“Çevre Haberleri – Hava Durumu, Kuraklık ve Atık Yönetimi”

‘Havalar nasıl olursa olsun…’

İnsanlık tarihinde sanıyorum ilktir; bilim dünyasını böylesine heyecanlandıran ve hayli çok insanı ilgilendiren bir hava durumu haberi geliyor… Üstelik büyük bir fırtınadan ya da amansız kuraklıklardan çok daha fazlası: Atmosfer değişimi. Evet, yıllar süren ölçümler sonucunda Dünya gezegeninin kayıtlı tarihinde ilk kez, kadim atmosferimizin lokal olarak değişmeye başladığı anlaşılıyor. NASA destekli bir dizi akademik araştırmanın sonucunda ortaya çıkan gerçek; atmosferin özellikle Kuzey Amerika kıtası üzerinde kalıcı bir değişikliğe geçtiği yönünde. Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’nın en fazla yüzölçümünü kapladığı Kuzey Amerika kıtasındaki atmosferik değişim (atmospheric shift), hava akımlarının kaymasıyla başlayan ve ilerleyişi öngörülemeyen bir fenomen. Uzmanlar, atmosferik değişimin fırtınalar veya mevsimsel olaylar gibi geçici olmadığını, ‘Amerika havası’ diyebileceğimiz sistemin her yönüyle kalıcı bir değişikliğe uğramaya başladığını belirtiyorlar. Son yıllarda kıtanın farklı bölgelerinde beklenmedik hava koşullarının meydana gelmeye başladığını haberlerden takip edebiliyoruz. Örneğin bu yılın başında, yaklaşık 10 yıldır kuraklıkla boğuşan Kaliforniya eyaleti beklenmedik düzeyde aşırı yağış alırken orta batı eyaletlerde sıcak rüzgârlarla esen kuraklık tam da ekinlerin yağış alacağı döneme denk gelmiş.Gerçek ve kalıcıAtmosferik değişimi tetikleyen sonsuz sayıda faktör sayılabilir. Akademik araştırmalar çoğunun şehirler ve sanayileşmeyle doğrudan bağlantılı olduğunu gösteriyor. Ancak atmosferin yapısındaki değişim sadece karbon gazları ve sera etkisi gibi sebeplerden kaynaklanmıyor. Weather Fox blog’unda Ayman Rani’nin kaleme aldığı bir metafor, atmosferik değişimi tahayyül etmeyi kolaylaştırıyor: Hava akımlarını gökyüzündeki otoyollar şeklinde hayal edin. Yeryüzünden kaynaklanan sıcaklık ve yoğunluk değişimleri sebebiyle bu geçirgen rotaların yönleri ve açıları, asla önden tahmin edilemeyecek biçimde yeni bir düzen almaya başlıyor. Yani elimizde iki değil, üçboyutlu hatlardan oluşan bir harita var ve labirentin içinde bildiğimiz bütün yollar yer değiştiriyor. Atmosferik değişimin gerçek ve kalıcı olduğunu vurgulayan haberlere göre Amerika kıtasında bundan böyle yeni bir havanın hâkim olacağı görülebiliyor…Jack London’ın romanlarında tasvir ettiği serin ormanlar, Henry David Thoreau’nun güneşli baharlarda günlerce yürüdüğü patikalar, Yeni Dünya’nın hayalleri dolduran muhteşem atmosferini yansıtırdı… Gelecek nesiller içinse o hikâyeler, Eski Dünya’nın iklimini anlatan birer tarih kaydına dönüşecek.Kelebek etkisiABD’nin yenilikçi başkanı Donald Trump, ülkedeki iklim değişikliğini inkâr ededursun, çiftçilerden sanayicilere, yerel halktan turistlere kadar her kesimden insanın atmosfer değişiminden yana huzursuz hissettiği ve önlem hazırlığında olduğu haberler arasında. Yale Üniversitesi’nin bir araştırmasına göre her iki ABD’liden biri, ülkesinin ‘şu anda’ küresel ısınmadan zarar gördüğünü düşünüyor. Hava koşullarının tahmin edilemez hale gelmesi ulaşım aksaklıklarından tarım hasadının bozulmasına, bireysel sağlık sorunlarından yerleşim yerlerinin yıkılmasına kadar çeşitli sonuçlara yol açıyor. Kelebek etkisi teorisini hatırlarsınız; bir kelebeğin kanat çırpışı, etki tepkiye bağlı olaylarla dünyanın başka bir yerinde fırtınalar kopmasına neden olur. Koca bir kıtanın atmosferinin değişmesi elbette dünyanın geri kalanındaki iklimlerin etkilenmesini zorunlu hale getirir. Bu değişimin ABD göklerinde resmen gerçekleşmeye başladığını haber olarak yazmak da okumak da bir nasip işidir diye düşünüyorum.Dünyanın böyle bir zamanına denk gelmek… Bir an için tüm beşeri meseleler zihnimdeki anlamını yitiriyor. Ne tesadüftür ki insanlık tarihimiz medeniyetlerin kaderini değiştiren, toplumları yerinden oynatan hava olaylarının hikâyeleriyle dolu. Tufanlar, seller, yürüyen dağlar, okyanuslara gömülen karalar… Yoksa dünya göründüğünden daha fantastik bir yer olabilir mi?Not: Başlık, Hülya Uğur’un 90’lardaki hava durumu sunumundan alıntıdır.Atmosferik hareketlilik nasıl oluyor?Atmosferik cepheler, sıcaklık alanının hızla değiştiği üçboyutlu bölgeler olarak tanımlanır. Bu bölgelerde rüzgâr yönü belirgin şekilde değişir. Cephe hattı boyunca nem oranında da önemli değişimler görülebilir. Ayrıca rüzgâr yönüyle birlikte rüzgârın şiddeti de artabilir. Sıcaklık farkı genellikle yeryüzüne yakın seviyelerde en fazladır ve cephe yukarıya doğru eğim kazandıkça bu fark zayıflar. Bu durumda, daha sıcak ve daha az yoğun hava, daha soğuk ve yoğun havanın üzerindedir.Bunu NASA bile öngöremedi!Küresel ısınmayla birlikte gündeme gelen deniz seviyelerindeki artışın büyük oranda buzulların erimesinden kaynaklandığı biliniyor. Yakın zamandaysa NASA’nın bile gözünden kaçan büyük bir unsur daha keşfedildi: Isınan suyun genleşmesi. Okyanusların ısınması suyun kapladığı alanın büyümesine ve kıyılardan taşmasına sebep oluyor.Atmosfer değişiminin yol açtığı olağanüstü fırtınalar ve siklonlar, normalde yüzeyde duran sıcak suyu okyanusun derinliklerine iterek genişlemeye yol açıyor. Uydular ve gelişmiş aletlerle ölçüm yapan NASA, geçen yıl dünya ortalamasında 0.43cm’lik artış beklerken 0.59 cm’lik artış yaşanınca sürpriz durum fark edilmiş.

Source: Umut Fırat Eroğlu


Kuraklık seferberliği başlıyor… İlk durak Eğirdir Gölü

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı tarihi bir kampanyayı başlatıyor: “Kuruyan gölleri akarsuları kurtarma seferberliği…”İlk durak Isparta Eğirdir Gölü.Sonra sırasıyla;Akşehir, Eber, Bafa, Beyşehir, Burdur, İznik, Seyfe ve Sapanca göllerine kuraklık için risk eylem planı geliyor.Bu müjdeyi aldığımda nasıl sevindim bilemezsiniz. “Helal olsun size Sayın Bakan” dedim. Çünkü bu bir vatan savunmasıdır. Çünkü bu bir gezegen savunmasıdır. Çünkü bu bir varoluş meselesidir.Yıllardır yazıyoruz.Göllerimizin isimlerini tek tek sayıyoruz. Kuruyan göllerimizi. Kaçan kuşlarımızı, ölen balıklarımızı. Kahrolan yöre çiftçilerimizi.Konya’dan Edirne’ye, Bingöl’den Burdur’a, Aydın’a kadar kuruyan, su kaybeden, hatta yok olan göllerimiz, nehirlerimiz…Bakın 2023 yılının kasım ayında ne yazmışım:SONUNDA KUŞLAR DA GİDİYOR“Önce dağlarda karlar azaldı.Sonra nehirler cılız…Sonra göllerimiz tek tek kurudu.Sonra balıklar öldü.En sonunda kuşlar gitti.Bize de cennetten geriye çöl kaldı.”Ve kuruyan göllerimizi sıraladım:- ACI GÖL: Bu göl 1980’li yıllarda, 160 kilometrekare alana sahipti. Şu an bu rakam 50 kilometrekareye kadar düştü. 40 yıl önce 8 metre olan su seviyesi 1 metreye düştü…- AKŞEHİR GÖLÜ: Konya/Akşehir Gölü, yanlış sulama ve uygulamalar yüzünden kurudu. 2009’da artan yağışlar sonrasında gölün açık su alanında flamingolar yeniden sürüler oluşturmaya başlamıştı. Ancak sazlık alanlar yeniden kurudu ve flamingolar bir daha gelmedi. Göl zaman zaman su bulsa da artık insanlığa veda ediyor.- AVLAN GÖLÜ: Antalya’da denizden yüksekliği 1030 metre olan Avlan Gölü’nün büyüklüğü 850 hektar. Göl, 1970’li yıllarda tarım arazisi elde etmek için kurutulmuştu ama 2001’de yeniden su verilmeye başlandı. Ancak artık Avlan Gölü’nün büyük bir bölümü kurudu ve bir futbol sahası kadarı kaldı.- BURDUR GÖLÜ: Türkiye’nin en derin göllerinden biri olan Burdur Gölü’nün su seviyesindeki azalma geri dönülemez seviyelerde. Yapılan açıklamalar gölün geçmişte sahip olduğu suyun üçte birini kaybettiğini gösteriyor.- EBER GÖLÜ: Afyonkarahisar Göller Yöresi’nde olan ve kuşların göç yolu üzerinde olan Eber Gölü, kendisini besleyen su kaynaklarının kesilmesi nedeniyle tamamen kurudu.- EREĞLİ AKGÖL: Konya’nın kuruyan göllerden biri de Ereğli Akgöl sazlık alanı. 1960’lı yıllarda gölün 162 kilometrekarelik bölümü sıtma ile mücadele ve tarım toprağı elde etmek için kurutuldu. Göl, kurumadan önce 250 çeşit kuşa barınma ve üreme olanağı sağlıyordu.- EĞİRDİR GÖLÜ: Türkiye’nin ikinci en büyük tatlı su gölü olan Eğirdir Gölü de kurumaya yakın göllerden biri. Aynı zamanda birinci derecede içme suyu kaynağı olan gölde son yıllarda sondaj kuyularının da etkisiyle aşırı su kaybı yaşandı. Eğirdir Gölü’nün 520 kilometrekarelik yüzey alanı 445 kilometrekareye, ortalama su seviyesi de 16 metreden 6-7 metreye kadar düştü.- KUYUCUK GÖLÜ: Kuş Cenneti olarak da bilinen Kars’ın Arpaçay ilçesindeki Kuyucuk Gölü tamamen kurudu. Zamanında 230’un üzerinde kuş türünün tespit edildiği göl, her yıl ekim ayının sonu kasım ayının ilk haftasında yaklaşık 40 bin göçmen kuşu ağırlıyordu.- LADİK GÖLÜ: Samsun’daki bu gölümüzün su seviyesi 4 buçuk metreden 80 santimetreye düştü. – MEKE GÖLÜ: Karaman’da “Dünyanın Nazar Boncuğu” olarak bilinen Meke Gölü, yeraltı sularının bilinçsiz kullanımı ve kuraklık nedeniyle neredeyse tamamen kurudu.- SEYFE GÖLÜ: Yaz aylarında yağışların olmaması ve gölü besleyen Seyfe, Horla, Yenidoğanlı ve Malya pınarlarının kuruması nedeniyle göl adeta “tuz tarlası”na döndü. Seyfe Gölü Kuş Cenneti, geçmişte 187 çeşit kuş türüne ev sahipliği yapması, dünyada nesli tükenmekte olan 27 kuş türünü bünyesinde barındırması ve endemik bitkileriyle biliniyordu.ACI TABLOYA CAN SUYU Ve nihayet müjdeyi aldık.Gelen bilgi şöyle: “Ülkemizde yer alan 6334 adet doğal göl, baraj gölü, gölet ve lagün içerisinden 250 doğal göl ve lagün için kuraklık riski değerlendirme çalışmalarına başlanmıştır.Bu kapsamda ilk eylem planı DSİ-SYGM işbirliğinde Eğirdir Gölü için tamamlanmıştır. Kuraklık riski değerlendirmeleri doğrultusunda öncelikli olarak 8 göl için eylem planı hazırlanmaktadır. 2025 yılı haziran ayı içerisinde gerçekleştirilmesi planlanan Ulusal Su Kurulu 4. Toplantısı’nda çalışmalar ve gelinen aşama ile ilgili bilgi verilecektir.”İşte bu…İstediğimiz bu.Bu cennet vatanın gölleri, nehirleri, denizleri için bir eylem planının başlaması bile bana göre müjdedir.Kuruyan toprağa, kaçan kuşlara, avlanamayan balıkçıya, tarlası ekinsiz kalan çiftçiye müjde olsun.Her göl için her çalışmayı tek tek izleyeceğim.Umutlarımız su olsun aksın…

Source: Fatih Çeki̇rge


Atık yönetim şirketi ATKASAN A.Ş., BM sertifikasyon kuruluşundan onay alan ilk Türk şirket oldu

Yılda 200 bin tondan fazla atığı ekonomiye geri kazandıran 30 yıllık atık yönetimi tecrübesi ile Çukurova Kağıt ve Ambalaj Grup şirketi olan Atkasan A.Ş., uluslararası bir başarıya imza attı.“Together for Tomorrow: Collaborative Plastic Collection and Community Empowerment” adlı projesi ile Birleşmiş Milletler’in sertifikasyon kuruluşu Verra’nın ülkemizde ilk defa oluşturduğu Plastik Atık Azaltma Programı’na başvurarak Türkiye’den onay alan ilk şirket oldu.Dünyada yalnızca 22 proje onaylandıDünyada yalnızca 22 projenin kayıtlı olduğu program hakkında açıklamada bulunan Çukurova Kağıt ve Ambalaj Grup Genel Müdürü İsa Doğanlı, “Su ekosistemlerine her yıl 19-23 milyon ton plastik atık sızıyor. Plastik kirliliği, yaşam alanlarını ve doğal süreçleri değiştirmekle kalmıyor; iklim değişikliğine uyum sağlama yeteneğini azaltıyor, geçim kaynaklarını, gıda üretim yeteneklerini ve sosyal refahını doğrudan etkiliyor. Bu kapsamda sürdürülebilirlik hedeflerimiz doğrultusunda önemli bir adım atarak Verra tarafından onaylanan plastik kredisi programına katıldığımızı kamuoyuyla paylaşmaktan gurur duyuyoruz. Gerçekleştirdiğimiz atık toplama ve geri kazanım faaliyetleri, plastik kirliliğinin azaltılmasına yönelik somut katkılarda bulunuyor. Alınan plastik kredisi, çevresel sorumluluğumuzu belgelendiren uluslararası bir onay niteliği taşıyor” dedi.“Plastik atıkların azaltımı konusunda kalıcı çözümler üretmeye kararlılıkla devam edeceğiz”Verra’nın “Plastic Waste Reduction Standard” (Plastik Atık Azaltım Standardı) doğrultusunda yürüttükleri çalışmaların hem toplumsal farkındalığı artırdığını hem de döngüsel ekonomiye faydaları olduğunu söyleyen İsa Doğanlı, “Atkasan olarak, belirli bölgelerdeki plastik atıkların toplanması ve geri dönüştürülmesi süreçlerini izlenebilir, ölçülebilir ve doğrulanabilir şekilde yürütüyoruz. Böylece hem çevresel etkilerimizi azaltıyor hem de yerel ekonomilere destek oluyoruz. Bu başarı, yalnızca bizim değil, aynı zamanda tüm paydaşlarımızın ortak çabasının bir sonucu. Sürdürülebilir bir gelecek için attığımız bu adımın sektörümüzde benzer girişimlere ilham vermesini diliyoruz. Çevre dostu politikalarımızı daha da ileri taşıyarak, plastik atıkların azaltımı konusunda kalıcı çözümler üretmeye kararlılıkla devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.Türkiye’den ilk başvuran ve onay alan şirket unvanını kazanan Atkasan A.Ş.nin katıldığı Verra’nın Plastik Atık Azaltma Programı’nda dünya çapında 22″si onaylı 81 proje bulunuyor. Projelerin sekizi geri dönüşüme odaklanırken, kalanı toplama ve iki faaliyetin birlikte kurgulandığı işlemleri içeriyor. Plastik atıkların toplanması ya da toplanmış olan atıkların kullanılarak ekonomiye geri kazandırılması işlemleri gerçekleştiğinde her bir ton başına 1 kredi olarak değer kazanıyor. Bu kredinin tanımlanması için ise VERRA’ya başvuru yapılarak Plastik Kredisi Sertifikasyonu alınması gerekiyor. Söz konusu süreç için ilk adımlarını 2022’de atan Atkasan A.Ş., 2023’te 4 tam günlük bir denetimden geçti. İzmir ve Manisa tesislerindeki faaliyetler adına geri dönüşüm kapsamında raporlar oluşturulmasının ardından 2025’te onay aldı. Plastik atık geri dönüşümü kapsamında dünyada 23745 adet kredi onaylanmış olup, Atkasan A.Ş. ilk etapta tek başına 8570 adet kredi oluşturabilecektir.

Source: Dünya Gazetesi


25 Mayıs son depremler listesi

Türkiye, aktif fay hatları üzerinde yer alması nedeniyle sık sık deprem gerçeğiyle yüzleşiyor. Ülkenin farklı bölgelerinde meydana gelen yer sarsıntıları, hem kamuoyunun hem de uzmanların dikkatle takip ettiği konular arasında yer alıyor. 25 Mayıs 2025 tarihinde de çeşitli büyüklüklerde depremler meydana geldi. Bu depremler, AFAD ve Kandilli Rasathanesi tarafından anlık olarak kaydedilerek kamuoyuyla paylaşıldı. Peki, bugün hangi bölgelerde deprem oldu, şiddeti neydi? İşte, 25 Mayıs 2025 son depremler listesi… ADANA SALLANDI Adana Saimbeyli de saat 00.35 te 2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Deprem yerin 14 kilometre altında oldu. 25 MAYIS 2025 PAZAR EN SON NEREDE DEPREM OLDU? AFAD bilgilerine göre Pazar günü meydana gelen bütün depremler 2 altı olarak kaydedildi. TÜM DEPREMLER AFAD VE KANDİLLİ TARAFINDAN KAYDEDİLİYOR Türkiye de yaşanan tüm depremler anbean AFAD ve Kandilli Rasathanesi tarafından raporlanıyor. KANDİLLİ SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ AFAD SON DEPREMLER İÇİN TIKLAYINIZ

Source: Habertürk


Trump”ın petrol milyarderi Türkiye”ye geliyor

Güney Öztürk / SözcüABD merkezli Continental Resources’ın patronu Harold Hamm, Türkiye Petrolleri A.O. (TPAO) ve TransAtlantic Petroleum ile Diyarbakır ve Trakya’da kaya petrolü ve doğalgaz arama faaliyetlerine başladı. Diyarbakır Havzası’nda ciddi potansiyele sahip kaya formasyonları için sondaj programı 2025 yazında devreye girecek. Böylece, 6 milyar varillik petrol ve yaklaşık 550 milyar metreküp gaz rezerviyle Türkiye’nin enerji açığını kapatmak için hedefleniyor.

‘STRATEJİK DOST’U

Hamm, ABD Başkanı Donald Trump’ın 2016’dan bu yana en yakın danışmanı. Kampanyasına ilk dönem 320 bin dolar bağış yaptı. 2024 seçim kampanyasında ise Hamm, Trump’ın Mar-a-Lago’daki evinde petrol endüstrisi liderlerini bir araya getirerek yüz milyonlarca dolarlık fonun önünü açtı. Trump’ın “Enerji bağımsızlığı değil, enerji üstünlüğü” stratejisinin fikir babasıydı. Trump, Hamm’ı enerji bakanı olarak atamayı düşündü ancak Hamm bu teklifi reddetti.

ATAMALARDA ETKİLİ

Financial Times gazetesine göre Hamm, Trump’ın enerji politikalarında etkili bir figür olmaya devam etti. Trump’ın ikinci döneminde, Hamm’in önerisiyle Chris Wright Enerji Bakanı olarak atandı, Doug Burgum İçişleri Bakanı ve “enerji çarı” olarak görevlendirildi. Hamm’ın ‘enerji üstünlüğü’ doktrini Trump’ın ikinci döneminde uluslararası ayağa taşındı ve Hamm bu stratejiyi Türkiye gibi enerjiye bağımlı ülkelerde uygulamaya başladı.

BARRACK İLE YAKIN İLİŞKİ

Hamm de ABD’nin yeni Ankara Büyükelçisi, gayrimenkul milyarderi Tom Barrack da “Trump’ın ekonomik danışmanlar listesinde” yer almış ve kampanyasına maddi destek sağlamışlardı. Bugün biri diplomatik, diğeri ekonomik yollarla Türkiye’de konumlanmış durumda. Barrack ve Hamm’in eş zamanlı olarak Türkiye sahnesine çıkması, Trump’ın bölgeyi şekillendirme görüşlerini destekliyor.

“3. DÜNYA ÜLKESİ”

Hamm’in sadece yatırımları değil, sözleri de yankı uyandırdı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyonları bir TV programında değerlendirirken “Üçüncü dünya ülkelerinde olur böyle şeyler. Muhaliflerinizi hapse atarsınız. Onların icabına bakarsınız” demişti. Bu sözler, Hamm’in Türkiye’deki faaliyetlerinin sadece ticari değil, aynı zamanda ABD’nin siyasi bir kuşatması olarak da okunabilir.

“PETROL KAÇAKÇILARI GÖREVDE”

DONALD Trump seçim zaferini kutlarken yanında petrol milyarderi Harold Hamm ve Kuzey Dakota Valisi Doug Burgum vardı. Hamm, Trump’a enerji politikalarında hem akıl hocalığı yaptı hem de milyon dolarlık bağış trafiğini yönetti. BURGUM ise kampanya boyunca sahadaydı. İkilinin rolü, seçim gecesini aşan bir stratejiye dönüştü. İngiliz Financial Times, bu ilişki ağını haberleştirirken “Petrol kaçakçıları Trump’ın enerji politikasının başına nasıl geçti?” yorumunu yaptı.

Kaya petrolü çevre felaketlerine yol açtı

KAYA PETROLÜ ÇEVRE FELAKETLERİNE YOL AÇTI

HAROLD Hamm’in servetini kurduğu fracking (hidrolik kırma) yöntemi, yüksek basınçla kimyasal sıvıların yer altına enjekte edilerek kayaların içinden petrol ve gaz çıkarılması esasına dayanıyor. Ancak bu yöntem, yer altı su kaynaklarının kirlenmesine, tarım arazilerinin verimsizleşmesine ve mikro depremlere yol açabiliyor. Diyarbakır gibi tarımın ve hayvancılığın hâlâ geçim kaynağı olduğu bölgelerde, fracking faaliyetleri büyük ekolojik ve sosyolojik yıkımlar doğurabilir.

n10 Patlamada 435 litre petrol saçıldı (2010–2013): Continental Resources, 10 ayrı olayda yaklaşık 435 litre, ham petrolü çevreye saçtı. Olayların çoğu ABD Kuzey Dakota’da yaşandı.

nKuzey Dakota’da su kaynaklarını kirletti (Haziran 2014): Divide County’de atık çukuru taştı, 10 varil (1590 litre) sondaj atığı çevreye yayıldı. Temmuz ayında Williams County’de ise bir Continental kuyusundan 318 litre ham petrol sızarak yeraltı suyuna karıştı.

n 8 yılda 937 olay, 5.7 milyon litre sızıntı (2006–2014): Kuzey Dakota’daki sahalarda 937 çevresel olay kayda geçti. Bu olaylarda 5.7 milyon litre sıvı sızdı. Yetkililer, bu devasa kirlilik için şirkete yalnızca 20 bin dolar ceza kesti.

n Deprem bilimcilerini susturma girişimi (Mayıs 2015): Harold Hamm, Oklahoma Üniversitesi yöneticilerine baskı yaptı. Kaya petrolü çıkarma ile depremler arasındaki ilişkiyi araştıran sismologların görevden alınmasını talep etti.

n Temizlik Gecikti, Müdahale Yetersiz Kaldı (2011–2017): Continental Resources’a ait birçok saha sızıntı sonrasında temizlenmeden bırakıldı. Kirliliğin haftalarca raporlanmadığını ve toprağın olduğu gibi bırakıldığını açıkladı.

“PETROL BARONUNA ALTIN TEPSİDE SUNMUŞLAR”

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, ABD”li milyarder Harold Hamm”ın, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki açıklamalarına tepki gösterdi.

Çelik, Hamm”ın Türkiye”yi “üçüncü dünya ülkesi gibi gösterdiğini” ve “İmamoğlu”nun tutuklanmasını meşrulaştırdığını” savundu.

Çelik, paylaşımında “Amerikan destekli darbe girişiminin kodları bu açıklamadadır. Türkiye”ye üçüncü dünya ülkesi diyen ve Ekrem İmamoğlu”nun hapiste kalmasını isteyen bu küresel vampir, milli kaynaklarımızı sömürmek için petrol sondajı yapacak. İktidar Trump yönetimine ve ona yakın petrol baronu Harold Hamm”a ülkemizi bir müstemleke olarak altın tepside sunmuştur. Demokrasi mücadelemiz, aynı zamanda tam bağımsız Türkiye mücadelemizdir. Emperyalizme ve yerli işbirlikçilerine karşı Kuva-yı Milliye ruhuyla dimdik duracağız” ifadelerini kullandı.

Source: Haber Merkezi