“Çevre Bilgileri – İklim, Koruma ve Sürdürülebilirlik”

İktidar firmalar tarafından yapılacak santraller için kararlar yayınladı: Şirket santralleri için kamulaştırma

Aslında istisnai bir uygulama olması gereken “acele kamulaştırma” iktidar tarafından yoğun olarak kullanılıyor. Artık kamulaştırmaların önemli bir bölümü “acele kamulaştırma” olarak yapılıyor. Oysa “acele kamulaştırma” için bazı koşulların gerçekleşmesi gerekiyor.Kamulaştırma Yasası’na göre, “Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu’nun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda” ancak “acele kamulaştırma” yapılabiliyor. İktidar, yasadaki bu düzenlemeye dayanarak dün yine “acele kamulaştırma” kararları yayınladı. Buna göre, aralarında şirketler tarafından yapılacak santrallerin de bulunduğu tesisler, kül depolama alanları ile enerji iletim hatları için “aceleme kamulaştırma” kararları çıkarıldı. Kararlara göre, yapılacak “acele kamulaştırmalar” şöyle: HES, GES VE RES… – Bozçakır HES üretim tesisinin yapımı amacıyla Ankara Polatlı Sarıoba’da bulunan taşınmazlar EPDK tarafından acele kamulaştırılacak. – SeyyidBattalGazi-1 ile SeyyidBattalGazi-2 GES elektrik üretim tesislerinin yapımı amacıyla Malatya Arapgir Kaynak’taki taşınmazlar EPDK tarafından acele kamulaştırılacak. – Niğde Merkez EDT GES elektrik üretim tesisinin yapımı için Niğde Merkez Edikli’deki taşınmazlar EPDK tarafından acele kamulaştırılacak. – İpektepe RES elektrik üretim tesisinin kapasite artışının sağlanması amacıyla Ağrı Diyadin Yeniçadır ile Satıcılar’daki taşınmazlar EPDK tarafından acele kamulaştırılacak. – Sorgun RES elektrik üretim tesisinin yapımı için Yozgat Sorgun Gevrek’teki taşınmazlar EPDK tarafından acele kamulaştırılacak. – Çan-2 Termik Santrali Elektrik Üretim Tesisi’ne ait kül depolama alanının yapımı amacıyla Çanakkale Çan, Bahadırlı, Yayaköy’deki taşınmazlar EPDK tarafından acele kamulaştırılacak. – Bunların dışında Çorum-1 RES ile Mihalıççık GES enerji iletim hatlarının yapımı amacıyla da Türkiye Elektrik İletim AŞ tarafından acele kamulaştırmalar yapılacak.

Source: Mustafa Çakır


Evin çatısından gemiler yapmak

Çevre sorunları üzerine bilimsel alanda çalışmalar yapılsa da farkındalık yaratma konusunda en büyük görevlerden biri sanatçılara düşüyor. Tam da bu noktadan hareketle yola çıkan bir sergi açıldı geçen hafta Arkas Sanat Alaçatı’da.Willem de Haan ‘Motor Home’ İnsanoğlunun kendi sebep olduğu ve aynı zamanda da kurbanı olduğu iklim krizi meselesini ve ona karşı duyarsızlığını konu alan ‘Sahnelenmiş/Staged’ sergisinde 35 sanatçıdan 86 eser yer alıyor.Billur Tansel’in küratörlüğünü üstlendiği sergi, doğayla bağlarını yitirmiş ve kendi yarattığı yapay gerçekliklere sığınmış insanın varoluşsal açmazlarını, sanat aracılığıyla sorguluyor.Arkas Sanat Merkezi Direktörü Müjde Unustası’nın deyimiyle sergi, kafasına kuma gömerek kendi kurguladığı sahne üzerinde farklı bir gerçeklik yaşayan insanoğlunu sanat aracılığıyla uyarmayı amaçlıyor.Unustası, “Bu sergiyle sadece izleyiciyi etkilemeyi değil, aynı zamanda doğayla kurduğumuz kırılgan ilişki üzerine düşündürmeyi, empati kurmaya ve harekete geçmeye davet etmeyi amaçlıyoruz. Sanat ile ekolojik duyarlılık arasında bağ kuran işbirliklerine odaklandığımız bu süreçte, sergiye eşlik eden etkinliklerle bu diyaloğu derinleştirmek ve sanat aracılığıyla sürdürülebilir bir geleceğe katkı sunmak istiyoruz” diyor.Billur Tansel – Müjde UnustasıHEM FAİL HEM KURBANSerginin merkezinde, insanın kendi yarattığı iklim krizinin hem faili hem kurbanı olduğu gerçeği yer alıyor. Bilim insanlarının yıllardır yaptığı uyarılar görmezden gelinirken, insanlık, doğa felaketleri karşısında edilgen bir izleyici gibi davranmayı sürdürüyor.Hollandalı sanatçı Willem de Haan’ın ‘Motor Home’ adlı performans videosu bunun en çarpıcı örneklerinden birisi. Evi sel sularının altında kalan sanatçı bir ev çatısı biçiminde tasarlanmış teknesiyle nehirde yaptığı yolculuğu belgeliyor.Sanatçı Burçak Bingöl mekâna uyarladığı ‘Hasbahçe’de Güller’ eserinde dijital baskıya eklediği seramik parçalarıyla doğanın kırılganlığını hatırlatıyor bize.Murat Germen’in Marmara Deniz’indeki müsilajın dronla çektiği fotoğrafları estetik görüntünün altındaki felakete dikkat çekiyor. Ali Borovalı’nın Antarktika’da çektiği etkileyici fotoğraflar ise küresel ısınma ile her geçen gün azalan buzullara ve yaşam alanları yok olan penguenlerin çaresizliğine dikkat çekiyor.Önümüz bayram, yolu Çeşme Alaçatı tarafına düşenler ya da yaz tatilini bu bölgede geçirmeyi planlayanlar için kaçırılmaması gereken bir sergi. 4 Ocak 2026 tarihine kadar açık.Ali Borovalı ‘Soul Mates’SERGİDE YER ALAN SANATÇILARAhmet Doğu İpek, Ali Borovalı, Ali Kanal, Antonio Riello, Azade Köker, Bengü Karaduman, Berndnaut Smilde, Borga Kantürk, Burçak Bingöl, Danielle Kwaaitaal, Ergin Çavuşoğlu ve Konstantin Bojanov, Ferhat Özgür, Gözde Mimiko Türkkan, Gül Ilgaz, Hayal İncedoğan, Henri Ferdinand Bellan, Ilgın Seymen, İsmail Eğler, Murat Germen, Murat Morova, Murat Yıldız, Nancy Atakan, Nazif Topçuoğlu, Nermin Er, Özgür Demirci, Paul Hodgson, Piero Gilardi, Rose Morant, Selçuk Demirel, Sibel Horada, Silva Bingaz, T. Melih Görgün, Tufan Baltalar, Willem De Haan.BU SON ŞANSIMIZ MI? SALT Beyoğlu Açık Sinema, 5 Haziran Dünya Çevre Günü kapsamında iklim değişikliğinin etkilerine odaklanan ‘Bu son şansımız mı?’ gösterim programına başlıyor.Sekiz belgesel filmden oluşan 2025 seçkisi, toplulukların çevresel adalet arayışlarından endüstrileşmenin uzun vadeli etkilerine, suyun hem yaşamın kaynağı hem de hayatta kalmaya yönelik bir mücadele alanı oluşuna vurgu yapıyor.‘Şarap Rengi Deniz’Salt Beyoğlu’ndaki Açık Sinema’da gerçekleştirilecek program, yarın saat 19.00’da yönetmen Pat O’Neill’in Water and Power (Su ve İktidar) filmiyle başlayacak. 1990 Sundance Film Festivali’nde Belgesel Büyük Jüri Ödülü’nü kazanan film, Los Angeles’taki su kıtlığının kent peyzajını ve toplumsal yapıları nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor.10 Haziran Salı saat 19.00’da gösterilecek ‘Şarap Rengi Deniz’, sıcaklıkların küresel ortalamadan yüzde 20 daha hızlı arttığı Akdeniz’de meydana gelen çarpıcı değişimlerin izini sürüyor.21 Haziran’a kadar devam edecek gösterimler herkesin katılımına açık ve ücretsiz. Ayrıntılı bilgi için: saltonline.org.

Source: İhsan Yılmaz


Resmi Gazete”de yayımlandı: İnşaat ustalarına belge zorunluluğu geldi, hukuki sorumluluk yüklendi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yetki Belgeli Yapı Ustaları Hakkında Yönetmelik” Resmî Gazete’de yayımlandı.Yönetmelik, yapı ruhsatına tabi inşaat işlerinde çalışan ustaların belgelendirilmesini ve kayıt altına alınmasını zorunlu hale getiriyor. Yeni yönetmelikle birlikte, yapı müteahhitleri ve şantiye şefleri, yetki belgesi olmayan ustaları çalıştıramayacak. Ustalarda yetki belgesi olarak kabul edilen belgeler neler?Yetki belgesi olarak kabul edilen belgeler ise; Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından verilen mesleki yeterlilik belgeleri, 3308 sayılı Kanun’a göre alınmış ustalık belgeleri ve MEB’e bağlı mesleki ve teknik eğitim kurumları ile üniversitelerin ilgili bölümlerinden alınan diplomalar olacak.Yapı sahibine ve yapı ruhsatı ile yapı kullanma izin belgesi verme yetkisine sahip idareye karşı sorumlu olan fenni mesullerin ise, yapıda belgesiz usta çalıştırıldığını tespit etmeleri durumunda bu durumu 6 iş günü içinde idareye bildirmeleri zorunlu olacak.Uygulama bu yıl sonu başlayacak.Ustalar ŞantiyeM sistemine kaydolacakYapım işlerinde çalışacak yapı ustalarının e-Devlet Kapısı üzerinden ŞantiyeM sistemine kaydolması ve 5 yılda bir kaydını yenilemesi gerekiyor. Sistemde yer alan bilgilerde bir değişiklik olması durumunda, bu değişikliklerin 15 iş günü içinde güncellenmesi şartı da bulunuyor.Bakanlıkça gerekli görülen bilgi ve belgeler, bakanlığın belirlediği süre içinde ilgili kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından Şantiye-M sistemine aktarılacak.İnşaat ustalarına da sorumluluk getirildiŞantiye şefleri, toplam yapı inşaat alanı 500 metrekareyi geçen işlerin inşaatında işveren veya alt işveren tarafından çalıştırılmaya başlanan tüm yetki belgeli yapı ustalarının işe başlama ve işi bırakma bilgilerini, bu durumun gerçekleştiği tarihten itibaren yedi iş günü içinde Şantiye-M sistemine kaydetmekle yükümlü olacak.Yetki belgeli ustalar, proje ve şantiye şefi talimatlarına uygun çalışmak, uygun malzeme ve ekipman kullanmak zorunda olacak. Yönetmelik, bu görevlerin yerine getirilmemesi halinde ustaların imar ve iş hukukundan doğan sorumluluklarının saklı kalacağını da vurguluyor.Yönetmelikte inşaat ustalarının sorumluluklarına ilişkin şunlar yer alıyor:”Yetki belgeli yapı ustaları; yapım işini, ruhsat eki etüt ve projelere ve şantiye şefinin bu yöndeki talimatlarına uygun olarak gerçekleştirmekle ve inşaat ve tesisat işlerinde ilgili teknik düzenlemelere uygun malzeme ve işin niteliğine uygun makina ve ekipman kullanmakla yükümlüdür.Bu madde kapsamında yapılan işlemler, yapı ustalarının imar ve iş hukukundan kaynaklanan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.”Uygulama 4,500 m2″yi geçen işlerde 31 Aralık 2027, 1,500 ila 4,500 m2 olan işlerde 31 Aralık 2028, 500 ila 1,500 m2 olan işlerde 31 Aralık 2029 tarihinden sonra yürürlüğe girecek.

Source: Dünya Gazetesi


Köpek balıkları Türkiye kıyılarına neden yaklaşıyor? Uzmanlar açıkladı

Türkiye kıyılarında zaman zaman köpek balıklarına rastlanması, özellikle yaz sezonu yaklaşırken tatilciler arasında tedirginliğe neden oldu. Ancak uzmanlar, bu durumun olağan dışı olmadığını ve korkulacak bir tablo oluşturmadığını ifade ediyor.Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Deniz Ayas, Akdeniz başta olmak üzere birçok ülkenin sahilinde köpek balıklarının görülmesinde artış yaşandığını ve Türkiye kıyılarının güvenliğini koruduğunu söyledi.Ayas, Türkiye karasularında kısa yüzgeçli mako, esmer köpek balığı, camgöz ve mavi köpek balığı gibi türlerin bulunduğunu belirtti. Bu türlerin kıyıya yakın noktalarda görülmesinin sadece Türkiye’ye özgü olmadığını, sosyal medyanın yaygınlaşması ve yüksek çözünürlüklü kameraların kullanılmasıyla bu tür görüntülerin daha fazla paylaşıldığını vurguladı.Denizlerdeki aşırı avcılığın da köpek balıklarının davranışlarını etkilediğine dikkat çeken Ayas, bazı türlerin besin kaynaklarını takip ederek kıyılara yaklaşabildiğini söyledi. Mersin Körfezi ve Antalya açıklarında özellikle kum köpek balığı ve mako türlerinin sıkça gözlendiğini ifade etti.İklim değişikliğine bağlı olarak deniz yüzey sıcaklıklarının arttığını, bu durumun da av balıklarının göç desenlerini değiştirdiğini belirten Ayas, köpek balıklarının avlarını takip ederek daha kuzeye ya da kıyıya yakın bölgelere yöneldiğini dile getirdi. Özellikle nehir ağızlarının bulunduğu Doğu Akdeniz kıyılarında bazı türlerin bu bölgeleri yavrulama ve yavru bakımı için tercih ettiğini aktardı.Ayas, bu gözlemlere rağmen Türkiye’nin sahillerinin turizm ve deniz güvenliği açısından son derece güvenli olduğunun altını çizdi. Köpek balıklarının turizm bölgeleri dışındaki alanlarda görüldüğünü ve turizm sezonunda insanlarla karşılaşmalarının çok nadir olduğunu belirtti. Kıyıya yakın bölgelerde görülen örneklerin ise genellikle olta ile yakalanmış, küçük boyutlardaki bireyler olduğunu söyledi.Ayrıca, köpek balıklarının doğadaki ekolojik dengede önemli bir rol oynadığını vurgulayan Ayas, nesli tükenme tehlikesi altında olan bu türlerin korunması gerektiğini belirtti. Özellikle amatör balıkçıların, yakaladıkları köpek balıklarını dikkatli biçimde denize geri bırakmalarının önemine dikkat çekti.Geçtiğimiz ay Mersin’de olta balıkçılığı yapan Çınar Küçük, oltasına takılan 120 santimetre boyundaki bir mako köpek balığını denize geri bırakarak bu konuda örnek bir davranış sergilemişti.

Source: Dünya Gazetesi


Tatilcileri rahatlatan açıklama: Köpek balığı riski yok

Mersin Üniversitesi”nden (MEÜ) Prof. Dr. Deniz Ayas, başta Akdeniz olmak üzere birçok ülke kıyılarında köpek balıklarının gözlenmesinde artış yaşandığını belirterek, “Ülkemizin sahilleri, dünyanın en güvenilir deniz alanlarına sahip” dedi.Son dönemde Akdeniz sahillerinde kıyıya oldukça yakın noktalarda görülen köpek balıkları, deniz keyfi yapmak isteyen tatilcilerde tedirginliğe yol açtı. Sezon öncesi ortaya çıkan bu görüntüler, vatandaşları tedirgin etse de uzmanlar, köpek balıklarının kıyılara yaklaşmasını normal olarak değerlendiriyor. Son dönemlerde köpek balıklarının nadir de olsa kıyılara yakın noktalarda görülmesini uzmanlar birkaç sebebe bağlayarak, pek de korkulacak bir durum olmadığını dile getirdi.SOSYAL MEDYANIN ETKİSİBu konuda Akdeniz”de çalışmalar yapan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Su Ürünleri Fakültesi”nden Prof. Dr. Deniz Ayas, Türkiye karasularında kısa yüzgeçli mako, esmer köpek balığı, camgöz, mavi köpek balığı gibi birçok türün bulunduğunu söyledi. Bu türlerin kıyılara yakın noktalarda görülmesine değinen Ayas, bu durumun sadece Türkiye”ye özgü olmadığını, başta Akdeniz olmak üzere birçok ülke kıyılarında köpek balıklarının gözlenmesinde artış yaşandığına dikkat çekti.Köpek balıklarının bu davranışlarını birçok etkenin şekillendirdiğini vurgulayan Ayas, “Sadece Mersin Körfezi”nde değil, tüm denizlerde daha fazla büyük köpek balıkları türlerini kıyılara yakın alanlarda görmeye başladık. Bunun temel sebeplerinden biri, denizde faaliyeti olan hemen herkesin yüksek çözünürlüklü kameralar kullanması ve artık sosyal medyada dünyanın bir yerinde çekilen fotoğraf veya videolarının aynı anda tüm dünyada görüntülenebiliyor olmasıdır. Artık teknolojinin hayatımıza girmesiyle; denizdeki türlerin hayatımıza çok kolay bir şekilde anında yansımasıyla alakalı bir boyutu var bunun” diye konuştu.”AVLARIN PEŞİNDEN GELEN KÖPEK BALIKLARI VAR”Denizlerde aşırı avcılık olduğunu vurgulayan Ayas, “Bundan kaynaklı besinlerini denizlerin farklı alanlarında avlayan ya da avlarının peşinde gezen köpek balığı türleri besin kıtlığına bağlı sahillere yönelmiş olabilirler. Bununla ilgili çok sayıda örnek var. Özellikle kıyı ekosistemlerindeki yaşayan avların peşinden gelen köpek balığı türleri var. Yoğun olarak görünen köpek balıkları aslında kum köpek balıkları ve Mako köpek balıkları. Mersin Körfezi”nde de Antalya”da da aslında bu iki tür köpek balıklarının çok yoğun olarak bireyleri görülüyor” diye konuştu.İklim değişikliğinden kaynaklı deniz yüzey suyu sıcaklıklarının artmasının, köpek balıklarının avlarının göç desenlerinde de değişiklik yaptığını ifade eden Ayas, “Türler, artık daha sıcak alanlardan kaçarak daha farklı bölgelere yer değiştirebiliyor. Köpek balıkları da avlarının peşinden alan değiştirebiliyor. Daha kuzeye çekilebiliyorlar, açık kıyı arasında gidip gelebiliyorlar. Bazı köpek balığı türleri ise özellikle kum köpek balığı türleri, Doğu Akdeniz”deki nehir girdilerinin olduğu bölgeleri hem yavrulama hem yavru bakım alanı olarak kullanıyorlar. Biz de onları belirli mevsimlerde bu bölgelerde görebiliyoruz” şeklinde konuştu.”İNSANLAR İÇİN BİR TEHDİT OLUŞTURMUYOR”Tüm bunlara rağmen korkulacak bir durum olmadığına işaret eden Ayas, “Ülkemizin sahilleri, turizm açısından ve köpek balıkları açısından dünyanın en güvenilir deniz alanlarına sahip. Tabii belli dönemlerde köpek balıkları belli noktaları üreme ve yavru bakım alanı olarak kullanmak için gelebiliyorlar ama bunların turizm bölgeleri dışındaki alanlar olduğunu kolaylıkla söyleyebilirim. Onun dışında köpek balıkları özellikle Akdeniz”in orta kısımlarını kullandığı için özellikle de turizm sezonu içerisinde insan ile karşılaşmalarının çok nadir olabileceğini söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.Kıyıya yakın bölgelerde görülen köpek balıklarının, balıkçıların olta ile yakaladıkları türler olduğunu ifade eden Ayas, “Bunların aslında çok yoğun bir şekilde kıyı bölgelerinde değil, özellikle kıyıdan 1,5 kilometre açıkta yakalanan bireyler olduğunu görüyoruz. Bu bölgelerde köpek balıkları bulunabiliyor, özellikle “Juvenil” dediğimiz daha küçük boydaki köpek balıkları bu bölgelerde bulunabiliyor ve bunlar kıyıdaki insanlar için bir tehdit oluşturmuyor. Turizm faaliyetleri genelde sahil, kumul alanlarda gerçekleştiği için bu gözlenen kum ve Mako köpek balığı türlerinin bu alanları turizm sezonu içerisinde kullanması neredeyse imkansıza yakın. O anlamda da “Türkiye”deki denizler, köpek balığı riski açısından çok güvenlidir” diyebiliriz” ifadelerini kullandı.”BU TÜRLERİN HAYATTA KALMASI GEREKİYOR”Olta avcılığı yapanların nadir de olsa köpek balıkları ile karşılaştığını belirten Ayas, şöyle devam etti:”Köpek balıklarının birçok türünün nesli kritik derecede tükenme noktasında. Bu nedenle oltayı uygun bir şekilde çıkartarak, bu hayvanları denize tekrar canlı olarak göndermek, türlerinin korunması açısından önemli. Bu noktada özellikle amatör balıkçılar ve olta balıkçıları açısından bir farkındalık olması gerekir. Çünkü çok yemli olta sistemleri kullandıkları için köpek balıklarını çok daha fazla yakalıyorlar. Köpek balıklarının hepsinin doğada ekolojik bir rolünün olduğunu, özellikle ekosistemde biyoçeşitliliğin regülasyonunu gerçekleştiren türler olduğunu düşünürsek, ekosistemin sağlığı açısından bu türlerin hayatta kalması gerekiyor.”Mersin”de hobi olarak balık avlayan Çınar Küçük, geçen ay oltasına takılan yaklaşık 120 santimetre boyundaki Mako cinsi köpek balığını, yüzgecine takılan olta iğnesini çıkarıp bir süre eliyle tutarak yüzdürdükten sonra denize geri bırakmıştı.

Source: Mehmet Küçükkahveci