Bölünme değil birliktelik
Enerjisi bol milletiz. Ama bunu ne için, nasıl kullanacağımız konusunda geldiğimiz nokta tartışmalı. İktidar cephesinin kuyuya attığı taş, yine geldi CHP içindeki ayrıştırma çabalarını tam durulmuşken köpürtüverdi. CHP’de Özgür Özel ’in genel başkan seçildiği kurultayın iptal davası adım adım gündemin merkezine oturtuldu. Gözler bugün görülmesi beklenen davaya ilişkin süreçte. İktidar cephesinde ise sanki ellerde çekirdek, koltuk sevdalıları, bitmeyen hesaplaşma üzerinden kaşınan oyunun keyifle izlenme hali. Tartışmanın gidişatı açısından doğru adreslerden biri hukukçu görüşü olsa gerek. Bu nedenle de geçen hafta gazetemize konuşan uzman isimlerin “davanın altı boş” çıkışı daha bir önem kazanıyor. Murat Hamzaçebi ’ye konuşan Yargıtay Onursal Daire Başkanı Hamdi Yaver Aktan ’ın “Ne kayyum ne mutlak butlan koşulları var” görüşü dikkat çekti. Aytunç Ürkmez ’e konuşan hukukçu Korkut Kanadoğlu , “İddiaların kurultay sonucunu nasıl etkilediğinin somut biçimde ortaya konması mümkün değildir” dedi. Çağdaş Bayraktar ’a konuşan eski CHP milletvekili ve hukukçu M. Ziya Yergök ise kurultay iptal davasının usul yönünden de reddedilmesi gerektiğini savundu. AKP’nin YSK temsilcisi bile durumu sorguladı. İÇ, DIŞ YANGIN YERİ İktidar destek yitirdikçe CHP’yi seçmen gözünde itibarsızlaştırma, kendi içinde sorunu bitmeyen parti imajını oluşturma peşinde. CHP’nin kendi içinde bu oyuna düşmesi ise çoğu yurttaş açısından anlamlandırılması zor. Eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ’nun, Özel başta olmak üzere partinin pek çok etkin isminin uyarılarına karşı geri adım atmayacakmış hali sürüyor. Bölünmeye kadar gidilir diye, daha olmamış olaylara yönelik dedikodu koridorları hareketli. Bu dipsiz tartışmalara CHP hapsedilmeye çalışılıp asıl sorunlara karşı mücadelede enerjisi harcatılırken iç ve dışta sadece son bir haftada savrulduğumuz kriz halleri de evlere şenlik. Ekonomiden başlarsak emekçi, emekli maaşlarına zam isteğini sürdürüyor, iktidar top çeviriyor. İşçi örgütleri greve gidebileceklerinin sinyalini veriyor. Çevre kıyımı haberleri de geçen hafta es geçmedi! Zeytinlik alanlarının madenlere açılmasına yönelik yasa önerisi hem kültürel hem çevresel hem ekonomik açıdan vicdanları acıtıyor. Mustafa Çakır imzalı haberimizde iktidarın yönetmelikte yaptığı değişiklikle orman kıyılarını şirketlere verme kararı aldığı aktarıldı. Aranan tek koşulun “kamu kullanımına açık” olması olduğu belirtildi. Ama bunun nasıl gerçekleşeceğinin bilinmezliğine işaret edildi. Yusuf Körükmez de İngiliz donanmasına ait hizmet dışına çıkarılan geminin söküm için rotasının İzmir Aliağa olduğunu yazdı. Geminin asbest ve kanserojen bileşikler içerdiği belirtiliyor. İddialarla birlikte “Türkiye zehir çöplüğü mü” soruları yeniden yükseldi. Eğitime gelirsek haber merkezi müdürümüz Can Uğur ’un haberi yankı buldu. 15 Haziran’daki LGS sınavı sona ermeden bazı WhatsApp gruplarında soruların ve yanıt anahtarlarının paylaşıldığı aktarıldı. MEB kendilerinin soru kitapçıklarını duyurmaları gereken saatten önce bu olayın gerçekleştiğini kabul edip paylaşımı yapan kişi hakkında soruşturma açıldığını belirtti. Ancak bunun ilk sınavın bittiği saatten sonra olduğunu ve sınav güvenliğini riske etmediğini savundu. Rengin Temoçin imzalı habere göre, 2025 Küresel Cinsiyet Raporu’nda Türkiye toplumsal cinsiyet eşitliğinde 148 ülke arasında 135. oldu. Bunların yanında muhalefete, basına baskı iklimi de sürüyor. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı, seçilmiş İBB Başkanı İmamoğlu ve yakın ekibini hedef alan operasyonlarda 100 gün geride kaldı. Engin Deniz İpek , 19 Mart’tan bu yana yaşananları derlediği haberinde en az 264 kişinin gözaltına alındığını, 156 kişinin tutuklandığını belirtti. Dışarıdaki kriz tablosu da ortada. Türkiye’nin dört bir yanı ateş çemberi, son olarak İran’a yönelik saldırılar buna eklendi. PAÇADAN ÇEKME ZAMANI DEĞİL O zaman yine başa dönelim. Enerjisi bol milletiz ama paçadan çeken kim sorusunu sormanın tam zamanı. İktidarın “iç cepheyi güçlendirme” çağrısını sorgularken Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk liderliğindeki kurucu partisinin bölünmesi yönündeki girişimlere alan açanların şapkayı önüne koyması gerekiyor. Atatürk ilkeleri izinde demokratik, laik, hukuk devleti savunucularının milli iradenin gücünün farkındalığıyla bölünmeden değil, birleşmeden yana meydanlarda tek ses duruşu önem kazanıyor.
Source: Mine Esen
Zeytinime dokunma! – Kemal Anadol
Doğal zenginliklerimizin başında gelen milyonlarca zeytin ağacımız büyük tehlike altında. Vahşi kapitalizmin acımasızca saldırdığı zeytin varlığımıza yönelik cinayet girişimi parlamentoda şimdiye dek tam 10 kez geri püskürtülmüştü. Köylüler, üreticiler ve doğaseverler 11. tecavüz girişimine karşı savaşım veriyorlar. TBMM önünde gösteri yapıyorlar. Halkın meclisinde bu ilginç torba yasa görüşülürken onlar içeriye bile sokulmuyorlar. Yalnızca zeytin varlığımız mı? AKP’nin getirdiği bu torba yasa ile tüm ormanlarımız, SİT ve birinci sınıf tarım alanlarımız, su havzalarımız, turizm ve arkeoloji bölgelerimiz büyük tehlike ve tehdit altındadır. KAZANÇ HIRSI, DOĞA KATLİAMI Ulusal gelire büyük katkı veren ve milyonlarca yurttaşımızın geçimini sağlayan zeytincilik bu teklifle yok olacaktır. Bu teklif, telafisi olanaksız yaralar açacak, üretim alanı olan Çanakkale, Bursa, Balıkesir, İzmir, Aydın, Denizli, Muğla, Antalya, Mersin, Adana, Osmaniye, Gaziantep ve Kilis illerini etkileyecektir. Doğrusu Atatürk’ün armağanı olan 3573 sayılı “Zeytincilik Yasası”nı delmek değil, tastamam uygulamaktır. Olayın özünde, vahşi madencilik yapan ve özelleştirilen termik santrallarını satın alan şirketlerin kazanç hırsı yatmaktadır. Özellikle Muğla ilindeki termik santrallar! İkisi Milas Ören’de canım Gökova Körfezi’nin içindeki Kemerköy’le Yeniköy santralları ve Yatağan santralları… Eski TMMOB Maden Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Torun’dan aldığım rakamlara göre, Yeniköy ve Kemerköy santralları yılda 9.2 milyon, Yatağan da 5.5 milyon ton kömür tüketmektedirler. Bu santralları işleten gruplar şimdiye dek yatırım bedellerini fazlasıyla aldılar. Şimdi dertleri kârlarına kâr katmak! Durum böyle olunca kömür üretimi için en kolay yol açık işletme. Yani yerin üstündeki ormanları, zeytin ağaçlarını kesmek, arkeolojik alanlara, su havzalarına bile tecavüz ederek toprağı makinelerle kazımak ve altındaki kalitesiz ve yüksek kükürt içeren linyit kömürünü santral alanına çıkarmak… KORUMA ÖNERİLERİ Bu satırların yazarı işin başından beri fosil yakıtlarla dünyanın tehlike altına sokulmasına karşıdır ve bu konudaki uluslararası antlaşmalara taraf devletlerin tastamam uyması yanındadır. Özellikle termik santrallara!* Ama ülkemizde dünkü ve bugünkü iktidarlar bu santralları işletmekte ısrar etmekteler. O zaman en azından orman ve zeytin varlıklarımızı, su havzalarını, turizm ve arkeolojik alanlarımızı korumak için önerilerim var. Santralların sahibi şirketler şimdiye dek, 9 Eylül ve Hacettepe üniversiteleri ile Çinli bir firmaya yeraltı işletmeleriyle ilgili projeler yaptırdılar. Yeraltında açılacak ocaklardan kömür yukarıya çıkarılacak. Toprağın üstündeki ağaçlar ve canlılar zarar görmeyecek. Ama çıkan maliyet şirketlerin kârdan zarar etmelerine yol açacağı için projeler hasıraltı ediliyor ve görmezden geliniyor. Hocaların hocası Prof. Doğan Kantarcı da geçtiğimiz günlerde aynı öneride bulundu. Ekonomik açıdan baktığımız ve kâr-zarar hesabı yaptığımızda cinayet somut biçimde ortaya çıkıyor. Santralların yaktığı linyit rezervlerinin bazıları azalıyor bazıları da bitmek üzere. Üstelik açık işletmeler son bulduğunda toprağın üstünde tarım faaliyeti olanaksızdır. Oysa zeytin ölümsüz ağaçtır. Bin sene ömrü vardır ve altından çıkan filizlerle yaşamını sürdürür. Kökünden sökülerek başka bir yere taşınması ve orada meyve vermesi akıl ve bilim dışıdır, olanaksızdır! BİR KİLO LİNYİT İÇİN… Okurları rakamlara boğmadan günlük yaşamdan can alıcı bir örnek vermek istiyorum. Bu yıl fiyatı düşmesine karşın zeytinyağının litresi perakende fiyat olarak ortalama 200, zeytin de 150 liraya satılmaktadır. Oysa yine piyasaya sunulan kaliteli linyit kömürünün tonu 7 bin, kilosu 70 liradır. Yani bir kilo linyit için yerüstündeki zenginliklerimizi dozerlerle söküp atmak cinayet değil de nedir? 2023 TÜİK verilerine göre sadece Muğla’da 9 milyon 700 bin zeytin ağacı bulunmakta. Bölgede 36 bin aile zeytincilikle uğraşıyor. 2023 yılında 400 bin ton yağlık zeytin, 50 bin ton zeytinyağı üretilmiş. Oysa Milas’ın yüzde 75’i, Muğla’nın yüzde 70’ine maden ruhsatı verilmiş. TEMA verilerine göre Türkiye’deki tarım alanların yüzde 48’i, büyük ovaların yüzde 11’i, doğa koruma alanlarının yüzde 63’ü, milli parkların yüzde 85’i, SİT alanlarının yüzde 19’unda maden şirketlerine ruhsat verilmiştir. Termik santralların ve linyit işletmelerin yerlerine güneş enerjisi tesislerinin kurulmasını ve bu bölgelerin organik tarıma açılmasını önerirken yazımı bir dörtlükle bitiriyorum: Dünyada barışın simgesi zeytin/ Kutsal kitapların meyvesi zeytin/ Mutlu yaşamak istiyorsan eğer / Bunun ilacı çaresi zeytin. KEMAL ANADOL ESKİ CHP GRUP BAŞKANVEKİLİ — * Kemal Anadol, Termik Santrallara Hayır, Ankara 1991 Verso Yayınları.
Source: Olaylar Ve Görüşler
İyi haber: Coldplay’den müzikte sürdürülebilir dönüşüm
Sürdürülebilirlik misyonunu sürdüren Coldplay, tüm albümlerini geri dönüştürülmüş plastik şişelerden yapılan, enjeksiyon kalıplama teknolojisi kullanılarak üretilen, şeffaf 140 gr EcoRecords olarak yeniden yayımlıyor. Bu teknoloji, üretim sırasında karbon emisyonlarını geleneksel vinil üretimine kıyasla yüzde 85 oranında azaltıyor. EcoRecord’lar, yüzde 100 geri dönüştürülmüş PET (rPET) malzemeden yapılıyor. Hafif, dayanıklı ve kolayca geri dönüştürülebilen bu malzeme, nakliye kaynaklı emisyonları azaltarak döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor. Her bir plak ortalama 9 geri dönüştürülmüş şişeyle üretiliyor; üstelik Coldplay tüm EcoRecord’larında yalnızca rPET kullanmayı tercih ediyor. Bu adım, grubun geçen yıl yayımlanan Moon Music albümünün ardından geliyor. Moon Music, dünyanın ilk 140g rPET LP’si olmuştu. Coldplay, Music of the Spheres dünya turnesiyle karbon ayak izini yüzde 59 oranında azaltarak müzik dünyasında sürdürülebilirliğin öncüsü olmaya devam ediyor.
Source: Ayça Ceylan
Türkiye’den ve dünyadan çevre gündemi
Bain&Company’nin Türkiye ofisi tarafından yayımlanan analize göre, ülkemizdeki enerji dönüşüm süreci yatırımcılar için 500 milyar dolarlık bir fırsat sunuyor. Türkiye’nin 2035 enerji politikası dört ana hedef üzerine inşa ediliyor: enerji güvenliği, bağımsızlık, verimlilik ve karbon nötrlüğü. Yatırımların yüzde 30’u konut dönüşümüne, yüzde 20’si elektrik altyapısına, yüzde 15’i sanayiye ve yüzde 10’u ulaşıma yönlendirilecek. – 9–13 Haziran’da Fransa’nın Nice kentinde düzenlenen 3. BM Okyanus Konferansı (UNOC3), okyanusların korunmasında tarihi bir adım oldu. Odağında, okyanusların yüzde 30’unu korumayı hedefleyen “Yüksek Denizler Antlaşması” yer aldı. Antlaşmanın yürürlüğe girmesi için 60 ülke onayı gerekirken sayı konferansla 27’den 50’ye yükseldi. Yıl sonuna kadar gerekli onayın tamamlanması bekleniyor. Türkiye anlaşmayı imzalamış ancak henüz onaylamamıştır. – İBB Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı İklim Değişikliği Müdürlüğü tarafından her yıl düzenli olarak hesaplanan İstanbul’un Sera Gazı Emisyon Envanteri ve yıl boyunca yürütülen iklim eylemleri, Carbon Disclosure Project (CDP) ağına raporlanıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu kapsamda üst üste ikinci kez CDP’nin en yüksek değerlendirme seviyesi olan “A Listesi”ne girerek çevresel sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığını ortaya koydu. İstanbul, bu başarıyı Türkiye’den elde eden ilk ve tek büyükşehir belediyesi olma unvanını korumaya devam ediyor. – InstItut françaIs Türkiye, Akdeniz’in çevresel tehditlerine dikkat çekmek amacıyla düzenlediği etkinlik dizisi “Akdeniz Baskı Altında” “Mediterraneo” adlı fotoğraf sergisi ile devam ediyor. Sergi, İzmir, Ankara, Muğla ve Eskişehir’den sonra 18 Haziran-26 Temmuz tarihleri arasında Piksel Creative Solutions’ın desteğiyle İstanbullu sanatseverler ve çevrecilerle buluşuyor. – “G20’de arazi kaynaklarının kısıtlı olduğu koşullarda güneş ve rüzgâr enerjisi potansiyeli” araştırmasına göre G20 ülkeleri, 2050’ye kadar küresel elektrik talebinin tamamını karşılayabilecek yenilenebilir enerji potansiyeline sahip. Ancak bunun için karbon emisyonlarının sona erdirilmesi ve adil finansman sistemlerinin kurulması gerekiyor. G20, nüfusun yüzde 67’sini oluştururken enerji kaynaklı emisyonların yüzde 87’sinden sorumlu. Afrika ise 2020 yılına kadar yalnızca yüzde 1.2’lik bir emisyon payına sahip. – Avrupa Çevre Ajansı’nın Gürültüsü Direktifi raporu Avrupalıların yüzde 20’sinden fazlasının zararlı ulaşım gürültüsü seviyelerine maruz kaldığını gösteriyor. Karayolu trafiği, ulaşım gürültüsünün en yaygın kaynağıdır ve tahminen 92 milyon insanı gündüz-akşam-gece periyodunda 55 dB’lik END eşiğinin üzerindeki seviyelere maruz bırakırken, demir yolu trafiğinden 18 milyon, uçak gürültüsünden ise 2.6 milyon kişi etkilenmektedir. – Ember’in yeni raporuna göre, pil teknolojilerindeki maliyet düşüşü sayesinde 7/24 güneş enerjisiyle elektrik üretmek artık ekonomik olarak mümkün. Yılın her günü güneşli olan bölgelerde bu sistemler tam gün boyunca kesintisiz enerji sağlayabiliyor. Sadece 17 kWh’lik bir pil, 5 kW’lık sabit güneş paneliyle eşleştirildiğinde 24 saat boyunca 1 kW’lık sabit güç üretebiliyor. Las Vegas gibi yüksek güneşlenme alanlarında bu sistem tek başına günlük enerji ihtiyacını karşılayabiliyor. Bu model, dünyanın pek çok bölgesi için temiz enerjiye geçişte uygulanabilir bir çözüm sunuyor.
Source: Ayça Ceylan
Deprem müteahhitlerine ‘Kanal’dan rant takviyesi
Ali Can POLAT
Kahramanmaraş merkezli, 6 Şubat 2023’te meydana gelen deprem 11 ili etkiledi. Hatay, Malatya ve Kahramanmaraş başta olmak üzere toplam 850 bin yeni konut için inşa süreci başladı. Erdoğan, 6 Şubat 2023’te depremlerden sonra 31 Mart’ta yaptığı konuşmada, “319 bini 1 yıl içinde olmak üzere toplam 650 bin yeni konut yaparak depremzede vatandaşlarımıza teslim edeceğiz” dedi. Aradan iki buçuk yıl geçti, teslim edilen konut sayısı 250 binde kaldı. Bunun temel nedenlerinden biri müteahhitlerin hak edişlerini alamaması. 6 Şubat depremlerinin ardından başlatılan konut seferberliğinde işler durma noktasına geldi. Milyarlık ihalelerle üstlenilen projelerde, müteahhitler hak edişlerini alamadıklarını belirtti. Proje kapsamında binlerce konutun yapımını üstlenen firmalar, devlet tarafından ödenmesi gereken hak edişlerin aylardır geciktiğini, bazı firmaların bu yüzden şantiyelerini kapatma noktasına geldiğini belirtiyor.
FORMÜL: KANAL İSTANBUL
İhale bedelleri milyarları bulurken, yaşanan ödeme krizi hem müteahhitleri hem de konut bekleyen depremzedeleri endişelendiriyor. Adını vermek istemeyen bir müteahhit, “Devlet sözünü tutmazsa biz nasıl ayakta kalalım? Bu şartlarda devam etmemiz imkânsız” dedi. Bu olumsuzluğu gidermek için iktidar kanal İstanbul’daki konut ihalelerini koz olarak kullanmaya başladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin itirazına ve İSKİ’nin ‘Yasak’ uyarılarına rağmen Sazlıdere Barajı çevresi inşaata açıldı ve konutlar için de yine iktidara yakın 11 şirkete ihale verildi. İBB’ye yönelik İmamoğlu operasyonuyla yapımı kazanan bu konutlardan elde edilecek muazzam gelir ile yandaş işadamlarının sübvanse edilmesi amaçlandı. Bu yüzden Sazlıdere Barajı’nın çevresindeki su toplama havzasının içinde yer alan inşaat alanlarında, cansiperane bir çalışmayla inşaatlar sürdürülüyor, İstanbul’un su havzası ise yok ediliyor.
İnşaat süreci 27 Şubat’taki bu ziyaretten sonra başladı
TAYYİP Erdoğan, 27 Şubat’taki ziyaretinde Nakkaş Otoyolu şantiyesine helikopterle geldi. Kendisine Çevre Bakanı Murat Kurum ile Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu eşlik etti. Bakan Uraloğlu ve ekibinden Kanal İstanbul projesine ilişkin brifing aldı. Bittiğinde bağlantı yollarıyla birlikte sadece 42 kilometrelik bir mesafede ulaşımı sağlayacak olan Nakkaş Otoyolu’ndaki ilerlemeye ilişkin de paralı yolu yapan Rönesans Holding’in sahibi Erman Ilıcak ile görüştü. Bakanlar ve Ilıcak ile otoyolun en önemli aşamasını oluşturan 90’ar metrelik iki kule arasına yapılacak eğik köprünün önünde üstteki fotoğrafı çektirdi. Bu ziyaretten 19 gün sonra 19 Mart’ta İBB’ye yönelik operasyon başlatıldı. Ekrem İmamoğlu ile birlikte çok sayıda arkadaşı gözaltına alınıp tutuklandı. Bu süreçte, Sazlıdere Barajı İstanbul’un içme suyu kaynakları arasından çıkarıldı ve ‘mutlak koruma havzası’ statüsü kaldırılarak bölge imara açıldı.
BİTMEDEN GARANTİSİ ARTIRILDI
Karar süratle uygulamaya konuldu. Çevre Bakanlığı, jet hızıyla ihaleleri dağıttı. İş makineleri Sazlıbosna havzasına girdi. Şantiyeler kuruldu. Önce 24 bin, ardından da 2.5 milyon metrekarelik ek alanda 6 bin konut yapımı başladı. Bölgede en az günlük 300 bin kişilik yeni bir nüfus harekete yaratacak bu yeni şehrin en önemli ulaşım yolunun Nakkaş Otoyolu olacağı ortaya çıktı. Sazlıbosna bölgesi içmesuyu toplamak için koruma havzasıyken, boş bir araziden geçen otoyolun etrafı son 3 ayda binlerce konutun inşaatıyla doldu. Yapımı süren Nakkaş Otoyolu ile yarısına yakını lüks konut olan, bünyesinde yüzlerce işyerini barındıran inşaat projesinin aynı sürede tamamlanacağı öğrenildi. İstanbul’un en önemli içme suyu kaynağı Sazlıbosna havzası imara açılarak, ilk ihale tarihinde günlük 90 bin araç geçiş garantisi verilen, henüz bitmeden garanti sayısı 150 bine yükseltilen, işletme süresi de 15.5 yıldan 19 yıla çıkarılan Nakkaş Otoyolu için potansiyel müşteri de sağlanmış oldu.
Source: Ali Macit
İzmir'deki yangının boyutu gün ağarınca ortaya çıktı
Yaz aylarında sıcaklıkların artmasıyla beraber yurt genelinde başlayan yangınlarla mücadele sürerken, İzmir”in Menderes”in Kuyucak ile Seferihisar”ın Orhanlı mahalleleri arasında kalan ormanda çıkan yangının hasarı gün aydınlanınca ortaya çıktı. BÖLGEDE SOĞUTMA ÇALIŞMALARI DEVAM EDİYOR Yangın, gece saatlerinde Doğankent Sitesi”ne sıçrarken yazlık mahalle tedbir amaçlı tahliye edilerek, elektrik hattı kesildi. Çok sayıda hane kullanılamaz hale geldi. Havanın aydınlanması ile birlikte mahalledeki evlerin hasarı görüntülendi. Yangında 16 saat geride kalırken, bölgede soğutma çalışmaları devam ediyor. “RÜZGARIN ETKİSİYLE YARIM SAATTE OLDU HER ŞEY” Yangının başladığı sırada Doğankent Sitesi”nde olduğunu belirten site sakini Berkan Kaya, “Yangın Orhanlı Mahallesi”nde başladı. Yangın bu tarafa doğru geliyor dendi. Biz de dışarıya çıktık yapabileceğimiz bir şey var mı diye, yarım saat geçti sitede dumanlar yükselmeye başladı. Ezbere bildiğimiz siteyi göremez hale geldik. Daha sonra insanları tahliye etmeye başladık, bütün amacımız herkesi çıkartalım, yapabileceğimiz ne varsa onu yapalım oldu. Rüzgarın etkisi ile yarım saatte oldu her şey. Göz ardı ettiğimiz bir şey var her zaman, sitenin güzelliğine aldandık. Buradaki etrafın orman olması riskini göz ardı etmiş olduk. Boşa kullanmışız sularımızı bunu söylemek istiyorum” dedi. “YANGININ BURAYA SIÇRAYACAĞINI DÜŞÜNMEZDİM” Yangın sırasında Seferihisar”daki evinde olduğunu belirten site sakini Selahattin Aydın, “Yangının çıkış yeri ile buranın arasında aşağı yukarı 20 kilometre var, ben 30 yıldır burada çalışıyorum, orman teşkilatında uzun yıllar burada çalıştım ama böyle bir yangın görmedim. Fırtına nedeniyle buraya kadar gelmiş, masal bile olsa hikaye bile olsa yangının bu şekilde buraya kadar sıçrayabileceğini düşünmezdim. Bu sene almıştık burayı, aşağı yukarı 30 yıldır Seferihisar”da oturuyorum yani” diye konuştu.
Source: Haberler
Bir mahallede 80 kişi kanserden öldü, sebebi “fay hattı” çıktı! Uzman isimden çarpıcı sözler
Prof. Dr. Osman Bektaş, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla Trabzon “da yaşanan bir olayı gündeme taşıdı ve konunun araştırılmasını talep etti. 5 YILDA KANSERDEN 80 ÖLÜM Prof. Dr. Bektaş, “Trabzon”daki kanser sorunu” başlığıyla yaptığı paylaşımda, “2017 yılında, Akçaabat-Düzköy-Doğankaya Mahallesinde 5 yıl içerisinde 80 kişinin kanserden ölmesi nedeniyle CHP Milletvekili Haluk Pekşen konuyu meclise taşımıştı” dedi. “Günümüzde ise mahalle sakinleri aynı sağlık sorununu gündeme taşımaktadır” açıklamasında bulunan Prof. Dr. Bektaş, “Doğu Karadeniz Bölgesinde kanser türleri yaygındır” ifadesini kullandı. KUZEY AMERİKA”YA BENZETTİ Prof. Dr. Bektaş paylaşımında ayrıca şunları söyledi: “Ancak, bölgenin Jeolojik özelliğine bağlı doğal rayoaktivite ile kanser ilişkisi bilinmemektedir. Oysa, Benzer jeolojik özelliğe sahip Kuzey Amerika”da her yıl 20.000 insan doğal radyoaktiviteden dolayı kansere yakalanmaktadır.” ATOM ENERJİSİ KURUMU”NA ÇAĞRI Prof. Dr. Bektaş daha önce de Türkiye Atom Enerjisi Kurumu”na çağrı yaparak, Doğankaya Mahallesi”nin detaylı jeolojik haritasının çıkarılması, alçak uçuşla yapılan radyoaktivite haritası, toprak radon haritası ve evlerde radon gazı ölçümü yapılmasını istemişti. HALUK PEKŞEN GÜNDEME GETİRMİŞTİ 2017 yılında CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen konuyla ilgili basın açıklaması yaparak, “Bu soruna derhal çözüm bulunması gerekiyor, bu kanser vakalarının nedenleri araştırılmalı ve vatandaşa tedavileri için her türlü imkan sağlanmalıdır. Vatandaşın sağlığı her şeyden önce gelmektedir” demişti.
Source: Sinem Eryılmaz
Sanayide temiz ve çevreci üretimi teşvik edecek yeni dönemin hazırlıkları tamamlanıyor
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın ilan ettiği “Türkiye Yüzyılı” vizyonunda yer alan “Sürdürülebilirliğin Yüzyılı” kapsamında, sanayide temiz ve çevreci üretimi teşvik edecek yeni dönemin hazırlıkları tamamlanıyor. Sürecin nasıl başlayacağı ve nasıl ilerleyeceği, firmaların çevreci üretiminin nasıl hesaplanacağı ve uluslararası pazarda kabul görecek çevreci üretim tescil belgeleri gibi süreçlerin tamamı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünce planlanıyor.Bu kapsamda hazırlanan “Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği” 14 Ocak 2025″te Resmi Gazete”de yayımlandı. 1 Aralık 2025″te yürürlüğe girecek yönetmelik kapsamında yeşil dönüşüme ilişkin planlar ve çalışmalar, sektör paydaşları ve sivil toplum kuruluşlarının istişareleriyle belirlenecek.- 6 BİN TESİS PERFORMANSA GÖRE SINIFLANDIRILACAKYeşil dönüşümle, çevrenin ve insan sağlığının korunması için bütüncül bir yaklaşımla hava, su, toprak, gürültü ve koku kirliliğine neden olan sanayi kaynaklı emisyonları ve atık oluşumunu kaynağında önlemek ve azaltmak hedefleniyor.Yönetmelik kapsamına giren enerji, metal, mineral, kimya, atık yönetimi ile tekstil, otomotiv, deri, kağıt, gıda, hayvancılık gibi sektörlerde yaklaşık 6 bin tesis bulunuyor. Bu tesisler, çevre dostu üretim performansları dikkate alınarak, “Sanayide Yeşil Dönüşüm (SYD) Belgesi” ile F”den A”ya kadar sınıflandırılacak.Yeni tesis yatırımları, yönetmelik yürürlük tarihinden itibaren en az “D” seviyesinde olacak şekilde planlanacak, kurulacak ve işletmeye alınacak.Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihte faaliyette olan veya çevresel etki değerlendirmesi mevzuatına göre başvurusu bulunan sanayi tesisleri, kademeli geçişle 31 Aralık 2028″e kadar en az F, 31 Aralık 2030″a kadar en az D sınıfında “Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi” almakla yükümlü olacak.Çevresel performans durumlarına göre belgelendirilen sanayicilerin, uluslararası pazarda rekabet gücünün artırılması hedefleniyor. Bu belgeyle sanayiciler, finansman kaynaklarına ve yeşil fonlara kolayca erişim sağlayabilecek prestije ulaşacak.Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgelendirme sürecinde sektörel tebliğler çerçevesinde değerlendirme yapılacak, sanayi tesislerinin, uluslararası kabul gören mevcut en iyi teknikler çerçevesinde çevresel performans durumları ortaya konulacak.Yönetmelik kapsamındaki sanayi tesisleri, su ve enerji verimliliğiyle proseslerde kullanılan kimyasallar dikkate alınarak değerlendirilecek. Kullanılan mevcut en iyi teknikler ise emisyon sınır değerleri açısından incelenecek.
Source: Www.star.com.tr
İzmir”de kabusta ikinci gün! Güneş doğdu, alevlerle mücadele bitmedi
Yurt genelinde meydana gelen orman yangınları yükselen sıcaklık ve rüzgarlı havanın etkisiyle büyüyor. Dün İzmir”de Gaziemir, Menderes, Seferihisar”ı etkileyen yangınlar şiddetli rüzgarın etkisiyle yayıldı. Havadan yangın söndürme çalışmaları rüzgar nedeniyle zorlaştı.
Adnan Menderes Havalimanı uçuşları birkaç saat durduruldu. Bazı evler ve ahırlar küle döndü.
HAVA MÜDAHALESİ YENİDEN BAŞLADI
Gece boyunca, orman ekipleri, itfaiye ekipleri ve STK‘ların gönüllü ekipleri ile söndürme çalışmaları yürütülen bölgede, günün aydınlanması ile beraber hava müdahalesi yeniden başladı.
Gün doğumu ile birlikte 4 uçak ve 14 helikopter Menderes ve Seferihisar yangınında çalışmaya başladı.
Yangını kontrol altına alma çalışmaları sürüyor.
Source: Çağla Çağlar
İzmir”de orman yangını sürüyor: Müdahale yeniden başladı!
Dün, Menderes ve Seferihisar ilçesi sınırları arasına başlayan ve geniş bir alana yayılan orman yangını, bölgede bulunan genleşme alanlarına sıçramıştı. MAHALLELER TAHLİYE EDİLDİ, EVLER ZARAR GÖRDÜ Ekipler tarafından havadan ve karadan müdahale ile yangının üzerine gidilmiş ancak şiddetli rüzgârın etkisi ile alevler yerleşim yerlerine sıçramıştı. Birçok mahalle tahliye edilirken yangın dolayısıyla çok sayıda ev ve ahır kullanılamaz hale geldi. MÜDAHALE YENİDEN BAŞLADI Gece boyunca, orman ekipleri, itfaiye ekipleri ve STK‘ların gönüllü ekipleri ile söndürme çalışmaları yürütülen bölgede, günün aydınlanması ile beraber hava müdahalesi yeniden başladı. Gün doğumu ile birlikte 4 uçak ve 14 helikopter Menderes ve Seferihisar yangınında çalışmaya başladı. Yangını kontrol altına alma çalışmaları sürüyor.
Source:
Nilüfer zehir değil bereket taşıyacak
Uludağ”ın eteklerinden doğarak Bursa Ovası”nı besleyen Nilüfer Çayı”nda, çevre kirliliğiyle mücadelede önemli bir adım atıldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı”nın yürüttüğü çevre temizliği çalışmaları kapsamında, Nilüfer Çayı”na atık bırakan 155 fabrikanın su tahliye çıkışları betonla kapatıldı. Yıllardır tarım alanları ve şehir halkı için hayâti öneme sahip olan Nilüfer Çayı”nda, özellikle yaz aylarında yaşanan su azalması nedeniyle kirlilik daha görünür hale geliyordu. Ancak yapılan betonlama müdahalesi, çayın kimyasal atıklarla kirlenmesini engellemek açısından çevreciler tarafından önemli bir adım olarak değerlendirildi. KİRLİLİK GÖRÜNDÜ Yapılan müdahale sonrası çaydaki su seviyesi doğal olarak düşerken, geride kalan yüzeyde daha önce fark edilmeyen karamsı atık tabakası ve toprak çatlakları dikkat çekti. Vatandaşlar bölgede yayılan kötü kokuya karşı şikâyetlerini dile getirirken, uzmanlar bu durumun geçici olduğunu ve uzun vadede suyun daha temiz akmasının beklendiğini ifade etti. Bölge sakini İlhan Düzen, bir yılı aşkın süredir Nilüfer Çayı”nda kirliliğe karşı mücadele verdiğini belirterek, “Devlet Su İşleri düzenli olarak debi ölçümleri yapıyor. Şu anda suyun yüzde 50 oranında azaldığını gözlemliyoruz. Ancak atık tahliyelerinin engellenmesiyle birlikte çayın geleceği için önemli bir kazanım sağlanmış oldu. Bu çalışmalar devam ederse Nilüfer artık zehir değil, bereket taşıyacak” dedi. Uzmanlar, kanal tahliyelerinin kapatılmasıyla birlikte tarım alanlarının da daha sağlıklı sulanabileceğini, çayın ekosisteminin zamanla iyileşeceğini vurguluyor. Yetkililer ise denetimlerin sürdüğünü ve çevreye duyarlı bir yaklaşımla hareket etmeye devam edeceklerini belirtti.
Source:
Manisa”daki orman yangını 3. gününde: Müdahale sürüyor!
Karaköy Mahallesi yakınlarındaki ormanlık alanda bölgede arıcılık yapan D.B”nin arıları sakinleştirmek için duman kullanmak amacıyla yaktığı ateşten çıktığı iddia edilen yangın, bölgede etkili olan kuvvetli rüzgarın etkisiyle hızla büyüdü. Gece hava araçlarının müdahaleye ara verdiği yangında, günün ilk ışıklarıyla havadan müdahale yeniden başladı. Karaköy ile Hasköy mahalleleri arasında yayılan yangına, 3 uçak, 5 helikopter, 43 arazöz, 15 itfaiye aracı, 42 su tankeri, 31 iş makinesiyle müdahale ediliyor. NE OLMUŞTU? Karaköy Mahallesi yakınlarındaki ormanlık alanda 28 Haziran Cumartesi günü öğle saatlerinde başlayan ve kuvvetli rüzgarın etkisiyle büyüyen yangın nedeniyle Karaköy, Yenice, Dingiller, Çamönü Hasköy, Durasıl, Kabaağaçkıran, Hüseyincik, Küçükhasköy mahalleleri ile Doğankaya Mahallesi”ne bağlı Hancılar mezrası tedbir amaçlı tahliye edilmiş, Akhisar-Gördes yolu trafiğe kapatılmıştı. Dün kısmen kontrol altına alınan yangın şiddetli rüzgarın etkisiyle yeniden yayılmıştı. Bölgede arıcılık yapan şüpheli D.B, taksirle yangına neden olduğu iddiasıyla tutuklanmıştı.
Source:
“Kene” kabusuyla savaş başladı! Bakanlık harekete geçti: Binlercesi doğaya salınıyor!
Türkiye’de bu yaz aylarının kabusu haline gelen kene ısırıkları için alarm verildi. Afyonkarahisar”ın Şuhut ilçesinde Keklik Üretme İstasyonu”ndaki yüzlerce keklik, belirlenen illerde kene ve süne mücadelesi için doğaya bırakıldı. Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) 5. Bölge Müdürü Kemal Can, Şuhut Keklik Üretme İstasyonu”nun kurulduğu 2009″dan bu yana kınalı ve çil keklik ürettiğini söyledi. İstasyonda bugüne kadar 137 bin kınalı ile 39 bin 600 çil keklik üretildiğini vurgulayan Can, DKMP Genel Müdürlüğümüzün yıllara göre programları oluyor. Türkiye”de çil keklik üreten tek tesisiz. Bölge müdürlüklerimizin arazi çalışmaları neticesinde DKMP Genel Müdürlüğümüze teklifte bulunuyor. Yapılan değerlendirme sonucunda üretimini yaptığımız keklikler, ülkemizin çeşitli yerlerinde doğaya salınıyor diye konuştu. “SALIM YAPTIĞIMIZ YERLERİ 3 YIL AVA KAPATIYORUZ” Bu yıl planlanan 6 bin kınalı ile 3 bin çil keklik üretiminin yapıldığına değinen Can, şunları kaydetti: Çil keklikler, habitatları gereği genellikle Çanakkale, Yalova, Bursa ve Tekirdağ”da, kınalı keklileri de daha çok Denizli, Muğla, Manisa ve Afyonkarahisar”da doğayla buluşturuluyor. Kekliklerin salınımında genellikle suya yakın yerler tercih ediliyor. Salım yaptığımız yerleri üç yıl ava kapatıyoruz. Kekliklerin oralarda tutunmaları ve üremelerini hedefliyoruz. Avcılarımızdan da bu konuya riayet etmelerini istiyoruz. “DAHA ÇOK BÖCEKLE BESLENİYORLAR” Can, DKMP Genel Müdürlüğünün keklik üretip doğaya salma amacının ekosistemin desteklenmesi ve türün devamının sağlanması olduğunu söyledi. Kekliklerin doğadaki biyolojik mücadele açısından önemli bir tür olduğuna dikkati çeken Can, sözlerini şöyle tamamladı: Bu konu da kekliklerin beslenme alışkanlıklarından kaynaklanıyor. Keklikler, genellikle bitkiler ve böceklerle besleniyor. Özellikle palazlık dönemlerinde, daha çok proteinle beslenmesi gerekiyor. Daha çok böcekle besleniyorlar. Süne ve kene gibi. Bu da kuşu, biyolojik mücadele açısından etkin hale getiriyor. Doğada ne kadar böcek yiyen kuş olursa, onların pandemi oluşturması ve yaygınlaşmasını engellemiş oluyor. Dolayısıyla biyolojik mücadelede keklikler kullanılmış oluyor.
Source:
Antalya’da orman yangını yerleşim yerlerine sıçradı
Beyobası Mahallesi”nde ormanlık alanda henüz belirlenemeyen nedenle sabah erken saatlerde yangın çıktı. Alevler, rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyüdü.İhbar üzerine bölgeye Antalya Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri sevk edildi. Yerleşim yerlerine yakın bölgede çıkan yangına, ilk etapta 3 helikopter, 8 arazöz, 3 su ikmal aracı ve çok sayıda yangın işçisi ile müdahale ediliyor. 3 EV TAHLİYE EDİLDİ Alevlerin yaklaştığı 3 ev tahliye edilirken, bazı avokado ve zeytin bahçelerinin yangın nedeniyle zarar gördüğü belirtildi. Ekipler, yangını kontrol altına almak için çalışmaları aralıksız sürdürüyor. Köylülerde de ekiplere destek veriyor. Yetkililer nem oranını sıfıra yakın olması ve rüzgarın şiddetinin yüksek olması nedeniyle mücadelenin güçleştiğine dikkat çekti.
Source: Erdoğan Öztürk
Son dakika haberi: Korkulan oldu! Bölgeden haberler peş peşe geliyor…
İzmir”in Menderes ilçesinin Kuyucak Mahallesi”nde ve Seferihisar ilçesinin Doğanbey Mahallesi”nde dün başlayan orman yangınlarının kontrol altına alınması için gece boyunca karadan çalışmalar sürdü.Orman yangınlarına, günün ilk ışıklarıyla havadan müdahale çalışmalarına yeniden başlandı.Menderes ile Seferihisar”da etkili olan yangınlar 4 uçak, 14 helikopter ve kara ekipleriyle söndürülmeye çalışılıyor.SEFERİHİSAR”DA345 HANENİN BULUNDUĞU SİTEDEKİ BAZI EVLER ZARAR GÖRDÜİzmir”in Seferihisar ilçesi Doğanbey mevkisinde dün başlayan yangında, 345 hanenin bulunduğu Doğankent Sitesi”ndeki çok sayıda ev zarar gördü.Seferihisar”da şiddetli rüzgarın da etkisiyle büyüyen orman yangınında alevler gece saatlerinde yazlık evlerin bulunduğu Doğankent Sitesi”ne doğru ilerledi. Alınan karar sonrası 345 evin bulunduğu site hızlı bir şekilde tahliye edildi. Yangına İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ve itfaiye ekipleri müdahale etti.İlk bilgilere göre yangında sitedeki çok sayıda ev kullanılmaz hale geldi, 2 araçta hasar oluştu.İtfaiye ekipleri yanan evlerdeki soğutma çalışmalarını sürdürüyor.Kuyucak Mahallesi”nde dün başlayan orman yangınına, şiddetli rüzgar nedeniyle helikopterler müdahale edememiş, bölgedeki birçok yerleşim yerinde tahliye işlemi başlatılmıştı.ÇOK SAYIDA ARAÇ KÜLE DÖNDÜRüzgarın etkisiyle büyüyen yangın Buca ilçesindeki Otokent Galericiler Sitesi”ne de sıçradı.Yangını söndürme çalışmalarına destek veren vatandaşlar, alevlerin iş yerlerine sıçramaması için çaba harcıyor.Birçok kişi araçlarını yangın bölgesinden çıkarmaya çalışıyor. Emniyet ekipleri de TOMA”larla yangına müdahale ediyor.Yangında çok sayıda araç yanarak kullanılamaz hale geldi.Öte yandan yangının olduğu bölgede otoyola çıkış yolları kapatıldı.Ekiplerin yangını kontrol altına alma çalışmaları sürüyor.KUVVETLİ RÜZGAR SÖNDÜRME ÇALIŞMALARINI ZORLAŞTIRIYORMenderes”in Kuyucak ile Seferihisar”ın Orhanlı Mahalleleri sınırlarındaki ormanlık alanda henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı.İhbar üzerine bölgeye, Orman Genel Müdürlüğüne ait ekipler sevk edildi.Ekipler, kuvvetli rüzgarın etkili olduğu bölgede yangını kontrol altına alma çalışmalarını sürdürüyor.TAHLİYE EDİLEN MAHALLELERYangın nedeniyle Seferihisar”ın Atatürk, Cumhuriyet, Orhanlı, Payamlı, Kavakdere mahalleleri tahliye edildi.Cumhuriyet Mahallesi”ndeki Şöhretler Sitesi”nde bazı vatandaşlar jandarma ekiplerince evlerinden tahliye edildi.Bölgedeki yangını söndürme çalışmalarına Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) da destek verdi. Bazı vatandaşlar da ellerindeki kıyafetleri alevlerle mücadele etmek için kullandı.Yangını kontrol altına alma çalışmaları sürüyor.ADNAN MENDERES HAVALİMANI”NDA UÇUŞLAR YENİDEN BAŞLADIGeçici olarak uçuşlara kapatılan Adnan Menderes Havalimanı”nda uçak seferleri yeniden başladı.Alınan bilgiye göre, Gaziemir”deki orman yangını bölgesinde dumanların dağılmasının ardından uçuşlar normale döndü.Orman yangınının uzun sürmesi, hava araçlarıyla süren söndürme çalışmaları ve şiddetli rüzgar dolayısıyla dün saat 16.00″dan itibaren İzmir Adnan Menderes Havalimanı”nda uçakların kalkış ve inişine izin verilmemiş, İzmir varışlı bazı uçuşlar farklı havalimanlarına yönlendirilmişti.İZMİR VALİSİ ELBAN”IN AÇIKLAMASIİzmir Valisi Süleyman Elban, Menderes ile Seferihisar ilçeleri arasında çıkan orman yangını nedeniyle Seferihisar”daki 5 mahallenin tahliye edildiğini, kuvvetli rüzgar nedeniyle hava araçlarının büyük kısmının çalışamamasının mücadeleyi olumsuz etkilediğini açıklamıştı.Yangın koordinasyon merkezinin bulunduğu Seferihisar”ın Atatürk Mahallesi”nde gazetecilere açıklama yapan Elban, saat 12.57 itibarıyla Menderes ilçesinin Kuyucak Mahallesi”nde orman yangınının başladığını, şiddetli rüzgar ve kuru havanın etkisiyle yangının Seferihisar ilçesine ilerlediğini anlatmıştı.
Source: Bahadır Alemdar
Antalya”da bir orman yangını daha
Antalya Gazipaşa”ya bağlı Beyobası Mahallesi ve Cumhuriyet Mahallesi’ndeki Karadağ mevkisindeki ormanda saat 06.00 sıralarında yangın çıktı. Çevredekilerin ihbarı üzerine bölgeye yangın söndürme ekipleri sevk edildi. Yangına, Gazipaşa Orman İşletme Müdürlüğü ekipleri ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Gazipaşa İtfaiye Birimi ekipleri karadan müdahale ederken, helikopter de söndürme çalışmasına yardımcı oluyor. AKSU”DA DA YANGIN ÇIKTI Dün Antalya”nın Aksu ilçesinde bir orman yangını çıkmıştı. Edinilen bilgiye göre; Antalya’nın Aksu ilçesine bağlı Yurtpınar ve Fettahlı mahallelerinde akşam saatlerinde ormanlık alanlarda çıkan yangınlar kontrol altına alındı.
Source:
CHP”li Yankı Bağcıoğlu: Orman yangınları, afet yönetimindeki zafiyeti bir kez daha gözler önüne serdi
CHP Milli Savunma Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, Türkiye’nin farklı bölgelerinde meydana gelen orman yangınları sonrası yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada, afet yönetiminde yaşanan kurumsal eksikliklere dikkat çekilirken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin rolünün güçlendirilmesi ve yangınla mücadelede yapısal reformlara gidilmesi gerektiği vurgulandı. “”ZAFİYETİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ”” Yankı Bağcıoğlu yazılı açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Orman yangınları, afet yönetimindeki zafiyetleri bir kez daha gözler önüne serdi! Türkiye’nin dört bir yanında alev alev yanan ormanlar, afet yönetiminde ne denli hazırlıksız olduğumuzu bir kez daha ortaya koydu. Yangınlara müdahalede kullanılan araçların yetersizliği ve organizasyon eksiklikleri, artık göz ardı edilemeyecek bir gerçek. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), her afette olduğu gibi bu süreçte de kritik bir görev üstleniyor. Ancak mevcut planlamalarda TSK’nın bu hayati rolü yeterince tanımlanmıyor. Bugün Orman Genel Müdürlüğü’nden daha fazla TSK’ya ait hava aracı yangınlarla mücadele ediyor, fakat Milli Savunma Bakanlığı (MSB) temsilcisi, mevzuat gereği Ulusal Afet ve Acil Durum Kurulu’na dahi katılamıyor. Bu durum, kabul edilemez bir kurumsal boşluğa işaret ediyor. 6 Şubat depreminin ardından yaşadığımız acı tecrübeler ortadayken, Türkiye Afet Müdahale Planı’nda TSK’ya “Ana Çözüm Ortağı” rolü verilmesi artık bir zorunluluk. “Destek çözüm ortağı” gibi yetersiz tanımlamalar terk edilmeli; TSK’nın sahip olduğu kapasite daha etkili bir şekilde sistemin içine entegre edilmelidir. Bu sayede sorumlulukların netleştiği, inisiyatifin kaybolmadığı, daha güçlü bir müdahale mekanizması oluşturulabilir. Her yıl artan orman yangınları, iklim krizinin yanı sıra hazırlıksızlığın da acı bir göstergesi. Tarım ve Orman Bakanlığı, yangın sezonu öncesi yapılan büyük tanıtım faaliyetlerine rağmen hava araçlarının temini, bakımı ve koordinasyonu konusunda etkili bir strateji geliştirememiştir. Bu nedenle yaşananlar bir “kaza” değil, öngörülebilir ve önlenebilir bir kurumsal ihmaldir. İKTİDARA ÖNERİLER Peki ne yapılmalı? İşte somut önerilerimiz: 1.Türk Hava Kurumu (THK) yeniden yapılandırılmalı. Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda kayyum yönetimi sona ermeli; THK, sivil havacılıktaki asli konumuna yeniden kavuşmalıdır. 2. Yangınla mücadele pilotları THK’da eğitilmeli. Uçak ve helikopterlerin bakım ve onarımı THK sorumluluğunda olmalı; gerektiğinde TUSAŞ ve Hava Kuvvetleri teknik destek vermelidir. 3. THK envanterindeki mevcut uçaklar modernize edilerek kullanılmalı. Hedef; dışarıdan kiralama modelinden çıkıp, Türkiye’nin kendi yangın söndürme uçak ve helikopter filosunu oluşturmasıdır. 4. Tarım ve Orman Bakanlığı, hava araçlarını filo disipliniyle yönetmeli. İhtiyaç halinde Hava Kuvvetleri’nden komuta-kontrol desteği alınmalıdır. 5. Kısa vadede TSK, rezerv filosuyla yangınlara destek vermeye devam etmeli, ancak bu destek TSK’nın asli harekât görevlerini aksatmayacak şekilde planlanmalıdır. 6. Orta vadede TUSAŞ, amfibik yangın söndürme uçağı geliştirmelidir. Ayrıca yüksek kapasiteli su taşıyabilen yangın söndürme İHA’ları için özgün Ar-Ge projeleri başlatılmalıdır. 7. Ayrıca; Orman yangınlarıyla mücadele için geçici orman işçileri kadroya alınmalıdır. Mevsimlik statü yerine kalıcı istihdam, yangınlara hızlı ve etkili müdahale sağlar. Tecrübeli / Eğitimli Yangınla mücadele ekipleri, orman yangını riski büyük olan bölgelere zamanında müdahale edecek şekilde uygun yerlerde konuşlandırılmalı, gerektiğinde yangın bölgelerine süratle sevk edilmelidir. TSK’dan ayrılan ve afetler konusunda temel bilgiye sahip uzman erbaş ve sözleşmeli erler için istihdam imkânları yaratılabilir. Ormanlarımız, çocuklarımıza bırakacağımız en değerli mirastır. Bu mirası korumak, sadece kahraman ekiplerin özverisiyle değil; güçlü bir planlama, koordinasyon ve vizyonla mümkündür. Yangınlara canı pahasına müdahale eden tüm personele şükran borçluyuz. Ancak unutulmamalıdır ki, afetlerle mücadele sadece cesaretle değil, kurumsal hazırlıkla kazanılır.”
Source: Haber Merkezi
Bilecik”teki orman yangını: Kaşıkçı Mahallesi tamamen kül oldu
Sakarya’nın Taraklı ilçesinde başlayan ve kısa sürede Bilecik’e sıçrayan orman yangını Gölpazarı ve Osmaneli ilçelerini etkisi altına aldı. Yangının üçüncü gününde bazı bölgelerde kısmen kontrol sağlanırken, Gölpazarı ilçesine bağlı 14 köy tedbir amaçlı tahliye edildi. Yangın Osmaneli”ne bağlı Soğucakpınar Köyü”nün Kaşıkçı Mahallesine kadar ulaştı. 70 nüfuslu, 15 evin bulunduğu mahalle tamamen kül oldu, hayvanlar yanarak öldü. Bazı mahalle sakinlerinin araçları da tamamen yandı. HASAR ORTAYA ÇIKTI Yangının ardından Kaşıkçı”da ortaya çıkan görüntüler, felaketin boyutunu gözler önüne serdi. Öte yandan yangını söndürme çalışmaları 1 insansız hava aracı, 4 uçak, 10 helikopter, 64 arazöz, 124 araç ve 603 personel ile devam ediyor. İstanbul, Eskişehir ve Bursa Büyükşehir Belediyeleri de söndürme çalışmalarına destek amacıyla bölgeye ekip gönderdi.
Source: Anka
Ümit Özdağ”dan “orman yangınları” tepkisi: Artık bir milli güvenlik meselesi haline geldi
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, orman yangınlarına ilişkin olarak bir mesaj paylaştı. Özdağ, Yangınların yeni bir saldırı türü olduğunu düşünmek için birçok neden var. Muhtemelen devletin elinde bilgi de vardır. Orman yangınları artık bir milli güvenlik meselesi haline gelmiş durumda. Ve iktidar her yaz yangınlara hazırlıksız yakalanıyor. Yeterli insan, uçak ve istihbarat yok. Bu sene ne yazık ki kaybedildi. Gelecek yaza çok kapsamlı bir hazırlık yapmalıyız ifadesini kullandı. YETERLİ İNSAN, UÇAK VE İSTİHBARAT YOK Özdağ, ülkenin birçok yerinde devam eden orman yangınlarına ilişkin sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı: Günaydın Türkiye, ülkemizin değişik yerlerinde büyük orman yangınları eşzamanlı olarak gerçekleşiyor. Bu yangınların yeni bir saldırı türü olduğunu düşünmek için birçok neden var. Muhtemelen devletin elinde bilgi de vardır. Orman yangınları artık bir milli güvenlik meselesi haline gelmiş durumda. Ve iktidar her yaz yangınlara hazırlıksız yakalanıyor. Yeterli insan, uçak ve istihbarat yok. Bu sene ne yazık ki kaybedildi. Gelecek yaza çok kapsamlı bir hazırlık yapmalıyız.
Source: Anka
Manisa”daki orman yangını 3″üncü gününde
Akhisar ilçesine bağlı Karaköy Mahallesi”nde 28 Haziran”da saat 11.30 sıralarında orman yangını çıktı. İhbarla bölgeye, İzmir Orman Bölge Müdürlüğü”ne ait 4 uçak, 11 helikopter, 43 arazöz, 16 itfaiye aracı, 42 su tankeri, 31 iş makinesi ve 879 personel sevk edildi. Alevlere gün boyu havadan ve karadan müdahale edildi. Alevlerin sıçrama riski nedeniyle ilk olarak Karaköy, Yenice, Musaca, Dingiller, Çamönü, Hasköy, Durasıl, Kabaağaçkıran, Hüseyincik, Küçükhasköy mahalleleri ile Doğankaya Mahallesi”ne bağlı Hancılar mezrası tahliye edildi. 1 ŞÜPHELİ TUTUKLANDI Havanın kararmasıyla birlikte hava unsurları çalışmalarına ara verdi. Havanın aydınlanmasıyla hava unsuru tekrar söndürme çalışmalarına başladı. Bölgede etkili olan kuvvetli rüzgar, ekiplere zor anlar yaşattı. Ekiplerin havadan ve karadan müdahalesiyle alevler söndürülme aşamasına kadar gelirken; yangının çıkış noktasında inceleme yapan jandarma, şüpheli olarak Doğan Barca”yı (50) gözaltına aldı. Bölgede arıcılık yapan Barca (50), işlemleri sonrası tutuklandı. KUVVETLİ RÜZGAR İLE YENİDEN ALEV ALDI Sönme noktasına gelen yangın, kuvvetli rüzgarın da etkisiyle Kabaağaçkıran Mahallesi yakınlarında, dün öğle saatlerinde yeniden alev aldı. Bunun üzerine söndürme çalışmalarına tekrar hız verildi. Gece hava unsurları çalışmalara ara verirken, müdahaleye sadece karadan devam edildi. Yangında 3″üncü güne girilirken, günün ilk ışıklarıyla birlikte hava unsurları tekrar söndürme çalışmalarına katıldı. Yangına, bugün itibarıyla 3 uçak, 5 helikopter, 23 arazöz, 36 su tankeri, 19 itfaiye, 26 iş makinesi, 630 personel ile havadan ve karadan müdahale ediliyor…
Source:
Çin, Fukuşima nedeniyle Japonya”dan ithal deniz ürünlerine getirdiği yasağı kısmen kaldırdı
Çin Gümrükler Genel İdaresinden yapılan açıklamada, Japonya”nın bazı bölgelerinden deniz ürünü ithalatının koşullu devam edeceği belirtildi.
Halihazırda süren uzun dönemli uluslararası denetimlerde ve Çin”in bağımsız numune incelemelerinde Fukuşima”daki radyoaktif suyun tahliyesinden kaynaklanan anormalliğe rastlanmadığına işaret edilen açıklamada, kararın bu doğrultuda ve Japonya”nın ihraç deniz ürünlerinin kalitesi ve güvenliğine dair verdiği güvenceye dayanılarak alındığı bildirildi.
Açıklamada, Japon ihracatçıların deniz ürünlerinin satışı için Çin”de kayıt yaptırmalarının, tüm ithal ürünlerin sağlık ve orijin sertifikaları ile radyoaktif madde test sonucunu ibraz etmelerinin gerektiği kaydedildi.
Aralarında Fukuşima”nın da olduğu Japonya”nın 10 bölgesi yeni düzenlemenin kapsamı dışında tutulurken bu bölgelerden ithal deniz ürünlerine yönelik yasak devam edecek.
Fukuşima”daki atık suyun okyanusa boşaltılması ve deniz ürünlerine getirilen yasak
Japonya, daha önce açıkladığı plan uyarınca Fukuşima”daki radyoaktif atık suyun okyanusa boşaltılmasına 24 Ağustos 2023″te başlamıştı.
Çin, Japon hükümetinin, eleştirilere rağmen tek taraflı boşaltma işlemine başlamasını “küresel kamu çıkarını hiçe sayan son derece bencil ve sorumsuz bir eylem” olarak niteleyerek protesto etmiş ve Japonya”dan deniz ürünleri ithalatını durdurmuştu.
Tokyo hükümeti, eleştirilere karşı, okyanusa boşaltılan radyoaktif atık suyun temiz suyla seyreltildiğini, sudaki radyoaktif materyal miktarının insan sağlığı ve çevre için zararlı kabul edilen oranların 40″ta 1″i düzeyinde olduğunu savunmuştu.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), santralde yaptığı incelemelerin ardından 4 Temmuz 2023″te yayımladığı raporda, boşaltımın güvenlik standartlarına uygun, insanlara ve çevreye verebileceği zararın ise “ihmal edilebilir düzeyde” olduğu sonucuna varmıştı.
İki ülke, müzakerelerin ardından Eylül 2024″te Çin”in, UAEA kuralları çerçevesinde yürütülecek uzun dönemli uluslararası denetime katılması ve bağımsız numune toplayıp inceleyebilmesi konusunda uzlaştıklarını duyurmuştu.
Pekin yönetimi, uzlaşma sonrasında, bağımsız numune toplama ve izleme süreçlerinin ardından, çevre etki değerlendirmesinin bilimsel kanıtlarına bağlı olarak Japonya”dan deniz ürünleri ithalatına getirdiği yasağı “aşamalı” kaldıracağını bildirmişti.
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
Burası Seferihisar: Alevlerin yuttuğu evlerinin arkasından böyle bakakaldılar
Günün ilk ışıklarıyla birlikte havadan müdahale yeniden başladı.
Yangınlara 4 uçak, 14 helikopter ve kara ekipleriyle müdahale ediliyor.
Kuyucak Mahallesi’nde şiddetli rüzgar nedeniyle dün helikopterlerin müdahale edemediği yangın, bölgedeki birçok yerleşim yerinde tahliye işlemlerini zorunlu kılmıştı. Ekipler, yangınları söndürmek için yoğun çaba sarf ediyor.
Doğanbey mevkisinde dün başlayan orman yangını, şiddetli rüzgarın etkisiyle büyüyerek Doğankent Sitesi’ne sıçradı.
345 hanenin bulunduğu yazlık sitedeki çok sayıda ev kullanılmaz hale gelirken, 2 araçta da hasar oluştu. Yangın nedeniyle site hızla tahliye edildi.
İzmir Orman Bölge Müdürlüğü ve itfaiye ekipleri, yangına müdahale ederken, gece boyunca alevlerle mücadele etti. Günün ilk ışıklarıyla birlikte itfaiye ekipleri, yanan evlerde soğutma çalışmalarına devam ediyor. Site sakinleri, sabah saatlerinde evlerini kontrol etmek için bölgeye gelmeye başladı.
Site sakinlerinden Görkem Yarıcı, yaptığı açıklamada, gece saatlerinde eşiyle yangın söndürme çalışmalarına destek olmak için siteye geldiklerini belirtti.
Yarıcı, “Elektrik ve su yoktu. Eşimle kazma kürekle yardım etmeye çalıştık. İtfaiyeciler kurtarmaya çalıştı ama yetişmek mümkün değildi. Çok kötüydü. 1999’dan beri bu sitedeyiz. Sitemizde 345 ev var ve bazıları yandı. Bizim arka bahçemiz kül olmuştu” dedi.
Source: Derleyen: Ümit Karadağ
Dağ keçileriyle ünlü şelalede “kuraklık” tehlikesi
Batı Toroslarda, Finike-Elmalı kara yolu üzerinde bulunan, yılın dört mevsimi gür akan hem yaban hayatı hem de Arif Mahallesi nin en önemli su kaynaklarının başında gelen Aykırtça Şelalesi ciddi ölçüde kurudu. Köylülerin hemen yanında mini pazar kurduğu, yüksek kayalıklardan inen dağ keçilerinin su içtiği şelale olarak ünlenen ve turistik bir ziyaret alanına dönüşen Aykırtça Şelalesi nin tamamen kurumasından endişe ediliyor. 15 BİN KUYU VAR, BİZİM ORALARI ETKİLİYOR Arif Mahallesi Muhtarı Mustafa Demirel, şelalede su miktarının çok azaldığını belirterek, Böyle olmasının tek sebebini anlatayım. Eskiden seracılık Finike de, Kumluca daydı. Şimdi Elmalı Ovası nda 15 bin kuyu var, 7 bini ruhsatlı, 7 bini ruhsatsız. Her gidenin 10 dönüm, 20 dönüm, 50 dönüm, 100 dönüm serası var. Tabii ki Elmalı Ovası kuruyunca, düdenler ve yer altı suları tamamen bizim oraları etkiliyor. Bu şelalenin bu şekilde kuruduğunu daha önce hiç görmedik. Buraya dağ keçileri de inip su içiyordu. Şimdi yukarıda su kalmayınca dağ keçileri köye iniyor ve bahçelere giriyor. Şelalenin tamamen kurumasından endişe ediyoruz dedi. KAÇAK SONDAJ VURUYORLAR Finike Yalnız Köyü Sulama Kooperatifi Başkanı Orhan Sarıkaya da Aykırtça Şelalesi nin kurumasının bütün bölgeye ciddi zarar vereceğini söyledi. Bu su kaynağını besleyen Avlan Gölü ve bölgenin yer altı su kaynakları olduğunu belirten Sarıkaya, şelalenin kurumasının en önemli nedeni olarak Elmalı Ovası ndaki seralar ve kaçak sondajlar olduğunu belirtti. Sarıkaya, 44 yaşındayım ve bugüne kadar bu şelalenin kuruduğunu hiç görmedim de duymadım da. O kadar çok kaçak sondaj oluştu ki her sera yapan veya ev yapan kaçak sondaj vuruyor. 2 dönüm sera yapan bir sondaj vuruyor ama önüne geçilemiyor. En az 2 bini aşkın kaçak sondaj vardır. Eskiden bu bölgede 40 metre su çıkıyordu, artık 120-130 metrede su çıkıyor. Bir an önce bu durumun önüne geçilmesi gerekiyor diye konuştu.
Source: Habertürk