Hayırlı karbonmonoksitler
Sabah kalktınız sokağa çıktınız.Sisli, puslu bir hava ama içinde bir de yanık kömür kokusu gibi bir koku var. Hafiften genzinizi yakıyor.Zira İstanbul”da karbonmonoksit patlaması var.Hani şu sobadan sızan gazdan zehirlendiler haberlerinde sık sık adı geçen sinsi katilden bahsediyorum.Uzmanlar baş ağrısı, öksürük, halsizlik gibi etkilerinden bahsediyor.Uzun vadede kanserojen etkileri olduğu da muhakkak…Ve yine uzmanlar diyor ki “Camları kapatmakta fayda var.Mecbur kalmadıkça sokağa da çıkmayın.”Gençler bilmez İstanbul 90″lı yıllarda da böyleydi.Kirli hava sebebiyle gazeteler maske dağıtırdı.İmamoğlu yönetimi hiçbir şey yapmasa bile, en azından İstanbullulara nostalji hizmeti getirdi! Her şey çok güzel oldu. Eski günleri yeniden yaşar olduk. Marmara”da müsilaj, yollarda yanan otobüsler, boğulduğumuz bir hava oh mis… Zira o günleri unutmuştuk.İmamoğlu demişken kendisi bu aralar otobüs üstünden yine “Mağdurum” şovları yapmakla meşgul…Megabüs”ü, Hızray”ı getiremedi ama adalet getirecek.Otobüsçülerin parasını ödeyemiyor ama emeklinin, çalışanın yüzünü güldürecek. Bana sorarsanız CHP”lilerin artık camları kapatmasının zamanı geldi. Ama elbette kendileri bilir.Benim yandığım mesele demokrasinin bir cilvesi olarak hep birlikte zehirleniyor olmamız.Neyse hayırlı karbonmonoksitler…SİYASETTE “KIBLESİ” TARTIŞMASICHP Genel Başkanı Özgür Özel, Milli Görüş geleneğinden gelenler üstünden Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti”yi çok ilginç bir çıkışla vurmaya çalıştı…Özel, “Biz İstanbul Boğazı”nda Amerikan filosunu denize dönerken bunlar filoya karşı dönüp namaz kılan adamlar.” Dedi.Yani Erdoğan”ın kıblesinin ABD olduğunu iddia etti.Şimdi bir liste halinde buraya yazıyorum.Kararı siz verin.15 Temmuz”da tankların yanından geçip giden CHP lideri KılıçdaroğluEmperyalizmin kuklası FETÖ”cülere karşı milletle birlikte eden Erdoğan”Muhalefetle birlikte Erdoğan”ı devirmeliyiz” diyen ABD Başkanı Biden”ı emekliye sevk eden Erdoğan…Batı Başkentlerinde ikbal arayan, ABD”de 8 saat ortadan kaybolan ve sonra hamburger yedik diyen Kılıçdaroğlu.ABD Başkanı Trump”ın tehdit mektubuna karşı Suriye”deki operasyonları yapan ve o mektubu bizzat Beyaz Saray”da iade eden Erdoğan…İngiliz Elçiyle balıkçıda buluşan, ABD Elçisi karşısında iki büklüm “I am okey” diye konuşan İmamoğlu”Osman Kavala”yı serbest bırakın” mektubu yazan elçilere ayar veren Erdoğan,”Hamas terör örgütü” diyen Özel ve İmamoğlu”Hamas Kuvayi Milliyedir” diyen,dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Perez”e “One Minute” diyerek tarihe geçen Erdoğan…Cumhurbaşkanı Erdoğan, Antalya”dan Özel”e cevap verdi.”Şimdi de çıkmış Amerikan filosuna secde etmekten bahsediyor. Sayın Özel”e sadece şunu hatırlatıyorum; müflis tüccar misali eski defterleri karıştırmayı bırak. Emperyalizme kimin kulluk ettiğini görmek istiyorsan sen git 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde kapı kapı dolaşan eski genel başkanına bak. Seçim kazanmak uğruna FETÖ”sünden Kandil”ine, Avrupa”sından Amerika”sına karşısında el pençe divan durmadığınız hiçbir odak kalmadı.” Dedi.Özetle kimin yönü emperyalizm ya da ABD, kimin yönü Ankara ve mazlum milletler…Takdir milletin elbette.15 ŞUBAT”TA NE OLACAK?DEM Parti İmralı ziyaretlerini tamamladı.Cumhur İttifakı, terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan”ın örgütü lağvetme açıklamasını bekliyor.Ve iddia o ki bu açıklama 15 Şubat”ta olacak.”Örgütü lağvetme” açıklaması gelse dahi ben etkisinin sınırlı olacağını düşünüyorum.Suriye”deki Terör Örgütü PYD elebaşı Ferhat Abdi Şahin”in bu süreçte, Barzani üstünden Fransa”dan yardım istemesi, Macron”un destek açıklamaları boşuna değil. Gerçi Dışişleri Bakanı Fidan, Fransa”ya anladığı dilden cevap vermişti… Öte yandan, Örgütün İsrail”e sırtını yaslama çabası sürüyor.Bu durum Netanyahu”nun 4 Şubat”ta Beyaz Saray”da Trump ile yapacağı görüşmeyi daha kritik hale getiriyor.Zira Netanyahu”nun doğal müttefik gördüğü terör örgütünü kollamak için Trump”ı Suriye”den çekilmemesi için ikna etmeye çalışacağı muhakkak. Bakalım neler olacak? Ancak her şartta Türkiye bu bahara kadar kendi göbeğini kendi kesecek ve terörsüz Türkiye”yi inşa edecek…
Source: İbrahim Güneş
Cemre ne zaman düşüyor?
Cemre düşmesi şubat ayı itibariyle sorgulanıyor. 2025 yılına girilmesiyle birlikte cemre düşme tarihleri vatandaşların ilgisini çeken konular arasında yer aldı. Peki, Cemre ne zaman düşecek? 2025 yılı cemre düşme tarihleri. 2025 CEMRE DÜŞME TARİHLERİ Halk takvimi ve inanışına göre, kasım günlerinin 100. gününden 5 gün sonra cemrelerin düşmeye başlıyor. Cemrenin birer hafta aralıkla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılıyor. Üç tane olan cemrenin birincisi havaya (19-20 Şubat), ikincisi suya (26-27 Şubat) ve üçüncüsü de (5-6 Mart) toprağa düşer. CEMRE NEDİR? Cemre , Türk kültüründe ve bazı Orta Doğu kültürlerinde baharın gelişini müjdeleyen bir meteorolojik ve kültürel olayı ifade eder. Geleneksel inanışa göre, baharın başlangıcında üç cemre düşer. Bu cemreler sırasıyla havaya, suya ve toprağa düşerek, doğanın uyanışını ve ısınmasını simgeler.CEMRE HAKKINDA BİLGİ Havaya Düşen Cemre: İlk cemre, genellikle Şubat ayının sonlarında, havanın ısınmaya başlamasıyla düşer. Bu dönemde hava sıcaklıklarının artmaya başlaması, kışın soğuk ve sert geçişinin sona ermesi olarak kabul edilir. Suya Düşen Cemre: İkinci cemre, genellikle Mart ayının başlarında suya düşer. Bu, akarsuların ve göllerin buzlarının erimeye başlaması, suların ısınması anlamına gelir. Toprağa Düşen Cemre: Üçüncü ve son cemre, Mart ayının ortalarında toprağa düşer. Bu dönemde toprağın ısınması, bitkilerin yeşermeye başlaması ve tarımsal faaliyetlerin artmasıyla ilişkilendirilir. Cemre düşmesi, esas olarak Anadolu da ve bazı Türk topluluklarında baharı karşılamak ve doğanın yeniden doğuşunu kutlamak için kullanılan geleneksel bir kavramdır. Bilimsel bir temeli olmasa da, halk arasında mevsim geçişlerini anlamlandırmada önemli bir rol oynar.
Source: Habertürk
5 yıl sonra geri dönen müsilaj Çanakkale Boğazı”na ulaştı
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı ve Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yeşim Büyükateş, mevcut hava şartlarının devam etmesi halinde 2020 yılında yaşanan müsilaj olayına benzer bir durumun tekrar ortaya çıkabileceğini belirtti.
Müsilajın Marmara bölgesi ve Çanakkale Boğazı”nın büyük bir bölümünün etkileyeceğini de dikkat çeken Büyükateş, müsilajın ekosistem, balıkçılık ve turizm faaliyetleri üzerinde ciddi olumsuz etkileri olacağını, balıkçılık sektöründe, balıkçı ağlarının müsilaj ile kaplanması, yetiştiricilik sistemlerinde filtrelerin tıkanması ve midyelerin üzerinin kaplanması gibi sorunlar yaşanabileceğini söyledi.
Büyüktaş, Turizm sektöründe ise, denizde oluşan jelimsi yapışkan oluşum içerisinde insanların yüzmek istemeyeceklerini ve bakteriyel parçalanma nedeniyle açığa çıkan kötü görüntü ve kokunun da turizm faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyebileceğini vurguladı.
Bilim insanlarının uzun süredir uyardığı deniz kirliliği ve buna bağlı olarak oluşan müsilaj, özellikle Marmara Denizi”nde ciddi ekolojik zararlara neden olmuştu. Arıtma sularının denize deşarjı ve deniz ulaşımı sağlayan taşıtların oluşturduğu kirlilik, zamanla deniz ekosistemini tehdit eden bir hastalığa dönüştü. 2020 yılında müsilaj, deniz tabanından su yüzeyine çıkarak görünür hale geldi. Çanakkale Boğazı”nı sarmaya başlayan müsilaj drone ile görüntülendi.
ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Temel Bilimler Bölüm Başkanı ve Çanakkale Uygulamalı Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yeşim Büyükateş, mevcut hava şartlarının devam etmesi halinde 2020 yılında yaşanan müsilaj olayına benzer bir durumun tekrar ortaya çıkabileceğini belirtti. Büyükateş, müsilajın ekosistem, balıkçılık ve turizm faaliyetleri üzerinde ciddi olumsuz etkileri olacağına dikkat çekti. Balıkçılık sektöründe, balıkçı ağlarının müsilaj ile kaplanması, yetiştiricilik sistemlerinde filtrelerin tıkanması ve midyelerin üzerinin kaplanması gibi sorunlar yaşanabileceğini ifade etti. Turizm sektöründe ise, denizde oluşan jelimsi yapışkan oluşum içerisinde insanların yüzmek istemeyeceklerini ve bakteriyel parçalanma nedeniyle açığa çıkan kötü görüntü ve kokunun da turizm faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyebileceğini vurguladı.
Deniz ekosistemi tehlike altında
Büyükateş, en büyük sorunun deniz ekosisteminde yaşandığını belirterek, Denizel sistemde sahte bir dip yapısı oluşturduğunu dile getirerek, “Bu sebeple özellikle balıkların hem beslenmesine hem üremesi hem de göçleri üzerine negatif etkileri olmakta. Deniz dibini kaplayarak deniz çayırlarının, mercanların, çift kabuklu yumuşakçaların üzerini, balıkların yuvalarını, yumurtaların üzerini örtebilir. Dolayısıyla oksijen alışverişinde sıkıntılarla karşılaşılır. Askıda katı madde yükü fazla olduğu için denizel sistemde ışık geçirgenliğini etkileyip, fotosentez mekanizması üzerinde negatif etkisi söz konusudur. Bu nedenlerle denizel besin ağında sorunlar oluşur ve biyolojik çeşitlilik üzerine olumsuz etkileri görülebilir” dedi.
Kontrolsüz tarım uygulamaları müsilajı tetikliyor
Müsilajın oluşumunda kontrolsüz tarımın da etkili olduğuna dikkat çeken Büyükateş, yoğun azotlu ve fosforlu gübre kullanımının, pestisit ve herbisitlerin bilinçsizce uygulanmasının denizel ekosisteme zarar verdiğini belirtti. Yağışlarla birlikte bu kimyasalların denizlere taşındığını, bunun sonucunda da deniz ekosistemindeki azot ve fosfor miktarının artarak planktonik organizmaların kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına ve ötrofikasyona yol açtığını söyledi.
“Kalıcı çözüm için farkındalık artmalı”
Müsilaj sorununa kalıcı çözümler bulunması için farkındalığın artırılmasının önemine vurgu yapan Büyükateş, bölgeler bazında eylem planlarının oluşturulması gerekiyor. Endüstriyel sanayinin yoğun olduğu bölgelerle tarımsal üretimin yoğun olduğu bölgelerde uygulanacak önlemlerin farklılık göstermesi gerekiyor. Özellikle tarımsal kaynaklı kirlenmeyi önlemek için sürdürülebilir ve akıllı hassas tarım uygulamalarına geçiş önemli. Bunun yanı sıra, atık arıtma tesislerinin etkin çalıştırılması ve sanayi tesislerinin atıklarını düzgün bir şekilde bertaraf etmesi gerekiyor. Bireysel olarak ise fosfor bazlı sentetik deterjan kullanımını azaltmak, atıkları minimum seviyeye indirmek ve geri dönüşümü benimsemek gibi önlemler alınabilir” diye konuştu.
“Balıkçılıkta önemli tedbirler alınmalı”
Prof. Dr. Yeşim Büyükateş, müsilajın Marmara Bölgesi ve Çanakkale Boğazı”nın büyük bir bölümünü etkileyebileceğini belirterek, meteorolojik şartlarda ani bir değişiklik olmadığı takdirde sorunun devam edeceğini öngördüklerini belirtti. Nisan ayında başlayacak av yasağına kadar balıkçılığı bir miktar etkileyebileceğini ancak sonrasında toparlanmanın mümkün olacağını, balıkçılığın sürdürülebilir bir şekilde yürütülmesi için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini, alanında uzman bilim insanları ile birlikte çalışmaların sürdürüldüğünü söyledi.
Source: Dünya Gazetesi