Güneşli günler göz sağlığı açısından bazı riskleri beraberinde getiriyor: Çocuklarda önlem alın
Yaz ayları, güneşin keyfini çıkarmak, denize girmek ve doğada daha fazla zaman geçirmek için uygun bir dönem. Ancak bu mevsim, göz sağlığı açısından problemleri de beraberinde getiriyor. Cumhuriyet, yaz aylarında göz sağlığımızı tehdit eden faktörleri Göz Vakfı Bayrampaşa Göz Hastanesi’nden Op. Dr. Gülşah Tezcan ile konuştu. Tezcan, “Gözlerimiz, yazın artan ultraviyole (UV) ışınlarına, klorlu havuz sularına, rüzgâr ve toz gibi çevresel etkenlere karşı daha fazla maruz kalır” ifadelerini kullandı. Güneş gözlüğünün sadece bir aksesuvar olmadığını, göz sağlığını korumak için alınabilecek önlemlerin başında geldiğini belirten Tezcan, “UV ışınları, yalnızca cildimize değil, gözlerimize de zarar verir. Uzun vadede katarakt, sarı nokta hastalığı ve pterjiyum (göz eti) gibi hastalıklara neden olabilir. Bu nedenle yüzde yüz UV korumalı, CE belgeli gözlükler tercih edilmelidir” dedi. LENSLERE DİKKAT Deniz ve havuz kullanımında ise özellikle lens kullanan bireylerin daha dikkatli olması gerektiğini söyleyen Tezcan, “Lensle havuza veya denize girmek, gözde ciddi enfeksiyonlara yol açabilir. Klorlu su, göz yüzeyini tahriş ederken mikroorganizmalar kalıcı görme kaybına neden olabilecek enfeksiyonlara yol açabilir. Yüzme sırasında kontakt lensleri çıkarmak, suya dayanıklı yüzücü gözlüğü kullanmak bu riskleri büyük ölçüde azaltır” şeklinde konuştu. Sıcak havaların ve klimaların gözyaşı buharlaşmasını artırarak göz kuruluğuna neden olabileceğine değinen Tezcan, “Gözlerde batma, yanma, yabancı cisim hissi gibi şikâyetlerle kendini gösteren bu durum, özellikle bilgisayar ve telefon kullanımının da yoğun olduğu bu dönemde daha sık görülür. Göz kuruluğunu önlemek için çevresel faktörlere dikkat edilmeli ve gerekirse suni gözyaşı damlaları kullanılmalıdır” dedi. Tezcan, çocuklar için de yaz aylarında özel önlemler alınması gerektiğine dikkat çekerek “Gelişim çağındaki gözler UV ışınlarına karşı çok daha hassastır. Bu nedenle çocuklara da UV korumalı güneş gözlüğü taktırılmalı ve açık alanda şapka kullanımı teşvik edilmelidir” ifadelerini kullandı.
Source: Damla Polat
Gelecek artık geldi
60’ıncı yılını kutlayan fuar, Avrupa’daki en büyük otomotiv satış sonrası hizmetler organizasyonu…Notlarım şöyle:Teknolojik dönüşüm hız kazanırken, hibrit ve içten yanmalı araçlar da gelişerek var olacak gibi görünüyor.Hibrit ve elektrikli araçlar otomotiv sektörüne yeni iş kolları ilave etti.Gelecek yıllarda yeni ve daha farklı iş kolları da gelecek.Son dönemde otomotivde de yapay zekâ ön plana çıkıyor.Bu bir anlamda kısa zamanda daha az kaynakla sonuç almak, hatta çözüm yolları bulmak demek.Sürdürülebilirlik otomotivde yine ön planda, çevresel etkiler en aza indirilmeye çalışılıyor.Yeni nesil bağlantılı otomobiller ve mobilite önleyici bakımı gerekli kılacak.Bu da yedek parça kadar, daha gelişmiş yazılım sistemlerinin ağ oluşturarak çalışmasını gerektirecek.Dijitalleşme ve yapay zekâ, satış sonrası sektörünü değiştirecek.Örneğin; artık bir parça değişirse, içerideki algılayıcılara bağlı tüm kontrol üniteleri yeniden ayarlanacak.Autopromotec’in 60 yıllık başarısının ardında, otomotiv üretiminin yüzde 90’ını ihraç eden İtalya’nın bir etkinliği olması var.Bu doğal olarak uluslararası sektör firmalarını ve profesyonellerini Autopromotec’e çekiyor.Yeniliklere hep ilgim oldu.Otomotivdeki değişim hız kazandı.Yapay zekâyla birlikte sektörde bu gelişim çok farklı bir noktaya gidecek.Ve fuarlar bunu en çok hissettiğiniz yerler…Bologna’dan yine bana ilham veren detaylarla, konuşmalarla döndüm. Ampulü değiştirmek bile yazılım güncellemesi demekBAZEN bir fuar görmeye gitmezsiniz.Bir düşünce iklimine girersiniz.Biz de tam bunu yaşadık.Bologna’da, Autopromotec’in beyni sayılabilecek isimle, Genel Müdür Renzo Servadei ile buluştuk.Sohbet ettik, fuarı birlikte gezdik, sonra gelecek üzerine hayaller kurduk.O konuştu, ben not aldım.İlk cümlesiyle zaten meseleyi özetledi:“Yapay zekâ artık uzak bir bilim kurgu değil. Bu teknoloji, daha az kaynakla daha kısa sürede yenilik tasarlamamıza imkân veriyor.”Autopromotec 2025 için en dikkat çeken temalardan biri bu:Yapay zekâ ve dijital dönüşüm.Bugün ‘araç’ dediğimiz şey sadece motor ve kaportadan ibaret değil.Otonom sürüş, bağlantılı arabalar, yapay zekâ destekli bakım sistemleri artık günlük hayatın içine giriyor.Servadei bunu şöyle anlatıyor:“Artık bakım dediğiniz şey sadece mekanik değil. Yazılımı da bilmeniz gerekiyor. Çünkü araçlar yazılımla çalışıyor. Bir ampulü değiştirmek bile artık yazılım güncellemesi anlamına gelebilir.”Güldük; ama işin şakası yok, gelecek böyle şekilleniyor. Tornavida bir tarafa dijital bir tarafaFUARDA şöyle bir şey fark ettim.Artık kimse elektrikli araçlarla “Eyvah motorcular işsiz kalacak” tartışması yapmıyor.Çünkü sektör kendini çoktan buna hazırlamış.Servadei’nin bu konuda net bir görüşü var:“Biz teknoloji konusunda tarafsızız. Elektrikli, hibrit veya termal fark etmez. Hepsi aynı ekosistem içinde yaşayacak. Çünkü elektrikli araçlar da hâlâ süspansiyon, fren, kontrol paneli gibi bakım gerektiren geleneksel parçalara sahip.”Yani öyle her şey değişmiyor.Bazıları gidiyor ama yerine yenileri geliyor.Şarj sistemleri, dijital gösterge sistemleri, eğlence panelleri sadece başka beceriler istiyor.Fuar bu yüzden sadece ürünlerin değil, yeni yeteneklerin vitrini haline gelmiş durumda.“Elektrikli araçlarda bazı parçalar yok ama yeni iş fırsatları var. Biz bu değişimi keşfetmek isteyenlere 100’den fazla etkinlikle yanıt veriyoruz.”Ve şöyle dedi:“Autopromotec artık bir fuar değil. Bir düşünme alanı. Sektör kendi geleceğini burada konuşuyor.”Fuarın başka bir yönü daha var, o da sürdürülebilirlik.Bu artık sadece çevreci bir dekor değil, sertifikalarla, içeriklerle, gerçek projelerle destekleniyor.Servadei, “Promotec olarak biz zaten sürdürülebilir bir şirket olarak sertifikalandırıldık. Şimdi fuarı da bu kapsama almak istiyoruz. Katılımcılarımız arasında yenilenmiş parçalar, motor restorasyonları, geri dönüşüm odaklı şirketler çok daha fazla yer alacak” diyor. Türkiye bu oyunun tam ortasındaGELELİM Türkiye’ye…Bu yıl fuarda Türk katılımcılar için ayrı bir enerji var.Sadece fuarı gezmeye gelen değil, iş ortaklığı kurmaya gelen çok sayıda profesyonel vardı.Servadei, şunları söyledi:“Türkiye artık sadece üretim yapan bir ülke değil. Ar-Ge de inovasyon da var. Avrupa otomotiv sanayisinin önemli bir tedarik noktası oldu. Parça, lastik, komponent; sadece bugünü değil, geleceği de birlikte inşa edeceğiz.”Bir başka cümlesi daha var, altını kalın kalın çizdim:“Türk ve İtalyan otomotiv endüstrileri arasındaki bağlar kalıcı olacak. Yeni dönemde üretim bölgeselleşiyor. Bu sinerji daha da güçlenecek.”Bağ kurmak…Autopromotec’in en güçlü kası bu.Servadei’nin deyimiyle, “Burası sadece bir pazar değil. Burası bir ilişki ekosistemi.”Servadei’nun son sözü şu oldu:“Gelecek artık geldi. Biz sadece onu anlamaya ve şekillendirmeye çalışıyoruz.”
Source: Deniz Si̇pahi̇
Minik sünger parçası sususluğu kökünden çözüyor! Depremde hayat kurtaracak
Milliyet”ten Betül Yasemin Keskin”in haberine gçre Avustralyalı ve Çinli araştırmacılar, güneş enerjisini kullanarak havadan su çekip bir bardağa boşaltabilen, kurak iklimlerde bile etkileyici bir performans gösteren akıllı, süngerimsi bir buluş yaptıklarını duyurdu. Balsa ağacından yapılan sünger benzeri bir malzemeden doğan bu buluş bilim insanları tarafından daha önce tasarlanmış sis hasadı ve radyatif soğutma gibi teknolojilerini solda sıfır bıraktı. Özellikle acil durumlar için geliştirilen süngerimsi cihaz, yüzde 30 ile yüzde 90 arasındaki geniş bir nem aralığında aktif oluyor. Milyarlarca insanın içilebilir suya erişimden yoksun olduğu ve her yıl milyonlarca insanın su yoluyla bulaşan hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiği gezegenimizde bu buluş yeni bir çağın ayak sesleri olabilir mi? Güvenli içme suyuna erişim konusunda küresel bir soruna çözüm bulmak amacıyla, Avustralyalı ve Çinli bilim insanlarından oluşan bir ekip bir araya geldi. Ekip, ahşabın doğal gözenekliliğinden, Balsa ağacının süngerimsi yapısından ilham aldı ve suyu mevcut teknolojilerin çoğundan daha verimli bir şekilde toplayan, yalnızca güneş ışığıyla çalışan bir cihaz geliştirmek için kolları sıvadı. Balsa ağacı, atmosferden su emmek ve serbest bırakmak üzere doğal olarak süngerimsi bir yapıya sahipti. Araştırma ekibinin geliştirdiği ahşap bazlı kompozit; kubbe kapaklı ve kirliliği önleyici tepsili bir bardağa, ayrıca bir soğutma mekanizması ve güneş enerjisiyle çalışan bir etkinleştirme sistemine tam olarak oturacak şekilde tasarlandı. Cihazın farklı çevresel koşullar altındaki su toplama ve salma performansını doğru şekilde tahmin eden ekip bu icat için yapay zekânın da gücüne başvurdu.Henüz prototip aşamasında olan süngerimsi cihaz içinde bulunduğu kubbenin kapağı açıkken atmosferden nemi emiyor ve içine hapsediyor. Güneş ışığı geldiğinde kapak kapanıyor ve içine altındaki haznesine suyu salıyor. Laboratuvar denemelerinde havadan su üreten cihazın yüzde 90 bağıl nemde her bir gram malzeme başına yaklaşık 2 mililitre su emdiği ve güneş ışığı altında 10 saat içinde neredeyse tüm suyu serbest bıraktığını gözlemlendi. Bu, bugüne dek denenmiş çoğu bilinen yöntemden daha yüksek verim ve daha düşük maliyet anlamına geliyordu. Yapılan denemelerde her biri 0,8 gram ağırlığında olan dokuz sünger küpüyle toplam 15 mililitre su emilip bardağa aktarılabileceği tespit edildi. Balsa ağacı yapı gereği sert bir ağaç olmasına rağmen oldukça yumuşak ve hafif olduğundan el sanatlarının birçok alanında kullanılıyor. Suda batmama özelliğinden dolayı günümüzde sörf tahtası, şamandıra ve balıkçı şamandıraları yapımında kullanıldığı görülüyor. Ayrıca tarih boyunca cankurtaran salı ve can yeleği yapımında da kullanıldığı biliniyor.Araştırma ekibinden isimler cihazın açık hava testlerinde gece boyunca gram başına 2,5 mililitre su yakaladığını ve gündüz saatlerinde çoğunu serbest bırakarak günlük yüzde 94 su toplama verimliliği sağladığının bilgisi verdi. Test denemelerinde yüzde cihazın yüzde 30 nem seviyesindeyken gram başına yaklaşık 0,6 mililitre su emdiği görüldü. Dr. Derek Hao, ahşabın en doğal halinin bir temel yapı olarak kullanılmasının sadece maliyetleri düşürmekle kalmadığını, aynı zamanda yapısal bütünlük sağladığını ve gözenekli yapısı sayesinde suyun taşınmasını iyileştirdiğini söyleyerek şu açıklamalarda bulundu:Bu özellikler, malzemenin büyük miktarlarda üretilmesini ve uzak ya da kurak bölgelerde su toplama gibi gerçek dünya uygulamalarında kullanılmasını mümkün kılıyor. Cihaz, eksi 20 santigrat derecede 20 gün boyunca saklandıktan sonra bile esnekliğini ve su emme işlevini korudu, bu da mükemmel bir donma direnci gösterdiğini ortaya koyuyor. Nem emme ve bırakma performansı, arka arkaya yapılan 10 döngü boyunca stabil kaldı ve verimlilikte yüzde 12’den az bir düşüş gözlemlendi. Suya erişimde sorun yaşanan bölgelerde, kuraklık gibi dünyamızı tehdit eden sorunlarda ve dahası deprem, yangın gibi doğal afetler sonrası su kaynaklarının tehlikeye girdiği acil durum senaryolarında çok etkili olacağı düşünülen bu cihazdan daha fazla su üretebilmek için çalışmalar devam ediyor. Ekip şu anda üretimi ölçeklendirmek ve sünger sistemini daha büyük, güneş enerjili dizilere entegre etmek için endüstri ortaklarıyla görüşmelerde bulunuyor. Ayrıca gerçek zamanlı çevresel koşullara göre süreci otomatikleştirmek için sıcaklık, basınç ve hareket gibi değişkenleri ölçen donanım bileşenleri olan IoT sensörlerini entegre etmeyi düşünüyorlar.
Source: Gazetevatan.com