Hem stentli hem de göbekli olunmaz
Bel çevrenizin en az tahlil raporlarında yazan kolesterol, trigliserit rakamları kadar önemli bir belirleyici olduğunu biliniz.Bel çevrenizin kadınsanız 85 cm, erkekseniz 95 cm’den fazla olmasına izin vermeyin.Hele hele 90’lı (kadın) veya 100’lü (erkek) rakamları asla aşmayın.UNUTMAYINHER FİTOBESİN DOĞAL BİR İLAÇTIR Fitobesinler bir hayli fazla. Mesela mı? Lahana, maydanoz, soğan, sarımsak, zerdeçal, tarçın, yeşil çay, salça, turşu… Son yılların en gözde fitobesini ise mantarlarda bulunan ergotioninler. Bunlar gerçekten olağanüstü antioksidanlar.Bütün mesele bu çok değerli doğal ilaçlardan akıllıca istifade edebilmek, ot-çöp tüccarlarının eline düşmeden faydalanmayı bilmek. Hepatite lavanta, prostata brokoli, karaciğer yağlanmasına enginar kürü öneren sahtekârlara paçayı kaptırmadan bu mükemmel lezzetlerden doğal halleriyle, birer doğal ilaç halinde faydalanabilmek…Onları eczanelerde değil pazarda arayıp bulabilmek önemli…BİR ÖNERİGLUTATYONUNUZA SAHİP ÇIKIN 1-Tek bir sigara bedeninizden en az 50 mg. C vitamini çalıyor.2-Sigara içenlerde akciğerlerin glutatyon rezervi yüzde 70 azalıyor.3-Alkol bilinen en tehlikeli glutatyon düşmanı olarak gösteriliyor. Tekrarlanan kullanımda doza bağlı olarak organlarımızın tamamının ama en çok da karaciğerimizin glutatyon rezervleri hızla azalıyor.4- Parasetamol (ağrı kesici) ve statin içeren ilaçlar (kolesterol hapları) da bilinen en güçlü glutatyon düşmanları olarak gösteriliyor.5- Ağır metaller, özellikle cıvanın müthiş bir glutatyon hırsızı olduğunu da bir kenara not edelim.6-Bedene giren farklı kimyasalların (türü ne olursa olsun) sayısı ve dozu arttıkça glutatyon rezervimiz azalıyor, neredeyse dibe vuruyor.7- Yoğun stresin, uykusuzluğun ve tembel bir hayatın da glutatyon rezervlerini azalttığı gösterildi.8- Glutatyon rezervinizi arttırmak için kükürt zengini sistein deposu yiyeceklere (turp, karnabahar, lahana, yumurta…) ağırlık verin.9- Glutatyonun bedeninizi paslanmaktan koruyan “antioksidan orkestrası”nın şefi olduğunu asla unutmayın.10- Glutatyon rezervlerinizi korumak için bedeninize daha fazla çinko, selenyum, C vitamini, E vitamini, koenzim Q10 ve alfa lipoik asit kazandırmaya gayret edin.HATIRLATMAMELATONİNSİZ UYKU OLMAZ Sağlıklı ve kaliteli uyku için melatonin olarak bilinen ama nedense çoğu kez pas geçilen önemli bir hormonun varlığından haberdar olmanız gerekir. Beyinde özel bir salgı bezinden salgılanan bu hormonun görevi uykuyu düzenlemek, uyku ritmini yönetmektir.İşte bu sebeple ona yeterli ve kaliteli uykunun antrenörü de deniyor. Bu hormon ayrıca biyoritmi düzenleme, yani biyolojik saati ayarlama görevini de üstleniyor. Karanlık bu hormonun salgılanmasını artırıyor. Bundan dolayı ona “karanlıklar hormonu” diyenler de var. Işık, özellikle ani ve parlak ışık ise melatonin seviyesini azaltıyor. Melatoninin uzun kış gecelerinde daha fazla, kısa yaz gecelerinde ise daha az salgılandığı biliniyor.Eğer yeteri kadar melatonininiz varsa uykusuzluk sorununa yakalanma ihtimaliniz azalıyor. Uyku saatinizi kaçırırsanız melatonin seviyeniz düşüyor. Bunu uykuya dalmada zorlanma, uyku süresinin kısalması ve kalitesinin düşmesi izliyor.Siz uyuduğunuzu zannediyorsunuz ama beyniniz ve bedeniniz bu uykudan pek bir şey anlamıyor. Sonrası gelsin sabah yorgunlukları, kaçsın uykular ve başlasın uyku bozuklukları. Karanlıklar hormonu olduğu için de aydınlıkta uyumak zorlaşıyor.Uyusanız bile o uykunun bir hayrı da olmuyor.ÖNEMLİGIDA ETİKETLERİNİ OKUYUN Gıda ve içecek sektörü ülkemizin en önemli, kontrolü en yoğun sektörlerinden biri. Sektörün işini ciddiye alan liderleri, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu kurumsal şemsiyesi altında örgütlenmiş. Amaçları merdiven altı üretimler diye tanımladığımız güvenliği kuşkulu besinlerin üretim ve tüketimini azaltmak, tüketiciye kesesine uygun, kaliteli, sağlıklı, lezzetli gıda ve içecekler sunabilmek.Sağlıklı gıda tüketmenin yolu öncelikle doğru ve bilinçli alışverişten geçiyor. Doğru alışverişin püf noktasıysa iyi bir etiket okuyucusu olmak. İster meyve suyu/meşrubat, ister et-süt, ister yağ, ister makarna tüketin, gıda etiketlerini dikkatle okuyun.Beslenirken hastalanmak istemiyorsanız kaliteli firmalar tarafından üretilmiş, sağlıklı ve kaliteli ürünleri öğrenmeye ve satın almaya çalışın. Satın aldığınız besinleri seçerken birazcık dikkatli davranın.Etiketlerin karınca duası gibi okunmaz boyutta, anlaşılmaz karışıklıkta dolduğunu ben de biliyorum ama siz yine de şu “etiket okuma ve anlama” konusunu ciddiye alın. Çünkü sağlığınızın o yiyecek paketinden nasıl etkileneceği, paketin üzerinde yazıyor.
Source: Osman Müftüoğlu
Orucumuzu hangi sırayla açalım? Su, hurma, çorba…
Oruç açarken, ilk olarak su içmek en doğru başlangıçlardan biridir. Gün boyu susuz kalan vücut, iftar anında sıvıya büyük ölçüde ihtiyaç duyar. Ancak suyu bir anda büyük miktarda içmek yerine yavaşça ve birkaç yudum şeklinde tüketmek daha sağlıklıdır. Aksi takdirde mideye birdenbire yük binerek şişkinlik ve hazımsızlık gibi problemler yaşanabilir. Ilık veya oda sıcaklığındaki su, sindirim sistemini daha rahat çalıştırarak mideyi ana yemeğe hazırlar. Eğer çok soğuk su içilirse, bu durum mideyi aniden uyararak sindirimi zorlaştırabilir.Su tüketiminin ardından, geleneksel olarak orucun hurmayla açılması önerilir. Hurma içerdiği doğal şekerler sayesinde kan şekerini dengeli bir şekilde yükseltir ve mideyi yormadan enerji sağlar. Aynı zamanda lif açısından da zengin olduğu için bağırsakların düzenli çalışmasına katkıda bulunur. Hurmanın yanı sıra birkaç kuru kayısı veya incir gibi kuru meyveler de benzer şekilde sindirimi destekleyen ve vücuda anında enerji veren sağlıklı alternatifler arasındadır.Oruç açıldıktan sonra mideyi yavaşça ana yemeğe hazırlamak için hafif ve sindirimi kolay olan bir besin tüketmek önemlidir. Bu noktada çorba iftarın en ideal başlangıçlarından biri olarak öne çıkar. Çorbalar mideyi fazla zorlamadan sindirim sistemini harekete geçirir ve vücuda sıvı desteği sağlar. Özellikle mercimek, ezogelin, sebze veya yoğurt bazlı çorbalar mideyi rahatlatırken aynı zamanda besleyici içeriğiyle vücudu destekler. Ancak aşırı baharatlı veya çok yağlı çorbalardan kaçınılması gerekir. Hafif bir çorba içtikten sonra birkaç dakika bekleyerek sindirime zaman tanımak, bir sonraki aşamaya geçerken mideyi yormamak açısından oldukça faydalıdır.Kısa bir molaÇorbadan sonra 5-10 dakikalık kısa bir ara vermek, beynin tokluk sinyallerini algılamasına yardımcı olur. Bu molanın ardından ana yemek aşamasına geçildiğinde, protein açısından zengin ve dengeli bir beslenme planı oluşturulmalı. Izgara veya haşlanmış tavuk, balık ya da kırmızı et gibi sağlıklı protein kaynakları, yanında bol yeşillikli bir salata ve kompleks karbonhidrat içeren bulgur, kepekli makarna veya tam tahıllı ekmek gibi gıdalarla desteklenmeli. Karbonhidrat tüketiminde beyaz ekmek, pirinç gibi hızlı sindirilen besinler yerine tam tahıllı ve lif oranı yüksek besinlerin tercih edilmesi, kan şekerinin dengede kalmasına yardımcı olur.Sebzeler de iftar tabağında mutlaka olmalı. Haşlanmış, buharda pişirilmiş veya zeytinyağlı sebzeler, sindirimi destekleyerek bağırsak sağlığını iyileştirir. Lif açısından zengin sebzeler, mideyi doldurarak aşırı yemek tüketimini de önler. Yeşillikli bir salataysa sindirimi kolaylaştırırken içeriğindeki vitamin ve minerallerle vücudu destekler. Ancak salatalara aşırı miktarda tuz veya yağ eklenmemeli.Ayrıca yemek sırasında sıvı tüketimine dikkat edilmeli. Yemekle birlikte aşırı miktarda su veya meşrubat içmek mideyi gereğinden fazla şişirerek sindirimi zorlaştırabilir. Ayran ya da maden suyu gibi hafif içecekler tercih edilebilir. Gazlı içeceklerdense kaçınılmalı çünkü bu tür içecekler hazımsızlık yaşamamıza sebep olabilir ve sindirimi zorlaştırabilir.Güllaç, muhallebi…Tatlı tüketimi konusundaysa dikkatli olunmalı. İftardan hemen sonra ağır, şerbetli ve aşırı şekerli tatlılar tüketmek, kan şekerinde ani yükselmelere neden olabilir. Bunun yerine tatlı ihtiyacını karşılamak için sütlü tatlılar, meyve veya hafif tatlı alternatifleri tercih edilmeli. Özellikle güllaç, muhallebi veya meyve bazlı tatlılar hem tatlı ihtiyacını karşılar hem de sindirimi zorlaştırmadan hafif bir şekilde mideyi rahatlatır. Tatlı tüketimini iftardan en az 1-2 saat sonrasına bırakmaksa vücut için çok daha sağlıklı bir tercih olur.Son olarak iftardan sonra hareket etmek sindirim sürecini kolaylaştıran önemli bir faktördür. Hemen yemek sonrası yatmak veya uzun süre oturmak yerine hafif bir yürüyüş yapmak veya kısa süreli egzersizlerle vücudu hareket ettirmek mideyi rahatlatır ve sindirim sistemini destekler. Ayrıca gün içinde kaybedilen sıvıyı yerine koyabilmek için iftar sonrası su tüketimine devam edilmeli.Özetle iftarınızı belirli bir sırayla yapmak hem mide sağlığını korur hem de oruçtan maksimum fayda sağlamanıza destek olur. İlk olarak suyla başlanmalı, ardından 1 adet hurma veya 1 adet zeytin yenmeli ve mideyi yemeğe hazırlamak için çorba içilmelidir. Bir süre bekledikten sonra ana yemeğe geçilmeli ve bu aşamada dengeli bir beslenme planı uygulanmalıdır. Tatlı konusunda da ölçülü olunmalı ve aşırı yağlı, şekerli tatlılardan kaçınılmalı.
Source: Ayça Kaya
Tescillenen ata tohumları Tarım Kredi Kooperatifi marketlerinde satışa sunuldu
Bakan Yumaklı, Kısıklı”daki Tarım Kredi Kooperatifi marketinde gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Türkiye”nin tohumculukta dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olduğuna işaret eden Yumaklı, 100″ün üzerinde ülkeye Türkiye”de üretilen tohumların ihraç edildiğini söyledi.
Yumaklı, Türkiye”de kullanılan 100 birim tohumun 97″sinin bu topraklarda üretildiğini belirterek, şunları kaydetti:
“Elbette bizim kadim topraklarımızda kullanılan tohumlarla alakalı bir çalışma yapılması söz konusu idi. Saygıdeğer Emine Erdoğan Hanımefendi”nin himayelerinde “Mirasımız Yerel Tohum” projesi başlatıldı ve Anadolu”nun pek çok farklı yöresinden 1000″e yakın ata tohumu, yerel tohum toplandı. Bakanlığımız bunların tescili, analizi ve diğer hususlarını gerçekleştirdi. 37 ata tohumumuz halihazırda tescil edilmiş durumda, bu rakam bu yılın sonu itibarıyla, hatta birkaç ayın içinde 49″a çıkmış olacak.”
“Amacımız peyderpey Anadolu”nun kadim topraklarında tarımsal üretim için son derece önemli tohumlarımızı Türk çiftçisinin ve merak eden bunu irili ufaklı yerlerde üretimde kullanacak vatandaşlarımızın hizmetine sunmak istedik.” diyen Yumaklı, “Birkaç ay önce söz verdiğimiz şekilde Tarım Kredi Kooperatiflerinde ata tohumlarımızı, yerel tohumlarımızı satışa sunacağımızı söylemiştik, bu sözümüz üzerine bugün itibarıyla Türkiye”deki 300 Tarım Kredi Kooperatifi marketinde ata tohumlarımızı satışa çıkardık.” ifadelerini kullandı.
Yumaklı, bu uygulamanın son derece önemli olduğunun altını çizerek, tohum konusunda dünyada ve Türkiye”de hassasiyetin en üst düzeye çıktığı bir dönemde, Türkiye”nin topraklarından çıkmış tohumların, üretim içine alınmasının Tarım Kredi Kooperatifleri vasıtasıyla yapılacağını aktardı.
Yerel tohumların tescillendirme çalışmaları devam ediyor
Bakanlıktan verilen bilgiye göre, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın eşi Emine Erdoğan”ın himayelerinde 2017″de başlatılan “Mirasımız Yerel Tohum” projesi kısa zamanda tüm Türkiye”ye yayıldı.
Proje kapsamında bakanlık personelleri Anadolu”yu gezerek yerel tohum toplama çalışmalarına başladı.
Ekipler tarafından toplanan binlerce tohum Ankara”da dünyanın en büyük 3. tohum gen bankası olan “Türkiye Tohum Gen Bankası”nda koruma altına alındı.
Söz konusu tohumlardan 37″si Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğünün çalışması sonucu tescillendi. Yerel tohumların tescillendirme çalışmaları devam ediyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: