“Çevre Gündemi – Doğa, Zeytinlikler ve İklim Krizi”

‘Doğaya savaş açılıyor’

AKP tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan “bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi”, zeytinlik alanlarda madencilik faaliyetlerine izin verilmesinin önünü açarken kamuoyunda ve muhalefette büyük tepkiye yol açtı. Teklifte, “kamu yararı” gerekçesiyle zeytin ağaçlarının taşınması ya da kesilmesi öngörülüyor. Ayrıca kaçak yapılmış enerji tesislerine af niteliğinde düzenlemeler yer alıyor. Toplam 21 maddeden oluşan torba teklif, yalnızca zeytinlikleri değil; ormanları, meraları, sulak alanları, sit bölgelerini, kıyıları ve koruma altındaki birçok alanı da kapsayan geniş düzenlemeler içeriyor. Yeni düzenlemeye göre, ruhsat verilmeden önce ilgili kurumlardan görüş alınacak ancak üç ay içinde cevap verilmemesi durumunda izin verilmiş sayılacak. Ayrıca ormanlık alanlarda madencilik faaliyetleri için 24 aya kadar bedelsiz izin verilebilecek, bu süre 12 ay daha uzatılabilecek. Teklife göre, ÇED işlemleri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yürütülecek ve süreci olumlu yönde tamamlamayan kurumların görüşü “olumlu” kabul edilecek. İzin veren kurumlar ise daha sonra ÇED sürecinde olumsuz görüş veremeyecek. ADEM: BU TEKLİF DOĞAYA KARŞI AÇILMIŞ BİR SAVAŞ CHP Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, “Bu teklif yalnızca bir yasal düzenleme değil; ormana, zeytinliğe, suya, toprağa karşı açılmış organize bir saldırı planıdır. Savaş sadece sınırın ötesinde değil; bu ülkenin içinde” ifadelerini kullandı. Adem, teklifin amacının doğal varlıkları “stratejik yatırım” adı altında yağmalamak, hukuki denetimi ortadan kaldırmak ve halkın söz hakkını yok saymak olduğunu vurgulayarak “Bu yasa teklifi; zeytinliklerimizi, ormanlarımızı, meralarımızı, kıyılarımızı ve su kaynaklarımızı bir avuç yandaş müteahhide teslim etmek amacıyla hazırlanmıştır. Yaşamı savunmak, bugün bu yasaya karşı çıkmakla mümkündür” dedi. ZEYTİNCİLERDEN İTİRAZ Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK), Konsey Başkanı Dr. Mustafa Tan, şimdiye kadar zeytinlik alanlarının imara, sanayiye ve madene açılmasına yönelik 10 ayrı girişimin olduğunu hatırlatarak bu girişimlerin gerek Meclis komisyonları gerekse yargı kararlarıyla engellendiğini vurguladı. Tan, “Zeytin; bu toprakların ortak değeridir, siyasetin ve partilerin üstünde bir kültürel ve ekonomik varlıktır. Toplumsal ve sosyal değeri büyüktür.” dedi. “Bugün 11. kez aynı tehditle karşı karşıyayız. Ancak yine Meclisimizin bu girişime geçit vermeyeceğine inancımız tam” ifadelerini kullandı. ZEYTİN ÜRETİMİNE YAPAY ZEKÂ İLE TAKİP Diğer yandan Yaşar Üniversitesi’nin Madagaskar, Fildişi Sahili, Haiti ve Dominik Cumhuriyeti gibi ülkelerdeki üniversitelerle işbirliği kapsamında yürüttüğü DEEPFARM Projesi kapsamında İzmir Zeytincilik Araştırma Enstitüsü iştiraki ile zeytin üretimi özelinde bir kullanım senaryosu geliştirildi. Yaşar Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, “Yaprak gözlemi, dijital görüntü işleme, sensör verisi analizi gibi uygulamalarla öğrenciler yalnızca bir projeye değil, geleceğin tarımına hazırlanıyor. Bu projede yer almak bizim için sadece akademik değil, aynı zamanda etik ve çevresel bir sorumluluk. Bu çalışmalarla aynı zamanda sürdürülebilirliğe, gıda güvenliğine ve tarımın dijital dönüşümüne katkı sunuyoruz” dedi.

Source: Ece İçmez


Çimentoculara afişli tepki

Muğla’nın Menteşe ilçesinde kurulmak istenen Muğla Çimento’ya ait Entegre Çimento Fabrikası ve Hammadde Ocakları Projesi’nin imar planları, önce Muğla Büyükşehir Belediyesi, daha sonra da Menteşe ve Yatağan belediye meclisleri tarafından iptal edilmesinin ardından Muğla Valiliği’nin büyükşehire dava açmasına tepkiler sürüyor. Büyükşehir çimento fabrikası projesine karşı kent genelindeki billboardlara “Muğla’nın daha fazla çimentoya değil, daha fazla korunmaya ihtiyacı var” ifadelerin yer aldığı afişler astı. Başkan Ahmet Aras imzalı afişlerde, çimento fabrikası alanı üzerine kırmızı “X” işareti dikkat çekti.

Source: İzmi̇r / Cumhuriyet


‘Zeytinine’ sahip çıkan köylüleri komisyon toplantısına almadılar, arbede yaşandı: Meclis’i de dar ettiler

İçerisinde Muğla Milas ile Yatağan’daki zeytinlik alanların madenciliğe açılmasını öngören düzenlemenin de yer aldığı “torba teklif” dün TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşüldü. Görüşmelere katılmak için Milas Akbelen’den İkizköy’den, Karacahisar’dan, Yeniköy’den zeytin üreticisi köylüler geldi. Ancak köylüler, çevreciler, Türkiye Barolar Birliği (TBB) çevre ve kent komisyonu üyeleri toplantı salonuna alınmadı. CHP milletvekilleri, başta köylüler olmak üzere gelenlerin de içeri alınmasını istedi. Görevliler izin vermedi. Gerginlik yaşandı. Milletvekilleri arasında arbede çıktı. Uzun süre komisyon toplantısına alınmayan köylüler ancak öğleden sonra salona girebildi. Baronun avukatı iteklendi, yere düştü. “MADENCİ İÇERİDE” CHP’li milletvekiller, “madenciler, santralcılar içeride, zeytinciler dışarıda” diyerek tepki gösterdi. Gerginlik sürerken komisyon başkanı AKP’li Mustafa Varank içeri girmek için kapıya geldi. Varank’ı salon kapısında karşılayan CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, insanların dışarıda kaldıklarını anlattı. Tartışma çıktı. Tartışma daha sonra arbedeye döndü. Varank, salona girmek için CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal’ı itti. İkili arasındaki itişme diğer milletvekillerinin de tartışmaya girmesinin ardından büyüdü. “SÜRÜKLENEREK DIŞARI ATILDIK” Komisyon salonunun içinde olduğu gibi dışında da rbede çıktı. TBB Çevre Komisyonu avukatı Yakup Şekip Okumuşoğlu yere düştü. Tekmelendiğini, yumruklandığını belirten Okumuşoğlu şunları söyledi:“Bizi yerlerde sürükleyerek koridorun dışına attılar. İçeride madenciler, şirket temsilcileri yasalarını görüşüyorlar. Canları nasıl istiyorsa öyle bir yasa çıkartacaklar. Bu yasa yarın öbür gün hepimizin önüne gelecek. Biz mahkemelerde yurttaşların haklarını savunurken bu yasalara takılacağız. Bu yasaların bu şekilde çıkması nedeniyle ülkemizin her tarafı delik deşik olacak ve zeytinlikler, tarım arazileri, mera arazileri ve ormanlar bunların elinde kalacak… Komisyon toplantısına bile bizi sokmuyorlar. Çok üzgünüm. TBMM’de halkın sesini duyurabileceği, sözünü söyleyebileceği bir alan yaratılmış değil. Bizler dışarıda beklemeye mahkûm edildik.” KİMLER GETİRDİ EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca, teklifin imza sahibi milletvekillerine dikkat çekerek “Bir kuyumcu dükkânından 40 yılda Türkiye’nin en büyük altın ihracatçısı haline gelen Ahlatçı Holding’in patronu Ahmet Ahlatçı’nın yeğeni AKP Çorum Milletvekili Yusuf Ahlatçı imzacı. Sudan’da altın keşfine çıkan AKP Denizli Milletvekili Şahin Tin imzacı. Sendikalı oldukları için maden işçilerini işten atan ve onları süründüren Fernas Maden patronu AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu imzacı. Birkaç gün önce Giresun’daki madeninde ÇED raporu olmadan kaçak kimyasal atık havuzunu inşa eden AKP Iğdır Milletvekili Cantürk Alagöz imzacı” dedi. “AÇLIK GREVİNE BAŞLARIZ” TBMM önünde açıklama yapan İkizköy Mahalle Muhtarı Nejla Işık, İkizköy’den, Akbelen’den, Karacahisar’dan, Çamköy’den, Milas’tan, Yatağan’dan, Muğla’dan yollara düştüklerini belirterek “Niye düştük? Tek bir şey anlatmak için yollara düştük yine. Ne zeytin bırakılacak ne toprak bırakılacak ne mera bırakılacak ne doğa, orman bırakılacak. Üreten çiftçiler olarak bizleri görün diyoruz. ‘Biz de insanız’ diyoruz. ‘Biz vermek istemiyoruz bu toprakları’ diyoruz. İnatla elimizden almaya çalışıyorsunuz. Biz bunu kesinlikle istemiyoruz” dedi. “Şirketlerin değil, zenginin değil, güçlünün değil, köylünün, fakirin, fukaranın, çiftçinin, işçinin, yalnız bizim yanımızda olun. Çünkü bizler o zeytin ağaçlarını yetiştirirken babalarımızın, dedelerimizin ayakları çorap bile görmedi. Yalın ayak o dağdan, tepeden zeytini alıp, getirip, omzunda taşıyıp, bizim için evlatları, torunları için ve şunu söylediler; ‘Hiçbir şeyim yoksa bile kurda, kuşa nasip olsun. Faydam olsun, bir dua edenim olsun’ diye dikti bu zeytin ağaçlarını. Bir kömüre feda edilemez. Bunu söylüyoruz yıllardır. Toprağımıza uzanan eller kırılsın diyoruz.” Işık, gerekirse açlık grevine başlayacaklarını belirtirken teklifin geri çekilmesini istedi. “BABAMIN MEZARI” Karacahisar Köyü’nden Ayişe Günay da komisyon salonunun girişinde, “Bu topraklar bizim. Annemin, babamın mezarı orada. Biz topraklarımızdan ayrılmak istemiyoruz” diyerek sinir kirizi geçirdi. “YETER BIKTIK” İkizköylü Melahat Çulha, “Kesmesinler, geri çeksinler. Sabah kalkınca kömür koymuyoruz sofraya. Yeter çeksinler ellerini üstümüzden. Yeter, bıktık artık zeytin yasasından. Bıktık, nefret ediyoruz. Bir haftadır ağlıyorum. Onlar mı dikmiş, onlar mı sulamış zeytinleri? Niye böyle yapıyorlar, 50 bin tane zeytinimiz gitti bizim, kendi ellerimizle kestirdiler zeytinlerimizi” dedi.

Source: Mustafa Çakır


Zeytin katliamını böyle canhıraş savundular

AKP’li milletvekilleri tarafından hazırlanan ve başta zeytinlikler ve orman alanları olmak üzere doğayı maden talanına açan yasa teklifinin TBMM Sanayi ve Ticaret, Enerji ve Tabi Kaynaklar Komisyonu’ndaki görüşmeleri yumruklu kavgalı arbedeye sahne oldu.

TBMM’nin en dar komisyon salonlarından biri olan Sanayi Komisyonu salonunda yapılan toplantıya çevre örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla çiftçi ve köylülerin temsilcileri alınmayınca AKP ve CHP milletvekilleri arasında yumruklaşmaya varan kavgalar yaşandı.

MASALARA VURDULAR

Komisyon Başkanı Mustafa Varank ile CHP Milletvekili Orhan Sarıbal, kapının girişinde birbirlerinin üzerine yürüyüp itişti. Komisyonun CHP Sözcüsü Ednan Arslan ve CHP Milletvekili Şeref Arpacı, zeytin temsilcileriyle çevrecileri salona alabilmek için büyük mücadele verdi. Ancak AKP’li milletvekilleri kapıda görevlilere destek verip CHP’li vekillere fiziki müdahalede bulununca ortam gerildi. Salon kapısında yaşanan arbedede yumruklar havada uçuştu. Salon içerisinde bulunan muhalefet milletvekilleri masalara vurarak olaylara tepki gösterdi.

POLİS ÇAĞIRIN POLİS

Görüşmeler başlayıp AKP’li teklif sahipleri konuşmaya başladı. Ancak muhalefet milletvekilleri masalara ellerini vurarak tempo tutup konuşmayı duyulmaz hale getirdi. Başkan Varank “Böyle devam ederseniz sizin çağırdığınız kimseyi içeri almam. Toplantıyı bu salonda yapacağız ben öyle karar verdim” dedi. CHP’li vekiller Varank’ı diktatörlükle suçlayıp, “Polis çağırın polis! 3 tane köylü içeri girmesin diye ne bu şiddet” diye tepki gösterdi. Komisyon toplantısı geç saatlere kadar sürdü.

Köylüler ve çevreciler milletin meclisinde perişan oldu

Akbelen köylüleri başta olmak üzere zeytinliklerini kaybedecek köylüler ile çevreciler ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri toplantıdan bir saat önce saat 09.00’da TBMM önünde eyleme başladılar. Meclis’e girmeyi başaran çevreci ve köylülerden bir kısmı komisyon kapısına kadar gelmeyi başardı. Ancak isimleri yazılı olan birkaç temsilci dışında kimse içeri alınmadı. Ricada bulunan CHP’lilere de AKP’liler müdahale etti.

Dünyanın etkili 100 kadını arasına girdi, toplantıya giremedi

Akbelen Ormanları’nı korumak için gösterdiği direnişle hafızalara kazınan İkizköy Muhtarı Nejla Işık, BBC’nin 2024 yılında dünyada ilham kaynağı ve etkili olan 100 kadın listesine seçilmişti. Komisyona girebilmek için mücadele verdi.

KİMSE MALINA MÜLKÜNE GÜVENMESİN

İkizköy Muhtarı Nejla Işık: “Kimse malına mülküne güvenmesin. Yarın veya yarından da yakın hepinizin malına mülküne çökecek bu yasa.”

Avukat neredeyse eziliyordu

Türkiye Barolar Birliği Çevre Komisyonu Üyesi Avukat Yakup Okumuşoğlu itiş kakış sırasında yere düşüp ezilme tehlikesi geçirdi, ayağa kalkabildikten sonra da itilip sürüklendi.

Okumuşoğlu “Bizi yerlerde sürükleyerek koridorun dışına attılar. İçeride madenciler hep beraber şirket temsilcileri yasalarını görüşüyorlar. Canları nasıl istiyorsa öyle bir yasa çıkartacaklar” dedi.

Komisyonda arbede sonrası gerilim vardı

Meclis Komisyon toplantısı başlamadan salonun önünde hareketli dakikalar yaşandı. Kalabalığın içinden zorlukla korumalar eşliğinde salon kapısına kadar gelen Başkan Varank’a CHP Milletvekili Orhan Sarıbal kalabalığı gösterip, “Temsilciler içeri alınmıyor Sayın Başkan” dedi. Varank, “Önümden çekil” diyerek Sarıbal’a tepki gösterince iki vekil arasında sert itişmeler yaşandı. İYİ Parti’den AKP’ye geçen Nebi Hatipoğlu’nun Sarıbal’ı sert bir şekilde itmesi tansiyonu yükseltti. Araya diğer CHP ve AKP’li vekiller girince yumruklar havada uçuştu, ancak fiziksel temas karşılıklı itişmeyle sınırlı kaldı. Varank, İran-İsrail arasında yaşanan savaşın enerji kaynaklı olduğunu, belirterek teklifi savundu.

Kahvaltıda kömür mü yersiniz, zeytin mi?

İkizköylü Melahat Çulha “Sabah kalkınca kömür koymuyoruz sofraya. Yeter bıktık artık şu zeytin yasasından. Bıktık nefret ediyoruz. Ben sabaha kadar hiç uyumadım duyunca. Bir haftadır ağlıyorum ben” dedi.

Çiftçi-Sen: Vazgeçin bu tasarıyı geri çekin

Çiftçi-Sen’den yapılan açıklamada “Bu yasanın geçmesi halinde binlerce dönüm zeytinlik alan ve tarım arazisi yok edilecek, köylünün geçim kaynağı elinden alınacaktır. İklim değişikliğine karşı mücadelede her bir zeytin ağacının 2-10 ton karbondioksit emdiği bilinmektedir. Zeytinimize, toprağımıza, suyumuza, tohumumuza, otlak ve meralarımıza saldırmaktan vazgeçin” denildi.

‘Anam, babam, toprağım benim’

Muğla’nın Milas ilçesinden gelen Aişe Günay sinir krizi geçirdi. Günay, ağlayarak, “Annemin, babamın mezarını bırakmak istemiyorum. Anam, babam, toprağım benim. Terk etmeyeceğim burayı. Bu toprak bizim, memleketimden ayrılmak istemiyorum” dedi.

‘Yasa tasarısı AKP içindeki madencilerin’

EMEP Milletvekili Sevda Karaca, Meclis’te tartışmalara neden olan yasa tasarısında imzası bulunanların AKP içindeki madenciler olduğunu söyledi ve tek tek saydı:

– Bir kuyumcu dükkanından 40 yılda Türkiye’nin en büyük altın ihracatçısı haline gelen, Ahlatçı Holding’in patronu Ahmet Ahlatçı’nın yeğeni AKP Çorum Milletvekili Yusuf Ahlatçı.

– Sudan’da altın keşfine çıkan AKP Denizli Milletvekili Şahin Tin.

– Sendikalı oldukları için maden işçilerini işten atan Fernas Maden patronu, AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu.

– Birkaç gün önce Giresun’daki madeninde ÇED raporu olmadan kaçak kimyasal havuzunu inşa eden AKP Iğdır Milletvekili Cantürk Alagöz.

Source: Erdoğan Süzer


Küresel ısınma, İngiltere”de 32 derecelik tehlikeli sıcaklıkları 100 kat daha olası hale getiriyor

İngiltere”de bu hafta sıcak hava dalgası etkisini gösterirken, uluslararası bilim insanlarının oluşturduğu World Weather Attribution (WWA) tarafından yapılan ilişkilendirme analizinde, iklim değişikliğinin sıcak hava dalgaları üzerindeki etkisi incelendi.

İngiltere Meteoroloji Kurumu Met Office”e göre, İngiltere”de çarşamba gününden itibaren artan sıcaklıklar, dün 31 dereceye ulaştı. Sıcaklıkların bugün 32 ve yarın da 34 dereceyi bularak, yılın en yüksek seviyesine çıkacağı tahmin ediliyor.

WWA analizine göre, iklim değişikliği haziranda 32 derecenin üzerindeki tehlikeli seviyede sıcak günlerin görülme olasılığını 100 kat daha olası hale getirdi.

İklim değişikliği nedeniyle, İngiltere”de üç gün üst üste 28 derecenin üzerine çıkan sıcak hava dalgalarının görülme ihtimali de sanayi öncesi döneme göre 10 kat daha fazla. Sanayi öncesi dönemde bu tür sıcak hava dalgaları 50 yılda bir görülürken, artık ortalama 5 yılda bir yaşanıyor.

Sanayi öncesi dönemde 32 derece sıcaklığa ulaşan günler 2 bin 500 yılda bir bekleniyordu ancak bugün bu olasılık yaklaşık 25 yılda bire düştü.

Bu kapsamda, İngiltere”de haziranda sıcak hava dalgaları iklim değişikliği nedeniyle artık 2 ila 4 derece daha şiddetli geçiyor.

Sağlık tehdidi oluşturuyor

Sıcaklıkların 28 dereceyi aşması, özellikle yalnız yaşayan yaşlılar, açık alanda çalışanlar ve kronik rahatsızlıkları olan bireyler için ciddi sağlık riski taşıyor.

Bu seviyedeki sıcaklıklar genelde “güzel hava” olarak algılansa da bu sıcaklıklar geçmişte ısı-sağlık uyarılarıyla ilişkilendirilen ölümlerde artışlara yol açtı.

Yeni binalar için sıcaklığa karşı önlemler alınması zorunlu olmasına rağmen, İngiltere”de mevcut yapı stoku yüksek sıcaklıklar karşısında hala büyük ölçüde savunmasız.

Ülkede aşırı sıcaklarla mücadeleye yönelik mevcut politikalar dağınık ve uyumsuz halde bulunurken, artan sıcaklıklar ulusal sağlık sistemine yük, ulaşımda aksama, hava kirliliğinde artış ve çalışma koşullarının zorlaşması gibi farklı etkiler doğuruyor.

​​​​​​​Sıcaklık artışı yüzyıl sonunda 3 dereceye doğru ilerliyor

Imperial College London Çevre Politikaları Merkezi Araştırmacısı Ben Clarke, analiz sonuçlarına ilişkin değerlendirmesinde, bu sıcak hava dalgasının gezegenin bir kez daha tehlikeli seviyede ısındığını hatırlattığını belirterek, “Küresel sıcaklık artışı sanayi öncesi döneme göre 1,3 derece arttı ama yüzyıl sonunda bu artışın 3 dereceyi bulabileceği şekilde ilerliyoruz. Her derecelik artışla, İngiltere daha sıcak olacak ve tehlikeli sıcak hava dalgaları yaşayacak.” uyarısında bulundu.

Bu durumun sıcaklığa bağlı daha fazla ölüme yol açabileceğine işaret eden Clarke, “Gelecekte sürekli sıcaklarla karşılaşmamak için en iyi yol, fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiştir.” ifadesini kullandı.

Londra Imperial College Grantham Enstitüsü İklim Değişikliği ve Çevre Bölümü İklim Bilimi Kıdemli Öğretim Görevlisi ve WWA Eş Kurucusu Friederike Otto da petrol, gaz ve kömür kullanımının devam etmesiyle söz konusu sıcak hava dalgalarının daha şiddetli hale geldiğini vurguladı.

İngiltere”de bazı siyasi liderlerin hala daha fazla fosil yakıt çağrısı yapmasını “tam anlamıyla akıl dışı” olarak nitelendiren Otto, şunları kaydetti:

“Küresel ölçekte emisyonlar net sıfıra inmedikçe, iklim değişikliği İngiltere”de giderek daha tehlikeli sıcak hava dalgalarına, yangınlara ve sellere yol açmaya devam edecek. Sıcak hava dalgaları İngiltere”de hala göz ardı edilen bir tehdit. Klimalı ofislerde çalışanlar belki güvende olabilir ama açık havada, mutfakta ya da sıcak ortamlarda çalışan düşük gelirli bireyler, bu işlerinin ardından kötü yalıtımlı evlerine dönüyor. Toplumsal eşitsizlikle mücadele, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için çok önemli.”

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Enerji ve maden alanında düzenlemeler içeren kanun teklifi, Komisyonda

Teklifin maddeleri üzerinde söz alan İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, teklifin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecindeki ön kontrol mekanizmasını ortadan kaldırdığını savundu.Uz, “Bu teklifin kanunlaşması halinde “işlemler başladı, durdurulması yatırımı engeller” gibi argümanlarla da karşılaşılması olağan hale gelecek. Zamanla ÇED, bir formaliteye dönüşecek yani iş böyle olunca bu sefer “Ben ilgili yerlerden izinleri bu bağlamda aldım, ÇED de artık verilmek zorunda” gibi bürokrasi üzerinde de baskı oluşturacak. Yatırım kaçmasın diye bu gerekçelerde ÇED lehine değil yatırım lehine karar alınması baskısı oluşacak.” diye konuştu.DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk ise kanun teklifinin ekinde yer alan kroki ve koordinat listelerinin doğrudan Muğla Yatağan, Kemerköy ve özellikle Akbelen gibi bölgelerdeki zeytinlik alanları hedef aldığını öne sürdü.Teklifin 11. maddesiyle zeytinlik alanlarda madencilik yapılabilmesinin önünün açıldığını, zeytinciliğin ıslahı hakkındaki kanunun fiilen yok sayıldığını belirten Çubuk, “Geçici 45. madde ile Akbelen ve çevresindeki zeytinlikler istisna düzenlemelerle doğrudan madenciliğe açılacak. Zeytinlerin taşınması veya eş değer alanlara bahçelere kurulması gibi önerilerle zeytincilik kanunu baypas ediliyor.” dedi.Yeni Yol Partisi Ankara Milletvekili Mesut Doğan da teklifin 1. ve 3. maddesine yönelik eleştirilerde bulundu.Yatırımcının, ÇED süreci devam ederken başka kurumlara teşvik, onay, izin ve ruhsat için teklif kabul edildiğinde daha erken başvurabileceğine işaret eden Doğan, “Diyelim ki ÇED süreci erken tamamlandı, bu durumda başvurduğu diğer kurum “ÇED olumlu” kararı almış bir yatırım için olumsuz bir karar verebilecek mi? Bu durum bu kurumlar için bir baskı oluşturmayacak mı?” ifadesini kullandı.CHP Kocaeli Milletvekili Nail Çiler, teklifin gerekçesinde yer alan “ÇED gerekli değildir” ifadesinin kamuoyunda olumsuz bir algı yarattığını, bu ifadenin metinden çıkarılmasının uygun olacağını söyledi.Çiler, “Bu düzenleme yalnızca bir cümle değişikliği gibi görünse de aslında çevresel etki değerlendirmesi sürecini fiilen işlevsiz hale getirmektedir. ÇED bir bürokratik prosedür değildir, ÇED bir geciktirme mekanizması hiç değildir; ÇED anayasal çevre hakkının güvencesidir, ÇED kamusal denetimin ve bilimsel değerlendirmenin aracıdır.” şeklinde konuştuKomisyonda, 21 saattir devam eden görüşmelerde teklifin ilk 7 maddesi kabul edildi.

Source: Dünya Gazetesi


Balıkesir”deki orman yangınında 2. gün… 5 kişi gözaltına alındı!

Kepsut ilçesi kırsal Sarıfakılar Mahallesi yakınlarındaki ormanda, dün saat 14.00 sıralarında yangın çıktı. Alevleri ve dumanı görenler, durumu itfaiye ekiplerine bildirdi. İhbarla bölgeye 1 uçak, 1 helikopter, 23 arazöz, 5 su ikmal aracı, 8 ilk müdahale aracı, 8 hizmet aracı, 2 dozer, 1 greyder, 2 treyler ile 150 personel sevk edildi. Havanın kararmasıyla alevlere hava müdahalesi sonlandırılırken, gece boyunca karadan müdahale devam etti. Yangına müdahale, günün ilk ışıklarıyla yeniden başladı. Yangının çıkış nedenine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında, ilk belirlemelere göre yangının tarlada biçerdöver ile hasat sırasında çıktığı bildirildi. Jandarma ekipleri, biçerdöver ile hasat yaparken yangına neden oldukları iddiasıyla 5 kişiyi gözaltına aldı. Şüphelilerin işlemlerinin sürdüğü belirtildi.

Source:


Bilecik”te orman yangını!

Bilecik’in Osmaneli ilçesine bağlı Soğcakpınar köyü Kaşıkçı Mahallesi Bozontepe mevkisinde hasadı yapılmış buğday tarlasında henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Yangın rüzgarın etkisi ile ormanlık alana sıçradı. Ekiplerin müdahalesi ile kontrol altına alınarak söndürülen yangında 5 dönüm buğday tarlası, 5 dönüm ormanlık arazi zarar gördü. Yangına 1 helikopter, 5 arazöz, su tankeri, 3 pikap ve 20 personel ile itfaiye ekipleri müdahale etti. Yangının çıkış nedeni araştırılırken soğutma çalışmaları ekipler tarafından devam ediyor.

Source:


Stellantis, yenilikçi girişimleri ödüllendirdi: Sürdürülebilirlikte GOMECANO öne çıktı

Dünyanın önde gelen otomotiv şirketlerinden Stellantis, inovasyon ve sürdürülebilirlik alanında iş birliği yaptığı sekiz girişimi ödüllendirerek sektörde fark yarattı. Stellantis’in düzenlediği bu özel ödül töreni, otomotiv sektöründe yenilikçi çözümlerin ve sürdürülebilir uygulamaların teşvik edilmesini amaçlıyor.Stellantis’ten Girişimcilere Büyük DestekOtomotiv sektöründe dijitalleşme ve çevre dostu teknolojilerin önemi her geçen gün artarken, Stellantis bu alandaki girişimcileri desteklemeye devam ediyor. Şirketin ödül verdiği sekiz girişim, geliştirdikleri projelerle otomotiv dünyasına yeni bir soluk getirdi. Bu girişimler, hem müşteri memnuniyetini artıran hem de çevreye duyarlı çözümler sunan projeleriyle dikkat çekti.GOMECANO, Bakım ve Sürdürülebilirlik Kategorisinde ZirvedeBakım ve sürdürülebilirlik kategorisinde Fransa merkezli GOMECANO girişimi ödüle layık görüldü. GOMECANO, otomotiv bakım hizmetlerinde sunduğu yenilikçi ve çevreci yaklaşımlarla öne çıktı. Dijital platformlar aracılığıyla araç sahiplerine daha sürdürülebilir ve pratik bakım çözümleri sunan GOMECANO, otomotiv sektöründe sürdürülebilirlik trendine öncülük ediyor. Bu başarı, şirketin çevre dostu uygulamaları yaygınlaştırma konusundaki kararlılığını da gözler önüne seriyor.Stellantis’ten Sektöre Yönelik AçıklamaStellantis yetkilileri, ödül töreni sonrasında yaptıkları açıklamada, otomotiv sektörünün geleceğinin inovasyon ve sürdürülebilirlikten geçtiğini vurguladı. Şirket, girişimlerle yapılan iş birliklerinin sektörde dönüşümün anahtarı olduğunu belirterek, bu tür desteklerin devam edeceğini açıkladı. Stellantis, hem mevcut girişimlerle hem de yeni iş birlikleriyle otomotiv ekosistemine katkı sunmayı sürdürecek.Otomotiv Sektöründe Sürdürülebilirlik ve İnovasyonStellantis’in ödüllendirdiği diğer girişimler de, otomotiv endüstrisinin geleceğine yön verecek teknolojiler ve iş modelleri geliştirmeleriyle takdir topladı. Şirket, inovasyon ve sürdürülebilirlik odaklı vizyonuyla, sektörde çevreye duyarlı ve dijital çözümlerin yaygınlaşmasına öncülük etmeyi hedefliyor.

Source: Ufuk Günay


Havalar ısınınca ortaya çıktı: İstanbul”da 7 ilçede yılan paniği!

İstanbul”da yapılaşmanın artmasıyla yaşam alanları daralan yılanlar, havalarında ısınmasıyla yerleşim yerlerinde görülmeye başlandı. Küçükçekmece, Büyükçekmece, Başakşehir, Avcılar, Sultangazi, Arnavutköy ve Eyüpsultan başta olmak üzere kırsal alanlara yakın olan ilçelerde görülen yılanlar için itfaiye ekiplerine gelen ihbarlar arttı. Boş arazilerde, yol kenarlarında görülen yılanlar, ev ve iş yerlerinin bahçelerinde de görülmeye başlandı. İhbarlar üzerine olay yerine giden ekipler, koruyucu elbise ve ekipmanlarıyla muhafaza altına aldıkları yılanları doğaya bırakıyor. Bazı kişiler ise zehirli olup olmadığını bilmedikleri yılanları ellerindeki kürek, fırça, sopalarla öldürmek zorunda kaldı. Şu ana kadar 7 ilçede görülen yılanlar cep telefonu kameralarıyla kaydedildi. YILAN İŞ YERİNE GİRDİ Avcılar Firuzköy Mahallesi”nde görülen yılan, iş yerine girdi. Tedirgin olan iş yeri çalışanları itfaiye ekiplerine haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri, çevredekileri uzaklaştırarak yılanı çıkardı. Muhafaza altına alınan yılan, daha sonra doğaya salındı. TEDİRGİN OLANLAR YILANLARI ÖLDÜRDÜ Arnavutköy Sazlıbosna baraj gölünde çevredekiler tarafından fark edilen yılan, sopayla gölete atılırken Sultangazi”de mezarlıkta görülen yılan zehirli olduğunu düşünenler tarafından öldürüldü. Başakşehir Şahintepe Mahallesi”nde çocukların oynadığı sokakta görülen bir başka yılan ise fırça ve sopalarla öldürüldü. Büyükçekmece”de sokakta görülen yılan ise kedinin dikkatini çekti. “ZEHİRLİ OLDUĞUNU DÜŞÜNEREK ÖLDÜRÜYORLAR” Avcılar Firuzköy Mahallesi”nde ailesiyle birlikte yaşayan Doğan Sağlam, Maalesef, şimdi yerleşim yerinin etrafı otluklarla dolu. Geçen de bir yılan aniden aracıyla seyir halindeki arkadaşımızın önüne atlamış. Neredeyse kaza yapacağını söylüyordu. Yılan var tabii ki de, yok değil. Yetkili kişilerin ilgilenmesi ve buna bir önlem almalarında fayda var. Evlerin yakınlarında oluyor, denk geliyoruz. Bazen de komşularımızdan duyuyoruz; evinin önünde yılan görüldüğünü ve çocukların korktuğunu söylüyorlar. Hatta yakınımızda bulunan arka sokakta binaya girmişti yılan. İtfaiye ekipleri çağrılmıştı. Gelen itfaiye ekipleri yılanı kurtardıktan sonra doğaya saldı. Zehirli mi zararlı mı tabii ki de bilemiyoruz ama yılan olduğu için tedbirimizi almak zorunda kalıyoruz. Hatta zaman zaman bazı arkadaşlar yılan gördüğünde tedirgin oluyor. Zehirli olduğunu düşünerek yılanı öldürüyorlar. Böyle bir sıkıntılıydı sıkıntıyla da karşı karşıyayız dedi. “30 TANE YAVRU YILAN ÖLDÜRDÜLER” Yılanlardan çok korktuğunu söyleyen Süleyman Doğan Yılmaz, Yılandan korktuğum kadar silahtan korkmam. Çok korkuyorum yılandan. Hanım korkmuyor; eliyle tutup çekiyor. Yılan sıcağı çok sever. Geldi demire dolanmış, 3-4 sene önce oturduğum yerin üstündeki yerdeydi. Görünce bu ne dedim. Hanımı çağırdım, kuyruğundan tuttu çekti. Öldürmeyelim dedi otluk alana bıraktı. Mesela şu bitişiğimizdeki bina boştu. Kiraya verildiğinde otlukları temizlendi. En az 30 tane yavru yılan öldürdüler. Özellikle boşalan çok geliyorlar. Hayvanlar aç. Bir de buraya İçki içmek için gelenler öldürüyorlar dedi. ‘TEMMUZ-AĞUSTOS AYLARINDA BİRAZ DAHA AZALACAKLAR’ İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Ormancılık Meslek Yüksek Okulu’ndan Öğretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, “Yılanlar soğukkanlı hayvanlar. Kışın soğuktan korunabilmek için kış uykusuna yatıyorlar. Bizler gibi vücut ısıları sabit değil, çevreye göre ayarlayabiliyorlar. Bu nedenle sıcaklıklar arttıkça aktiviteleride artıyor. İlkbaharın sonlarından itibaren hava sıcaklığı belli bir sıcaklığa ulaştıktan sonra yılanlar görülmeye başlıyor. Özellikle kırsal alanların, insanlar tarafından şehirleşmesiyle beraber, doğal alanların şehir baskısı altında kalmasıyla beraber, insanlarla karşılaşma durumları artmaya başladı. Sıcakları artıkça Temmuz-Ağustos aylarında biraz daha azalacaklar. Çünkü yılanlarda o kadar sıcaktan kaçmaya başlayacaklar. Şu an Mayıs ayı ve Haziran ayı yılanlarla en çok denk gelebileceğimiz aylar, en çok karşılaşabileceğimiz aylar. O nedenle de gayet normal. Bu kadar fazla insanın 20 milyon insanın bulunduğu bir şehirde haftada 3-5 yılan görmek böyle vakalarla karşılaşmak oldukça normal, sıradan ifadelerini kullandı. ‘İSTANBUL”DA SADECE BİR TÜR ZEHİRLİ YILAN VAR’ Öğretim Görevlisi Dr. Ergün Bacak, “Nedense kültür olarak yılanlardan çok fazla korkuyoruz. Aslında korkmamız gereken pek çok canlı cansız faktör. Kimse sivrisinekten korkmuyor. Sivrisinek dünyada en fazla insan öldüren hayvan. Öyle baktığımız zaman kimse mantardan korkmuyor. Mantar yiyorlar. Her yıl onlarca kişi mantardan hayatını kaybediyor. Ama yılanlardan korkuyorlar. Aslında bir bilinçsizlik söz konusu. Tanımamak söz konusu. Tanırsanız korkmazsınız. Bulunduğumuz coğrafyada, İstanbul’da sadece bir tür zehirli yılan var. Burunlu engerek. Boyu da yarım metreyi biraz geçiyor. 1 metreye çoğunlukla ulaşmıyor ve çok yavaş hareket eden bir tür. Çok nadir bulunan bir tür. Ben şimdiye kadar İstanbul”da 3 defa denk geldim. O kadar nadir görülüyor. Biz devamlı araziyiz. Devamlı doğadayız. Fakat çok az denk geliyoruz. En çok karşılaşılan yılanlar; çoğunlukla zararsız olan, Hazer yılanı gibi. Sarı yılan gibi. Eskülap yılanı gibi. Ev yılanı gibi. Çukurbaşlı yılan gibi yılanlar. Bunların hepsi zehirsiz yılanlar. Zehirsiz oldukları için çok hızlı hareket ediyorlar. Bakın yılanlar şuna dikkat etmen lazım. Zehirsiz olan yılan hızlı hareket eder. Zehirli olan yılan, zehirli olduğu için kolay kolay kaçmaz. Avını zehirleyerek, zerk ederek öldürdüğü için de çok yavaş hareket eder dedi. “YILANLAR ÖLDÜKÇE FARELERİN SAYISI ARTACAK” Yılanların bio çeşitliliğe çok faydalı olduklarını söyleyen Ergün Bacak, Bir yılan bir mevsim boyunca, onlarca fareyi yiyerek yok ediyor. Kurbağaları yiyorlar. Kertenkeleleri yiyorlar. Bu şekilde bio çeşitliliğe katkıda bulunuyorlar. Bu yüzden de yılanları öldürmek yerine karşılaşma durumlarında, itfaiye haber vermek, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne haber vermek, belediyelere haber vermek en iyi yöntemlerden birisi olabilir. Mümkünse öldürmeyelim. Çünkü onlar doğanın bir parçası. Uzman bir kişi gelsin alsın. Başka bir alanda taşısın. Başka bir alanda yaşamına devam etsin. Çünkü sayıları çok azalıyor. Zaten şehirleşme baskısı onun üzerinde. Yollarda her yıl yüzlerce, binlerce yılan ezilerek hayatını kaybediyor. Bir de üzerine bu tip karşılaşmalarda ölürlerse etrafta yılanlar öldükçe farelerin sayısı artacak. Farelerin sayısı arttıkça hastalıklar artacak. Tarım ürünlerine gelen zarar artacak. Bu nedenle de aslında önce tanımak sonra korumak gerekiyor dedi

Source:


Tekirdağ”da korkutan manzara: “Sinek hortumları” ortaya çıktı! İstila ettiler..

Tekirdağ”ın Süleymanpaşa ilçesinde yaşanan sinek istilası kameraya yansıdı. İstika sonrası hayat adeta felç oldu.

Kent merkezine bağlı Süleymanpaşa ilçesinde bir arada görülen binlerce sinek kameralara bulut ve hortum gibi yansırken, özellikle 100. Yıl Sanayi Sitesi bölgesinde sineklerin tamirhane ve araçları istila ettiği görüntülendi.

BÖCEK İSTİLASI NEDENİYLE KARANLIKTA OTURUYORLAR

Esnafın, akşam saatlerinde yoğunlaşan sinek istilası nedeniyle ışıklarını kapatmak zorunda kaldığı öğrenildi.

Ustalar, sineklerin çalışmayı neredeyse imkânsız hale getirdiğini ifade etti.

GÖRÜNTÜLER ŞOKE ETTİ

Sanayi sitesinde kaydedilen görüntülerde, milyonlarca sineğin oluşturduğu siyah kümelerin havada döndüğü ve araçların, işyerlerinin üzerini tamamen kapladığı görülüyor.

Vatandaşlar, “Sinekle mücadele değil, adeta sinekle yaşam savaşı veriyoruz” diyerek yetkilileri göreve çağırıyor.

“SANKİ TERK EDİLMİŞ BİR ŞEHİRDE ÇALIŞIYORUZ”

Sanayi esnafından Sergen Perçin, bir an önce önlem alınması gerektiğini vurgulayarak, “İş yapamaz duruma geldik, zaten aracın üzerinde neyin ne olduğu belli. Özellikle akşam saatlerinde sinekler yoğunlaşıyor. Burada bir dere var ve zamanında ilaçlanmaması bu duruma sebep oldu. Süleymanpaşa Belediyesi”ne bildirdik, sadece bir iki kez ilaçlama yapıldı. Ondan sonra sinekler daha da arttı. Herkes ışıkları kapatıp çalışmaya çalışıyor ama bu da çare değil. Burası terk edilmiş bir şehir gibi oldu, artık önlem alınmasını istiyoruz.” şeklinde konuştu.

“SİNEKLER ETİMİZİ YİYOR”

Esnaf Sezer Adıyaman ise, “Akşam saat 7-8″den sonra sinekler dükkanları basıyor. Çalışamaz hale geldik, etlerimizi yiyorlar desek yeridir. Belediyeye şikayet ettik, her hafta ilaçlama yapılacağı söylendi ama sadece bir kere yapıldı. Çevre yolu kenarındaki dere yatağından geldiklerini tespit ettik. Ancak kimse müdahale etmiyor.” diyerek sitem etti.

Source:


Tartışma çıkaran 11″inci madde komisyondan geçti

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu nda, enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeleri içeren Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi kabul edildi. Teklifin maddeleri üzerinde söz alan İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz, teklifin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecindeki ön kontrol mekanizmasını ortadan kaldırdığını savundu. Uz, Bu teklifin kanunlaşması halinde işlemler başladı, durdurulması yatırımı engeller gibi argümanlarla da karşılaşılması olağan hale gelecek. Zamanla ÇED, bir formaliteye dönüşecek yani iş böyle olunca bu sefer Ben ilgili yerlerden izinleri bu bağlamda aldım, ÇED de artık verilmek zorunda gibi bürokrasi üzerinde de baskı oluşturacak. Yatırım kaçmasın diye bu gerekçelerde ÇED lehine değil yatırım lehine karar alınması baskısı oluşacak. diye konuştu. DEM Parti İzmir Milletvekili Burcugül Çubuk ise kanun teklifinin ekinde yer alan kroki ve koordinat listelerinin doğrudan Muğla Yatağan, Kemerköy ve özellikle Akbelen gibi bölgelerdeki zeytinlik alanları hedef aldığını öne sürdü. Teklifin 11. maddesiyle zeytinlik alanlarda madencilik yapılabilmesinin önünün açıldığını, zeytinciliğin ıslahı hakkındaki kanunun fiilen yok sayıldığını belirten Çubuk, Geçici 45. madde ile Akbelen ve çevresindeki zeytinlikler istisna düzenlemelerle doğrudan madenciliğe açılacak. Zeytinlerin taşınması veya eş değer alanlara bahçelere kurulması gibi önerilerle zeytincilik kanunu baypas ediliyor. dedi. Yeni Yol Partisi Ankara Milletvekili Mesut Doğan da teklifin 1. ve 3. maddesine yönelik eleştirilerde bulundu. Yatırımcının, ÇED süreci devam ederken başka kurumlara teşvik, onay, izin ve ruhsat için teklif kabul edildiğinde daha erken başvurabileceğine işaret eden Doğan, Diyelim ki ÇED süreci erken tamamlandı, bu durumda başvurduğu diğer kurum ÇED olumlu kararı almış bir yatırım için olumsuz bir karar verebilecek mi? Bu durum bu kurumlar için bir baskı oluşturmayacak mı? ifadesini kullandı. CHP Kocaeli Milletvekili Nail Çiler, teklifin gerekçesinde yer alan ÇED gerekli değildir ifadesinin kamuoyunda olumsuz bir algı yarattığını, bu ifadenin metinden çıkarılmasının uygun olacağını söyledi. Çiler, Bu düzenleme yalnızca bir cümle değişikliği gibi görünse de aslında çevresel etki değerlendirmesi sürecini fiilen işlevsiz hale getirmektedir. ÇED bir bürokratik prosedür değildir, ÇED bir geciktirme mekanizması hiç değildir; ÇED anayasal çevre hakkının güvencesidir, ÇED kamusal denetimin ve bilimsel değerlendirmenin aracıdır. şeklinde konuştu. Komisyonda, 26 saat süren devam eden görüşmelerin ardından teklif kabul edildi. Kanun teklifi Meclis Genel Kurulu nda görüşülecek. TEKLİF HAKKINDA KOMİSYONDAKİ GÖRÜŞMELER Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Nevzat Şatıroğlu, enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeleri içeren teklifte yer alan Çevresel Etki Değerlendirmesiyle (ÇED) ilgili düzenlemelere ilişkin, ÇED ile ilgili süreç 6 ay sürer, 9 ay ya da 1 yıl sürer, biz buna asla dokunmadık. Biz sadece ÇED sürecine dokunmadan diğer izin süreçlerinin de eş zamanlı yürütülmesini murat ettik. dedi. TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda, enerji ve maden alanlarına yönelik düzenlemeleri içeren Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi nin, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı. Teklifin tümü üzerinde söz alan CHP İzmir Milletvekili Ednan Arslan, söz konusu kanun teklifinin doğa tahribatının önünü açtığını savundu. Arslan, İşin özünde yüzyıllar önce dikilmiş, dededen toruna geçmiş zeytinliklerin talan edilmesi, yok edilmesi var, geri dönülemez tahribatlar var. ifadesini kullandı. Teklifte yer alan ÇED düzenlemelerini eleştiren Arslan, ÇED, doğayı, insanı, yaşamı olası olumsuzluklardan korumak için bir planlama sürecidir. Siz bir planlama sürecini illa bir süreye sıkıştırmaya çalışıyorsunuz. Süreye sıkıştırdınız, yeterli elamanınız var mı? Bunun altyapısını hazırladınız mı? Yok. Susacak bürokrat, karar veremeyecek siz buna gizli onay diyeceksiniz. Bu adamı genel müdür yapacaksınız, ÇED e imza atmayacak, suskun kalacak, biz de bunu olumlu olarak kabul edeceğiz. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. diye konuştu. İYİ Parti Çanakkale Milletvekili Rıdvan Uz ise zeytine hem dini hem de milli hassasiyetler yönünden herkesin sahip çıkması gerektiğini söyledi. Madenciliğin doğru noktada yapılması gerektiğine işaret eden Uz, Zeytin ağacını köklerinden söküp başka bir yere götürdüğünüzde size yine yeşerir ama asla ürün vermez. Sadece süs olarak kullanılır bir hale gelir. Orada zeytin ağaçlarını taşıyoruz, başka yere koyacağız demek çok doğru değil. değerlendirmesinde bulundu. Teklifteki ÇED düzenlemelerini eleştiren Uz, ÇED raporu verilmesinin öneminin teklifin ilk maddesiyle ortadan kaldırıldığını savundu. ANLAM KARMAŞASINI ORTADAN KALDIRMAK İÇİN YAPILAN BİR DEĞİŞİKLİK Başkan Varank, Uz un konuşmasının ardından, teklifte ÇED in süresinin kısaltılmasıyla ilgili bir hususun olmadığını belirtti. Varank, Enerji Bakan Yardımcısı Nevzat Şatıroğlu ndan düzenlemeyle ilgili milletvekillerine bilgi vermesini istedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Nevzat Şatıroğlu da ÇED in prosedürleri, ÇED in oluşması esnasında görüş alınacak kurum ve kuruluşlarda hiçbir değişiklik yok. ÇED ile ilgili süreç 6 ay sürer, 9 ay ya da 1 yıl sürer, biz asla buna dokunmadık. Biz, sadece ÇED sürecine dokunmadan diğer izin süreçlerinin de eş zamanlı yürütülmesini murat ettik. şeklinde konuştu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Endüstriyel Yatırımlar ÇED Dairesi Başkanı Fatih Selimoğlu da ÇED le ilgili yönetmeliğin 1993 te yürürlüğe girdiğini anımsattı. ÇED le ilgili düzenlemeye ilişkin Selimoğlu, Burada sadece anlam karmaşasını ortadan kaldırmak için yapılan bir değişiklik var. Süreçlerle, ek listelerle ilgili bir değişiklik yok sadece anlam karmaşasını ortadan kaldırmaya yönelik bir değişiklik. dedi. Yeni Yol Partisi Ankara Milletvekili Mesut Doğan, madencilik faaliyeti yürütülecek alanlardaki zeytin ağaçlarının taşınmasıyla ilgili düzenlemeye ilişkin, Şimdi, siz, o zeytinle geçimini temin eden ailelerin çocuklarının bu attığınız adım sonucunda nasıl bir anlayışa kapılacaklarını düşünüyor musunuz? Bana ait olan zeytini devlet güçlüden yana yer alarak elimden aldı, demek ki kazanmak için ya da hedefe ulaşmak için her yol mübahtır eğitimini vermiş oluyorsunuz. Bunu da kabul etmek mümkün olmaz. diye konuştu. DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, kanun teklifinin içerisinde yer alan ÇED ile ilgili düzenlemeleri eleştirerek, ÇED üzerinde daha önce değişikliklerin yapıldığını ancak bu değişikliklerin yetmediğini söyledi. Akın, Jet hızıyla ruhsat vermek için bir tedbir almış durumdasınız. Bizim algımız şu; bu ülkede hızlandırılmış şekilde ÇED süreci yürütülmek isteniyor. Maksimum 4 ay içerisinde bitirilecek, herhangi bir yetkili bu konuda olur , olmaz raporu vermiyorsa zaten geçerli hale gelecek, fiilen önü açılacak anlamına geliyor. ifadelerini kullandı. CİDDİ VE GERÇEK YATIRIMCIYI GÖRMEK İSTİYORUZ Teklifin ilk imza sahiplerinden AK Parti Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu, muhalefet milletvekillerinin teklifin geri çekilmesine yönelik söylemlerine tepki gösterdi. Çolakoğlu, Türkiye de işletme izni almış birçok maden işletmesinin olduğunu belirterek, Şu anda biz onların ruhsatlarının süresini uzatmayacağız, demek onlar size geliyorlar, sizden bu şekilde talepleri var, bu kanunun siz çekilmesini istiyorsunuz. Maden arama yatırım bedelinin yüzde 5 ini temin olarak baştan istiyoruz, ciddi ve gerçek yatırımcıyı görmek istiyoruz. Demek ki bunlar, bu yüzde 5 bizden alınmasın diye size geliyorlar. şeklinde konuştu. Teklifte zeytinliklerle ilgili koordinatlara işaret eden Çolakoğlu, Bu koordinatlarda toplam 82 bin zeytin ağacı bulunmaktadır. Muğla ilinde 20 milyon zeytin ağacı vardır. Bu 10 binde 4 e tekabül ediyor. 205 milyon zeytin ağacımız var. İktidara geldiğimizde sayı 101 milyondu. AK Parti iktidarında biz bu sayıyı artırdık. İktidara geldiğimizde zeytinyağı üretimi 140 bin tondu, bunu 475 bin tona çıkardık. Hani biz zeytinleri kesiyorduk? Zeytincilik bitiyor , böyle bir söylem yok. dedi. EMEP Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca Demir yasa teklifinin süper izin yasası olarak anıldığını belirterek, teklifte yer alan düzenlemeleri eleştirdi. DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Evrim Rızvanoğlu, bugüne kadar ormanla ilgili izinlerin Orman Genel Müdürlüğü tarafından verildiğini ancak teklifle artık izinlerin Maden Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce (MAPEG) verileceğini anlattı. Rızvanoğlu, Madencilik ruhsatı veren kurum aynı zamanda doğaya da izin veren kurum haline geliyor. diye konuştu. Bunun üzerine Başkan Varank, Maden Petrol İşleri Genel Müdürü Arslan Narin e Bu teklifte, Orman Genel Müdürlüğü yerine yetkiyi siz mi veriyorsunuz? sorusunu yöneltti. Arslan Narin de Hayır, biz ruhsatlandırmadan önce ruhsat müracaatı olan bir yerle ilgili Orman Genel Müdürlüğüne Buraya bize madencilik faaliyeti yapılmak için izin verin diyoruz. Orman Genel Müdürlüğü bize izin veriyor. Prensip olarak daha ruhsatlandırma yapmadan önce burada madencilik faaliyeti yapmasına izin veriyor musunuz? diyoruz. Orman ın yetkisini biz üzerimize almıyoruz asla. yanıtını verdi. Bazı STK temsilcileri ve Muğla dan gelen muhtarların da teklif üzerinde değerlendirmelerde bulunmasının ardından Komisyonda, teklifin maddelerinin görüşmelerine geçildi.

Source: Habertürk