“Çevre Günlüğü – Orman Yangınları, Ekosistem Mücadelesi ve İklim Yasası”

Avrupa böyle yapıyor Arsasını temizlemeyenlere denetim ve ceza şart

Avrupa Birliği bir süredir bu konuda raporlar yayınlıyor, hazırlıklar yapıyor.Ve daha önemlisi bir dizi önlemler paketi açıklıyor.Yunanistan’dan bir örnek vereyim.Arazi sahipleri temizlik yapmazsa ağır cezalarla karşılaşacak. Yunanistan’da 1 Nisan 2025’ten itibaren vatandaşlar, yangın önleme amacıyla arsa ve tarlalarını temizlemek ve bunu İklim Krizi ve Sivil Koruma Bakanlığı’nın sitesinde 30 Nisan’a kadar bildirmek zorundaydı. Uymayanlar için ağır cezalar var. Bildirim yapmayanlar bin euro, yanlış beyanda bulunanlar ise 54 bin euroya kadar para cezası ve iki yıla kadar hapisle karşı karşıya kalacaklar. Temizlik yapılmazsa, belediyeler çalışmayı gerçekleştirip masrafı arazi sahibine yansıtacak.Yani tek bir kuru otun arazide olmasını istemiyorlar.Çünkü Yunanistan da bizim gibi yangınlarla boğuşuyor.Bir örnek de Portekiz’den…Portekiz”in polis gücü Ulusal Cumhuriyet Muhafızları (GNR), orman yangınlarını önlemek amacıyla zorunlu arazi temizliği için sürekli denetimler yapıyor.Portekizli arazi sahiplerinden, orman yangını riskini azaltmak için mülklerindeki çalılıkları temizlemeleri isteniyor. Bunu yapmayanlar 5 bin euroya kadar para cezası ödeyebiliyor.Arazi şirkete aitse 60 bin euroya kadar çıkabilen para cezaları var.Türkiye’deki yangınların çoğu insan hatalarından kaynaklanıyor, dünyada da öyle…Avrupa’nın birçok ülkesinde boş araziler için uygulanan denetimler, yaptırımlar Türkiye’de de geçerli olmalı.Belki de devletler bu tür anlaşmalara imza atmalı.Çünkü iklim değişiyor, şartlar değişiyor ve biz bu dünyada yaşamaya devam ediyoruz.İklim değişiklikleri giderek yönetilmesi zor şartları önümüze getiriyor.Bu böyle gidemez.Bu yangınlar hepimizin vicdanını yaralıyor.Ve insan hatalarını en aza indirmek zorundayız. Yangınlara karşı birkültürümüz var mı? Yangın mevsimi geldiğinde reflekslerimiz hep aynı…Panik, öfke, suçlu arayışı…Ama asıl soruyu yeterince sormuyoruz.Yangınlara karşı bir kültürümüz var mı?Avrupa ülkeleri bu konuda yıllardır zihniyet değişimi yaratmaya çalışıyor.Sadece kurallar koymuyorlar, sorumluluğu paylaştırıyorlar.Bir arazinin sahibi, o toprağın kaderinden de sorumlu sayılıyor.Denetim, yaptırım, bildirim zorunluluğu var.Kamu otoritesi “özgürlük” ile “sorumluluk” arasındaki dengeyi kuruyor.Bizde ise “sahip olmak” ile “korumak” arasındaki bağ zayıf.Toprak mülk sayılıyor ama emanet görülmüyor.Bir arsa boşsa, kendi haline bırakmak neredeyse doğal bir hak gibi düşünülüyor.Sonuç?Yangın riski büyüyor.Suç insana ait, faturası doğaya kesiliyor.Artık şu gerçeği kabul etmeliyiz.İklim değişikliği bize yeni ödevler yüklüyor.Önlem almak lüks değil, zorunluluk.Ve bu sorumluluk hem bireye hem devlete düşüyor.Kültürümüzü değiştirmeden bu yangın döngüsünü kıramayız. Kabul, hayat durmazama biraz da özen ister İnsan her zorluğa alışıyor. Başından kötü bir şey geçse hayata devam ediyor. Geçen gün de yazdım. Çeşme’ye doğru alevler yükselirken; eğlence yerleri sesi kısmadı, azaltmadı. Elbette bu ülkede neler yaşandı. Her şehit haberinden sonra insanlar sokağa çıkmaya çekindi, eğlence mekanlarında ne yapacaklarını şaşırdılar. Ama bir süre sonra hayat devam etti. Ben de devam etmesinden yanayım. Yoksa bu dünya çekilmez hale gelir. Ancak alevler yükselmişken, yollar kapanmışken, köyler, evler boşaltılırken; herkesin gözü kulağı yeni bir haber beklerken biraz özen, biraz dikkat gerekir.Bunu topluma bir saygı göstergesi olarak bekliyoruz.İşte o zaman acılarımızı da, sevinçlerimizi de birlikte kutlayabilir, paylaşabiliriz. İşte o zaman daha güçlü olduğumuzu hissedebiliriz.Ben Türk insanının sağduyusuna her zaman inanırım.Bazı olaylardan ders çıkarıp hayata öyle devam etmek galiba en doğrusu… Arada durma fikrihiç de fena gelmiyor Geçenlerde yabancı bir gazeteci dostumla sohbet ediyordum.Kendisi bir Türkiye hayranıdır.Her fırsatta ve mümkünse en az birkaç kere tatil için Türkiye’ye gelir.İstanbul’u çok sever ama Ege’ye bayılır.Birçok İstanbullunun olduğu gibi onun da bir gün Ege’nin bir kıyı kasabasında birkaç ayını geçirme fikri var.O Türkiye’yi çok renkli, çok farklı, çok tempolu bir ülke olarak görüyor.Sokaklardaki heyecan onu etkiliyor.Konuşuyoruz; Avrupa’nın sakin bir şehrinde vakit geçirmektense buralarda olmayı tercih ediyor.Onun heyecan verici bulduğu gündem aslında bizi yoruyor.Gündem o kadar çabuk ve hızlı değişiyor ki; ayak uydurmak zor oluyor.Bir yanda siyasetin gündemi, bir yanda yangınlar; kazalar, gündelik olaylar; belki de hiçbir Avrupa ülkesinde hiç olmadığı kadar hızlı değişiyor.Size de bir dinlenme, durma isteği gelmiyor mu?Biraz dursak, nefes alsak, sakinleşsek, olayları şöyle bir sindirsek ve sonra kaldığımız yerden devam etsek…Bu ruh hali sadece benim için geçerli değil, sanırım…Fransız gazeteci arkadaşım arada bir benimle yer değiştirmeye razı…Yani Türkiye’nin gündemini takip etmek, yazmak hoşuna gidiyor.Ben de ona takılıyorum.Belirli aralıklarla ben de Fransa’nın gündemini takip edebilirim.Sıkılır mıyım; bilemiyorum.Ama arada durma fikri hiç de fena gelmiyor.

Source: Deniz Si̇pahi̇


Fena satışa geldik

Sonucuna da katlanırsın. Evet, babalar gibi sattılar faturasını da toplum olarak biz ödüyoruz. İzmir’de çıkan yangın bir türlü önlenemiyor. Her yaz kâbusumuz olan orman yangınlarını önlemede maalesef başarılı olamıyoruz. Orman yangınlarının elbette birden çok nedeni var. İnsan kaynaklı ihmaller, sabotajlar, imara açılması beklentisiyle çıkarılan yangınlar… Ama bu kez yangının nedeni farklı. Yangının bölgedeki elektrik altyapısından sorumlu Gdz Elektrik’in hatlarından kaynaklandığı söyleniyor. GDZ Elektrik bunu yalanlasa da paylaşılan görseller bu iddiaları doğruluyor. Şirketin yalanlamaları da kamuoyunu ikna etekten uzak. Zira bu şirketin sicili pek de temiz değil. Anımsarsanız geçen yıl Alsancak’ın göbeğinde açıkta duran kablolar nedeniyle iki gencimiz yaşamını yitirdi. Diğer elektrik dağıtım şirketlerinin sicili farklı mı sanki? Isparta’da 2022 yılında üç gün süren kar yağışından kaynaklı üç gün elektrik kesintisi yaşandı. Isparta’daki elektrik dağıtım şirketi AEDAŞ ise Cengiz Holding’e aitti. Üç günlük kesinti nedeniyle yaşlı bir amcamız, elektrikli ısıtıcı çalışmadığı için soğuktan donarak öldü. Evinde solunum cihazıyla yaşan hastalar perişan oldu. Hastanelerin jenaratörleri yetersiz kaldı. Aralıksız kar yağdı diye bir kentin üç gün elektriksiz kaldığı dünyada başka bir ülke var mıdır? Kuzey ülkelerinde ve Rusya’da kış boyunca aralıksız kar yağıyor ama elektrik kesintisi olmuyor. Bizde niye oluyor peki? Çünkü elektrik dağıtımını özelleştirdiğimiz yetmezmiş gibi bu şirketlerin denetimini de özele ihale ettik. Gerekli altyapı yatırımlarından ve hatlarının bakımından doğan sorumluluklarını yerine getirmedikleri için ormanlarımız yanıyor, elektrik kesintilerine maruz kalarak hem ekonomimiz hem de gündelik yaşamımız durma noktasına geliyor. Doğa, insan ve hayvan kayıplarının ise telafisini anlatmaya gerek yok. Kayıp kaçak bedellerini bize fatura eden bu şirketler daha çok kâr etsin diye mi ormanlarımızı, insanlarımızı feda ediyoruz? İzmir’deki yangın söndürme çalışmalarına katılan bir orman emekçisini maalesef kaybettik. Yangın söndürme uçakları ve helikopterleri yine yetersiz kaldığı ortada. Bahane hazır: “Rüzgâr çok şiddetli ve gece görüş uçakları olmadığı için yayıldı.” Bu arada “hurda” denen THK’nin yangın söndürme uçakları nerede? İcrada satışta. HEM DOĞAMIZ HEM CANIMIZ GİTTİ Deprem olur GSM hatları çalışmaz. Enkaz altındaki insanlar ellerinde cep telefonu olsa bile yardım isteyemez. Yakınlarına ulaşamazsın. Neden? Çünkü telekomünikasyon özel şirketlere devredilmiş ve sözleşmelerinde gerekli altyapı yatırımlarını yapma taahhüdü konduğu halde bu yatırımlar yapılmamıştır. Denetleme ve ceza hak getire… İstanbul’daki 6.2’lik depremde bile iletişim kesildi. Büyük bir depreme maruz kalsak günlerce kimse kimseye ulaşamayacak demektir. Madenlerimiz mesela; TKİ’den alınıp özel şirketlere devredildi. Ekonomik performansın yükseleceği savı ile “kamu madencilik kuruluşlarının özelleştirilmesi” ve rödovans sisteminin yaygınlaşmasından sonra iş kazalarının ve ölümlerin sayısında büyük bir artış oldu. Çoğunun özel işletmelerde olduğu gözlenen ölümlü iş kazalarının nedeni ise rödovanslı sahaları işleten firmaların iş güvenliğine ilişkin gerekli koruyucu ve önleyici teknik teçhizatı sağlamaktan kaçınmasıdır. Soma’da 301, Ermenek’te 18, Amasra’da 42 ve son olarak Erzincan İliç’te 9 işçimizin öldüğü madenlerin de özel sektöre ait olduğunu anımsatalım. Çevreye verdikleri ölümcül koşulları da cabası. Babalar gibi sattılar. Fena satışa geldik.

Source: Miyase İlknur


Yangınların çaresi kamulaştırma

Ormanlarımız, yüreğimiz, ciğerimiz yanıyor. Hatay, Manisa, Antalya ve İzmir… Alevler bir harita üzerinde ilerler gibi yayıldı. İzmir’in dört bir yanı; Menderes, Ödemiş, Çeşme, Buca… alevlere teslim. Özellikle İzmir’de şiddetli rüzgârın da etkisiyle yangınlar günlerdir söndürülemiyor. Her yangında olduğu gibi bir suçlu aranıyor. Ancak biz suçluyu uzaklarda değil, sistemin içinde aramalıyız. İzmir valisi yaptığı açıklamada yangınların çoğunun elektrik tellerinden kaynaklandığını söyledi. İzmir’in elektrik dağıtımını yapan Gediz Elektrik, bu iddiaya ilişkin somut veri olmadığını açıkladı. Daha önce açıkta bırakılan elektrik kabloları nedeniyle hayatını kaybeden yurttaşlarımızı ve Gediz’in defalarca gündeme gelen ihmallerini unutacak da değiliz. Ancak bu, yaşadığımız diğer felaketler gibi çok daha büyük bir resmin sonucudur. Yangınlar yalnızca bir kıvılcımla başlamıyor. Asıl yangın, yıllardır kamu hizmetlerinin özel şirketlere devredilmesiyle başlatıldı. Bu zihniyete göre: “Özelleştirme= Kâr” ve “Kamu yararı= Zarar” Elektrik dağıtımı gibi kritik hizmetler yıllardır özelleştiriliyor. Özelleştirme ihalelerinde firmalara, “bakım-onarım yapma”, “altyapıyı yenileme” gibi zorunluluklar yüklense de bu yükümlülüklerin denetlenmediği bir ülkede yaşıyoruz. Çünkü denetim maliyetli, cezalandırma ise siyasi risk taşıyor. Ve bizler her yaz, bunun bedelini ağaçlarla, canlarla ödüyoruz. KÂR AMACI GÜDEN ŞİRKETLER Eş dost, hısım akraba ceza alacağına ağaçlar yansın diye bekliyoruz. Kâr amacı güden şirketlerin kamu hizmeti sunması mümkün müdür? Hele Türkiye gibi denetim ve cezalandırmanın olmadığı bir ülkede… Bu soruya yanıt arayanlardan biri olan siyaset bilimci David Harvey , “kamusal hizmetin piyasaya teslim edilmesinin doğrudan halkın zararına işleyeceğini” söyler. Türkiye’deki elektrik dağıtım firmaları bunun en net örneğidir. Yatırım ve bakım gibi zorunlulukları “maliyet” olarak gören bu şirketler, sadece kâr hanesini büyütmekle ilgileniyor. Oysa bu “maliyet” , bugün Ege kıyılarında yanmakta olan bir ormanın kaderini belirliyor. Sadece orman yanmıyor, suyuyla hayvanıyla oksijeniyle bütün bir ekosistemi kaybediyoruz. Üstelik bu şirketler, kazançlarını artırırken bir yandan da vergi muafiyetleri, teşvikler ve siyasi korumalarla donatılıyor. Kârlarına kâr katıyorlar. Halk ise öfkesini fatura başında yutkunarak, yanmış ormanlara bakarak çıkarıyor. Merak edip baktım. Orman yangınları öncesinde ve sonrasında ne önlem alıyorlar diye araştırdım. Elbette orman yangını sadece bize özgü bir afet değil. Ancak artık bilim ve teknolojinin imkânları o kadar çok ki böylesine yangınlara karşı çaresiz değiliz. 2022’de Nature Communications dergisinde yayımlanan bir çalışmada, orman yangınlarıyla mücadelenin en etkili yolunun, önleyici tedbirler olduğu belirtildi. Bu çalışmaya göre; yangın çıktıktan sonra müdahale araçları (uçak, helikopter) ne kadar etkili olursa olsun, orman yollarının açılması, kuru bitki örtüsünün temizlenmesi, halkın bilinçlendirilmesi gibi ön hazırlıklar yangının yayılma şiddetini en az yüzde 60 oranında azaltıyor. Peki bizde durum ne? Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre: – 2025 yılı içerisinde bu satırlar kaleme alındığı güne kadar 2 bin 908 orman yangını çıktı. – Bunların yüzde 80’i insan kaynaklı: – 1576’sı ihmalkârlık – 683’ü anız yakma – 253’ü açıkta ateş – 199’u sigara – 176’sı bağ-bahçe temizliği – 166’sı elektrik hatları – 123’ü çöplük yangını – 101’i piknik kaynaklı Bu tablo, doğaya değil insanın kendine karşı savaş açtığını gösteriyor. Ve bu savaşın cephanesi ihmalkârlık, silahı ise şirketleşmiş kamu yönetimi. Uçak mı yok, irade mi? Yangınla mücadelede hava gücü tartışması da bitmiyor. 2025 itibarıyla elimizde: – 27 uçak – 105 helikopter – Toplam 438 ton hava müdahale kapasitesi var. Bunların 14’ü Orman Genel Müdürlüğü’ne ait, geri kalanı kiralık. Peki Türk Hava Kurumu (THK) uçakları neden kullanılmıyor? Bakanlık verilerine göre: – THK’nin elinde 8 uçak var. – 4’ü hurda, diğer 4’ü ise modernizasyona muhtaç. – THK, 2024 Aralık ayında kiralama ihalesine 3 uçak için teklif verdi ancak yaklaşık maliyetin yüzde 134 fazlası teklif sunduğu için ihale iptal edildi. – 2025 Ocak ayındaki ihalede de yüzde 163 fazlası teklif verildiği için yine kabul edilmedi. Bu durumda sormak gerekiyor: Yanan binlerce hektarlık orman mı daha maliyetli, yoksa bu ihale kalemleri mi? Bu hesap, bütçe uzmanlarının değil, vicdanı olan herkesin yapması gereken bir hesaptır. İktidarlar ormanları zihniyetleriyle, politikalarıyla yakıyor zaten. Fransız düşünür Michel Serres , “İnsan doğadan ayrıldığını düşündüğü an, ona zarar verme hakkını da kendinde görmeye başlar” diyor. Yani ormanları bedenimizin bir parçası olarak görmediğimiz sürece ağaçları sadece yanarken düşünürüz. Doğayı “bizden ayrı” gören anlayış, ona verdiğimiz zararı da meşrulaştırıyor. Bütün yaşananları “mevsim normalleri” deyip geçiştiremeyiz. Bakın yapacaklarımız çok açık… Bugün Türkiye’de yangınları konuşuyoruz, yarın seli, depremi konuşacağız. Artık milletimiz meseleye başka bir yerden bakmalı: – Kamu hizmetleri yeniden kamusallaştırılmalıdır. – Özelleştirme sözleşmeleri ve sonrası, kamu yararına göre çok sıkı denetlenmelidir. – Yangın önleyici tedbirler, yıldan yıla değil, tüm yıla yayılan politikalarla yürütülmelidir. – Gerekiyorsa NASA benzeri bir yapı kurulmalı uydu verileriyle yangın risklerinin olduğu bölgeler takip edilmeli. – Halk, orman yangınına karşı sadece seyirci değil, bilinçli bir aktör haline getirilmeli. Gerekirse maaşlı orman örgütleri kurulup uzun yürüyüşlerle orman denetim ve temizliği sağlanmalı. İHA VE SENSÖRLER Bakın komşumuz Yunanistan yangınlar için nasıl önlemler alıyor anlatayım: İnsansız hava araçları (İHA/Drone) ve kara tabanlı sensörler kullanılarak yangın riski taşıyan bölgeler sürekli izleniyor. Ormanlık alanlarda ve yerleşim yerlerinin çevresinde yangınların yayılmasını engellemek amacıyla ağaç ve çalıların temizlendiği yangın şeritleri oluşturuluyor. Kurumuş otlar ve yanıcı maddeler düzenli olarak temizleniyor. Yangına neden olanlara karşı caydırıcı yasal düzenlemeler ve ağır para cezaları uygulanıyor. Meteorolojik veriler sürekli takip edilerek yüksek sıcaklık, düşük nem ve kuvvetli rüzgâr gibi yangın riskini artırabilecek hava koşulları önceden belirleniyor. En basiti ormanlarda yaygın yangın hidrantı ağı kuruyorlar. İşin özeti beğenmediğimiz Yunanistan yaşadığı büyük yangınların ardından harekete geçti. Yakında bizi de geçerler. Yine yangın çıkar ama mesele buna nasıl hazır olduğumuz ve nasıl müdahale ettiğimizdir.

Source: Murat Ağırel


Çimento fabrikası yeniden onay aldı

Muğla Deştin’de köylülerin, belediyenin ve yaşam savunucularının karşı çıktığı ve on yıla yakındır mücadele ettiği çimento fabrikası, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yeniden onay aldı. Danıştay ve mahkemenin iptal ettiği ve 2009/7 sayılı genelgeyle birlikte geri dönen fabrika için “çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) olumlu” kararı verildi. Bu kararla birlikte Muğla Çimento Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, tamamı orman ve tarım arazilerinden oluşan alanda çalışmalarına devam edebilecek. Şirketin Kanal İstanbul’un da raporunu hazırlamasıyla bilinen Çınar Mühendislik’le beraber yaptığı 2 bin 48 sayfalık ÇED raporuna göre, proje için 150 milyon TL harcanacak. Öte yandan mahkeme kararı, imar planı ve ruhsat iptalinin ardından durdurulan çalışmalara kadar alanda fabrika yükselmeye başlamıştı. ÇED raporuna göre, entegre çimento fabrikasının soğutma binası kaba inşaatının yüzde 75’i bitti. Şantiye ofisi, yemekhane, yatakhaneler ise kurulu bir şekilde bekliyor. Ayrıca benzer bir şekilde filtre bacasının temel ve yaklaşık 10 metre yüksekliğindeki yapısı da tamamlandı. Halihazırda da bölgede 23 kişilik güvenlik personeli de bulunuyor. VALİLİK DAVA AÇTI Muğla Valiliği geçen aylarda, çimento fabrikasının imar planlarını iptal eden Muğla Büyükşehir Belediyesi’ne dava açtı. Valilik, büyükşehirin kararının yürütmesinin durdurulması için mahkemeye başvurdu. Valilik, Muğla Büyükşehir Belediye Meclisi kararının haksız ve hukuksuz olduğunu iddia etti. Yurttaşlar ise hazırlanan üçüncü ÇED raporuna karşı Menteşe Pazar Yeri’nde de imza kampanyası başlattı. 2009/7 GENELGESİ NEDİR? Yaşam savunucuları doğa katliamına neden olacak projeleri mahkeme kararlarıyla iptal edebiliyor. Ancak eski adıyla Çevre ve Orman Bakanlığı’nın 2009’da yayımladığı 2009/7 sayılı genelge mahkeme kararının önüne çıkıyor. Bu genelgeyle birlikte projenin çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) raporu yeniden düzenleniyor ve halkın katılımı toplantısı yapılmadan süreç başlatılıyor. İnceleme değerlendirme komisyonunun (İDK) kapalı kapılar ardında yaptığı toplantıların ardından proje tekrardan gündeme geliyor.

Source: Şeyda Öztürk


Yeşil vatanı kimler yaktı?

Dün bu satırları yazarken Çeşme İlçe Jandarma Konutanlığı görevlileri ile bilirkişiler, yangının başladığı yer olan Ildır’da incelemelerini sürdürüyorlardı. Alevlerin yakıp geçtiği İzmir merkezli diğer yörelerde de yapılacak araştırmalar sonucunda yangınların İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban’ın dediği gibi elektrik iletim hatlarından çıkıp çıkmadığı netleşecek.

Öte yandan Cumhuriyet Halk Partisi Kars Milletvekili Av. İnan Akgün Alp, İzmir Valisi’nin kamuoyuna yaptığı “Ildır, Ödemiş, Seferihisar ve Foça’da çıkan orman yangınlarının tamamının elektrik iletim hatlarından kaynaklandığı yönündeki” açıklamaları üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar’ın yanıtlaması istemiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na yazılı soru önergesi sundu.“İhmalin bedelini doğa ödüyor!” diyen Milletvekili Alp, Bakan Bayraktar’a şu soruları yöneltti:

– İzmir’in çeşitli ilçelerinde çıkan orman yangınlarının enerji nakil hatlarıyla ilgisi olup olmadığına dair Bakanlığınızın yürüttüğü herhangi bir teknik inceleme veya denetim süreci var mıdır?

– Söz konusu yangınlara neden olduğu iddia edilen iletim hatlarının bakım ve kontrol yükümlülüğü hangi elektrik dağıtım şirketine aittir? Bu şirketin son bir yıl içinde ilgili bölgelerde gerçekleştirdiği bakım faaliyetleri nelerdir?

– Elektrik dağıtım şirketlerinin ormanlık alanlardan geçen hatlara yönelik periyodik bakım ve temizlik yükümlülükleri nelerdir? Bu yükümlülüklerin yerine getirilip getirilmediği nasıl denetlenmektedir?

– İzmir’deki yangınlara ilişkin sorumluluğu tespit edilen şirket veya kurumlara yönelik bir idari veya hukuki işlem başlatılmış mıdır?

– Bakanlığınızın elektrik dağıtım şirketlerinin benzer ihmallerini önlemeye yönelik yürüttüğü herhangi bir denetim, ceza veya yaptırım uygulaması bulunmakta mıdır? Varsa detayları nelerdir?

– Enerji iletim hatlarından kaynaklanan orman yangınlarını önlemek amacıyla yeni bir yasal ya da idari düzenleme yapılması düşünülmekte midir?

Çeşme Yarımada Çevre Derneği ve Çeşme Kent Konseyi Başkanı Ahmet Güler ise 9 Eylül Gazetesi’nden Özge Uyanıklar’a konuşarak yangınlar konusunda yıllardır süren ihmalleri dile getirdi. Güler, yıllardır uyarılmasına rağmen yenilenmeyen, “Nuh Nebi’den kalma” elektrik hatlarının bugün yaşanan felaketin en büyük nedeni olduğunu vurgulayarak, “Bu yangın göz göre göre geldi. Kimse sorumluluk almadı, kimse hesap vermedi” dedi.

Ahmet Güler şunları söyledi:

“Çeşme ve Ege’nin en büyük elektrik dağıtım şirketi biliyorsunuz; Gediz Elektrik.

Gediz Elektrik, Bereket Enerji’nin bir kuruluşu. Ne yazık ki Bereket Enerji, dağıtım yaptığı bölgelerde aldığı elektrik dağıtım ihalelerinde şartnamelere uymadı. Aldığından beri buralara yeterli yatırımı yapmadı. Eski trafolar, çok eski elektrik hatları var. Çeşme gibi bir yerde biz yıllardır inanılmaz elektrik kesintileri yaşıyoruz. Çünkü hatlar ve trafolar 1970’lerden kalma ve gereken yatırım yapılmamış durumda.”

Bölgede daha önce de defalarca yangın çıktığını söyleyen Güler şöyle devam etti:

“Bu yangın Çayağzı dediğimiz yerde oldu. Bu yörede elektrik hatlarının kısa devre yapması, kontak yapması sekizinci kez yaşanıyor. Geçtiğimiz yıllarda burada yedi defa elektrik hatları kaynaklı yangınlar çıkmıştı.

Özellikle yaz aylarında, klima kullanımının yoğun olduğu dönemlerde hatlar çok ısınıyor. Hatlara değen kuşlar veya ağaç dalları nedeniyle kıvılcım çıkıyor. Bölge de çok kuru olduğu için hemen yangın başlıyor.

Bu kez yangın, batıdan 85 km hızla esen rüzgar nedeniyle ilerleyerek neredeyse Çeşme’nin içine kadar ulaştı. Ne yazık ki bu konuda büyük bir ihmalkârlık yapılıyor ve kimse bunun hesabını sormuyor.

Amerika’daki TÜGVA’ya Kızılay üzerinden 8 milyon dolar bağış yapan şirket, işte bu Bereket Enerji’dir. Amerika’ya 8 milyon dolar Kızılay üzerinden bağış yaparken, burada elektrik hatlarına veya altyapıya gereken yatırımı yapmadılar. Ne İzmir’e, ne Çeşme’ye, ne de başka dağıtım bölgelerine…

Sağ olsun Orman Genel Müdürlüğü, İzmir Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri, başka illerden gelen ekipler… Bolu Belediyesi’nden bile itfaiye ekipleri geldi. Hepsi yoğun bir çaba içinde yangını söndürmeye çalıştılar. Minnet duyduğumuz orman işçileri canları pahasına giriştikleri ateşle imtihanlarında maalesef şehit bile verdiler. Uçaklar da devrede. Ama tehlike henüz tamamen geçmiş değil…”

Aynı şirkete ait İzmir Bostanlı’daki bir trafo da geçenlerde patlayarak yanmış ve bölgede oturanlar büyük tehlike atlatmışlardı.

Kendisine gelen yüklü elektrik faturalarını -yaşadıkları ekonomik güçlüklere karşın- gününde ödeyen vatandaş, elektrik iletim şirketlerinden gereken yatırımları yapmamalarının hesabının bir an önce sorulmasını istiyor.

Source: Uğur Dündar


Elektrik hatlarını konuşmamız şart

Çeşme yangını… Ödemiş yangını… Seferihisar yangını… Foça yangını… Aliağa yangını…Hepsinin nedeni: Elektrik hatları.*İzmir Valisi’nin açıklamasına göre…Elektrik hatlarından çıkan kıvılcımlar, yakınlardaki otları tutuşturmuş.Çok kısa sürede buradan etrafa ve ormanlara yayılmış.*Yaz devam ediyor.Orman yangınları açısından önümüzde iki riskli ay var.*Madem Türkiye’yi derinden etkileyen son yangınların tamamının nedeni elektrik hatlarıdır.O zaman bu meseleyi ülkenin en önemli gündemi yapmak şart.*Şu üç soruya cevap arayarak başlanabilir olaya:*- BİR: TEDAŞ, elektrik hatlarını işleten şirketleri etkili biçimde denetliyor mu?*- İKİ: Elektrik hatlarını işleten şirketler, sözleşmelerdeki yükümlülüklerini yerine getiriyorlar mı?*- ÜÇ: Elektrik hatlarının yangına neden olmaması için yapılması gerekenler var mı?BİR SABOTAJ VAR AMA ORMANLARA KARŞI DEĞİLPKK’nın ormanlara da kıyabilen bir örgüt olduğunu tabii ki biliyoruz.“PKK orman yakmaz” falan diyecek halimiz yok.*Fakat İzmir Valisi, altını çizerek söyledi.Dedi ki: “Sabotaj yok, insan unsuru yok. Yangınların çıkış nedeni elektrik hatlarıdır.”*Bazıları ısrarla ve inatla…“Yangınları PKK çıkardı” diye yalan bilgiyi dolaşıma sokuyorlar.*Bunların derdi… Ne yangındır ne PKK’dır.Bunların derdi… “Terörsüz Türkiye” hedefini baltalamaktır.*Kısacası…Ormanlara yönelik bir sabotaj yok ama “Terörsüz Türkiye” hedefine yönelik apaçık bir sabotaj var.MEHMETÇİK NEREDE Mİ MEHMETÇİK İŞTE BURADA ORMAN yangınları üzerinden ideolojik ve siyasi muhalefet yapanlar, “Asker nerede” falan diye ortalığı bulandırmaya çalışıyordu.*Tam bu sırada…Mehmetçik, Ödemiş’te yangın nedeniyle mahsur kalan bir aileyi helikopterle kurtarmaya çalışıyordu.*Amacı yangın olmayanlar, amacı siyaset olanlar…Buna da takarlar bir kulp.ARDA GÜLER VE KEREM AKTÜRKOĞLU – İkisinin de paylaşımlarındaki duyarlılıkları benimsiyorum.- İkisinin de bazı tipleri kızdırmalarına bayılıyorum.- İkisinin de değerlerinden ödün vermemelerine gıpta ediyorum.- İkisinin de linç falan hiç sallamamalarını takdir ediyorum.- İkisinin de maneviyatlarının sağlamlığına imreniyorum.RIZA TAMER NOTLARI – Her yükselen adamın bir hikâyesi olur mutlaka. Son günlerin yükselen şarkıcısı Rıza Tamer’in de kallavi bir hikâyesi var.*- Şöyle bir hikâye: Popstar’da yarışmak… Tutturamamak…. Sonra tam gerileme dönemi… Üç yıl sokaklarda yaşamak… Camilerde, kaldırımlarda uyumak… Ve en sonunda “Benden Sonra” şarkısıyla patlama yapmak…*- Zeynep Bastık’la düetini dinledim. “Benden Sonra” adlı bu şarkı, hiç bana göre değil. Ama son dönemde dinlediğim en dürüst, en samimi, en yürekten seslenen bir şarkı olduğunu kabul etmeliyim.* – Sıfır numara. Sıfır artistik. Sıfır beğenme kaygısı. İçinden geldiği gibi haykırmış şarkıyı Rıza Tamer.*- “Yıldız yatağından kalkar bu aşkı duysa” diye bir dize var. Pek derinliği olmasa da ilk duyuşta çarpıyor.*- Sokaklar, kaldırımlar besler adamı. O da acayip beslenmiş oralardan. Sahiciliği, içtenliği, dürüstlüğü oradan geliyor yani.*- Bizim Emre Oral, “Azer Bülbül’ün üst sürümü” dedi Rıza Tamer için. Ben de “Postmodern Azer Bülbül” diyorum.BU LİSTEYE BİRAZ ÖFKELENDİM DÜNYANIN en iyi 100 yemek şehri listesi yapmış TasteAtlas.Gaziantep 18’inci, İstanbul 24’üncü sırada.*İlk dörtte İtalya’dan dört şehir var. Pizza ve makarna şehirlerinin ilk dörde girmesine hadi bir şey demeyelim de beşinci sıradaki Mumbai’ye ne diyeceğiz?Sokak lezzetleri iyidir falan ama hijyenin artık hiç mi kıymeti kalmadı?Dünya suşi olayına kendini kaptırmışken Osaka ve Tokyo’nun kendine listede zar zor yer bulmasına ne diyeceğiz?Gaziantep dediğin lezzet diyarı, Lima’nın, Jakarta’nın, Mumbai’nin gerisine düşebilir mi yahu?*Neyse… Galiba sıcaklar nedeniyle biraz fazla öfkeliyim bugünlerde.

Source: Ahmet Hakan


‘Yeşil vatan’ın kahraman savaşçıları… Cansiperane alevlerle mücadele

Türkiye orman yangınlarıyla mücadeleyi sürdürüyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, son bir haftada ülkenin dört bir yanında toplam 624 orman yangını çıktığını açıkladı. Alevler en çok İzmir’i yaktı. Seferihisar ve Menderes ilçelerindeki yangınları atlattıktan sonra İzmir bu kez Çeşme, Ödemiş ve Buca yangınlarıyla sarsıldı. Çeşme yangını 45 saatlik mücadeleyle kontrol altına alındı, Buca’da 2’nci, Ödemiş’te 3’üncü günde alevlerle savaş sürdü. Muğla’nın Milas ilçesinde de orman yangını çıktı. Bu amansız savaşın en büyük kahramanları ise orman işçileri ve itfaiye erleri oldu. Onlara sivil toplum kuruluşları, bölge halkı ve gönüllüler de destek verdi.‘BURASI CEHENNEM OLDU HAKKINIZI HELAL EDİN’Günlerce uyumadan, ilçeden ilçeye koşup canla başla yangınları söndürmek için savaş veren kahramanlar, ‘kontrol altına alındı’ açıklamasının ardından buldukları bir köşeye yığılıp dinleniyor. Kahramanlar bu yolda zor anlar da yaşıyor, ölümden dönüyor. Acı haber ise önceki gün Ödemiş’ten geldi. Alevlerin içinde kalan orman işçisi İbrahim Demir şehit oldu, şoför Ragıp Şahin de yaralandı. Buca’da da bir arazöz metrelerce yüksekliğe ulaşan alevlerin arasında kaldı. Ekibin yaşadığı panik görüntülere de yansıdı. Alev kapanına sıkışan itfaiyecilerden birinin “Cehennem oldu burası” dediği, bir diğerinin ise “Camı kapat, hakkınızı helal edin” diye bağırdığı ve arkadaşlarını “Korkmayın” diyerek sakinleştirmeye çalıştığı duyuldu. BAKAN YUMAKLI: BİR HAFTADA 624 YANGINTarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, son bir haftanın orman yangınlarıyla mücadelede çok yoğun geçtiğini söyledi ve şu bilgileri verdi: “Bu yılın 6 ayında 1305’i ormanlık alanda, 1739’u da orman dışında olmak üzere toplam 3 bin 44 yangın çıktı. Bu yangınlarımıza Cumhuriyet tarihimizin en büyük kara ve hava filosuyla deneyimli 25 bin orman kahramanı kardeşimizle müdahil olduk. Hava araçlarımız yaz başından bu yana 16 bin 35 sorti yaptı, 52 bin ton su atıldı.ÇEŞME, BUCA, ÖDEMİŞ KONTROL ALTINDAYangınların yaklaşık 624’ü sadece son bir haftada çıktı. Son bir haftadaki 624 yangının 621 tanesini kontrol altına aldık. İzmir Çeşme’de yangın kontrol altına alınmıştır. Bugün (dün) 10 büyük orman yangınıyla mücadele ettik. İzmir Buca, Ödemiş, Bursa Yenişehir, Eskişehir Seyitgazi, Balıkesir Savaştepe, Kahramanmaraş Andırın, Çanakkale Çan’daki yangınlarda kontrol sağlandı, soğutma çalışmaları sürüyor. Muğla Milas, Manisa Saruhanlı yangınları büyük ölçüde kontrol altında. HATAY DA YANIYORHatay Dörtyol’da saat 16.19’da çıkan yangına, 2 uçak, 8 helikopter ve kara unsurlarıyla müdahale edilmiştir.”Öte yandan gece boyunca karadan müdahalenin sürdüğü Hatay Dörtyol ve Payas’ta 9 yayladaki 1870 kişi tahliye edildi.BAKAN MEMİŞOĞLU: 538 KİŞİ YARALANDISAĞLIK Bakanı Kemal Memişoğlu, bir dizi ziyaret ve incelemelerde bulunmak için gittiği Giresun’da, valiliği ziyaretin ardından yaptığı açıklamada orman yangınlarıyla ilgili şu bilgileri verdi: “Şimdiye kadar 538 kişi orman yangınlarından etkilendi, hafif yaralısından görevlisine kadar… 1’i ağır olmak üzere 3 hastamız tedavi altında. 2 vatandaşımız hayatını kaybetti. Allah’tan rahmet diliyorum.”ŞEHİT İŞÇİYE ACI VEDAYangına müdahale etmek için Konya’dan Ödemiş’e giden ve görevi başında şehit olan dozer operatörü evli ve 3 çocuk babası İbrahim Demir için dün İzmir Orman Bölge Müdürlüğü’nde tören düzenlendi. Törenin ardından Demir’in cenazesi memleketi Konya’nın Ilgın ilçesine götürüldü. İbrahim Demir, Şıhbedrettin Camisi’ndeki törenin ardından eşi Hatice, çocukları, babası Abdulkadir, annesi Ayşe Demir’in gözyaşları arasında toprağa verildi. Törene katılan Tarım ve Orman Bakan Yardımcısı Abdulkadir Polat, “Tarifi imkansız büyük bir üzüntü içerisindeyiz” dedi. 2 KİŞİ CAN VERMİŞTİ ÖDEMİŞ 3’ÜNCÜ GÜNÜNDEİzmir’in Ödemiş ilçesi Tosunlar Mahallesi Manastır mevkisi yakınlarındaki ormanlık alanda geçen çarşamba günü akşam saatlerinde çıkan yangın 3’üncü gününe girdi. Tosunlar Mahallesindeki evlerin tamamı, Suçıktı Mahallesi’ndeki evlerin ise bir kısmı küle döndü. Yanan bir evde yapılan kontrolde ekipler, yatalak hasta İbrahim Erkan’ın (81) cesediyle karşılaşmıştı. Önceki gün de Köseler Mahallesi civarında yangına müdahale eden ekiplerden Konya Orman Bölge Müdürlüğü dozer operatörü İbrahim Demir (39) alevlerin arasında kalarak şehit olmuş, yaralanan şoför Ragıp Şahin tedaviye alınmıştı. Kara ekiplerinin çalışması gece de sürerken dün sabah 4 uçak ve 10 helikopter ile havadan müdahale yeniden başladı. Ancak sert esen rüzgâr çalışmaları güçleştirdi. Alevlerin sıçradığı Karadoğan Mahallesi’nde de çok sayıda ev, ahır ve bahçe zarar gördü.MAHSUR KALAN AİLEYİ MEHMETÇİK KURTARDIÖdemiş’teki orman yangınında mahsur kalan aile, bulundukları yerden askeri helikopterle alındı. Milli Savunma Bakanlığı’nın sosyal medya hesabından yapılan açıklamada “İzmir’in Ödemiş ilçesi Tosunlar Köyü’nde çıkan yangında mahsur kalan 4 kişilik aile, Hava Kuvvetleri Komutanlığımız tarafından kurtarıldı. Hava Kuvvetleri personelimiz, kurtardıkları ailemizi helikopter ile güvenli bir şekilde tahliye ederek sağlık ekiplerine teslim etti” denildi. 10 KİŞİ TUTUKLANDIİÇİŞLERİ Bakanı Ali Yerlikaya, 26 Haziran- 4 Temmuz tarihleri arasında 12 ilde çıkan 65 orman yangınıyla ilgili açıklama yaptı. Yerlikaya, çoğu insan kaynaklı olan yangınlarla ilgili 44 kişinin gözaltına alındığını, 10 kişinin tutuklandığını, 6’sına adli kontrol uygulandığını, 15 şüphelinin ise işlemlerinin devam ettiğini kaydetti.EVLERİ YANANLARA 12 MİLYON 260 BİN TLAİLE ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, yaptığı yazılı açıklamada Bilecik, İzmir ve Hatay’daki orman yangınlarından etkilenen hanelerin acil ve temel ihtiyaçlarının karşılanabilmesi amacıyla toplam 12 milyon 260 bin lira kaynak aktardıklarını açıkladı.

Source: Hurriyet.com.tr


Akşehir Gölü artık yok

Son yıllarda bahar yağışlarıyla belli bir oranda kendini gösteren göl bu yıl tamamen karayla birleşti. Önceki yıllarda Sultan Dağları’nın eteklerinden orta alandaki su birikintisi gözlemlenirken, şimdilerde tamamen kurudu.Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Öğretim Üyesi Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Mahmut Tahir Nalbantçılar şunları söyledi:4 METRE DERİNLİĞİNDEYDİ “Akşehir Gölü, yaklaşık 353 kilometrekarelik yüzölçümüne sahip ve 2 ile 4 metrelik su derinliği bulunuyordu. Sıcaklık artışları, buharlaşma ve bölgedeki tarım arazilerinin sulu tarım açısından ve aşırı su tüketen bitkilerle tarımın yapılıyor olması, gölü kuruma noktasına getirmiştir. Akşehir Gölü’nü, bundan sonraki süreçte kupkuru bir kara parçası olarak haritalarda görmeye başlayacağız” dedi.

Source: Hurriyet.com.tr


Enerjide stratejik büyüme hamlesi

OYAK, Almanya merkezli Steag Power GmbH”nin İSKEN”deki yüzde 51 hissesini satın almak üzere anlaşma sağladı. Resmi süreç tamamlandığında OYAK, Türkiye”nin elektrik ihtiyacının yüzde 2.6″sını karşılayan, 1.360 megavat kurulu güce sahip İSKEN Sugözü Enerji Santrali”nin tamamına sahip olarak enerji sektöründeki yatırım portföyünü güçlendirecek. OYAK Genel Müdürü Süleyman Savaş Erdem, “Türkiye”nin elektrik üretiminde önemli payı olan bu tesisin tamamının satın alınmasını, güncel jeopolitik gelişmeler ışığında enerji güvenliği açısından kritik bir kazanım olarak değerlendiriyoruz” dedi. UZUN VADELİ STRATEJİK KAZANIM İSKEN”deki satın almanın OYAK”ın uzun vadeli sürdürülebilir değer üretme vizyonunun somut yansıması olduğunu belirten Erdem, “Dünyada enerji güvenliği artık yalnızca enerji politikası olmanın ötesinde, bir milli güvenlik meselesi olarak kabul ediliyor. OYAK olarak biz de bu sorumlulukla hareket ediyor, enerji yatırımlarımızı kısa vadeli maliyet odaklı değil, uzun vadeli stratejik adımlar atarak yönetiyoruz. İSKEN”i yüzde 100 OYAK iştiraki haline getireceğiz. Bu satın almanın geri dönüş süresi 6,5 yıl olarak hesaplandı” diye konuştu. YENİLENEBİLİR ENERJİYE GÜÇLÜ YÖNELİM Erdem, OYAK”ın yenilenebilir enerji alanında da güçlü ve planlı bir dönüşüm stratejisi izlediğine işaret ederek şunları söyledi: “Bugün 14 ilde, 25 farklı bölgede toplam 2200 MWp kurulu güce ulaşacak güneş enerjisi projelerimiz hızla ilerliyor. Tüm projeler 2028 yılı sonuna kadar devreye alınacak. Bu yatırımlar öncelikle OYAK şirketlerinin kendi enerji ihtiyacını karşılamak üzere kurgulandı. Amacımız, sürdürülebilir enerji arzını güvence altına alırken enerji maliyetlerini de optimize etmek. Yatırımlar tamamlandığında yıllık üretim kapasitemiz yaklaşık 3.5 milyon MWh olacak. Böylece sadece enerji ihtiyacına değil, karbon salımının azaltılmasına da katkı sunarak ülkemizin yeşil dönüşüm hedefleriyle örtüşen somut bir çevresel fayda yaratacak.

Source: Sabah


Cüneyd Altıparmak yazdı: İklim Yasası nedir, ne değildir!

Bugün konumuz iklim değişikliği ve bu sebeple çıkan yasa. Bildiğiniz üzere BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesine göre iklim değişikliği “karşılaştırılabilir bir zaman döneminde gözlenen doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan ya da dolaylı olarak küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik” şeklinde tanımlanıyor. Orman yangınlarının artması, heyelanların çoğalması, buzulların erimesi, buharlaşmada artış yakından hissettiğimiz belirtileri ve örnekleri. Dünyanın ortak mücadele etmesi gereken bir durum bu!KİRLETMEYEN YOK OLACAK!İklim konusunda şöyle bir durum var: En çok kirletenler en gelişmiş ülkelerdir. İklim konusunda denizin yükselmesi ile yok olma tehdidi altında olan Maldivler, Tuvalu, Kirbati”nin; kuraklık yaşayan Çad, Somali, Sudan”ın iklim krizinin oluşmasına hiçbir katkıları yok. Zira çevreyi kirletme konusunda ve iklim tehdidi unsurlar sıralamasında gayet gerideler. Durumun özetini Maldivler Eski Devlet Başkanı Muhammed Naşid BM”de yaptığı bir konuşmada şöylece vermişti: “Başkalarının saldığı karbonun bedelini hayatlarımızla ödüyoruz. Yeryüzünden silinmekten korkuyoruz”İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAŞKANLIĞIBugün yasayı konuşuyor olsak da, Türkiye”nin iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum çalışmaları kapsamında ulusal ve uluslararası düzeyde politika, strateji ve eylemleri belirlemek, müzakere süreçlerini yürütmek, kurum ve kuruluşlarla koordinasyonu sağlamakla ve Türkiye”nin 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedefleri doğrultusunda iklim değişikliğine uyum ve azaltım için gerekli her tür çalışmayı yapmak, toplumun her kesimine insan ve doğa dostu bir yaklaşımla farkındalık kazandırmakla görevli İklim Değişikliği Başkanlığı 2021 yılında kuruldu.BAŞKANLIĞIN YETKİLERİHatırlanacağı üzere Bakanlığa “İklim Değişikliği” ibaresinin eklendiği kararnamede (CBK/85) kurulan bu başkanlığa Çevre Kanunu başta olmak üzere iklim değişikliği ile mücadele konusunda yetki verildi. Bugün yasada getirilen düzenlemelerin neredeyse hepsi Kararname ile verilmişti, şimdi ise kanunla netleşti ve çevre hukuku disiplininden ayrı bir iklim hukukunun gelişmesi için adım atılmış oldu.NE GETİRİYOR?Bu yasayla temelde beş şey hedefleniyor:(1.) 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi ve Yeşil Büyüme hedefinin gerçekleşmesi. Bunu Türkiye”nin mevcut durumu ile sağlaması mümkün ve gelecekteki krizlerin birçoğunun iklim kaynaklı olacağı biliniyor.(2.) İklim kaynaklı afetlerin önlenmesine dönük planlama ve koordinasyonun sağlanması öngörülüyor.(3.) Hidrojen teknolojisi gibi yenilikçi teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması için kamu, özel sektör ve kurumlar arası işbirliğinin güçlendirilmesi düzenleniyor.(4.) Türkiye Yeşil Taksonomisi, yatırımın gerçekten çevreci olup olmadığını belirleyecek. Böylece ulusal yatırım imkanlarının artması ve ülkeye uluslararası finans akışı sağlanması planlanıyor.(5.) Bu sistem sayesinde sera gazı emisyonları maliyeti etkin bir şekilde azaltılacak. Sanayi tesislerinin Yeşil Dönüşüm kapsamında daha verimli, temiz ve rekabetçi imalat imkanlarına ulaşmaları sağlanacak.PAZARIN KURALLARIHer yasa, bir düzen getirir. Düzen gelirken kriz oluşur doğal olarak. Dünyanın gittiği yön bu. Ürettiğiniz malı satacağınız pazarın kuralları ister istemez sizi etkiler. Türkiye”nin üretiminin önüne “iklim değişikliği ile mücadeleye uygun” değil kriterinin gelmesinin önüne ne kadar önce geçilse o kadar iyi. Burada bir idari otoritenin oluşturulması önemli. Bu kotasyonlar Türkiye”ye “uluslararası sözleşmeler” yoluyla zaten girmiş durumda.NELER YOKKanun, organik tarımı ve hayvancılığı desteklemekte; bu yaklaşımı gıda güvenliği bağlamında öncelemekte. Yasada vatandaştan vergi alınmasına ilişkin bir düzenleme de bulunmuyor ama eksikleri tamamlamayanlara cezalar var. Eski yakıt türlerinin kaldırılmasına dair bir düzenleme yok. Ancak iklimle uyumlu yakıtların desteklenmesi söz konusu. Kurumlar, karbon ayak izi ile yükümlülük altına giriyor ama vatandaşlar için böyle bir uygulama yok…TÜRKİYE”NİN SÖZÜHer yasanın eleştirilecek noktası olabilir. İklim konusunun bizatihi kendisinin çelişkilerini özetledim yukarıda ancak estirilen havanın aksine şunu bilmek gerekiyor. 20 gelişmiş ülke, sera gazı emisyonunun yüzde 80″inden sorumlu tutulurken, buna karşın 48 Afrika ülkesinin buradaki payı 0,55. 2022 raporlarına göre dünyayı en çok kirleten ilk 10 ülke şöyle: Çin, ABD, Hindistan, Rusya, Japonya, İran, Almanya, Suudi Arabistan, Güney Kore, Endonezya. Türkiye”nin karbon emisyonlarına katkı çerçevesinde tarihsel sorumluluğu bulunmuyor ve Türkiye her platformda benzer ekonomik seviyedeki ülkelerle eşit şartlarda olmak kaydıyla küresel iklim eylemine katkı sunmaya devam edeceğini belirtiyor…

Source: Cüneyd Altıparmak


Her şey mükemmelse neden yanıyoruz?

Türkiye’nin farklı bölgelerinde bir haftadır orman yangınları devam ediyor. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İzmir Buca, Ödemiş, Bursa Yenişehir, Eskişehir Seyitgazi, Balıkesir Savaştepe, Kahramanmaraş Andırın ve Çanakkale Çan ilçelerinde yangınların kontrol altına alındığını açıkladı. Muğla Milas ve Manisa Saruhanlı’da devam eden yangınlarda ise büyük ölçüde kontrol sağlandığı, tamamen söndürülmesi için çalışmaların sürdüğü belirtildi.

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya da yangınlarla ilgili yürütülen soruşturmalar kapsamında 12 ilde çıkan 65 orman yangınına ilişkin 44 kişinin gözaltına alındığını, bunlardan 10″unun tutuklandığını duyurdu.

ÖDEMİŞ”TE 7 MAHALLE TAHLİYE EDİLDİ

Yangının etkili olduğu bölgelerden biri olan İzmir’in Ödemiş ilçesinde ise tahliye edilen mahalle sayısı 7’ye yükseldi. Bölge halkından Engin Bek, “Şu an çok kötü, ciğerimiz yanıyor. Dağlarımız, bahçelerimiz yandı. Köseler ve Karadoğan köylerini boşalttılar. Alevler evlerimize kadar girdi” sözleriyle yaşanan durumu aktardı.

HATAY”DA YANGIN İKİNCİ GÜNÜNDE

Hatay’ın Dörtyol ilçesinde dün başlayan orman yangını, ikinci gününde de devam ediyor. Çökek Yaylası Kırmızıburun mevkiinde dün saat 16.30 sıralarında çıkan yangına, ilk etapta Orman Bölge Müdürlüğü”ne bağlı çok sayıda arazöz, itfaiye ve orman işçisi müdahale etti.

Gece saatlerinde rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangın, Payas ilçesinde yerleşim yerlerine kadar yaklaştı. Yangın nedeniyle gece boyunca 9 yaylada toplam 920 ev boşaltıldı, bin 870 kişi tedbir amaçlı tahliye edildi.

Source: Haber Merkezi


Hatay”daki yangına müdahale sürüyor

Hatay Kızmızıburun mevkisindeki ormanlık alanda henüz belirlenemeyen nedenle çıkan ve kuvvetli rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyüyen yangına ekiplerin karadan müdahalesi gece boyunca sürdü. habericionecikanlar#100#left# Dün Kızmızıburun mevkisindeki ormanlık alanda henüz belirlenemeyen nedenle başlayan yangın, kuvvetli rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyümüş, 9 yayla tedbir amaçlı tahliye edilmişti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, sosyal medya hesabından, devam eden yangın söndürme çalışmalarına dair detayları paylaştı. Bugün şu ana kadar 10 büyük orman yangınıyla mücadele edildiğini ve kahramanların alevler karşısında cansiparane mücadele ettiğini vurgulayan Yumaklı, İzmir Buca, Ödemiş, Bursa Yenişehir, Eskişehir Seyitgazi, Balıkesir Savaştepe, Kahramanmaraş Andırın, Çanakkale Çan ilçelerindeki yangınlarda kontrol sağlandı, soğutma çalışmaları sürmektedir. değerlendirmesinde bulundu. Bakan Yumaklı, devam eden yangın söndürme çalışmalarına dair de bilgileri paylaşarak, Muğla Milas, Manisa Saruhanlı da devam eden yangınlar büyük ölçüde kontrol altına alındı. Tamamen kontrol altına almak için çalışmalar devam ediyor. bilgisini verdi. Hatay Dörtyol da saat 16.19 da çıkan yangına, ekiplerin 16.30 da ilk müdahaleyi yaptığını belirten Yumaklı, şunları kaydetti: Bu yangına 2 uçak, 8 helikopter ve kara unsurlarıyla müdahale edilmiştir. Gece boyunca kontrol altına alınması için karadan yoğun mücadelemiz sürecektir. Gece gündüz demeden, alevlere ve zorlu hava koşullarına aldırış etmeden Yeşil Vatan ımız için mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Source: Habertürk


7 büyük yangın kontrol altına alındı, 3 noktada yangın devam ediyor

Son dakika haberi: İzmir”deki yangınlar kontrol altına alınırken Muğla”nın Milas ve Manisa”nın Saruhanlı ve Hatay”ın Dörtyol ilçelerindeki yangınlara müdahaleler sürüyorTarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, sosyal medya hesabından açıklama yaptı. Yangınların güncel durumlarını anlatan Yumaklı, “İzmir Buca, Ödemiş, Bursa Yenişehir, Eskişehir Seyitgazi, Balıkesir Savaştepe, Kahramanmaraş Andırın, Çanakkale Çan yangınlarında kontrol sağlanmıştır, soğutma çalışmaları sürmektedir” ifadelerini kullandı.ORMAN YANGINLARINDA SON GELİŞMELER…

Source: İbrahim Can


Hatay Dörtyol yanıyor! Söndürme çalışmaları devam ediyor

Hatay”ın Dörtyol ilçesi Kızmızıburun mevkisindeki ormanlık alanda dün henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Yangın kuvvetli rüzgarın da etkisiyle kısa sürede büyürken; ekiplerin karadan müdahalesi gece boyunca sürdü.Sabahın ilk ışıklarıyla yangın söndürme helikopteri de çalışmalara destek vermeye başladı.Dün Kızmızıburun mevkisindeki ormanlık alanda henüz belirlenemeyen nedenle başlayan yangın, kuvvetli rüzgarın etkisiyle kısa sürede büyümüş, 9 yayla tedbir amaçlı tahliye edilmişti.

Source: Dünya Gazetesi


Ödemiş'teki yangından bir acı haber daha! Orman işçisi şehit oldu

İzmir”in Ödemiş ilçesinde 2 Temmuz Çarşamba akşamı 21.00 sıralarında başlayan orman yangını rüzgarın da etkisiyle yerleşim yerlerine sıçradı. Yangın bölgesindeki Tosunlar, Suçıktı, Yeniköy, Karadoğan, Işık, Köseler ve Üzümlü mahalleleri tahliye edildi. Alevlerin sardığı ilçede çok sayıda evin yanı sıra bağ ve bahçe zarar gördü. YANGINDA CAN KAYBI 3″E ÇIKTI Ödemiş”teki yangında alevlerin arasında kalan 81 yaşındaki yatağa bağımlı hasta İbrahim Erkan yaşamını yitirmişti. Aynı yangında 2 çocuk babası orman işçisi İbrahim Demir (39) de hayatını kaybetmişti. Dün kontrol altına alınan ve soğutma çalışmalarının sürdüğü Ödemiş yangınından bugün bir acı haber daha geldi.Alevlerle mücadele eden orman işçilerinden Ragıp Şahin (45), görev başındayken kullandığı pikap aracında alevlerin arasında kalarak ağır yaralanmıştı. Tedavi altına alındığı İzmir Şehir Hastanesi”nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan Şahin, şehit oldu. Evli ve iki çocuk babası olan Şahin”in, Beydağ Orman İşletme Şefliği”nde görevli olduğu ve yangın sırasında bölgeye ilk ulaşan müdahale ekibinde yer aldığı öğrenildi. Yoğun duman ve sıcaklığın etkisiyle aracında mahsur kalan Ragıp Şahin, olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri tarafından ağır yaralı olarak kurtarılmıştı.Yangının başladığı ilk andan itibaren sahada cansiparane çalışan Şahin”in acı haberini alan yakınları gözyaşlarına boğulurken, Şahin”in mesai arkadaşları da büyük üzüntü yaşadı. Ragıp Şahin”in şehadetiyle birlikte, Ödemiş yangınında hayatını kaybedenlerin sayısı 3″e yükseldi. BAKAN YUMAKLI”DAN BAŞSAĞLIĞI MESAJI Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı yangında şehit olan Ragıp Şahin için taziye mesajı yayımladı. Bakan Yumaklı mesajında, “İzmir Ödemiş”teki yangında Yeşil Vatanımızı korumak için mücadele verirken yaralanan ve hastanede tedavi altına alınan orman işçimiz Ragıp Şahin şehit olmuştur. Yeşil Vatanı canı pahasına savunan kahraman kardeşimize Allah”tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum. Orman camiamızın ve aziz milletimizin başı sağ olsun” ifadelerini kullandı. ÖDEMİŞ”TEKİ ORMAN YANGININDA SON DURUM Çarşamba akşamı yangının başladığı Ödemiş”te alevler dün kontrol altına alınabilmişti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, bölgede soğutma çalışması yapıldığını kaydetmişti.

Source: Çağla Taşçı


“Yeşil Vatan” için bir şehit daha!

İzmir’in Ödemiş ilçesinde, 2 Temmuz günü başlayan ve dün kontrol altına alınabilen orman yangınından bir acı haber daha geldi. arım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İzmir Ödemiş’teki yangında Yeşil Vatanımızı korumak için mücadele verirken yaralanan ve hastanede tedavi altına alınan orman işçimiz Ragıp Şahin şehit olmuştur. Yeşil Vatanı canı pahasına savunan kahraman kardeşimize Allah’tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır diliyorum açıklamasında bulundu. AĞIR YARALANMIŞTI Alevlerle mücadele eden orman kahramanlarından Ragıp Şahin (45), görev başındayken kullandığı pikap aracında yangına yakalanarak ağır yaralanmıştı. Tedavi altına alındığı İzmir Şehir Hastanesi’nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan Şahin, şehit oldu. EVLİ VE 2 ÇOCUK BABASIYDI Evli ve iki çocuk babası olan Şahin’in, Beydağ Orman İşletme Şefliği’nde görevli olduğu ve yangın sırasında bölgeye ilk ulaşan müdahale ekibinde yer aldığı öğrenildi. Yoğun duman ve sıcaklığın etkisiyle aracında mahsur kalan Ragıp Şahin, olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri tarafından ağır yaralı olarak kurtarılmıştı. ÖDEMİŞ TE CAN KAYBI 3 E YÜKSELDİ Yangının başladığı ilk andan itibaren sahada cansiperane çalışan Şahin’in acı haberini alan yakınları gözyaşlarına boğulurken, Şahin’in mesai arkadaşları da büyük üzüntü yaşadı. Ragıp Şahin’in şehadetiyle birlikte, Ödemiş yangınında hayatını kaybedenlerin sayısı 3’e yükseldi. İBRAHİM DEMİR DÜN UĞURLANMIŞTI Yine aynı gün yangına müdahale için Konya dan Ödemiş e gelen orman görevlisi evli ve 2 çocuk babası İbrahim Demir (39) ile yangında evinde mahsur kalan 81 yaşındaki İbrahim Erkan da Ödemiş teki yangında hayatını kaybetmişti.

Source: Habertürk


Ödemiş yangınında can kaybı 3 oldu: Alevlere bir kahraman şehit daha verildi

İzmir”in Ödemiş ilçesinde 2 Temmuz günü başlayan ve dün kontrol altına alınabilen orman yangınından bir acı haber daha geldi. Alevlerle mücadele eden orman kahramanlarından Ragıp Şahin (45), görev başındayken kullandığı pikap aracında yangına yakalanarak ağır yaralanmıştı. Tedavi altına alındığı İzmir Şehir Hastanesi”nde yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayan Şahin, şehit oldu. Evli ve iki çocuk babası olan Şahin”in, Beydağ Orman İşletme Şefliği”nde görevli olduğu ve yangın sırasında bölgeye ilk ulaşan müdahale ekibinde yer aldığı öğrenildi. Yoğun duman ve sıcaklığın etkisiyle aracında mahsur kalan Ragıp Şahin, olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri tarafından ağır yaralı olarak kurtarılmıştı. Yangının başladığı ilk andan itibaren sahada cansiperane çalışan Şahin”in acı haberini alan yakınları gözyaşlarına boğulurken, Şahin”in mesai arkadaşları da büyük üzüntü yaşadı. Ragıp Şahin”in şehadetiyle birlikte, Ödemiş yangınında hayatını kaybedenlerin sayısı 3″e yükseldi. Yine aynı gün yangına müdahale için Konya”dan Ödemiş”e gelen orman görevlisi evli ve 2 çocuk babası İbrahim Demir (39) ile yangında evinde mahsur kalan 81 yaşındaki İbrahim Erkan da Ödemiş”teki yangında hayatını kaybetmişti.

Source: Sabah