Oruç sonrası normal beslenme düzenine nasıl geçmeli?
Ramazan günlerinin sonuna geldik. Yarın bayram. Oruçtan normal öğünlerimize geçiş sürecinin yavaş, bilinçli ve adım adım gerçekleştirilmesi hem sindirim sistemi sağlığının korunması hem de metabolik denge açısından büyük önem taşır.Ramazan boyunca, genellikle yoğun kalori alımına ve uzun süreli açlık sonrasında ani besin tüketimine alışılır. Oruçsuz beslenme rutinine geçerken hemen eski haline dönülmeye çalışılırsa bu durum sindirim sisteminde rahatsızlıklara sebep olabilir. Bu nedenle, orucun sona ermesinin ardından, günlük üç ana öğün ve ara öğünler şeklinde dengeli ve düzenli bir beslenme programına geçilmesi önerilir. İlk aşamada, iftar ve sahurda yenen ağır, yağlı ve şekerli gıdaların yerine, sindirimi kolay, lif, vitamin ve mineral yönünden zengin besinler tercih edilmelidir. Böylece vücut ani değişimlerden korunur ve metabolizmanın normal seyrine uyum sağlaması desteklenir. AKŞAMLARI ÇORBAYA DEVAM Bu geçiş sürecinde en önemli adımlardan biri porsiyon kontrolünü yeniden sağlamak ve yavaş yavaş daha hafif yemeklere yönelmek olmalıdır.Ramazanda birden çok öğünde yoğun kalori alımı, vücudun enerji dengesinde geçici değişikliklere neden olur. Ancak oruçsuz beslenme ritminde vücudun gün boyu sürekli ve dengeli enerji alması sağlanmalıdır. Bu amaçla, her öğünde yavaş yemek, iyi çiğnemek ve yemek sonrası kısa yürüyüşler yapmak sindirim sistemini rahatlatır. Ayrıca ara öğünlerde taze meyve, yoğurt, çiğ kuruyemiş gibi hafif ve besleyici alternatiflere yer vermek, vücudun ihtiyaç duyduğu mikrobesinleri almasını kolaylaştırır. Zamanla, midenin alıştığı ve sindirim sisteminin normal fonksiyonlarına döndüğü görülür; böylece, rutin yeme düzenine geçiş daha sorunsuz gerçekleşir.Bu süreçte oruç sürecinin soframıza kattığı kime alışkanlıklardan tamamen kopmadan, bazı geleneksel ramazan lezzetlerini ölçülü şekilde yemeye devam etmek mümkündür. Örneğin, hurma, sindirimi destekleyen besin öğeleri içerdiğinden normal diyetin parçası olarak kalabilir. Ancak vücudun günlük enerji ihtiyacına uygun şekilde ve belirli aralıklarla yapılmalıdır. Aynı şekilde, iftarda içilen çorba, sebze yemekleri ve hafif protein kaynakları, normal beslenme düzenine entegre edilebilir.Buradaki temel nokta, besinlerin miktarını ve yeme sıklığını kademeli olarak değiştirmek, böylece vücudun ani değişimlere maruz kalmasını engellemektir.Bir diğer önemli husus, su içme alışkanlığınızın yeniden düzenlenmesidir. Oruç sonrası beslenme düzenine geçerken, gün içinde su tüketiminin yaygınlaştırılması, midenin ve böbreklerin düzgün çalışmasını destekler. Bu noktada aşırı kafeinli içecekler yerine, su, bitki çayları veya doğal meyve suları tercih edilmelidir. Ramazanda, iftar ve sahur arasında ağır yemekler yemek vücudun enerji harcama dengesinde azalmaya neden olabilir. Rutin öğün düzenine geçişte, günlük yürüyüşler, hafif aerobik egzersizler veya esneme hareketleri, metabolizmanın normale dönmesine yardımcı olur.Son olarak, beslenme düzenindeki bu değişim süreci, psikolojik bir adaptasyon da gerektirir. Ramazan boyunca belirli bir ritme alışan bireyler, ramazan sonrasındaki günlerde yemek yeme alışkanlıklarında da değişiklik yaşarlar. Yavaş yavaş eski alışkanlıklara dönmek yerine, beslenme programını kademeli olarak değiştirmek hem vücudun hem de zihnin bu sürece adapte olmasına olanak tanır. Bu dönüşüm sürecinde aile bireyleriyle birlikte planlama yapmak, yeni tarifler denemek ve sağlıklı beslenme konusunda uzman görüşlerinden faydalanmak, bu adaptasyonu kolaylaştırabilir.
Source: Ayça Kaya
Bayramda tatlı krizine sağlıklı çözüm
Ramazan sonrası ani ve ağır beslenmenin sindirim sistemini zorlayabileceğini belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Diyetisyen Gülşah Bulut, geleneksel şerbetli tatlılar yerine daha hafif ve sağlıklı alternatiflerin tercih edilmesi gerektiğini söyledi.
Ramazan boyunca oruç tutan bireylerin sindirim sisteminin dinlenme sürecine girdiğini belirten Bulut, “Bayramda ani ve ağır yemek tüketimi sindirim problemlerine yol açabilir. Özellikle şeker ve tansiyon hastaları için büyük porsiyonlu, yağlı ve şekerli yiyecekler risk oluşturur. Bu nedenle bayramda da sağlıklı beslenmeye dikkat edilmelidir” diye konuştu.
PORSİYON KONTROLÜNE DİKKAT ETMELİ
Bayramda misafir ağırlayanlara önerilerde bulunan Gülşah Bulut, “Yoğun şerbetli hamur tatlıları yerine meyveli ve sütlü tatlılar tercih edilebilir. Rafine şekerin daha az kullanıldığı sağlıklı tarifler kolayca bulunabilir. Konuklarımıza bu tür ikramlarda bulunarak bilinç oluşturabiliriz” dedi. Bayram ziyaretlerinde porsiyon kontrolünün önemine vurgu yapan diyetisyen Bulut, “İkram edilen tatlılardan küçük porsiyonlar tüketilebilir. Örneğin, bir dilim baklava yerine yarım porsiyon sütlü tatlı tercih edilebilir. Gün içinde birden fazla ziyaret gerçekleşebildiği için bu dengeyi sağlamak önemli” diye konuştu.
‘SAĞLIKLI SEÇİMLERLER BAYRAMI KEYİFLİ GEÇİREBİLİRİZ’
Şerbetli tatlılar yerine daha sağlıklı seçeneklere yönelmek gerektiğini söyleyen Bulut, “Antalya”da çok tüketilen kabak tatlısı, şerbeti az tutulup ceviz ve tahin ile zenginleştirildiğinde daha sağlıklı bir alternatif olur. Ayva tatlısı, meyve tatlıları ve sütlü tatlılar da tercih edilebilir. Baklavaya göre hem yağ hem de şeker oranı daha düşük olduğu için bu tür tatlılar bayram sofralarında yer almalıdır” dedi. Gülşah Bulut, bayramda sevdiklerimize ikramda bulunurken ısrarcı olmamak gerektiğini vurgulayarak, “Önemli olan paylaşım ve birliktelik. Sağlıklı seçimlerle bayramı keyifle geçirebiliriz” diye konuştu.
Source: