Vahşi bir dünya
Vazgeçilmez dört elementten biri olan havayı yine paramparça ediyor bombalar, füzeler… Doğal yerinden koparılıp insanın elinde oyuncak olmuş ateş, gecenin karanlığını kızıla boyuyor. Artık dizginlenemez bir hal almış İsrail devletinin İran’a saldırısıyla başlayan korkunç savaş ekranlardan felaket görüntüleri halinde akıyor evlerin içine. Ama yaşandığı yerlerde görüntüler değil, söz konusu olan, yıkılmış binalar, göğe yükselen alevler, ölen insanlar… Ne kadar vahşi bir dünyada yaşıyoruz ve ne zaman artık bundan daha beteri olmaz desek, vahşetin dozu biraz daha artıyor. YURTTA SULH, CİHANDA SULH Dünyanın savaşları değil, barışı önemseyen devlet adamlarına çok ihtiyacı var. “Yurtta sulh, cihanda sulh” asla boşuna söylenmiş bir söz değil, ömrü kanlı savaş meydanlarında geçmiş bir askeri dehanın “savaşın aslında bir cinayet olduğunu” ta içinden bilmesinden, ekranlarda göre göre bir süre sonra kanıksamaya başlanan trajediyi bizzat yaşamış olmasından, yüreğinde hissetmesinden kaynaklanan, son derece içten, son derece hakiki bir parola. Savaşın korkunçluğunu gördükçe daha iyi anlıyor bunu insan. Bu sözün sahibi olan Mustafa Kemal Atatürk’ün öngörüsü ve boğazların statüsünü değiştiren Montrö Antlaşması Türkiye’nin kanlı II. Dünya Savaşı’nın dışında kalabilmesinde önemli bir etken olmuştu. Ortadoğu’da etrafımızdaki kanlı ateş çemberi giderek daralırken aynı öngörü gösterilebilecek mi, bilmiyorum. Bunun başarılabilmesi için, ufku giderek belirsizleşen bu fırtınalı denizde önce gemisini düşünecek, önce onu sağlama alacak kaptanlara ihtiyaç var. Oysa bizim gemimizde hiç huzur yok, bütünleşme yok, gemi içinden parçalanmış gibi. Etrafımızda çepeçevre savaş tamtamları gümbürderken akla yatkın olan davranış ülke içinde yumuşamayı ve normalleşmeyi sağlamak değil midir? Maalesef bizde böyle olmuyor. İçeride de bir savaş yaşanıyor sanki. Seçilmiş belediye başkanları tutuklanıyor, tutuklama dalgaları birbirini izliyor, bütünleşmeye çalışmak yerine giderek parçalanıyoruz. OYA TEKİN Bugün size söz konusu dalgalardan birinde, tutuklanan bir kadın belediye başkanından söz edeceğim. Bu erkek egemen gri dünyada kadınlar genellikle geride kalır, geride bırakılır. Ne ilginç, tutuklandıklarında bile eşitlik sağlanmıyor. Onlardan daha az söz ediliyor. Oysa Seyhan Belediye Başkanı Oya Tekin birikimiyle, mücadelesiyle, bir kadın hukukçu olarak onurlu ve dik duruşuyla mutlaka konuşulması gereken bir isim. Ben Oya Tekin ve onunla birlikte tutuklanan hukukçu eşi Celal Tekin ile 2022’de Adana Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu’nda Yılmaz Güney’in “Boynu Bükük Öldüler” adlı oyununu sahneye koyarken tanıştım. O sırada CHP’nin Adana kadın kolları başkanıydı. Provaların yürüdüğü ama prodüksiyon sürecinin tıkandığı, benim de çokça bunaldığım, deyim yerindeyse içimin karardığı bir gün, sevgili dostum Fırat Demirağ ile birlikte Oya Tekin’in evine davet edildim ve içim aydınlandı. Çünkü sevgili Oya Tekin ve kendisi gibi serbest avukatlık yapan eşi Celal Tekin sayesinde kendimi sanatçıya dost, kültüre dost, aydınlık insanların içinde buldum. Sonra da elimden geldiğince izlemeye çalıştım Oya Tekin’i. Çünkü kendi deneyimimden de yola çıkarak, bu ülkede üretken kadınların hangi zorluklardan geçe geçe, nasıl tırnaklarıyla kazıya kazıya ilerlediklerini biliyorum. Daha sonra milletvekili aday adayı oldu, çok istedim onun gibi bir kadın milletvekilinin Meclis’e girmesini ama olmadı. 1991’den beri serbest avukatlık yapan, Adana’da özellikle kadın hakları ve çevre sorunları konusundaki hemen her örgütlenmenin ilk saat işçisi olmuş Oya Tekin daha sonra Seyhan Belediye başkanı seçildi. Seyhan ve Adana adına çok sevindim bunu duyunca. Çünkü çevreye dost, sanata dost, kültüre dost, insan ve kadın hakları konusunda son derece birikimli bir hukukçu kadın başkanla her kentimizin çok şey kazanacağını biliyorum. Giderek uygarlıktan uzaklaşan bir dünyada, “yurtta sulh cihanda sulh” ilkesine bir an önce dönmesi gereken Türkiye’nin Oya Tekin gibi kadın siyasetçilere hapishanede değil, görevlerinin başında ihtiyacı var. Oya ve Celal Tekin çiftinin tüm diğer tutuklu belediye başkanları, bürokratlar ve iş insanlarıyla birlikte bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını diliyorum. Tutuklama bir cezalandırma aracı değildir, olmamalıdır.
Source: Ayşe Emel Mesci
Türkiye ve dünya gündemi
1- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi”nde Kabine Toplantısı”na başkanlık edecek.
(Ankara/15.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)
2- TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, TBMM Başkanlık Divanı üyeleri ile Anıtkabir”e ziyarette bulunacak.
(Ankara/11.30) (Fotoğraflı-Görüntülü)
3- CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Ekrem İmamoğlu”nun duruşmasını izleyecek, İmamoğlu”nu tutuklu bulunduğu Marmara Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu”nda ziyaret edecek.
(İstanbul/10.00-11.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)
EKONOMİ FİNANS
1- Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Entegre Orman Yangını Yönetimi için Uluslararası İşbirliğinin Geliştirilmesi Çalıştayı”na iştirak edecek.
(Ankara/09.30) (Fotoğraflı-Görüntülü)
2- Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Venezuela Ticaret Fuarı Açılışı”na ve Türkiye-Venezuela Ticaret Forumu”na katılacak.
(İstanbul/10.30-14.30) (Fotoğraflı-Görüntülü)
3- Türkiye İstatistik Kurumu, nisan ayı ücretli çalışan istatistiklerini, ticaret satış hacim ve ciro endekslerini açıklayacak.
(Ankara/10.00)
4- Hazine ve Maliye Bakanlığı, sabit kuponlu devlet tahvilinin yeniden ihracını ve TÜFE”ye endeksli devlet tahvilinin ilk ihracını gerçekleştirecek.
5- Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, nisan ayına ilişkin ödemeler dengesi istatistikleri ile haziran ayına ilişkin piyasa katılımcıları anketini açıklayacak.
(İstanbul/10.00)
DÜNYA DİPLOMASİ
1- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Arnavutluk”ta düzenlenecek Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne katılacak.
(Tiran) (Fotoğraflı-Görüntülü)
2- İsrail”in İran”a başlattığı saldırıların ardından İran’ın misillemesiyle şiddetlenen çatışmalar takip ediliyor.
(Kudüs/Tahran) (Fotoğraflı-Görüntülü)
3- İsrail”in ateşkesi bozarak kalıcı işgal hedefiyle Gazze Şeridi”ne düzenlediği şiddetli saldırıların yansımaları ve yardımların girişini engellemesi sonucu yaşanan insani krize ilişkin gelişmeler takip ediliyor.
(Gazze/Kudüs) (Fotoğraflı-Görüntülü)
KÜLTÜR SANAT
1- Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Resim ve Heykel Müzesi”nde Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğünün 90. Yıl Dönümü Programı”na katılacak.
(Ankara/10.30) (Fotoğraflı-Görüntülü)
1- Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu Başkanı Eren Üçlertoprağı, İstanbul Park Pisti”nde basın toplantısı düzenleyecek.
(İstanbul/11.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)
Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.
Source:
“Sensiz olmuyor babam”
Ferdi Tayfur, 2 Ocak’ta karaciğer ve böbrek yetmezliği nedeniyle Antalya da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmişti. Ferdi Tayfur un oğlu Taha Turanbayburt, Babalar Günü nde duygusal bir paylaşımda bulundu. Eline gitarı alan Taha Turanbayburt, merhum sanatçı İlhan Şeşen in Sensiz Olmaz adlı şarkısını çalıp söyledi. SENSİZ OLMUYOR BABAM Babasının acısıyla sarsılan Taha Turanbayburt, o anları Sensiz olmuyor babam notuyla yayımladı. Taha Turanbayburt, ardından henüz küçük bir çocukken babası ile çektirdiği fotoğrafı kalp emojisiyle yayımladı.
Source: Habertürk
Yuri Bardash
Net Worth
Biography of Yuri Bardash
The underground hip-hop group with the unpretentious name “Mushrooms” literally blew up the Russian-speaking segment of the Internet: the song “Melting Ice”, presented to the public in the spring of 2017, gained more than 41 million views on Youtube in a month – these are really record figures. The group is produced by a well-known person in the world of show business, the former producer of Quest Pistols Yuri Bardash, who is also a member of the Mushrooms group.
Childhood and youth
Yuri was born on February 23, 1983 in the city of Alchevsk, in the Luhansk region of Ukraine. In 2000, Yura became seriously interested in dancing in the style of breakdancing, and in the future young man, the successes he achieved in this matter came in handy. It is noteworthy that he was engaged in the local club “Search”, that is, “Quest” in English.
After leaving school, not wanting to follow the beaten path: to the army, then to the factory, Yuri decided to move from a provincial town to Kiev. In order not to be left without bread, Yura danced on the Maidan, where he earned about 30 hryvnia per performance – not bad money at that time.
As the producer admitted in an interview, in many ways his fate was decided by a chance acquaintance with the frontman of the Force dance group Nikita “Bumper” Goryuk, the future lead singer of the Quest Pistols group. A year after the move, he became responsible for the cast for the musical Equator. Around the same time, he met Konstantin Borovsky, a dancer in the Antishock group. Subsequently, young people created their own dance group, in which Anton Savlepov came to try out, whom Yuri himself once called the genius of breakdance. In this composition, the team presented the program “Chance”, which gained popularity throughout Ukraine.
Quest Pistols era
It all started with the fact that the dancers Nikita, Kostya and Anton – expressive and charismatic people – one day decided that it was time to move in a new direction. This task was hung on the shoulders of Yuri Bardash, who came up with the thought: “Why shouldn’t ballet become singers?”
No sooner said than done: in 2007, by common efforts, the guys found a talented girl who wrote their first lyrics and music, and began performing under the name Quest Pistols.
After the debut in the program “Chance” with the song “I’m tired”, which in the near future conquered all Ukrainian and Russian charts, the group rapidly gained popularity among pop music fans, and their first album “For You” received gold status. “I am a producer, a hunter for smart heads. One of my main tasks is to recognize talent and attract it to cooperation. I combine brilliant people in action, and they give out a brilliant product, ”Yura admitted.
The group was liked even by the People’s Artist of Ukraine Natalya Mogilevskaya, who invited Quest Pistols to the national music festival “Tavria Games”.
It is worth noting that Bardash is one of the founders of the Ukrainian label “Lace”, which shoots videos and promotes pop stars. The producer considers Kuzma Skryabin and Ivan Shapovalov to be his “mentors”, on whom you can safely navigate. Previously, he also worked with the Nerves group,
Yuri Bardash and “Mushrooms”
In one of the most popular groups of 2016-2017, Bardash is not only a producer: under the auspices of the Mushrooms project, the 33-year-old former dancer first appeared as a performer.
For the first time, Yura appeared in the video “Intro”, after the first minute of the video. Bardash chose the image of a cheeky shaven-headed guy in sunglasses, squatting. In addition to Yuri, the Mushrooms group includes Ukrainian rappers 4atty aka Tilla and Symptom NZHN.
Due to his extensive work experience, Bardash knows how to attract an audience: “Mushrooms” is hip-hop music with plain but sarcastic lyrics. The fans, who dubbed the group a mixture of “Krovostok” and the group “Khleb”, believe that the “Mushrooms” may well perform on some Golden Gramophone”, given the phenomenal popularity of their debut album “Mobile Home, Part 1″ and especially the tracks ” Bicycle” and “The ice is melting”.
Personal life of Yuri Bardash
There were rumors on the Internet that Yuri Bardash had an affair with Svetlana Loboda, but the artist himself admits that, on the contrary, he did not even have a friendly relationship with the Ukrainian singer, to put it mildly.
Yuri Bardash is married to Ukrainian pop singer Luna, Kristina Bardash (Gerasimov’s maiden name), who is released on his Kruzheva Music label. In 2012, the couple had a son, Gosha. According to Mushrooms fans, it is the artist’s son that can be seen in the Intro video.
Yuri Bardash now
Having released their first album in November 2016, “Mushrooms” and Yuri Bardash announced that the second album, “House on Wheels, Part 2”, would be released soon.
Source: Vealthy Milton
Malatya”da 800 yıllık hazine! Köylüler değerini fark etti, yetkililerden tek bir istekleri var
Arapgir”in Onar Mahallesi”nde bulunan ve bölge halkı tarafından ant ağaç olarak da bilinen Menengiç ağacının, hem tarihi hem de doğal değeriyle bölge turizmine katkı sunduğu ifade ediliyor. Tescil sürecinin başlatıldığı belirtilirken, ağacın korunarak gelecek kuşaklara aktarılması hedefleniyor.Onar Köyü Dernek Başkanı Mehmet Ali Tanrıvermiş, ağacın korunması için çeşitli girişimlerde bulunduklarını belirtti. Tanrıvermiş, Yetkililer tarafından yapılan incelemelerde ağacın büyük oranda işlevini yitirdiği tespit edildi.Ancak bu ağaç sadece bir bitki değil, aynı zamanda geçmişimizin tanığı. Bu nedenle ‘ant ağaç” olarak tescillenmesini istiyoruz diye konuştu
Source: Gazetevatan.com
Sosyete bu düğüne akın etti: Aslan Kemal Gülman ile Mariam Mekhdieva evlendi
İş insanı Kemal Gülman ve eski eşi Feryal Gülman”ın oğlu Aslan Kemal Gülman, Azerbaycanlı Mariam Mekhdieva ile önceki akşam Esma Sultan Yalısı”nda nikâh masasına oturdu.
Cemiyet hayatının önde gelen isimleri Gülman Ailesi”ni bu mutlu günlerinde yalnız bırakmadı.
300 davetlinin katıldığı bu özel günde duygu dolu anlar da yaşandı. 28 yaşındaki çiftin şahitliğini ise onları tanıştıran yakın dostları yaptı.
Feryal Gülman düğünün finalini, oğlu Aslan Kemal Gülman”la dans ederek yaptı.
Aslan Kemal Gülman ve Mariam Mekhdieva çiftinin Japonya”daki balayından sonra İstanbul”da yaşamaya devam edeceği öğrenildi.
ATİNA”DA TEKLİF ETMİŞTİ
Aslan Kemal, 2022″de Fransa St. Tropez”de aşk yaşamaya başladığı Azerbaycanlı Mariam Mekhdieva”ya Atina”da Eylül 2024″te evlenme teklifi etmişti
Source: Haber Merkezi
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Zeyrek”in kabri Babalar Günü’nde de ziyaret edildi
Elektrik akımına kapılarak yaşamını yitiren Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, Babalar Günü ve Manisaspor’un 60’ıncı kuruluş yıl dönümünde de unutulmadı. Manisalılar başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanından gelen ziyaretçiler, Ferdi Zeyrek’in Çatal Mezarlığı’ndaki kabrini ziyaret ediyor. Ziyaretçiler, Zeyrek”in mezarı başında dualar ederek, sevgi ve özlemlerini dile getirdi. Manisaspor taraftarları ve kulüp yönetimi de Manisaspor’un 60’ıncı kuruluş yıl dönümü nedeniyle Manolya Meydanı’nda bir araya gelerek, Çatal Mezarlığı’na yürüdü. Başkan Ferdi Zeyrek”in kabrinde dua eden taraftarlar, hem Babalar Günü’nü hem de kulübün yıl dönümünü kutladı. Zeyrek”in kabrine çiçekler, Manisaspor formaları ve atkılar bırakıldı. Başkanımızdan miras, Manisaspor’umuz 60 yaşında pankartıyla yapılan anmada, duygusal anlar yaşandı. Ardından tekrar Manolya Meydanı’ında bir araya gelen Manisasporlular, Zeyrek için lokma ve pilav dağıttı. Manisa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ahmet Anıl Ceylan da Manisaspor kafilesi ile mezarlık ziyaretine katılıp Manolya Meydanı’nda vatandaşlara lokma ikram etti.
Source: Anka
“Oynamaktan 1 kilo vermişim”
Zeynep Bastık, Tekirdağ’da bu yıl 59’uncusu düzenlenen Uluslararası Kiraz Festivali kapsamında konser verdi. Bastık, konserde çalan 9/8’lik eğlenceli müziklerle birlikte bol bol dans etti. Konser sonrasında; Oynamaktan 1 kilo vermişim diyen şarkıcı, ardından Bizi izlemeye doyamıyorum ifadelerini kullandı. Zeynep Bastık, aracını yol kenarında durdurup uzaktan konseri izlediğini fark ettiği tır şoförüne de sahneden selam gönderdi ve onun için bir şarkı seslendirdi. Bastık, ertesi gün de Antalya da Gençlik Festivali nde sevenleriyle bir araya geldi.
Source: Habertürk
Rivayetleri duyan şaşırıp kalıyor: Mübarek gecelerde göğe ışık saçıyor!
Kocaeli’nin İzmit ilçesinde bulunan Işıklı Cami, çivi kullanılmadan inşa edilen eşsiz mimarisiyle yaklaşık 7 asırdır ayakta duruyor. Cami, mimari yapısıyla olduğu kadar taşıdığı manevi değerle de dikkat çekiyor.
Bağlıca köyünün Ortaköy mevkisinde bulunan cami, Orhan Gazi döneminde bölgenin fethiyle görevlendirilen Gazi Akçakoca tarafından inşa ettirildi. Günümüze dek halk arasında “Cuma Camisi” olarak bilinen yapı, 33 dönümlük arazi üzerinde, mezarlık alanı içerisinde yer alıyor. Rivayete göre, Kadir Gecesi ve diğer mübarek gecelerde yapının üzerinden göğe doğru ışık huzmeleri yükseldiği gözlemlendiği için “Işıklı Cami” adını aldığı belirtiliyor.
Işıklı Cami, geleneksel “çantı” tekniğiyle, yani ahşapların çivi kullanılmadan birbirine geçirilmesi yöntemiyle inşa edilmesiyle de dikkat çekiyor. Kendine özgü ahşap mimarisiyle öne çıkan yapı, 4 ana bölümden oluşuyor. Duvarlarında bulunan küçük hava delikleri ve özel temel sistemi, caminin iklim şartlarına karşı dayanıklılığını artırıyor. Taban kısmı kalaslarla yukarı kaldırılarak, yapı altından hava akımı sağlanıyor, bu da yağışların doğrudan temastan uzaklaştırılmasını sağlıyor.
“Yaklaşık olarak 7 asırlık”
Bağlıca köyü sakinlerinden 77 yaşındaki Zekeriya Özcan, caminin tarihi değerini sonradan öğrendiklerini ifade ederek, “Geçmişte Bursa Anıtlar Yüksel Kurulu’ndan gelmişlerdi. Onlar, ‘biz burada çalışma yapacağız’ diyene kadar yapının bu kadar değerli ve uzun ömürlü olduğunu bilmiyorduk. Biz de onlardan öğrendik. Caminin 710 yıllık olduğunu söylemişlerdi” dedi.Geçmiş yıllarda 4 köyün cuma ve bayram namazlarını Işıklı Camisi’nde kıldığını söyleyen Özcan, “Burası mezarlığın ortasında bir yapı. Şu anda 2 köy olarak bayram namazlarını burada kılıyoruz” diye konuştu.
Çivi kullanılmadan yapılan yapının tarihine dair aile büyüklerinden bilgiler aktaran Özcan, “Benim büyüklerimden Zekeriya ismini taşıyan dedemiz, burayı yeniden imar etmek istemiş ancak farklı bir hadise yaşamış, hayvanları ölmüş. O dönem devlet büyüklerini de köye davet etmişler. O hadise yaşanınca, gelen yetkililer, ‘buraya bir şey yapmak istiyorsanız bunun etrafına ilave bina yapın’ demişler. Ondan sonra bu sağ ve sol kısımdaki eklemeler yapılmış” şeklinde konuştu.
“Geceleri göğe ışık saçtığını görenler var”
Bağlıca Köyü Muhtarı Mehmet Sağlık da, caminin tarihi değerine dikkat çekerek, “Caminin Orhan Gazi dönemine ait olduğunu biliyorum. Geçmişte Cuma Camisi olarak biliniyordu. Şu bir gerçek, çok eski bir cami. Türkiye’de bu yapılardan 100 tane olduğundan bahsediliyor. Şu anda Vakıfların kontrolünde. Eskiden cuma namazları sıkça burada kılınırdı ama son zamanlarda sadece bayram namazları kılınıyor. Restore de yapıldı ama içi bozulmadı. Geceleri burada ışıkların yandığını görenler var. İçeride bir şeylerin olduğunu biz de hissediyoruz” ifadelerini kullandı.
Source: Ahmet Yavuz
Dr. Ali Sait Sadıkoğlu”nun yeni kitabı çıktı!
Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Ali Sait Sadıkoğlu”nun kaleminden “Düşüncenin Kıyameti-1 / Felsefenin Ölümü” kitabı, raflardaki yerini aldı.Dr. Ali Sait Sadıkoğlu”ndan felsefenin ölümüne ilişkin çarpıcı söyleşi!Kitabın tanıtım yazısı şu şekilde;”Düşüncenin Kıyameti, kıyamet kelimesine uygun olarak ikili anlam taşıyor: Birinci anlamıyla belli bir düşüncenin yani Batı felsefesinin ölümü, ikinci anlamıyla da başka bir düşüncenin yani hikmetin dirilişini ifade ediyor. Birinci anlama yoğunlaşan bu ilk ciltte Nietzsche, Heidegger, Buber, Levinas ve Derrida gibi önde gelen Batılı düşünürler sonrasında felsefenin yaşamsallığını kaybettiği alanlardan bahsediliyor. Düşüncenin ve onu imal eden varlığın, varlığa varoluş imkânı veren Mutlak (Varlık) ile bağlarını yitirmesini hem dilsel/kavramsal hem eylemsel/olgusal alanlardaki yansımasını tartıştıktan sonra mümkün yeni bir açılış yolunu göstermeyi hedefliyor. Açılış argümanından hemen sonra kimlik, dil ve şahitlik, a-teolojik başlıklı bölümlerde felsefeden geriye kalan çözülmemiş “varlık”, “dil” ve “teoloji” (ilahiyat) sorunlarını, imajinatif biçimde yapılan kavramsal ve olgusal tanımlamalar, eşleştirmeler ve benzetmeleri çözümleyip aşmaya girişiyor. İnsanın insanı, hayatı, dünyayı anlamlandırması onlarda verili anlamı çözümlemesiyle, yani üzerindeki toz perdesini kaldırmasıyla hakikate yaklaşma imkânı, kitapta belirtilen her iki anlamıyla da düşüncenin kıyameti sayesinde gerçekleşecektir.”
Source: Kadriye Ebrar Etirli