Asgari ücrete neden zam yapılmalı? – MAHMUT ASLAN

Asgari ücrete neden zam yapılmalı? – MAHMUT ASLAN

2025 yılında asgari ücret net 22 bin 104 TL’dir. Asgari ücret açıklandığı günden bugüne kadar aradan geçen aylar içinde yüksek enflasyon ve temel harcama kalemlerindeki sert artışlar karşısında değer kaybetmeye devam etmektedir. TÜRK-İş’in Nisan 2025 verilerine göre dört kişilik bir aile için açlık sınırı 24 bin 035 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 78 bin 292 TL’ye dayanmış durumda. Bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti ise 31 bin 142 TL olarak hesaplanmıştır. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun Nisan 2025 verileri ise daha çarpıcıdır: Açlık sınırı 26 bin 179 TL, yoksulluk sınırı ise 79 bin 413 TL olarak belirlenmiştir. Bu veriler, mevcut asgari ücretin açlık sınırının dahi altında kaldığını göstermektedir. Türkiye’de asgari ücret, teknik olarak “en düşük ücret” olmakla birlikte, fiilen ortalama ücret durumuna gelmiştir. Milyonlarca çalışan, başka herhangi bir sosyal destek veya yan gelir olmadan bu ücretle geçinmeye çalışmaktadır. Temmuz ayında bu ücretin yeniden artırılması, sadece ekonomik değil, toplumsal bir zorunluluktur. Asgari ücretle geçinen bir işçinin bugün kırmızı et tüketebilmesi neredeyse imkânsız duruma gelmiştir. Ayda yalnızca 4 kilogram et tüketmek isteyen bir ailenin yalnızca et harcaması 4 bin 300 TL’yi aşmaktadır. Bu, asgari ücretin yaklaşık beşte biri demektir. Büyükşehirlerde 2+1 ortalama bir dairenin kirası 17 bin TL’ye dayanmışken bu ücretle barınmak ve aynı zamanda yaşamak mümkün değildir. Devlet okullarındaki kırtasiye, servis ve forma giderleri bile ücreti ile geçinenleri yıl içinde birkaç kez borçlanmaya itmektedir. Bu nedenle 2025 yılı itibarıyla çocuk işçiliğinde yeniden artış gözlemlenmektedir. Kredi kartı borçlarındaki patlama ve artan icra dosyaları da emeğin nasıl sistematik biçimde yoksullaştırıldığını kanıtlamaktadır. BDDK verilerine göre bireysel kredi kartı borçları 2025’in ilk dört ayında yüzde 48 artmış, icra takibine düşen dosya sayısı 30 milyonu aşmıştır. ORTA VADELİ PROGRAM NE GETİRDİ? Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek öncülüğünde uygulamaya konan ve “rasyonel zemine dönüş” olarak adlandırılan ekonomi programı, asgari ücretli ve sabit gelirli kesimler için herhangi bir iyileşme sağlamamıştır. Tersine, bu program kamu harcamalarında kısıntı yapmayı, vergi yükünü geniş halk kesimlerine yaymayı ve ücretleri reel olarak baskılamayı hedeflemiştir. Enflasyonu düşürme iddiasıyla yürütülen bu stratejinin sonunda fiyatlar düşmemiş, yalnızca halkın alım gücü gerilemiştir. Bu tablo, uygulanan programın yalnızca teknik olarak değil, siyasal ve sınıfsal olarak da başarısız olduğunu göstermektedir. Enflasyonist bir ortamda ücretleri sabit tutmak, yoksulluğu bilerek artırmaktır. Ayrıca, program kapsamında toplanan milyarlarca dolar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iktidarda kalma hırsı uğruna, en büyük siyasi rakibi Ekrem İmamoğlu’nu yargı yoluyla tasfiye etmeye yönelik girişimlerle bir gecede buharlaştırılmıştır. SENDİKALARIN SESSİZLİĞİ Sendikaların büyük kısmı bu gerçek karşısında sessizliğe gömülmüş durumdadır. Toplu sözleşme dönemleri dışında görünmeyen sendikal yapılar, bugün milyonlarca emekçinin yoksullaşmasına seyirci kalmaktadır. Oysa sendikaların asli görevi, yalnızca ücret pazarlığı değil, insanca yaşam koşullarını savunmaktır. Asgari ücretin yeniden belirlenmesi için kitlesel bir mücadele hattı kurulması, işyerlerinden başlayarak sokakta, medyada ve yerel düzeyde örgütlü bir talebe dönüşmesi şarttır. CHP”NİN SİYASİ SORUMLULUĞU Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu süreçte daha etkin bir rol üstlenmesi beklenmektedir. Yalnızca Meclis kürsüsünde değil, sokakta, sendikal alanda ve yerel yönetimlerde asgari ücret meselesini gündemde tutmalı, açlık sınırının altında kalan her ücretin suç olduğunu vurgulayan bir siyasi dil geliştirmelidir. CHP milletvekillerinin daha önce sunduğu, asgari ücretin yılda iki kez enflasyona endeksli biçimde otomatik güncellenmesini sağlayacak yasa teklifleri yeniden gündeme getirilmeli ve bu talepler kamuoyunda güçlü biçimde dillendirilmelidir. ÜCRET TARTIŞMASI DEĞİL, YAŞAM MESELESİ Bugün asgari ücretin yeniden belirlenmesi yalnızca teknik bir karar değil, sosyal devlet ilkesinin bir gereğidir. Asgari ücret, bir lütuf değil, işçilerin emeğinin karşılığıdır. Bugün o karşılık fazlasıyla eksilmiştir. Temmuz ayında yapılacak bir ücret artışı, ülkenin ekonomik gerçekleri kadar toplumsal huzurunun da korunması için zorunludur. Milyonlarca insanın gıda, barınma ve sağlık gibi en temel gereksinimlerini karşılayamadığı bir ülkede, barıştan ve huzurdan söz edilemez. Sendikaların, siyasi partilerin ve tüm emek örgütlerinin bu konuda ortak bir ses yükseltmesi tarihsel bir görevdir. Çünkü mesele yalnızca ekmek değil, aynı zamanda onur, adalet ve eşitlik meselesidir. MAHMUT ASLAN YAZAR

Source: Olaylar Ve Görüşler