“Çevre Bilgileri – Yangınlar, Depremler ve İklim Uyarıları”

Gaz dolum tesisinde yangın

Karadenizliler Mahallesi Başyiğit Caddesi üzerinde bulunan bir endüstriyel ve tıbbi gaz dolum tesisinde asetilen tüplerinin dolumu sırasında hattan sızan gaz alev aldı. İhbar üzerine bölgeye itfaiye, polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. AA nın haberine göre; İtfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürülen yangında, tesiste hasar oluştu.

Source: Habertürk


Asrın felaketinin merkez üssündedepremzedeler yeni yuvalarına yerleşiyor

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ağır yıkımların yaşandığı kentte yeniden ihya ve inşa çalışmalarını sürdürüyor. Bugüne kadar Kahramanmaraş”ta Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ), Emlak Konut Genel Müdürlüğü ve Yapı İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 30 bine yakın konut ve iş yeri teslim edildi. TOKİ, 7,6 büyüklüğündeki ikinci depremin merkez üssü Elbistan”da 7 bin 459 konutun ihalesini tamamlayarak inşasına başladı. Konutlardan 3 bin 621″inin anahtarları hak sahiplerine teslim edildi. Elbistan”ın Karaelbistan Mahallesi”nde ise ihalesi yapılan 2 bin 365 konutun tamamı tamamlanarak teslim edildi. TOKİ Uzmanı Taha Selvi, Karaelbistan”da çalışmaların 4 etap halinde yürütüldüğünü, konutların yatay mimaride zemin+5″i geçmeyecek şekilde inşa edildiğini belirtti. Yeni evlerine yerleşen hak sahipleri devletin herkese el uzattığını anlattı. Fadime Doğan, “Sıcak suyumuz hazırdı. Elektriğimiz yanıyordu, ocağımız yanıyordu. Evini anlat deseler ne derim biliyor musun? Çok şükür. Kapımı açtım, sapasağlam. Camdan bakıyorum, yarın buralar yeşillik, güllük gülistanlık olur” diye konuştu. “DÜNYA ÇAPINDA BÜYÜK BİR BAŞARI” Nihat Doğan ise konutların kendisine 5 yıldan önce çıkacağını düşünmediğini ama 1 yılda tamamlanınca çok şaşırdıklarını dile getirdi: “İnsanlığın gördüğü en büyük afetlerden biriydi. Vatandaşları bir an önce evlerine yerleştirebilmek için çok hızlı hareket edildi. Bu kadar hızlı olacağını biz tahmin etmiyorduk. 1 yıl içerisinde biz gelip sıfırdan evimize yerleşebiliyorsak bu sadece Türkiye için değil dünya çapında büyük bir başarıdır. Depremle birlikte yıkılan ne kadar hayaller varsa bir yıl içerisinde çıkan evlerle yeniden hayata başlamanın umudu içimizde yeşerdi. Burası bizim umutlarımızın yeniden yeşerdiği, filizlendiği bir yer oldu” “İŞTE ESER MEYDANDA; YUVAMIZDA, EVİMİZDE OTURUYORUZ” Başka bir hak sahibi Tahsin Öztunç ise duygularını şöyle dile getirdi: “Atalarımız ne demiş? “Er kişi odur ki dünyada bıraka bir eser, eseri olmayan kişinin yerinde yeller eser”. İşte eser meydanda. Yuvamızda, evimizde oturuyoruz. Rahatız. Hiçbir kaygımız, sıkıntımız yoktur şükür. Devlet kutsaldır. Devlet zırhtır. Gerçekten burada devlet tecrübesi var. Devlet, herkese şefkatli kollarından uzattı ve uzatıyor. Herkes devlet imkanlarından faydalanıyor

Source: Ali Altuntaş


Erzincan İliç”teki altın madeni faciası davasında 43 sanık için iddianame kabul edildi

Erzincan’ın İliç ilçesinde 13 Şubat’ta meydana gelen ve 9 işçinin yaşamını yitirdiği altın madeni heyelanıyla ilgili 43 sanık hakkında hazırlanan iddianame Erzincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. 5’i tutuklu, 38’i tutuksuz sanık hakkında “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” ve “Çevreyi taksirle kirletmek” suçlarından dava açıldı.
Olayın detayları ve iddianame içeriği
İliç Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 69 sayfalık iddianamede, olayın detayları tüm boyutlarıyla ele alındı. Heyelanda Adnan Keklik, Kenan Öz, Ramazan Çimen, Uğur Yıldız, Abdurrahman Şahin, Fahrettin Keklik, Mehmet Kazar, Şaban Yılmaz ve Hüseyin Kara yaşamını yitirirken, İsa Taşdelen ve İshak Demir yaralanmıştı.
İddianamede;
Olay yeri inceleme raporları, toprak ve su numune analizleri, tanık ifadeleri, adli tıp raporları, meteorolojik veriler, radar görüntüleri ve bilirkişi raporları gibi çok sayıda delile yer verildi.12 sanık asli kusurlu, 31 sanık ise tali kusurlu bulundu.
Çevre kirliliğine yol açan sınır değerlerin aşılması ve proje yönetimindeki eksiklikler kazanın meydana gelmesine neden olarak gösterildi.
Bilirkişi raporlarına göre kusur ve eksiklikler
Bilirkişi raporları, heyelanın önlenebilir olduğunu ortaya koydu. Raporda şu bulgulara yer verildi:
* Proje yönetim mekanizmasının yeterli ve etkin kurulmadığı belirtildi.
* Tasarım ve kapasite artışında hata yapıldığı tespit edildi.
* Çatlaklara dair uyarı sistemlerinin yetersiz olduğu ve risklerin yönetilemediği vurgulandı.
* Maden ve Çevre Kanunu kapsamındaki yükümlülüklerin yerine getirilmediği belirlendi.
Raporda, olayın iş kazası niteliğinde olduğu ancak kaçınılmaz bir durum olarak değerlendirilemeyeceği ifade edildi.
Sanıklara istenen cezalar
İddianamede, tüm sanıklar için “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak” suçundan 2 yıldan 15’er yıla kadar hapis cezası istendi.
Ayrıca, madenin işletme yetkilileri arasında yer alan Kanadalı I.R.G. ile C.Y.D. ve K.Ö. hakkında “Çevreyi taksirle kirletmek” suçundan 2 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası talep edildi.
Yargılama süreci ve ilk duruşma tarihi
Sanıklar 17 Mart 2025’te ilk duruşmaya çıkacak. Yargılama sürecinde, bilirkişi raporları, teknik incelemeler ve mağdurların ifadeleri dikkate alınacak. Mahkemenin, maden sahasındaki yapısal eksiklikler ve yönetim hatalarına ilişkin önemli bir değerlendirme yapması bekleniyor.
Öne çıkan bulgular ve çevre kirliliği iddiası
Toprak ve su numunelerinden elde edilen veriler, maden sahasında çevreye zararlı kimyasal maddelerin tespit edildiğini ortaya koydu. Özellikle yağış sonrası toprak kaymasının hızlandığı ve önceden radar görüntülerinde tespit edilen renk değişimlerinin olayın habercisi olduğu vurgulandı.
Yetkililerden Açıklamalar ve Önlemler
Yetkililer, kazaya yol açan eksikliklerin araştırıldığını ve benzer olayların önlenmesi için daha sıkı denetimlerin yapılacağını belirtti. Mağdurların yakınları ise olayın sorumlularının en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyor.

Source: Dünya Gazetesi


Van ve Çorum’da deprem

Son depremler listesi 4 Ocak Cumartesi günü için araştırılıyor. Topraklarının tamamına yakını fay hatları üzerinde yer alan Türkiye de her gün irili ufaklı pek çok sarsıntı meydana geliyor. AFAD ve Kandilli Rasathanesi büyük küçük fark etmeksizin tüm depremlere ilişkin verileri raporlayıp sitesinde paylaşıyor. AFAD tarafından paylaşılan verilere göre, Van ve Çorum da deprem meydana geldi. İşte, 4 Ocak 2025 Kandilli ve AFAD son depremler listesi…ÇORUM DA DEPREM Çorum un Dodurga ilçesinde saat 03:26 da deprem meydana geldi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan verilere göre, 2.6 büyüklüğündeki sarsıntı 11.06 kilometre derinlikte gerçekleşti.VAN DEPREM İLE SALLANDI AFAD ın internet sitesinde yer alan bilgiye göre, saat 01:28 de merkez üssü İran ın Khoy, West Azarbaijan – Van Başkale olan bir deprem meydana geldi. 2.7 büyüklüğündeki sarsıntı, yerin 9.72 kilometre derinliğinde kaydedildi.DEPREM Mİ OLDU, NEREDE, KAÇ BÜYÜKLÜĞÜNDE? Kandilli Rasathanesi ve AFAD tarafından son depremler anlık olarak paylaşılıyor. Son depremler listesi küçük ve büyük ölçüde gerçekleşen tüm depremleri barındırıyor ve bu liste aracılığıyla depremin büyüklüğü ve derinliği gibi bilgiler öğrenilebiliyor.KANDİLLİ SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ AFAD SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ

Source: Habertürk


2025’e girerken…

Tahmin etmeyi, geleceği okumayı severiz. Tabii ki bunu büyük ölçüde geçmiş yılın, hatta yılların tablosu belirler. Öte yandan okuduklarımız, yaşadıklarımız kadar kişiliğimiz, hayata iyimser ve kötümser bakışımız da öngörülerimizi etkiler.Ben, diğer alanları dost sohbetlerine bırakıp, turizm ve gastronomi sektörlerini’ doğrudan ilgilendiren ‘İklim Krizi’, ‘Gıda İsrafı ve Açlık’, ‘Denetimsiz Tarım İlaçları Kullanımı’ ‘Pazar, Market ve Restoranlardaki Fiyat Artışı’, ‘Gastronomi Festivalleri’ gibi konulara ilişkin 2025 yılına dair öngörülerimi ve beklentilerimi paylaşmak istiyorum. En umutsuz olduğum konu çok bileşenli ‘İklim Krizi’. Kuzey yarım kürede iki aya yakın bir süre dayanılmaz sıcakların görüldüğü 2024 tarihin en sıcak yılı olarak kayda geçti. İklim değişikliğinin neden olduğu 29 büyük çaplı iklim felaketinde dört bine yakın kişi hayatını kaybetti.Böyle bir tabloda bu yılın çok daha sıcak olacağını ‘İklim Krizi’ sorunlarıyla boğuşmaya devam edeceğimizi öngörmek sanırım kehanet olmaz. Su baskınlarının artması, kitlesel göçlerin başlamasıyla tarım ve turizm anlayışı da zaman içinde tümden değişecektir.Siyasi iradenin, ilgili sektörlerin, tüm paydaşların hiç vakit kaybetmeden yeni stratejiler belirlemesi, sivil toplum kanadının da bu konuyu hep gündemde tutması gerekiyor.Gıda israfı ve açlık ise iç içe geçmiş konular. Önce bir kez daha vurgulamakta yarar var. Küresel açlık gıda azlığıyla ilgili değil. Dünya Gıda Programı /WFP’ raporlarına göre şu anda dünyadaki tüm insanları besleyecek kadar gıda üretiliyor ancak yaklaşık beşte biri tüketilemeden israf ediliyor. Bu ise günde bir milyar öğüne denk geliyor.Zengin ülkelerde yiyecek israfı evlerde, gelişmekte olan ülkelerde ise hasat zamanı gerçekleşiyor. Yetersiz depolama, zararlı böceklerin istilası, küfün ürünü yok etmesi, pazarlara ulaşım sorunu gibi nedenlerde ürün toprakta kalıyor. Ki bu duruma ülke olarak yabancı değiliz. Gıda kaybı ve israfı küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 10’unu oluşturuyor.‘Gıda İsrafı ve Açlık’ küresel bir sorun olsa da aslında hepimizin bireysel düzeyde yapacağı şeyler var. İlki ev, işyeri, restoran mutfaklarındaki israfı önleyecek tedbirler almak. Her zaman söylediğim gibi bizden önceki kuşakların yöntemlerini çağın gereklerine uygulayıp geliştirsek atıksız mutfağı gerçekleştirmiş, gıda israfını büyük ölçüde önlemiş oluruz.Bu israf varlıklıysanız sizin için sorun olmayabilir ama dünya mirasını harcadığınızı, en az bir kişinin aç kalmasına sebep olduğunuzu unutmayın derim. Ayrıca yöremizdeki pazarlardan küçük üreticilerden, bahçelerden, bostanlardan alışveriş etmek de israfla baş etmenin bir diğer yolu. Bu konuda da öngörüm biz toplum olarak bunu bu yıl olmasa da çok yakında içselleştireceğiz.Tarım ilaçları, namıdiğer pestisitler tahıllardan, baklagillere, kabuklulardan sebze ve meyvelere neredeyse yediğimiz tüm gıdalara zarar verdiği düşünülen böcek ve haşereler, mantarlar, istenmeyen otlar, solucanlarla mücadele amacıyla, daha açık söylemek gerekirse öldürmek için kullanılıyor.Ancak unuttuğumuz bir durum var. Bunlar kısa vadede olmasa da zamanla bizleri de öldürüyor. Zararları ve yan etkileri çok. Öngörüm bu konunun da gündemden düşmeyeceği, yediğimiz gıdalardaki pestisitlere karşı her geçen yıl daha da hassas olacağımız. ‘Pazar, market ve restoranlardaki fiyat artışları üreticiden nihai tüketiciye hepimizin sorunu ve maalesef denetlenemeyen bu zincir kırılamıyor. Öngörüm ve beklentim denetimsiz, kuralsız fiyatların az da olsa düşeceği; restoran sektörünün de yok olmak yerine kar oranlarını düşüreceği ya da artışa gitmeyecekleri yönünde. Ki bunu uygulayan yerlerin de sayısı az değil ve daha da artacağını zannediyorum…Gastronomi Festivalleri enflasyonuna gelince bu alanda dünya sıralamasında birinci olabiliriz. Neredeyse ülkedeki tüm kentlerin bir, hatta birkaç festivali var. Büyük bir bölümü de ‘festival’ kavramının içini dolduracak formatta ve yetkinlikte değil, birçoğu şenlik, panayır, buluşma olarak adlandırılabilir.Gastronomi Festivalleri satan bir metaya dönüştü ama içini boşaltmamak lazım. Öngörüm ise bu yıl frene basılacağı, sayısının artmayacağı, biraz olsun azalacağı ve kalitelerinin artacağı…

Source: Müge Akgün


Prof. Dr. Ahmet Ercan “En çekinilecek kesim” diyerek deprem uyarısı yaptı

Türkiye’nin turizm cenneti Antalya dün depremle sarsıldı. İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) Deprem Dairesi, depremin saat 16,51’de Alanya ilçesi açıklarında meydana geldiğini duyurdu.
Deprem Alanya ilçesinin yanı sıra Antalya kent merkezinden de hissedildi. Bazı vatandaşların panikle kendilerini sokaklara attığı öğrenildi. Depremde neyse ki can ve mal kaybı yaşanmadı.
Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Antalya Alanya depremine ilişkin kritik bir değerlendirmede bulundu.
Afrika kıtasının güneyden gelip Batı Anadolu ve Ege Deniz kıtası altına daldığını anlatan Prof. Dr. Ercan, 4, 4,5 büyüklüğündeki depremlerin bu hareketin sonucu olduğunu anımsattı.
Gökova Körfezi, Giritt’ten Fethiye, Kaş’tan Gazipaşa’ya kadar gerginlik biriktiğini belirten Ahmet Ercan, “En çekinilecek kesimin Mora-Girit-Rodos-Muğla olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Ahmet Ercan, Fethiye-Gökova bölgesine de özellikle dikkat çekti.

Naci Görür Antalya depremi için ne dedi?
Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür de depremin ardından sosyal medyadan bir mesaj yayınladı.
Prof. Dr. Görür depremin Helen-Kıbrıs Dalma-Batma zonuyla bağlantılı olduğunu ifade etti.
Görür de benzer şekilde Alanya depreminin Afrika Levhası”nın Anadolu Levhası altına dalması ile oluştuğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Naci Görür”den Alanya depremi yorumu! Nasıl oluştuğunu anlattıGündem

Source: Dünya Gazetesi


Malatya”da 4.0 büyüklüğünde deprem

İSTANBUL 12°C / 6°C

Parçalı bulutlu, güneşli

4 Ocak 2025 Cumartesi / 5 Recep 1446

Gündüz modu

İSTANBUL00:00

Afyonkarahisar

Kahramanmaraş

BİLİM-TEKNOLOJİ

FOTO GALERİ

VİDEO GALERİ

CANLI YAYIN

FOTO GALERİ

VİDEO GALERİ

SOSYAL GÜVENLİK

KÜLTÜR SANAT

HAVA DURUMU

NAMAZ VAKİTLERİ

İLETİŞİM VE KÜNYE

Bizi Takip Edin

Malatya”da 4.0 büyüklüğünde deprem

Malatya”da 4.0 büyüklüğünde deprem

Malatya”da 4.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

4 Ocak 2025 Cumartesi 10:47 – Güncelleme: 4 Ocak 2025 Cumartesi 10:47

Malatya”da 4.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Popüler Haberler

Cevdet Yılmaz”dan dikkat çeken Suriye mesajı: Türkiye için son derece önemli olacak

Gazze için ateşkes umudu! Hamas resmen ilan etti

Necip Fazıl Ödülleri Töreni… Başkan Erdoğan: Üstad”ın gençliği Kızılelma”ya uzanacak

Türkiye Çin”in yerini alabilir

Tablolarla açıkladı

Namaz Vakitleri

Hava Durumu

Güncel Haberler

Bilim – Teknoloji

Şirket – Kobi

KÜLTÜR SANAT

Necip Fazıl Ödülleri

FETÖ darbe girişimi

MYS Ve LGS Sınavı

E-Devlet Giriş

E-Okul Giriş

SGK sorgulama

Milli Piyango Bilet Sorgulama

Cumartesi Eki

© 2025 Star.com.tr

İletişim Ve Künye

Bilgi Toplum Hizmetleri

Çerez Politikası

Gizlilik Politikası

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.

Source: Www.star.com.tr


Uzman isim uyardı: Türkiye, yeniden kurak döneme girecek

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, küresel iklim değişikliğinin hava sıcaklıkları ve yüzey suyu sıcaklıklarındaki dengenin değişmesine neden olduğunu belirtti. Türkiye”nin birçok bölgesinde ve İzmir”de yağışların geç başladığını dile getiren Prof. Dr. Murat Türkeş, Ekim ve kasım dönemindeki yağışlarla İzmir”de kuraklığın etkisi azaldı ama uzun süreli kuraklığın etkisi devam ediyor. Bunu özellikle barajların, göletlerin, akarsuların, derelerin su seviyelerinin düşük olmasından, toprak neminin azalmasından, bitki örtüsü ve tarımsal ürünlerin durumundan anlıyoruz dedi.”NORMALLERİNE GÖRE DAHA SICAK OLACAK”Türkiye”nin kısa bir sürede yeni yıldan hemen öncesinden başlayarak yağışlı hava sistemlerinden yüksek basınç koşullarına geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Türkeş, Yağışlara sevindik fakat Türkiye önümüzdeki 10 gün, ilk birkaç gün Batı Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz kıyıları dışında Sibirya yüksek basıncının etkisinde kalacak. Kuvvetli yüksek basınç koşulları nedeniyle de ilk birkaç gün Türkiye”nin yaklaşık batı yarısında beklenen yağışlar dışında, genel olarak yeniden kurak bir döneme gireceğiz. Hava sıcaklıklarının en az 10 gün Kuzeydoğu Anadolu dışında, Türkiye”nin hemen hemen tamamında normallerine göre daha sıcak olması bekleniyor diye konuştu. “DENİZ YÜZEY SICAKLIKLARI HAVA SOĞUĞUNDA BİRDEN DÜŞMÜYOR”Türkiye”nin büyük bir bölümünde sonbaharın normalden daha sıcak ve kurak geçtiğini hatırlatan Türkeş, hava sıcaklıklarındaki artışın deniz yüzey suyu sıcaklıklarına da yansıdığını söyleyerek, Karadeniz ve Marmara kıyılarında deniz yüzey sıcaklıklarının sonbahar ortalaması 20-23 santigrat derece, Ege kıyılarında 22-24 santigrat derece, Akdeniz”de 24-27 santigrat derece. Ancak bu sonbaharda deniz yüzey sıcaklıkları, Akdeniz havzasında ve Türkiye kıyılarında normallerinden 1-2 santigrat derece daha sıcaktı. Orta ve Doğu Karadeniz”de ise normallerinden 2-3 santigrat derece daha sıcak gerçekleşti. Türkiye kıyılarında deniz yüzey sıcaklıklarındaki normallerinden daha sıcak olma durumu ocak ayında da sürecek gibi gözüküyor. Çünkü deniz yüzey sıcaklıkları hava soğuduğunda birden düşmüyor. Ocak ayında da Türkiye kıyılarında normallerinden 1-3 santigrat derece daha yüksek deniz yüzey sıcaklıkları ile karşı karşıya kalacağımızı söyleyebilirim dedi. “EKOSİSTEMİ OLUMSUZ ETKİLİYOR”Deniz yüzey sıcaklıklarının normalinden daha sıcak olması ve bu durumun uzun sürmesinin denizlerdeki ekosistemleri ve biyoçeşitliliği olumsuz etkilediğine dikkati çeken Prof. Dr. Türkeş, Türkiye”nin denizlerinin normalden daha sıcak olması, istilacı yabancı türlerin Akdeniz, Ege, Marmara”daki artışını açıklamış oluyor. Geçmişte yaşadığımız yoğun müsilajın nedenlerinden biri kirlilik ancak o dönemde de deniz suyunun normallerinden çok sıcak olduğu bir döneme karşılık geldiğini gördük. Kirlilik ve deniz suyunun normallerinden daha sıcak olması, denizde ekosistem sorunlarına yol açabiliyor diye konuştu

Source: Hurriyet.com.tr


Ankara”da dev maden rezervi için çalışmalar başladı

Ankara”nın Kalecik ilçesinde, 6 adet sondaj çalışması ile kömür rezervi tespit edilmesi hedefleniyor. Proje, 1953,72 hektarlık alanda Seyfettin Sarıtaş tarafından yürütülecek ve 8,5 milyon TL”lik bir yatırım ile gerçekleştirilecek. 6 ADET SONDAJLA REZERV KAYNAĞI BELİRLENECEK Kömür arama çalışması, altı ayrı noktada gerçekleştirilecek sondajlarla yapılacak. Her sondaj alanı 50 m² olacak şekilde toplamda 300 m²”lik bir alanda yapılacak çalışmalarda, cevherin rezerv miktarı belirlenecek. 6 AYDA TAMAMLANACAK SONDAJ ÇALIŞMALARI Sondaj çalışmalarının, 6 ay içinde tamamlanması bekleniyor. Bu süre zarfında, her sondaj alanının 10 m²”lik kısmında yüzeyden alınan toprak numuneleri depolanarak, analizler için laboratuvara gönderilecek. LABORATUVAR SONUÇLARI İLE MADENİN DAĞILIMI TESPİT EDİLECEK Sondajlardan alınan numunelerin analizleri sonucunda, kömür madeninin saha içindeki dağılımı tespit edilecek. Bu veriler, bölgedeki kömür rezervinin büyüklüğüne dair daha kesin bilgiler sunacak.

Source: Abdurrahman Yazıcı


Türkiye-Hindistan konteyner taşımacılığı Türk firmasının yeni seferleriyle artacak

AA muhabirinin Turkon Line”dan edindiği bilgiye göre, şirket servis ağını genişletmeye devam ediyor. Yeni Hindistan servisiyle ABD”den Avrupa”ya, Akdeniz”den Orta Doğu”ya uzanan bağlantılarına bir yenisini ekleyen kuruluş, müşterilerine daha geniş hizmet ağı sunmayı hedefliyor.

Turkon Line, şubatta başlayacak Hindistan servisi ile doğuya yönelik genişleme vizyonunda yeni bir adım atarken seferlere ilk etapta 4 gemiyle başlayacak ve haziranda 5 gemiye çıkarak haftalık servise devam edecek.

Rota oluşturuldu

“Türkiye Red Sea India (TRI)” rotası Ambarlı-Evyap-Aliağa-Mersin-Akabe-Cidde-NhavaSheva-Mundra-Cidde-Akabe-İskenderiye-Ambarlı şeklinde olacak.

Hindistan”a, Süveyş Kanalı ve Kızıldeniz üzerinden en hızlı hizmeti sunacak yeni servis, TRI Mundra ve Nhava Sheva limanlarından Hindistan”ın iç bölgelerindeki ticaret merkezlerine demir yolu bağlantısı sağlayarak taşımalarda kolaylık sunacak.

Bu kapsamda ilk aşamada, Hindistan”ın stratejik lokasyonlarına sahip Dadri, Delhi, Garhi, Sonipat, Ludhiana, Jaipur ve Ahmetabad iç konteyner depolarıyla bağlantı sağlanacak. Yeni hat, Hindistan”dan Mundra ve Nhava Sheva limanlarını ABD, Kuzey Avrupa ve Akdeniz ile birleştirerek Turkon Line”ın küresel operasyonlarına yeni bir boyut getirecek.

Müşteri memnuniyeti öncelik

Turkon Line CEO”u Alkın Kalkavan, AA muhabirine, 2025″te uluslararası deniz yolu taşımacılığındaki deneyimlerini daha ileri taşımak ve hizmet anlayışlarını daha yukarıya çıkarmak için yeni hedefler belirlediklerini söyledi.

Özellikle doğuya yönelik genişleyen servis ağları ve yeni rotalarıyla müşterilerine daha geniş bir coğrafyada en iyi hizmeti sunmayı amaçladıklarını belirten Kalkavan, şunları kaydetti:

“Turkon Line, deniz taşımacılığındaki uzmanlığı ve dijitalleşmeye olan yatırımlarıyla müşteri odaklı çözümler sunarak Türkiye”nin lider denizcilik markaları arasında yer almaya devam etmektedir. Bu doğrultuda, filomuzu modernleştirme yatırımlarımıza devam ediyor, operasyonlarımızı daha yüksek verimlilikle yeniden şekillendiriyoruz. Sürdürülebilir ve yenilikçi taşımacılık anlayışımızla müşterilerimizin ihtiyaçlarına uygun çözümleri her zaman önceliğimiz olarak görüyoruz. “

Kalkavan, Turkon Line olarak çevre dostu ve modern gemi filosu ile sürdürülebilir taşımacılık anlayışını birleştirerek müşterilerine verimli ve yenilikçi çözümler sunmaya devam ettiklerinin altını çizerek, “ABD, Avrupa, Akdeniz ve Karadeniz pazarlarında aktif olarak hizmet veren Turkon Line, ABD, Almanya, Belçika, İngiltere, İspanya ve Mısır gibi birçok ülkede yer alan ofis ve acenteleriyle 37 limana düzenli servis sağlıyor. Türkiye”de inşa edilen ve 5 farklı yakıt tipiyle çalışan 2 adet 4 bin 12 TEU”luk gemi bu yılki operasyonlarımıza dahil edilecek ve kapasitemiz yüzde 50″nin üzerinde artacak.” değerlendirmesinde bulundu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Türkiye”nin yeniden kurak döneme gireceği tahmin ediliyor

İklim krizinin yansımaları ülkeleri etkilemeye devam ediyor. Son olarak uzmanlar, Türkiye”nin yeniden kurak bir döneme gireceği konusunda uyardı. “YAĞIŞLAR GEÇ BAŞLADI” Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Murat Türkeş, küresel iklim değişikliğinin hava sıcaklıkları ve yüzey suyu sıcaklıklarındaki dengenin değişmesine neden olduğunu belirtti. Türkiye”nin birçok bölgesinde ve İzmir”de yağışların geç başladığını dile getiren Prof. Dr. Murat Türkeş, “Ekim ve kasım dönemindeki yağışlarla İzmir”de kuraklığın etkisi azaldı ama uzun süreli kuraklığın etkisi devam ediyor. Bunu özellikle barajların, göletlerin, akarsuların, derelerin su seviyelerinin düşük olmasından, toprak neminin azalmasından, bitki örtüsü ve tarımsal ürünlerin durumundan anlıyoruz” dedi. “YENİDEN KURAK BİR DÖNEME GİRECEĞİZ” Türkiye”nin kısa bir sürede yeni yıldan hemen öncesinden başlayarak yağışlı hava sistemlerinden yüksek basınç koşullarına geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Türkeş, “Yağışlara sevindik fakat Türkiye önümüzdeki 10 gün, ilk birkaç gün Batı Anadolu, Batı ve Orta Karadeniz kıyıları dışında Sibirya yüksek basıncının etkisinde kalacak. Kuvvetli yüksek basınç koşulları nedeniyle de ilk birkaç gün Türkiye”nin yaklaşık batı yarısında beklenen yağışlar dışında, genel olarak yeniden kurak bir döneme gireceğiz. Hava sıcaklıklarının en az 10 gün Kuzeydoğu Anadolu dışında, Türkiye”nin hemen hemen tamamında normallerine göre daha sıcak olması bekleniyor” diye konuştu. “DENİZ YÜZEY SICAKLIKLARI HAVA SOĞUĞUNDA BİRDEN DÜŞMÜYOR” Türkiye”nin büyük bir bölümünde sonbaharın normalden daha sıcak ve kurak geçtiğini hatırlatan Türkeş, hava sıcaklıklarındaki artışın deniz yüzey suyu sıcaklıklarına da yansıdığını söyleyerek, “Karadeniz ve Marmara kıyılarında deniz yüzey sıcaklıklarının sonbahar ortalaması 20-23 santigrat derece, Ege kıyılarında 22-24 santigrat derece, Akdeniz”de 24-27 santigrat derece. Ancak bu sonbaharda deniz yüzey sıcaklıkları, Akdeniz havzasında ve Türkiye kıyılarında normallerinden 1-2 santigrat derece daha sıcaktı. Orta ve Doğu Karadeniz”de ise normallerinden 2-3 santigrat derece daha sıcak gerçekleşti. Türkiye kıyılarında deniz yüzey sıcaklıklarındaki normallerinden daha sıcak olma durumu ocak ayında da sürecek gibi gözüküyor. Çünkü deniz yüzey sıcaklıkları hava soğuduğunda birden düşmüyor. Ocak ayında da Türkiye kıyılarında normallerinden 1-3 santigrat derece daha yüksek deniz yüzey sıcaklıkları ile karşı karşıya kalacağımızı söyleyebilirim” dedi. “EKOSİSTEMİ OLUMSUZ ETKİLİYOR” Deniz yüzey sıcaklıklarının normalinden daha sıcak olması ve bu durumun uzun sürmesinin denizlerdeki ekosistemleri ve biyoçeşitliliği olumsuz etkilediğine dikkati çeken Prof. Dr. Türkeş, “Türkiye”nin denizlerinin normalden daha sıcak olması, istilacı yabancı türlerin Akdeniz, Ege, Marmara”daki artışını açıklamış oluyor. Geçmişte yaşadığımız yoğun müsilajın nedenlerinden biri kirlilik ancak o dönemde de deniz suyunun normallerinden çok sıcak olduğu bir döneme karşılık geldiğini gördük. Kirlilik ve deniz suyunun normallerinden daha sıcak olması, denizde ekosistem sorunlarına yol açabiliyor” diye konuştu.

Source: Haberler


Marmara”ya kıyı 7 belediyeye müsilaj uyarısı: İleri biyolojik atık su tesislerini bir an önce hayata geçirin

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi’nde ortaya çıkan müsilaj sonrası, 8 Haziran 2021 tarihinde çalışma başlattı. 7 Temmuz 2021 itibarıyla deniz temizliği başarıyla tamamlandı. Müsilaj afetinin tekrar etmemesi için Bakanlık koordinasyonunda ilgili kurum ve kuruluşlar ile üniversitelerin katılımıyla 22 maddelik “Marmara Denizi Eylem Planı” hazırlandı. Süreci takip etmek ve çözüm önerileri sunmak için de Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu oluşturuldu. Hazırlanan eylem planı Marmara’ya kıyısı olan 7 ilin üst düzey yöneticileri ile imza altına alındı. Belediyelere biyolojik atık su tesislerinin kurulması için 3 yıl süre verildi Müsilajın en önemli sebeplerinden biri azot ve fosfor kirliliğiEylem planında müsilajın en önemli sebeplerinden birinin noktasal kaynaklı azot ve fosfor kirliliği olduğu belirtildi. 5. maddede Marmara Denizi Hidrolojik Havzası”nda yer alan atık su arıtma tesislerinin tamamının ileri arıtmaya dönüştürülmesi ile ilgili talimat verildi. Bakanlık genelgesi ile havzada deşarj standartlarında kısıtlamalar yapıldı. Marmara Denizi”nde müsilaj tehlikesi yeniden baş gösterdi 3 yıl içinde ileri biyoloji arıtma tesisi kurma zorunluluğuBelediyeler kentsel atık su arıtma tesislerinin azot ve fosfor giderimini sağlamaları için uyarıldı. Ayrıca, 2872 sayılı Çevre Kanunu’na 10 Haziran 2022 tarihinde ilave edilen madde ile de 7 ilde ileri atık su arıtma tesisi olmayan belediyelerden, 6 ay içinde iş termin planlarını hazırlayıp Bakanlığa sunmaları istendi. 3 yıl içinde bu ileri atık su arıtma tesislerinin kurulup işletmeye alınması zorunluluğu getirildi. Aynı madde ile belediyelerin atık su gelirinin yarısını bu tesisleri kurmak için kullanmaları zorunlu tutuldu. Ayrılan bu gelirlerin belirtilen amaç dışında kullanılamayacağı da hüküm altına alındı. Bakanlık sürecin takipçisi oldu Bakanlık Marmara Denizi’nde müsilaj afetinin tekrarlanmaması için süreci takip edip, 27 Haziran 2024’te Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu’nun 4. Toplantısı’nı gerçekleştirdi. 1 ay içerisinde ilgili belediyelerin atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüşümü ile ilgili yer tahsisi, imar planı, finans vb. sorunların giderilmesi için sürecin devam ettirilmesi ve sonucun yine Bakanlığa bildirilmesi istendi. 14 Ağustos 2024’te ise önce İstanbul, ardından 23 Aralık 2024’te de Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ, Yalova, Çanakkale değerlendirme toplantıları yapıldı. En önemli 3 madde hayata geçirilmedi Gelinen noktada MDEP’de yer alan 22 eylemden 3’ü hayata geçirilmedi. Son dönemde Marmara Denizi”nin genelinde, deniz yüzeyinden 5 ila 25 metre arasında değişen derinliklerde müsilaj oluşumuna dair haberler kamuoyunda yer almaya başladı. İleri arıtmaya dönüşüm oranı yüzde 0.7″yi geçemedi Bakanlık 25 Aralık 2024’te tekrar harekete geçip Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu’nu Ankara’da topladı. Toplantıda da yerine getirilmeyen 3 önemli maddeden biri olan ileri biyolojik atık su arıtma tesislerinin eksikliği vurgulandı. İleri arıtmaya dönüşüm oranının yüzde 0.7 ile sınırlı kaldığına dikkat çekildi. Bilim Kurulu uyardı, Bakanlık gereği için yazı gönderdi Müsilaj Bilim Teknik Kurulu’nun; ‘kirlilik girdisinin azaltılması için özellikle belediyelerin yapma taahhüdünde bulundukları ileri atık su arıtma tesislerini bir an önce tamamlamaları ve denetimlerin sıkılaştırılması tavsiyeleri’ doğrultusunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi’ne komşu İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ büyükşehir belediyeleri ile Yalova ve Çanakkale belediyelerine görevlerini yapmaları için uyarı yazısı gönderdi. Yazıda “Havzadaki atık su arıtma tesislerinin ileri arıtmaya dönüşümünde yeterli seviyeye ulaşılamadığı görülmektedir. İş termin planı sunan 169 tesisten yalnızca 42 tanesinde öngörülen çalışmalar tamamlanmıştır. Söz konusu tesislerin kapasitesi düşük olduğundan 2021 yılında yüzde 51 olan ileri biyolojik atık su arıtma hizmeti alan belediye nüfusu oranında yalnızca yüzde 0,7’lik bir artış olmuştur. Bu itibarla, Marmara Denizi’nde müsilaj gibi sorunların bir daha yaşanmaması adına idareniz tarafından yapılması gereken atık su altyapı yatırımlarının mevzuatta tanımlanan sürenin de sonuna yaklaşıldığı göz önünde bulundurularak bir an önce hayata geçirilmesi hususunda bilgilerinizi ve gereğini rica ederim” denildi. “Müsilaj 3 temel nedene dayanıyor” Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu’nun son toplantısında konuşan Bakan Yardımcısı Fatma Varank, müsilaj oluşumunun üç temel nedene dayandığını belirtmişti: Denizdeki sıcaklığın yükselişi, denizin durağanlığı ve artan kirlilik, özellikle azot ve fosfor artışı ile müsilaj oluşuyor. İlk iki madde bütünüyle iklim değişikliğine bağlı ve bununla doğrudan mücadele etme şansımız bulunmuyor. Ancak uyum sağlayabiliriz. Üçüncü maddede ise özellikle kentsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı kirlilik baskısı sonucunda müsilaj oluşuyor. Belediyeler ileri biyolojik atık su arıtma tesislerini yapmadığı için Marmara Denizi’nin kirlilik yükü azaltılamadı.

Source: Internet Haber


Marmara”ya kıyısı olan 7 ilin belediyesine müsilaj için uyarı yazısı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi”ne kıyısı olan İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ büyükşehir belediyeleri ile Yalova ve Çanakkale belediyelerine Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu”nda öne çıkan başlıklar üzerine uyarı yazısı gönderdi. Bakanlık, Marmara Denizi”nin kirlilik yükünü azaltacak en önemli etken olan ve 22 maddelik eylem planında yer almasına rağmen belediyelerin kurmadıkları ileri biyolojik atık su arıtma tesislerini bir an önce hayata geçirmeleri gerektiğini hatırlattı. Bakanlık, Marmara Denizi”nde ortaya çıkan müsilaj sonrası çalışma başlattı. Müsilaj afetinin tekrar etmemesi için Bakanlık koordinasyonunda ilgili kurum ve kuruluşlar ile üniversitelerin katılımıyla 22 maddelik “Marmara Denizi Eylem Planı” hazırlandı. Süreci takip etmek ve çözüm önerileri sunmak için de Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu oluşturuldu. Hazırlanan eylem planı Marmara”ya kıyısı olan 7 ilin üst düzey yöneticileri ile imza altına alındı. MÜSİLAJIN EN ÖNEMLİ SEBEPLERİNDEN BİRİ AZOT VE FOSFOR KİRLİLİĞİEylem planında müsilajın en önemli sebeplerinden birinin noktasal kaynaklı azot ve fosfor kirliliği olduğu belirtildi. 5. maddede Marmara Denizi Hidrolojik Havzası”nda yer alan atık su arıtma tesislerinin tamamının ileri arıtmaya dönüştürülmesi ile ilgili talimat verildi. Bakanlık genelgesi ile havzada deşarj standartlarında kısıtlamalar yapıldı. BAKANLIK SÜRECİN TAKİPÇİSİ OLDUBakanlık Marmara Denizi”nde müsilaj afetinin tekrarlanmaması için süreci takip edip, 27 Haziran 2024″te Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu”nun 4. Toplantısı”nı gerçekleştirdi. 1 ay içerisinde ilgili belediyelerin atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüşümü ile ilgili yer tahsisi, imar planı, finans vb. sorunların giderilmesi için sürecin devam ettirilmesi ve sonucun yine Bakanlığa bildirilmesi istendi. 14 Ağustos 2024″te ise önce İstanbul, ardından 23 Aralık 2024″te de Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ, Yalova, Çanakkale değerlendirme toplantıları yapıldı. İLERİ ARITMAYA DÖNÜŞÜM ORANI YÜZDE 0,7″Yİ GEÇEMEDİBakanlık 25 Aralık 2024″te tekrar harekete geçip Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu”nu Ankara”da topladı. Toplantıda da yerine getirilmeyen 3 önemli maddeden biri olan ileri biyolojik atık su arıtma tesislerinin eksikliği vurgulandı. İleri arıtmaya dönüşüm oranının yüzde 0,7 ile sınırlı kaldığına dikkat çekildi. BİLİM KURULU UYARDI, BAKANLIK GEREĞİ İÇİN YAZI GÖNDERDİMüsilaj Bilim Teknik Kurulu”nun, “kirlilik girdisinin azaltılması için özellikle belediyelerin yapma taahhüdünde bulundukları ileri atık su arıtma tesislerini bir an önce tamamlamaları ve denetimlerin sıkılaştırılması tavsiyeleri” doğrultusunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi”ne komşu İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ Büyükşehir Belediyeleri ile Yalova ve Çanakkale Belediyelerine görevlerini yapmaları için uyarı yazısı gönderdi. Yazıda şu ifadelere yer verildi: “Havzadaki atık su arıtma tesislerinin ileri arıtmaya dönüşümünde yeterli seviyeye ulaşılamadığı görülmektedir. İş termin planı sunan 169 tesisten yalnızca 42 tanesinde öngörülen çalışmalar tamamlanmıştır. Söz konusu tesislerin kapasitesi düşük olduğundan 2021 yılında yüzde 51 olan ileri biyolojik atık su arıtma hizmeti alan belediye nüfusu oranında yalnızca yüzde 0,7″lik bir artış olmuştur. Bu itibarla, Marmara Denizi”nde müsilaj gibi sorunların bir daha yaşanmaması adına idareniz tarafından yapılması gereken atık su altyapı yatırımlarının mevzuatta tanımlanan sürenin de sonuna yaklaşıldığı göz önünde bulundurularak bir an önce hayata geçirilmesi hususunda bilgilerinizi ve gereğini rica ederim.” Kurul Marmara Denizi için toplandıİzmir”deki kirlilik uzaydan çekildiMarmara Denizi ve Adalar”la ilgili kritik karar Resmi Gazete”de yayımlandı

Source: Www.star.com.tr


7 belediyeye müsilaj uyarısı

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi ne kıyısı olan İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ Büyükşehir belediyeleri ile Yalova ve Çanakkale belediyelerine Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu nda öne çıkan başlıklar üzerine uyarı yazısı gönderdi. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre; Marmara Denizi nde ortaya çıkan müsilaj sonrası, 8 Haziran 2021 tarihinde çalışma başlatıldı. 7 Temmuz 2021 itibarıyla deniz temizliği tamamlandı. Müsilajın tekrar etmemesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda ilgili kurum ve kuruluşlar ile üniversitelerin katılımıyla 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planı hazırlandı. Süreci takip etmek ve çözüm önerileri sunmak için de Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu oluşturuldu. Hazırlanan eylem planı, Marmara ya kıyısı olan 7 ilin üst düzey yöneticileri ile imza altına alındı. MÜSİLAJIN EN ÖNEMLİ SEBEPLERİNDEN BİRİ AZOT VE FOSFOR KİRLİLİĞİ Eylem planında müsilajın en önemli sebeplerinden birinin noktasal kaynaklı azot ve fosfor kirliliği olduğu belirtildi. 5 nci maddede Marmara Denizi Hidrolojik Havzası nda yer alan atık su arıtma tesislerinin tamamının ileri arıtmaya dönüştürülmesi ile ilgili talimat verildi. Bakanlık genelgesi ile havzada deşarj standartlarında kısıtlamalar yapıldı. Belediyeler kentsel atık su arıtma tesislerinin azot ve fosfor giderimini sağlamaları için uyarıldı. Ayrıca, 2872 sayılı Çevre Kanunu na 10 Haziran 2022 tarihinde ilave edilen maddeyle de 7 ilde ileri atık su arıtma tesisi olmayan belediyelerden, 6 ay içinde planlarını hazırlayıp bakanlığa sunmaları istendi. 3 yıl içinde bu ileri atık su arıtma tesislerinin kurulup işletmeye alınması zorunluluğu getirildi. Aynı maddeyle belediyelerin atık su gelirinin yarısını bu tesisleri kurmak için kullanmaları zorunlu tutuldu. Ayrılan bu gelirlerin belirtilen amaç dışında kullanılamayacağı da hüküm altına alındı. DEĞERLENDİRME TOPLANTILARI 27 Haziran 2024 te Marmara Denizi Eylem Planı Koordinasyon Kurulu nun 4 üncü toplantısını gerçekleştirildi. 1 ay içerisinde ilgili belediyelerin atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüşümü ile ilgili yer tahsisi, imar planı, finans ve benzeri sorunların giderilmesi için sürecin devam ettirilmesi ve sonucun bakanlığa bildirilmesi istendi. 14 Ağustos 2024 te ise önce İstanbul, ardından 23 Aralık 2024 te de Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ, Yalova, Çanakkale değerlendirme toplantıları yapıldı. Gelinen noktada Marmara Denizi Eylem Planı nda yer alan 22 eylemden 3 ü hayata geçirilmedi. Son dönemde Marmara Denizi nin genelinde, deniz yüzeyinden 5 ile 25 metre arasında değişen derinliklerde müsilaj oluşumuna dair haberler kamuoyunda yer almaya başladı. 25 Aralık 2024 te Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu Ankara da topladı. Toplantıda da yerine getirilmeyen 3 önemli maddeden biri olan ileri biyolojik atık su arıtma tesislerinin eksikliği vurgulandı. İleri arıtmaya dönüşüm oranının yüzde 0,7 ile sınırlı kaldığına dikkat çekildi. Müsilaj Bilim Teknik Kurulu nun; Kirlilik girdisinin azaltılması için özellikle belediyelerin yapma taahhüdünde bulundukları ileri atık su arıtma tesislerini bir an önce tamamlamaları ve denetimlerin sıkılaştırılması tavsiyeleri doğrultusunda Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Marmara Denizi ne komşu İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir, Tekirdağ Büyükşehir belediyeleri ile Yalova ve Çanakkale belediyelerine görevlerini yapmaları için uyarı yazısı gönderdi. Yazıda Havzadaki atık su arıtma tesislerinin ileri arıtmaya dönüşümünde yeterli seviyeye ulaşılamadığı görülmektedir. İş termin planı sunan 169 tesisten yalnızca 42 tanesinde öngörülen çalışmalar tamamlanmıştır. Söz konusu tesislerin kapasitesi düşük olduğundan 2021 yılında yüzde 51 olan ileri biyolojik atık su arıtma hizmeti alan belediye nüfusu oranında yalnızca yüzde 0,7 lik bir artış olmuştur. Bu itibarla, Marmara Denizi nde müsilaj gibi sorunların bir daha yaşanmaması adına idareniz tarafından yapılması gereken atık su altyapı yatırımlarının mevzuatta tanımlanan sürenin de sonuna yaklaşıldığı göz önünde bulundurularak bir an önce hayata geçirilmesi hususunda bilgilerinizi ve gereğini rica ederim denildi.

Source: Habertürk


Roketsan Genel Müdürü Murat İkinci “Yılın Kareleri” oylamasında “Özgür ülkede ilk namaz” fotoğrafını seçti

İkinci, Roketsan, Turkcell Lifebox ve Sony katkılarıyla hazırlanan, AA muhabir ve foto muhabirlerinin yurt içinde ve dışında 2024 yılı boyunca çektiği, “Haber”, “Doğal Yaşam ve Çevre”, “Spor”, “Günlük Hayat” ile bu yıla özel eklenen “Özgür Suriye” kategorilerindeki fotoğrafları inceledi.

“Özgür Suriye” kategorisinde Emin Sansar”ın Suriye”de Baas rejimi ve Esed ailesi iktidarının devrilmesinin ardından Şam”daki Emevi Camii”nde ilk cuma namazı kılınmasını konu alan “Özgür ülkede ilk namaz” fotoğrafını seçen İkinci, “Çok sembolik bir anlamı var Emevi Camii”nin. Burada kılınan ilk namaz aslında Suriye”nin özgürlüğüne kavuştuğunun en net göstergesi.” dedi.

“Doğal Yaşam ve Çevre” kategorisinde Garry Lotulung”un Endonezya”nın Java Adası”nda bulunan ülkenin en aktif yanardağı Merapi Yanardağı”nda volkanik hareketlilik sonucunda kül bulutları ve lav akıntıları oluştuğu ana ilişkin “Kuyruklu yıldız ve volkan” fotoğrafına oy veren İkinci, “Dünyanın büyük bir evrenin parçası olduğunu hatırlatan bir fotoğraf. Hem dünyanın kendi içerisindeki döngüsünün devam ettiğini hem de evrenin bir parçası olduğunu göstermesi hasebiyle güzel.” değerlendirmesinde bulundu.

İkinci, “Haber” kategorisinde Barış Seçkin”in G7 Dönem Başkanı İtalya”nın ev sahipliği yaptığı G7 Liderler Zirvesi”nde ABD Başkanı Joe Biden”ın, görüşmek ve selamlamak için “G7 Yüksek Düzeyli Oturumu”na katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanına geldiği anı gösteren “Dış işleri” adlı fotoğrafı seçti.

“Burada Sayın Cumhurbaşkanımızın, aslında Türkiye”nin de gücünü hissettirdiği şekilde konumlanmış olması tüm Türkiye için kıymetli.” diyen İkinci, “Bu her Türk vatandaşına gurur verecek bir tablo.” ifadelerini kullandı.

“Günlük Hayat” kategorisinde Ahmet Okatalı”nın İstanbul”da dolunay ve Süleymaniye Camisi”nin birlikte görüntülendiği “Görkemli gece” fotoğrafını seçen İkinci, “Süleymaniye Camisi İstanbul”un sembol yapılarından birisi. İstanbul”un güzelliğini göstermesi anlamında bu fotoğrafı beğendim.” dedi.

İkinci, “Spor” kategorisinde Gökhan Balcı”nın Almanya”da düzenlenen 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası”nda Türkiye ile Gürcistan karşı karşıya gelirken milli futbolcu Arda Güler kaydettiği gol sonrası kendisiyle özdeşleyen gol sevinci hareketini yaptığı ana ilişkin “Şükür” isimli fotoğrafı tercih etti.

Arda Güler”in Türkiye”ye ciddi bir gurur yaşattığını vurgulayan İkinci, “Milletin de iftiharı Milli Takım”da.” dedi.

Murat İkinci, Roketsan”ın katkı verdiği yarışma ilişkin, şunları söyledi:

“2024 yılının önemli karelerini bir araya getirmiş bir çalışmada Roketsan”ın sponsor olması bizim açımızdan da sevindirici oldu. Bunlar 2024″ün çok önemli anlarını hatırlatan kareler. Onlarla beraber Roketsan”ın isminin de yer alması önemli. Aslında 2024 yılına damga vuran kurumlardan bir tanesi de Roketasan oldu. Bunu pekiştirmiş olacak. Sponsorluktan dolayı keyifliyiz, mutluyuz. İnşallah daha güzel işlerde Anadolu Ajansıyla çalışırız.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


“Gizli açlık” sorunu gübreleme aşamasında çözülebilir

Stanford Üniversitesince hazırlanan Dünyanın En Etkili Bilim İnsanları listesinde, tüm bilim dallarında son 5 yıldır üst üste Türkiye’den birinci, kendi araştırma alanı tarım-agronomi dalında ise dünyada 6 ncı sırada yer alan Çakmak, gizli açlık konusunda çalışmalar yürütüyor. Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Çakmak, gizli açlık kavramını, tahıllar gibi bitkisel kökenli gıdalarda çinko, iyot, demir ve selenyumun çok düşük miktarlarda bulunması durumunda, bunları sıkça tüketen insanlarda görülen mikro element noksanlığı şeklinde tanımladı. Çakmak, Beslenmek karın doyurmak değil tükettiğimiz gıdaların içerisindeki minerallerin, vitaminlerin ne kadar olduğuyla ilgilidir. Karın doyurmakla beslenmeyi birbirinden ayırmamız, karın doyururken tükettiğimiz gıdaların kompozisyonunu bilmemiz gerekir. Bugün sıklıkla tüketilen tahıl kökenli gıdalar gerçekten mineraller bakımından çok düşük düzeydedir. Aslında dünyada tahılları nerede yetiştirirseniz yetiştirin mikro elementler bakımından hayvansal kökenli gıdalara göre çok fakirdir dedi. OKUL PERFORMANSINDA ÇOK BÜYÜK ROLLERİ VAR Dünya genelinde 5 milyar insanın tükettiği gıdalardan yeterince demir ve iyot, 3 milyar insanın da yeterince çinko alamadığını vurgulayan Çakmak, gizli açlık sorununun yaygın görüldüğü ülkelerden biri olan Türkiye de günlük kalori ihtiyacının karşılanmasında buğdayın payının yüzde 40-45 civarında olduğunu, bunun kırsal kesimde ve yoksul ailelerde yüzde 60 ı aştığını ifade etti. Gizli açlık sorununun temel nedenini toprağın mineral fakiri olmasına bağlayan Çakmak, mikro element eksikliklerinin en çok çocukları etkilediğini kaydetti. Çakmak, İyot çocukların özellikle mental ve bilişsel fonksiyonlarını çok etkiliyor. O nedenle okul başarısında, ve performansında, anlamada ve öğrenmede bu tür mikro elementlerin özellikle iyot ve çinkonun çok büyük bir rolü var diye konuştu. Gizli açlık sorununun toprakta başladığını, çözümün de toprakta aranması gerektiğini ifade eden Çakmak, sözlerini şöyle sürdürdü: Açlık, insan vücudundan önce toprakta başlıyor çünkü bu elementlerin zaten kimyasal açıdan yarayışlılığı düşükken bir de her yıl üretim yaparak topraktan bu elementlerin sürekli kaldırılmasına neden oluyoruz. Topraktan her yıl mısır üretmekle 1 hektar alandan 500 gram saf çinko kaldırılıyor. Ona benzer miktarlarda demir, selenyum kaldırılıyor. Yıllar sonra bu toprakta da mineral açlığı başlıyor. TARIMSAL YÖNTEMLERİ KULLANARAK BU SORUNU ÇÖZMEYE ÇALIŞTIK Dünyada artan nüfusun ihtiyacını karşılamak için bitkisel verimin artırıldığına fakat verimdeki artışın gıdanın besleyici özelliğinin azalmasına neden olduğuna dikkati çeken Çakmak, mısır, buğday ve pirinçteki çinko, selenyum ve iyot gibi mikro elementlerin miktarlarını artırmaya çalışarak, küresel bir problem olan gizli açlığı azaltmayı hedeflediklerini dile getirdi. Çakmak çalışmalarını şöyle özetledi: Çinko, demir gibi bazı elementlerce düşük toprakları kullanarak bitkiler özellikle tahıl yetiştiriyoruz. Bu tahılların, besin elementleri noksanlığı olan topraklarda nasıl yetiştiğini takip ediyoruz. Birtakım formülasyonlarla bu bitkilerin büyümesine nasıl katkı sağlarız sorusuna cevap veriyoruz. Burada da odak noktamızda yine mikro besin elementleri, özellikle çinko ve iyot var. Bu mikro elementlerin az olduğu topraklarda bitkileri geliştirerek, örneğin çinkoyu az, orta ve çok yüksek verdiğimizde nasıl bir gelişim olduğunu izliyoruz. Agronomi, tarımsal yöntemleri kullanarak, gübreleme yaparak bu sorunu çözmeye çalıştık. Toprağa ve bitkiye çinko ya da selenyumu verdiğiniz zaman bitkinin danesindeki miktarları hemen daha o hasat yılında artırabiliyorsunuz. Sıklıkla kullanılan gübrelere çinko, selenyum ve iyot katarak bu problemi azaltmak çok kolay. ORTALAMA VERİM ARTIŞLARI YÜZDE 10-15 CİVARINDA Bitkilerdeki mikro elementleri doğal yollarla artırmaya çalıştıklarının altını çizen Çakmak, yetiştirdikleri bitkileri hasat ettikten sonra toprağa veya yaprağa verdikleri yeni formülasyonlarla daneye ne kadar çinko ve iyot taşındığını anlamak için laboratuvarda fizyolojik testler gerçekleştirdiklerini anlattı. Gübrelemenin hem çok pratik hem de ekonomik bir strateji olduğuna vurgu yapan Çakmak, Bu elementlerin, özellikle çinkonun verime etkisi çok yüksek oluyor. Bölgeden bölgeye değişmekle birlikte kimi yerde eğer toprakta çok çinko eksikliği varsa verimi yüzde 30 lara kadar artırabilirsiniz. Fakat genellikle ortalama bulduğumuz verim artışları yüzde 10-15 civarında. Türkiye gibi çinkonun çok eksik olduğu yerlerde bazen verimde yüzde 50 leri aşan etkiler olabilir diye konuştu. Türkiye nin, özellikle çocuklar için mutlaka çinko, demir, iyot ve selenyum gibi mikro elementlerce zenginleştirilmiş gıda üretim planlaması yapması gerektiğine işaret eden Çakmak, bu minerallerin çocuklara en etkili ve en kolay biçimde ekmek, süt gibi gıdalarla verilebileceğini sözlerine ekledi.

Source: Habertürk


İstanbul”un barajları yağışla rahatladı! İşte doluluk oranları

İstanbul”da son haftalarda etkili olan yağışlarla birlikte barajların doluluk oranı yüzde 41″i aştı. Kurak bir sonbahar geçiren İstanbul”da son haftalarda etkili olan yağışlarla birlikte barajlar dolmaya başladı. İstanbul”da barajlarda doluluk oranı İSKİ verilerine göre yüzde 41,17″ye yükseldi. Barajların doluluk oranı kasım ayında yüzde 30″un altına gerilemişti. Son verilere göre İstanbul”daki barajlarda doluluk oranları şöyle: Ömerli yüzde 43,86Darlık yüzde 36,51Elmalı yüzde 82,45Terkos yüzde 43,82Alibey yüzde 24,57Büyükçekmece yüzde 37,5Sazlıdere yüzde 35,51Istrancalar yüzde 81,96Kazandere yüzde 67,16Papuçdere yüzde 40,27″

Source: Internet Haber


Tekirdağ”da sahilin bir kısmı kırmızı yosunla kaplandı

Kentte dünden bu yana etkili olan lodosla oluşan dalgalar, kıyıya yosun ve çeşitli atıklar sürükledi.

Sahildeki bazı alanlarda kırmızı yosun birikti.

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, AA muhabirine, yosunların bazı dönemlerde rüzgar nedeniyle kıyıya toplandığını söyledi.

Yosunların çevre kirliliğinden kaynaklanmadığını aktaran Tecer, “Vatandaşların telaşlanmasını gerektirecek bir durum söz konusu değil. Belki kötü koku yapabilir, onun dışında bir olumsuz etkisi olmaz. Zamanla biriken yosunlar tekrar denizde dağılıyor.” dedi.

Tekirdağ Süleymanpaşa Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı İbrahim Pehlivanoğlu da kırmızı yosunların çevreye herhangi bir zararı olmadığını sadece kötü koku yaptığını dile getirdi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Timsah, kendisinden iki kat büyük piton yılanını öldürdü

Florida”daki Everglades Milli Parkı”nda çekilen görüntülerde, “Godzilla” adı verilen 4 metrelik bir timsahın, kendisinin iki katı büyüklüğündeki bir pitonu sürüklediği anlar kaydedildi.Görüntülerde dev sürüngen, avını dişlerinin arasında tutarak bataklıkta sakin sakin yüzüyor. Timsahın neredeyse iki katı uzunluğundaki piton, önce yanında sonra arkasında sürükleniyor. Bir turist şaşkınlıkla “Kocaman!” ve “Bu gerçekten çok büyük bir piton” diye bağırıyor.Parkın Shark Valley bölgesindeki bir gözlem kulesinden tur rehberi Kelly Alvarez tarafından çekilen görüntüler hakkında USA Today”e konuşan Alvarez, “Burada birçok timsahın piton yediğini gördüm ama bu kadar büyük bir piton hiç görmemiştim” dedi.Güneydoğu Asya”ya özgü olan Burma pitonları, ABD”de, özellikle Florida”da istilacı tür olarak kabul ediliyor. Genellikle 3-5 metre boyunda olan ve dünyanın en büyük yılanlarından sayılan pitonlar, Everglades”te hızla çoğaldı.2023 Temmuz”unda bölgede yakalanan 5.8 metrelik piton, şimdiye kadar ölçülen en uzun Burma pitonu olarak kayıtlara geçti. Görüntülerdeki pitonun daha da uzun olabileceği tahmin ediliyor.

Source: Abdullah Teymur


Şili Devlet Başkanı, Güney Kutbu”na gitti

BBC nin haberine göre, Antarktika daki Amundsen-Scott Güney Kutbu İstasyonu nu ziyaret eden Boric, Şili nin, Antarktika nın bir bölümü üzerindeki egemenlik iddiasını yineledi. Boric, bu ziyaretin Şili için önemli bir kilometre taşı olduğunu ifade ederek, İlk kez bir Şili Devlet Başkanı Güney Kutbu na gelerek ülkenin Antarktika misyonu hakkında konuştu. dedi. Güney Kutbu nu ziyaret eden ilk Kıta Amerika lideri olan Boric, ziyaretinin, başta iklim değişikliğiyle ilgili projeler olmak üzere, Şili nin bölgedeki bilimsel projelerde de kilit bir rol oynama kararlılığını gösterdiğini söyledi. Antarktika nın tarafsızlığı Güney Kutbu nu daha önce sadece Yeni Zelanda ve Norveç başbakanları ziyaret etmişti. Aralarında Şili, İngiltere, Fransa, Norveç, Avustralya, Yeni Zelanda ve Arjantin in de bulunduğu çok sayıda ülke Antarktika nın bazı bölümleri üzerinde hak iddia ediyor. 1959 da yapılan Antarktika Antlaşması, hükümeti ve yerli nüfusu bulunmayan kıtanın bilimsel koruma alanı olmasını ve silahsız kalmasını sağlamayı amaçlıyor.

Source: Habertürk


Marmara Denizi”ne kıyısı olan belediyelere müsilaj uyarısı

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Marmara Denizi”nde 2021″de ortaya çıkan müsilajın başarıyla temizlendiği belirtilerek, müsilaj afetinin tekrarlanmaması için kirlilik girdisinin azaltılması ve ileri arıtma tesislerinin devreye alınması gerektiği vurgulandı.

Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu toplantısında alınan kararlar doğrultusunda, belediyelerin 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında taahhüt ettikleri projeleri hayata geçirmeleri gerektiği bildirilen açıklamada, “Marmara Denizi Eylem Planı çerçevesinde belediyeler, atık su arıtma tesislerini ileri biyolojik arıtma sistemine dönüştürme zorunluluğu getiren iş termin planlarını hazırlamakla yükümlüdür.” ifadeleri kullanıldı.

“169 tesisten 42″sinde çalışmalar tamamlandı”

Açıklamada, Marmara Denizi”ne kıyısı olan İstanbul, Kocaeli, Bursa, Balıkesir ve Tekirdağ büyükşehir belediyeleriyle Yalova ve Çanakkale belediyelerine, uyarı yazısı gönderilerek ileri biyolojik atık su arıtma tesislerinin tamamlanmasının istendiği bildirildi.

Marmara Havzası”ndaki atık su arıtma tesislerinin dönüşüm sürecinin yetersiz olduğuna işaret edilen açıklamada, şunları kaydedildi:

“Havzada, iş termin planı sunulan 169 atık su arıtma tesisinden yalnızca 42 tanesinde öngörülen çalışmalar tamamlanmıştır. Söz konusu tesislerin kapasitesi düşük olduğundan, 2021 yılında yüzde 51 olan ileri biyolojik atık su arıtma hizmeti alan belediye nüfusu oranında yalnızca yüzde 0,7″lik bir artış olmuştur.”

“Sürecin takipçisi olacağız”

Marmara Denizi”nde çevresel felaketlerin tekrar yaşanmaması için belediyelerin üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerektiği vurgulanan açıklamada, Bakanlığın sürecin takipçisi olacağı belirtildi.

Belediyelerin, atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüşümüyle ilgili yer tahsisi, imar planı ve finans sorunlarını bir an önce çözmesi gerektiğine dikkati çekilen açıklamada, “Havzadaki atık su arıtma tesislerinin ileri arıtmaya dönüşümünde yeterli seviyeye ulaşılamadığı görülmektedir. Mevzuatta tanımlanan sürenin sonuna yaklaşıldığı göz önüne alınarak, atık su altyapı yatırımlarının bir an önce tamamlanması gerekmektedir.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: