“Çevresel Bilim Güncel – Su Krizi ve Göç Tehditleri”

Büyük rant hilesi

TÜRKİYE’nin gözde turizm merkezi Çeşme’de betonlaşma süreci hızla devam ederken devasa bir proje daha hazırlandı. Otel ruhsatı alan bir şirket daha hukuka aykırı olarak ultra lüks villalar ve yüksek katlı apartmanlardan oluşan konutlar inşa etmeye başladı.

Çeşme’nin en büyük yazlık sitesi olacağı belirtilen proje Demirbaş Yapı ile Dalyan Hanesel Yapı şirketlerine ait. Ortak projeye verilen isimse, “Çeşme 360.”

ONAY GELMEDEN BAŞLADI

İnşaatçılar, Cumhuriyet Mahallesi’ndeki 49 dönümlük alanda yapılaşma gerçekleştirmek için başvurularda bulundu. Kültür ve Turizm Bakanlığı 20 Temmuz 2024’te “Turizm Yatırım Belgesi”, Çeşme Belediyesi ise 14 Ocak 2025 tarihinde yapı ruhsatı verdi. Daha sonra Çevre Etkileşim Değerlendirme (ÇED) prosedürü başladı ancak karar çıkmadan satışlar başladı.

Şirket, 49 bin metrekarelik alandaki yapılaşma yatırım maliyetinin 1,5 milyar lira olduğunu duyurdu. Projede, iki ve üç katlı yapılar halinde 184 standart daire, 167 apart daire, 84 suit daire, 5 engelli dairesi ile rezidanslar yapılacağı açıklandı. Toplam daire sayısının 440 adet olacağı bildirildi. Rezidans adı ile inşa edilen apartmanlar dört bloktan oluşacak. Proje görsellerinde apartman yüksekliklerinin ise 6 katlı olduğu görülüyor.

TAPU VERİLEMEZ

Söz konusu parsel, imar planında turistik tesis alanı olarak yer alıyor. Villa ve apartman yapılması hukuka aykırı. Bakanlıktan otel ruhsatı alan şirket, buna karşın konutlar yapıyor. Nitekim şirket Ticaret Sicil Gazetesi’nde kuruluş amacının rezidans ve villa inşa etmek ve satmak olduğunu beyan ediyor. Proje bu haliyle tamamlansa bile otel ruhsatı olduğu için şirketin satış yaptığı vatandaşlara tapu vermesi de yasal olarak mümkün olmayacak.

Çevreciler: Bu hukuksuz yapılaşma durdurulsun

Çeşme Yarımada Çevre Derneği, “Yerleşke yapılırsa katı atıklar ne olacak? Kanalizasyon atıkları ne olacak, denize mi boşaltılacak” diye sordu. Dernek, turizm belgesiyle konut yapılan projenin hukuka aykırı olduğunu vurgulayarak iptal edilmesi için çağrı yaptı. Dernek ayrıca satış yapılan vatandaşların da yanıltıldığını açıkladı.

Source: Gökmen Ulu


Uzmanlardan korkutan uyarı: 2030″a kadar 135 milyon kişi su için göç edecek

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, “Dünyanın pek çok bölgesinde yaşayan insanlar, temel su ihtiyaçlarını karşılayamamakta ve bu durum toplulukların bütün halinde kurak ve çorak hâle gelen topraklarından göç etmelerine neden olmaktadır. 2030 yılına kadar dünya çapında 135 milyon insanın göç etmesi beklenmektedir” dedi. Dünyada ve Türkiye”deki kuraklık ve çölleşme riski ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Yusuf Demir, su probleminde dolayı 2030 yılında 135 milyon insanın göç edebileceğini söyledi. 135 MİLYON İNSANIN GÖÇ ETMESİ BEKLENİYOR 2 milyar insanın hâlâ güvenli içme suyuna erişiminin olmadığının söyleyen Prof. Dr. Demir, “Son yüzyıl içerisinde yaşanılan gelişmelerin, özellikle son çeyrek asırda karşı karşıya kaldığımız küresel ısınma sonucunda gerçekleşen iklim değişikliğindeki etkiler günümüzde dünyada, çölleşme ve kuraklık nedeniyle iki milyar insanın hâlâ güvenli içme suyuna erişiminin olmadığı bir yaşam döngüsünü ortaya çıkarmıştır. Dünyanın pek çok bölgesinde yaşayan insanlar, temel su ihtiyaçlarını karşılayamamakta ve bu durum toplulukların bütün halinde kurak ve çorak hâle gelen topraklarından göç etmelerine neden olmaktadır. Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi Sekretaryasına göre, bu süreç nedeniyle 2030 yılına kadar dünya çapında 135 milyon insanın göç etmesi beklenmektedir. Bu sürecin aynı hızla devam etmesi halinde 2050 yılına kadar üç milyardan fazla insanın benzer bir durumla karşı karşıya kalabileceği, bir milyara yakın insanın göç etme zorunluluğun ortaya çıkacağı bir gelecek kaçınılmaz hale gelmektedir. Her geçen gün yaşadığımız dünyada su krizi ve su kıtlığının aratabileceğini gösteren göstergeler artmaktadır” diye konuştu.”ÜLKEMİZİN ÖNEMLİ BİR KISMINDA ÇÖLLEŞME RİSKİ ARTMAKTA”Prof. Dr. Demir şunları söyledi: “Son yıllarda yaşanan küresel ısınma etkisiyle dünyada yaşanan ısınma, buna bağlı olarak her geçen gün artan afetler ve doğa olaylarının günlük yaşantımıza ve çevremize etkileri artarak devam etmektir. Bu etkiler sonucunda ülkemizde Güneyden-kuzeye doğru artarak devam eden kuraklık ve çölleşme önemli hale gelmektedir. 2024 yılı ülkemizde son yıllarda eksrem olayların yaşandığı bir yıl olmuş, 2025 yılı da bugüne kadar yaşanan süreç ve veriler değerlendirildiğinde yaz aylarında sıcak ve kurak bir dönemin yaşanma ihtimalinin yüksek olduğunu göstermektedir. Kuraklık etkisiyle üretim desenimiz kuzeye doğru kayarak değişiklik göstermekte, buna bağlı olarak çölleşme etkisi güneyden-kuzeye doğru artmakta, ülkemizin önemli bir kısmında çölleşme riski artmaktadır. Yaşanan sürecin tarım ve üretim üzerine etkisi yatsınamaz düzeydedir. Bu süreçten yağış rejimimiz ve su kaynaklarımızda önemli ölçüde etkilenmektedir. Yaz aylarının yağışsız ve kurak geçmesi, barajlarımız, sulama suyu kaynaklarımız ve metropollerde içme suyu kaynaklarımız açısından kritik bir süreç oluşturabilir. Bu vesileyle yaz aylarında mevcut kaynaklarımızın kullanımı ve korunması çok daha önemli hale gelmektedir. Bir tarım ülkesi olan ülkemiz açısından kuraklık ve çölleşme riski giderek büyüyen bir problem haline dönüşmektedir. Öncelikle ülkemizin tarıma verdiği destek ve önem artmalı, tarım alanlarının korunması ve özellikle çölleşmeye karşı mücadele sistematik hale gelmeli, bu alanda yapılacak çalışmalar ve uygulamalar teşvik edilmelidir. Toplumun, küresel iklim, kuraklık, çölleşme, su ve su kaynaklarının korunması gibi konularda eğitilmesi ve tüm vatandaşların konulara duyarlı hale getirilmesi bu mücadele sürecinde oldukça önemlidir. Üç tarafı denizlerle çevrili, her bölgesi ayrı özelliklere sahip ülkemizin geleceği kuraklık ve çölleşme olmamalıdır. Ülkemizin geleceği tarım ve tarıma dayalı sanayidedir.

Source: Www.star.com.tr