“Çevre Gündemi – Doğa Koruma, Krizler ve Yenilikler”

Suriye kazanı…

Sağımız solumuz krizlerle dolu. Siyaseti, ekonomisi, şiddeti, geleceğe yönelik belirsizlik derken her koldan dert, kaygı yağıyor da yağıyor. İktidar cephesi krizlere yönelik sorumluluğu üstlenmemek adına yurttaşı “deli gündem” değişikliği içinde yora yora “Artık yeter, duymak görmek istemiyorum” dedirtme yollarını arıyor. Nasıl olsa yaz geldi, herkes bir bir dağılır dercesine. Ancak pek çok kamuoyu araştırması iktidar cephesini üzecek türden, CHP’ye destekte düşüş yok, artış var. İktidar iç siyasetteki tükenmişliği, dıştan aldığı övgü kredileriyle örtebilme çabasında gibi. Ama işler öyle kolay değil, “övülmenin” ardında neler yattığı tartışmalı. Örneğin, Suriye konusundaki bilinmezlik sürüyor. İmralı açılımı, terör örgütü PKK’nin kendini feshetme kararı, bunun Suriye’de YPG’yi kapsayıp kapsamadığı derken gözler Trump yönetiminde. ABD daha önce duyurduğu gibi Suriye’de bazı üslerden çekiliyor ama YPG ile ittifaklığa da toz kondurmuyor. Şam’da Şara yönetimi uluslararası meşruiyet kazanma, ülkeye kaynak girişi sağlama arayışındayken bir diğer yanda ise birlikte yol yürüdüğü cihatçı gruplarla arasındaki gerilim artıyor. Şara’nın birliği sağlayıp sağlayamayacağı, aynı zamanda Suriye topraklarında işgalini sürdüren İsrail ile nasıl bir yol alacağı da sorular arasında. Ankara ile yakın Şara bir yandan da Washington’ın da desteğiyle zengin Körfez ülkeleriyle denge tutturma hedefinde. Bir ipte onlaca cambaz. Sonuç olarak Ortadoğu’nun bugünden yarına ne olacağı bilinmez tablosu her zamanki gibi karşımızda duruyor. ABD’nin Ankara Büyükelçisi Barrack ’ın bu çerçevede geçenlerde yaptığı Beyaz Saray ziyareti, “Türkiye, Suriye’yi konuştuk, Ortadoğu için umut vericiydi” şeklindeki açıklamaları kritik önemde. Washington için “umut” ne olabilirin yanıtıyla birlikte daha geçen ay ABD Dışişleri Bakanı Rubio ’nun, Suriye’de topyekûn bir iç savaşın “birkaç ay değil, birkaç hafta uzakta” olabileceğini söyleyip geçiş yönetimine destek çağrısında bulunmasını da akılda tutmak gerekiyor. DOĞA KIYIMINA DEVAM! Yaz aylarıyla birlikte kıyı şeritleri her zamanki gibi hareketlenmeye başladı. Ekonomik krizin ağırlığı birçok yurttaş açısından bırakın otelde konaklamayı, ulaşımdan yeme içmeye, şezlongşemsiye kirasına, deniz ve kumla buluşmayı hayallere taşır bir hale getirdi. İşin bir diğer tarafında ise çevresel sorun var. Marmara’dan Karadeniz’e, Ege’den Akdeniz’e mavi, yeşilliklerle örülü coğrafyanın kıymetini biliyor muyuz sorusu ağır. İklim değişikliğine yönelik mücadelede atılan adımların yetersizliği, sürdürülebilirlik hedeflerinin çoğu kez sözde kalması, vahşi madencilik, yanlış enerji politikaları, beton zihniyetinin kâr hırsı derken bu güzel coğrafyanın bize sunduğu doğal zenginlik har vurup harman savruluyor. Bodrum başta olmak üzere gözde turizm çekim merkezlerinde nüfusun artmasıyla da bağlantılı olarak altyapı sorunları büyük. Yapılaşma hız kesmeden sürüyor. Su sorunu herkesçe bilindik. Geçen günlerde ekonomi müdürümüz Jale Özgentürk ’e konuşan Bodrum Belediye Başkanı Tamer Mandalinci de turizm sezonuna başlarken yaşadıkları sorunlara dikkat çekmişti. Mandalinci’nin, “Koyunuz ne kadar güzel olsa da turist hafriyat kamyonları çalışıyorsa bölgeye bir daha gelmez. Maalesef ana lokomotifimiz turizmden balıkçılıktan gelen mirasımız inşaata kaydı. İnşaat bize kaybettiriyor” demişti. Ne yazık ki görünen tablo, bu kaybetme şuursuzluğunun süreceği… YÜREKLER MANİSA”DA Doğup büyüdüğü memleketi için canla başla çalışan, enerjik, üretken bir isim; Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek . Bayram günü elektrik akımına kapılarak ağır yaralanması milletçe hepimizi büyük bir üzüntüye boğdu. CHP’nin genç kuşak siyasetçilerinden Zeyrek, geçen yıl Cumhuriyet’i ziyaret etmişti. Gazetemizin girişinde memleketi Ege’nin esintilerini çağrıştıran bir havada asmanın altındaki bankta sohbete devam ederken CHP lideri Özel’le hemşeri olmalarına atıfla takılmıştık; “Her şeyi duyar, işten en ufak bir kaytarma bile yapamazsınız” diyerek. Gülüşmeler havada uçuşmuştu. Ardından projelerini büyük bir heyecanla anlatırken eklemişti: “Yorulmam, vazgeçmem mümkün değil, halka söz verdik.” Zeyrek ve değerli ailesine içten geçmiş olsun diliyoruz. Ferdi başkan bir an önce iyileş, o gün söz verdiğin gibi yeniden çardakta çay eşliğinde sohbet edip çok sevdiğin Manisa’n için yeni projelerini dinlemek umuduyla.

Source: Mine Esen


İSKİ’nin ve uzmanların uyarılarına karşın projeye ‘Dur’ diyen yok: 41 bin ağaç kesilecek

AKP iktidarı ve sermaye, Türkiye’nin doğal alanlarını bir bir yok ediyor. İstanbul’un temiz hava ve su kaynağı Kuzey Ormanları da bu rant çalışmalarından etkileniyor. Cumhuriyet’in geçen aylarda gündeme getirdiği Karanfil Mining tarafından Çatalca’da işletilen kum ocağının genişlemesi için son aşamaya gelindi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı projenin nihai çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporunu yayımladı. Bu kararla birlikte ÇED raporu, bakanlık ve çevre, şehircilik ve iklim değişikliği il müdürlüğünde on takvim günü görüşe açıldı. ORMAN VASFINDA Şirket girişime başladığında alanı 165.58 hektar yani 233 futbol sahası büyüklüğüne genişletmek istedi. Ancak, 6 Mart’ta Ankara’da yapılan değerlendirme komisyonu toplantısının ardından bu karar değişti. Son rapora göre alan 99.08 hektar olacak. Şirket bu projesi için 83 milyon 794 bin TL harcayacak. Bölgedeki bir adet mevcut poligon alanına beş tane daha eklenecek. Projenin ömrü ise yedi yıl. Halihazırda bölgede yılda 351 tonluk üretim yapılıyor. Şirket bu genişlemeyle de bu sayıyı 3 milyon tona çıkaracak. Bunun yanında yıkama eleme tesisinde de büyümeye gidecek. MEŞE VE GÜRGEN DE VAR Şirketin raporunda alanın endemik türler alanında kalmadığı belirtiliyor. Ancak yine aynı rapor içerisinde yer alan türler listesinde deve dikeni, burçak ve safran gibi endemik türlerin alan ve yakın çevresinde yaşadığını belirtiyor. Proje alanının tamamı da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü parsel sorgusına göre orman vasfında. Şirket, hektar başına 550 ağaç düştüğünü belirtiyor. Bu hesaplamaya göre de en az 41 bin 751 ağaç bölgede yaşıyor. Şirket ocak için çalışma yapmak için bu ağaçları da kesecek. Ağaçların içerisinde ise meşe ve gürgen türleri yer alıyor. İSKİ UYGUN GÖRMEDİ Projeye ilişkin kurumlar da görüş verdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İSKİ) projeye ilişkin olumsuz görüş verdi. İSKİ görüşünde, “Talep alanı kısmen Terkos Barajı uzun mesafeli koruma alanında kalmakta olup imar planı sahası dışında bulunmaktadır. Ayrıca söz konusu alan içerisinden Ayazma Deresi, Sınır Deresi ve bu derelere bağlanan çok sayıda vadi tabanı geçmektedir. Havza içinde yapılacak madencilik faaliyeti söz konusu dereler açısından risk oluşturmaktadır” dendi. Müdürlük yazısında, “Söz konusu talep sahalarında madencilik faaliyeti yapılması idaremizce uygun görülmemiştir” ifadeleri kullanıldı. HABİTAT KAYBININ NEDENİ Kentsel Ekolojik Sistemler Şube Müdürlüğü tarafından verilen görüşte, “Çatalca bölgesi ekosistemi, uzun yıllardan beri süregelen yoğun madencilik faaliyetleri sebebiyle baskı altındadır. Madencilik faaliyetleri bölgede habitat parçalanmalarına ve kaybına sebep olmaktadır. Halihazırda baskı altında olan İstanbul ekosistemleri, kişi başına düşen yeşil alan miktarı, ekosistem hizmetleri de göz önüne alındığında maden çalışması yapılmasının bölgenin ekolojik sistemlerine olumsuz etki yapacağı ve meri mevzuatla çelişeceği değerlendirilmiştir” sözlerine yer verildi.

Source: Şeyda Öztürk


Bağcılar Millet Bahçesi… Üç ilçeye nefes alanı

Bakan Kurum, sosyal medya hesabındaki paylaşımında, Bağcılar Millet Bahçesi’nin görüntülerine yer vererek, “Bugün ne yapmalı? En yakınınızdaki Millet Bahçesi’nde yeşile doymalı. Burası Bağcılar…” ifadelerini kullandı. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre İstanbul’un en yoğun ilçelerinden Esenler, Güngören ve Bağcılar’ın kesişim noktasında yer alan Bağcılar Millet Bahçesi, TOKİ Başkanlığı’nca 60 bin metrekare alanda kuruldu. Millet bahçesinde farklı türde 2 bin 30 ağaç, yürüyüş yolları, kafeterya ve spor alanları, sosyal donatılar, basketbol sahası, otopark ve kütüphane bulunuyor.

Source: Hurriyet.com.tr


Sayıları 3 bini aştı ceylan nöbeti

Doğal yaşam ortamları bozulduğu için nesli tükenme tehlikesi altında olan ceylanlar, Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne (DKMP) ait Şanlıurfa 75. Yıl Ceylan Üretme İstasyonu’nda ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (TİGEM) bağlı Ceylanpınar Tarım İşletmesi ile 2 özel bölgede yetiştiriliyor. Alanlardaki ceylanlar sıkı şekilde korunurken, özellikle üreme dönemlerinde yavruların zarar görmemesi ve çalınmaması için jandarma ile DKMP ekiplerinin denetimleri sıklaşıyor. 7 gün 24 saat nöbet tutan ekipler, kaçak avcılara göz açtırmıyor. ŞANLIURFA VALİSİ ŞILDAK: GÖZÜMÜZ GİBİ BAKIYORUZŞANLIURFA Valisi Hasan Şıldak, ceylanların ŞANLIURFA için çok değerli olduğunu, bu hayvanlara özenle bakıldığını anlattı. Kızılkuyu 75. Yıl Ceylan Üretme İstasyonu’nda yetiştirilen ceylanların doğada popülasyonlarının artması için farklı bölgelere götürülerek serbest bırakıldığını aktaran Şıldak, “Şu an istasyonumuzda 393 yetişkin ceylanımız var, bu sezon bereketliydi, 200 de yavrumuz oldu. Az önce iki yavrumuzu kucağımıza aldık ve 3-4 günlüklerdi. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğümüzün Ceylanpınar İşletmesi’nde 1000’in üzerinde ceylan var, mevcut durumda bütün bunları topladığımızda 3 binin üzerinde ceylan şu anda Urfa topraklarında bulunuyor” dedi.

Source: Hurriyet.com.tr


İşte doğanın 30 yılı

Yılan, çıyan, çekirge, kurbağa, çakal ve çok sayıda kuştan oluşan 100 bine yakın fotoğraf arşivi biriktiren Ali Çitak, üniversite öğrencileri ve akademisyenlerin de araştırmalarına katkı sunmaya başladı. 15 YIL AYNI AĞACIN ALTINDAUzunköprü’de, Bülbül Korusu’nda bir ağacın altında tam 15 yıl fotoğraf çektiğini söyleyen Ali Çitak şöyle konuştu: “Orası tam anlamıyla yaban hayatının bir göstergesiydi benim için. Meşe ağacının tam ortasında eski ağaçkakan yuvası vardı. O eski ağaçkakan yuvasına her sene değişik başka kuşlar gelip yuva yapıyordu. 15 yıl boyunca o ağacın altında çakallar, porsuklar, tilkiler, tavşanlar, yılanlar, kuşlar çektim. Var olan değerlerimizi kaybediyoruz, amacım geleceğe bir belge bırakmak.”

Source: Hurriyet.com.tr


40 yıllık HES’ler yenileniyor

Türkiye Elektronik Sanayi Anonim Şirketi (TEMSAN) Genel Müdürü Fatih Öztürk, 40 yıla aşkın süredir Türkiye”ye hizmet veren Hirfanlı, Karakaya ve Gökçekaya Hidrolektrik Santrallerinin yerli teknolojiler ile yenilendiğini söyledi. Türkiye”nin yerli ve milli teknolojiyle enerji piyasasına entegrasyonu açısından bölgesel bir enerji üssü haline gelme yolunda ilerlediğini kaydeden Öztürk, “50 yıldır faaliyetlerini sürdüren kuruluşumuz bu vizyon doğrultusunda gelecekte de hizmetlerini aynı kararlılık ve sorumlulukta sürdürmeye devam edecektir” dedi. Mali tabloya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Öztürk, “Tablolarımızı da son yıllarda karla kapatıyoruz ama ne kadar kazandığımız değil, ülkeye ne kazandırdığımıza odaklanıyoruz” ifadesini kullandı. 2023 yılında ilk milli türbin tasarımını gerçekleştirdiklerini belirten Öztürk, AR-GE ve ÜR-GE çalışmalarının meyvelerini vermeye başladığını söyledi. Aktif hale getirilen AR-GE ve tasarım merkezinde, 17 kişilik bir ekiple çalışmalar yürüttüklerini dile getiren Öztürk, “Bu merkezde 17 kişilik ekiple, yerinde tasarım merkezi unvanı alan bildiğim kadarıyla tek kamu kuruluşuyuz. Bu vesileyle ürünlerimiz ortaya çıkmaya başladı. Yine proje yönetimi, bakım, rehabilitasyon ya da modernizasyon faaliyetleri anlamında özellikle hidroelektrik santrallerde ciddi başarılar elde etmeye başladık” değerlendirmesinde bulundu. Öztürk, bazı projelerde yapılan tasarımların dijitalleştirilerek veri bankalarında saklandığını aktararak, “Enerji sanayinde bir çatı kuruluşu olma hedefimiz var. Şirket kendi tasarımlarını üretir duruma geldi. Bazı santral çalışmalarında yerlilik oranımız yüzde 92, millilik oranımız yüzde 100” bilgisini paylaştı. Öztürk yaptıkları çalışmalar ile ilgili şu bilgileri verdi: ÜÇ BARAJ: Karakaya, Hirfanlı, Gökçekaya Hidroelektrik Santrallerimizin hem tasarım hem de sahada demontaj, montaj gibi süreçleri yürütüyoruz…Uluslararası firmalarla rekabet edebilecek boyutta, özellikle hidroelektrik alanında güzel bir ekip kurduk. KARAKAYA SANTRALİ: Karakaya”da yüzde 20″lerde olan yerlilik oranını yüzde 52″lere çıkarıyoruz. Burada Ruslarla bir “know-how” transferiyle başladı sürecimiz. Karakaya”da mart ayı itibarıyla birinci ünite 300 megavat, tamamen yeniledik; şu anda sorunsuz bir şekilde çalışıyor. Yüzde 91″den 95″e verimliliğini çıkardık, belki rakam olarak bir şey ifade etmiyor ama para olarak baktığımızda günlük 200 bin TL millî gelire ek bir katkı sağlıyor yani yıllık bir ünite 880 milyon TL, altı ünitenin tamamını da yenilediğimizde 500 milyon liraya yakın millî gelire bir ek gelir sağlamış olacağız. KAMUYA AİT SANTRALLER: Kamuya ait santrallerimiz ortalama 33 yaşında. 44 tane kamuya ait santralimiz var, 768 tane de toplamda özel sektör, kamuya ait lisanslı, lisanssız santralimiz var. Bunların tamamının ülkemizde “know-how”larını oluşturuyorlar, biz bu tasarımlarımızı dijitalleştirip veri bankalarında da saklıyoruz artık. HİRFANLI BARAJI: Hirfanlı Hidroelektrik Santrali”nde yerlilik oranımız yüzde 92, millîlik oranımız yüzde 100. Bir sonraki santralimiz Gökçekaya Hidroelektrik Santrali. YERLİ TÜRBÜNLER: Bu yıl sonunda tamamlayıp önümüzdeki yılın başında da sahada tamamen ülkemizde yapılmış bir türbinin aktif olarak çalıştığını hep birlikte göreceğiz…

Source: Zübeyde Yalçin


Çevre katliamına sıfır tolerans

81 ilde faaliyet yürüten bakanlığa bağlı denetim ekipleri, hem havada hem karada hem de denizde incelemelerini sürdürüyor. Çevre mevzuatına aykırı faaliyette bulunan işletme ve belediyelerin ise gözünün yaşına bakılmıyor. Bakanlık verilerine göre, sene başından bu yana farklı alanlarda 20 bine yakın çevre denetimi yapıldı. En çok idari yaptırımın uygulandığı alan “atık denetimleri” oldu. Bu denetimlerde toplam 430 milyon liralık ceza kesildi. İkinci sırada 255 milyon liralık yaptırım ile ÇED denetimleri yer aldı. Listenin üçüncü sırasındaki su denetimlerinde ise ceza tutarı 184 milyon liraya erişti. 2020-2025 yıllarını kapsayan periyotta gerçekleştirilen denetim sayısı da 305 bine yaklaştı. Denetimler sonucunda usulsüz faaliyet yürüttüğü tespit edilen işletmeler, 5,2 milyar liralık idari para cezasına çarptırıldı. Bu süre zarfında faaliyeti durdurulan işletme sayısı ise 2 bin 53 olarak kayıtlara geçti. Marmara Denizi”nde yeniden görülmeye başlanan müsilaj sorununa ilişkin de denetimler kesintisiz sürüyor. Krizin çözümü için 2021 yılında 22 maddelik Marmara Denizi Eylem Planı”nı devreye sokan bakanlık, o tarihten bu yana çevre mevzuatına aykırı faaliyet yürüten işletmelere ceza üstüne ceza yağdırdı. 4 yıllık süre zarfında bugüne kadar 272 binden fazla işletme ve deniz aracı denetlendi, kesilen cezanın toplam tutarı 1,8 milyar liraya ulaştı. 2021 yılından bu yana Marmara Denizi ve çevresinde usulsüz faaliyet yürüten 268 işletmeye ise faaliyetten el çektirildi. Öte yandan Türkiye Çevre Ajansı eliyle tüm deniz yüzeylerinde bugüne kadar yaklaşık 10 ton atık temizlenerek bir başka başarı hikayesine de imza atıldı.

Source: Murathan Yildirim


Deniz manzaralı gecekondular yıkılıyor! Valilik işgale “dur” dedi

Adana Valiliği, Seyhan Baraj Havzası başta olmak üzere Karataş ve Yumurtalık gibi sahil ilçelerindeki göl-deniz manzaralı kaçak yapıları mercek altına aldı. İlk etapta kıyılardaki 138 yapı, iş makineleriyle yıkıldı.Adana Valiliği, AKŞAM”ın 9 ay önce gündeme getirdiği başta Seyhan Baraj Gölü olmak üzere Karataş ve Yumurtalık gibi sahil ilçelerindeki kaçak yapıları tek tek tespit etti. 179 yapıdan 138″i yıkılırken, 41 yapıyla ilgili işlemlerin sürdüğü bildirildi.”KAÇAĞA MÜSAMAHA YOK”Çalışmalar hakkında bilgi veren Adana Valisi Yavuz Selim Köşger, kamunun hakkını ve doğal yapının korunması için kararlı olduklarını söyleyerek, “Devletin malını izinsiz kullananlara, asla müsamaha göstermeyeceğiz” dedi. Uzun yıllar halkın kullanımına kapalı olan sahil şeritlerinde kaçak yapılar işletildiğini de belirten Vali Köşger, şöyle devam etti:”SAHİLLERİN SAHİBİ HALKTIR””Adanalılar dahil kimse, sahildeki ilçelerden gerektiği gibi faydalanamıyordu. Kamunun arazileri işgal edilmiş, vatandaşlarımıza ise uygunsuz ilişkilerle yönetilen yerlerde düşük kaliteli hizmet dayatılıyordu. Artık sahiller gerçek sahiplerine, yani halkımıza geri dönüyor. Bu sadece kaçak yapı yıkımı değil, aynı zamanda Adana”nın doğal yapısına, turizm potansiyeline ve ortak yaşam kültürüne sahip çıkmaktır.”2 BİN 29 PARSELE 69 YILLIK İNCELEMEAdana Valisi Köşger, Seyhan Baraj Havzası çevresinde son 69 yılda oluşan 2 bin 29 parselin de kapsamlı şekilde incelendiğini aktardı. Köşger, “Baraj Gölü çevresinde kamuya ait araziler ile ruhsatsız yapıların durumu ilk kez bu kadar kapsamlı bir şekilde ele alınıyor. Hangi yapının ruhsatı var, hangisi kamunun malı üzerine yapılmış; hepsi tek tek tespit ediliyor” diye konuştu.AKŞAM “Seyhan Baraj Havzası”nın yeşil dokusunu yok eden göl manzaralı kaçak yapıları “Kaçak Pandemisi” başlığıyla gündeme taşımıştı.

Source: Www.star.com.tr


Gazze’ye giden yardım teknesine müdahale edildi, aktivistler İsrail’e götürülüyor

İsrail askerlerinin, aralarında İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg”in de bulunduğu 12 aktivistin Gazze Şeridi”ne insani yardım götürmek üzere yola çıkardığı tekneye müdahale ettikleri bildirildi.

Madleen adlı tekneyi yola çıkartan Freedom Flotilla Coalition (FFC – Özgürlük Filosu Koalisyonu) Telegram uygulamasındaki mesajda “İletişim kayboldu” dedi.

Mesajda, teknede can yelekleriyle elleri havada insanlar görülüyor.

Tekne en son Mısır açıklarında ilerliyordu.

Greta Thunberg yayımladığı bir videoda, uluslararası sularda İsrail güçleri tarafından “yollarının kesilerek kaçırıldıklarını” açıkladı.

İsrail Dışişleri Bakanlığı ise sosyal medyada yaptıkları açıklamada aktivistlerin “zarar görmeden” ve “güvenli olarak” İsrail”e götürüldüğünü söyledi.

İsrail Dışişleri Bakanlığı daha tekneden rotasını değiştirmesini istediği kaydedilmişti.

Bakanlık, İsrail askerlerinin tekneye müdahalesinden sonra yaptığı açıklamada Madleen”i “ünlülerin selfie yatı” diye tanımladı.

Bakanlık teknedekilerin “zarar görmediğini” ve “güvenle” İsrail”e götürüldüklerini duyurdu.

Bakanlık, iklim eylemcisi Greta Thunberg”in can yelekli bir fotoğrafını da yayımladı.

Açıklamada “grubun bir kamyondan bile az olan yardım malzemesiyle tek amacı kamuoyunun dikkatini çekmek olan bir medya provokasyonu yapma girişiminde bulunduğu” savunuldu.

İsrail Savunma Bakanı İsrail Katz da teknenin geri dönmesi gerektiğini ve İsrail”in herhangi bir ablukayı delme girişimine karşı harekete geçeceği uyarısında bulunmuştu.

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz pazar günü yaptığı açıklamada, “Madleen gemisinin Gazze”ye ulaşmasını engellemesi için orduya talimat verdim” demişti.

Madleen gemisinde kimler var?

Madleen adlı gemi, Freedom Flotilla Coalition (FFC – Özgürlük Filosu Koalisyonu) tarafından yönetiliyor ve 1 Haziran”da İtalya”dan ayrılarak İsrail ablukasını kırmak ve Gazze”ye yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkmıştı.

Yardım malzemeleriyle birlikte 12 kişiyi taşıyan gemide İrlandalı aktör Liam Cunningham, Avrupa Parlamentosu”nun Fransız üyesi Rima Hassan ve iki Türkiye kökenli aktivist de var.

Türkiye kökenli gönüllerden biri Şuayb Ordu, diğeri ise Alman vatandaşı Yasemin Acar.

Acar, FFC Organizasyon Sorumlusu ve Yürütme Kurulu Üyesi.

Gemide Brezilyalı, Fransız, İspanyol ve Hollandalı aktivistler de var.

Gemide bulunan Avrupa Parlamentosu Üyesi Rima Hassan, AFP”ye yaptığı açıklamada “Silahlı değiliz, sadece insani yardım taşıyoruz” demiş ve “Son ana kadar hareket halinde kalacağız” diye de eklemişti.

Özgürlük Filosu Koalisyonu (FFC) yetkilileri, teknenin 2010″daki Mavi Marmara saldırısının 15. yıldönümüyle denk düşecek şekilde sembolik bir zamanlamayla yola çıkarıldığını söylemişti.

Greta Thunberg de tekne yola çıktıktan sonra yaptığı açıklamada şöyle konuşmuştu:

“Biz Filistinlilerin liderliğindeki daha geniş ve büyük, küresel Filistin özgürlük hareketinin bir parçasıyız. Hükümetlerimiz harekete geçmediği için buradayız.

“Buradaki haber Gazze”ye gitmemiz değil, İsrail Gazze”yi kuşatması ve İsrail”in onlarca yıldır insanlara bakı, etnik temizlik, soykırım ve he tür savaş suçu işlemesi.”

FFC”nin yola çıkarttığı Conscience (Vicdan) adlı bir başka tekne Mayıs ayı başlarında Malta karasuları yakınlarındayken iki insansız hava aracı tarafından vurulmuştu.

FFC olaydan İsrail”i sorumlu tutmuş ama İsrail”den herhangi bir açıklama gelmemişti.

2010″da Mavi Marmara baskınında, Gazze”ye insani yardım götürmek üzere 22 Mayıs”ta Sarayburnu”ndan Filistin”e hareket eden Mavi Marmara gemisi Akdeniz”de uluslararası sularda 31 Mayıs gecesi İsrail askerleri tarafından baskına uğramıştı.

Baskında 10 kişi hayatını kaybetmiş, 50″yi aşkın kişi de yaralanmıştı.

Source: aktifhabercom


Tanyer Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Münir Tanyer: İzmir Türkiye”nin parlayan yıldızı

İzmir”de gayrimenkul sektöründeki son durumu değerlendiren Tanyer Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Münir Tanyer, hem sıfır hem de ikinci el konutlara olan talebin arttığını belirterek, sektörün genelinde konut kredi faizlerinin düşmesi beklentisi olduğunu dile getirdi. Tanyer, “Tüm dünyada ekonomide zaman zaman dalgalanmalar olabiliyor. Bu dalgalanmaların geçici olduğunu bilerek hareket etmeliyiz. Enflasyon hedeflerinin korunması, sıkı para politikalarının devam etmesi çok önemli” dedi.”İzmir nitelikli göç almaya devam ediyor”TÜİK”in açıkladığı 2025 yılı Nisan ayı konut satış istatistiklerine göre, İzmir”de konut satışlarının geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 63,9 oranında arttığını anımsatan Tanyer, şöyle devam etti:* Bu önemli bir gelişme. Pandemiden beri yeterince konut üretilmiyor; fakat talep hâlâ canlılığını koruyor. Şu anda yeni başlayan, yapımı devam eden projeler herkes için önem taşıyor ve kıymetli.* İnsanlar konut yatırımını güvenli liman olarak görüyor. İzmir bana göre Türkiye’nin parlayan yıldızı. Yaşam biçimi, iklimi, ulaşım kolaylığı ve tatil merkezlerine olan yakınlığı nedeniyle nitelikli göç almaya devam ediyor. Bu nedenle talep artışı da sürüyor.”Sürdürülebilir konut vurgusu””Yeşil gelecek sürdürülebilir konutlarla mümkün” diyen Münir Tanyer, İzmir-Urla Bademler’de inşası süren TanUrla projesinin hem oturum hem yatırım amaçlı yoğun ilgi gördüğünü belirtti.Projede: Çevre dostu ve sürdürülebilir konutlar inşa ediliyor. Evler güneş ışığından faydalanacak şekilde konumlandırıldı ve çatılar güneş enerjisi panelleri için uygun yapıldı. Suya dayanıklı bitkiler kullanıldı, 500’er tonluk yağmur suyu depoları kuruldu. Elektrikli araçlar için hızlı şarj istasyonları planlandı. 276 bahçeli ev, doğal yapıya uyumlu olarak inşa ediliyor. Proje ayrıca: 20 bin metrekarelik sosyal alan (kafe, restoran, spor merkezi, ofis, market vb.) sunuyor.Her eve özel otopark ve ticari alanların altında otopark yer alıyor.Tanyer, 2025’te ilk teslimatların yapılacağını, 2026’da projenin tamamlanacağını söyledi. Yoğun talep aldıklarını, örnek dairelerin ilgiyi artırdığını ve İzmir’in yerel markalarına öncelik verdiklerini de ekledi.

Source: Dünya Gazetesi


Tarihi kilise sular altında kaldı! Artvin Ardanuç”ta “HES” tepkisi: “Yalnız bırakıldık” diyerek seslendiler…

Artvin’in Ardanuç ilçesi Bulanık Deresi üzerinde yapılması planlanan Ardanuç Regülatör 5. HES projesi, bölge halkı ve kurumların tepkisini çekiyor. 2010 yılında bölge sakinleri tarafından başlatılan hukuki süreç ve Danıştay’ın ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) raporlarını defalarca iptal etmesine rağmen, dava dosyasının Anayasa Mahkemesi’nde bulunması süreci etkilemedi. Yapılacak HES projesi nedeniyle sulama sularının tehdit altında olduğu belirtilirken, bölgenin 1. derece kültür varlığı koruma alanı olmasına rağmen tarihi bir kilise kalıntısının sular altında kalması, bölge halkında tepkiye ve endişeye yol açtı. TARİHİ KİLİSE SULAR ALTINDA KALDI Ardanuç Derelerin Kardeşliği Platformu Sözcüsü Elyesa Uygun şunları söyledi: Şu anda bulunduğumuz alan, tarihi bir kilise kalıntısının hemen önünde yer alıyor. Gördüğünüz gibi, bu tarihi yapıdan geriye kalanların dereye karıştığını gözlemleyebiliyoruz. İlgili kurumların bölgeye karşı ilgisiz davranması nedeniyle dere yatağı zamanla kilise kalıntılarına doğru yer değiştirdi. Bu değişim sonucunda, kalıntıların bir kısmı dere tarafından taşındı ve bu kültürel miras suya gömüldü. Şu an yapının bir kısmı hâlâ derenin kenarında görülebiliyor. Bu durum bizim açımızdan önemli bir kayıptır çünkü yerel yetkililer dahi bu olaya dikkat çekmedi. Oysa bu kalıntılar korunabilseydi, bize kültürel ve turistik anlamda katkı sağlayabilirdi. 2023 yılında bu alana ilişkin resmi yazılar yazarak Artvin Müze Müdürü”nü iki kez bölgeye getirmeyi başardık. Daha sonra Erzurum Kültür Varlıkları Koruma Kurulu”na da yazılı başvuru yaparak burada böyle bir tarihi kalıntının bulunduğunu bildirdik. Amacımız, bu alanın Ardanuç Regülatör 5 HES sahası içinde kaldığını ve zarar görebileceğini ortaya koymaktı. Ne yazık ki bu kaygılarımız bugün gerçekleşmiş durumda. Tarihi bir yapı artık suya karışmış durumda.” 2010″DAN BU YANA HUKUKİ SÜREÇ DEVAM EDİYOR “Arkamızda gördüğünüz sahada, tüm bu verilere ve kararnameye rağmen Ardanuç Regülatör 5 HES’in isale hattı tünel çalışmaları sürdürülmektedir. Bu proje ile ilk olarak 2010 yılında karşılaştık ve o zamandan bu yana üç kez ÇED raporu iptal edilmesine rağmen Danıştay, dördüncü başvuruda aleyhimize karar verdi. Bu kararın ardından yerel seçimler yapıldı. Ardanuç’ta belediye el değiştirdi, köy muhtarlığı değişti ve hemen ardından inşaata başlandı. Bizim açımızdan hukuki süreç hala açıktı. Çünkü dosyamız Anayasa Mahkemesi’nde bulunuyordu. Ancak Danıştay’ın kararından sonra kimse harekete geçmedi ve inşaat devam etti.” KORUMA KARARINA RAĞMEN İNŞAATA DEVAM EDİLDİ “Devletin, kendi belirlediği koruma alanlarında yürütülen bu tür çalışmalara karşı daha hassas olması gerekir. Burası uzun süredir kültürel ve arkeolojik kalıntıların bulunduğu bir alandır. Aynı zamanda defineciler için de cazip bir merkezdir. Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun kararına rağmen, HES projesi çalışmaları sürmekte ve devletin hiçbir kurumu burada kapsamlı bir arkeolojik araştırma yürütmemiştir. Eğer bu araştırmalar yapılsaydı, HES’in sağlayamayacağı türden bir turistik veya kültürel değer kazanılabilir, yerel halka ciddi katkılar sağlanabilirdi. Ancak araştırma yapılmadığı için bu tarihi kalıntılar gözümüzün önünde yok olmakta ya da tahrip edilmektedir.” KÖYLERİN SULAMA SULARI TEHLİKEDE OLMASINA RAĞMEN YALNIZ BIRAKILDIK “Buradaki çalışmanın bir diğer boyutu da, yaklaşık yedi köyün sulama alanını doğrudan etkilemesidir. HES çalışması, “su kullanım hakkı yasası” doğrultusunda hayata geçirildiğinde, suyun kamu mülkü olmaktan çıkıp özel mülke dönüşeceği yönünde endişelerimiz bulunmaktadır. Özellikle alt kotlarda bulunan köyler başta Tepedüzü Köyü olmak üzere ve diğer köylerde sulama yapılamayacak hale gelecektir. Zaten mevcut su yetersizdir ve verimli kullanılsa dahi tarım açısından yeterli olmayacaktır. Bu projeyi birçok kez toplumsal, çevresel ve coğrafi açıdan sakıncalı bulduğumuzu dile getirdik. Ne yazık ki bu çalışmanın önüne geçemedik. Yeni dönemde görev alan yerel yöneticilerin de yanımızda durmaması nedeniyle kendimizi yalnız bırakılmış hissediyoruz.

Source: Anka


Türkiye”de dün 651 bin megavatsaat elektrik tüketildi

Türkiye”de dün günlük bazda 649 bin 245 megavatsaat elektrik üretildi, tüketim ise 650 bin 999 megavatsaat oldu.Türkiye Elektrik İletim AŞ verilerine göre, saatlik bazda dün en yüksek elektrik tüketimi 33 bin 82 megavatsaatle 21.00″de, en düşük tüketim ise 21 bin 207 megavatsaatle 07.00″de gerçekleşti.Günlük bazda dün 649 bin 245 megavatsaat elektrik üretildi, tüketim ise 650 bin 999 megavatsaat olarak kayıtlara geçti.Üretimde ilk sırada yüzde 24,1 ile ithal kömür santralleri yer aldı. Bunu, yüzde 19,2 ile güneş enerjisi santralleri ve yüzde 18,3 ile barajlı hidroelektrik santralleri izledi.Türkiye, dün 5 bin 382 megavatsaat elektrik ihracatı, 7 bin 177 megavatsaat elektrik ithalatı yaptı.

Source: Dünya Gazetesi


Naci Görür o bölgeye uyarmıştı: Deprem oldu

Kütahya”nın Simav ilçesinde son aylarda meydana gelen depremlerin ardından İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi ve yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, bölgenin gerilim altında olduğunu belirterek yöneticilere uyarıda bulunmuştu…

1 Mayıs’ta Simav’da yaşanan 4.2 büyüklüğündeki depremin ardından sosyal medya hesabından açıklama yapan Görür, bölgenin giderek gerildiğine dikkat çekmişti.

-Arkadaşlar, Yemişli-Simav/Kütaya’da 4,3 deprem oldu.

-Deprem Naşa Fay Zonu yakınlarında.

-Bir kaç gün öncede burada benzer depremler oldu.

-Yöneticiler dikkatli olmalı. Bölge K-S geriliyor.

KÜTAHYA BEŞİK GİBİ

Kandilli Rasathanesi, Kütahya”nın Simav ilçesinde saat 03.05’te 3,4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini açıkladı.

Depremin yerin 4,2 kilometre derinliğinde gerçekleştiği bildirildi. Aynı bölgede saat 08.51’de ise 3,0 büyüklüğünde bir deprem daha kaydedildi.

Source: Mahir Ağar