Avrupa”nın Asya”daki stratejisi

Avrupa”nın Asya”daki stratejisi

Devletler karşılıklı bağımlılık ve güvenlik rekabeti arasındaki bir gerginlik yaşıyor. Bu Çin”in yükselişiyle Asya”da başladı ve hemen ardından Rusya”nın Ukrayna”yı işgal etmesinin ardından Avrupa da baş gösterdi. Asya”daki bu dinamiklerin evrimi Avrupa için üç çıkarım barındırıyor.

ASYA İÇİN AVRUPA BİR ALTERNATİF

Birincisi, Asyalı politika yapıcılar ve iş liderleri Avrupa”ya her zamankinden daha fazla ilgi duyuyor. Avrupa Birliği pazarındaki ekonomi, ticaret ve yatırım fırsatları, merkezi karşılıklı bağımlılık ve güvenlik rekabeti ikilemin yakıcı gerçekliğiyle karşı karşıya kalan çoğu Asya ülkesi için dayanıklılık, opsiyonellik ve çeşitlendirme stratejileriyle tam olarak örtüşüyor.
Burada bir güvenlik mantığı da var. Rusya”nın Ukrayna”yı işgal etmesinin ve Pekin”in Moskova ile işbirliği yapmasının ardından; Asyalı liderler Avrupa”nın Çin”in yırtıcılığını, zorlamasını ve saldırganlığını caydırmada yardımcı olabileceğini öngörüyor, hatta açıktan istiyor.

Belirsiz ve hatta değişken ABD taahhütlerinin olduğu bir dünyada (yani, ikinci bir Trump başkanlığı altında), Asya için kendi dışından yetenekli ve istekli ortaklara sahip olmak artık bir zorunluluk halini aldı. Avrupa artık Asyalı politikacılar için jeopolitik bir lüks değil.
Asya ülkelerinin Washington ile Pekin arasında seçim yapmak istemediği ve Çin”in kıtaya tamamen egemen olmasını da arzulamadığı bir dünyada, Avrupa ile daha yakın ilişkiler kurmak her iki gerçeğe de ulaşmak için ciddi bir alternatif olarak duruyor önlerinde.

ASYA’DAKİ STRATEJİK ZORLUKLAR

İkinci olarak, Asya sadece büyük fırsatlar bölgesi değil, aynı zamanda derin stratejik zorlukların da olduğu bir bölge ve bu zorluklar küresel çapta büyük etkilere yol açabilir.
En azından üç senaryoda silahlı çatışma riski vardır: Tayvan, Kuzey Kore ve Güney Çin Denizi.

Bölge, Çin hakkındaki endişe ve Amerika hakkındaki belirsizlik tarafından yönlendirilen ve yavaş hareket eden bir konvansiyonel silahlanma yarışı yaşıyor.

Çin, nükleer cephaneliğinin boyutunu büyük ölçüde genişletiyor ve bu durum Avrupa”nın iki nükleer gücü Birleşik Krallık ve Fransa için doğrudan sonuçlar doğuruyor.

Çin ve Rusya zaten kapsamlı olan savunma ilişkilerini derinleştirerek Çin”in hırslarını körüklüyor ve Rusya”nın Avrupa”yı tehdit etme yeteneğini artırıyor.

Hem AB düzeyinde hem de Avrupa başkentlerinde, saldırganlığı caydırma, askeri zorlamayı zayıflatma ve kurallara dayalı bir düzeni yayma odaklı Asya”ya yönelik bir Avrupa güvenlik stratejisinin zamanı geldi.

Günümüz jeopolitiğinde, Asya”nın gidişatı neyse dünyanınki de öyle olacak. Tam bu yüzden Asya’da bir güneş gibi yükselen Türk Devletleri Teşkilatı her iki kıta için de (Asya ve Avrupa) umut; ciddi bir alternatif oluşu da zamanla anlaşılacak bir gerçek..

ÇİN’İN MEYDAN OKUMASI

Üçüncüsü, Çin hızla transatlantik ilişkiler için merkezi bir meydan okuma haline geliyor ve tüm tarafların bu engebeli arazide yol almaya hazırlanması gerekiyor.

Washington”dan Avrupa”ya hem “riskten kurtulma” hem de Çin”den “kopma” yönünde daha fazla baskı olacak ki bunu Avrupa ekonomilerinin kabul etmesi çok zor. Bu, bazı sektörlerde ayrı tedarik zincirleri üretebilir ve önemli ekonomik ve politik sürtüşmelere yol açabilir.

ABD-Çin ilişkilerinin gidişatına bağlı olarak Washington, Avrupa”nın kendi savunması için daha fazlasını yapmasını bekleyebilir. Böylece Washington Çin”e odaklanabilir. Çin her türlü çatlaktan faydalanmaya çalışacak ve zaten deniyor.

Artan transatlantik uyum zorluğunu aşmak için net beklentiler, güçlü iletişim ve anlamlı koordinasyon (mütevazı da olsa) zorunlu.

Türkiye, karşılıklı bağımlılık ve güvenlik rekabeti arasındaki sözkonusu gerginliği aşmak için mevcut küresel düzende Türk Devletleri Teşkilatı ile D8 entegrasyon çalışmalarını başlattı. Türkiye’nin jeopolitiğin merkezinde gerçekleştirdiği bu iki girişimin, kısaca ‘Türkiye’nin Asya’daki stratejisi’nin insanlık ve İslam alemi için taşıdığı önemi gelecek yazıda anlatacağım inşallah..

Mustafa Yürekli / Haber7

Source: Mustafa Y