Hangi yiyecekler orucu zorlaştırır?
Ramazan ayında doğru beslenme, oruç sürecini daha sağlıklı ve rahat geçirebilmek için büyük önem taşır. Özellikle sahur ve iftar saatlerinde tüketilen bazı yiyecekler, vücudu zorlayarak gün boyu susuzluk hissini artırabilir veya sindirim problemlerine yol açabilir. İşte sahurda ve iftarda kaçınılması gereken besinler ve bunların vücut üzerindeki etkileri! SAHURDA UZAK DURULMASI GEREKEN BESİNLER TUZLU VEYA İŞLENMİŞ GIDALAR Sahurda tüketilen tuzlu yiyecekler, gün boyu yoğun susuzluk hissine neden olabilir. Salam, sosis, sucuk gibi işlenmiş et ürünleri ve tuzlu peynirler bu gruba dahildir. Vücutta su tutulumuna neden olan bu besinler, oruç sürecini zorlaştırabilir. AŞIRI ŞEKERLİ YİYECEKLER Şeker oranı yüksek besinler, kan şekerini hızlı bir şekilde yükseltip düşürdüğü için gün içerisinde ani açlık krizlerine sebep olabilir. Reçel, çikolata, tatlılar ve şekerli içecekler sahurda kaçınılması gereken yiyecekler arasındadır. HAMUR İŞLERİ VE BEYAZ EKMEK Beyaz un içeren gıdalar hızla sindirildiği için kan şekerinde ani dalgalanmalara yol açar ve çabuk acıkmaya neden olur. Bunun yerine tam tahıllı ekmekler ve kompleks karbonhidrat içeren besinler tercih edilmelidir. AŞIRI YAĞLI VE KIZARTILMIŞ YİYECEKLER Kızartmalar ve aşırı yağlı yiyecekler sindirim sistemini yorarak mide rahatsızlıklarına yol açabilir. Ayrıca mide ekşimesi ve hazımsızlık gibi sorunlara neden olabilirler. Sahurda hafif ve sindirimi kolay gıdalar tercih edilmelidir. KAFEİN İÇEREN İÇECEKLER Çay, kahve ve gazlı içecekler vücuttan su atılımını artırarak susuzluk hissine neden olur. Bu nedenle sahurda bu tür içeceklerden kaçınmak daha sağlıklı bir oruç süreci için önemlidir. İFTARDA UZAK DURULMASI GEREKEN BESİNLER AŞIRI YAĞLI VE KIZARTILMIŞ YEMEKLER Uzun süre aç kalan mideyi birdenbire ağır ve yağlı yiyeceklerle doldurmak sindirimi zorlaştırır ve mide rahatsızlıklarına sebep olabilir. Kızartmalar ve aşırı yağlı yemeklerden kaçınılmalıdır. AŞIRI ŞEKERLİ TATLILAR İftarda tüketilen şerbetli tatlılar, kan şekerini aniden yükselterek insülin dengesizliğine yol açabilir. Bu da daha çabuk acıkmaya ve kilo alımına sebep olabilir. Hafif sütlü tatlılar veya meyve bazlı tatlılar tercih edilmelidir. GAZLI VE ŞEKERLİ İÇECEKLER Gazlı içecekler ve meyve suları, iftar sonrasında mide şişkinliği yaparak rahatsızlığa neden olabilir. Ayrıca bu tür içecekler gereksiz kalori alımına sebep olur ve sağlıksızdır. HAMUR İŞLERİ VE AĞIR KARBONHİDRATLAR Ramazan pidesi, börek ve makarna gibi hamur işleri hızlıca doygunluk hissi verse de uzun süre tok tutmaz ve mideyi zorlayabilir. Tam tahıllı gıdalar ve lif içeren sebzeler daha iyi bir alternatiftir. ÇOK SOĞUK VE ÇOK SICAK YİYECEKLER Aşırı sıcak çorbalar veya çok soğuk içecekler mideyi aniden şoka sokarak sindirim problemlerine yol açabilir. Ilık veya oda sıcaklığında yiyecekler tercih edilmelidir. ORUÇ TUTMAYI KOLAYLAŞTIRAN SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ Sahurda bol su içmek gün içinde susuzluk hissini azaltır. Yavaş sindirilen kompleks karbonhidratlar (yulaf, tam tahıllı ekmek) tercih edilmelidir. Protein açısından zengin yumurta, yoğurt ve süt tüketmek tokluk süresini uzatır. İftarda yemeğe hurma ve su ile başlamak sindirimi kolaylaştırır. Ana öğünlerde sebze ve protein ağırlıklı beslenmek daha sağlıklı bir mide için önemlidir.
Source: Habertürk
10 soruda kolajen
1 – Kolajen nedir?Kolajen, vücudumuzun temel yapı taşlarından biridir ve bağ dokusunun ana bileşeni olarak tüm vücut protein içeriğinin yüzde 25-35’ini oluşturur. Adı Yunanca “kolla” yani tutkal kelimesinden gelir. Çünkü cildimizi, organlarımızı ve dokularımızı bir arada tutan ana proteinlerden biridir. Cilt, tendon, bağlar, kıkırdak, eklemler ve kemiklerde bolca bulunur.2 – Sığır mı, balık mı?Kolajen; balık, sığır, tavuk gibi farklı kaynaklardan elde edilir. Ancak vücutta kullanım açısından kaynağı değil, molekül büyüklüğü (Dalton değeri) ve nitelikleri önemlidir. PubMed’de yapılan bazı bilimsel araştırmalar sığır ve balık kolajeni arasında bazı farklılıklar olduğunu göstermektedir. Her iki kolajen türü de vücuda faydalıdır, ancak spesifik ihtiyaçlarınıza ve hedeflerinize göre seçim yapmanız en uygun yaklaşım olacaktır.3 – Hangi formu kimler kullanmalı?Kolajen takviyeleri tablet, kapsül, toz, sıvı ve bar formunda bulunabilir. Ancak vücut tarafından emilebilmesi için hidrolize edilmesi gerekir. Toz veya sıvı form, genellikle daha yüksek miktarda kolajen içerirken, tablet form daha düşük dozda olabilir. Saşe (toz) ve sıvı kolajen arasında içeriğe bağlı olarak fark yoktur. Sadece sıvı form, üretim aşamasında su eklenerek hazırlanır.4 – Kolajen seçimi ve kullanım süresi nasıl olmalı?Kolajen seçimi kişisel ihtiyaçlara göre değişir. Yaş, cinsiyet, yaşam tarzı, beslenme alışkanlıkları ve çevresel faktörler dikkate alınarak uygun form ve doz belirlenmelidir. Herkes aynı dozu kullanamaz. Sigara içen, yoğun stres altında olan veya cilt elastikiyeti kaybı yaşayan kişiler daha yüksek dozlardan fayda görebilir.5 – Hangi vitamin ve minerallerle desteklenmeli?Kolajenin emilimini artırmak için bazı vitamin ve minerallerle desteklenmesi önerilir. Özellikle C vitamini, kolajenin vücutta sentezlenmesini destekler. Bunun yanında hyaluronik asit, B vitaminleri, çinko, selenyum ve bakır gibi destekler de kolajenin etkisini artırabilir. Eğer iyi formüle edilmiş bir kolajen takviyesi kullanılıyorsa, ek vitamin desteği gerekmeyebilir.6 – Kilo aldırır mı?Araştırmalar, kolajen takviyelerinin kilo aldırıcı etkisi olmadığını gösteriyor. Hidrolize kolajen, vücuda ihtiyacı olan aminoasitleri sağlamak için üretilmiştir ve doğrudan yağ ya da karbonhidrat içermediği için kilo aldırmayabilir.7 – Kaç yaşından sonra kullanılmalı?Vücudumuzda kolajen üretimi 25 yaşından itibaren azalmaya başlar. Bu nedenle erken yaşlarda takviyeye başlanması, ilerleyen dönemlerde cilt elastikiyeti ve eklem sağlığı açısından avantaj sağlayabilir. Kolajen kullanımı için kesin bir yaş sınırı yoktur, ihtiyaç doğrultusunda her yaşta kullanılabilir.8 – Ne zaman ve ne sıklıkla kullanılmalı?Kolajen takviyelerinden optimum fayda sağlamak için 8-12 hafta boyunca düzenli kullanılması önerilir. Bu sürenin ardından, elde edilen sonuçları korumak için haftada 2-3 kez kullanıma devam edilebilir. Günün herhangi bir saatinde alınabilir, aç karna alınması emilimi artırabilir.9 – Doğal kolajen evde yapılabilir mi?Kemik suyu, kelle paça çorbası gibi besinler yüksek oranda kolajen içerir. Ancak doğal kolajen büyük moleküller halinde bulunduğu için vücut tarafından emilimi düşüktür. Bu nedenle laboratuvar ortamında hidrolize edilerek küçük parçalara ayrılmış kolajen takviyeleri, vücut tarafından daha etkili bir şekilde kullanılabilir.10 – Cilt ve eklemler için kullanılan kolajen farklı mı?Şu ana kadar 28 farklı kolajen tipi tanımlanmıştır. Vücut kolajeninin yüzde 90’ını Tip 1 kolajen oluşturur.◊ Cilt, saç ve tırnaklar için: Tip 1 ve Tip 3 kolajen tercih edilmelidir.◊ Eklem ve kemik sağlığı için: Tip 2 kolajen önerilir.Tip 1 kolajen, vücutta ihtiyaca göre diğer tiplere dönüşebilir. Bu yüzden iyi formüle edilmiş bir Tip 1 kolajen takviyesi cilt, eklem, kemik ve kıkırdak dahil tüm dokulara fayda sağlayabilir.
Source: Dermatolog Dr. Neslihan Dolar