Bakan Kurum: Depremzedelere verdiğimiz sözü tutacağız
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, 6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümünde Adıyaman”da anma törenine katıldı. Bakan Kurum törende A Haber”e özel açıklamalarda bulundu. Depremin meydana geldiği saat 04.17″de büyük bir acıyla uyandıklarını hatırlatan Bakan Kurum, “Tüm Türkiye hep beraber 11 ile koştuk. Bir olduk beraber olduk 11 ilimizin yaralarını sarmak için büyük bir mücadele içerisinde olduk.” dedi. Depremzedelere söz verdiklerini şehirlerin eskisinden daha güçlü inşa edileceğini vurgulayan Kurum, şunları kaydetti: “Onlara sözümüz var. O sözü Allah”ın izniye tutacağız. İnşallah şehirlerimiz eskisinden daha güçlü olacak. Sayın Cumhurbaşkanımızın verdiği talimat ve motivasyonlarla çalışıyoruz. Milletimizin başı sağ olsun.” 2 yıl önce gördüklerimiz karşısında yaşadığımız acı hiç geçmedi. Ve o acı da bizim en büyük gücümüz oldu. Böyle bir felaket bir daha yaşanmasın diye o acıyı ne aklımızdan ne de kalbimizden atmayacağız. Adıyaman”da 2 yıl önce tüm Türkiye”nin sarsıldığı dakikalarda sokaktaydık…. pic.twitter.com/tREePUm3iX — Murat KURUM (@murat_kurum) February 6, 2025 “ALLAH MİLLETİMİZE BÖYLE ZOR GÜNLERİ BİR DAHA YAŞATMASIN” Bakan Kurum, 6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümünde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda ise şu ifadelere yer verdi: “2 yıl önce gördüklerimiz karşısında yaşadığımız acı hiç geçmedi. Ve o acı da bizim en büyük gücümüz oldu. Böyle bir felaket bir daha yaşanmasın diye o acıyı ne aklımızdan ne de kalbimizden atmayacağız. Adıyaman”da 2 yıl önce tüm Türkiye”nin sarsıldığı dakikalarda sokaktaydık. Şehitlerimiz için yürüdük, dua ettik. Allah milletimize böyle zor günleri bir daha yaşatmasın. Deprem şehitlerimizin ruhu şâd olsun.
Source: Sabah
Latmos değil Beşparmak
Konuyu çok derinlemesine ‘Bafa’ kitabında açıklayacağım ama uzun iş…Şimdiden Latmos tuzağına düşen dostları uyarmak istiyorum.Sanki Helen-Grek-Yunan hayranlığı yapmak pek marifet değil.Çok entel oluyorlar.Şimdiden uzatmak istemiyorum. Bu kadar uyarının etkili olacağını sanıyorum.‘Latmos’ denilen bizim ‘Beşparmak’ dağları Söke ile Milas arasında deniz kıyısındadır.(Not: ‘Bir Daha Asla-Yavruvatan’da Türk Soykırımı’ kitabımı okumanı isterim.) Abdullah GÜRGÜNSİLİFKE TAMAM SİLİVRİ NEREDE – SİLİFKE Yoğurdu, Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili alarak, Türk ürünleri arasındaki 30. AB Tescilli ürün oldu. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, yerel değerlerin korunması için yapılan çalışmaları vurguladı. Peki, onun kadar ünlü olan Silivri yoğurdunun hiçbir teşebbüsü yok mu?GÜNÜN SÖZÜ“Tanrıyı övüp ceplerini doldurdular.” George ORWELLVOLKSWAGEN’E DEĞİL ÇİN BYD’YE NASİP OLDU MANİSA’daki geniş bir verimli arazisi, Çinli otomotiv firması BYD’ye verildi. Tahsis edilen 1 milyon 647 bin metrelik alan, orman fidanlığının bitişiğinde. Yatırımla ilgili olarak geçen yılın temmuz ayında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile sözleşme imzalandı. Manisa OSB’deki 7. Etap ilave (genişleme alanı) BYD’ye verildi. Alanda altyapı ve düzleştirme çalışmalarına başlandı. Alanın BYD firmasına tahsis edilmesi ve OSB alanında genişlemesine karşı açılan davalarda mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı vermesine rağmen çalışmalar devam ediyor. Fidanlık daha önce de Alman Volkswagen firmasıyla anılmış, daha süresinin sonunda firma buraya fabrika kurmaktan vazgeçmişti.Bakalım konu nereye gidecek.YENİ KANUN TEKLİFİ VERİLDİTSK AFETLERDE HİZMET ETMELİDEVA Partili İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu afetlerle etkin mücadele için TSK bünyesinde ‘Doğal Felaketlerle Mücadele Kuvvetleri’ kurulmasını öngören 7 maddelik kanun teklifini TBMM’ye sundu. Doğal afetlerle daha etkili mücadele için Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde “Doğal Felaketlerle Mücadele Kuvvetleri” kurulmasını öngören kanun teklifini bugün Meclis Başkanlığı’na sunacaklarını söyledi. Rızvanoğlu, 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yılı öncesinde TBMM Başkanlığı’na sunacağı kanun teklifine, Meclis’te grubu bulunan tüm siyasi partilerden destek beklediklerini belirtti. Rızvanoğlu, 7 maddelik kanun teklifinin gerekçesini şöyle açıkladı:“Ülkeyi doğal afetlerle mücadele konusunda daha dirençli hale getirmeliyiz. Doğal afetlerle mücadelede milli bir çözüm geliştirmemiz gerekiyor. Bu çözüm, yalnızca kriz anında değil, krizden önce önleyici tedbirlerle hazırlık yapan, organize, disiplinli ve teknolojiyle desteklenen bir yapıya dayanmalıdır. İşte burada TSK devreye girmeli. Bu yüzden ‘Doğal Felaketlerle Mücadele Kuvvetleri’, Türkiye’nin doğal afetlerle mücadele kapasitesini güçlendirmek için hayata geçirilmesi gereken milli bir yapıdır. Bu yapı tüm dünyaya örnek olacaktır.”SAAT 04.17 KAHRAMANMARAŞ merkezli depremlerin ikinci yıl dönümünde, bu sabaha karşı Afet Koordinasyon Merkezi’nde (AKOM) anma programı düzenlenecek. İlk depremin gerçekleştiği saat olan 04.17’de saygı duruşu ile başlayacak programda, yaşamını yitirenler için dualar edilecek. TBB ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, deprem başta olmak üzere, afetlere hazırlık çalışmalarını gözden geçireceği, ayrıca beklenen olumsuz hava koşullarına karşı çalışmaları yerinden yöneteceği programa katılacak.6 Şubat depreminin 2. yılında bilimin ışığında depreme dirençli kentler inşa etmeliyiz.İSTANBUL BAROSU ADAYLARI BELLİ OLMAYA BAŞLADIMARMARA Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Av. Altan Tüfekçi, Ergenekon kumpas davasında FETÖ’cü hakimlere cübbe atan 30 avukattan biri. 23 Şubat’ta yapılacak İstanbul Barosu Olağanüstü Kurultayı’nda baroyu kuruluş ayarlarına döndürmek için göreve hazır olduğunu, milli kuvvetlerin baro başkanı adayı olacağını açıkladı.
Source: Yalçın Bayer
İmamoğlu: Davacı olan Sayın Erdoğan”dır
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 6 Şubat depreminin yıl dönümünde AKOM’da düzenlenen anma töreninde konuştu. İmamoğlu, hakkında hazırlanan yeni iddianameye ilişkin, “Davacı olan sayın Cumhurbaşkanı’dır” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat depreminin yıl dönümünde bir anma töreni düzenledi. “En derin felaket anında bile bir araya gelebilmemizi sağlayamadık” diyen İmamoğlu törende hazır bulundu. habericireklam#300×250#110#right# AFET BÖLGESİNDE BARINMA KRİZİ DEVAM EDİYOR İmamoğlu, deprem bölgesindeki barınma krizinin hala çözülemediğini söyledi. “319 bini ilk yılda teslim edilecek, tamı tamına 650 bin konut vaadiyle ortaya çıkanlar, 2 yılda ancak 201 bin konut tamamlayabildi” açıklamasını yaptı. Toplamda 650 bin konut yapılacağı açıklandığını aktardı. “İnsanlarımızı iki yıl sonra çadırda, konteynırda da bırakmazsınız” dedi. Geçici barınma alanlarının nitelikli olması gerektiğini vurguladı. İnsani koşullarda yaşam alanları oluşturulması gerektiğini ifade etti. Hatay’da 2 binin üzerinde insanın geçici konutlarda yaşadığını söyledi. “KURUMLAR ARASI KOORDİNASYON EKSİK KALDI” İmamoğlu, kurumların hesap vermediğini söyledi. “Başta Kızılay olmak üzere, başımızı öne eğdiren birçok kurumun sorgulanmadığını düşünüyorum” dedi. Deprem bölgesindeki ihmallerin araştırılmadığına dikkat çekti. İletişimsizliğin büyük sorunlara yol açtığını belirtti. “Bir araya gelmeyeceğiz de kim gelecek Allah aşkına?” diye sordu. Kurumlar arası koordinasyonun önemine vurgu yaptı. Afet yönetiminde iş birliğinin şart olduğunu ifade etti. RİSKLİ ALAN TESPİTLERİ YAPILDI İBB Başkanı, bakanlığın 69 riskli alan belirlediğini açıkladı. “Biz yaptığımız detaylı bilimsel analizlerle İstanbul’da gerçekten riskli 142 alan tespit ettik” dedi. Bakanlığın belirlediği alanlardan sadece ikisinin gerçekten riskli olduğunu vurguladı. “Bu on binlerce yapıyı biz mi biriktirdik?” sorusunu yöneltti. Bilimsel verilerin önemine işaret etti. İstanbul’un depreme hazırlanması gerektiğini belirtti. “Kanal İstanbul denen safsata için çırpınanlar var” ifadelerini kullandı. HAKKINDA AÇILAN DAVALAR: DAVACI ERDOĞAN’DIR İmamoğlu, hakkındaki son iddianameye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “Hakkımdaki davanın sahibi başsavcı ya da başsavcı vekili değil” açıklamasını yaptı. Davanın gerçek sahibinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu aktardı. Dava dosyalarının tümünde Erdoğan’ın imzası bulunduğunu belirtti. “Benimle ilgili istediği hapis cezası tam 17 yıl olmuştur” dedi. Üçüncü kez siyasi yasak istendiğini açıkladı. İddianamenin başsavcı vekili tarafından hazırlandığını ifade etti. İmamoğlu, yargının siyasi baskı altında olduğunu söyledi. “Siyaseti korkuyla dizayn edeceğini zannediyor” ifadelerini kullandı. Yargı tacizi süreçlerini utanç verici olarak nitelendirdi. “Benimle değil, benim nazarımda milleti dava ediyor” değerlendirmesinde bulundu. Siyasetin ancak sandıkta şekillenebileceğini vurguladı. Adliye koridorlarında panik yaşandığını öne sürdü. “Mertçe mücadele etmek yerine bizi sakatlamaya çalışıyorlar” dedi. MARMARA DEPREMİ: ALLAH KORUSUN Kİ HEPİMİZE DİZ ÇÖKTÜRÜR İBB Başkanı, “Önümüzde bir Marmara depremi vardır, günü belli değildir” uyarısında bulundu. Her an büyük felaketle karşılaşılabileceğini söyledi. “Allah korusun ki, Marmara depremi hepimize diz çöktürür” dedi. Ekonomik ve psikolojik etkilerin büyük olacağını aktardı. İstanbul’un ülkenin kalbi olduğunu vurguladı. “Bu büyük sorumluluğa rağmen bütün kurumlara el uzatıyoruz” açıklamasını yaptı. Tüm kurumların iş birliği yapması gerektiğini ifade etti. FİNANSMAN SORUNUNA DİKKAT ÇEKİLDİ İmamoğlu, kentsel dönüşüm projelerinde sorun yaşadıklarını anlattı. “5,5 yıldır KİPTAŞ’in projelerine tek bir kamu bankası kredi vermiyor” dedi. Banka yöneticilerinin bunun siyasi talimat olduğunu söylediğini aktardı. “Kamu bankası kimin? Kimlerin vergileriyle yürütülüyor?” sorularını yöneltti. Vatandaşların evlerini dönüştürmek istediğini belirtti. “Bu kadar basit bir şeyi dahi esirgemenin anlamı ne?” diye sordu. Finansman sorununun çözülmesi gerektiğini vurguladı. RİSKLİ ALAN TESPİTLERİ YAPILDI İBB Başkanı, bakanlığın 69 riskli alan belirlediğini açıkladı. Belediyenin bilimsel analizlerle 142 riskli alan tespit ettiğini söyledi. Bakanlığın belirlediği alanlardan sadece ikisinin gerçekten riskli olduğunu vurguladı. Rant odaklı yaklaşımların tehlikesine dikkat çekti. Bilimsel verilerin önemine işaret etti. İstanbul’un depreme hazırlanması gerektiğini belirtti.
Source: Habertürk
İzmir”de yapılacak jeotermal kaynak ihalesinin tarihi açıklandı
İzmir”de 40 jeotermal kaynak arama ve işletme ruhsat sahasının ihaleye çıkmasına yönelik ilana göre, İzmir”in Menderes, Aliağa, Foça, Selçuk, Kiraz, Ödemiş, Tire, Karşıyaka, Bergama, Kemalpaşa, Menemen, Torbalı ilçelerinde bulunan 39 jeotermal kaynak arama sahasının ve Torbalı ilçesinde yer alan 1 jeotermal kaynak işletme sahasının ihalesi açık artırma usulüyle yapılacak. İhaleler, 18 Şubat 2025″te İzmir Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı Toplantı Salonu”nda gerçekleştirilecek.
Source: Dünya Gazetesi
Küresel LNG ihracatı 2024″te yüzde 1,6 arttı
AA muhabirinin Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Örgütünün (OAPEC) 2024 LNG piyasasına yönelik yayımladığı rapordan derlediği verilere göre, LNG piyasasında 2024″te son 5 yılın en düşük büyümesi kaydedildi.
LNG ihracatı 2024″te önceki yıla göre yüzde 1,6 artışla 411,5 milyon ton olarak kayıtlara geçti.
Küresel enerji piyasalarındaki sınırlı büyümede, beklenenden az sayıda ticari üretime yönelik yeni projenin faaliyete geçmesi, mevcut üretim kapasitesinin sınırlı kalması ve Batı”nın Rusya”nın Arctic 2 LNG tesisine uyguladığı yaptırımlar etkili oldu.
Ayrıca, geçen yıl devreye girmesi planlanan bazı yeni projelerdeki gecikmeler ve ertelemeler de söz konusu büyümeyi etkileyen faktörler arasında yer alırken, ihracatçı ülkelerde yaz aylarında görülen aşırı sıcak hava, yerel enerji talebinde önemli bir artışa neden olarak küresel arz üzerinde baskı oluşturdu.
ABD, LNG ihracatında liderliği korudu
Küresel LNG ihracatının yüzde 75″ini ABD, Avustralya, Katar, Rusya ve Malezya gerçekleştirdi.
İhracatçı ülkeler sıralamasında 2023″te ilk sırada yer alan ABD, 2024″te LNG ihracatını önceki yıla göre yüzde 1,6 artırarak 88,9 milyon ton ile zirvedeki yerini korudu. ABD”yi 79,6 milyon ton ile Avustralya, 79,2 milyon ton ile Katar takip etti.
Öte yandan, Rusya da 2024″te LNG ihracatını artıran ülkeler arasında yer aldı. Rusya”nın ihracatı yıllık bazda yüzde 6,8 artarak 33,3 milyon tona yükseldi. Malezya”nın LNG ihracatı da önceki yıla göre yüzde 3,7 artarak 27,8 milyon tona ulaştı.
Avustralya, Katar, Kamerun, Mozambik, Endonezya, Norveç ve Birleşik Arap Emirlikleri de ihracatını artıran ülkeler arasında yer aldı.
LNG talebi Avrupa”da düştü, Asya”da arttı
Küresel LNG ithalatı ise geçen yıl 2023″e göre yüzde 1,6 artarak 412,8 milyon tona yükseldi. LNG talebi Avrupa piyasalarında düşerken, Asya piyasalarında yükseldi. Asya”nın talep artışında sıcak hava koşulları ve Çin ile Hindistan”daki endüstriyel faaliyetlerin artması etkili oldu.
Asya ülkelerinin toplam LNG ithalatı, aynı dönemde yüzde 8,4 artarak 284,4 milyon tona ulaştı. Dünyanın en büyük LNG piyasası olan Çin”in LNG tedariki yüzde 6,5 artışla 76,5 milyon ton, Japonya”nın ithalatı yüzde 0,6 düşüşle 65,7 milyon ton, Güney Kore”nin ithalatı ise yüzde 5,4 artışla 47,7 milyon ton olarak hesaplandı.
Ancak, Türkiye ve İngiltere dahil AB”nin geçen yılki LNG ithalatında Ukrayna-Rusya savaşının başladığı 2022″den bu yana ilk kez düşüş görüldü. Avrupa”nın LNG ithalatı, 2024″te bir önceki yıla göre yüzde 18,1 azalarak 100,9 milyon tona geriledi.
Söz konusu gerilemede, Birliğin gaz depolarının doluluğu, Norveç, Cezayir ve Rusya”dan boru hatlarıyla yaptığı ithalat etkili oldu.
Avrupa”nın LNG ithalat portföyünün yüzde 43″ünü ABD LNG”si oluşturdu. Bu ülkeyi yüzde 17 payla Rusya, yüzde 12 ile Katar, yüzde 8 ile Cezayir, yüzde 5″er payla Nijerya ve Norveç takip etti. Kalan yüzde 10″luk LNG tedariki ise diğer ülkelerden yapıldı.
Kuzey ve Güney Amerika”nın LNG ithalatı ise yüzde 19,9 artışla 16,3 milyon tona, Orta Doğu”nun ithalatı da yüzde 59 büyümeyle 11,3 milyon ton olarak gerçekleşti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
6 Şubat depremlerinden sonra deprem eğitim talepleri önemli ölçüde arttı
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ikinci yıl dönümünde, afetlere karşı hazırlıklı olmanın önemi bir kez daha gündeme gelirken, depreme karşı hazırlıklarla ilgili eğitim talepleri artıyor.
Allianz Teknik Deprem & Yangın Test ve Eğitim Merkezi”nde düzenlenen tatbikatlarla, olası felaketlere karşı alınması gereken önlemler uygulamalı olarak gösteriliyor. Uzmanların rehberliğinde gerçekleştirilen simülasyonlar, bireysel ve kurumsal düzeyde afet bilincini artırmayı hedefliyor.
AA muhabirine açıklamalarda bulunan Ceyhun Eren, Allianz Teknik Deprem & Yangın Test ve Eğitim Merkezini 2019″da kurduklarını aktararak, amaçlarının toplumsal risk farkındalığını arttırmaya katkıda bulunmak olduğunu bildirdi.
Merkezi, akredite deprem laboratuvarı olarak hayata geçirdiklerini dile getiren Eren, “Özellikle toplumumuzun risk farklarını arttırmaya katkıda bulunmak ve deprem testlerine, yangına tepki testlerine ülkemizin, özellikle sanayicilerimize ihtiyacı olan bu testlere hizmet vermek amacıyla kurulduk.” ifadelerini kullandı.
Eren, 6 Şubat depremlerinin oldukça büyük bir etki yarattığına işaret ederek, şöyle devam etti:
“Çok fazla bölge, şehir etkilendi. Kahramanmaraş depremlerinden sonra afet farkındalığında önemli artışlar olduğunu düşünüyoruz. Bu artışı, özellikle merkezimize gelen uygulamalı eğitim taleplerinden ve binalarımızın deprem performans analizi yapılmasına yönelik taleplerden anlıyoruz. Özellikle merkezimize gelen eğitim ve test taleplerinde önemli ölçüde artış oldu. Bunun da ileriye dönük önlem alınması adına oldukça olumlu olduğunu düşünüyorum.”
Kahramanmaraş depremlerinden sonra ne gibi dersler çıkarabileceğine yönelik sahada uzun zaman geçirdiklerini söyleyen Eren, konuyla ilgili saha analizleri yaptıklarını da belirtti.
Eren, çalışmaları toplumla paylaşmak üzere rapor hazırladıklarının bilgisini paylaşarak, “Zemin yapısının uyumluluğu, zemin yapısının önemi, özellikle binalarımızdaki kusurların neler olduğu, bunların nasıl giderilebileceği, ve sanayi yapılarımızın üzerinde yapısal olmayan risklerin neler olduğu ve bunları nasıl önlenebileceğimize yönelik çalışmalarda bulunduk.” değerlendirmesinde bulundu.
Teknolojiden yararlanmanın, deprem güvenliğini sağlamak adına oldukça önemli olduğunun altını çizen Ceyhun Eren, “Biz de Allianz Teknik olarak depremlerden sonra binalarımızın olası hasar durumunu incelemek ve kullanılıp kullanılmayacaklarına karar verebilmek adına yapı sağlığı izleme sistemi kurulması noktasında hem ilmi ölçerlerin testlerini yapma hizmeti veriyoruz. Hem de bu sistemlerin binalara nasıl kurulacağına yönelik danışmanlık hizmetleri sunuyoruz. Özellikle bu konuyla hem binaların deprem güvenliğini önceden inceleyebiliyoruz hem de daha doğru risk analizleriyle olası depremden sonra binalarımızın hasar durumlarını önceden tespit edebiliyoruz.” şeklinde konuştu.
Eren, toplumun deprem farkındalığını arttırmanın yolunun, özellikle çocukluk döneminde alınması gereken eğitimler ve katılması gereken tatbikatlardan geçtiğine dikkati çekerek, Allianz Teknik olarak Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı ile proje yaptıklarını söyledi.
Öte yandan, 3 yıl içerisinde 135 bin çocuğa ulaşıp deprem farkındalık eğitimleri vermeyi planladıklarını bildiren Eren, etkinliklerin bir bölümünde de uygulamalı eğitimlerin olacağını anlattı.
“Mekanik ekipmanların testlerine yoğun talep var”
Allianz Teknik Grup Başkanı Erkan Özdağ da 6 Şubat depremlerinden sonra yönetmeliklerde değişiklikler olduğunu hatırlatarak, bunları sahada net bir şekilde gördüklerini anlattı.
Deprem dirençli şehirler oluştururken, sadece yapısal elemanların depreme karşı davranışı hakkında bilgi sahibi olmanın yetmeyeceği yorumunda bulunan Özdağ, aynı zamanda mekanik ekipman, jeneratör, trafoların da deprem karşısındaki durumuyla ilgili bilgi sahibi olmanın önemli olduğunun altını çizdi.
Özdağ, Allianz Teknik”e, özellikle mekanik ekipmanların testleri konusunda yoğun talep olduğuna değinerek, “Depremden sonra en fazla dikkat etmemiz gerektiği noktanın sadece yapı elemanlarındaki deprem davranışları değil, aynı zamanda elektrik ekipmanlarında, ulaşımda ve iletişimde de deprem karşısında dikkat etmemiz gereken çok farklı konuların olduğunu görmeye başladık.” diye konuştu.
Allianz Teknik Yangın Laboratuvar Yöneticisi İsmail Özdemir ise uzmanlık alanının yangınlar olduğunun altını çizerek, deprem ve yangın her ne kadar birbirinden farklı afetler olsa da bu iki afette iç içe geçen risklerin bulunduğunu vurguladı.
Deprem sonrası yangınların önüne geçebilmek için binalarda alınması gereken önlemleri vurgulamaya çalıştıklarını söyleyen Özdemir, “Örneğin olası bir deprem sonrası binayı terk etmeden önce özellikle açık olan ocak, fırın gibi ısıtıcıların kapatılması, eğer bina içerisinde portatif ısıtıcılar varsa kesinlikle bunların kapatılması, daha sonra doğal gaz hatlarının kontrolü açıksa bunların kapatılması gibi önlemler aslında deprem sonrası yangınların önüne geçebilmek için çok önemlidir ve binayı terk etmeden önce kesinlikle bunların yapılması gerekir.” ifadelerini kullandı.
Özdemir, deprem öncesi alınması gereken birtakım önlemlerin de mevcut olduğuna belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Bunları da vurgulayacak olursak, deprem sırasında yangın güvenlik sistemlerinin, yangın korunum sistemlerinin çalışabilmesine devam edebilmesi için birtakım almamız gereken özel sabitleme ekipmanları var. Özellikle “spray” sistemleri, yağmurlama dediğimiz sistemlerde özel deprem desteklerinin kullanılması yine deprem anında da bunların çalışabilirliğinin garanti altında olması için çok önemli. Bu yüzden de özellikle desteklemelere ve sabitlemelere çok dikkat edilmesi gerekir.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
İnsan hakları örgütlerine göre, ABD lityum madenciliği ile yerlilerin haklarını ihlal ediyor
Nevada eyaletindeki Thacker Pass lityum madenindeki faaliyetlerin yerli halkların haklarını ihlal ettiğine yönelik eleştiriler sürüyor.
Son olarak, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), “Halkımızın Toprakları, Sonsuza Kadar: ABD”nin Lityum Arayışında Numu/Nuwu ve Newe”lere (yerli halklar) Yönelik İnsan Hakları İhlalleri” başlıklı 133 sayfalık raporunda söz konusu hak ihlallerine dikkati çekti.
Raporda, ABD yönetiminin Lithium Americas şirketine burada işletme izni vermesinin bölgede yaşayan yerli halkların dini ve kültürel faaliyetler için toprağa erişimini engellediği vurgulandı.
Yerlilerin görüşü alınmadı
Bunun yerli halkların uluslararası insan hakları hukuku ve standartları kapsamındaki din, kültür ve atalarının topraklarına ilişkin haklarının ihlali anlamına geldiği aktarılan açıklamada, madencilik faaliyetine izin verilmesi için yerli halkın görüşlerinin de alınmadığı kaydedildi.
Raporda, Washington yönetimi, yerli halkların rızası alınana kadar Thacker Pass”taki inşaatı durdurmaya ve mevcut ve gelecekteki tüm maden izin süreçlerinin uluslararası insan hakları standartlarına uygun olmasını sağlamaya çağrıldı.
Eylül 2023 ile Ocak 2025 arasında HRW ve ACLU”nun, madenin etkileri hakkında 41 yerli topluluk üyesi, gazeteci, avukat ve uzmanla görüştüğüne değinilen raporda, ayrıca, davaların, bilimsel çalışmaların, haberlerin, sosyal medyanın, uydu görüntülerinin ve çevre haritalarının incelendiği kaydedildi.
Raporda görüşlerine yer verilen, adı paylaşılmayan bir yerli topluluk üyesi, konu hakkında “Sürekli “istişare, istişare” deyip duruyorlar. Sanırım yaptıklarını düşündükleri şey bu. Ama aslında bunu yapmadılar.” ifadelerini kullandı.
Öte yandan, yerliler madenin sağlık, çevre ve su haklarını tehdit ettiğine dair korkularını da dile getirdi.
HRW”den Abbey Koenning-Rutherford da şunları kaydetti:
“Thacker Pass projesi, ABD madencilik yasalarının ve izin sürecinin yerli halkların haklarını nasıl hiçe saydığını gösteriyor. ABD federal ve eyalet madencilik kurumları, maden izinlerini düzenleyen yönetmelikleri acilen gözden geçirerek yerli halkların özgür, önceden ve bilgilendirilmiş rıza hakkına ilişkin uluslararası standartlarla uyumlu hale getirmelidir.”
Nevada merkezli çevre hakları kuruluşu Great Basin Resource Watch”tan yapılan açıklamada ise bölgede lityum çıkarılırken ortaya çıkan zehirli atıkların toplanması halinde 350 metre yüksekliğe ulaşabileceği kaydedildi.
Açıklamada, bu yığının, “zehirli atıkların çevreye yayılmasına yol açacak feci bir sorun” ile sonuçlanabileceği uyarısı yapıldı.
Maden sık sık eleştirilerin hedefi oluyor
Thacker Pass, dünyanın bilinen en büyük lityum kaynaklarından biri.
Lityum, elektrikli araçların dünya çapında yayılmaya başlamasının ardından bu taşıtların pilleri için hayati öneme sahip.
2027″de faaliyete geçmesi öngörülen Thacker Pass lityum sahasına yönelik, “çevreye vereceği zarara ve yerlilerin rızasının alınmadığına dair” sık sık eleştiriler yöneltiliyor.
ABD Arazi Yönetimi Bürosu’nun bu bölgede 2021’de lityum madenciliği projesine onay vermesinin ardından birçok gösteri düzenlenmişti.
Çevre, insan hakları ve yerli halkların haklarını savunan çok sayıda STK, lityum madenciliği sonucu oluşacak çevresel zararlar ve yerlilerin haklarını ihlal edeceği gerekçesiyle hükümetin kararını protesto ediyor.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source: