“Çevre Bilimleri Gündemi – Kaz Dağları’ndan Antalya’ya, Tarımda Yenilikler ve Sağlık Uyarıları”

Kaz Dağları için suç duyurusu kampanyası

Doğa ve yaşam savunucularının bulundukları suç duyurusunda, Cengiz Holding’e bağlı Truva Madencilik’in Hacıbekirler Köyü sınırları içinde işletmek istediği Halilağa bakır madeniyle ilgili, “ÇED firmasının yanlış ve gerçeği yansıtmayan, çevreyi ve kamu yararını gözetmeyen projeler hazırladığı” belirtildi.

Suç duyurusunda bulunmak isteyenler, bulundukları ilin başsavcılığından, Bayramiç Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmek üzere dilekçelerini verebilecekler.

Source: Haber Merkezi


Antalya’da deprem

Türkiye ve komşuları tarih boyunca en büyük depremlerin yaşandığı bölgelerin başında geliyor. Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu fay hatları birçok ili etkiliyor. Türkiye Diri Fay Haritası nda gösterilen diri fayların her birinin 5,5 ve daha büyük depremler üretebilecek kaynak zonlar olduğu belirtiliyor. Bu sebeple AFAD ve Kandilli Rasathanesi son dakika deprem haberleri yakından takip ediliyor. Son verilere göre, Akdeniz de Antalya Körfezi açıklarında deprem meydana geldi. İşte, 19 Şubat 2025 AFAD ve Kandilli Rasathanesi son depremler listesi sorgulama…ANTALYA DA DEPREM Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı nın (AFAD) internet sitesinde yer alan verilere göre, saat 05:51 de Akdeniz de Antalya Körfezi açıklarında 3.1 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Merkez üssü Antalya ili Manavgat ilçesi olarak ölçülen sarsıntı, yerin 25.98 kilometre derinliğinde kaydedildi. 19 ŞUBAT 2025 EGE DENİZİ DEPREMLERİ (3 VE ÜZERİ BÜYÜKLÜK) 2025-02-19 07:13:10 36.55444 25.47389 7.0 ML 3.3 Ege Denizi 2025-02-19 04:22:00 36.58306 25.58278 7.0 ML 3.0 Ege Denizi 2025-02-19 04:06:57 36.55833 25.80222 7.0 ML 3.0 Ege Denizi 2025-02-19 04:04:59 36.65472 25.51528 7.0 ML 3.1 Ege Denizi 2025-02-19 00:50:57 36.59556 25.5375 7.0 ML 3.1 Ege Denizi DEPREM Mİ OLDU, NEREDE VE KAÇ BÜYÜKLÜĞÜNDE? Kandilli Rasathanesi ve AFAD tarafından son depremler anlık olarak paylaşılıyor. Son depremler listesi küçük ve büyük ölçüde gerçekleşen tüm depremleri barındırıyor ve bu liste aracılığıyla depremin büyüklüğü ve derinliği gibi bilgiler öğrenilebiliyor.KANDİLLİ SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ AFAD SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ

Source: Habertürk


Topraksız, gübresiz 21 günde hasat veriyor: Türkiye”nin her köşesinden sipariş alıyorlar

Kesme çiçek sektörünün en büyük üretim merkezi olan Antalya”da yılda toprak olmadan 200 bin tane lale üretiliyor. Merkezde sadece lale değil taze gül, karanfil, şakayık, gala, kazablanka, antoryum, lilyum, gerbera, frezya gibi çeşitli çiçekler de yapılıyor.

10 yıl önce Serik ilçesinin Belek bölgesinde, modern tarım teknolojileriyle üretilen fide firması şimdilerde siparişlere yetişemiyor. 10 yıl üretim kapasitesini 400 bine çıkaran tesis, özel günlerde adet sayısını yükseltiyor. Bu çiçeklerin tek bir özelliği var, topraksız su kullanılmadan üretilmesi. Antalya”da üretimi yapılan çiçekler, İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyükşehirler de gönderiliyor.

GÜBRESİZ, TOPRAKSIZ YETİŞTİRİLİYOR

Hiçbir kimyasal maddenin kullanılmadığı üretimde laleler gübresiz, topraksız su içerisinde büyütülüyor. Ziraat Mühendisi Anıl Yolcular, 1 dönüm yerde 400 bin adet çiçek ektiklerini belirterek, büyük bir alana daha ihtiyaçları olduğunu söyledi. Müşterilerin genelde sarı ve beyaz lale tercih ettiğini ifade eden Yolcular bunun nedeninse Mazhar Alanson”un şarkısından dolayı olduğunu belirtti. Yolcular, 8 renk lale ürettiklerini söyleyerek “Fiyat olarak bizden çıkışı 25-30 TL, marketlerde tanesi 100 TL civarında” diye konuştu.

SUDA YETİŞEN LALELER ÇOCUKLAR İÇİN RİSK YARATMIYOR

Gübresiz, topraksız suda yetiştirilen lalelerin evlerde rahatlıkla kullanılabileceğine dikkat çeken Yolcular, çocuklar için de bir risk oluşturmadığını aktardı.

21 GÜNDE HASAT VERİYOR

Hollanda”daki modeli hayata geçirdiklerini de belirten Yolcular, su kaplarına lale soğanlarını bırakıp soğuk su depolarında 4 ila 8 hafta boyunca 7-8 derecede beklettiklerini söyledi. Bu işlem sonrasında ise seraya çıkarılan laleler 21 ila 25 gün sonra hasat ediliyor.

Source: Haber Merkezi


Steag, İSKEN”de bulunan payını satmayı planlıyor

Bloomberg”in konuya yakın kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Steag ve sahibi İspanyol özel sermaye şirketi Asterion Industrial Partners, İskenderun Enerji”deki %51″lik hissesi için teklifler arıyor. Kaynaklar, tekliflerin 600 milyon dolar civarında gelmesinin beklendiğini, sürecin henüz erken aşamada olduğunu ve bir anlaşmanın gerçekleşeceğinin garantisi olmadığını söyledi.
İSKEN”in kalan yüzde 49″luk hissesi OYAK Birleşik Enerji AŞ”ye ait bulunuyor.

Source: Dünya Gazetesi


Virüslü domates alarmı! Tarımı bitiriyor ve insan sağlığına da zararlı

Son 45 gün içerisinde, Türkiye”nin gümrük kapılarında yapılan denetimlerde, ülkeye sokulmaya çalışılan virüslü domates tohumları ele geçirildi. 6 operasyon yakalanan tohumlardan 4″ü Çin, 1″i Tayland ve 1″i Hindistan menşeli. Yapılan incelemeler sonucu, bu tohumlarda “benekli mozaik virüsü” ve “kahverengi buruşuk meyve virüsü” tespit edildi. Her iki virüs de dünya genelinde tarım sektörü için büyük tehdit oluşturmakta ve en tehlikeli salgınlar arasında ilk 5″te yer almakta. TARIM BAKANLIĞI ALARMA GEÇTİ Türkiye gazetesinden Kaan Zenginli”nin haberine göre; Tarım ve Orman Bakanlığı, konuya ilişkin oldukça hassas davranıyor. Bugüne kadar sınır kapılarından virüslü tohumların geçişine izin verilmedi. Ancak, sınır kapılarına sürekli olarak bu tür tohumların gelmesi, tehdidin devam ettiğini gösteriyor. Bakanlık, gümrüklerdeki denetimleri sıklaştırarak, benzer vakaların önüne geçmeye çalışıyor. “RİSKLERE KARŞI HAZIRLIKLI OLUNMALI” Ziraat mühendisleri, virüslü tohumların Türkiye”ye girişinin engellenmesinin hayati önem taşıdığını vurguluyor. Türk tarımının bu tür salgınlara karşı korunması için hem sınır kontrollerinin artırılması hem de yerli tohum üretimine daha fazla yatırım yapılması gerektiği belirtiliyor. Aksi takdirde, benzer virüslerin Türkiye”de yayılması durumunda tarım sektöründe geri dönülemez kayıplar yaşanabileceği uyarısı yapılıyor. Konuyla ilgili açıklama yapan Ziraat Mühendisi Ayşegül Aslan “Türkiye, tarım alanında kendi kendine yeterliliğini korumak ve gıda güvenliğini sağlamak için bu tür tehditlere karşı daha fazla tedbir almak zorunda. Virüslü tohumların sınırlarda yakalanması sevindirici olsa da bu tür vakaların sıklığı endişe verici boyutlara ulaşıyor. Tarım Bakanlığı”nın yanı sıra çiftçiler ve ziraat mühendisleri de bu konuda bilinçlendirilmeli ve olası risklere karşı hazırlıklı olunmalı. Bu kadar kısa sürede sınırlarımızda yakalanan bu ürünlerin iyi niyetli olmadığı aşikâr. Ülke tarımını tehdit eden bir durum” diye konuştu. TOHUMDAN YAYILIYOR, ÖNÜNE GEÇİLEMİYOR Virüslü domates tohumlarının en büyük tehlikesi, tohumdan yayılması ve kontrol altına alınamaması. Ekildiği bölgede sadece domatesleri değil, tüm bitkileri kısa sürede yok ediyor. İlaçlama ile çözüm bulunamayan bu virüs, bulaştığı toprakta 5 yıl boyunca kalıyor. Aynı toprağa ne ekilirse ekilsin, hastalık yeni ürüne de bulaşıyor. Ayrıca, virüslü domateslerin tüketilmesi durumunda insanlarda yüksek dozda gribal hastalıklara sebep olduğu belirtiliyor. Virüslü tohumların Türkiye”ye “verimli, kısa sürede yetişen ve uygun fiyatlı” olarak pazarlanmaya çalışıldığı öğrenildi. Ancak bazı ziraat mühendisleri, bu durumun iyi niyetli olmadığını, Türk tarımına yönelik bilinçli bir hareket olabileceğini iddia ediyor. Zira, bu virüsler tarım tarihinin en tehlikeli salgınları arasında gösteriliyor. Türkiye”nin tarım alanında kendi kendine yeterli bir ülke olması, bu tür tehditlere karşı daha hassas olmasını gerektiriyor. 45 GÜNDE 6 DEFA YAKALANDI 15 Şubat 2025: Hindistan menşeli 110 kg domates tohumunun İstanbul Havalimanı”ndan Türkiye”ye girişi yapılmak istendi. Bakanlık ekipleri müdahalesiyle ürünler geldiği ülkeye geri gönderildi.13 Şubat 2025: Antalya havalimanından girişi yapılmak istenen Çin menşeli 11,5 kg domates tohumundayapılan kontrol ve alınan numunelerde Tomato mottle mosaic virus (ToMMV) tespit edildi.10 Şubat 2025: İstanbul havalimanından girişi yapılmak istenen Çin menşeli 6 kilo 901 gr domates tohumunda Tomato brown rugose fruit virus (ToBRFV) tespiti sebebiyle mahrecine iade edildi.10 Şubat 2025: İstanbul havalimanından girişi yapılmak istenen Tayland menşeli 8 kilo 497 gr domates tohumunda Tomato brown rugose fruit virus (ToBRFV) tespit edildi.23 Ocak 2025: İstanbul”dan girişi yapılmak istenen Çin menşeli 33,5 kg domates tohumunda, Tomato brown rugose fruit virus (ToBRFV) virüsü belirlendi.10 Ocak 2025: İstanbul”dan girişi yapılmak istenen Çin menşeli 16,2 kg domates tohumu, Tomato brown rugose fruit virus (ToBRFV) tespiti nedeniyle mahrecine iade edildi.

Source: Haberler


İşte bu yüzden çamaşır makinenizin kısa programını kullanmamalısınız

Çamaşır makinesindeki kısa program hız ve kolaylık arayanlar için en cazip seçeneklerden biridir. 15 ila 30 dakika içinde temiz giysilere sahip olmak, zaman açısından büyük bir avantaj sunuyor gibi görünse de bu fonksiyonun uzun vadede çeşitli dezavantajları bulunuyor.

Öncelikle, kısa programın verimliliği genellikle sınırlıdır ve bu programlar az kirli çamaşırlar için tasarlanmıştır. Bu programlarda yıkama süresinin kısaltılması nedeniyle su ve deterjanın etkili bir şekilde giysilere nüfuz etmesine yeterli zamanı tanımaz. Sonuç olarak, derin lekeler veya inatçı kirler, çamaşır döngüsü tamamlandığında hala giysilerde kalabilir. Aynı zamanda yıkama süresi kısaldığı için deterjanın tamamen durulanmaması da olası seçeneklerden biridir. Bu kalıntılar, zamanla cilt hassasiyeti olan bireylerde alerjilere veya tahrişlere neden olabilir.

GİYSİLERİN ÖMRÜNÜ KISALTIR

Giysilerin ömrü açısından da kısa programlar problem yaratırken, Kısa yıkama döngüsü, kumaşları daha yoğun bir şekilde temizlemeye çalışırken, aslında liflerin hızla aşınmasına neden olabilir. Bu, çamaşırların daha çabuk yıpranmasına ve kalitesinin düşmesine neden olur. Çevresel etkiler açısından da kısa programlar verimsizdir çünkü bu tür programlar genellikle daha az zaman almasına rağmen makinenin suyu ısıtma ve yıkama sürecindeki elektrik tüketimi genellikle değişmez. Hatta makinenin hızla işlem yapabilmesi için daha fazla çalışması gerekir, bu da toplamda daha fazla elektrik ve su tüketimi anlamına gelir. Yapılan araştırmalar, standart uzun programların uzun vadede daha verimli ve çevre dostu olduğunu gösteriyor.

Source: Derleyen: Özge Sivas


Nemrut Kalderası”ndaki bozayılar hikayeleştirildi

Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi çerçevesinde “Mükemmeliyet Ödülü” alan 2 bin 250 rakımlı Nemrut Kalderası bozayılarıyla ön plana çıkıyor.

Bitlis Eren Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şener Şükrü Yiğitler, kalderadaki Nemrut Krater Gölü çevresinde yaşamını sürdüren bozayıları konu alan “Derin Uykular Tatlı Rüyalar” adlı hikaye kitabı yazdı.

Doç. Dr. Yiğitler, gazetecilere, kızı İnci”nin isteği üzerine bozayıların yaşamını konu alan hikaye kitabı hazırladığını söyledi.

Kitapta hem küresel iklim değişikliği hem de küresel ısınma konularına okurların dikkatini çekmek istediğini belirten Yiğitler, şunları kaydetti:

“İçinde yaşadığımız bu coğrafyada kış uykusuna yatamayan ayılar hakkındaki haberler, beni bu kitabı yazmaya itti. Hikayeyi çevre duyarlılığına dikkat çekeceğini düşünerek yazdım. Bir arada yaşadığımız bu varlıklar, doğal yaşam alanlarında alışkanlıklarını sürdürerek, kış uykusuna yatarak ve çevre felaketlerinden uzak şekilde yaşamayı hak ediyor. Onlara bu doğal alanı ve alıştıkları gibi yaşama şeklini sunabilmemiz gerekir. Bu bakımdan bu kitabın bazı konulara parmak bastığını ve özel mevzulara girdiğinin farkındayım. Umarım okurlar da beğenerek okur.”

Nemrut Krater Gölü çevresinin ayıların doğal yaşam alanı olduğunu hatırlatan Yiğitler, “Kitabı 3 ile 8 yaş arası okurlar için yazdım. Çocuklarımız, anne ve babalarıyla bu kitabı okuyup heyecanlı bir maceranın tadını çıkarabilirler. İlk etapta 2 bin kitabı okurla buluşturduk.” dedi.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source: