Orman Genel Müdürlüğü: 8 yangın kontrol altına alındı
Orman Genel Müdürlüğü”nün sosyal medya hesabından yapılan paylaşıma göre, yangınların yaşandığı iller arasında Bursa”nın İnegöl ilçesi, Çanakkale”nin Ezine bölgesi, Sakarya”nın Söğütlü ilçesi, Hatay”ın Hassa ilçesi, Muğla”nın Marmaris ilçesi, İzmir”in Dikili ve Narlıdere ilçeleri ile Manisa”nın Saruhanlı ilçesi yer aldı.
“Yangınların yüzde 50″si tarım alanlarında başlıyor”
OGM, bu yangınlardan 5’inin kırsal alanlarda başlayarak ormanlık bölgelere sıçradığını belirtti. Kurum, yangınların yüzde 50’sinin tarım alanlarında başladığına dikkat çekerek, küçük ihmallerin büyük felaketlere yol açabileceği uyarısında bulundu.
Lütfen duyarlı olalım, geleceğimizi ateşe atmayalım” çağrısında bulunan Orman Genel Müdürlüğü, vatandaşları yangınlara karşı dikkatli ve tedbirli olmaya davet etti.
Source: Anka
Zeytin
Bugün size, ikisi de yurtdışından, ama ikisi de Türkiye’ye dair, iki fotoğraf göstereceğim.
Birincisi Almanya’dan, hani “Almanya bizi kıskanıyor” deniyor ya, işte o Almanya’dan, bir marketin broşürü, Türkiye’de beş yıldızlı otelde, sekiz gün, her şey dahil, 199 euro.
Turizm malum, bütün dünyada turizm, bizde durizm… Turist adı üstünde, turlayan insan, bize gelenler durist, uçakla gelip her şey dahil otele yerleşirler, hiçbir yeri turlamadan, çarşıya bile çıkmadan, otelde dururlar.
Sabahın köründen gecenin kör karanlığına kadar tıkınırlar, canlı müzik eşliğinde doluştukları açık büfelerde trafik levhası ebatlarındaki tabaklara dönerin üstüne şöbiyet, balık buğulamanın yanına lahmacun, ıspanaklı krepin altına şiş kebap, karpuzla turşuyu yan yana doldurup, birer lokma tadarlar, gerisini komple çöpe atarız.
Kulaklarından fışkıracak kadar içip, dünyanın en güzel plajlarında kulaç atarken, ekmek arası sucuk, haşlanmış mısır ve dondurma servisi alırlar.
Şezlongta keyifle popolarını kaşırken, iskelede piyano çalar, fıstıklı lokumla ikram edilen Türk kahvesini buzlu bira eşliğinde yudumlarlar.
Benim diyen spor kulüplerinde bile bulunmayan özel havalandırmalı salonlarda bisiklet çevirip, saunada kavun, çilek, karadut atıştırarak ter atarken, hamamda meyve kokteyliyle serinleye serinleye kese attırırlar.
Hava kararınca antik tiyatro büyüklüğünde tribünlere oturup, kağıt helvalarını kemire kemire Brezilya’dan Küba’dan Çin’den getirilen şov gruplarını seyrederler, kumsalda yakılan romantik ateşin etrafında viskiyle sosis yiyerek, dansözle göbek atarlar.
Daha bismillah birinci günün gecesinde odalarına giderken, hepsi en az üçer kilo almıştır ama, aman maazallah aç kalmasınlar diye, geceyarısından sabahın ilk ışıklarına kadar çorba ve ekmek arası köfte servisi vardır, kafalarını koydukları yastığı çikolata, yan sehpaya kraker çeşitleri, orta sehpaya bol bol meyve ve kırmızı, beyaz, rose, üç şişe şarap bırakılır.
Çarşafları her gün değiştirilir, havluları her gün değiştirilir, isterlerle 24 saat kesintisiz klima çalışır, isterlerse 24 saat yıkanırlar, şampuan zaten sebil.
Sekiz gün, hepsi dahil, 199 euro.
Yani, dokuz bin lira.
Herhangi bir Avrupalı -sekiz gün- kendi evinde bile kalamaz bu paraya!
Bu kadar yeme içmeyi -sekiz gün- eğlenceyi zaten satın alamaz da, barınayım dese, bu paraya boş konteyner bile kiralayamaz.
(Cennet gibi ülkemizi her şey dahil saçmalığıyla ucuzlata ucuzlata bu hale getirdik, sekiz günlüğü sadece 199 euro, üstelik, bu paranın en az yarısı gidiş dönüş uçak biletine, transferlere, tur operatörlerine filan gidiyor, otele kala 100 euro civarında para kalıyor, günlüğü anca 12 euroya geliyor, -temmuz ağustos döneminde lütfedip bu fiyatları biraz daha yukarı çekiyorlar-, sektör öylesine batık ki, turizm bakanımız yatıyla Yunanistan’da dolaşırken, burada günlüğü 12 euroya bile razıyız.)
İkinci fotoğraf, değerli arkadaşım Turgut Erat tarafından İsviçre’de bir markette çekildi.
Saksıda, küçük bir zeytin ağacı, 799 İsviçre frangı.
Yani, 39 bin lira.
Sen yandaşa maden sahası açmak için, yandaşın oteline inşaat alanı açmak için zeytinlikleri kesiyorsun, zeytinlikleri canının istediği gibi kesebilmek için zorlaya zorlaya illa kanun çıkarmaya çalışıyorsun, zeytinlikleri yok edip diktiğin otelleri anca günlüğü 12 euroya veriyorsun, elin oğlu o zeytin ağacının tanesini 799 İsviçre frangına satıyor.
Türkiye’de sekiz günü 199 eurodan beş yıldızlı otelimizde bir ay kaldığın parayla, Avrupa’da bir tek zeytin ağacını bile alamıyorsun.
(Maden açısından bakarsak… Bir ton kömür 400 dolar, kömür ocağının verimli işletme ömrü taş çatlasın 50 yıl, bir ton zeytinyağı 10 bin dolar, zeytin ağacının aralıksız zeytin verdiği ömrü üç bin yıl, hangisinin mantıklı olduğunu kavrayabilmek için maden mühendisi veya ziraatçı olmaya gerek yok, ilkokul seviyesinde matematik yeterli.)
Peşkeş şehvetine kapılanlar için, veya kafasına dank etmeyenler için yapabileceğimiz herhangi bir şey yok ama, yurdumuza kıyamadığımız için yine de soralım… Bahçesine zeytin dikmek için beş yıldızlı otelden daha fazla para ödeyen bir medeni kültür, senin zeytin kesip beton diktiğin yere tatile gelip para öder mi?
Source: Yılmaz Özdil
Korkup ertelediler
Maden yasa teklifinde yer alan zeytinlikleri hedef alan düzenleme Meclis’te önümüzdeki hafta görüşülecek. Geçen hafta TBMM Sanayi ve Ticaret, Enerji ve Tabi Kaynaklar Komisyonu’nda yumruklu kavgaya neden olan ve sabaha kadar çalışılarak kabul edilen maden düzenlemesinin Genel Kurul gündemine alınması bir hafta ertelendi. Dün Meclis gündemine İklim Kanunu alındı. Değişikliğin sebebi sonradan ortaya çıktı. TBMM Genel Kurulu’nu DEM Partili Pervin Buldan’ın yönetmesi nedeniyle yasa görüşmelerinde kriz çıkmasını engellemek için maden yasası haftaya AKP’li Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın nöbetine bırakıldı.
Ülkenin dört bir yanından gelen köylüler, çiftçiler ve çevreciler, zeytinlikleri madencilik faaliyetine açması öngörülen kanun teklifini, TBMM Dikmen Kapısı önünde protesto etti. Vatandaşlar, ellerinde Türk bayraklarının yanı sıra “Talana dur de”, “Havama, toprağıma, suyuma dokunma” yazılı dövizler taşıdı.
Komisyondan geçen ve Genel Kurul’da görüşülecek olan yasa, başta zeytinlikler ve orman alanları olmak üzere doğayı maden talanına açıyor. Ormanları da hedef alan teklif, muhafaza ormanları da dahil tüm ormanlarda maden arama iznini kolaylaştırıyor.
Özgür Özel başkanlığındaki CHP grubuna kanun teklifine karşı çıkan köylüler de katıldı.
Prof. İlber Ortaylı Sözcü TV’de katliam kanuna isyan etti: Ağacı taşıyacağız diyen adam zeytini tanımıyordur
Zeytin ağaçlarının taşınabileceğini söyleyenlere isyan eden Prof. Ortaylı “Bu lafı edene gülerim. Zeytini tanıyor mu?” dedi.
AKP’nin zeytinlik alanlarda madenciliğin önünü açan tartışmalı yasa teklifinin komisyondan geçmesine bir tepki de Prof. İlber Ortaylı’dan geldi. SÖZCÜ TV’de Serap Belovacıklı’nın sorularını yanıtlayan Ortaylı, iktidarı kastederek şöyle konuştu:
ZEYTİN MEDENİYETTİR
“Sen nasıl zeytine karşı bu kadar küstah davranırsın? Zeytin medeniyettir, son derece besleyicidir. Zeytin nankörleri hiç sevmez. Zeytinlik vatan toprağıdır, koruyun” dedi. Zeytinliklerin taşınabileceğini söyleyenlere karşı da Ortaylı şunları söyledi: “Zeytini taşıyacağını söyleyen adam zeytin ağacına kaç kere çıkmış acaba veletken? Tanıyor mu acaba ağacı. Bu lafı edene gülerim. Taşımak fevkalade zor bir iştir. Zeytin ağacı hele çok istisnai olarak taşırsın. İspanya’da oldu o taşımaya kalktılar, yürümedi. Şimdi ancak törenler için sanat olayı için yerler yarattılar. 1000 yaşına gelmiş ağaç kolay mı taşımak.”
Mücahit Taha Özkaya
Ağaçlar taşınır diyen paralı rapor vermiş
Yasa teklifi hakkındaki tartışmalar devam ederken Nevşin Mengü’nün yayınına katılarak ‘zeytin ağacı taşınabilir’ diyen profesörün maden şirketi için rapor hazırladığı ortaya çıktı. Evrensel’deki habere göre söz konusu profesör Mücahit Taha Özkaya’nın doçent olduğu dönemde Kale Maden Şirketi için parayla rapor hazırladığını açıkladı.
Zeytin katliamına karşı ülke ayakta
İZMİR: İzmir’de Emek ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, “Zeytinime Dokunma” eylemi düzenlendi.
Zeytinliklerin madencilik projelerine açılmasını öngören yasa teklifi Türkiye’nin farklı şehirlerinde de protesto edildi.
İSTANBUL: Eylemde, “Sermayenin iklim kanununa geçit vermeyeceğiz” denildi.
Samsun, İzmir, İstanbul, Muğla başta olmak üzere meydanlarda toplanan vatandaşlar “Toprağıma dokunma” dedi.
SAMSUN: Samsun Tarım Orkam-Sen Şube Başkanı Erdem Avcı teklifin doğayı, tarımı ve yaşamı tehdit ettiğini söyledi.
Samsun’da bir araya gelen vatandaşlar, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını öngören kanun teklifine tepki gösterdi.
Çevreciler ve köylüler Fethiye’de kaymakamlık binası önünde ve Foça’da ise PTT önünde bir araya geldi.
İklim Adaleti Koalisyonu ve birçok çevre ve emek örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu “Toprağımızı Vermeyeceğiz İstanbul Kampanya Grubu”, Kadıköy İskelede Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması yaptı. (ANKA)
Source: Veli Toprak
CHP’nin muhalefet şerhinde, zeytin ağaçlarının 10 yıllık kömüre feda edileceğine dikkat çekildi: Torbadan BAE çıktı
CHP, Muğla Milas ile Yatağan’daki zeytinlikleri madenciliğe açan “torba teklife” karşı 92 sayfalık muhalefet şerhi yazdı. Teklif, geçen hafta TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda 26 saatlik rekor süreli görüşmelerin sonunda tüm itirazlara karşın kabul edilmişti. Teklifin anayasaya aykırı olduğuna işaret edilen şerhte, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın ülkede rüzgâr ve güneş enerji altyapısını artıracaklarını ifade ederken “süper izin” adı altında bir kavramı dile getirdiği anımsatıldı. “Süper izin” uygulamasının, BAE ile imzalanan enerji işbirliği anlaşmasıyla da ilişkili olduğuna işaret edilen şerhte, “Bu anlaşma, 18 ay boyunca rakipsiz proje imkânı, kolaylaştırılmış izin süreçleri ve döviz üzerinden alım garantilerini içermektedir. Bu ‘kapitülasyonlar’, Türkiye’nin yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin yağmalanmasının önünü açmaktadır” dendi. ANLAŞMA-TEKLİF BAĞLANTISI Şerhte, imzalanan anlaşmada yer alan, “Türkiye Cumhuriyeti, izinlerin, ruhsatların ve çevresel etki değerlendirme sürecinin alınmasında kolaylık ve destek sağlayacaktır” maddesiyle, Türkiye’nin mevzuatının BAE şirketleri için “esnetileceğinin” açıkça taahhüt edildiğine işaret edildi. Aynı yaklaşımın Çin ile yapılan anlaşmalarda da sergilendiği bildirildi. Sözleşme metinlerinin ise “devlet sırrı” gibi saklandığı kaydedildi. Şerhte, teklifin, “BAE ve diğer ülkeler ile yapılan sözleşmelerle verilen taahhütlerin yasal altyapısını oluşturacak ‘süper izin’ düzenlemesini” de içerdiği belirtildi. “Süper izin” kavramının, “ÇED kararı, orman izni, tarım izni” ve “imar izni” gibi onayların hızlıca verilmesini ifade ettiğine dikkat çekilen şerhte, “Süper izin ile kanun teklifinde, ‘ÇED gerekli değildir’ kararı fiilen sıradanlaşmaktadır. ÇED gereklidir/gerekli değildir kararı almaya yönelik sürecin göstermelik hale düşürüleceği ortadadır” dendi. Şerhte, “süper izin” olarak tanımlanan sürecin, sadece izin sürelerini hızlandırmaktan ibaret olmadığı da vurgulanarak “Söz konusu planlama kapsamında alım garantisi, teşvik ve tahkim düzenlemeleri öngörülmektedir. Bu aşamada izin süreçlerini hızlandırmaya yönelik hükümler içeren kanun teklifi sunulmuş olsa da önümüzdeki dönemde bu yönde de değişiklikler içeren kanun tekliflerinin de TBMM’ye sunulması ihtimali güçlüdür” dendi. Teklifin ekinde yer alan harita ve koordinat listelerinin Limak-İçtaş ortaklığındaki Yeniköy ve Kemerköy Elektrik Üretim Santralları ve kömür madeni sahaları ile AYDEM’e ait Yatağan Termik Santralı ve kömür maden sahalarını içerdiği belirtildi. Düzenlemenin Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa’ya da açıkça aykırı olduğuna işaret edilen şerhte, maddenin yasalaşması durumunda elde edilecek kömürün, termik santrallarını sadece 10 yıl götüreceği kaydedildi. “ADRESE TESLİM” Şerhte, TBMM’nin hiçbir kişi, zümre ya da grubun çıkarına özel, kamu yararına hizmet etmeyen yasal düzenleme getiremeyeceği, maddenin açıkça “adrese teslim bir düzenleme” olduğu vurgulandı. “Torba teklifin” kamu yararından ziyade şirket çıkarlarını öne alan bir düzenleme olduğuna dikkat çekilen CHP şerhinde şöyle dendi: “Kanunlar, belli kişi veya olaylar için değil, benzer durumda olan herkesi kapsayacak şekilde genel ve soyut olarak düzenlenmelidir. Bu teklifle; Limak-İçtaş ve AYDEM (Bereket Enerji) isimli şirketler için özel kanun düzenlemesi yapılmaktadır. Bir kişiye veya şirkete ayrıcalık tanıyan düzenleme, kanunun genelliği ilkesine ve bundan dolayı da anayasanın 2. maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.” CHP’nin şerhinde 2018- 2024 yılları arasında TEİAŞ tarafından Yeniköy-Kemerköy Termik Santralları’na İçtaş ve Limak şirketleri aracılığıyla kapasite mekanizması kapsamında yapılan teşvik ödemelerinin ciddi finansal yük getirdiğine de işaret edilerek “Söz konusu şirketlere TL olarak yapılan bu teşvik ödemelerinin o yıllardaki dolar karşılığı toplamda 151 milyon 406 bin 550 ABD Doları’na ulaşmıştır” dendi. ‘BU KADAR MADEN ÇIKARILIYORSA NİÇİN YOKSULUZ?’ Zeytinliklerin madencilik faaliyetine açılmasını öngören yasa teklifi, ülkenin dört bir yanından gelen köylüler, çiftçiler ve çevreciler tarafından TBMM Dikmen Kapısı önünde protesto edildi. Yurttaşlar, ellerinde Türk bayraklarının yanı sıra “Talana dur de”, “Havama, toprağıma, suyuma dokunma” yazılı dövizler taşıdı. Açıklama yapan bir yurttaş, “Türkiye’nin çeşitli yerinden gelmiş onca insanın ellerine baktığınız zaman o emeği görüyorsunuz. Heba edilemez, hiçbir şekilde kıyılamaz. Kimse toprağımıza dokunmasın. Allah rızası için diyorum” dedi. Ülkenin her yerinin madenler yüzünden talan edildiğini söyleyen bir başka yurttaş ise “Madem ki bu kadar madenler çıkartılıyor, altın çıkartılıyor o zaman niye her gün yoksullaşıyoruz. Bunu öğrenmemiz hakkımız her halde. Biz niye yoksullaşıyoruz? Doğalgaz çıkarıldı, petrol çıkarıldı niye yoksullaşıyoruz ve niye her gün doğalgaza, benzine zam geliyor” diye sordu. Gözyaşlarına hâkim olamayan bir başka yurttaş da “Kendi vatanımızda acı çekiyoruz. Bu halk bunu hak etmedi. Benim dedem Çanakkale’de ağaçkabukları yiyerek vatanını savundu. İstiklal madalyalı. Onun için ‘Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini; Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini’ demişti Namık Kemal. Bir Atatürk çıktı, ‘Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini’ dedi” ifadelerini kullandı. ‘TOPRAĞIMIZI VERMEK İSTEMİYORUZ’ TBMM önündeki protesto eylemine katılan 82 yaşındaki Çanakkaleli vatandaş, ”Burcu kokulu kekiklerimizi yok ettiler, dağlarımızı talan ettiler, çöl ettiler. Sularımızı kestiler. Büyüklerimiz o toprağı bırakmış biz toprağımızı vermek istemiyoruz. Köyümüzden gitmek istemiyoruz” dedi.
Source: Mustafa Çakır
Özgür Özel fena yakalandı! Şov yapmaya kalktı, kendi belediyesinin eseri çıktı
Pazar günü Tekirdağ”da miting düzenleyen CHP lideri Özgür Özel, Ergene Nehri”nden doldurulmuş koyu renkli bir su şişesi ile vatandaşların karşısına çıkarak tepki çeken iddialarda bulundu.Nehirdeki kirliliğin sorumlusu olarak hükümeti işaret eden Özel, “14 sene önce “Ergene”de yüzeceğiz, su sporları yapacağız” diye kandıranların Ergene”deki yüzleri budur. Ergene”yi temizleyecek olan da Türkiye siyasetini temizleyecek olan da CHP”den başkası değildir” ifadelerini kullandı.CEZA ÜSTÜNE CEZA YAĞMIŞÖzel”in iddialarına rağmen, konunun arka planından bambaşka detaylar çıktı.Sabah”ın haberine göre, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı”nın son 7 yılda yaptığı denetimlerde, nehri kirleten CHP”li Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi”ni defalarca uyardığı, bu süreçte 34 kez ceza yazdığı ve toplam 11 milyon liralık idari para cezası uyguladığı öğrenildi.Tekirdağ”ı 2009 yılından bu yana CHP”li isimler yönetiyor. Bakanlık ekipleri ise nehir ve çevresindeki usulsüz işlemlere yönelik düzenli denetimlerine devam ediyor.3. DERECE KİRLİTrakya”da sık sık kirlilikle gündeme gelen Ergene Nehri, geçtiğimiz aylarda yapılan çevresel endüstriyel analiz incelemesinde azot, fosfor ve kimyasal oksijen ihtiyacı değerleri açısından 3″üncü derece kirli çıkmıştı.Uzmanlar, nehirdeki kirlilikte, sonu gelmeyen kimyasal ve evsel atıkların başrol oynadığını vurguluyor.İl başkanlarından Özgür Özel”e oyunCHP”de Muharrem İnce depremi!Türkyılmaz: CHP”nin siyaset biçimi bu
Source: Www.star.com.tr
Semaver yakarken ormanı da yaktı
Manisa”nın Soma ilçesine bağlı Yukarı Avdan Mahallesi”ndeki ormanda yangın meydana geldi. İhbar üzerine Soma Orman İşletme Müdürlüğü personeli, yangına hızla müdahale ederek alevlerin yayılmasını önledi. Yangının çıkış nedeniyle ilgili başlatılan inceleme kapsamında, Soma Orman İşletme Şefliği”ne bağlı orman muhafaza memurları ve jandarma ekipleri ortak çalışma yürüttü. Çalışma sonucunda yangının, piknik amacıyla bölgeye gelen bir ailenin yaktığı semaverdeki kıvılcımların kuru otlara sıçramasıyla kaynaklandığı tespit edildi. Olayla ilgili Neriman A. isimli kadın gözaltına alındı. İfadesi alınan kadın, suçunu itiraf etti. Olayla ilgili inceleme sürdürülüyor. DHA
Source: Sabah
Orman Genel Müdürlüğü duyurdu: 8 yangın kontrol altına alındı
Orman Genel Müdürlüğü “nün sosyal medya hesabından yapılan paylaşıma göre, yangınların yaşandığı iller arasında Bursa”nın İnegöl ilçesi, Çanakkale”nin Ezine bölgesi, Sakarya”nın Söğütlü ilçesi, Hatay”ın Hassa ilçesi, Muğla”nın Marmaris ilçesi, İzmir”in Dikili ve Narlıdere ilçeleri ile Manisa”nın Saruhanlı ilçesi yer aldı. YANGINLARIN YÜZDE 50″Sİ TARIM ALANLARINDA BAŞLIYOR OGM, bu yangınlardan 5’inin kırsal alanlarda başlayarak ormanlık bölgelere sıçradığını belirtti. Kurum, yangınların yüzde 50’sinin tarım alanlarında başladığına dikkat çekerek, küçük ihmallerin büyük felaketlere yol açabileceği uyarısında bulundu. Lütfen duyarlı olalım, geleceğimizi ateşe atmayalım çağrısında bulunan Orman Genel Müdürlüğü, vatandaşları yangınlara karşı dikkatli ve tedbirli olmaya davet etti.
Source: Anka
Artvin Hopa’da zeytinlik yasa teklifi protesto edildi
Cankurtaran Savunması, Vaminon ve Yeşil Artvin Derneği”nin çağrısıyla Hopa Parkı’nda toplanan protestocular, zeytinliklerin kıyımına yönelik yasa tasarısını protesto etmek için kortej halinde Hopa Meydanı’na yürüdü. Dursun Ali Koyuncu, protestocular adına burada yaptığı açıklamada, şunları söyledi: “Ülkemizin topraklarına, zeytinliklerine, meralarına, ormanlarına, korunan alanlarına ve su varlıklarına göz diken sermayenin işgal yasasına da iklim kanununa da geçit vermiyoruz. AKP-MHP iktidarı, yine bir talan düzenlemesi olan torba kanun teklifiyle karşımıza çıktı. 13 Haziran 2025’te TBMM’ye sunulan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, muhalefet milletvekillerine ve kamuoyuna tartışma imkanı tanınmadan, 19 Haziran”da Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’na sevk edildi. Eski Bakan Mustafa Varank başkanlığındaki komisyon toplantısına şirketler ve bazı sendikaların temsilcileri alınırken; köylüler, ekoloji örgütleri ve baro temsilcileri dışarıda bırakıldı. Muhalefet vekillerinin itirazları sırasında zaman zaman arbede yaşandı. Meclis bahçesindeki oturma eyleminin ardından bazı temsilcilerin katılımına izin verildi ve komisyon öğleden sonra çalışmalarına başladı. 26 saat aralıksız süren ve insani çalışma koşullarını hiçe sayan bu toplantı, iktidarın yasa teklifini yıldırım hızıyla geçirme niyetini açıkça ortaya koydu. Baroların, ekoloji örgütlerinin ve çeşitli illerden gelen yurttaşların itirazları ile muhalefetin önergeleri dikkate alınmadı. Tamamen yandaş sektör temsilcilerinin talepleri doğrultusunda hazırlanan yasa teklifi, hiçbir değişiklik yapılmadan komisyondan geçirildi.” Koyuncu, meraların enerji şirketlerine tahsis, özel mülkiyet hakkının acele kamulaştırma yoluyla ihlal edildiğini, kaçak yatırımlara ise imar affı getirildiğini belirterek, şöyle devam etti: Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına imar planı yapma ve ruhsat verme yetkisi veriliyor. Ormancılık ve çevre koruma kurumlarının yetkileri ellerinden alınıyor. Cumhurbaşkanlığı ve özel kurullara stratejik madenler konusunda sınırsız yetki tanınıyor. Yurttaşların tapulu mülklerine el konulmasının önü açılıyor. Bu yasa, açık bir işgal yasasıdır. ‘Süper İzin Yasası’ olarak sunulan bu teklif, aslında emperyalist sermaye için hazırlanmış bir sömürü düzenlemesidir. Yerli ve milli yatırımlar bahanesiyle ülke kaynakları uluslararası şirketlere peşkeş çekilmek istenmektedir. “DOĞAYI METALAŞTIRAN, HALKI YOKSULLAŞTIRAN HER TÜRLÜ YASAYA KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ”” Bu teklifle birlikte iktidar, iklim kanununu da aynı torba teklif içerisinde apar topar geçirmeye çalışıyor. Yani iklimlerimiz değişiyor; iklim kanunu ve su kanunu bu yasa aracılığıyla suistimal ediliyor. Bu yasayla sularımız açık bir şekilde işgal edilecek. Bu yasaların karşısında olmak zorundayız, bu kanuna karşı çıkmak zorundayız. Biz yurttaşlar Meclisten geri çekilmesini talep ediyoruz. Bugün ülkenin dört bir yanında toprağına sahip çıkanlar Meclis önünde, biz de buradan Hopa sokaklarından sesleniyoruz: Doğayı metalaştıran, halkı yoksullaştıran her türlü yasaya karşı mücadeleye devam edeceğiz. Topraklarımızın talan edilmesine izin vermeyeceğiz. Tek yolumuz, birlikte mücadele etmektir.”
Source: Anka
İzmir”de belediyeye bağlı üç atık tesisine 9,3 milyon TL ceza!
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi”ne bağlı üç katı atık tesisine toplamda 9 milyon 348 bin 630 lira idari para cezası uygulandığını açıkladı.Bakanlık açıklamasına göre; Tire Karateke Atık Depolama Sahası, Harmandalı Katı Atık Bertaraf Tesisi ve Bergama Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi”nde gerçekleştirilen denetimlerde mevzuata aykırılıklar tespit edildi.Mevzuata aykırı şekilde atık döküldüğü tespit edildiTire”de, “ÇED Olumlu” kararı verilen alana, mevzuata aykırı şekilde atık döküldüğü belirlendi. Daha önce de benzer ihlaller sebebiyle işlem yapılan belediyeye bu kez 5 milyon 609 bin 178 lira ceza kesildi.Harmandalı”daki tesiste ise çevre izni ve lisansı bulunmadığı, çevreye atıkların yayıldığı ve mahkeme kararına rağmen atık depolamaya devam edildiği tespit edildi. Bu nedenle 1 milyon 869 bin 726 lira ceza uygulandı.Bergama”daki tesiste de kapasite üstü alım yapıldığı ve atıkların geri kazanım yapılmadan doğrudan bertaraf edildiği belirlendi. Ayrıca, sahadan çevreye atık yayılımı olduğu da saptandı. Tesisin işletmecisi firmaya 1 milyon 869 bin 726 lira ceza verildi.
Source: Dünya Gazetesi
İzmir”de çevre katliamı: Bakanlık göz açtırmadı
Bakanlıktan yapılan açıklamada, rutin denetimler kapsamında İzmir Büyükşehir Belediyesine bağlı Tire Karateke Atık Depolama Sahası, Harmandalı Katı Atık Bertaraf Tesisi ve Bergama Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi”nde denetim yapıldığı belirtildi.Tire”deki Karateke Mahallesi”nde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığınca yapılması planlanan “Tire II. Sınıf Düzenli Depolama Tesisi” projesine 31 Ocak”ta “ÇED Olumlu” raporunun verildiği anımsatılan açıklamada, tesisin kurulması için belirlenen sahaya atıkların mevzuata aykırı şekilde döküldüğünün tespit edildiği aktarıldı.Bakanlığımız ekipleri tarafından gerçekleştirilen denetimler sonucunda İzmir Büyükşehir Belediyesi”ne bağlı;📌 Tire Karateke Atık Depolama Sahası”nda vahşi depolama yapıldığı, 📌Harmandalı Katı Atık Bertaraf Tesisi”nde izinsiz depolama yapıldığı,📌Bergama Entegre Katı Atık… pic.twitter.com/cgafCWyslD— T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Dğş. Bakanlığı (@csbgovtr) June 25, 2025 Daha önce de aynı ihlal nedeniyle işlem yapılan belediyeye, bu kez 5 milyon 609 bin 178 lira ceza uygulandığı ifade edildi.Açıklamada, Harmandalı Katı Atık Bertaraf Tesisi”nde yapılan denetimde ise tesisin çevre izin ve lisans belgesinin bulunmadığı, sahadan çevreye kağıt, poşet gibi atıkların yayılması suretiyle çevre kirliliğine neden olunduğu ve tesiste atık depolanmasının mahkeme kararıyla durdurulmasına rağmen atık depolamaya devam edildiğinin belirlendiği, bu nedenlerle belediyeye 1 milyon 869 bin 726 lira ceza verildiği bildirildi.Bergama Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi”nde de kapasitesinin üzerinde belediye atığı kabulünün yapıldığına, atıkların geri kazanım yapılmadan depolanarak bertaraf edildiğine işaret edilen açıklamada, “Tesisin çevre izin ve lisans koşullarına ve işletme planına aykırı şekilde yönetildiği, yine sahadan çevreye kağıt, poşet gibi atıkların yayıldığı belirlendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi adına tesisi işleten firmaya 1 milyon 869 bin 726 lira ceza kesildi.” bilgisi verildi.
Source: Www.star.com.tr
Bakanlıktan çevre katliamına geçit yok! CHP”li belediyeye rekor ceza
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülen denetimler sonucu CHP”li İzmir Büyükşehir Belediyesi”ne bağlı üç farklı katı atık tesisinde ciddi çevre ihlalleri belirlendi. Denetimlerde, Tire Karateke Atık Depolama Sahası”nda şiddetli depolama yapıldığı, Harmandalı Katı Atık Bertaraf Tesisi”nde izinsiz depolama faaliyetinde bulunulduğu, Bergama Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi”nde ise kapasitenin üzerinde atık toplandığı tespit edildi. Çevre katliamı yapan CHP”li belediyeye Bakanlık”tan rekor ceza | Video Söz konusu ihlaller kapsamında, Çevre Kanunu uyarınca üç tesise toplam 9 milyon 348 bin 630 TL idari para cezası uygulandı.
Source: Sabah
Günlerdir suların akmadığı Kırşehir’de vatandaş çileden çıktı! CHP’li Belediyenin su krizi vatandaşı isyan ettirdi
Özellikle çocuklu aileler, yaşlılar ve kronik hastalığı bulunan vatandaşlar su kesintilerinden ciddi şekilde etkilenirken, CHP”li Kırşehir Belediyesi, su krizinin nedenin içme suyu kuyularındaki seviye düşüklüğü ve pompa arızalarından kaynaklandığını belirtti. Ancak vatandaşlar her yıl aynı sorunun tekrarlandığını, park ve bahçelerin bilinçsizce sulandığını, kuyularda arıza bakımlarının yapılmadığını ve önlem alınmadığını dile getirdi. Belediye Başkanı Selahattin Ekicioğlu”na tepkiler her geçen gün artarken, “Bu sorumsuzluğun bedelini biz ödüyoruz” diyerek şikâyetlerini dile getiren vatandaşlar, belediyede muhatap bulamadıklarını belirtti. Kentte yaşanan su krizine karşı belediyenin kayıtsız kaldığını ifade eden vatandaşlar, çektikleri video ve fotoğraflarla sosyal medya platformları üzerinden seslerini duyurmaya çalışıyor.
Source: Cansu Kilinç
Tatvan sahilinde şaşırtan görüntü: Sular çekilince ortaya çıktı! İşte sebebi…
Van Gölü kıyısında yer alan Adabağ köyü yakınlarında su seviyesindeki belirgin düşüş, bölge halkının ve doğa gözlemcilerinin dikkatini çekti. Daha önce su altında olan mikrobiyalitler ve benzeri yapılar ile irili ufaklı adacıkların ortaya çıkması, bölgedeki kuraklık etkisini gözler önüne serdi.Konuya ilişkin açıklamada bulunan Bitlis Eren Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi ve Hidrolik Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Cihan Aydın, su seviyesindeki düşüşün ana nedeninin iklimsel faktörler olduğunu vurguladı.KARIN ERKEN ERİMESİ NEDEN OLUYORProf. Dr. Aydın şu ifadeleri kullandı:Alıntı MetniVan Gölü Havzası”nın kapalı bir sistem olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Aydın, bu tür havzaların yağış rejimindeki değişimlere karşı oldukça hassas olduğunun altını çizerek, Tarih boyunca Van Gölü”ndeki su seviyesi değişimleri; volkanik, tektonik, iklimsel ve hidrojeolojik faktörlere bağlı olabilir. Ancak son yıllarda gözlenen ciddi düşüşlerin ana nedeni, iklim değişikliğine bağlı olarak artan hidrometeorolojik dengesizliklerdir ifadelerini kullandı.
Source: Gazetevatan.com
AB, gaz depolama kurallarında esnekliğe gidiyor
AB Konseyi, üye ülkeler ile Avrupa Parlamentosu (AP) arasında doğal gaz depolama yükümlülüklerine ilişkin kurallarda yapılacak değişikliklerde uzlaşı sağlandığını açıkladı.Buna göre, üye ülkelerin gaz depolama konusundaki yükümlülükleri 2027 sonuna kadar uzatılacak. Mevcut durumda yüzde 90 olan bağlayıcı doğal gaz depo dolum hedefi korunacak.Süre uzatılacakDaha önce 1 Kasım tarihi olarak belirlenen doluluk seviyesine ulaşılması hedefi, 1 Ekim-1 Aralık dönemi olarak esnetilecek. Ayrıca, üye ülkelere değişen piyasa koşulları ve piyasa dalgalanmaları halinde ilave kolaylıklar sağlanacak.Yeni kurallar, AB Konseyi ve AP tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek.AB”nin gaz depolama kuralları, Rusya-Ukrayna savaşının başlamasının ardından Avrupa”da yaşanan enerji krizi nedeniyle 2022″de uygulanmaya başlanmıştı.
Source: Dünya Gazetesi
CHP”den iktidara “zeytin ağacı” tepkisi: “Sermaye grubunun eline teslim ettirmeyeceğiz!”
CHP Tarım ve Orman Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem , zeytinlik alanlarının madencilik faaliyetlerine açılmasına izin veren kanun teklifine ilişkin yazılı açıklama yaptı. Adem”in açıklaması şöyle: Zeytinlik alanlarını madene açmayı hedefleyen yeni torba yasa teklifi, Türkiye’nin doğasına, çiftçisine ve geleceğine yönelik büyük bir tehdit olarak TBMM gündemine gelmek üzere. İktidarın ‘elektrik üretimini güvence altına alma’ bahanesiyle hazırladığı bu düzenleme, gerçekte yalnızca belli enerji şirketlerine sınırsız ayrıcalık tanıyan, kamu çıkarını değil şirket kârını önceleyen bir yasa girişimidir. CHP olarak bu adrese teslim kanun teklifine şiddetle karşı çıkıyoruz. Zeytin ağacı, bu toprakların hafızasıdır; gölgesinde büyüyen çocuklar, meyvesiyle geçinen köylüler, bu ülkenin gerçek sahipleridir. Onları yok sayan, yalnızca rantı düşünen hiçbir düzenleme bizim gözümüzde meşru değildir. YÜZ BİNLERCE ZEYTİN AĞACINI YOK SAYMAK NE AKILLA, NE VİCDANLA NE DE HUKUKLA BAĞDAŞIR Yasa teklifi diyor ki;” Eğer devlet üç ay içinde cevap vermezse, şirketler zeytinlikleri kesebilir, yerine kömür çıkarabilir.” Yasa teklifi diyor ki; “Belli koordinatlar içinde (yani Yatağan ve Milas çevresinde) zeytinlikler sökülebilir, yerine geçici tesis kurulabilir.” Buradan soruyorum; bu ülkenin hangi vicdanı, bu sözde geçici tesislerin aslında kalıcı bir tahribat anlamına geldiğini görmüyor? Bu yasa yalnızca doğayı değil, hukuku da ayaklar altına alıyor. Anayasa’ya göre devlet çevreyi korumak zorundadır. 3573 sayılı Zeytincilik Yasası’na göre zeytinlik alanlara dokunulamaz. Ama şimdi bu yasa, iktidarın torbasına sığmadı diye devre dışı bırakılmak isteniyor. Üç beş şirket kömür çıkarsın diye yüz binlerce zeytin ağacını yok saymak ne akılla, ne vicdanla ne de hukukla bağdaşır. ZEYTİN YERINDE YAŞAR Buradan açık söylüyorum; bu teklif, Milas’ta, Yatağan’da yaşayan insanlara “çekilin buradan, biz burada para kazanacağız” demektir. Bu teklif, “bizim elektrik ihtiyacımız var” diyerek doğayı, üreticiyi ve gıda güvenliğini feda etmektir. Bu teklif, “iklim krizi bizi ilgilendirmez” demektir. Oysa dünya fosil yakıtları terk ederken, biz hâlâ kömürün peşindeyiz. Oysa dünyanın dört bir yanında ülkeler karbon yutaklarını korumak için ağaç dikiyor; biz ise binlerce zeytin ağacını kepçeyle sökmenin yolunu arıyoruz. Diyorlar ki “zeytinlikleri taşıyacağız.” Siz hiç kökünden sökülüp kamyonla taşındıktan sonra yeniden meyve veren bir zeytin ağacı gördünüz mü? Taşımak, kesmek kadar acı verici bir ölüm şeklidir doğa için. Zeytin yerinde yaşar. Köküyle, toprağıyla, havasıyla bir bütündür. BU ÜLKENİN ZEYTİN AĞAÇLARINI BİR SERMAYE GRUBUNUN ELİNE TESLİM ETTİRMEYECEĞİZ Biz CHP olarak bu oyunu çok iyi tanıyoruz. Geçici dedikleri her şey kalıcı tahribata yol açtı. “Zeytini taşıyacağız” dediler, kurumaya terk ettiler. “Halk için” dediler, şirketleri ihya ettiler. “Enerji lazım” dediler, yerli üreticiyi açlığa mahkûm ettiler. Bu yüzden bir kez daha haykırıyoruz; zeytinlikleri şirketlere veremezsiniz. Zeytin ağaçlarını yok edemezsiniz. Kömür için bu ülkenin bereketini kurban edemezsiniz. Bu yasa geri çekilmezse, sadece zeytin değil; çiftçinin umudu, köylünün geçimi, doğanın dengesi de yok olacak. İklim kriziyle boğuşan bir ülkede hâlâ kömüre yatırım yapmak, yalnızca bir doğa katliamı değil; aynı zamanda ekonomik ve stratejik bir intihardır. Biz CHP olarak, bu ülkenin zeytin ağaçlarını bir sermaye grubunun eline teslim ettirmeyeceğiz. Bu toprağın bereketine, doğasına, geleceğine sahip çıkmaya devam edeceğiz. Üreticinin sesi olacağız, doğanın sesi olacağız, hukukun sesi olacağız. Ve son söz olarak, zeytin vatandır. Zeytin direnendir. Zeytin yaşarsa biz de yaşarız.
Source: Anka
Türkiye”den büyük sondaj başarısı: Tam 8,5 milyar metreküp doğal gaz
Bakanlığın X hesabından yapılan infografikli paylaşımda, 4 yıldır hizmet veren Ertuğrul Gazi FSRU”ya ilişkin bilgi verildi.BOTAŞ Dörtyol Terminali”nde bulunan Ertuğrul FSRU ile ilgili paylaşımda şu ifadeler yer aldı:”2021″den bu yana kesintisiz olarak işletmede olan gemimiz bugüne kadar 8,5 milyar metreküp gazlaştırma yaparak tek başına büyük bir başarıya imza attı. Milli FSRU gemimiz Ertuğrul Gazi 4 yaşında. 4 yılda 8,5 milyar metreküp doğal gaz ulusal boru hatlarına enjekte edildi. Bu rakam İstanbul”un 2, Ankara”nın 4, İzmir”in 11 yıllık konut doğal gaz tüketimine eşit. 3 futbol sahası uzunluğunda, Galata Kulesi yüksekliğinde. Tamamen Türk personelle 1460 gündür kesintisiz hizmette.”2026″DA GÜNLÜK DOĞAL GAZ ÜRETİMİ 20 MİLYON METREKÜPÜ GEÇECEKTürkiye”nin denizlerde petrol ve gaz aramacılığının somut başarısı olarak Ağustos 2020″de Karadeniz”deki Sakarya Gaz Sahası”nda doğal gaz keşfedildi. Farklı tarihlerde çeşitli kuyularla yapılan ilave keşifler ve yeniden değerleme çalışmaları sonucunda rezervin miktarı 710 milyar metreküpe yükselirken, 18 Mayıs”ta Karadeniz”de 75 milyar metreküplük yeni keşif yapıldı. Böylelikle Karadeniz gazında keşfedilen toplam rezerv miktarı 785 milyar metreküpe çıktı.Nisan 2023″te Karadeniz gazının üretimine başlandı ve gelinen süreçte günlük üretim Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının verilerine göre, 9,5 milyon metreküpe çıktı.Türkiye”nin diğer sahalarından Trakya”da ise günlük 1 milyon metreküpe yakın gaz üretiliyor.Mevcut durumda günlük 10,5 milyon metreküp seviyesinde doğal gaz üretimi gerçekleştiren Türkiye”nin ilk yüzer doğal gaz üretim platformu Osman Gazi”nin devreye girmesiyle üretim 2026″da 20 milyon metreküpü geçecek.Öte yandan, 2028″de devreye alınacak platformla ilave 20 milyon metreküp doğal gaz üretimi sağlanarak Karadeniz”den toplam üretim 40 milyon metreküpe çıkarılacak.
Source: Www.star.com.tr
İzmit Körfezi”ndeki çalışmalarla denizdeki oksijen seviyesi yüzde 40 arttı
Kocaeli Büyükşehir Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, Belediyenin, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) ile sürdürdüğü su kalitesi izleme çalışmaları, İzmit Körfezi”nin sağlığı hakkında gerçek zamanlı bilgi veriyor.
Körfez”de 4 farklı noktaya yerleştirilen sensörler sayesinde denizde oluşabilecek her türlü olumsuzluk erken uyarı sistemiyle takip ediliyor.
Uzun süredir izlenen fiziksel, kimyasal ve biyolojik parametreler, İzmit Körfezi”nin karanlık geçmişinden bugüne doğru büyük bir iyileşme yaşandığını ortaya çıkarıyor.
Büyükşehir Belediyesi ile TÜBİTAK-MAM”ın işbirliği, İzmit Körfezi”nin su kalitesini anlık takip ederek, çevresel riskleri en aza indiriyor.
Deniz suyu sıcaklığı, oksijen seviyesi, besin tuzları gibi kritik değerler düzenli olarak ölçülüyor. Bu sayede Körfez”i etkileyecek olumsuz gelişmelerin önüne geçmek için erken uyarılar yapılabiliyor.
İzmit Körfezi”nden yaklaşık 1 milyon metreküp kirli dip çamuru çıkarıldı
Büyükşehir Belediyesinin önemli çevre hamlelerinden biri olan “İzmit Körfezi Balıklandırma Projesi”yle 2017-2025 yıllarında, kalkan, levrek ve çupra gibi türlerden toplam 54 bin balık, doğal ortamında markalanarak Körfez”e bırakıldı.
Bu proje sayesinde İzmit Körfezi”nin balık popülasyonu gözle görülür şekilde arttı ve ekosistem güçlendi.
İzmit Körfezi”nden yaklaşık 1 milyon metreküp kirli dip çamuru çıkarılarak, su kalitesi önemli ölçüde iyileştirildi.
Dibi ekosistemine zarar veren kirleticilerin ortadan kaldırılması anlamına gelen proje, BM gündemine girdi ve Türkiye”nin çevre koruma alanındaki başarı hikayesi olarak örnek gösterildi.
Yapılan çalışmalarla İzmit Körfezi”nde yüzme yarışmaları yapılmaya, yelkenler dolaşmaya başladı.
Ücretsiz olarak Kocaeli halkının hizmetine sunduğu 9 plaj, bugün “Uluslararası Mavi Bayrak” ödülüne sahip. Büyükşehir Belediyesi”nin 3 yıl üst üste “En İyi Çevre Eğitim Etkinlikleri” ödülünü alması, bölge halkının bilinçlenmesinin de bir göstergesi.
Su altı çekimleri ve sergiler, Körfez”in canlı yaşamının tanıtılması ve korunmasına katkı sağladı
Deniz çayırları, mercanlar ve denizatları gibi hassas türlerin korunmasına yönelik su altı çekimleri ve sergiler, Körfez”in canlı yaşamının tanıtılması ve korunmasına büyük katkı sağladı.
Dünya genelinde yok olma tehlikesindeki denizatlarının İzmit Körfezi”ndeki varlığı, bölgenin ne denli kıymetli ve yaşanabilir bir deniz ortamı haline geldiğini gösteriyor.
TÜBİTAK-MAM”ın son verileri, oksijen seviyesinin yüzde 40 arttığını gösteriyor. Ayrıca dip çamuru temizliği sonrası deniz canlılarının sayısında yüzde 30″un üzerinde artış gözlemlendi.
Büyükşehir Belediyesi, 2025 sonrası için de Körfez”i koruma ve yaşatma projelerini sürdürüyor.
Ortadoğu Teknik Üniversitesi ile hazırlanan strateji belgesi, ekosistemin sağlıklı kalması için yol haritası sunuyor.
Açıklamada görüşlerine yer verilen eski balıkçı 81 yaşındaki Nusret Dağtaş, eskiden Körfez”in, kirlilik ve ölüm kokusuyla anıldığını ve balıkların kıyıya vurduğunu anlattı.
Büyükşehir Belediyesinin çabalarıyla Körfez”in yeniden hayat bulduğunu anlatan Dağtaş, “Deniz temizlendi, balıklar çoğaldı, umutlar yeşerdi.” ifadelerini kullandı.
Balıkçı Ali Dağtaş da İzmit Körfezi”ni bu kadar canlandığını görmenin kendileri için mutluluk verici olduğunu ifade ederek, projelere emek veren herkese teşekkür etti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Uzaydan görünen eşsiz oluşum: Avrupa’nın ikinci en büyüğü
Avrupa’nın ikinci, Türkiye’nin ise en büyük krater gölü olan Nemrut Krater Gölü doğal güzelliği ve etkileyici manzarasıyla hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor.
Bitlis’in Ahlat, Güroymak ve Tatvan ilçeleri sınırlarında bulunan 2 bin 250 rakımlı doğa harikası Nemrut Krater Gölü, yaz aylarının gelişiyle birlikte ziyaretçilerini ağırlamaya başladı. Her gün yüzlerce doğaseverin ziyaret ettiği Nemrut, endemik bitki türleri, vahşi yaşamı ve kartpostalları aratmayan manzaralarıyla adeta görsel bir şölen sunuyor.
Dünyanın ikinci, Türkiye’nin ise en büyük krater gölü olma özelliği taşıyan bu eşsiz kaldera, bölgedeki ayılar ve zengin flora çeşitliliğiyle ekosistem açısından da dikkat çekiyor.Yeşille mavinin kucaklaştığı göl çevresi, hem yerli hem yabancı turistlerin gözdesi haline gelirken, fotoğraf tutkunları için de doğal bir açık hava stüdyosuna dönüşmüş durumda.
Avrupa Birliği destekli Avrupalı Seçkin Destinasyonlar Projesi kapsamında “Mükemmeliyet” ödülüne layık görülen Nemrut, tur rehberlerinin de uğrak noktası haline geldi. Ziyaretçi sayısının her geçen gün arttığı Nemrut Kalderası, Bitlis turizmi için yükselen bir değer olmaya devam ediyor.
Source: Ahmet Yavuz
Köylüleri endişe kapladı! Meydanda toplanıp dua ettiler
Düzce”nin Çilimli ilçesine bağlı Hızardere köyünde uzun süredir devam eden kuraklık vatandaşları endişelendirdi. Tarım arazilerinin suya duyduğu ihtiyaç her geçen gün artış gösterirken, köylüler çareyi yağmur duasında buldu.Namazın ardından köy meydanında toplanan vatandaşlar, hem yağmur yağması hem de bolluk ve bereket için ellerini semaya açtı.Yağmur duasına katılan köylülerden Orhan Öztürk, tarım arazilerinin suya ihtiyacı olduğunu belirterek şunları söyledi: “Yağmur duası için camiye geldik, namazımızı kıldık. Ardından cami dışına çıkarak dua edeceğiz. Yaklaşık 1,5 aydır yağmur yağmıyor. Yağmurun yağmaması tarımı ciddi şekilde etkiliyor. Burası fındık bölgesi olduğu için şu an fındığın içini doldurma zamanı. Eğer yağmur yağmazsa fındık içini dolduramaz. İçini doldurmadığı zaman da fındık yanar. Bu da ekonomik zarara neden olur. Yağmur yağmazsa sadece fındık değil, tüm sebze, meyve ve yeşillikler de kurur. Eğer Allah güzel bir yağmur yağdırırsa, meyveler, sebzeler ve fındıklar da güzel olur”İstanbul’dan Sakarya’ya göç eden çift arıcılıkla yeni bir hayat kurdu
Source: Şule Altınel
İstanbul”da görülen yılanlar için uzmanlardan uyarılar
Kent genelinde son haftalarda Küçükçekmece, Arnavutköy, Sultangazi gibi ilçelerin yer aldığı bazı bölgelerde yılan görülmesi tedirginlik yarattı.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Ormancılık Bölümü, Avcılık ve Yaban Hayatı Programı Öğretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, AA muhabirine, yılan görülen ilçelerin ortak özelliğinin kırsala ve yeşil alana yakınlık olduğunu söyledi.
“Soğukkanlı” olarak tanımlanan yılanların mayıs ve haziran aylarında kış uykusundan uyandıklarını belirten Bacak, “Şu an haziran ayı sıcaklıkları gayet iyi, aşırı sıcak değil. Hayvanlar da yeni çıktılar. Üreme alanları, çiftleşecek dişileri ya da besin arıyorlar. O yüzden de en çok aktif oldukları zamanlar. Temmuz ve ağustosta da görülebilecekler ama aşırı sıcaklar olduğu zaman bazen dinlenirler. 35-40 derece sıcaklıktan onlar da etkilendikleri için birkaç gün dinleniyorlar. Daha soğuk alanlara geçiyorlar. Ancak temmuz ayı da böyle haziran sıcaklığında giderse o ayda da aktiviteleri devam edecek.” ifadelerini kullandı.
Yılandan korkan insanların tedirginlik yaşamasının doğal olduğunu söyleyen Bacak, şunları kaydetti:
“İstanbul”da sadece bir tür zehirli yılan var. Bu da burunlu engerek ya da boynuzlu engerek olarak bilinen Vipera ammodytes. O da çok büyük olmayan, boyu bir metreyi bile bulmayan, genelde yarım metrelik boylarda, çok yavaş hareket eden bir yılan. İnsanlar için öldürücü değil ama tıbbi önem arz ediyor. Eğer herhangi bir sağlık probleminiz varsa sizi öldürebilir ya da küçük çocukları öldürebiliyor. İstanbul”daki yılanların çoğu su yılanları. Zaten sulak alanın kenarına giderseniz, pikniğe giderseniz o yılanları görebilirsiniz. Onlar zararsızdır. Yalnızca avcılarından korktuğu için kötü koku salgılar. Hazer yılanı, eskülap yılanı gibi yılanlar farelerle mücadele eder ve zararsızdır. Sarı yılan vardır, boyu 2,5 metreyi bulur, oldukça kalın bir yılandır ancak hiçbir zehri yoktur. Ev yılanı zehirsizdir. Bunların hepsi İstanbul”da görebileceğiniz yılanlar ama en çok karşılaşılan Hazer yılanıdır, genelde arabaların içerisine giriyor.”
Yılanla karşılaşanların yapması gerekenler
Dr. Bacak, yılanla karşılaşan vatandaşların gerek olması durumunda itfaiyeyi, belediyeyi, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünü arayabileceğini belirterek, “Yetkililer yılanı canlı bir şekilde alırlar, başka bir alana götürüp uzaklaştırırlar. Yılanları öldürerek ekosisteme çok büyük zarar veriyoruz. Yılanlar hastalık taşıyıcısı olan hayvanlarla bedavadan mücadele ediyor, tarım ürünlerimizi koruyor. Fare salgını olduğu zaman çiftçiler milyonlarca lira kaybediyor. Yılanlar bunlarla mücadele ediyor. Organik, sağlıklı beslenelim diyoruz ama tarıma fayda sağlayan, ilaç atmamızı engelleyen yılanları öldürüyoruz. Önce bilinçlenmek, zehirli-zehirsiz ayrımına bakmadan hiçbir yılanı öldürmemek lazım.” dedi.
Büyük araştırma hastanelerinde panzehir var
Zehirli ve zehirsiz yılanları ayırt etmekteki ipuçlarına da değinen Bacak, şöyle devam etti:
“Zehirsiz yılanlar daha gerginlerdir, hızlı hareket edip, daha çabuk saldırabilirler. Bir de hafif zehirli yılanlar vardır, onlar fare zehirler, insana zehir aktaramazlar. Olası zehirlenme anında en yakın tıp kuruluşuna gitmek lazım. Özellikle büyük araştırma hastanelerinde panzehirleri vardır. Zehirli yılanlar daha yavaş hareket ederler. Türkiye”deki zehirli yılanların göz bebekleri, kedilerin göz bebeği gibi dikeydir. Zehirsizlerinki insan gözbebeği gibi daha yuvarlaktır. Yılanlara karşı olan toplumsal ön yargıyı aşmak gerekir. Biyoçeşitliliği ve ekosistemi korumamız lazım, o yüzden önce bir tanıyalım, tanıdıktan sonra korumaya çalışalım.”
“Zehri ağızla alıp atmak efsanedir”
Ziraat Mühendisi Ömer Demir ise yılanların şehir içinde bu kadar görülmesinin nedeninin pandemide yaşanan eve kapanma süreci olduğunu, yılanların o dönem boşluktan faydalanarak şehirlerdeki ufak yeşilliklere kadar yerleştiğini söyledi.
Demir, “Çok dikkat etmek lazım. Özellikle bahçesi, açık arazisi olanlar, evlerinin önündeki taşlığı, sarmaşığı, otlukları temizlemeleri lazım ki bunlar bu yerlerde kendilerini saklayabilirler. Saklanacak alanları olmaması lazım. Yani evimizin, bahçemizin önünü olabildiğince temiz tutmamız lazım.” şeklinde konuştu.
Hangi yılanın zehirli, hangisinin zehirsiz olduğunun hemen anlaşılamayacağını dile getiren Demir, “Dolayısıyla başımıza bir ısırılma olayı geldiğinde acilen sağlık kuruluşlarına başvurmalıyız. Sağlık kuruluşu bize gelene kadar ısırılan yeri biraz sıkıp kanını akıtmaya çalışmalıyız. Bunun dışında bir işlem yapılmamalıdır. Filmlerdeki gibi, zehri ağızla alıp atmak efsanedir. Isırılan yeri ağzına alıp dışarı atmaya kalkarsan, o zehirliyse sen de zehirlenirsin. Asla böyle bir işe teşebbüs etmemeliyiz.” uyarısında bulundu.
Demir, yılanlara karşı önerilerini şöyle özetledi:
“Yılan evinize, bağınıza girmiş, sizi engelliyorsa onu imha edebilirsiniz ama illa öldüreceğiz diye bir çaba sarf etmemize gerek yok. Orada da bir ekosistem var ama bize tehlike verecek bir durumdaysa da yapacak bir şey yok. Yılanları biz hep öldürmeye kalkarsak farelerden geçemeyiz, etraf fare dolar. Bize zarar vermediği sürece yılanı öldürmemeliyiz. Açık arazide, tarlada yılanı öldürmenin bize faydası olmadığı gibi zararı vardır, oradaki sistemi bozuyoruz. Dolayısıyla zaruret olmadığı zaman hayvanları öldürmemeliyiz. Topraksız tarıma yöneldiğimizde çalı, çırpıya, ota o kadar ihtiyacımız olmayacak, yılanlar da şehir içerisinde bu kadar görülmeyecektir.”
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Bakanlıktan İzmir Büyükşehir Belediyesi”ne para cezası
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı İzmir İl Müdürlüğü, rutin denetimler kapsamında Büyükşehir Belediyesi”ne bağlı Tire Karateke Atık Depolama Sahası, Harmandalı Katı Atık Bertaraf Tesisi ve Bergama Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi”nde denetim yaptı. Tire ilçesi Karateke Mahallesi”nde, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından yapılması planlanan “Tire 2″nci Sınıf Düzenli Depolama Tesisi” kurulması için belirlenen sahaya, atıkların mevzuata aykırı bir şekilde döküldüğü öne sürüldü. Daha önce de aynı ihlal gerekçesi nedeniyle işlem yapılan tesise 5 milyon 609 bin 178 TL ceza uygulandı. “ÇEVRE İZİN VE LİSANS BELGESİ YOK” İDDİASI Harmandalı Katı Atık Bertaraf Tesisi”nde yapılan denetimde ise tesisin “çevre izin ve lisans belgesinin bulunmadığı, sahadan çevreye kağıt, poşet gibi atıkların yayılması suretiyle çevre kirliliğine neden olunduğu ve tesiste atık depolanmasının mahkeme kararıyla durdurulmasına rağmen atık depolamaya devam edildiği” belirtildi. Bu ihlal gerekçesi ile ilgili 1 milyon 869 bin 726 TL ceza verildi. Bergama Entegre Katı Atık Yönetim Tesisi”nde de kapasitesinin üzerinde “belediye atığı kabulünün yapıldığı, atıkların geri kazanım yapılmadan depolanarak bertaraf edildiği” aktarıldı. Tesisin “çevre izin ve lisans koşullarına ve işletme planına aykırı şekilde yönetildiği, yine sahadan çevreye kağıt, poşet gibi atıkların yayıldığı” iddia edildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi adına tesisi işleten firmaya 1 milyon 869 bin 726 TL ceza kesildi.
Source: