerini karşıladı. Carrie paylaşımında, “Hoş geldin Poppy Eliza Josephine Johnson. Diğer adıyla Pops, Pop Tart. Ne kadar güzel ve minik olduğunu hala inanamıyorum. Kendimi inanılmaz şanslı hissediyorum. Hepimiz tamamen büyülendik” diye yazdı.
Carrie Johnson, doğumdan bu yana hiç uyumadığını çünkü bebeğini izlemekten kendini alamadığını yazdı. 9″uncu çocuğunu kucaklayan Boris ise yorum yapmadı.
ESKİ EŞİNDEN DÖRT, SEVGİLİSİNDEN BİR ÇOCUK
Eski Başbakan Johnson, ailesiyle ilgili sorulara kamuoyu önünde yanıt vermekten her zamanki gibi kaçındı.
Ancak eşi Carrie ile birlikte olan dört çocuğunun dışında kamuoyunun bildiği beş çocuğu daha bulunuyor.
Eski eşi Marina Wheeler ile Lara, Milo, Cassia ve Theodore adlarında dört çocuk sahibi olan Johnson’ın, 2009’da Helen McIntyre ile yaşadığı ilişkiden bir kızı daha var.
2019 seçimlerinden önce bir röportajda çocuklarının sayısı sorulduğunda, “Çocuklarımı çok seviyorum ama onlar bu seçimde aday değil, bu yüzden onlarla ilgili yorum yapmayacağım” demişti.
ESKİ EŞİNİ ALDATTI
Johnson üç evlilik yaptı. İlk evliliğini Oxford Üniversitesi”nde tanıştığı Allegra Mostyn Owen ile gerçekleştirdi.
Altı yıl süren bu evliliğin ardından, 1993’te avukat Marina Wheeler ile evlendi. Bu evlilik 25 yıl sürdü ve 2018″de, Wheeler”ı şimdiki eşi Carrie ile aldatmasından sonra bu ilişki bittyi.
O dönemde Başbakan olan Johnson ve Carrie, 2019’da Başbakanlık Konutu’na taşındıktan sonra 2021’de Downing Street bahçesinde düzenlenen bir törenle evlendiler.
Source: Haber Merkezi
İngiliz turistin kalbi bulundu
Türkiye”de vefat eden İngiliz vatandaşı, iki çocuk annesi Beth Louise Eileen Martin”in kayıp kalbi, adli tıptan çıktı.
Ailesiyle birlikten çıktığı İstanbul tatili sırasında rahatsızlanan ve 28 Nisan’da Marmara Üniversitesi Prof. Dr. Asaf Ataseven Hastanesi”de yoğun bakıma kaldırıldıktan bir gün sonra hayatını kaybeden 28 yaşındaki Beth Martin”in cenazesi, İngiltere”ye kalbi olmadan gönderilmişti.
Hastaneye kaldırıldıktan bir gün sonra, 29 Nisan’da yaşamını yitirdi. Ölümünün ardından yapılan ön otopside kesin bir neden tespit edilemedi.
CENAZESİ KALBİ OLMADAN GÖNDERİLDİ
Genç kadının cenazesi 1 Mayıs”ta eşi Luke Martin’e teslim edildi ve İngiltere’ye götürüldü.
İngiltere’de yapılan ikinci otopside ailesi yeni bir şok yaşadı. Daily Mirror’a konuşan aile üyeleri, Beth Martin’in kalbinin bedeninde bulunmadığını öğrendiklerini söyledi.
Luke Martin, sosyal medya paylaşımında “İki hafta önce eşim ve çocuklarımla tatile geldik ama üç kişi dönebildik. Eşimi kaybettim, çocuklarım annelerini kaybetti” sözleriyle yaşadıkları travmayı anlattı. Aile, kalbin Türkiye’de kendilerine bilgi verilmeden alındığını söyledi.
KADININ KALBİ ADLİ TIPTA ÇIKTI
İddialar üzerine Sağlık Bakanlığı bir açıklama yaparak Beth Martin’in ölüm sürecini kamuoyuna duyurdu.
Talihsiz kadının ölüm sebebinin belirsiz olması sebebiyle cenazesi Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi ve klasik otopsi kararı verildi.
Otopsiden sonra, ölüm nedenin Crohn hastalığına dayalı çoklu organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdiği öğrenildi.
Hiçbir cerrahi müdahale yapılmadığını ve herhangi bir organın çıkarılmasının söz konusu olmadığını belirtti.
Ayrıca kalbin adli otopsi kapsamında alındığını ve uluslararası standartlara uygun şekilde incelendiğini duyurdu. Ölümün nedenine ilişkin kesin raporun 7 ila 15 gün içinde çıkacağı bildirildi. Kalbin hala Adli Tıpta olduğu ortaya çıktı.
AİLEYE HABER VERİLMEDİ
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan bilgiye göre Martin’in kalbi, ölüm sebebini açıklığa kavuşturmak amacıyla bütün olarak örneklendi.
Kalp, doğumsal bozukluklar ve hücresel düzeyde rahatsızlıklar dahil olmak üzere pek çok olasılığın araştırılması için 7 gün süreyle özel solüsyonda bekletildi.
Mikrobiyolojik, toksikolojik ve histopatolojik analizler başlatıldı. İncelemeler tamamlandığında kalp, geriye kalan doku örnekleriyle birlikte ailesine teslim edilecek.
Kalbin alınmasına dair detayların ölüm bildirim sistemine yansıtılamadığı ve bu nedenle aileye ayrıca açıklama yapılmadığı da öğrenildi.
Source: Haber Merkezi
Azerbaycan, Türkiye ile aile kurumunu güçlendirme yönünde işbirliklerini sürdürmede kararlı
Azerbaycanlı Bakan Muradova, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ev sahipliğinde “Küreselleşen Dünyada Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi” temasıyla düzenlenen ve Anadolu Ajansının global iletişim ortağı olduğu Uluslararası Aile Forumu”na katılımının ardından AA”ya konuştu.
Muradova, Türkiye”nin 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etmesinin yalnızca Türkiye”deki aileleri değil, tüm bölgeyi ilgilendiren uluslararası bir mesaj taşıdığını söyledi.
“Aile Yılı” çerçevesinde geliştirilen politikaların ülkeler arası yeni işbirliklerinin önünü açtığını belirten Muradova, aile kurumunun hem Azerbaycan”da hem de Türkiye”de toplumsal yapının temel taşı olduğunu vurgulayarak “Aile, ulusal kimliğimizin en önemli öznesidir. Aileye yönelik gösterilen özen, devletin ve milletin geleceğine yapılan en önemli yatırımdır.” ifadelerini kullandı.
“Aile politikaları ikili işbirliğini güçlendiriyor”
Muradova, aile politikalarının ikili işbirliğini güçlendirdiğine işaret ederek, “Hem Türkiye”de hem de Azerbaycan”da ikili formatta çok sayıda proje yürütüyoruz ve karşılıklı deneyim alışverişinde bulunuyoruz. Bakanlar toplantısında alınan kararlar Türkiye için olduğu kadar Azerbaycan için de eşit derecede önemli ve bunları uygulamaya kararlıyız.” değerlendirmesinde bulundu.
Foruma katılan farklı ülkelerden temsilcilerin aile kurumuna yönelik ortak tehditlerden endişe duyduklarını kaydeden Muradova, küresel ölçekte ortak bir mücadele yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
Muradova, “Bugün dünyanın farklı kıtalarındaki ülkeler, aile yapısındaki değişimlerden dolayı benzer kaygılar taşıyor. Eğer sorunlarımız ortaksa bu sorunlara karşı geliştireceğimiz çözümler de ortak olmalı. Aileye yönelik tehditlere ancak uluslararası işbirliğiyle çözüm bulabiliriz.” diye konuştu.
Azerbaycan”da aile politikalarına bütüncül yaklaşım
Azerbaycan”da da devletin aile politikalarının kapsamlı şekilde uygulandığını aktaran Muradova, sosyal desteklerden eğitime, sağlıktan gençlerin toplumsal katılımına kadar pek çok alanda projeler yürütüldüğünü anlattı.
Muradova, “Devlet organları, sivil toplum kuruluşları ve toplumun tüm temsilcileriyle işbirliği içinde çalışıyoruz. Projelerimizde hak eşitliği ve toplumsal bütünleşme ön planda.” dedi.
Savaş mağduru ailelere yönelik özel projeleri hayata geçirdiklerini belirten Muradova, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Uzun yıllar süren çatışmalardan sonra topraklarımız özgürleşti. Bu bölgelere dönen aileler için şehirler ve köyler yeniden inşa ediliyor. Eğitim, sağlık, istihdam gibi temel hizmetleri sağlamak devletimizin temel sorumlulukları arasında yer alıyor.”
Medya ile yakın işbirliği vurgusu
Muradova, dijital medya ve geleneksel medya temsilcileriyle yakın işbirliği içinde çalıştıklarını da belirterek, medyanın aile politikalarının kamuoyuna doğru şekilde aktarılmasında önemli bir rol üstlendiğini söyledi.
Medyanın toplumun algısını şekillendirme gücüne sahip olduğuna dikkati çeken Muradova, “Bu gücün olumlu yönde kullanılması ailelerin korunması açısından son derece kritiktir. Anadolu Ajansı gibi köklü kuruluşların bu konudaki katkılarını değerli buluyoruz.” şeklinde konuştu.
Muradova, sosyal medya kullanıcıları ve blog yazarları gibi dijital içerik üreticileriyle de iletişim kurduklarını, onların hedef kitlelere ulaşmadaki etkisini yakından takip ettiklerini belirterek, aile kurumunu güçlendirmeye yönelik mesajların doğru mecralarda paylaşılmasının kendileri için çok önemli olduğunu dile getirdi.
“Aile güçlü olursa toplum da güçlü olur”
Aile yapısının sağlamlığının toplumların huzur ve refahı için belirleyici olduğunu anlatan Muradova, “Toplumumuzda barış, istikrar ve gelişmenin temelinde ailelerdeki dayanışma, sevgi ve karşılıklı anlayış yatıyor. Ailede ortaya çıkan sorunlar toplumu doğrudan etkiliyor. Bu nedenle aileyi korumaya yönelik çalışmalarımızı her geçen gün artırıyoruz.” dedi.
Muradova, çok kültürlü ve çok dinli bir yapıya sahip olan Azerbaycan”da farklı etnik ve dini gruplara mensup ailelerin bir arada yaşadığını vurgulayarak, bu çeşitliliğin toplumsal dayanışma açısından önemli bir kaynak olduğunu aktardı.
Bakan Muradova, “Bu farklılıklar sayesinde aileler arasındaki dostluk ve dayanışma daha da güçleniyor. Bu da ülkenin en zor görevlerini yerine getirmesi için önemli bir toplumsal güç kaynağı oluşturuyor.” değerlendirmesinde bulundu.
“Türkiye her zaman yanımızda oldu”
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki stratejik işbirliğine de değinen Muradova, iki ülkenin “bir millet, iki devlet” anlayışıyla hareket ettiğini vurguladı.
“Türkiye’nin en zor günlerimizde yanımızda olduğunu unutmadık.” diyen Muradova, şöyle konuştu:
“Bugün evlerine dönen Azerbaycanlı ailelerin arkasında bu kardeşliğin gücü var. Ben de 30 yıl boyunca evinden uzakta yaşamış biri olarak, toprağımız özgürleştikten sonra ailece oraya dönecek olmanın heyecanını yaşıyorum.”
“Ailede barış varsa toplumda da barış vardır.” vurgusunu yapan Muradova, Türkiye ile Azerbaycan”ın aile kurumunu güçlendirme yönünde ortak hedeflere sahip olduğunu ve bu yolda işbirliklerini kararlılıkla sürdüreceklerini sözlerine ekledi.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: