“Çevre Bilimleri Gündemi – Yenilikler, Uyarılar ve Enerji Gelişmeleri”

12 bin sayfalık raporu altı saatte onayladılar

Anayasa Mahkemesi, İzmir Aliağa Termik Santrali hakkındaki davada ihlal kararı verdi. İdare mahkemesi AYM kararına uyarak ÇED iznini iptal etti. Fakat santral faaliyetine devam etti. Çünkü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı AYM kararına uymadı. Bakanlığın İzleme Değerlendirme Komisyonu ÇED’in uygun olduğuna karar verdi.

Şirketin 12 bin 781 sayfalık proje tanıtım raporunun 6 saatlik İnceleme Değerlendirme Komisyonu (İDK) toplantısında karara bağlanması şaşırttı. Ege Çevre Platfortmu Avukatı Arif Ali Cangı SÖZCÜ’ye şunları anlattı: “ÇED iptalinden sonra en geç 30 gün içinde santralin mühürlenmesi gerekiyordu. Ama bakanlık yeni bir ÇED raporu düzenleyerek, halkın katılımı toplantısı yapmadan, doğrudan İDK toplantısı duyurdu. Binlerce sayfalık raporun bu kadar kısa sürede gözden geçirilmesi mümkün değildir.”

Source: Gökmen Ulu


Kunduz ailesi, Çek yetkililerin 7 yıldır başaramadığını 2 günde başardı: Bu tam bir hizmet!

Yetkililer, proje hazırladıkları bölgede, sadece 2 günde bir kanal ve baraj sistemi inşa eden kunduzlardan ilham aldı. 2018 yılında başlatılan proje için inşaat izni alınmış, ancak araziyle ilgili tartışmalar nedeniyle inşaat süreci gecikmişti.

realitatea haberine göre 2015 yılında koruma altına alınan Brdy sahasının sulak alana dönüştürülmesi için peyzaj çalışmaları yapılması planlanıyordu, ancak kunduz ailesi bu işi daha hızlı bir şekilde halletti. Üstelik tüm bu çalışmalar tamamen bedava gerçekleştiriliyordu.

Bohumil Fiser, “Kunduzlar, havuzlar ve kanallar içeren bir sulak alan inşa ettiler ve bunu tahmin ettiğimizden neredeyse iki kat daha büyük bir alanda yaptılar” dedi. Ancak sevimli hayvanlar bununla yetinmedi. Daha sonra, çevrecilerin suyun akışını sağlamak için küçük barajlar inşa etmek istediği göletlerin etrafındaki hendeğe taşındılar ve dişleriyle en az dört baraj daha inşa ettiler. Kunduzların gerçekleştirdiği bu eylemle yaklaşık 1,19 milyon avroluk tasarruf sağlandı.

“Olağanüstü bir iş çıkarıyorlar”

Çek yetkilisi, “Bu tam bir hizmet, kunduzlar gerçekten harika ve oraya geldiklerinde hiçbir şeyi kırmıyorlar, olağanüstü bir iş çıkarıyorlar” şeklinde açıklamada bulundu.

Tarım alanlarından uzak, koruma alanı statüsünde bir bölge olduğu için uzmanlar, önümüzdeki 10 yıl içinde kunduzlarla ilgili herhangi bir çatışma yaşanmayacağını öngörüyor.

Source: Haber Merkezi


TUSAF Başkanı Tezcan: Temel gıda maddesi ürünlerinde artış beklemiyoruz

Tezcan, TUSAF tarafından “Sürdürülebilir Gelecek: İklim, Su, Tarım” ana temasıyla Antalya”da düzenlenen 19. Uluslararası Kongre ve Sergisi”nin kapanışında düzenlediği basın toplantısında, Türkiye”nin buğday ve unda başarı hikayesi yazdığını bildirdi. Türkiye”nin, un sektörü ihracatında 11 yıldır dünya şampiyonu olduğuna dikkati çeken Tezcan, makarnada da ivme yakalandığını ve İtalya”dan sonra en büyük ikinci üretici konumuna gelindiğini söyledi.
Tezcan, sağlanan başarıların sürdürülebilir olmasının da önemli olduğunu ifade ederek, “İklim değişikliğinden en çok tarım sektörü etkileniyor. Biz de bunu dikkate alarak kongremizin ana temasını “iklim, su ve tarım” olarak belirledik. Bu konuda sektörümüz daha da bilgili hale geldi. 2021″de yaşanan kuraklıktan sonra bu konunun önemini daha da iyi anlamıştık. İklim bizlere artık ders veriyor.” değerlendirmesinde bulundu. “Bu sene buğday rekoltesini 21 milyon ton civarında bekliyoruz” Teknoloji ve yapay zekanın tarımda kullanımının da arttığına işaret eden Tezcan, sektör olarak bu konuda dünya ile rekabet ettiklerini, ülkede özellikle paketlemede teknolojiden üst düzeyde faydalanan şirketler olduğunu kaydetti. Tezcan, yağışların üretime etkisine ilişkin de değerlendirmede bulunarak, “Bu sene mart ve nisan aylarındaki yağışlar buğday üretimi için çok önemli. Bir olumsuzluk olmazsa bu sene buğday rekoltesini 21 milyon ton civarında bekliyoruz.” diye konuştu. “Temel gıda maddesi ürünlerinde yakın zamanda fiyat artışı beklemiyoruz”
Sektörde buğday alımlarını ağırlıklı olarak Toprak Mahsulleri Ofisinin (TMO) yaptığına dikkati çeken Tezcan, “TMO, ham maddeyi çok fiyat artırmadan kontrollü şekilde veriyor. TMO fiyatlarında artış olmadığı için yakın zamanda temel gıda maddesi ürünlerinde artış beklemiyoruz. Ancak özel amaçlı kullanılan unların fiyatları arttığı için bu unlardan üretilen ürünlerde fiyat artışı olabilir.” ifadelerini kullandı. Tezcan, sektörün kaliteli buğday bulma ve finansmana erişme konularında sıkıntı yaşadığını da anlattı. Un sektörünün dünyadaki yerini koruması için ithal buğdaya ihtiyacı olduğunun altını çizen Tezcan, bu konuda düzenleme yapılmasının sektöre faydası olacağını belirtti. “Sözleşmeli üretim çiftçi ve sanayiciye faydalı olacak”
Tezcan, sektör olarak, geçen yıl üretim planlaması uygulaması kapsamında gündeme gelen sözleşmeli üretimi önemsediklerini belirterek, şöyle devam etti: “Sözleşmeli üretim, çiftçi ve sanayiciye faydalı olacak bir sistem. Sözleşmeli üretimle un sanayicileri buğday üreticilerinin daha verimli tohumları kullanmasını sağlayabilir. Böylelikle sözleşmeli üretimle üretilen buğdaylar da daha verimli olacaktır. Bu sayede hem un sanayicileri hem de üreticiler daha fazla kazanacak. Bu üretim modelinde arabuluculuk da olacak, mahkeme süreçleri uzun sürmeyecek. Bu da rekabeti etkileyecek. Ayrıca su kullanımına da dikkat edilecek.”

Source: Dünya Gazetesi


Donald Trump”tan rüzgar enerjisine büyük darbe! Projeleri süresiz olarak durdurdu: 12 milyon ev elektriksiz kalabilir

ABD Başkanı Donald Trump, göreve geldiği ilk gün aldığı kararla açık deniz rüzgar enerjisi sektörüne büyük bir darbe vurdu. Trump’ın yayınladığı başkanlık kararnamesi, ABD kıyı sularında yeni açık deniz rüzgar enerjisi kiralamalarını süresiz olarak durdurdu ve yeni izinlerin verilmesini, tamamlanması gereken bir incelemeye bağladı. Enerji danışmanlık şirketi Aurora Energy Research’ün verilerine göre, bu karar ABD’nin Doğu Kıyısı’nda planlanan 32 gigawatt gücündeki projeleri tehlikeye atıyor. Rystad Energy”nin Yeni Enerjiler Araştırmaları Başkanı Artem Abramov, şu an için bu projelerin nasıl ilerleyebileceğini görmenin “gerçekten zor” olduğunu ifade etti.
Aurora ve Rystad’a göre, yaklaşık 30 gigawatt’lık açık deniz rüzgar kapasitesi bu karardan doğrudan etkilenebilir. 12 milyon ev için elektrik riski ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) verilerini analiz eden CNBC’ye göre, bu projelerin tamamlanması halinde 12 milyondan fazla eve yetecek kadar elektrik üretimi sağlanabilecekti. Ancak Trump yönetiminin aldığı bu karar, ülkenin yenilenebilir enerjiye geçişini sekteye uğratabilir. Yapım aşamasındaki 5 gigawatt’lık projeler şimdilik güvende Aurora Energy Research’ün raporuna göre, bu yeni düzenleme şu anda yapım aşamasında olan 5 gigawatt’lık projeleri etkilemeyecek. Ancak ilerleyen süreçte bu projelerin de engellerle karşılaşabileceği öngörülüyor. Trump fosil yakıtları önceliklendiriyor
Trump yönetimi, ABD kıyı sularını rüzgar enerjisine kapattığı gün, petrol ve gaz kiralamalarına yeni alanlar açtı. Bu hamle, Trump’ın enerji politikasının fosil yakıt üretimini artırmaya ve petrol endüstrisini desteklemeye odaklandığını gösteriyor. Çevreciler ve yenilenebilir enerji savunucuları, bu kararın ABD’nin yeşil enerji dönüşümüne büyük zarar vereceğini belirtirken, fosil yakıt lobileri ve enerji şirketleri, Trump’ın politikalarını destekliyor. Önümüzdeki süreçte rüzgar enerjisi sektörünün nasıl bir yol izleyeceği ve yeni projelerin tekrar gündeme gelip gelmeyeceği büyük bir merak konusu.

Source: Dünya Gazetesi


Siyanürden daha tehlikeli! Bir balık için binlerce lira ceza kesilecek

Akdeniz”de popülasyonu artan, içerdiği toksin nedeniyle siyanürden daha tehlikeli olan balon balığının karaya çıkarılmasının yasak olması nedeniyle kıyıda oltayla yakaladıktan sonra sahilde bırakan ya da teknesinde limana getiren amatör balıkçıya 3 bin 770 lira ceza kesilecek. Balon balığı satana 37 bin 770, işleyen tesislere 75 bin 553 lira ceza uygulanacak.

SİYANÜRDEN DAHA TEHLİKELİ TOKSİN İÇERİYOR

Zehirli ve istilacı balon balıklarının Akdeniz”de popülasyonu son yıllarda hızla arttı. İçerdiği tetrodotoksin adlı, siyanürden daha tehlikeli toksin sebebiyle insan sağlığına tehdit olan balon balıkları, ekosistemde hızla yayılıp balık popülasyonunu olumsuz etkiliyor. Güçlü çene yapısıyla denizlerde avcı konumuna gelen balon balığı, yavrulama dönemindeki balıklarla beslenerek üreyip, hızla çoğalabiliyor. Çene yapısıyla metali koparabilen balon balıkları, balıkçıların av gereçlerine de zarar vererek, insan sağlığı, ekosisteme zararının yanı sıra, ekonomik kayba da neden oldu.

Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 2020 yılında başlatılan balon balığı avcılığı desteklemesi kapsamında 5 yılda Antalya kıyılarında 88 bin 747 balon balığı avlandı. Avcılık desteklemesiyle yakalanan balon balıkları sayesinde 6 milyon 656 bin 25 yeni bireyin ekosisteme girişi önlendi. Bakanlık tarafından karaya çıkarılması yasak olan balon balığı, amatör balıkçıların tekneyle açılarak ya da kıyıda yaptıkları avcılıkta oltaya takılıyor.

KARAYA ÇIKARANA CEZA

Amatör balıkçılar popülasyona karşı yakaladığı balığı öldürüp, denize atarak tedbir almaya çalıştı. Dalgayla sahile ulaşan veya kıyıdan avcılık yapanların oltasına takıldıktan sonra plajlarda bırakılan balon balıkları, çevre kirliliğine neden oldu.

Antalya sahillerinde kıyıdan balık avlayanların bulunduğu bölgelerin yakınında çok sayıda ölü balon balığına rastlandı. Avcılardan bazılarının imha etmek yerine balıkları plajlara bıraktığı, kum ve çakıl arasına gizlediği görüldü. Balon balıklarının oluşturduğu çevre kirliliğine plajda yürüyüş yapan ve denize girenler tepki gösterdi.

SATANA 37 BİN 770 LİRA CEZA

Balon balığının zararının önlenmesi için sahile bırakan ya da teknesinde limana getirene ceza uygulanacak. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından balon balığına ilişkin cezalar şöyle:

“Balon balığını karaya çıkaran amatör balıkçıya 3 bin 770 lira, tekne sahibine 5 bin 662 lira, ticari balıkçıların izin almadan balon balığını karaya çıkarması halinde kişiye 12 bin 835 lira, tekne sahibine 18 bin 880 lira, balon balığı satana 37 bin 770, balon balığını işleyen tesislere 75 bin 553 lira.”

Source:


Ünlü deprem profesörü bir ili uyardı: Fay kırılırsa 7.2 deprem olur

Prof. Dr. Okan Tüysüz, 1939 yılında Erzincan”da meydana gelen 7.9 büyüklüğündeki depremi hatırlatarak, Yedisu Fayı”nın benzer bir potansiyele sahip olduğunu belirtti.

7.2 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM OLABİLİR

Tüysüz, “Yedisu Fayı, kırılması durumunda 7.2 büyüklüğünde deprem üretebilecek bir fay. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki bu tür parçalar yaklaşık 250-300 yılda bir kırılıyor. Bu fay, 1784″te kırıldığına göre 232 yıldır büyük bir deprem üretmemiş durumda. Yedisu Fayı, sismik bir boşluk olarak değerlendiriliyor ve bu nedenle dikkatli olunması gereken bir bölge” şeklinde konuştu.

Tüysüz, 4.8 büyüklüğündeki depremin sığ bir deprem olduğunu ve 1949″da Kargapazarı”nda meydana gelen fay kırılmasıyla ilişkili olabileceğini belirtti.

Yedisu Fayı”nın tehlikesinin sürdüğünü vurgulayan Tüysüz, NTV”ye yaptığı açıklamada bu depremin uyarıcı bir nitelik taşıdığını ve bölgenin sıkışmakta olduğunu gösterdiğini ifade etti.

Uzmanlar, Yedisu Fayı”nın potansiyel risklerine dikkat çekerek, bölgedeki hareketliliğin izlenmesi gerektiğini vurguluyor.

NACİ GÖRÜR: BÜYÜK BİR DEPREM BEKLEDİĞİMİZ YER

Geçtiğimiz gün Bingöl”deki depremin hemen ardından Prof. Dr. Naci Görür, “Büyük deprem beklediğimiz bir yer” diye uyarmıştı.

Görür, kritik bölgeyi gösteren bir harita paylaşarak uyarıda bulunmuştu.

Görür, “Dinarbey-Yedisu/Bingöl’de 4,9 deprem oldu. Büyük deprem beklediğimiz yer. Deprem KAF üzerinde. Hem KAF hem de NAF tarafında yüklenen bir bölge. Deprem dirençli kentler çalışmaları hızlanmalıdır” demişti.

Source: Derleyen: Ümit Karadağ