Fındık üreticisine kritik uyarı!
Kentte yaklaşık 1 haftadır mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklığı nedeniyle bitkilerin çoğu çiçek açarken, bölgenin en önemli geçim kaynaklarından fındık ağaçları filiz vermeye başladı. Kentteki fındık bahçelerinin mart ayı içerisinde don veya ayaz yaşanması durumunda çiftçilerin büyük zorluk çekeceğini söyleyen Düzce Ziraat Odası Başkanı Ramazan Öztürk, “Geçen yıl Düzce”ye kar hiç düşmedi. Bu yıl güzel bir kar yağışı gördük. Çiftçiler olarak bizleri memnun etti. Ancak kar yağışının ardından havaların 20-25 derecelere kadar ısınması, fındığımızda tehlike ve çiftçilerde tedirginlik yarattı. Havalar böyle giderse bir tehlike yok. Ancak önümüzdeki hafta tahminlere göre havaların sıfır derecelere kadar soğuyacağı ve ayaz tehlikesinin olabileceği göz önünde bulunduruluyor. Bu da çiftçilerimiz için büyük bir tehlikedir. Geçen sene kurak oldu, bu yıl da ayaz olursa fındık rekoltesi düşer. Temennimiz, olmamasından yanadır. Aksi halde çiftçilerimiz perişan olur” dedi.
“HİÇBİR ZAMAN BUNU TAVSİYE ETMEDİK”
Çiftçilerin bordo bulamacı kullanmamasını isteyen Öztürk, “Çiftçilerimize bordo bulamacı tavsiye ediliyor. Hiçbir zaman bunu tavsiye etmedik. Doğacak fındığı uyuşturuyor ve döllenmeyi engelliyor. Bunun için Giresun Araştırma Enstitüsü”ne yazılar yazdık. Çiçek açmasını geciktirecek bir ilacın olmadığını biliyoruz. Dededen kalma ilkel yöntemlerle don olayına karşı tedbir alınabilir. Çiftçiler olarak dedelerimizden, babalarımızdan gördüğümüz eski yöntemlerle saman yakma, lastik yakma gibi işlemler yapabiliriz. Bu sayede oluşacak tütsü hava sıcaklığını yükseltecektir. Özellikle su kenarlarında, dere yataklarında hava daha soğuyacağı için çiftçilerimizin dikkat etmesi gerekiyor. Tütsü görevi gören dumandan hava sıcaklığı eksi derecelere düşmez ve 3-4 derecede bahçeyi tutar. Bu da üretici için yeterli bir sıcaklıktır. Bu şekilde çiftçilerimiz yaparsa iyi olur” diye konuştu.
Source:
Binlercesi plajı istila etti! Ne olduğunu görenler şoke oldu
İspanya”da bulunan adalardan biri olan Mallorca’nın ünlü plajlarından biri, binlerce denizanası tarafından istila edildi. 7 Mart cuma günü, Cala Millor’un Mavi Bayraklı plajı, ‘velella velella’ türü denizanasıyla kaplandı.
Plaj, denizanasının yoğunluğu nedeniyle tamamen mavi renge bürünurken, etkileyici görüntüler ortaya çıktı. Velella velella, Mallorca’nın doğu kıyısında rüzgar ve deniz akıntılarının etkisiyle gelen küçük deniz canlılarıdır. Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, bu mavi denizanası türünün kumların üzerinde dağılmış halde güneşte parlayan minik yelkenleriyle yaratığı olağanüstü manzaralar dikkat çekti.
CİLT TAHRİŞİNE NEDEN OLUR
Bu denizanaları aslında zararsızdır ancak dokunulduğunda hafif bir cilt tahrişine yol açabilir. Diğer denizanası türlerinden çok daha küçük olan bu canlılar, sokma yapmazlar. İlkbahar aylarında sıklıkla rastlanan bu tür istilalar, plaj ziyaretçileri için genellikle sürpriz bir durum yaratabilir.
İspanya”nın kıyılarında özellikle ilkbahar aylarında, denizanası popülasyonu artar çünkü bu dönemde bol miktarda plankton bulunur. Velella velella genellikle büyük kümeler halinde deniz yüzeyinde görülürken, mavi renkleri sağlıklı olduklarının bir göstergesidir. Geçtiğimiz yıl, Mallorca”nın Manacor bölgesindeki Cala Mandia plajı da denizanası istilasına uğramış ve yetkililer halkı uyarmıştı.
Source: Haber Merkezi
Dünyanın en eski suyunu buldu: Tadını tarif etti, aşırı tuzlu ve….
Barbara Sherwood Lollar, 2009-2013 yılları arasında Kanada”nın Timmins kentindeki Kidd Creek Madeni”nde binlerce yıllık kayalar üzerinde çalışmalar yürüttü.
armees.com”un haberine göre Glencore şirketine ait olan bu maden, deniz seviyesinin altındaki en derin maden olarak biliniyor ve bakır, çinko ile gümüş yataklarıyla öne çıkıyor. Madenciler, daha değerli ve ilginç yataklara ulaşmak için her geçen gün daha derinlere inmeye devam ediyor.
Sherwood Lollar”ın yürüttüğü çalışmalar, kayaların içinde hapsolmuş yeraltı suyundan örnekler almasını mümkün kıldı. Özel ekipmanlar kullanarak su kabarcıklarının karmaşık kimyasal yapısını analiz eden Lollar, özellikle helyum gibi soy gazların izotopları üzerinde yoğunlaştı.
Başlangıçta suyun yaklaşık 1,5 milyar yıllık olduğu tahmin edilse de, yapılan detaylı analizler bu suyun 2,6 milyar yıla yakın bir yaşa sahip olduğunu ortaya çıkardı.
“Aşırı tuzlu ve acı”
CNN”in aktardığına göre, Barbara Sherwood Lollar bu suyu “aşırı tuzlu ve acı – deniz suyundan çok daha yoğun” şeklinde tanımlıyor. Ancak keşif bununla sınırlı değil: Bu antik su, aynı zamanda çeşitli mikrobiyal yaşam formlarını da barındırıyor.
Özellikle Mars gibi gezegenlerde veya benzer koşullara sahip olabilecek diğer gök cisimlerinde sıvı suyun varlığı düşünüldüğünde, bu bulgular adeta bilim kurguyu gerçeğe dönüştürüyor.
Source: Haber Merkezi
Uzmanlardan İstanbul”a çöl tozu uyarısı! Etkisi 1 hafta sürecek
Toros, AA muhabirine, bahar aylarının gelmesiyle Sahra Çölü, Kuzey Afrika ve zaman zaman Arap Yarımadası”nda atmosfere karışan tozların hava akımlarıyla başka yerlere taşındığını söyledi.Bu durumun normal bir doğa olayı olduğunu belirten Toros, özellikle ısınan çöl bölgelerinden havalanan tozların, rüzgar akımlarıyla Avrupa ve Türkiye”ye kadar ulaşabildiğini ifade etti.Toros, yüksek basınç sistemleri ve rüzgar akımlarıyla taşınan bu tozların, hava kalitesinde değişikliklere yol açarken, atmosferin renginde de belirgin bir değişime neden olabileceğini dile getirdi.İstanbul”un bugünden itibaren Kuzey Afrika”dan gelen çöl tozunun etkisi altına gireceğini vurgulayan Toros, “Sayısal hava tahmin modellerine göre, İstanbul”da bir hafta boyunca çöl tozunun etkisi devam edecek. Çöl tozlarını araçların üzerinde ve yüzeylerde görebiliriz. Çöl tozu olayları, bölgesel yağış gibi sadece küçük alanlarla sınırlı kalmaz. Şu anda çöl tozları Güney Avrupa ve Doğu Avrupa”yı kaplamış durumda. Aynı şekilde, Türkiye”nin büyük bir kısmında da etkili olacak.” dedi.Prof. Dr. Toros, çöl tozunun atmosferde farklı seviyelerde bulunabileceğini aktararak, “Bazen yer seviyesinde daha az hissedilirken bazen de özellikle güneşin doğumu ve batışı sırasında havanın sarımtırak, turuncu ve kırmızı tonlarında görülmesine neden olabilir. Gökyüzünün daha puslu ve kızılımsı görünmesi çöl tozunun etkili olduğunu gösterir. Bazı günlerde bu etki daha belirgin hale gelebilir.” diye konuştu.- “AÇIK HAVADA YAPILACAK AKTİVİTELERİN AZALTILMASINDA FAYDA VAR”Çöl tozlarının insan sağlığı üzerindeki etkilerine de dikkati çeken Toros, bu tozların içeriğinde ince kum, kil ve mineral parçacıkları bulunduğunu kaydetti.Toros, parçacıkların atmosfere karışarak hava kalitesini düşürdüğünü, bu nedenle özellikle solunum yolu hastalıkları olan bireylerin dikkatli olması gerektiğini ifade ederek, şöyle devam etti:”Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının hava kalitesi izleme istasyonlarının verilerine göre, PM10 ve PM 2.5 seviyelerinde artış gözlemleniyor. Çöl tozları, özellikle astım ve bronşit gibi solunum yolu hastalıkları olan bireylerde olumsuz etkilere neden olabilir. Yaşlılar ve kronik rahatsızlığı bulunan kişilerin, dışarıda uzun süre vakit geçirmemeleri ve gerekli önlemleri almaları gerekiyor. Yoğun çöl tozu dönemlerinde açık havada yapılacak aktivitelerin azaltılmasında fayda var. Özellikle spor yapanlar ve dış mekanda çalışanlar, bu süreçte hava kalitesine dikkat etmeli. Çöl tozunun yoğun olduğu günlerde dış ortamda uzun süre kalınması, göz ve cilt tahrişine, solunum sıkıntılarına yol açabilir.”- DOĞAL GÜBRE GÖREVİ GÖRÜYORProf. Dr. Toros, çöl tozlarının olumsuz etkilerinin yanı sıra doğaya faydalı bazı yönleri de olduğunu belirterek, bu tozların özellikle bahar aylarında tarımsal ekosistemler için önemli bir besin kaynağı olduğunu söyledi.Sahra Çölü”nden gelen tozların fosfor ve demir gibi mineraller açısından oldukça zengin olduğunu anlatan Toros, bahar aylarında bitkilerin en çok ihtiyaç duyduğu dönemde bu tozların bir nevi doğal gübre görevi gördüğünü, toprak üzerine çöken bu mineral yüklü tozların bitkilerin besin ihtiyacını karşılamalarına yardımcı olduğunu kaydetti.
Source: Www.star.com.tr
İstanbul 1 hafta boyunca çöl tozunun etkisinde kalacak
İstanbul, bugünden itibaren Kuzey Afrika”dan gelen çöl tozlarının etkisi altına girecek. Prof. Dr. Hüseyin Toros, çöl bölgelerinden havalanan tozların, rüzgar akımlarıyla Avrupa ve Türkiye”ye kadar ulaşabileceğini belirtti. Toros, bu tozların atmosferdeki renk değişimlerine yol açabileceğini ve hava kalitesini olumsuz etkileyebileceğini söyledi.
BİR HAFTA BOYUNCA ETKİLİ OLACAK
Sayısal hava tahmin modellerine göre, İstanbul”da bir hafta boyunca çöl tozunun etkisi devam edecek. Çöl tozu olaylarının sadece küçük alanlarla sınırlı kalmadığını vurgulayan Toros, bu durumun Güney Avrupa ve Doğu Avrupa”yı da kapsadığını, aynı zamanda Türkiye”nin büyük bir kısmında etkili olacağını ifade etti.
Toros, çöl tozunun atmosferde farklı seviyelerde bulunabileceğini ve bu durumun özellikle güneşin doğuşu ve batışı sırasında havanın sarımtırak, turuncu ve kırmızı tonlarında görünmesine neden olabileceğini belirtti.
KRONİK HASTALAR DİKKAT
Çöl tozlarının insan sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çeken Toros, bu tozların içeriğinde ince kum, kil ve mineral parçacıkları bulunduğunu ve bu parçacıkların hava kalitesini düşürdüğünü söyledi. Özellikle solunum yolu hastalıkları olan kişilerin dikkatli olmaları gerektiğini vurgulayan Toros, hava kalitesinin kötüleştiği günlerde açık havada yapılacak aktivitelerin azaltılması gerektiğini belirtti.
Prof. Dr. Toros, çevre verilerine göre PM10 ve PM2.5 seviyelerinde artış gözlemlendiğini ve çöl tozlarının astım, bronşit gibi solunum yolu hastalıkları olan bireylerde olumsuz etkiler yaratabileceğini ifade etti. Ayrıca, yaşlılar ve kronik rahatsızlığı olan kişilerin dışarıda uzun süre vakit geçirmemeleri gerektiğini vurguladı.
Source: