Kazdağları’nda pes etmek yok
Danıştay, Kazdağları’nda maden projesine onay verse de yöre halkı yaşam alanları için direnişe devam ediyor. İş insanı Cengiz Holding’e ait Truva Madencilik şirketinin Çanakkale’deki Halilağa Bakır Madeni projesi için yeniden yargıya taşındı.
Kazdağları Ekoloji Platformu’nun, savcılığa şikayet listesi şöyle: Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Truva Bakır Maden İşletmeleri, Çevre Bakanlığı, ÇED İzin ve Denetim Genel Müdürlüğ ve ÇED raporunu hazırlayan heyet.
DOSYA İKİ AYDIR BEKLİYOR
Kazdağları Ekoloji Platformu adına konuşan Füsun Kayra, “Soruşturma dosyasına 2 ay sonra numara verildi. Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı dilekçeyi Bayramiç Adliyesi’ne gönderdi” dedi.
Kayra, “Köylüler görüşecek kimseyi bulamadılar. Telafisi imkansız zararlar verilirken konunun dosyanın işleme konulmamasının tercih edildiğini düşünüyoruz” iddiası da dikkat çekti.
Source: Haber Merkezi
Akkuyu’da Alman engeli aşıldı
Türkiye”nin 60 yıllık rüyası Akkuyu Nükleer Enerji Santrali”nin açılışını geciktiren Alman ambargosu aşıldı. Aralarında Alman Simens Enerji”nin Rusya”ya uygulanan ambargo nedeniyle Akkuyu”ya teslim etmediği kilit parçaların da aralarında bulunduğu önemli ekipmanlar Güney Kore ve Çin”den tedarik edildi. 100″ÜNCÜ GEMİ ULAŞTI Hong Kong bandralı gemi, dün Akkuyu Nükleer Enerji Santrali Doğu Kargo Terminali”ne demirledi. Gemideki yükler tırlara yüklenerek santral sahasına götürüldü. Akkuyu sahasına gelen 100. kargo gemisi olma özelliği de taşıyan geminin gelişi onuruna karşılama töreni düzenlendi. 100″üncü geminin gelişi için düzenlenen etkinliğe Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdürü Sergey Butckikh, Akkuyu Nükleer A.Ş. Liman Müdürü Okan Bozkurt, kargoyu getiren geminin kaptanı ve yetkililer katıldı. Törende konuşan Akkuyu NGS Genel Müdürü Sergey Butckikh, “Santral inşaatımıza ekipman taşıyan 100. gemiyi karşılamaktan mutluluk duyuyoruz” dedi. Ekipmanların sürekli ve engelsiz olarak teslim edilmesinin projenin devamı için çok önemli olduğuna dikkat çeken Butckikh, Akkuyu NGS”nin birinci güç ünitesinin devreye alma çalışmalarının devam ettiğini belirterek, şöyle konuştu: “Diğer ünitelerde, inşaat ve montaj çalışmaları sürüyor. Aynı zamanda NGS için ekipman ve malzeme sevkiyatları da devam ediyor. Kısa süre önce Doğu Kargo Terminali”ne ilk taze yakıt sevkiyatı ile ikinci güç ünitesi için bir taşıma geçidi, üçüncü güç ünitesi için de bir polar vinç teslim edildi. Yakında üçüncü güç ünitesinin reaktör bölümü için ekipman ve dördüncü güç ünitesi için türbin üniteleri dahil olmak üzere sahada yeni kargolar bekliyoruz.” 100 BİN TON KARGO GELDİ Doğu Kargo Terminali”nin 2019″da faaliyete geçtiğini ve santralin en önemli lojistik altyapısı olduğunu dile getiren Butckikh, “Terminal, işletimi sırasında halihazırda 100 bin tondan fazla kargo kabul etti. Farklı ülkelerden gemileri kabul ediyoruz ve bugün ilk kez Çin Halk Cumhuriyeti”nden bir kargo gemisini Akkuyu Nükleer Güç Santrali limanında ağırladık” dedi. Butckikh, Akkuyu NGS için önemli bir yükün, deniz yoluyla güvenilir şekilde teslim edildiğini söyledi. Güç ünitesindeki ana inşaat işlerinin tamamlandığını dile getiren Butckikh, “Aralık 2024″te, makine dairesindeki önemli bir aşama olan türbin montajını tamamladık. Türbin artık işletmeye hazır. Uzmanlarımız boru hatlarını ve altyapı şebekelerini kuruyor. İkinci güç ünitesinin reaktör ünitesinin ana ekipmanı kuruldu. Üçüncü güç ünitesinde reaktör kabı tasarım konumuna yerleştirildi. Dördüncü güç ünitesinde reaktör şaft ekipmanları inşa ediliyor. Tesislerin hazır olma durumu yüzde 95″in üzerinde” dedi. Akkuyu Nükleer A.Ş. Liman Müdürü Okan Bozkurt da, “Çin Halk Cumhuriyeti”nin Taicang Limanı”ndan Kore Cumhuriyeti”nin Gunsan Limanı”na uğrayarak terminale gelen gemi, sahaya güvenli olarak şalt sahası ve turbo jeneratör tesisi bileşenlerinden oluşan bir parti ekipman teslim etti” diye konuştu. 20 MİLYAR DOLARLIK PROJE Akkuyu NGS, Türkiye”nin 10″dan fazla ilinde bulunan, sivil ve sanayi altyapı tesisleri dahil olmak üzere 12 milyonu aşkın tüketiciye elektrik sağlayacak. İnşaat sahasının alanı 11 kilometrekare olup, santralin inşasında yaklaşık 25 bin kişi görev alıyor. 20 milyar dolarlık proje, Rusya ve Türkiye”nin Yap-Sahip ol-İşlet modeliyle hayata geçirdiği ilk nükleer proje özelliğini taşıyor. Akkuyu tamamlanıp işletmeye alındığında Türkiye”nin elektrik ihtiyacının yüzde 10″unu karşılayacak.
Source: Yusuf Özdemi̇r
Müsilaj kâbusu geri döndü
Çanakkale Boğazı”nda 2020 yılında Marmara Denizi”ni de etkisi altına alan müsilaj 5 yıl sonra Çanakkale Boğazı ve Çanakkale kıyılarını tekrar kaplamaya başladı. Yeniden görülmeye başlayan müsilajın artış göstermesi endişeye yol açtı. Çanakkale”de hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi müsilajı artıran nedenlerden biri oldu. 1 AYDIR AĞ ATAMIYORLAR Çanakkale Boğazı”nda görülen müsilaj çevresel etkinin yanı sıra denizde balıkçılığı da etkiledi. Balıkçılar Çanakkale bölgesinde 1 aydır denize ağ atamıyor. ÇOMÜ Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz, müsilajın Kasım”dan sonra Aralık ayı gibi Marmara Denizi”ni sarmaya başladığını söyledi. BALIKLARDA ZEHİR YOK Müsilajın ilk Erdek Körfezi”nden başladığını belirten Prof. Dr. Adnan Ayaz, “Şu anda bütün Marmara Denizi”ni maalesef kapladı. Bu işin en büyük mağduru da balıkçılar oldu. Şu anda Marmara Denizi”nde, Çanakkale kıyılarında Bozcaada”ya kadar, Gökçeada kıyıları, Saros Körfezi”ne kadar müsilajdan etkilenmiş durumda ve balıkçılar ağlarını denize indiremiyor. Tahminen 1 Temmuz ile 15 Temmuz arasında müsilajın denizde bakteriler tarafından parçalanarak yok edileceğini düşünüyorum. Suların sıcaklığına göre tabi bu değişecektir” dedi. Çanakkale”de müsilaj nedeniyle balıkçılıkların 1 aydır ağlarını denize bırakamadıklarını da kaydeden Prof. Dr. Ayaz, “Gırgır tekneleri şu an paydosu çekti. Ağlarımızın gözlerini kapadığı için balık yakalamıyoruz. Maalesef dip balıkları için demiyorum ama pelajik balıklar kendilerine müsilajın zarar vermeyeceği şekilde ortamdan kaçıyor. Dip balıklarında herhangi bir değişiklik olduğunu düşünmüyorum. Müsilajın balıklara herhangi bir zehir etkisi bulunmadığını söyleyebilirim. Zaten Tarım ve Orman Bakanlığı da bu konuda balıklardan örnek alıp herhangi bir sıkıntı var mı, yok mu sürekli testler yapıyor” dedi. İHA
Source: Sabah
Gaziantep”te tanımlanamayan cisim iddiası uçuşları durdurdu
Gaziantep Havalimanı”nda saat 22.00 sıralarında bir uçakta pilotlar yaklaşık 8-10 bin feet irtifada ışıklı ve tanımlanamayan, radar da görünmeyen bir cisim rapor etti. Durumun hava trafik kontrol kulesine iletilmesi üzerine tedbir amaçlı uçuşlar durduruldu. Uçuşların durdurulması sonrası bir uçakta yaşananlar ve pilotların anonsları ise cep telefonu kamerasına yansıdı. Durdurulan uçuşlar 3 saat sonra tekrar başlatıldı
Uçuşların durdurulması sonrası havalimanı ile çevresinde araştırma yapıldı. Araştırmalar sonucunda olumsuz bir durumun olmaması üzerine yaklaşık 3 saat durdurulan uçuşlar tekrar normal seyrine başladı. Dron ihtimali üzerinde durulan tanımlanamayan cisim ile ilgili araştırmaların sürdüğü bildirildi.
Source: Dünya Gazetesi
İlaçlama işe yaramıyor, bulaştığı toprakta yıllarca kalıyor: En tehlikeli virüslü tohum Türkiye”ye gönderildi
Türkiye”de gıda güvenliği son yılların en büyük tartışmalarına neden olurken, son 45 günde sınırda yakalanan 6 farklı tohum ürününde virüs bulunması, sebze ve meyve üreticilerinde paniğe neden oldu.
Son olarak Hindistan”dan gönderilen 110 kiloluk domates tohumu içerisinde benekli mozaik virüsü ile kahverengi buruşuk meyve virüsü (ToBRFV) tespit edilirken, Kahverengi buruşuk meyve virüsünün son yılların en tehlikeli durumlarından biri olduğuna dikkat çekildi.
İSRAİL TÜM SERA ÜRÜNLERİNİ BU VİRÜS YÜZÜNDEN KAYBETTİ
Gıda Bülteni”nde yer alan habere göre; kahverengi buruşuk meyve virüsü (ToMMV) sebzeler için en tehlikeli virüslerden biri olarak biliniyor. Tohumun yüzeyine değil içine yerleşen virüse karşı doğrudan koruyucu bir tedbir bulunmuyor. İlaçlama işe yaramıyor. Bulaştığı toprakta yıllarca kalabiliyor. Ürün kullanılmaz oluyor.
Bu virüs, özellikle sera tipi üretim yapan işletmelerde sebze ve meyvelerin kullanılamaz hale gelmesine neden olmakta. Bitkilerin meyvelerinde oluşturduğu belirtiler (meyveler sarı veya kahverengi lekeler gösterir ve buruşuk meyve) nedeniyle söz konusu ürünler pazarda dolaşıma sokulamaz ve üreticiler için ciddi bir ekonomik tahribata neden olur. Virüs İsrail’de bir yıl içerisinde neredeyse ülke çapındaki tüm domates seralarına yayılırken, iç pazarda üretilen meyvelerin ticaretini durma noktasına getirmişti.HİNDİSTAN”A İADE EDİLDİ15 Şubat 2025 tarihinde İstanbul Havalimanı”ndan Türkiye”ye girişi yapılmak istenen sevkiyatta 110 kilogramlık virüslü domates tohumu olduğu anlaşıldı. İnspektörler yardımıyla tespit edilen zararlı tohumlar, sınırdan geri çevrilerek Hindistan”a iade edildi.
Source: Haber Merkezi
Kıyamet balığı yine karaya vurdu! Bu kez çok daha yakında
Mitolojide felaketlerin habercisi olarak bilinen ve halk arasında “kıyamet balığı” olarak adlandırılan kürek balıklarından bir tanesi yine karaya vurdu. Yakın zaman önce ABD ve Meksika”da görüntülenen kürek balığı (oarfish) bu kez diğer noktalara göre ülkemize daha yakında olan Kanarya Adaları”nda kıyıya vurdu.
Ağustos ve Kasım”da ABD”de kıyıya vuran kürek balıklarının ardından bu, yakın zamanda teyitlenen üçüncü “kıyamet balığı” vakası oldu ve şimdiye kadarki en yakında görüntülenen balık olarak kayıtlara geçti.
NEDEN KIYAMET BALIĞI DENİYOR?
Derin denizlerin gizemli sakinlerinden biri olan kürek balıkları, genellikle 200 ila 1000 metre arasında yaşar. Ancak zaman zaman su yüzeyinde ya da kıyılarda görülmeleri, halk arasında felaketlerin habercisi olarak yorumlanır.
Başta Japon kültürü olmak üzere birçok kültürde “kıyamet balığı” olarak adlandırılan bu türün, büyük depremler ve tsunamiler öncesinde ortaya çıktığına dair inanışlar yer alır. Bu inanış, özellikle geçmişte yaşanan doğal afetler öncesinde kürek balıklarının kıyıya vurmasıyla daha da güçlenmiştir.
Source: Derleyen: Mustafa Balcı
Sanayinin enerji verimliliği ihtiyacına yerli teknoloji çözümü
Türkiye son 22 yılda OECD ülkeleri arasında sanayi üretimini en fazla artıran ülke konumunda yer alırken, sanayiciler de yaratılan endüstriyel katma değeri verimlilik odaklı ve çevre dostu politikalarla optimize etmek için dönüşüyor. Farklı sektörlerde üretim gerçekleştiren birçok sanayi tesisi ise dönüşüme enerji kaynaklarından başlıyor. Türkiye’nin önde gelen endüstriyel buhar kazanı üreticilerinden Çiftel Kazan, yenilikçi mühendislik çözümleri ve patentli teknolojileriyle bu dönüşümde önemli bir rol üstleniyor. Teknolojik sistemleriyle 3 adet incelemeli patente sahip şirket, sanayide uzun ömürlü kullanım avantajları sağlayan güvenilir bir teknoloji olarak bilinen hederli ve su borulu buhar kazanlarını döner ızgaralı sistemlerle birleştirerek işletmelere maksimum yakıt tasarrufu ve emisyon kontrolü sunuyor. “Buhar kazanlarının ömrünü uzatıyor ve işletmelere büyük maliyet avantajı sunuyoruz”
Çiftel Kazan Kurucusu Tuncay Şahin, konuya dair şu açıklamada bulundu: “Sanayi tesislerinin en büyük ihtiyaçlarından biri, yüksek verimli, uzun ömürlü ve güvenli buhar kazanları. Yıllardır bu sektörde edindiğimiz bilgi birikimi ve mühendislik tecrübemizle, sanayinin gereksinimlerine en iyi şekilde yanıt verecek çözümler üretmeye odaklandık. Çiftel Kazan olarak, Türkiye’de yalnızca bizim ürettiğimiz hederli, su borulu ve döner ızgaralı buhar kazanıyla sektörün karşılaştığı en büyük sorunlardan biri olan boru hasarlarını ortadan kaldırıyoruz. Geleneksel D tipi su borulu kazanlarda zamanla oluşan boru hasarları, buhar domunun içine girilerek körleme yöntemiyle kapatılmaya çalışılıyor. Ancak bu yöntem, verimi düşürüyor ve kapasite kaybına yol açıyor. Bizim geliştirdiğimiz heder sistemi, boruların kolayca değiştirilmesini sağlayarak buhar kazanlarının ömrünü uzatıyor ve işletmelere büyük maliyet avantajı sunuyor.” “Sanayi üretimleri için verimli ve güvenilir bir alternatif yarattık” Şahin, “Piyasada su borulu kazan olarak bilinen birçok model, gerçekte tam anlamıyla su borulu buhar kazanı değildir. Hibrit tipi kazanlar, hem alev duman borulu hem de su borulu yapıları birleştiren sistemlerdir. Ancak bu kazanlar, belirli bir basınç aralığında çalışabilse de, tamamen su borulu sistemlerin sunduğu emniyetli yapı ve yüksek basınç dayanıklılığına sahip değil. Sahada edindiğimiz tecrübeler ve mühendislik çözümlerimiz doğrultusunda, bu kazanlarda yaşanan sorunları gözlemledik ve tümünü ortadan kaldıracak bir sistem geliştirmeye karar verdik. Tam da bu noktada, heder sistemi ile tamamen su borulu, yüksek basınç dayanıklılığına sahip ve uzun ömürlü bir kazan tasarladık. Bu sayede sanayi işletmelerinin yüksek maliyetli çözümlere yönelmesine gerek kalmadan, verimli ve güvenilir bir alternatif yarattık” diyerek sözlerine şunları ekledi: “Su borulu buhar kazanlarının avantajlarının birinci sırasında patlama riski taşımamaları bulunuyor. Heder sistemiyle tasarladığımız bu kazanlar, yüksek basınç altında güvenli çalışmayı garanti ediyor. Geleneksel sistemlere kıyasla, çok daha dayanıklı bir yapıdan oluşuyor. Yalnızca bizim üretebildiğimiz bu sistemi tasarlarken, dünyanın en güvenilir buhar kazanlarından ilham aldık. Ancak bu kazanlar, yüksek maliyetleri nedeniyle pek çok işletme için erişilebilir değil. Biz, bu teknolojiyi yerli üretimle daha ekonomik hale getirdik. Var olanı geliştirerek daha kompakt bir sisteme dönüştürdük ve patentini aldık.”
“Bu sistemle emisyonları düşürüyor ve çevre dostu bir çözüm sunuyoruz” Yüksek maliyetleri nedeniyle akışkan yataklı buhar kazanlarının her işletmeye uygun olmadığının da altını çizen Tuncay Şahin, “Döner ızgaralı hederli buhar kazanı, akışkan yataklı kazanlara alternatif olmakla birlikte birçok düşük kapasitede üretim yapan şirketlere de uygun tasarlanabiliyor. Basınç skalası su borulu dizayna sahip olduğu için geniş. Bu sistem yüksek verimli, çok geçişli tasarımıyla ısı kayıplarını minimize edip yakıt tüketimini en aza indiriyor. Döner ızgaralı yakma teknolojisi, verimli bir yanma sağlayarak emisyonları düşürüyor ve çevre dostu bir çözüm sunuyor. Arka grup ekonomizer ve reküperatör sistemleri sayesinde ise ısı enerjisi en verimli şekilde geri kazanılarak sistemin toplam verimi en üst seviyeye çıkarılıyor” şeklinde konuştu. Ar-Ge yatırımlarıyla büyümeye devam edecek Sanayi tesislerinin yüksek verimli, düşük maliyetli, uzun ömürlü ve çevre dostu bir buhar kazanına yönelik ihtiyacının giderek arttığını aktaran Şahin, “Tasarladığımız sistemle sanayinin enerji verimliliği ihtiyacına kalıcı bir çözüm sunuyoruz. Türkiye’nin her bölgesine ve uluslararası pazarlara hizmet veriyoruz. Gıdadan tekstile, kimyadan kağıda, enerjiden ağır sanayiye kadar geniş bir müşteri portföyüne hitap ediyoruz. 1986’dan bu yana faaliyet gösteren köklü bir endüstriyel kazan üreticisi olarak, Ar-Ge çalışmalarımız sonucunda geliştirdiğimiz patentli kazan sistemlerini sanayi tesislerinde yaygınlaştırmayı, yeni yatırımlarla büyümeyi planlıyoruz” ifadelerini kullandı.
Source: Dünya Gazetesi
Batı”nın LNG ithalatı 135 milyar metreküpe geriledi
AA muhabirinin, Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü”nün (IEEFA) Avrupa”nın LNG piyasasına ilişkin raporundan yaptığı derlemeye göre, yenilenebilir enerji yatırımları, gaz talebindeki azalma ve boru hattı gaz ithalatındaki artışın bu düşüşte etkili olduğu ifade edildi.Buna göre, Avrupa”nın toplam gaz talebi 2021-2024 arasında yüzde 20 oranında azaldı. 2024 genelinde talep yatay seyretmesine rağmen, kasım ve aralık aylarında talepte görülen artış dikkati çekti.Avrupa”da gaz depolama tedbirlerinin arz şoklarını büyük ölçüde absorbe ettiği ve özellikle kış aylarında arz güvenliğini artırdığı kaydedilen raporda, AB gaz depolarının doluluğunun geçen yıl sonunda yüzde 72,16 olduğu bildirildi.Aralıkta gaz talebindeki artışa rağmen LNG ithalatının 2023″ün aynı dönemine göre yüzde 3, 2022″ye göre ise yüzde 17 daha düşük olduğu kaydedildi.- LNG ALTYAPI YATIRIMLARI TALEBİN ÜZERİNDE BÜYÜYORRaporda, geçen yıl Avrupa”daki LNG yeniden gazlaştırma kapasitesinin yalnızca yüzde 6 oranında arttığı, ancak toplam kapasitenin 2021″den bu yana yüzde 29 oranında büyüdüğü aktarıldı.IEEFA raporuna göre, 2021-2030 arasında LNG ithalat kapasitesinin yüzde 60 oranında artması beklenirken, düşen talep nedeniyle bu altyapının kullanım oranının 2030″a kadar ortalama yüzde 30 seviyesine inebileceği öngörüldü. AB”nin LNG terminallerinin ortalama kullanım oranının 2023″te yüzde 58 iken, 2024″te yüzde 42″ye düştüğü ifade edildi.- LNG TALEBİ ZİRVEYİ GÖRDÜ MÜ?Geçen yıl Avrupa”nın LNG ithalatının yüzde 19 azalarak 135 milyar metreküp, AB”nin ise yüzde 16 azalışla 112 milyar metreküp olduğu belirtilen raporda, LNG”nin Avrupa”nın toplam gaz tüketimindeki payının yüzde 30, AB”de ise yüzde 34 olduğu kaydedildi. Bu oranların 2023″te sırasıyla yüzde 37 ve yüzde 40 seviyesinde olduğu hatırlatıldı.Öte yandan, raporda Avrupa”nın doğal gaz tüketiminin 2024″te son 11 yılın en düşük seviyesinde olduğu bilgisi paylaşıldı.Bununla birlikte, enerjide Rusya”dan bağımsız hale gelmek isteyen ve bu yönde açıklamalar yapıp politikalar belirleyen Avrupa”nın, Rus gazından tamamen kopamadığı aksine ülkeden ithal ettiği LNG miktarının arttığı gözlendi.Raporda, AB üyesi ülkelerin geçen yıl LNG ithalatının yarısına yakınını (50 milyar metreküp) ABD”den gerçekleştirdiği, Rusya”dan LNG ithalatının da bir önceki yıla göre yüzde 18 yükseldiği kaydedildi.Rusya”dan yapılan ithalatın yüzde 81 oranında artmasıyla Fransa, 2024″te İspanya”yı geçerek Avrupa”nın en büyük Rus LNG ithalatçısı haline geldi.IEEFA”ya göre, 2025″te Avrupa”nın LNG ithalatının yüzde 17 oranında artarak 158 milyar metreküpe ulaşması bekleniyor.Ancak bu seviyenin 2022″nin gerisinde kalması nedeniyle Avrupa”nın LNG talebinde zirveyi daha önce görmüş olabileceği değerlendiriliyor.Raporda, bölgesel iş birliğiyle mevcut altyapının daha verimli kullanılmasının Avrupa”nın enerji arz güvenliğini artırabileceği vurgulandı.AB”nin fosil yakıtlara bağımlılığı azaltma çabalarının önemi vurgulanan raporda, geçen yıl rüzgar ve hidroelektrik üretiminin arttığı, güneş enerjisi üretiminin rekor seviyeye ulaştığı ve fosil yakıt bazlı üretimin azalmaya devam ettiği kaydedildi.
Source: Www.star.com.tr