Basketbolun sesiydi o
Sadece Karşıyaka camiası için değil, Türk basketbolu için de önemli bir figürdü. Basketbolu sadece bir oyun değil, kültür olarak gören bir insandı.Basketbol oynamış, sonrasında Karşıyaka’nın basketbol altyapısını kuran ekibin başında yer almıştı.Ama bunlar sadece satır arası bilgiler.Asıl anlatılması gereken, onun basketbola, Karşıyaka’ya olan tutkusuydu.Onun adı anıldığında aklıma hep o sahne gelir.Karşıyaka Spor Salonu’nun hakem masasının sağ tarafındaki yeri. Oturmazdı orada, yaşardı. Gür sesi, bazen espriyle, bazen sitemle hakemlere, rakiplere seslenirdi.Basketbolun sesiydi o.Sahaya yalnızca oyuncuları değil, ruhunu da çıkarırdı Karşıyaka’nın.Şampiyonluk mu?Evet, Karşıyaka’nın ligdeki o ilk şampiyonluğu onun döneminde geldi.Ama bana kalırsa Ateş Özerk’in asıl şampiyonluğu, Karşıyaka’yı bir basketbol kenti yapmasıdır.Bir hayali vardı.Karşıyaka’nın çocuklarının basketbolla büyümesi.Salona giren her çocuğa “Sen yaparsın” diyebilmek.İşte o yüzden altyapıya bu kadar önem verdi.O kadar çok gencin hayatına dokundu ki, saymakla bitmez.Bir kent kültürü inşa etti. Bir basketbol şehri kurdu.Onu bu hafta toprağa verdik.“Basketbolla yatıp kalkan” bir adamı, en büyük tutkusu basketbol olan bir adamı…Ateş Özerk’in en büyük mirası kupalar, madalyalar değil.O sesini duyan, o dokunuşu hisseden, o hayale inanan çocuklar.Bugün başka yerlerde, başka kulüplerde, başka hayatlarda o basketbol sevgisini taşıyanlar.İşte gerçek şampiyonluk o.Işıklar içinde yat Ateş Abi.Karşıyaka, Türk basketbolu seni unutmaz. Krizlerden izolebir sektör bu futbol Şunu kabul edelim. Dünya son yılların en kritik ekonomik dönemlerinden birini yaşıyor.Amerika Birleşik Devletleri’nde Trump yeniden sahnede, gümrük vergileriyle oynamayı çok seviyor. Ticaret savaşları yeniden gündemde.Avrupa Birliği ise yaşlanan sanayisini yenilemeye çalışıyor, ama sancılı… Enflasyonla boğuşuyorlar, büyüme yerlerde.Çin bile o bildiğimiz yükseliş ivmesini kaybetti, yeni bir yol arıyor.Dünyanın dört bir yanında enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı manşetlerden inmiyor.Türkiye’de de durum farklı mı?Hayat pahalılığı herkesin bir numaralı derdi.Ama bir sektör var ki tüm bu krizlerden sanki izole bir gezegen gibi yaşıyor. Futboldan bahsediyorum.Bakın, Galatasaray’ın Osimhen için 60 milyon dolar vermeye hazır olduğu söyleniyor.Fenerbahçe’nin Duran transferi için dillendirilen yıllık kiralama bedeli 20 milyon dolar.Ve bu fiyatlar her sene biraz daha artıyor.Suudi Arabistan’ın futbola pompaladığı trend de bu enflasyonu körüklüyor.Ama ben başka bir şey düşünüyorum.Elbette futbol tutkudur. Kendimi de ondan başka bir yerde tutmuyorum.Ama tuttuğum takımların transferde rekor kırması yerine, altyapıda rekor kırmasını tercih ederim.Benim için gerçek başarı, milyon dolarlık bonservisler değil, yetiştirilen genç yeteneklerdir.Türkiye’de hangi kulübün alt yapısından Avrupa’ya yıldız çıkıyor?Kaç kulüp gençleri için bir futbol fabrikası kurabiliyor?Şampiyonluklar güzel elbette. Ama ya geleceğin şampiyonlarını yaratmak?Bu daha önemli bence…Belki de artık bir an durup düşünmenin zamanı geldi.Bu kadar parayı tek bir transfer için ödeyeceksek, alt yapıya harcadığımız para da en az o kadar olmalı.Çünkü bu kadar büyük krizler yaşarken, gerçek yatırım geleceği kurmaktan geçiyor.Ben tuttuğum takımların bir süre şampiyon olmamasını kabullenebilirim.Yeter ki, gençlere yatırım yapsınlar… Bildiğimiz yaz mevsimiartık gerilerde kaldı Bugün Ege kıyılarında hava sıcaklığı 40 derecenin üzerinde…Uzmanlar İstanbul’da asfalt sıcaklığının 50 dereceyi bulacağını söylüyor.Birçoğumuzun bir zamanlar bildiği “yaz mevsimi” artık geride kaldı.Temmuz, ağustoslar Ege’de sıcak olurdu ama ağustosun üçüncü hafta sonundan itibaren akşamları bir serinlik başlardı.Eylülün gelişini hepimiz hissederdik.Eylülün ikinci yarısından itibaren de yağmurlar başlardı ve günlerce sürerdi.Şimdi yağmur yok ama sıcaklıklar sanki yazmış gibi devam ediyor.Aslında bu durum sadece bizim için de geçerli değil.Avrupa’da da eski “yaz” takvimi bitti.Euronews’te okudum; yeni bir araştırma yayımlandı.“Climate Resilience for All” adlı kuruluşun raporuna göre Avrupa’da bazı şehirler yılda beş aya kadar aşırı sıcaklığa maruz kalıyor.Araştırmada dikkat çekici bir eşik var; 32 derece.Sağlık için kritik kabul edilen bu sıcaklığa ulaşılan günleri saymışlar.Avrupa şehirlerinde sıcak mevsimler artık ortalama 214 gün sürüyor.Neredeyse yılın üçte ikisi.Atina örneğin…Mayıs ortasından ekim başına kadar yaklaşık 145 gün boyunca 32 dereceyi geçiyor.Lizbon’da bu süre 136 gün.Madrid’de 119 gün.Paris’te bile haziran ortasından eylül ortasına kadar 32 derecenin üzerinde üç ay.İzmir, Ege’nin kıyıları farklı değil; belki de bu gün sayısı daha da fazla olabilir.Bir başka rapor, insan kaynaklı iklim değişikliğinin geçen yıl dünya nüfusunun yarısı için ortalama 30 günlük aşırı sıcaklık eklediğini söylüyor.Dört milyar insan; bir ay fazladan, tehlikeli sıcaklıklara maruz kalıyor.Birleşmiş Milletler; aşırı sıcak günlerin sayısını önceki ortalamanın iki katına çıkardı.Uzmanlar diyor ki…Şehirlerimizi dönüştürmemiz lazım.Yeşil alanlar, serin sığınaklar, ısıyı azaltan binalar, uyarı sistemleri lazım.Bizde ise hala yaz denince akla turizm geliyor.Kentlerimizi dönüştürmeliyiz.Yoksa bir başka geleceği konuşacağız.
Source: Deniz Si̇pahi̇
Uşak ve Manisa”daki yangınlar kontrol altında
Vali Aktaş, Manisa nın Sarıgöl ilçesinden makilik alanda başlayarak Uşak ın Eşme ilçesine yayılan yangın bölgesine giderek incelemelerde bulundu. Aktaş, daha sonra aynı ilçedeki Ağabey Köyü yakınlarında çıkan orman yangını bölgesine geçti. Aktaş, yangınlarla ilgili Eşme Kaymakamı Mustafa Görmüş ve İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Fahri Semiz den bilgi aldı. Bazı evlerin tahliye edildiği köylere de giden Aktaş, buralarda da vatandaşlarla bir araya geldi. Eşme deki incelemelerinin ardından Banaz ilçesi Kızılhisar köyü yakınlarındaki orman yangını bölgesine giden Aktaş, yangınla ilgili Denizli Orman Bölge Müdürü Ahmet Köle den bilgi aldı. Burada gazetecilere açıklamalarda bulunan Aktaş, kentte eş zamanlı çıkan 3 yangına ekiplerin hızla havadan ve karadan müdahale ettiğini söyledi. Havanın kararmasıyla uçak ve helikopterlerin müdahalesinin sonlandırıldığını, ekiplerin karadan yoğun bir şekilde mücadele ettiğini belirtti. Yangınlara çevre illerden de ekiplerin desteğe geldiğini aktaran Aktaş, Tüm ekiplerimizin müdahalesiyle yangının kontrol altına alındığını söyleyebiliriz. Şu an yoğun bir şekilde soğutma çalışmalarımız devam etmektedir. 3 yangının 3 ü de kontrol altında diyebiliriz. dedi. Yangında bazı köylerdeki evlerin tedbir amaçlı tahliye edildiğini kaydeden Aktaş, Arkadaşlarımız yoğun bir mücadele verdi. Her birinin eline koluna sağlık. Eşme ilçemizdeki her iki yangın da yerleşim yerlerine yakındı. Kısmen bazı mahallelerimizi tedbiren boşalttık ama arkadaşlarımızın cansiperane mücadelesiyle yangın o mahallelere girmeden durduruldu. Yangınlarda arkadaşlarımızın mücadelesi sabaha kadar devam edecek. diye konuştu. Sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesinin beklendiğini anımsatan Aktaş, vatandaşlara alınan tedbirlere uymaları ve ekiplere destek olmaları konusunda çağrıda bulundu. 3 kişi gözaltına alındı Aktaş, konuşmasına şöyle devam etti: Yangının çıkış sebepleriyle ilgili jandarma gerekli tahkikatını yaptı. Şu an bulunduğumuz Banaz yangının sebebi maalesef biçerdöver kaynaklı. Eşme Ağabey köyü yangınının çıkış sebebi ise çoban ateşinden kaynaklı. İlimiz genelinde zaten biçerdöver saatlerine belli bir düzenleme getirdik ama duyurularımıza rağmen yine de bunun önüne geçebilmiş değiliz. Bu iki yangına ilişkin şu an 3 kişi gözaltına alındı. Hem Banaz Cumhuriyet Başsavcılığımız hem de Eşme Cumhuriyet Başsavcılığımızın yürüttüğü tahkikat sonucunda 3 kişi gözaltında ve işlemleri devam etmektedir. Yangınlar Uşak ın Banaz ilçesinin Kızılhisar köyü yakınlarında çıkan orman yangına 13 arazöz, 1 uçak ve 1 helikopterle müdahale edilmiş, yangın bölgesi yakınındaki 1 bağ evi ve 1 küçükbaş hayvan çiftliği tahliye edilmişti. Manisa nın Sarıgöl ilçesi Ziyanlar Mahallesi nde de makilik alanda çıkan ve rüzgarın etkisiyle yayılan yangın, Uşak ın Eşme ilçesi Eşmetaş köyüne ulaşmıştı. Eşmetaş köyünde 15 ev tahliye edilmiş, yangına 4 helikopter, 3 uçak ve çok sayıda arazözle müdahale edilmişti. Ağabey köyü yakınlarında çıkan orman yangınına ise çok sayıda arazözle müdahale edilmiş, köye bağlı Sandal Mahallesi nde 5 ev tahliye edilmişti. Fotoğraf, AA tarafından servis edilmiştir.
Source: Habertürk
Yangın büyüdü, çevre ile sıçradı: Evler tahliye edildi
Yangın, Manisa Sarıgöl ilçesine bağlı Ziyanlar Mahallesi Türkmen Tepe mevkisinde makilik alanda çıktı. Rüzgarın da etkisiyle büyüyen yangın, geniş bir alanda etkili oldu. İhbar üzerine bölgeye yönlendirilen ekipler havadan ve karadan müdahale başlattı.
HAVA KARARDI MÜDAHALE ZORLAŞTI
Havanın kararmasıyla birlikte söndürme çalışmaları yer ekipleri tarafından sürdürüldü. Yangın, rüzgarın da etkisiyle Uşak’ın Eşme ilçesi Taşköy sınırına ulaştı. Taşköy ilçesinde tedbir amaçlı evlerin boşaltıldığı ifade edilirken, kriz masası kurulduğu belirtildi.
TEDBİR AMAÇLI 2 MAHALLEDE 20 EV TAHLİYE EDİLDİ
Eşme ilçesi sınırlarına yayılan yangında, alevler yerleşim yerlerini de tehdit etmeye başladı. Eşme ilçesine bağlı Eşmetaş Mahallesinde 15 ev ile Sandal Mahallesindeki 5 ev tedbir amacıyla tahliye edildi.
ÇİFTLİK TAHLİYE EDİLDİ
Banaz ilçesine bağlı Kızılhisar Mahallesinde dün akşam saatlerinde orman yangını çıktı. Bölgeden dumanların yükseldiğini gören vatandaşların ihbarı üzerine Orman Bölge Müdürlüğü ekipleri sevk edildi. Rüzgarın etkisiyle yangın kısa sürede geniş bir alana yayıldı. Alevlerin tehdit ettiği bir çiftlikte bulunan küçükbaş hayvanlar ve 2 kişi tahliye edildi. Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı ekipler, yangını kontrol altına almak için çalışmalarını sürdürüyor.
UŞAK”TA ÇIKAN YANGINLAR KONTROL ALTINDA
Uşak Valisi Naci Aktaş, Manisa”nın Sarıgöl ilçesinde başlayıp Uşak”ın Eşme ilçesine yayılan yangın bölgesine giderek incelemelerde bulundu. Aktaş, yangınlarla ilgili Eşme Kaymakamı Mustafa Görmüş ve İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Fahri Semiz”den bilgi aldı.
Vali Aktaş, Eşme”deki incelemelerin ardından Banaz ilçesine bağlı Kızılhisar köyü yakınlarındaki yangına geçti. Burada Denizli Orman Bölge Müdürü Ahmet Köle”den bilgi aldıktan sonra gazetecilere açıklama yapan Vali Aktaş, “Bugün ilimizde eş zamanlı olarak maalesef 3 orman yangını çıktı. Üçü de aynı anda eş zamanlı çıktı. Hemen çıktığı andan itibaren, Denizli Orman Bölge Müdürlüğü”müzün koordinesinde havadan ve karadan ekiplerimiz müdahalesini yaptı. Hava kararana kadar gün boyu havadan müdahale devam etti ve devamında hava karardıktan sonrada karadan tüm ekiplerimizin müdahalesi ile kontrol altına alındığını söyleyebiliriz. Yoğun bir şekilde soğutma çalışmalarımız devam etmektedir. Denizli Orman Bölge Müdürlüğü”müzün koordinesinde hem Uşak ve Banaz İşletme müdürlüklerimiz hem de civar illerimizden desteği ile yoğun bir mücadele verdi. Her birinin eline koluna sağlık. Tabii burada özellikle Eşme ilçemizde olan her iki yangında yerleşim yerlerine yakındı. Kısmen bazı mahallerimiz tedbir amaçlı boşaltıldı. Ama şükür olsun ki mahallelere, arkadaşlarımızın can siper müdahalesi ile girmeden durduruldu. Tabii hem burada hem de diğer 2 bölgede arkadaşlarımızın mücadelesi sabaha kadar devam ediyor. Ama özellikle ve öncelikle o arkadaşlarımızın mücadelesinin yanında, özellikle yarın ve önümüzdeki birkaç gün için beklenen meteorolojik yüksek sıcak verisinden dolayı bizlerin de tüm vatandaşlarımız olarak mücadele etmemiz gerekiyor. Alacak olduğumuz tedbirle yangını çıkmadan önlememiz gerekiyor. Özellikle Sayın Bakanımızın son dönemde vurguladığı gibi, söndürmekle değil çıkarmamakla övünmeliyiz. Bu anlamda da tüm vatandaşlarımızın bu yönde tedbir alarak ekiplerimize destek olmalarına önemle rica ediyoruz. Üç yangınımızın üçü de kontrol altındadır diyebiliriz. Ama yoğun bir şekilde hem tedbir hem de soğutma çalışması devam etmektedir” dedi.
YANGININ ÇIKIŞ SEBEBİ İLE İLGİLİ 3 GÖZALTI:
Öte yandan, Vali Naci Aktaş yangının çıkış sebebi ile ilgili bilgiler verdi. Vali Aktaş, konuya ilişkin şunları söyledi:
“Yangının çıkış sebepleriyle ilgili jandarma gerekli tahkikatını yaptı. Şu an bulunduğumuz yangının sebebi, maalesef biçerdöver kaynaklı. Eşme”de ikinci yangının çıkış sebebi ise oradaki çoban ateşinden kaynaklı. İlimiz genelinde zaten biçerdöver saatlerinde belli bir düzenleme getirdik. Ama duyurularımıza rağmen, yine de bunun önüne geçebilmiş değiliz. Bununla ilgili de şu an 3 kişi hem Banaz Cumhuriyet Başsavcılığı”mız hem de Eşme Cumhuriyet Başsavcılığı”mızca yürüttüğü tahkikat sonunca 3 kişi gözaltında ve adli işlemleri de devam etmektedir.”
Source:
İklim Kanunu Resmi Gazete”de yayımlanarak yürürlüğe girdi
İklim Kanunu Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu kapsamda insan hakları ve çevre hukukunun ana ilkelerini de içinde barındıran temel ilkelere, iklim değişikliğiyle beraber ortaya çıkan “İklim adaleti”, “Adil geçiş”, “Birincil piyasa”, “Emisyon Ticaret Sistemi”, “Gönüllü karbon piyasaları” ilkeleri ekleniyor. Ayrıca iklim değişikliği ile mücadelede eşitlik, iklim adaleti, katılım, sürdürülebilirlik, şeffaflık ve ilerleme yaklaşımları baz alınacak. Kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra gerçek ve tüzel kişiler, kamu yararını gözeterek hareket ederek alınacak tedbirleri süresinde uygulamakla yükümlü olacak. Türkiye”nin net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda kalkınma ile özel koşullara göre tedbirler de ele alınacak. İklim değişikliğine uyum ve sera gazı emisyon azaltımı ile ilgili faaliyetleri İklim Değişikliği Bakanlığı izleyecek.
Başkanlık ilgili alanda faaliyet içerisinde olan kurumların faaliyetlerini, standartlarını belirleyecek, koordinasyonu sağlamakla da yetkilendirilecek. Başkanlığa verilen bir diğer göreve göre ise “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu”na uyma koşuluyla kurumlardan bilgi, belge ve verileri talep edebilecek. Taleplerin istenilen süre içerisinde ücretsiz bir şekilde paylaşılması zorunlu kılınacak. Başkanlık, Ulusal Coğrafi Bilgi Platformunu kullanarak verileri temin edebilecek ve elde edilen verileri kamu kurum ve kuruluşları ile paylaşabilecek.
DÜZENLEMELER YAPILABİLECEK
Kanuna göre; Türkiye”nin net emisyon hedefine ulaşılabilmesi için kamu kurum ve kuruluşların mevcut görev ve sorumlulukları gözden geçirilecek. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ise net emisyon hedefine ulaşılması için düzenlemeler yapabilecek. Kamu kurum ve kuruluşları da orta ve uzun dönemli hedeflerini içeren planlamaları yaparken sera gazı emisyonlarının azaltım faaliyetlerini dikkate alacak.
Kuruluşlar, net sıfır emisyon hedefi ve döngüsel ekonomi yaklaşımı ile uyumlu olacak şekilde Ulusal Katkı Beyanında yer alan sektörlerde uygulanmak üzere, enerji, su ve hammadde verimliliği, kirliliğin kaynağında önlenmesi, yenilenebilir enerji kullanımının artırılması, karbon ayak izinin azaltılması gibi azaltım önlemlerinin alınması, bu önlemlerin adil geçiş gereklilikleri gözetilerek uygulanması ile sıfır atık sisteminin kurulması, uygulanması ve izlenmesiyle yükümlü olacak. Net sıfır emisyon hedefinin sağlanmasına yönelik emisyonların dengelenmesi için orman, tarım, mera ve sulak alanlarda karbon yutağı kayıplarını engellemek üzere ilgili kurum ve kuruluşlarca tedbirler alınacak.
Kamu kurum ve kuruluşları tarım sektörünün sürdürülebilirliği için iklim değişikliğine dirençli ürün deseni ile gıda güvenliğinin sağlanması doğrultusunda; doğal kaynakların, ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin koruma kullanma dengesinin gözetilmesi ile tarım sektöründe ekosistem temelli uyum yaklaşımına uygun iklim değişikliğine dirençli uygulamalar yaygınlaştırılacak. İklim değişikliğine bağlı afetlerin neden olduğu kayıp ve zararların azaltılması amacıyla risk değerlendirme, izleme, bilgilendirme ve erken uyarı sistemleri bütünleşik afet yönetimi esas alınarak geliştirilecek.
KOORDİNASYON KURULU KURULACAK
Kanunla birlikte iklim değişikliği strateji ve eylem planları, sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi amacıyla İklim Değişikliği Başkanlığı koordinasyonunda, ilgili kurum ve kuruluşların iş birliği ile dönemsel olarak ulusal ölçekte hazırlanacak, uygulanacak, izlenecek, değerlendirilecek ve gerektiğinde ulusal veya bölgesel ölçekte güncellenecek. İlin şartlarına uygun olarak strateji, eylem ve uygulama alanlarını belirlemek ve bunların uygulanmasını sağlamak üzere her ilde vali başkanlığında, ilgili kurum ve kuruluşların varsa il veya bölge teşkilat temsilcileri ile yerel yönetimlerin temsilcilerinden oluşan İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu kurulacak.
Kurulun sekretaryasını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı taşra teşkilatı yürütecek, kurulun çalışma usul ve esasları bakanlıkça belirlenecek. Yerel iklim değişikliği eylem planları, sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum amacıyla adil geçiş gereklilikleri gözetilerek her ilin bütüncül bir planı olacak şekilde vali koordinasyonunda, büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi tarafından birlikte, ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla hazırlanacak veya hazırlatılacak ve karara bağlanmak üzere İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kuruluna sunulacak.
Kanun teklifinde belirtilen mevzuata ve planlama araçlarına ilişkin hazırlama ve uyarlama yükümlülükleri ilgili kurum ve kuruluşlarca en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar yerine getirilecek. Cumhurbaşkanı, bu süreyi bir yıla kadar uzatmaya yetkili olacak. Yerel iklim değişikliği eylem planları, en geç 31 Aralık 2027 tarihine kadar hazırlanacak. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, bu süreyi, bir yıla kadar uzatmaya yetkili olacak.
TÜRKİYE YEŞİL TAKSONOMİSİ KURULUYOR
Döngüsel ekonomi ve sıfır atık uygulamaları Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından desteklenmesini içeren kanuna göre Türkiye Yeşil Taksonomisi kurulacak. Öte taraftan Karbon Piyasası Kurulu oluşturulacak. Kurul; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yer alacak.
Ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkan Yardımcısı, Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu Başkanı ve İklim Değişikliği Başkanı yer alacak. Kurul”a, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başkanlık edecek. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamında ahsisat yükümlülüklerinin bir bölümünün eşdeğer miktarda karbon kredisi ile karşılanması amacıyla denkleştirme yapılmasına izin verilebilecek. ETS ve gönüllü taahhütler kapsamında yapılacak denkleştirme işlemlerinde kullanılmak üzere, sera gazı emisyonlarının azaltımı veya giderim faaliyetleri ile yutak alanların artırılmasına yönelik faaliyetler aracılığıyla karbon kredisi üreten ulusal bir karbon kredilendirme ve denkleştirme sisteminin esasları İklim Değişikliği Başkanlığınca belirlenecek.
ETS KAPSAMINDA OLAN İŞLETMELERE CEZALAR 2 KAT UYGULANACAK
Kanunla idari yaptırımlar da ele alınıyor. Bu kapsamda sera gazı emisyonlarının takibine ilişkin yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak, doğrulanmış sera gazı emisyonu raporunu süresi içerisinde sunmayanlara, 500 bin Türk Lirasından 5 milyon Türk Lirasına kadar idari para cezası verilecek. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar, tesislerin kurulu kapasitesine göre ihtiyatlı olarak hesaplanan yıllık emisyonu göz önünde bulundurularak yönetmelikle belirlenecek. ETS kapsamında olan işletmelere bu cezalar 2 kat uygulanacak. Florlu sera gazlarına ilişkin usul ve esaslara, yasaklara veya sınırlamalara aykırı olarak, florlu sera gazlarını kullanan, ticaretini yapan ve piyasaya arz edenlere 2,5 milyon Türk Lirası idari para cezası verilecek ve 3 aydan 6 aya kadar Hidroflorokarbon Kontrol Belgesi verilmeyecek. Bildirim ve raporları veri tabanına süresi içerisinde girmeyen ya da verileri güncellemeyenlere 120 bin Türk Lirası idari para cezası verilecek.
Source:
Avrupa”da sıcak hava dalgası can kaybını 3″e katladı
Imperial College London ve London School of Hygiene & Tropical Medicine (Londra Hijyen ve Tropikal Tıp Okulu) öncülüğünde hazırlanan analizde, iklim değişikliğinin Avrupa”da son günlerde yaşanan aşırı sıcak hava dalgalarının can kaybına etkisi incelendi.Buna göre, 23 Haziran-2 Temmuz arasında Milan, Barselona, Paris, Londra, Roma, Madrid, Atina, Budapeşte, Zagreb, Frankfurt, Lizbon ve Sassari (İtalya) olmak üzere 12 Avrupa şehrinde yaşanan aşırı sıcaklıklar, küresel ısınma nedeniyle mevsim normallerinin 1 ila 4 derece üzerinde gerçekleşti.Sıcaklığa bağlı 2 bin 300 ölümBu dönemde, sıcaklığa bağlı 2 bin 300 ölümün yaklaşık 1500″ü, iklim değişikliğinin yol açtığı yüksek sıcaklıklar nedeniyle yaşandı. Böylece, iklim değişikliğinin tetiklediği aşırı sıcaklar can kaybının üç kat artmasına neden oldu.Yaşlılar sıcaklıklardan en fazla etkilenen grup olurken, iklim değişikliğine bağlı ölümlerin yüzde 88″ini 65 yaş ve üstü kişiler oluşturdu.20-64 yaş arasında en az 183 can kaybıÖte yandan, 20-64 yaş arasında sıcaklık nedeniyle en az 183 can kaybı yaşandığı tespit edildi.Bu şehirler arasında söz konusu dönemde iklim değişikliği kaynaklı can kaybının en yüksek olduğu yer Milan oldu. Bunu Barselona, Paris ve Londra izledi.”2-3 derecelik fark, yaşamla ölüm arasındaki çizgi olabiliyor”Imperial College London Çevre Politikaları Merkezi Araştırmacısı Ben Clarke, sıcak hava dalgalarının yangın veya fırtınalar gibi yıkıcı izler bırakmadığını ancak etkilerinin “sessizce yıkıcı” olduğunu belirterek, “Sıcaklıklarda sadece 2-3 derecelik bir fark, binlerce kişi için yaşamla ölüm arasındaki çizgi olabiliyor. Küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi dönemin 1,3 derece üzerine çıktığı günümüzde bile bu noktadayız. Bu sıcaklık artışı yüzyıl sonunda 3 dereceyi bulabilir.” ifadelerini kullandı.Londra Imperial College Grantham Enstitüsü İklim Değişikliği ve Çevre Bölümü İklim Bilimi Kıdemli Öğretim Görevlisi Friederike Otto da daha fazla petrol, kömür ve gaz yakmanın daha fazla can kaybına yol açacağına dikkati çekerek, şunları kaydetti:”Avrupa”daki sıcak hava dalgalarının daha da ölümcül hale gelmesini önlemenin tek yolu, fosil yakıtları kullanmayı bırakmak. Yenilenebilir enerjiye geçmek, aşırı sıcaklara dayanıklı şehirler inşa etmek ve en yoksul, en savunmasız insanları korumak, her yıl binlerce hayat kurtarabilir.”
Source: Dünya Gazetesi
Bugün sadece sıcak değil: Hayatımızın en kısa günü
Bilim insanlarına göre dünyanın dönüş hızı, son yıllarda gözle görülür şekilde artmaya başladı. 9 Temmuz”un (bugün) da dahil olduğu üç günün, standart günlere göre 1.3 ila 1.5 milisaniye daha kısa olacağı açıklandı. Bu durum, gezegenin dönüş süresindeki şaşırtıcı hızlanmanın bir sonucu.
Normalde dünya kendi etrafında 24 saatte (yani tam olarak 86.400 saniyede) döner. Ancak bu döngü zaman zaman küçük sapmalarla değişebiliyor. Özellikle son yıllarda kaydedilen hız artışı, bilim dünyasında ilgiyle takip ediliyor.
BİLİM İNSANLARI NEDENİNİ ARAŞTIRIYOR
İlk olarak 2020″de atom saatleriyle yapılan ölçümler, dünyanın dönüş süresinin kısaldığını gösterdi. Geçen yıl 5 Temmuz günü dönüş süresi 1.66 milisaniye daha kısa sürdü.
Ancak gezegenimizin neden hızlandığı kesin olarak bilinmiyor. Ancak atmosferdeki değişimler, buzulların erimesi, yerçekimsel etkiler, yer çekirdeğindeki hareketler ve manyetik alanın zayıflaması gibi pek çok faktörün birlikte etkili olabileceği düşünülüyor.
Örneğin; dünyanın çekirdeğinde bulunan eriyik metalin hareketi, gezegenin şekil ve denge yapısını etkileyerek dönüş hızında küçük ama ölçülebilir değişikliklere yol açabiliyor.
Ayrıca iklim değişikliği de bu süreçte rol oynayabilir. Yaz aylarında Kuzey Yarımküre”de ağaçların yapraklanması gibi kitlesel hareketlerin bile gezegenin dönme eksenine olan uzaklığı değiştirdiği ve bu durumun mikrosaniyelik etkiler doğurabileceği ifade ediliyor.
NEGATİF “ARTIK SANİYE” EKLENEBİLİR
Dünyanın dönüş hızı yavaşladığında zamanla uyum sağlamak için “artık saniye” ekleniyor. Ancak eğer hızlanma devam ederse, tarihte ilk kez “negatif artık saniye” eklenmesi gerekebilir. Bu, bir saniyenin zaman sisteminden çıkarılması anlamına geliyor ve bugüne dek hiç yapılmadı.
Source: Sonuç Sürmeli
Akdeniz”de 1980″lerden bu yana artış oldu! Zehirli balıklar geliyor
Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Mavruk, Akdeniz’de deniz suyunun 1.5 santigrat derece arttığını bu nedenle canlı göçleri olduğunu belirterek, Eskiden balıkçılığımızın çok önemli türlerinden olan “Berlam” bu bölgelerde çok sık karşılaşılmayan türler arasında yer alıyor. Bunların yerine ise Gargur, Balon Balığı veya Aslan Balığı gibi dokularında zehir barındıran, ekonomik değeri olmayan türler geliyor dedi.Prof. Dr. Mavruk, deniz suyu sıcaklığında son dönemlerde ciddi bir artış olduğunu belirterek, Bu artış, küresel ısınmayla birlikte süre gelen bir artış. Son 10 yılda Doğu Akdeniz üzerinde ısınmanın şiddetlendiğini söyleyebiliriz. 1980″lerden bu yana sıcaklıklar Akdeniz için her 10 yılda 0.4 santigrat artış gösterdiği mevcut. Ancak sıcaklık artışı daha yakın zamanlarda 0.9 ile 1.5 santigrat derece artışa ulaştı. Her mevsim artık daha sıcak ama kışlar daha da sıcak. Yaz mevsimleri daha uzun sürüyor diye konuştu. DENİZLER KIŞIN DAHA ÇOK ISINIYOR Deniz suyundaki ısınmasının, küresel ısınmayla paralel devam ettiğinin altını çizen Mavruk şöyle devam etti:Buda atmosferdeki sera gazı artışlarıyla paralel bir durum. Gelişen sanayiyle birlikte artan karbon salımları, atmosferde sera etkisi oluşturuyor ve deniz suyu ısınıyor. Deniz suyunun ısınması son derece önemli. Isınma kış mevsiminde gerçekleşiyor. Yaz mevsiminde de son derece etkili ama kış mevsiminde bu sene 18-19 santigrat derecelere ulaştı. Beklediğimiz en yüksek sıcaklık 16-17 santigrat dereceydi ama onu aştı. En düşük ise 13 santigrat derece beklerken 14,5-15 santigrat dereceleri zor gördük.CANLILAR GÖÇÜYORBu ısınmanın, denizdeki canlıların bütün yaşamlarını etkilediğini anlatan Mavruk, Denizde gerçekleşen bütün süreçlerde deniz suyu sıcaklığıyla entegre. Bizim bölgemizdeki canlılar sıcak suyu seven, ılıman türde canlılar. Ancak suların ısınmasıyla Akdeniz”in güney bölgelerinde veya bizim bulunduğumuz Doğu Akdeniz gibi alanlarda barınma alanı bulamıyorlar. Bizim bölgemizdeki canlılar başka bölgelere göç ediyor. Akdeniz”in yerli türleri artık göç ediyor. Bunların bıraktığı alanlar ise Süveyş Kanalı yoluyla sıcak suları seven canlılarla doluyor. Eskiden balıkçılığımızın çok önemli türlerinden olan “Berlam” bu bölgelerde çok sık karşılaşılmayan türler arasında yer alıyor. Bunların yerine ise Gargur, Balon Balığı veya Aslan Balığı gibi dokularında zehir barındıran, ekonomik değeri olmayan türler geliyor dedi.Mavruk, bunun önüne geçmek için bazı makro politikalar geliştirmek gerektiğini, uluslararası toplumun aksiyon alıp küresel ısınmayı mümkün olduğundan daha hızlı kontrol altına alması gerektiğini sözlerine ekledi.
Source: Hurriyet.com.tr
Balıkesir”deki orman yangını 2″nci gününde
Sındırgı ilçesi kırsal Kürendere Mahallesi yakınlarındaki ormanda, dün saat 16.30 sıralarında yangın çıktı. Yükselen dumanı fark eden mahalleli, durumu itfaiye ve orman ekiplerine bildirdi.Yangına ilk müdahale Sındırgı Orman İşletme Müdürlüğü ekipleri tarafından yapıldı. İhbarla bölgeye 3 helikopter, 3 uçak, 15 arazöz sevk edildi.Havanın kararmasının ardından müdahale, 17 arazöz, 10 ilk müdahale aracı, 7 su ikmal aracı, 9 iş makinesi ve 110 personelle karadan devam etti.Kara ekiplerinin çalışması gece boyu sürerken, günün aydınlanmasıyla birlikte havadan müdahale yeniden başladı.
Source: Hurriyet.com.tr
Tarlasız traktörsüz 40 günde 10 ton hasat topluyor: Siparişlere yetişemiyor
Muğla”da yaşayan Ömer Çelik, Kocaeli”nde aldığı 5 dönümlük arazisinde topraksız bir şekilde yeşillik üretmeye başladı. Çevre dostu bu yöntem sayesinde hem ekonomik rahatlık sağlıyor hem sofraları süslüyor.
TURİZİMDEN TARIMA GEÇTİ
Göcek”te lüks yatlarda çalışan Ömer Çelik, işi değiştirip rotasını topraksız tarıma çevirdi. Bunun için önce Kocaeli”nde 5 dönümlük arazi kiraladı ve serasında toprak kullanmadan ayda 10 ton yeşillik üretmeye başladı.
AYDA 10 TON HASAT TOPLUYOR
Kiraladığı arazide topraksız olarak kıvırcık, lolorosso, yeşil gül, kırmızı gül, kırmızı endivyen cinsi marullar yetiştiriyor. Bunun yanı sıra fesleğen, nane ve kuzu kulağı yetiştiriyor. Ayda 10 ton hasat toplayan Çelik, bu ürünleri İstanbul”da bulunan restoran ve otellere satıyor.
40 GÜNDE ÜRÜN TOPLUYOR
40 günde ürünlerini toplayan Çelik, 9 çeşit yeşillik ürettiğini belirterek daha üretimi artıracaklarını söyledi. 68 bin ürünün ekili olduğunu aktaran Çelik, “Gün içerisinde yaklaşık 400 kiloya kadar hasat yapıyoruz. Yıl içinde 10 kez hasat gerçekleştiriyoruz.” dedi.
İSTANBUL”UN İHTİYACINI KARŞILIYOR
Bu tür topraksız seraların İstanbul”da sebze ihtiyacının yüzde 3″ünü karşıladığını ifade eden Çelik, “Burası 5 dönüm, topraklı tarım yaparsak bize 50 dönüm yer lazım yani 10 katı yer lazım ki bu kadar ürün alabilelim senede. Topraklı tarıma nazaran yüzde 90 oranında daha az su harcıyoruz. İlaç kullanmıyoruz.” diye konuştu.
Hasat yaptıkları gün malı teslim ettiklerini de ifade eden Çelik, bu işte sürekli olduğunu, kurduğu seranın İstanbul”a yakın olduğunu bundan dolayı memnun olduklarını da ekledi.
KIŞIN ISITMA SİSTEMİYLE ÜRETİM YAPIYOR
Bu işin revaçta olduğunu ve güzel yere gideceğini söyleyen Çelik, “Topraktan avantajımız var. Sudan dolayı çok büyük avantajımız var. Onun için herkesin yavaş yavaş bu işe dönmesi lazım.” ifadelerini kullandı.
Çelik, kışın ise ısıtma sistemi sayesinde serada üretim yapacaklarını ekledi.
Source:
Akdeniz”e canlı göçü: Zehirli türler akın ediyor!
Küresel ısınma denizleri de vurdu. Akdeniz’de deniz suyu sıcaklığı özellikle kış aylarında bir hayli artış gösterdi. Bu da denizde yaşayan canlı çeşitliliğini etkiledi. Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mavruk bu konuda yaptığı açıklamada, deniz suyu sıcaklığında son dönemlerde ciddi bir artış olduğunu belirterek, “Bu artış, küresel ısınmayla birlikte süre gelen bir artış. Son 10 yılda Doğu Akdeniz üzerinde ısınmanın şiddetlendiğini söyleyebiliriz. 1980″lerden bu yana sıcaklıklar Akdeniz için her 10 yılda 0.4 santigrat artış gösterdiği mevcut. Ancak sıcaklık artışı daha yakın zamanlarda 0.9 ile 1.5 santigrat derece artışa ulaştı. Her mevsim artık daha sıcak ama kışlar daha da sıcak. Yaz mevsimleri daha uzun sürüyor” diye konuştu.
“DENİZLER KIŞIN DAHA ÇOK ISINIYOR”
Deniz suyundaki ısınmasının, küresel ısınmayla paralel devam ettiğinin altını çizen Mavruk şöyle devam etti:
“Buda atmosferdeki sera gazı artışlarıyla paralel bir durum. Gelişen sanayiyle birlikte artan karbon salımları, atmosferde sera etkisi oluşturuyor ve deniz suyu ısınıyor. Deniz suyunun ısınması son derece önemli. Isınma kış mevsiminde gerçekleşiyor. Yaz mevsiminde de son derece etkili ama kış mevsiminde bu sene 18-19 santigrat derecelere ulaştı. Beklediğimiz en yüksek sıcaklık 16-17 santigrat dereceydi ama onu aştı. En düşük ise 13 santigrat derece beklerken 14,5-15 santigrat dereceleri zor gördük.”
“CANLILAR GÖÇÜYOR”
Bu ısınmanın, denizdeki canlıların bütün yaşamlarını etkilediğini anlatan Mavruk, “Denizde gerçekleşen bütün süreçlerde deniz suyu sıcaklığıyla entegre. Bizim bölgemizdeki canlılar sıcak suyu seven, ılıman türde canlılar. Ancak suların ısınmasıyla Akdeniz”in güney bölgelerinde veya bizim bulunduğumuz Doğu Akdeniz gibi alanlarda barınma alanı bulamıyorlar. Bizim bölgemizdeki canlılar başka bölgelere göç ediyor. Akdeniz”in yerli türleri artık göç ediyor. Bunların bıraktığı alanlar ise Süveyş Kanalı yoluyla sıcak suları seven canlılarla doluyor. Eskiden balıkçılığımızın çok önemli türlerinden olan “Berlam” bu bölgelerde çok sık karşılaşılmayan türler arasında yer alıyor. Bunların yerine ise Gargur, Balon Balığı veya Aslan Balığı gibi dokularında zehir barındıran, ekonomik değeri olmayan türler geliyor” dedi.
Mavruk, bunun önüne geçmek için bazı makro politikalar geliştirmek gerektiğini, uluslararası toplumun aksiyon alıp küresel ısınmayı mümkün olduğundan daha hızlı kontrol altına alması gerektiğini sözlerine ekledi.
Source:
İSKİ baraj doluluk oranı belli oldu
İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ), 9 Temmuz 2025 tarihinde barajlardaki güncel su seviyeleri belli oldu. Yaz mevsiminin gelmesiyle barajlardaki son durum ise merak konusu oldu. Peki, İSKİ Baraj doluluk oranı yüzde kaç oldu? İşte,9 Temmuz İstanbul baraj doluluk oranıİSTANBUL DA BARAJ DOLULUK ORANI YÜZDE KAÇ? İSKİ nin paylaştığı İstanbul barajları doluluk oranı yüzde 62,56 oldu. Ömerli Barajı yüzde 68,06 Darlık Barajı yüzde 70,56 Elmalı Barajı yüzde 78,04 Terkos Barajı yüzde 66,19 Alibey Barajı yüzde 45,81 Büyükçekmece Barajı yüzde 58,65 Sazlıdere Barajı yüzde 49,95 Istrancalar Barajı yüzde 26,88 Kazandere Barajı yüzde 58,62 Pabuçdere Barajı yüzde 59,55
Source: Habertürk