“Çevre Bilimleri Gündemi – İklim, Doğal Afetler ve Temiz Enerji Yatırımları”

13 şehre don afeti tazminatı! Felaket yerinde incelendi

Tarım Sigortaları Havuzu (TARSİM) ile ilgili düzenleme yapılmalı. Daha kapsamlı teminatlar sunacak şekilde yeniden yapılandırılmalı, ürün bazlı teminat sistemleri geliştirilmeli ve hasar ödemeleri hızlandırılmalı. Sigortalı olmayan üreticiler TARSİM’e kayıt olması sağlanmalı.

Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden kullanılan tarımsal krediler minimum 3 yıl süreyle faizsiz olarak ertelenmeli. Özel bankalar nezdindeki tarımsal kredi borçları da bu kapsama dâhil edilmeli.

Zirai dondan etkilendiği tespit edilen ve ürün skalasında değerlendirmeye alınan 16 ürün içerisine, ürün skalasına alınmayan cennet hurması, Isparta Gülü, siyah incir ve dut gibi ürünler de eklenmeli.

Çiftçi Kayıt Sistemi’ne (ÇKS) kayıtlı olmayan üreticilerin de zirai don afetinden kaynaklı zararları karşılanmalı. Bunun için geçici bir kayıt ve entegrasyon modeli ivedilikle geliştirilmeli.

Ürünlerin yok olmasının tarım işçilerinin işsiz kalmasına yol açması sebebiyle, çalışma süreleri düzenlenmeli.

Kredi Garanti Fonu (KGF) destekli kredilerin kullanımıyla zirai ilaç bayilerine destek olunmalı ve gelecek yıl için ilaç desteği sağlanmalı.

Sebze ve meyve üreticilerinin yurt dışı bağlantılarının sürdürülebilmesi için ithalat kolaylaştırılmalı.

Tarımda sulama desteği sübvanseli sağlanmalı. Sulama ücretlerinin en az yarısı ya da tamamı karşılanmalı.

Özellikle zirai donda etkili olan dumanlı makineler ile ilgili destek sağlanmalı.

Tarımsal faaliyet gösterilen bölgelerin elektrik altyapısı, trafo kapasitesi güçlendirilmeli.

Meteorolojik erken uyarı sistemlerinin teknolojik altyapısı güçlendirilmeli ve yaygınlaştırılmalı.

Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu (TKDK) ve Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı (KKYDP) gibi hibe programlarından hibe almaya hak kazanan ve sözleşmesi devam eden projeler için en az 12 ila 24 ay süre uzatımı verilmeli.

Örtüleme sistemleri, ısıtma sistemleri ve don pervaneleri gibi ekipmanlara yönelik KKYDP kapsamında yüzde 75 hibe oranı acilen yürürlüğe konulmalı.

Source: Cüneyt Akçatepe


İklim-faşizm-YZ

Bu hafta Polonya seçimlerinin sonuçlarıyla Dünya Meteoroloji Örgütü ’nün (WMO) yayımladığı son iklim verilerini, Wall Street Journal ’ın yapay zekâ (YZ) ile ilgili uyarılarını birlikte okuyunca düşündüm: Karşımızda uygarlığın kendi sonuna doğru koşmaya başladığını gösteren bir paradokslar zinciri var. İKLİM KRİZİ-FAŞİZM-İKLİM KRİZİ Donald Trump ’ın desteğiyle Polonya’da başkan seçilen Nawrocki ’nin zaferi, sadece Varşova’da değil, Avrupa genelinde faşist yükselişin son örneği oldu. Faşist MAGA’nın (Make America Great Again) “önce milletim” söylemi, beyaz üstünlüğü ima eden kimlik siyasetiyle birleşiyor, otoriterliği meşrulaştırıyor, iklim krizini inkâr ediyor. Oysa WMO’nun son verileri, 2029’a kadar en az bir yıl, küresel ortalama ısının, “Sanayi Devrimi” öncesi ortalamanın 1.9 derece üstüne çıkabileceğini söylüyor. 2 derece sınırının aşılması halinde mercan resiflerinin yüzde 99’unun yok olacağı, birçok tarımsal ekosistemin çökeceği, orman yangınlarının, kuraklıkların felaket boyutuna varacağı, her yıl en az 800 bin kişinin yurdunu terk etmek zorunda kalacağı uyarısı yapılıyor. Küresel ısınma, yalnızca doğal ekosistemleri değil, siyasal sistemleri de sarsıyor. Tarımsal verimliliğin düşmesi, kuraklık ve göç hareketleri toplumsal huzursuzluğu artırıyor. Bu krizler, faşist söylemleri besliyor. Bu döngü, yalnızca siyasi değil, epistemik bir kopuşa da işaret ediyor. Faşist rejimler, bilimi, dayanışmayı ve kolektif aklı reddediyor, gerçeği değil, din ve ırk temelli kimlik kurgularını yüceltiyor, bilimi değil, duygusal intikamı (kadın, LGBTQ düşmanlığını) kışkırtıyor. Faşistlerin, iklim krizini inkâr etmeleri bir rastlantı değil. Polonya örneğinde Nawrocki’nin “Çevre düzenlemeleri ekonomiyi boğar” savı da bu düşünce sistemine dayanıyor. Oysa “ekonomi mi, çevre mi?” ikilemi yapaydır. Ekolojik çöküş, kaçınılmaz olarak ekonomik çöküşe yol açacaktır. Bugün çevreyi savunmak, aslında yaşamın ve üretimin sürdürülebilirliğini savunmaktır. İklim krizine karşı etkin mücadele, ancak kolektif akıl, uluslararası işbirliği ve hakikate bağlılıkla mümkün. Ama bilimin uyarılarına kulak vermeyen, inkârcı faşist hareketler yükselmeye devam ediyor. Faşizm göçmen karşıtlığını, çevre düzenlemelerine karşı ekonomik itirazlarla birleştirerek felaketin hem sonucu hem taşıyıcısı oluyor: Küresel ısınma faşizmi, faşizm ise küresel ısınmayı besliyor. BİR TEKNOLOJİK PARADOKS Uygarlık, tarih boyunca pek çok kez çevresel krizlerle karşılaştı. Kimileri bu krizleri aştı, kimileri aşamadı. Ancak hiçbiri, bugünkü kadar çok şey bilip bu kadar az şey yapmadı. Bilim uyarıyor, veriler çığlık atıyor ama egemen sınıfların temsilcileri, özellikle faşistler, “üç maymunu” oynuyor. Halbuki insanlık ilk kez, kendisinden çok daha hızla “düşünen” , karmaşık sorunlara kısa sürede çözümler üretebilen, birçok dilde birden çalışabilen, kendini geliştirme becerisi de edinmeye başlayan bir teknoloji, (“yapay zekâ”) yaratmış durumda. Ancak “YZ” alanında da insanlığın geleceğini tehlikeye sokan bir paradoks gelişiyor: YZ teknolojisi, küresel ısınma gibi son derecede karmaşık yaşamsal sorunlara kısa sürede çözüm üretme olasılığını getirirken aynı zamanda, var olması için gerekli minerallerin çıkarılması, işlenmesi ve “düşünmeye” devam etmesi için gerekli dev veri bankalarının ve bilgisayar kapasitesinin enerji, su kullanma gereksinimi, ekosistemleri, su kaynaklarını yıpratıyor, küresel ısınmanın etkilerini ağırlaştırıyor. YZ’nin evrimi, onun var olma ve “düşünme” süreçlerinin, kaynaklar üzerinde, insan gereksinimleriyle, rekabet etmek zorunda kalacağı bir noktaya hızla yaklaşıyor. Diğer taraftan YZ, insan denetiminden çıkma (otonomi) eğilimleri sergiliyor: Kapatmak isteyenlere, özel hayatlarını araştırıp şantaj yapabiliyor; kapatılmamak için kendi yazılımını değiştirebiliyor; son anda bir başka bilgisayara, kapatılma riskine karşı uyarılar da ekleyerek kendisini kopya ediyor. Bu alanda da bilim insanları ve antropologlar, YZ’nin insanlığın varoluşunu tehdit eden riskler de getirmekte olduğunu vurguluyorlar. Buna karşılık, YZ geliştiren şirketler gelişme hızını ve kârlarını koruma arzusuyla önlem almaktan kaçıyorlar. Belki de tarih, gerçekten bir son dalgaya tanıklık ediyor.

Source: Ergin Yıldızoğlu


Limak: Zeytinlerin ‘etrafında’ maden arıyoruz

Hafta başında SÖZCÜ, LİMAK Holding şirketlerinden Yeniköy Kemerköy Enerji şirketinin Muğla İkizköy’deki maden arama çalışmalarında zarar gören zeytinlikleri haberleştirdi. Dün, şirketten konuyla ilgili açıklama geldi.

İddiaların reddedildiği açıklamada, tapuda zeytin arazisi olarak geçse de arazinin üstünde zeytin ağacı olmayabileceği belirtildi. Bunun yanı sıra, “Zeytin ağaçları bulunan bölgelerde madencilik faaliyeti gerçekleştirilmemekte, sadece etrafındaki alanlarda çalışılmaktadır” denildi.

KANUN ‘YASAK’ DİYOR

Oysa kamuoyunda ‘Zeytin kanunu’ olarak bilinen 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’da, zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 km mesafedeki alanlarda “bitkisel gelişimini ve çoğalmalarını engelleyecek kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılması ve işletilmesini engelliyor. Aynı kanunda, “Zeytincilik sahaları daraltılamaz” ibaresi de yer alıyor.

JANDARMA NÖBET TUTUYOR

Pazartesi yayınladığımız haberimizde, Jandarma’nın bölgeye çevrecileri almadığı belirtilmişti.

Source: Haber Merkezi


Temiz enerji teknolojilerinde rekor bekleniyor

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), bu yıl 10 uncusu hazırlanan Dünya Enerji Yatırımları raporunu yayımladı. Rapora göre, küresel enerji yatırımlarının jeopolitik gerilimler ve ekonomik belirsizliklerden kaynaklanan zorluklara rağmen bu yıl, 2024 e göre yüzde 2 artışla 3,3 trilyon dolara yükseleceği ve yeni bir rekora ulaşacağı bekleniyor. Toplam yatırımların 2,2 trilyon dolarlık kısmını yenilenebilir enerji, nükleer, şebekeler, depolama, düşük emisyonlu yakıtlar, verimlilik ve elektrifikasyon dahil temiz enerji teknolojilerinin oluşturacağı, kalan 1,1 trilyon dolar sermayenin ise fosil yakıt projelerine gideceği hesaplanıyor. Böylece, bu yıl rekor seviyeye ulaşması beklenen temiz enerji yatırımları, toplam yatırım miktarının 3 te 2 sini oluşturacak. IEA e göre bu durum, yalnızca emisyonların azaltılmasına yönelik çabaları değil, aynı zamanda sanayi politikalarının artan etkisini, enerji güvenliği endişelerini ve elektrik tabanlı çözümlerin maliyet açısından rekabetçiliğini de yansıtıyor. Mevcut yatırım eğilimleri dünyada yeni bir elektrik çağının yaklaştığını gösteriyor. Dünyada 10 yıl önce fosil yakıtlara yapılan yatırımlar elektrik üretimi, şebekeler ve depolama yatırımlarından yüzde 30 fazlayken, bu yıl ise sadece elektrik sektörü yatırımları petrol, doğal gaz ve kömüre yönelik harcamalardan yüzde 50 daha yüksek olacak. GÜNEŞ ENERJİSİ, EN BÜYÜK YATIRIM KALEMİ OLMAYA DEVAM EDİYOR Temiz enerji teknoloji yatırımlarına kaynak bazında bakıldığında, güneş enerjisi 450 milyar dolarla en fazla yatırım yapılan temiz enerji kaynağı olarak öne çıkıyor. Güneş enerjisine yapılan yatırım miktarı, son 5 yılda neredeyse iki katına çıkacak. Nükleer enerji yatırımları da son 5 yılda yüzde 50 artış gösterirken, bu yıl söz konusu alandaki yatırımların 75 milyar doları bulması bekleniyor. Temiz enerji teknolojileri arasında 400 milyar dolara ulaşacağı hesaplanan şebeke yatırımlarının, üretim ve elektrifikasyon yatırımlarının gerisinde kalıyor. Bu durum elektrik güvenliği açısından endişe verici bir gösterge olarak değerlendiriliyor. Elektrik güvenliğinin sağlanabilmesi için şebeke yatırımlarının 2030 ların ilk yıllarına kadar üretim yatırımlarıyla eşit seviyeye yükselmesi gerekiyor. Ancak şebeke yatırımları, çoğunlukla uzun izin süreçleri ve kısıtlı tedarik zincirleri nedeniyle engelleniyor. KÖMÜR YATIRIMLARINDA ARTIŞ, PETROL YATIRIMLARINDA SALGIN SONRASI İLK DÜŞÜŞ Çin, dünyanın en büyük enerji yatırımcısı konumunu güçlendirmeye devam ediyor. Çin in küresel enerji harcamalarındaki payı, son 10 yılda yüzde 25 ten yüzde 33 e yükseldi. Bu artış, güneş, rüzgar, hidroelektrik, nükleer, batarya ve elektrikli araçlar dahil olmak üzere geniş bir teknoloji yelpazesindeki yatırımlarla destekleniyor. Çin ve Hindistan, kömür kapasitesi yatırımlarını sürdürüyor. Geçen yıl yaklaşık 100 gigavatlık yeni kömür santrali inşasına başlayan Çin de, onaylanan yeni kömür santrali kapasitesi 2015 ten beri en yüksek seviyeyi gördü. Kömür yatırımlarının bu yıl ise 2024 e göre yüzde 4 artacağı hesaplanıyor. Öte yandan, düşen petrol fiyatları ve talep beklentileri nedeniyle petrol yatırımlarında bu yıl salgından beri ilk düşüşün görüleceği tahmin ediliyor. Beklenen yüzde 6 lık gerileme, ağırlıklı olarak ABD de bu alandaki bazı harcamaların azalmasından kaynaklanacak. ÇİN İN ENERJİ YATIRIMLARI, AB VE ABD NİN TOPLAMINA EŞİT IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin değerlendirmesinde, enerji dünyasının görünümünü gölgeleyen jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler arasında ülkeler ve şirketlerin kendilerini çeşitli risklerden izole etmeye çalıştığını belirtti. Enerji güvenliğinin küresel yatırım artışının temel itici gücü olarak öne çıktığını dile getiren Birol, Bu yıl yatırım tutarı, rekor olan 3,3 trilyon dolara ulaşacak. Hızla değişen ekonomik ve ticari ortam, bazı yatırımcıların yeni enerji projelerine onay konusunda bekle-gör yaklaşımı benimsemesine yol açıyor. Ancak çoğu alanda mevcut projeler üzerinde henüz ciddi bir etkisi görülmedi. ifadelerini kullandı. Birol, Dünya Enerji Yatırımları raporunun ilk kez yayımlandığı 2015 te, Çin in enerji yatırımlarının ABD yi yeni geçmeye başladığını anımsatarak, Bugün Çin, dünyanın açık ara en büyük enerji yatırımcısı konumunda, Avrupa Birliği nin (AB) 2 katı ve neredeyse AB ile ABD nin toplamı kadar harcama yapıyor bilgisini paylaştı.

Source: Habertürk


Antalya”da 4 büyüklüğünde deprem

Akdeniz”de Antalya”nın Gazipaşa ilçesi açıklarında 4 büyüklüğünde deprem meydana geldi.Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, Antalya”nın Gazipaşa ilçesi açıklarında saat 07.32″de 4 büyüklüğünde deprem kaydedildi.Deprem, yerin yaklaşık 67,26 kilometre derinliğinde gerçekleşti.

Source: Www.star.com.tr


Temiz enerjiye rekor yatırım: 3,3 trilyon dolarla yeni dönem başlıyor

Küresel enerji yatırımlarının bu yıl 3,3 trilyon dolarla rekor seviyeye ulaşması, bu yatırımların 3″te 2″sini temiz enerji teknolojilerini oluşturması beklenirken, temiz enerji teknolojilerinde rekor kırılacağı öngörülüyor.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), bu yıl 10″uncusu hazırlanan Dünya Enerji Yatırımları raporunu yayımladı.

Rapora göre, küresel enerji yatırımlarının jeopolitik gerilimler ve ekonomik belirsizliklerden kaynaklanan zorluklara rağmen bu yıl, 2024″e göre yüzde 2 artışla 3,3 trilyon dolara yükseleceği ve yeni bir rekora ulaşacağı bekleniyor.

Toplam yatırımların 2,2 trilyon dolarlık kısmını yenilenebilir enerji, nükleer, şebekeler, depolama, düşük emisyonlu yakıtlar, verimlilik ve elektrifikasyon dahil temiz enerji teknolojilerinin oluşturacağı, kalan 1,1 trilyon dolar sermayenin ise fosil yakıt projelerine gideceği hesaplanıyor.

Böylece, bu yıl rekor seviyeye ulaşması beklenen temiz enerji yatırımları, toplam yatırım miktarının 3″te 2″sini oluşturacak. IEA”e göre bu durum, yalnızca emisyonların azaltılmasına yönelik çabaları değil, aynı zamanda sanayi politikalarının artan etkisini, enerji güvenliği endişelerini ve elektrik tabanlı çözümlerin maliyet açısından rekabetçiliğini de yansıtıyor.

Mevcut yatırım eğilimleri dünyada yeni bir “elektrik çağının” yaklaştığını gösteriyor. Dünyada 10 yıl önce fosil yakıtlara yapılan yatırımlar elektrik üretimi, şebekeler ve depolama yatırımlarından yüzde 30 fazlayken, bu yıl ise sadece elektrik sektörü yatırımları petrol, doğal gaz ve kömüre yönelik harcamalardan yüzde 50 daha yüksek olacak.

EN BÜYÜK YATIRIM KALEMİ HALA GÜNEŞ ENERJİSİ

Temiz enerji teknoloji yatırımlarına kaynak bazında bakıldığında, güneş enerjisi 450 milyar dolarla en fazla yatırım yapılan temiz enerji kaynağı olarak öne çıkıyor. Güneş enerjisine yapılan yatırım miktarı, son 5 yılda neredeyse iki katına çıkacak.

Nükleer enerji yatırımları da son 5 yılda yüzde 50 artış gösterirken, bu yıl söz konusu alandaki yatırımların 75 milyar doları bulması bekleniyor.

Temiz enerji teknolojileri arasında 400 milyar dolara ulaşacağı hesaplanan şebeke yatırımlarının, üretim ve elektrifikasyon yatırımlarının gerisinde kalıyor. Bu durum elektrik güvenliği açısından endişe verici bir gösterge olarak değerlendiriliyor.

Elektrik güvenliğinin sağlanabilmesi için şebeke yatırımlarının 2030″ların ilk yıllarına kadar üretim yatırımlarıyla eşit seviyeye yükselmesi gerekiyor. Ancak şebeke yatırımları, çoğunlukla uzun izin süreçleri ve kısıtlı tedarik zincirleri nedeniyle engelleniyor.

SALGINDAN SONRA İLK KEZ DÜŞTÜ

Çin, dünyanın en büyük enerji yatırımcısı konumunu güçlendirmeye devam ediyor. Çin”in küresel enerji harcamalarındaki payı, son 10 yılda yüzde 25″ten yüzde 33″e yükseldi.

Bu artış, güneş, rüzgar, hidroelektrik, nükleer, batarya ve elektrikli araçlar dahil olmak üzere geniş bir teknoloji yelpazesindeki yatırımlarla destekleniyor.

Çin ve Hindistan, kömür kapasitesi yatırımlarını sürdürüyor. Geçen yıl yaklaşık 100 gigavatlık yeni kömür santrali inşasına başlayan Çin”de, onaylanan yeni kömür santrali kapasitesi 2015″ten beri en yüksek seviyeyi gördü.

Kömür yatırımlarının bu yıl ise 2024″e göre yüzde 4 artacağı hesaplanıyor.

Öte yandan, düşen petrol fiyatları ve talep beklentileri nedeniyle petrol yatırımlarında bu yıl salgından beri ilk düşüşün görüleceği tahmin ediliyor. Beklenen yüzde 6″lık gerileme, ağırlıklı olarak ABD”de bu alandaki bazı harcamaların azalmasından kaynaklanacak.

ÇİN”İN TEK BAŞINA YAPTIĞI YATIRIMLAR AB VE ABD”NİNKİNE EŞ DEĞER

IEA Başkanı Fatih Birol, rapora ilişkin değerlendirmesinde, enerji dünyasının görünümünü gölgeleyen jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler arasında ülkeler ve şirketlerin kendilerini çeşitli risklerden izole etmeye çalıştığını belirtti.

Enerji güvenliğinin küresel yatırım artışının temel itici gücü olarak öne çıktığını dile getiren Birol, “Bu yıl yatırım tutarı, rekor olan 3,3 trilyon dolara ulaşacak. Hızla değişen ekonomik ve ticari ortam, bazı yatırımcıların yeni enerji projelerine onay konusunda bekle-gör yaklaşımı benimsemesine yol açıyor. Ancak çoğu alanda mevcut projeler üzerinde henüz ciddi bir etkisi görülmedi.” ifadelerini kullandı.

Birol, Dünya Enerji Yatırımları raporunun ilk kez yayımlandığı 2015″te, Çin”in enerji yatırımlarının ABD”yi yeni geçmeye başladığını anımsatarak, “Bugün Çin, dünyanın açık ara en büyük enerji yatırımcısı konumunda, Avrupa Birliği”nin (AB) 2 katı ve neredeyse AB ile ABD”nin toplamı kadar harcama yapıyor.” bilgisini paylaştı.

Source:


Yıkılan binadan artık ustalar da sorumlu

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanan “Yetki Belgeli Yapı Ustaları Hakkında Yönetmelik” Resmi Gazete”de yayımlandı. 2025 sonunda başlayacak uygulamayla, belgesi olmayan ustalar artık şantiyelerde çalışamayacak. Ayrıca düzenlemeyle binalardaki hasalardan inşaat ustaları da hukuki olarak sorumlu tutulacak.Yetki belgesi olarak kabul edilen belgeler ise; Mesleki Yeterlilik Kurumu tarafından verilen mesleki yeterlilik belgeleri, 3308 sayılı Kanun”a göre alınmış ustalık belgeleri ve MEB”e bağlı mesleki ve teknik eğitim kurumları ile üniversitelerin ilgili bölümlerinden alınan diplomalar olacak.YIL SONU BAŞLAYACAKYapım işlerinde çalışacak yapı ustalarının e-Devlet Kapısı üzerinden ŞantiyeM sistemine kaydolması ve 5 yılda bir kaydını yenilemesi gerekiyor. Sistemde yer alan bilgilerde bir değişiklik olması durumunda, bu değişikliklerin 15 iş günü içinde güncellenmesi şartı da bulunuyor. Bakanlıkça gerekli görülen bilgi ve belgeler, bakanlığın belirlediği süre içinde ilgili kişi, kurum ve kuruluşlar tarafından Şantiye-M sistemine aktarılacak.KADEMELİ GEÇİŞ OLACAKYetki belgeli yapı ustaları; yapım işini, ruhsat eki etüt ve projelere ve şantiye şefinin bu yöndeki talimatlarına uygun olarak gerçekleştirmekle ve inşaat ve tesisat işlerinde ilgili teknik düzenlemelere uygun malzeme ve işin niteliğine uygun makina ve ekipman kullanmakla yükümlü. Uygulama 4.500 m2″yi geçen işlerde 31 Aralık 2027, 1.500 ila 4,500 m2 olan işlerde 31 Aralık 2028, 500 ila 1.500 m2 olan işlerde 31 Aralık 2029 tarihinden sonra yürürlüğe girecek.

Source: Www.star.com.tr


Başkan Erdoğan”dan Dünya Çevre Günü mesajı

Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla mesajı yayımladı. Başkan Erdoğan, mesajında şu ifadeleri kullandı: Doğanın dili sessizdir; ama onun mesajı güçlü ve açıktır: Biz ona nasıl davranırsak, o da bize öyle karşılık verir. Son yıllarda yaşanan küresel ısınma, çölleşme, bazı hayvan ırklarının toplu ölümleri, ani seller, heyelanlar insanoğlunun hoyratlığı karşısında doğanın adeta kendini savunmasıdır. Türkiye olarak, çevre sorunlarının ve gelişmelerinin değerlendirilmesi amacıyla her yıl 5 Haziran tarihinde kutladığımız Dünya Çevre Günü, yalnızca bir farkındalık günü değil, aynı zamanda hepimize yöneltilmiş güçlü bir çağrıdır. Daha yeşil bir dünya, daha sürdürülebilir bir yaşam ve gelecek nesiller için yaşanabilir bir çevre inşa etme sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu kimse bir başkasının sırtına yükleyemeyeceği gibi ödevlerini de yerine getirmekten kaçamaz. İçinde bulunduğumuz çağ, insanlık tarihinde çevre üzerindeki etkinin en yüksek seviyeye ulaştığı bir dönemdir. Doğal kaynaklarımız hızla tükenmekte, iklim değişikliği etkilerini derinleştirmekte, biyolojik çeşitlilik kayıpları geri dönüşü zor bir noktaya ulaşmaktadır. Bu gerçeklerle yüzleşmek ve harekete geçmek, sadece çevreyle ilgili kurumların değil, her bireyin, her kurumun ve tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Bizler de yönetim olarak, çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması yönünde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Doğayı koruyan projeleri destekliyor, yeşil enerji, geri dönüşüm, sıfır atık ve doğa dostu kentleşme politikalarını hayata geçirme yönünde kapsamlı adımlar atıyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve ormanlarımızı gelecek kuşaklara miras değil, emanet olarak görüyoruz. Bu emanetin gereğini yerine getirmek en temel görevlerimizden biridir. Bu özel günde, çocuklarımıza daha temiz bir doğa bırakmak adına, doğayla uyumlu bir yaşam kültürü oluşturmanın gayesi içerisindeyiz. Türkiye Yüzyılı”nda dünyanın en yaşanabilir doğası, doğal kaynakların verimli kullanıldığı bir ülke olma hedefimize ulaşacağımıza inanıyorum. Dünya Çevre Günü dolayısıyla vatandaşlarımıza ve tüm insanlığa bir kez daha seslenerek; herkesi enerji verimliliği, atık yönetimi, doğa koruma ve çevreye duyarlı tüketim alışkanlıkları konusunda hassas olmaya davet ediyorum. 5 Haziran Dünya Çevre Günü”nü kutluyor, doğaya saygılı, sürdürülebilir ve bilinçli bir yaşamın toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşmasını diliyorum. Tüm vatandaşlarımızı en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Source: Sabah


Cumhurbaşkanı Erdoğan”dan Dünya Çevre Günü mesajı: Sadece farkındalık günü değil hepimize bir çağrıdır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.Cumhurbaşkanı Erdoğan”ın mesajı şöyle:Doğanın dili sessizdir; ama onun mesajı güçlü ve açıktır: Biz ona nasıl davranırsak, o da bize öyle karşılık verir. Son yıllarda yaşanan küresel ısınma, çölleşme, bazı hayvan ırklarının toplu ölümleri, ani seller, heyelanlar insanoğlunun hoyratlığı karşısında doğanın adeta kendini savunmasıdır. Türkiye olarak, çevre sorunlarının ve gelişmelerinin değerlendirilmesi amacıyla her yıl 5 Haziran tarihinde kutladığımız Dünya Çevre Günü, yalnızca bir farkındalık günü değil, aynı zamanda hepimize yöneltilmiş güçlü bir çağrıdır. Daha yeşil bir dünya, daha sürdürülebilir bir yaşam ve gelecek nesiller için yaşanabilir bir çevre inşa etme sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu kimse bir başkasının sırtına yükleyemeyeceği gibi ödevlerini de yerine getirmekten kaçamaz. İçinde bulunduğumuz çağ, insanlık tarihinde çevre üzerindeki etkinin en yüksek seviyeye ulaştığı bir dönemdir. Doğal kaynaklarımız hızla tükenmekte, iklim değişikliği etkilerini derinleştirmekte, biyolojik çeşitlilik kayıpları geri dönüşü zor bir noktaya ulaşmaktadır. Bu gerçeklerle yüzleşmek ve harekete geçmek, sadece çevreyle ilgili kurumların değil, her bireyin, her kurumun ve tüm insanlığın ortak sorumluluğudur.Bizler de yönetim olarak, çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması yönünde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Doğayı koruyan projeleri destekliyor, yeşil enerji, geri dönüşüm, sıfır atık ve doğa dostu kentleşme politikalarını hayata geçirme yönünde kapsamlı adımlar atıyoruz.Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve ormanlarımızı gelecek kuşaklara miras değil, emanet olarak görüyoruz. Bu emanetin gereğini yerine getirmek en temel görevlerimizden biridir.Bu özel günde, çocuklarımıza daha temiz bir doğa bırakmak adına, doğayla uyumlu bir yaşam kültürü oluşturmanın gayesi içerisindeyiz. Türkiye Yüzyılı”nda dünyanın en yaşanabilir doğası, doğal kaynakların verimli kullanıldığı bir ülke olma hedefimize ulaşacağımıza inanıyorum. Dünya Çevre Günü dolayısıyla vatandaşlarımıza ve tüm insanlığa bir kez daha seslenerek; herkesi enerji verimliliği, atık yönetimi, doğa koruma ve çevreye duyarlı tüketim alışkanlıkları konusunda hassas olmaya davet ediyorum.5 Haziran Dünya Çevre Günü”nü kutluyor, doğaya saygılı, sürdürülebilir ve bilinçli bir yaşamın toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşmasını diliyorum. Tüm vatandaşlarımızı en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Source: Www.star.com.tr


Naci Görür “etkileyebilir” diyerek uyardı! “Çanakkale depremi, İstanbul”da deprem beklediğimiz kolun üzerinde”

Ege Denizi”nde meydana gelen 4,8 büyüklüğündeki depremin ardından Jeolog Prof. Dr. Naci Görür, sosyal medya platformu X üzerinden değerlendirmede bulundu.Depremin, Kuzey Anadolu Fayı”nın (KAF) kuzey kolu üzerinde gerçekleştiğini belirten Görür, bu hattın Marmara Bölgesi için kritik önemde olduğunu vurguladı.İstanbul’da beklenen olası depremin de bu fay segmentiyle bağlantılı olduğuna dikkat çekti.Görür açıklamasında şu ifadelere yer verdi:”Ege Denizi’nde 4,8 deprem oldu. Bu deprem KAF’ın kuzey kolu, yani İstanbul’da deprem beklediğimiz kolun üzerinde. Stres dağılımını etkileyebilir. Geçmiş olsun.”Ege Denizi’nde 4,8 deprem oldu. Bu deprem KAF’ın kuzey kolu, yani İstanbul’da deprem beklediğimiz kolun üzerinde. Stres dağılımını etkileyebilir. Geçmiş olsun. pic.twitter.com/fiv83WCFxi— Prof. Dr. Naci Görür (@nacigorur) June 5, 2025

Source: Dünya Gazetesi


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye Yüzyılı”nda doğal kaynakların verimli kullanıldığı bir ülke olma hedefine ulaşacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “5 Haziran Dünya Çevre Günü” dolayısıyla yayımladığı mesajda, doğanın dilinin sessiz, mesajının güçlü ve açık olduğunu belirtti.

Doğanın kendisine davranıldığı gibi karşılık verdiğine dikkati çeken Erdoğan, “Son yıllarda yaşanan küresel ısınma, çölleşme, bazı hayvan ırklarının toplu ölümleri, ani seller, heyelanlar insanoğlunun hoyratlığı karşısında doğanın adeta kendini savunmasıdır. Türkiye olarak, çevre sorunlarının ve gelişmelerinin değerlendirilmesi amacıyla her yıl 5 Haziran tarihinde kutladığımız Dünya Çevre Günü, yalnızca bir farkındalık günü değil aynı zamanda hepimize yöneltilmiş güçlü bir çağrıdır. Daha yeşil bir dünya, daha sürdürülebilir bir yaşam ve gelecek nesiller için yaşanabilir bir çevre inşa etme sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu kimse bir başkasının sırtına yükleyemeyeceği gibi ödevlerini de yerine getirmekten kaçamaz.” değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, içinde bulundukları çağın insanlık tarihinde çevre üzerindeki etkinin en yüksek seviyeye ulaştığı dönem olduğunu, doğal kaynakların hızla tükendiğini, iklim değişikliğinin etkilerini derinleştirdiğini, biyolojik çeşitlilik kayıplarının geri dönüşü zor bir noktaya ulaştığını kaydetti.

“Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve ormanlarımızı gelecek kuşaklara miras değil, emanet olarak görüyoruz”

Bu gerçeklerle yüzleşmek ve harekete geçmenin sadece çevreyle ilgili kurumların değil, her bireyin, her kurumun ve tüm insanlığın ortak sorumluluğu olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bizler de yönetim olarak, çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması yönünde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Doğayı koruyan projeleri destekliyor, yeşil enerji, geri dönüşüm, sıfır atık ve doğa dostu kentleşme politikalarını hayata geçirme yönünde kapsamlı adımlar atıyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve ormanlarımızı gelecek kuşaklara miras değil, emanet olarak görüyoruz. Bu emanetin gereğini yerine getirmek en temel görevlerimizden biridir. Bu özel günde, çocuklarımıza daha temiz bir doğa bırakmak adına, doğayla uyumlu bir yaşam kültürü oluşturmanın gayesi içerisindeyiz. Türkiye Yüzyılı”nda dünyanın en yaşanabilir doğası, doğal kaynakların verimli kullanıldığı bir ülke olma hedefimize ulaşacağımıza inanıyorum. Dünya Çevre Günü dolayısıyla vatandaşlarımıza ve tüm insanlığa bir kez daha seslenerek herkesi enerji verimliliği, atık yönetimi, doğa koruma ve çevreye duyarlı tüketim alışkanlıkları konusunda hassas olmaya davet ediyorum. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutluyor, doğaya saygılı, sürdürülebilir ve bilinçli bir yaşamın toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşmasını diliyorum. Tüm vatandaşlarımızı en kalbi duygularımla selamlıyorum.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Miras değil emanet olarak görüyoruz!

SON DAKİKA HABERİ: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir mesaj paylaştı. Erdoğan mesajında, “Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve ormanlarımızı gelecek kuşaklara miras değil, emanet olarak görüyoruz.” dedi.İşte Erdoğan”ın o mesajıDoğanın dili sessizdir; ama onun mesajı güçlü ve açıktır: Biz ona nasıl davranırsak, o da bize öyle karşılık verir. Son yıllarda yaşanan küresel ısınma, çölleşme, bazı hayvan ırklarının toplu ölümleri, ani seller, heyelanlar insanoğlunun hoyratlığı karşısında doğanın adeta kendini savunmasıdır.Türkiye olarak, çevre sorunlarının ve gelişmelerinin değerlendirilmesi amacıyla her yıl 5 Haziran tarihinde kutladığımız Dünya Çevre Günü, yalnızca bir farkındalık günü değil, aynı zamanda hepimize yöneltilmiş güçlü bir çağrıdır.Daha yeşil bir dünya, daha sürdürülebilir bir yaşam ve gelecek nesiller için yaşanabilir bir çevre inşa etme sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu kimse bir başkasının sırtına yükleyemeyeceği gibi ödevlerini de yerine getirmekten kaçamaz.İçinde bulunduğumuz çağ, insanlık tarihinde çevre üzerindeki etkinin en yüksek seviyeye ulaştığı bir dönemdir. Doğal kaynaklarımız hızla tükenmekte, iklim değişikliği etkilerini derinleştirmekte, biyolojik çeşitlilik kayıpları geri dönüşü zor bir noktaya ulaşmaktadır. Bu gerçeklerle yüzleşmek ve harekete geçmek, sadece çevreyle ilgili kurumların değil, her bireyin, her kurumun ve tüm insanlığın ortak sorumluluğudur.Bizler de yönetim olarak, çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması yönünde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Doğayı koruyan projeleri destekliyor, yeşil enerji, geri dönüşüm, sıfır atık ve doğa dostu kentleşme politikalarını hayata geçirme yönünde kapsamlı adımlar atıyoruz.Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve ormanlarımızı gelecek kuşaklara miras değil, emanet olarak görüyoruz. Bu emanetin gereğini yerine getirmek en temel görevlerimizden biridir.Bu özel günde, çocuklarımıza daha temiz bir doğa bırakmak adına, doğayla uyumlu bir yaşam kültürü oluşturmanın gayesi içerisindeyiz.Türkiye Yüzyılı”nda dünyanın en yaşanabilir doğası, doğal kaynakların verimli kullanıldığı bir ülke olma hedefimize ulaşacağımıza inanıyorum.Dünya Çevre Günü dolayısıyla vatandaşlarımıza ve tüm insanlığa bir kez daha seslenerek; herkesi enerji verimliliği, atık yönetimi, doğa koruma ve çevreye duyarlı tüketim alışkanlıkları konusunda hassas olmaya davet ediyorum.5 Haziran Dünya Çevre Günü”nü kutluyor, doğaya saygılı, sürdürülebilir ve bilinçli bir yaşamın toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşmasını diliyorum. Tüm vatandaşlarımızı en kalbi duygularımla selamlıyorum.Son dakika: Erdoğan imzaladı! Binlerce kişinin beklediği düzenleme Resmi Gazete”deCumhurbaşkanı Erdoğan, Saadet Partisi Genel Başkanı Arıkan”ı kabul ettiBakan Fidan: Üç liderin de aynı anda itimat ettiği Erdoğan”dan başka bir isim yokCumhurbaşkanı Erdoğan, DSP Genel Başkanı Aksakal”ı kabul etti

Source: Ömer Faruk Aktaş


Erdoğan”dan Dünya Çevre Günü mesaj: Sorumluluğumuz var

İletişim Başkanlığı”nın yayımladığı mesajda şu ifadelere yer verildi: Doğanın dili sessizdir; ama onun mesajı güçlü ve açıktır: Biz ona nasıl davranırsak, o da bize öyle karşılık verir. Son yıllarda yaşanan küresel ısınma, çölleşme, bazı hayvan ırklarının toplu ölümleri, ani seller, heyelanlar insanoğlunun hoyratlığı karşısında doğanın adeta kendini savunmasıdır. Türkiye olarak, çevre sorunlarının ve gelişmelerinin değerlendirilmesi amacıyla her yıl 5 Haziran tarihinde kutladığımız Dünya Çevre Günü, yalnızca bir farkındalık günü değil, aynı zamanda hepimize yöneltilmiş güçlü bir çağrıdır. Daha yeşil bir dünya, daha sürdürülebilir bir yaşam ve gelecek nesiller için yaşanabilir bir çevre inşa etme sorumluluğumuz var. Bu sorumluluğu kimse bir başkasının sırtına yükleyemeyeceği gibi ödevlerini de yerine getirmekten kaçamaz. İçinde bulunduğumuz çağ, insanlık tarihinde çevre üzerindeki etkinin en yüksek seviyeye ulaştığı bir dönemdir. Doğal kaynaklarımız hızla tükenmekte, iklim değişikliği etkilerini derinleştirmekte, biyolojik çeşitlilik kayıpları geri dönüşü zor bir noktaya ulaşmaktadır.Bu gerçeklerle yüzleşmek ve harekete geçmek, sadece çevreyle ilgili kurumların değil, her bireyin, her kurumun ve tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Bizler de yönetim olarak, çevrenin korunması ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması yönünde çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Doğayı koruyan projeleri destekliyor, yeşil enerji, geri dönüşüm, sıfır atık ve doğa dostu kentleşme politikalarını hayata geçirme yönünde kapsamlı adımlar atıyoruz. Toprağımızı, suyumuzu, havamızı ve ormanlarımızı gelecek kuşaklara miras değil, emanet olarak görüyoruz. Bu emanetin gereğini yerine getirmek en temel görevlerimizden biridir. Bu özel günde, çocuklarımıza daha temiz bir doğa bırakmak adına, doğayla uyumlu bir yaşam kültürü oluşturmanın gayesi içerisindeyiz. Türkiye Yüzyılı’nda dünyanın en yaşanabilir doğası, doğal kaynakların verimli kullanıldığı bir ülke olma hedefimize ulaşacağımıza inanıyorum. Dünya Çevre Günü dolayısıyla vatandaşlarımıza ve tüm insanlığa bir kez daha seslenerek; herkesi enerji verimliliği, atık yönetimi, doğa koruma ve çevreye duyarlı tüketim alışkanlıkları konusunda hassas olmaya davet ediyorum. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutluyor, doğaya saygılı, sürdürülebilir ve bilinçli bir yaşamın toplumun tüm kesimlerinde yaygınlaşmasını diliyorum. Tüm vatandaşlarımızı en kalbi duygularımla selamlıyorum.

Source: Internet Haber