“Cultural Chronicles – Celebrating Traditions and Stories from Turkey”

Siirt”teki “ışık hadisesi” olumsuz hava koşulları nedeniyle izlenemedi

Valilik himayelerinde Siirt Belediyesi, Tillo Kaymakamlığı, Tillo Belediyesi ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce ilçe meydanında sabah namazının ardından düzenlenen program kapsamında, bazı vatandaşlar bir araya geldi.

Karla karışık yağmurun etkili olması nedeniyle Tillo Belediyesi Konferans Salonu”nda devam eden programda, Kur”an-ı Kerim tilaveti ve ilahi dinletisinin ardından hadiseyi anlatan belgesel izletildi.

Vali ve Belediye Başkan Vekili Kemal Kızılkaya, yaptığı konuşmada, Tillo”nun tarih boyunca önemli bir kültür ve medeniyet merkezi olduğunu söyledi.

İbrahim Hakkı Hazretleri”nin Tillo”da ilmi çalışmalarına ve yaşantısına devam ederken, “Ben uzayın yollarını Tillo”nun sokaklarından daha iyi biliyorum.” dediğini ifade eden Kızılkaya, “Bu iddialı cümlesini, hakikaten eserlerinde ve ortaya koyduğu çalışmalarında bugün çok daha iyi görüyoruz ve anlıyoruz. Tabii bazı hususları bugün dile getirmek çok kolay ama bundan 300 yıl önceki ilim ve fenin ortaya koyduğu imkanlar çerçevesinde o çalışmaları yapabilmek gerçekten bir dehanın ancak eseri olabilir.” dedi.

Türkiye”nin ilk astronotu Alper Gezeravcı”nın da ilçeye geldiğini ifade eden Kızılkaya, şunları kaydetti:

“Bu seneki güneş hadisesini hep birlikte izlerken farklı bir duyguyu da birlikte tatmayı, yaşamayı Cenabıallah bizlere nasip etti. Bu milletin bir evladı, uzaya çıkan ilk Türk astronotu Alper Gezeravcı bizlerle birlikte bu güneş hadisesine şahitlik etmek üzere aramızda. Bu bize farklı bir heyecan, günümüze farklı bir anlam katıyor. Kendisine teşriflerinden dolayı çok teşekkür ediyoruz. Rabb”im memleketimize, gençlerimize daha nice güzel başarılar nasip etsin.”

“Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak uzaya yabancı bir devlet ve millet değildik”

Astronot Alper Gezeravcı da insanlığın uzayı keşif tarihinde en büyük izlerden birisi olan İbrahim Hakkı Hazretleri”nin ülkeye ve insanlığa kazandırdığı birikimlerden birini yad etmek üzere hazır bulunduklarını söyledi.

“Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak uzaya yabancı bir devlet ve millet değildik. Tarihimizde İbrahim Hakkı Hazretleri gibi Ferganiler, Cezeriler, Ali Kuşçular, sadece bu toprakların evlatlarına değil, insanlığın varoluşunun temelindeki bilimin ana taşlarını dizen nice Türk büyüklerine sahip bir milletin evlatlarıyız.” diyen Gezeravcı, 1703 yılında Erzurum”da dünyaya gelen ve 1780 yılında Tillo”da ebediyete irtihal eden İbrahim Hakkı Hazretleri”nin “Marifetname” adlı eserini 400″den fazla eseri harmanlayarak miras bıraktığını belirtti.

Güneşin, evrenin içerisindeki diğer gezegenlerle kusursuz döngüsüne “Marifetname”nin içerisinde vakıf olduklarını dile getiren Gezeravcı, tarihlerinden çıkardıkları birikimle çok büyük kazanımlar elde ettiklerini anlattı.

Işık hadisesinin oluşumuna ilişkin bilgi veren Gezeravcı, şunları kaydetti:

“Bu kazanımlardan yola çıkarak, 21″inci yüzyılda eksik kaldığımız alanda, yarım bıraktığımız alanda devletimizin iradesiyle tekrardan yol almaya devam ettik. TÜBİTAK Uzay”ın kurulmasıyla 40 yıldır uzay alanında uydu geliştirme ve uydu işletme çalışmalarıyla tekrardan yol almaya başladığımız bu alanda, devletimizin 2021 yılının Şubat ayında Milli Uzay Programı adı altında halkımıza tekrardan ilan etmiş olduğu bir süreci işletmeye başlamış bulunuyoruz. Bu 10 hedef grubundan bir tanesi olan insanlı ilk uzay misyonumuzu da 19 Ocak 2024″te başlayıp 9 Şubat 2024″te tamamlamış bulunuyoruz. Bu süreçte amaçlanan en önemli kazanımlardan bir tanesi, yüzyıllardır dünyanın en zorlu coğrafyalarından bir tanesinde çok güçlü bir şekilde ayakta durabilmeyi başarabilmiş bir milletin geleceğinin teminatı olarak gördüğü genç nesillerine, her daim ihtiyaç duydukları, öz güvenlerini ayakta tutmaya vesile olacak ilham kaynağı bir görevi gerçekleştirdik ve zihinlerde çok önemli bir önyargıyı yıkıp attık.”

Gezeravcı, “Devletimizin iradesiyle, bu görevin kazanımlarıyla birlikte bundan sonraki süreçte de yolumuza devam ederek, geleceğimize imza atacak kardeşlerimizin her daim öz güvenlerini ayakta tutmalarına vesile olacak daha nice ilham kaynağı görevleri gerçekleştirmeye de devam edeceğiz.” dedi.

Saat 06.15 sıralarında gerçekleşmesi ve 5 dakika sürmesi beklenen hadise, hava muhalefeti nedeniyle izlenemedi. Vatandaşlara belediye binasındaki dev ekrandan hadisenin gerçekleşmesini yansıtan eski görüntüler izletildi.

Türbeyi ziyaret eden Vali Kızılkaya ve beraberindekiler, daha sonra İbrahim Hakkı Hazretleri Müzesi”nde yer alan eserleri inceledi.

Programa, Siirt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Şındak, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Uğur Özmen, Tillo Kaymakamı Mehmet Ali Semiz, Tillo Belediye Başkanı İdham Aydın, AK Parti İl Başkanı Bahri Caner Özturan, kamu kurum müdürleri ve vatandaşlar katıldı.

Işık hadisesi

Siirt”in Tillo ilçesinde hocası İsmail Fakirullah”ın 1734″te vefatının ardından çok üzülen İbrahim Hakkı Hazretleri, “Hocamın başucuna doğmayan güneşi neyleyim?” diyerek arayışa girip, hocası için yan tarafında kule bulunan bir türbe ve Tillo”nun yaklaşık 3 kilometre uzağında tepe üzerinde taş duvar yaptı.

Her yıl ekinokslarda doğan güneşin, duvarın ortasında bulunan pencereden süzülen ilk ışınları, kuledeki aynaya yansıdıktan sonra ışığın kırılması yöntemiyle pencereden türbeye ve oradan da İsmail Fakirullah Hazretleri”nin kabrinin başucuna doğuyor.

1960″lı yıllarda yapılan restorasyonda, pencerenin yerinin değişmesi sonucu düzenek izlenemez hale gelmişti. 2011″de değişik üniversitelerden bilim insanlarının yaptıkları çalışmayla yeni bir pencere açılarak olayın tekrar izlenmesi sağlanmıştı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Türkiye ve dünya gündemi

1- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bosna Hersek Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Bakir İzzetbegoviç ile telefonda görüşecek, Haliç Kongre Merkezi”ndeki 21 Mart Nevruz Günü Anma Programı”na ve Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi”ndeki Çevrimiçi Liderler Toplantısı”na katılacak, Gine Bissau Devlet Başkanı Umaro Sissoco Embalo ile Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi”nde iftar yapacak.

(İstanbul/14.45/15.00/17.45/19.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)

2- Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, KKTC Başbakanı Ünal Üstel ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi”nde “2025 Yılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile KKTC Hükümeti Arasında İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması İmza Töreni”ne iştirak edecek.

(Ankara/15.30) (Fotoğraflı-Görüntülü)

3- CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Beylikdüzü Belediyesini ziyaret edecek, Saraçhane”de halk buluşmasına katılacak.

(İstanbul/11.00/20.30) (Fotoğraflı-Görüntülü)

YASAMA YÜRÜTME SİYASET

1- Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Artova Adalet Sarayı Temel Atma Töreni”ne katılacak, Artova Belediyesi, Tokat Valiliği, Tokat Belediyesi ve AK Parti İl Başkanlığını ziyaret edecek, iftar programına katılacak.

(Tokat/13.30/14.30/15.30/17.00/17.30/18.30) (Fotoğraflı-Görüntülü)

2- Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Darülaceze Başkanlığı”nda düzenlenecek “Geleneksel Darülaceze İftarı” programına iştirak edecek.

(İstanbul/18.30) (Fotoğraflı-Görüntülü)

3- Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, AK Parti Adıyaman İl Başkanlığı tarafından düzenlenen “Teşkilat ve Vefa İftarı”na katılacak.

(Adıyaman/18.46) (Fotoğraflı-Görüntülü)

4- Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Kayseri Valiliği Değerlendirme Toplantısı”na katılacak, AK Parti İl Başkanlığı ile Kayseri Şehir Hastanesine ziyarette bulunacak, Hekim Buluşması İftar Programı”na iştirak edecek.

(Kayseri/10.00-21.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)

5- İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Muratpaşa ilçesinde Çarşamba Pazarı”nda partisinin düzenlediği iftar programına katılacak.

(Antalya/19.16) (Fotoğraflı-Görüntülü)

EKONOMİ FİNANS

1- Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İkizce Deprem Konutları Şantiyesi”nde inceleme yapacak, İl İstişare Toplantısı”na katılacak, AK Parti İl Başkanlığına ziyarette bulunacak, vefa iftarı programına iştirak edecek.

(Malatya/14.45-18.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)

2- Türkiye İstatistik Kurumu, ocak ayı dış ticaret ve mart ayı tüketici güven endekslerini açıklayacak.

(Ankara/10.00)

DÜNYA DİPLOMASİ

1- Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Macaristan Dışişleri ve Dış Ticaret Bakanı Peter Szijjarto ile bir araya gelecek.

(Ankara) (Fotoğraflı-Görüntülü)

2- İsrail”in ateşkesi bozarak Gazze Şeridi”ne yönelik saldırılara yeniden başlamasına ilişkin gelişmeler izleniyor.

(Gazze/Kudüs) (Fotoğraflı-Görüntülü)

1- Yurt genelinde Nevruz Bayramı kutlamaları takip ediliyor. (Fotoğraflı-Görüntülü)

KÜLTÜR SANAT

1- Ünlü halk ozanı Aşık Veysel Şatıroğlu, ölümünün 52. yılında memleketi Sivas”ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan köyündeki mezarı başında anılacak.

(Sivas/14.00) (Fotoğraflı-Görüntülü)

1- Ümit Milli Futbol Takımı, özel maçta Kosova ile Alanya Gain Park”ta karşı karşıya gelecek.

(Antalya/20.30) (Fotoğraflı-Görüntülü)

2- Nesine 3. Lig”in 25. haftası, 3. Grup”ta oynanacak 1 maçla başlayacak.

3- THY Avrupa Ligi”nin 30. haftasında Anadolu Efes, Sırbistan”ın Partizan takımıyla deplasmanda karşılaşacak.

(Belgrad/22.45) (Fotoğraflı)

4- Basketbolda ING Kadınlar Türkiye Kupası Dörtlü Finali, Edirne Yeni Kapalı Spor Salonu”nda başlayacak. Organizasyonun yarı finalinde Fenerbahçe Opet-Çimsa ÇBK Mersin ve Beşiktaş BOA-Emlak Konut maçları oynanacak.

(Edirne/17.00/20.30) (Fotoğraflı)

5- Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi”nin 22. haftası, Darüşşafaka Lassa-Bahçeşehir Koleji maçıyla başlayacak.

(İstanbul/20.30) (Fotoğraflı)

6- Hentbol Erkekler Süper Lig”in 21. haftası, Nilüfer Belediyespor-Mihalıççık Belediyespor ve Konya Büyükşehir Belediyespor-Trabzon Büyükşehir Belediyespor müsabakalarıyla başlayacak.

(Bursa/13.30/Konya/17.00) (Fotoğraflı)

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Sanatçı Aydilge, Adem Yılmaz ve Yaren leyleği ziyaret etti

Türkiye”nin tek Avrupa Leylek Köyleri Birliği üyesi olan Bursa”nın Karacabey ilçesine bağlı Eskikaraağaç köyünde balıkçı Adem Yılmaz ile Yaren Leylek”in 14 yıl süren dostluğu, dünya çapımda ilgiyle takip edilen hikayeye dönüştü.Filmlere konu olan hikayenin senaryosunu Arzu Yurtseven”in yazdığı, yönetmenliğini Onur Uzun”un yaptığı ve 4 Ekim 2024″te vizyona giren “Yaren Leylek” filminin şarkılarını seslendiren Aydilge, eşi Utku Barış Andaç ile Adem Yılmaz ve Yaren Leylek”i ziyaret etti. Doğa ve Yaban Hayatı Fotoğrafçısı Alper Tüydeş, ziyaret sırasında çekilen fotoğrafları sosyal medya hesabında paylaştı.

Source: Gazetevatan.com


İftar Yemeği | İHH İnsani Yardım Vakfı

İftar soframız ne kadar kalabalık olursa, bereketi de o kadar çok olur. Peki hiç gitmediğiniz bir yerde sofra kurmak ister misiniz?

İftar bağışınızla, ihtiyaç sahipleri için sofralar kuruyoruz. Bazı zamanlar yüzlerce kişiyi aynı sofra etrafında misafir ederken, bazı zamanlar ihtiyaç sahiplerinin evine sıcak yemek ulaştırıyoruz.

180 TL ile bir kişiyle iftarınızı paylaşabilir veya dilediğiniz miktarda bağış yapabilirsiniz. Dilerseniz bir ailenin iftarını karşılayabilir, dilerseniz yüzlerce kişiyi misafir edebilirsiniz.

Geçtiğimiz yıl desteğinizle, deprem bölgesinde 1 milyon 500 bin kişiye, kriz bölgelerinde ise 15 bin 381 kişiye iftar ve sahur yemeği ikram ettik.

SMS bağışı yapmak için IFTAR yazıp 4072″ye göndererek 180 TL bağışlayabilirsiniz.

Source: Türkiye Gazetesi


Bakan Ersoy, TÜRKSOY heyetini kabul etti

Bakan Ersoy, Nevruz Bayramı dolayısıyla Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) heyetini kabul etti.Ersoy, kabulde yaptığı konuşmada, nevruzun, Türk kültürünün kadim köklerinden beslenen bir değerin, duygu, düşünüş ve anlayışın adı olduğunu söyledi.Atalarının, nevruzu, doğanın canlandığı, nice canların ilk nefesi tadıp, ilk adımın mücadelesini verdiği dönemin başlangıcını “yeni gün” adıyla kutladığını, ona kut atfettiğini ve önem verdiğini dile getiren Ersoy, “Nevruz, atalarımızın yaşadıkları dünyayla nasıl bütünleştiğini, doğayı ne denli iyi tanıyıp ona nasıl uyum sağladıklarını, hayata verdikleri değeri ve neticede bütün bunları nasıl muazzam bir yaşam biçimine dönüştürdüklerini gösteren binlerce yıllık bir aynadır.” değerlendirmesinde bulundu.Nevruzun, Türk dünyasının kadim geçmişine açılan bir kapı olarak görülmesi gerektiğini belirten Ersoy, şöyle devam etti:”O kapıdan geçerek hafızalarımızı daima taze tutmak, bilgi ve birikimlerimizi korumak, onları bugün ve gelecekte de hayatımıza dahil ederek, uygulayarak ve kullanarak yaşamak ve yaşatmak elzemdir. 32 yıldır durup dinlenmeden verdiği mücadeleyle TÜRKSOY”u vazgeçilmez kılan, onu Türk dünyasının kalbine yerleştiren şey de tam olarak budur. Dünya döndükçe, çocuklarımızın öz kimliğini bütün zenginlik ve çeşitliliğiyle bilmesini sağlamak, bunun yanında ve en az bunun kadar önemli olarak bize ait olanı, bizim olanı sahiplenmek, kesinlikle ödün vermeyeceğimiz bir sorumluluktur. Bu sorumluluğu Türk dünyası sınırları içinde olduğu kadar küresel ölçekte, ilgili ve gerekli uluslararası bütün mecra ve sahalarda üstlenerek, gereğini yapmaya devam edeceğiz.”Coğrafi sömürgelerin yerini zihinsel sömürülerin aldığı teknoloji ve iletişim çağında, birçok ülkenin başka kültürlere ait değerleri sahiplenmenin, sahte bir tarih yazmanın peşinde olduğunu gördüklerini anlatan Ersoy, Türk dünyasının bu anlamda en çok saldırıya uğrayan, tarihinden ve kültüründen koparılmaya çalışılan topluluk olduğunu dile getirdi.Ersoy, Türk dünyasının Nevruz Bayramı”nı kutlayarak, TÜRKSOY”a çalışmalara sunduğu katkı için teşekkür etti.TÜRKSOY Genel Sekreteri Sultan Raev ise “Nevruz, sadece baharın gelişi değil, Türk”ün töresi, Türk”ün bayramıdır. Asırlardır Türk dünyasında kardeşliği, birliği, bereketi ve dirilişi simgeleyen bu köklü gelenek, bizleri ortak kültürel hafızamızda buluşturan güçlü bir bağdır.” ifadelerini kullandı.Raev, nevruz kutlamalarının tarihçesi hakkında da bilgi verdi.Bakan Ersoy”a, filizlendirilmiş buğdaylardan oluşan semeni ile kuru yemiş ve şekerleme tepsisi hediye edildi. Bakan Ersoy ve Raev, nevruz geleneği olan yumurta tokuşturdu.Kabulün gerçekleştirildiği salonda, TÜRKSOY heyetinde yer alan sanatçılar, kopuz eşliğinde şarkı söyledi.

Source: Www.star.com.tr


Ekinoks nedir? 21 Mart ekinoksu nedir? 21 Mart ekinoksunda neler yaşanır?

Her yıl yaşanan doğa olayı 21 Mart ve 23 Eylülde gerçekleşiyor. Merak edilen bu doğa olayı araştırma konusu hâline geldi. Peki, ekinoks nedir? 21 Mart ekinoksu nedir? 21 Mart ekinoksunda neler yaşanır? EKİNOKS NEDİR?Dünyanın ekseni, yörüngesi ile açı yaptığı için aydınlanma ekseni sürekli olarak kutuplardan geçmez. Bunun sonucu olarak yıl içerisinde güneş her zaman aynı noktadan doğup aynı noktadan batmaz. Her yıl yaklaşık olarak 21 Mart ve 23 Eylül tarihlerinde güneş ışıkları ekvatora tam dik gelir ve aydınlanma çemberi kutuplardan geçer. Gece ve gündüzün birbirine eşit olduğu bu duruma ekinoks veya gün tün eşitliği denir.21 MART EKİNOKS ÖZELLİKLERİGüneş ışınları kutup noktalarından teğet geçer. Kuzey ve Güney Yarım Küre, Güneş ışınları öğle vakti Ekvator’a 90°lik açı ile düşer. Gölge boyu Ekvator’da sıfırdır. Güneş ışınları bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre’ye dik düşmeye başlar. Bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre’de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Kuzey Yarım Küre’de ise tam tersi olur.Bu tarih Güney Yarım Küre’de Sonbahar, Kuzey Yarım Küre’de İlkbahar başlangıcıdır. Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür. Dünya’da gece ve gündüz süreleri birbirine eşit olur. Bu tarih Güney Kutup Noktası’nda 6 aylık gecenin, Kuzey Kutup Noktası’nda ise 6 aylık gündüzün başlangıcıdır.GÜNDÖNÜMLERİ VE EKİNOKS TARİHLERİ21 Mart (ekinoks) : Gece ve gündüz eşit olur, bizim bulunduğumuz kuzey yarım kürede ilkbahar başlarken güney yarımküre sonbahara girer.21 Haziran (Yaz gündönümü): Yılın en uzun gündüzü ve en kısa gecesinin yaşandığı zamandır.Bir diğer adı da Yaz gündönümüdür. Kuzey yarım kürede yaz başlarken güney yarım kürede kış başlar.23 Eylül (ekinoks): Gece ve gündüz eşit olur. Kuzey yarımkürede yaz biter, sonbahar başlar. Güney yarımkürede ise bahara geçiş olur.

Source: Haber Merkezi


YTB”nin Soydaş Edebiyatı Destek Programına başvurular başladı

YTB”den yapılan açıklamaya göre, düzenlenen SEDEP ile kardeş topluluklara mensup yazar, edebiyatçı, akademisyen, halk sanatçısı ve kar amacı gütmeyen tüzel kişilere destekte bulunmak amaçlanıyor.

YTB, kardeş toplulukların kültürel gelişimini artırmak ve ortaya çıkmış olan birikimlerinin dünyaya tanıtılmasını sağlamak için her yıl SEDEP”i ilan ediyor.

Program ile yurt dışında faaliyet gösteren yazar, edebiyatçı, akademisyen, halk sanatçısı gibi gerçek kişiler ile kar amacı gütmeyen tüzel kişilere şarta bağlı mali destekler sağlanıyor.

SEDEP”in bu yıl son kabul tarihi 1 Haziran 2025 olarak belirlendi.

Destek programına yurt dışında bulunan yazar, şair, edebiyatçı, halk sanatçısı, akademisyen ile yurt dışında faaliyet gösteren üniversiteler ve yayıncılık belgesine sahip diğer kar amacı gütmeyen tüzel kişiler başvurabilecek.

Tüm başvurularda, ortak medeniyet bilincini öne çıkaran ve soydaş toplulukların tarihi, kültürel, güncel meselelerine vurgu yapan eserlere öncelik verilecek.

SEDEP kapsamında verilen yazım, çeviri, dijital yayın, tanıtım desteklerinde eserin basımı ve yayınlanması şartı aranacak.

Program çerçevesinde verilecek desteğin miktarı, eserin yazılacağı ve yayımlanacağı ülke, çevrileceği dil ve eserin özellikleri dikkate alınarak, Türk lirası veya Türk lirası karşılığı döviz olarak belirlenecek.

SEDEP programına başvurular, “https://sedep.ytb.gov.tr” adresi üzerinden alınacak. Adaylar, ayrıntılı bilgilere de aynı adres üzerinden ulaşabilecek.

Soru ve görüşler için “sedep@ytb.gov.tr” üzerinden temasa geçilebilecek.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Altın Üçgen, Altın Şehir Edirne…

Evet. Yanlış duymadınız. Altın üçgen… Bildiğimiz altın madeni değil. Her biri altın değerindeki medeniyet şahikalarımız olan binlerce tarihi eserimiz, başımızın tacı olan yaşadığımız coğrafya üzerinde günümüze kadar ulaşmıştır. “Altın Üçgen” kavramı, Osmanlı ve günümüz coğrafyasında sadece bir ilimize has bir özellik olarak hafızalarımızda yer almıştır.Peki bu ilimiz neresidir?Edirne… Bu coğrafya üzerinde “Sultanların Şehri” ve “Şehirlerin Sultanı” ünvanını hak eden tek ilimiz, Edirne’miz. Neden “Altın Üçgen” kavramına sahip? Gelin beraber bakalım.Türkiye’nin batı kapısı ve Trakya’nın incisi olan Edirne; tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, zengin kültürel mirası ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken bir şehrimiz.Edirne’nin tarihi, Antik Çağlara kadar uzanır. Eski adıyla Hadrianopolis olan Edirne, Roma İmparatoru Hadrianus tarafından kuruldu ve Bizans döneminde önemli bir şehir oldu. Ancak şehrin gerçek “Altın Çağı”, Osmanlı İmparatorluğu tarafından 1361 yılında fethedilip, başkent ilan etmesiyle başladı.Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış olan bu şehir; tarihî dokusu, eşsiz mimarisi ve köklü gelenekleriyle adeta bir açık hava müzesini andırmaktadır. Avrupa’da bu alanda ikinci sırada bulunan nadide şehrimiz bu ünvanı fazlasıyla hak ediyor.Maalesef şehrimiz uzun yıllar “Altın Çağı”nı yaşayamadı. Kültürel zenginliğimiz yavaş yavaş kaybolmaya yüz tuttu. Bunu bizzat ben çok iyi biliyorum.Ve günümüze geldiğimizde Edirne’nin yıllardır hak ettiği “Altın Çağı”nın ilk ışıklarını görür olmaya başladık. 15 yıldır devamlı yollara revan olurum, çekimlere gider gelirim. Bugüne kadar hiç bu kadar önemli çalışmalar yapılmamıştı.Osmanlı’dan sonra “Altın Çağı”nın ilk ışıklarını Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile görmeye başladık. İlk talimatı verdiğinde işte sırası geldi. Artık Edirne, “Altın Çağı”n kapılarını aralamıştı. O an kafamda şimşekler çaktı. Heyecan geldi. İlk olarak Selimiye Camii ile Eski Camii arasında olan alanda yüzyılın değişimi yapıldı. Milli Saraylar Başkanlığı’nın öncülüğünde yıkık halde bulunan tarihi yerler yeniden gün yüzüne çıkarılmaya başlandı. Edirne artık modern görünüme sahip olmaya başlamıştı. Bunlar daha ilk adımlar idi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile artık Edirne’ye “Altın Üçgen” içinde “Altın Çağı”nı yaşatmaya başlayacak adımlar atılmıştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın gayretli çalışmaları ile ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yeni yaptırılan modern çevre yolları ve yüksek hızlı hızlı tren ile kaybolmaya yüz tutmuş tarihi eserler gün yüzüne çıkarılmaya başlanmıştı. Bunlar Edirne’nin çehresini çok değiştirecekti. Yüksek hızlı tren yolları, Tunca Nehri boyunca virane olmuş yapıların kaldırılması ve modern alt yapı hizmetleri ile “Altın Çağı”na doğru adımlar atılıyor. Şehrin silüeti artık müthiş derecede güzelleşiyor. Bu kadim şehre “Altın Çağı”nı yeniden kazandırdığı için Cumhurbaşkanımıza, Milli Saraylar Başkanlığı’na, Edirne Kültür Turizm Müdürlüğüne,Vakıflar Genel Müdürlüğüne ve Altın Üçgen’in Altın Valisi Şehrin Emini Valimiz Sayın Yunus Sezer’e ve emeği geçen tüm devlet birimlerine yürekten teşekkürler ediyoruz.Harîm-i dîni de geçtik, harîm-i nâmûsa Şu dört minareli cami ki yoktu hiçbir eşi Ki parlıyordu hilâlinde san”atın güneşi Salîbi sîneye çekmiş de bekliyor. NevmidMehmet Akif ErsoyBirgün bizim de yolumuz vatan şairimizin mısralarında yazdığı gibi dört ulu minaresinin hilalinde san’atın güneşinin parladığı Selimiye Camii’ne ev sahipliği yapan Edirne’nin Valisi Sayın Yunus Sezer Beyefendi ile kesişti. Bizleri makamına kabul etti ve Edirne için yapılanları anlattı. Yapılanları ve yapılacakları bize anlattıkça adeta gözlerinin içi parlıyordu. Bu bizi çok etkiledi. Sayın Valimiz makamında konuşurken aklımdan İbn-i Haldun’un şu güzel sözü geçti:“Şehirlerin de bir ruhu vardır. Bir şehirde yaşayan insanlar zamanla yaşadığı şehrin ruhuyla karakteristik açıdan özdeşleşirler.”İşte bu sözün, bu kadim şehrimize kattığı değer ile özdeşleşen isim kim derseniz… “Altın Üçgen”in “Altın Valisi Sayın Yunus Sezer Beyefendi” derim. Sözün ispatı bu şehre büyük katkıları ile Edirne sonunda altın değerde “Altın Valisi”ni buldu.Sayın Valimiz büyük gayreti ve özverisi ile, enerjik yapısıyla gerçekten Edirne için biçilmiş kaftan.Uzun yıllardır atıl durumda olan toprak altında kalmış Mihail Gazi Hamamı, Muradiye Mevlevihanesi’nin kaybolan kültürel tarihi, Sarayiçi, çarşıları, restore edilen tarihi konakların muhteşem görünümleri ve kazanımları ile yapılan güzel hizmetleri say say bitiremeyiz. Altın Valimiz ve muhteşem ekibi gayretli çalışmaları ile bu kadim şehre “Altın Üçgen”de “Altın Çağı”nı yaşatmaya başladılar. Ne kadar teşekkür etsek azdır. Devletimiz çok büyüktür. Bu çalışmalara tanıklık etmek hayli gururlandırıyor bizleri.Çalışmak gayrete aşıktır.Üstad Necip Fazıl, “Devler gibi eserler bırakmak için karıncalar gibi çalışmak gerekir” diyor.Edirne’de devler gibi eserler mevcut. Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz. Valimiz ve ekibi Edirne’de Necip Fazıl’ın o muhteşem sözünü tasdik edercesine karıncalar gibi çalışarak ve üreterek hizmetlerine devam etmektedirler. Hassaten bu hizmetlerin yapıldığını görmek ve tanıklık etmek için karıncalar gibi çalışmak misalinin doğruluğunu görmekteyiz.Edirne İl Kültür Turizm Müdürü Sayın Kemal Soytürk ve muhteşem ekibinin şehrin tanıtımı için büyük gayretle yaptıkları kültürel çalışmalar da Necip Fazıl’ın muhteşem sözünü tasdik etmekteler. Adeta Edirne’ye “Altın Üçgen”de “Altın Çağı”nı yaşatıyorlar. Osmanlı İmparatorluğu döneminde inşa edilen ve şehrin tarihi dokusunu simgeleyen üç önemli camiyi “Altın Üçgen”de kapsayan sembol mühürler ise1. Eski Cami (1414) – Osmanlı’nın erken dönem mimarisine ait bu cami, kalın duvarları ve içindeki büyük hat yazılarıyla ünlüdür.2. Üç Şerefeli Camii (1447) – Sultan II. Murad tarafından yaptırılan ve Osmanlı cami mimarisinde yenilikçi unsurlar barındıran bir yapıdır. Farklı desenlere sahip minareleri ile dikkat çeker.3. Selimiye Camii (1575) – Mimar Sinan’ın ustalık eseri olarak kabul edilen ve Edirne’nin en önemli sembollerinden biri olan bu cami, Osmanlı klasik mimarisinin zirvesidir.Dünya mimarlık eserlerinin zirvesidir.Osmanlı’nın farklı dönemlerinde yaptırılan bu üç cami, Edirne şehir merkezinde birbirine oldukça yakın bir konumda bulunurlar ve Osmanlı mimarisinin gelişimini gözler önüne sererler. “Altın Üçgen” olarak anılmalarının sebebi, hem konumları hem de Osmanlı kültürel mirasının en değerli eserlerinden olmalarındandır. Edirne sadece camileriyle değil; külliyeleri, medreseleri, çarşıları, köprüleri ve saraylarıyla da Osmanlı kültürünü yaşatmaktadır. Edirne Sarayı, Fatih Sultan Mehmet ve II. Bayezid dönemlerinde Osmanlı’nın en görkemli saraylarından biri olmuştur. Günümüzde ise kalıntıları üzerinde yeniden yapılması ile tarih meraklılarını büyülemeye devam etmektedir.Biz ziyaretçileri olarak Osmanlı’nın mimari, sanat, bilim ve günlük yaşam kültürünü yansıtan Edirne’de bugün hala tarih kokan sokakları ve yapılarıyla Osmanlı’nın “Altın Çağı”nı yeniden görmekteyiz. Bu yönüyle Osmanlı’nın en zengin kültürel şehirlerinden biri olma özelliğini taşımaktadır.Edirne aynı zamanda Osmanlı mutfağının ve geleneklerinin yaşadığı bir şehir olmuştur. Şehir aynı zamanda gastronomisiyle de ünlüdür. Edirne tava ciğeri, bölgenin en meşhur lezzetidir. Yanında acı biber ve taze soğanla servis edilen bu yemek, yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeker. Ayrıca badem ezmesi, deva-i misk tatlısı ve mis meyveli içecekleri de şehrin damak tadını yansıtır.Kırkpınar Yağlı Güreşleri gibi yüzlerce yıllık spor etkinlikleri de Osmanlı’nın kültürel mirasını yaşatmaktadır.Edirne el sanatları ile de dikkat çeker. Özellikle Edirnekâri olarak bilinen, ahşap üzerine yapılan geleneksel el işlemeleri dünyaca meşhurdur. Bu sanat, camilerdeki minber ve kapı süslemelerinde sıkça kullanılmıştır. Edirne, hem tarihin izlerini sürebileceğiniz hem de kültürel zenginlikleri keşfedebileceğiniz nadir şehirlerden biridir. Osmanlı’nın görkemini hissedebileceğiniz camileri, tarihin derinliklerinden günümüze ulaşan gelenekleri ve benzersiz mutfağıyla Edirne, ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunar. Her köşesi ayrı bir hikâye anlatan bu şehir, yerli ve yabancı turistleri kendine hayran bırakmaya devam ediyor“Sultanların Şehri” ve “Şehirlerin Sultanı” kadim şehrimiz Edirne’ye “Altın Üçgen”de “Altın Çağı”nı yaşatmaya başlayan, Necip Fazıl’ın o muhteşem sözünü tasdik edercesine karınca gibi çalışan başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Milli Saraylar Başkanlığı’na, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na ve hasseten Valimiz Sayın Yunus Sezer Beyefendi’ye şükranlarımızı arz ederiz.Edirne! İşte o islamın ahenin suruEdirne! İşte o şarkın cebin-i mağruruİkinci aşr-ı tealisi Al-i Osman’ınBirinci mevki-i feyyazı belki dünyanınEdirne! İşte o şarkın demir kilidiMehmet Akif Ersoy….Cemil Şahin – Fotoğraf Sanatçısı ve Araştırmacı Yazar

Source: İbrahim Can


Kayseri yağlaması dünyanın en iyi ekmekleri arasına girdi

Dünyanın en iyi ekmeklerinin güncellendiği açıklamada birinci ve ikinci sıradaki ekmek Hindistan”a ait. El ile açılan şebite sürülen bol kıyması ve özel hazırlanmış yoğurduyla yöresel ürün olan Kayseri yağlaması ise listede 25. sırada yer aldı. 22 yıllık aşçı Şef Erkan Akkuş, Kayseri yağlamasına yoğun talep olduğunu aktararak ekmeğin püf noktasını anlattı. Şebitin elle açılması ve kıymanın iyi seçilmesinin lezzete lezzet kattığını aktaran Akkuş, “Yağlama, etinden şebitine bütün emeğiyle Kayseri”ye ait yöresel bir yemeğimizdir. Yağlamaya başlarken öncelikle kıymamızın iyi seçilmesi gerekiyor, bildiğimiz ve güvendiğimiz kasaptan alırsak iyi olur. Kıymasını, soğanını kısık ateşte dinlene dinlene pişirip hazır hale getiriyoruz. Şebit el açması olması gerekiyor, hazır şebitler aynı lezzeti vermez. Bu şekilde hazırlanan Kayseri yağlamasını servis ediyoruz. Kayseri”de yağlamaya talep ciddi şekilde yoğun. Yağlamayı bayağı bir duyurmuşuz ki şehir dışından gelen misafirlerimizden bile aşırı talep var” dedi.
Kayseri yağlamasının dünyanın en iyi ekmekleri arasına girmesinden dolayı gurur duyduklarını da sözlerine ekleyen Şef Erkan Akkuş, “Bizim için bu onur ve gurur verici, emeklerimizin boşa gitmemiş olmasını görmek. Biz de bu dünyanın en iyi 50 ekmeği içerisine girmenin layığını yaşamaya ve o özende devam etmeye çalışıyoruz. Yağlamamız Kayserimizin yöresel ürünüdür ve vazgeçilmezlerinden biridir. Biz de bunu sunmaktan gurur duyuyoruz” ifadelerini kullandı.
Kayseri yağlaması yiyen Halil İbrahim Sarı, “Yağlama yemek için Erguvan Restorana geldi, gerçekten çok lezzetli. Yedikten sonra ağzınızda bir kıvam bırakıyor” dedi.Bu içerik Doğukan Akbayır tarafından yayına alınmıştır

Source: Doğukan Akbayır


Ordu”da çivisiz Laleli Cami”de mukabele geleneği 6 asırdır sürdürülüyor

İkizce ilçesinin Düzpelit Mahallesi”nde Selçuklu ahşap mimarisi kullanılarak 1400″lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen cami, 2011″de tarihi dokusuna zarar vermeden Vakıflar Bölge Müdürlüğünce restore edildi.

Valilik ve Büyükşehir Belediyesince 2021″de çevre düzenlemesi yapılan camide, vatandaşların katılımıyla mukabele gerçekleştiriliyor.

Caminin imam hatibi İsmail Atalay, AA muhabirine, araştırmalara göre caminin yaklaşık 600 senelik olduğunu söyledi.

Mukabele geleneğinin yaklaşık 6 asırdır camide sürdürüldüğünü belirten Atalay, cami cemaatinin mukabele dinlediğini, Kur”an-ı Kerim tilaveti yapıldığını ifade etti.

Atalay, caminin Selçuklu ahşap mimarisinin özelliklerinden olan kündekari denilen ahşabın birbirine geçirilmesi usulüyle yapıldığını anlatarak, şunları kaydetti:

“Osmanlı döneminden kalma bir cami. Yerden yaklaşık yarım metre yükseklikte, üstten de çatılıdır. Karadeniz Bölgesi rutubetin ve yağışın bol olduğu bir yer. Onun için yerle teması yok. Rutubet bu şekilde engellenmiş. Cami iki bölümden oluşmaktadır. Üç tarafı balkonlarla çevrili ve iç bölümü. Aynı anda burada 150 kişi ibadet yapabilmektedir. Eski tarihlerde cuma camisi olarak bilinirdi. Yani 6-7 köyden buraya cuma namazı kılmak için atlarla gelindiği halk arasında söyleniyor.”

Samsun Vakıflar Bölge Müdürlüğünce en son 2011″de caminin restore edildiğini dile getiren Atalay, “Ramazan ayı münasebetiyle insanlar daha çok yoğun. Mukabelelere geliyorlar, teravih namazlarına köylerden grup grup geliyorlar. Çevre köy ve ilçelerden ziyaretler daha çok oluyor. Ramazan ayında böyle bir yoğunluk devam ediyor.” dedi.

“Burada gelip namaz kılmak, mukabele okumak beni çok mutlu ediyor”

Mahalle sakinlerinden 56 yaşındaki Emine Çalık ise ramazanın Laleli Cami”de çok güzel geçtiğini söyledi.

Çocukluğunda da aynı camiye geldiğini anlatan 55 yaşındaki Hatice Kalyoncu da “Hocamız kaç senedir bu camide mukabele yapıyor. Biz de mukabeleye geliyoruz. Camiye geldiğimiz zaman daha bir başka haz duyuyoruz. Çivisiz, ahşap, eski yapım olduğundan dolayı daha başka bir haz duyuluyor. İbadeti yaparken daha bir huzur duyuyoruz. Gelenler de çok oluyor.” diye konuştu.

78 yaşındaki Mecbure Kalyoncu ise ramazanda camiye gelerek mukabele dinlediğini ifade ederek, “Çok güzel geçiyor. Buraya gelmeyi çok seviyoruz. Camiye 40 senedir geliyorum. İnsan buraya gelince huzurlu oluyor.” dedi.

Yaklaşık 30 yıldır İkizce”de yaşadığını belirten Sakine Yılmaz da “Çalıştığım için öğle arasını değerlendirip, mukabeleye katılıyorum. Burada olmaktan çok mutluyum. Gerçekten çok önemli bir cami. Burada gelip namaz kılmak, mukabele okumak beni çok mutlu ediyor.” ifadelerini kullandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Halk ozanı: Aşık Veysel

Aşıklık geleneğinin önemli temsilcilerinden biri olan ve soyu Horasan Türkmenlerine dayanan Aşık Veysel, kaleme aldığı “Uzun İnce Bir Yoldayım”, “Dostlar Beni Hatırlasın”, “Güzelliğin On Par Etmez”, “Atatürk”e Ağıt”, “Beni Hor Görme”, “Beş Günlük Dünya”, “Derdimi Dökersem Derin Dereye”, “Kahpe Felek” ve “Kara Toprak” adlı eserleri Türk müziğine miras bıraktı.

Gülizar ve Ahmet Şatıroğlu çiftinin çocuğu olarak 25 Ekim 1894″te Sivas”ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde dünyaya gelen sanatçı, hayatının büyük bölümünü Sivrialan”da, zorlu yaşam koşullarında geçirdi.

Aşık Veysel”in iki kız kardeşi çiçek hastalığına yakalanarak yaşamını yitirdi, kendisi ise aynı hastalık nedeniyle 7 yaşında sol gözünü kaybetti. Bir gün inek sağan babasının yanına giden halk ozanı, ters bir hareketten ürken öküzün boynuzunun sağ gözüne girmesiyle tamamen görme engelli oldu. Geçimini güçlükle sağlayan ailesi, Aşık Veysel”in gözlerini tedavi ettiremedi.

Henüz çocukken babası, Aşık Veysel”e özel bağlama yaptırdı

Halk ozanları ve aşıklık geleneğiyle tanınan Emlek yöresindeki Sivrialan”a sık sık aşıklar gelir, sohbet, muhabbet eder ve cem yapardı. Henüz çocukken bu toplantılara katılan Şatıroğlu, aşıklardan deyişler dinleyip onların paylaştığı bilgilerden faydalandı.

Oğlunun şiire, saza ve söze merakını fark eden Ahmet Şatıroğlu, Aşık Veysel”e özel bağlama yaptırdı.

Aşık Veysel, babasının da teşvikiyle ilk saz derslerini köyün saz ustalarından Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin”den aldı. Gittikçe daha iyi bağlama çalan sanatçı, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Yunus Emre ve Aşık Agahi gibi birçok usta ismin eserlerini yorumladı.

İlk evliliğini 1919″da Esma Hanım ile yapan Aşık Veysel”in bu evlilikten bir kızı, bir de oğlu oldu. Oğlu henüz 10 günlükken, kızı da 2 yaşındayken hayatını kaybetti. Usta sanatçı, kızı henüz 6 aylıkken, eşi Esma Hanım tarafından terk edildi. Aşık Veysel”in annesi Gülizar Hanım Şubat 1921″de, babası ise annesinden 8 ay sonra yaşamını yitirdi.

Unutulmaz halk ozanı, bir dönem Sivas Zara çevresindeki köylerde 3 ay kadar kaldı. O süreçte Hafik ilçesinin Karayaprak köyündeki Yalıncak Baba Tekkesi”ne uğrayan Şatıroğlu, tekkenin temizliğini yapan Gülizar Hanım”la 1928″de evlendi.

Usta ozanın bu evlilikten de Zöhre, Ahmet, Hüseyin, Menekşe, Bahri, Zekine ve Hayriye adlarını verdiği 7 çocuğu dünyaya geldi. Çocuklarından Hüseyin birkaç aylıkken hayatını kaybetti. Ozanın büyük oğlu Ahmet Şatıroğlu, 2018″de 84 yaşındayken, büyük kızı Zöhre Başer 2020″de 85 yaşında, Bahri Şatıroğlu ise 2021″de yaşama veda etti.

1933″ten itibaren kendi şiirlerini besteledi

Sivas”ta öğretmenlik ve Milli Eğitim Müdürlüğü görevlerinde bulunan şair ve oyun yazarı Ahmet Kutsi Tecer”in 1931″de organize ettiği “Sivas Halk Şairleri Bayramı”na katılan Aşık Veysel, etkinlikte gerçekleşen yarışmada birinci geldi.

Aşık Veysel, 1933″e kadar usta ozanların şiirlerini seslendirdi, bu dönemden sonra ise kaleme aldığı şiirleri besteleyerek müzikseverlerin beğenisine sundu.

Ömrü yoksulluk ve mücadeleyle geçen Aşık Veysel, Cumhuriyet”in 10. yılı için yazdığı destanın yayınlanması ve Sivas Aşıklar Bayramı”ndaki başarısıyla dikkati çekti. “Atatürk”tür Türkiye”nin ihyası / Kurtardı vatanı düşmanımızdan” dizeleriyle başlayan şiiri Atatürk”e okumak amacıyla bir arkadaşıyla 3 ay yürüyerek Ankara”ya ulaştı ve Hakimiyeti Milliye Gazetesi”ne gitti.

Gazeteciler, Aşık Veysel”in yazdığı şiiri not etti ve şiir 2-5 Nisan 1934″te Hakimiyeti Milliye Gazetesi”nde 3 gün yayınlandı. Ancak Veysel, Atatürk”e ulaşamadı. Geçimini sazla sağlayan Aşık Veysel, 1933″ten itibaren Cört İbrahim”le Türkiye”yi dolaşmaya başladı. Bu süreç 1940″a kadar devam etti ve Cört İbrahim”in yerini oğlu küçük Veysel aldı. Bir süre sonra İstanbul”a gidip plak da dolduran Veysel, radyo konserleri verdi.

Usta ozan, oğlu Hüseyin”in vefatından sonra diğer oğlu Ahmet”le önce Erzurum”u, ardından Erzincan, Malatya, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Ankara”yı dolaştı.

Köy enstitülerinde eğitim verdi

Ankara”da Ülkü mecmuasını çıkaran Ahmet Kutsi Tecer”le görüşen Veysel”e burada İsmail Hakkı Tonguç ve Ferit Oğuz Bayır tarafından köy enstitülerinde ders vermesi teklif edildi. Aşık Veysel, hiç düşünmeden teklifi kabul etti. Halk ozanı, 1941″de Adapazarı Arifiye Köy Enstitüsü, 1942″de Hasanoğlan Köy Enstitüsü, 1943″te Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsü, 1944″te Kastamonu Gölköy Enstitüsü, 1945″te Yıldızeli Pamukpınar Köy Enstitüsü, 1946″da ise Samsun Ladik Akpınar Köy Enstitüsü”nde çalıştı.

Şatıroğlu, “Toprak” adlı unutulmaz eserini, Çifteler Köy Enstitüsü”ndeyken kaleme aldı ve türkü olarak besteledi.

Balıkesir, Erzurum, Malatya, Kırklareli ve Adana”da da köy enstitülerinde konserler veren sanatçı, böylece binlerce gence bağlama dinletti.

Çiftçiliğin yanında bahçe işleriyle de uğraşan Aşık Veysel, köydeki ilk meyve ağaçlarını yetiştirerek köylülere örnek oldu. 1950″den sonra ünü tüm Türkiye”ye yayılan usta ozan için 13 Mayıs 1952″de jübile yapıldı. Halkın salonu tıklım tıklım doldurduğu jübilede Ahmet Kutsi Tencer, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eflatun Cem Güney ve Behçet Kemal Çağlar birer konuşma yaptı.

Metin Erksan”ın “Karanlık Dünya” filminde rol aldı

Aşık Veysel Şatıroğlu, 1950″de senaryosunu Eyüboğlu”nun yazdığı, Metin Erksan”ın yönettiği “Karanlık Dünya” adlı filmin son bölümünde rol aldı.

Sivas”ta 30 Ekim 1964″te 2. Sivas Aşıklar Bayramı”na yarışmacı olarak katılan Şatıroğlu, 28-30 Ekim 1967″de gerçekleşen 2. Konya Aşıklar Bayramı”nda da jüri üyesi oldu. Uzun yıllar çeşitli vesilelerle düzenlenen programlara katılan Aşık Veysel, son konserini 1971″de Nevşehir”in Hacıbektaş ilçesinde gerçekleştirdi.

“Birbirinizle, konu komşuyla iyi geçinin, dirliğiniz, düzeniniz bozulmasın”, “Kürt”ü Türk”ü ne Çerkez”i / Hep Adem”in oğlu, kızı / Beraberce şehit, gazi / Yanlış var mı ve neresi” dizeleriyle birlik ve beraberliğe vurgu yapan ünlü halk ozanı, şiirlerinde yaşama sevinciyle hüznü, iyimserlikle umutsuzluğu işledi.

Yunus Emre”den etkilenen ozan, Türk edebiyatının ve saz şiiri geleneğinin büyük ustalarından biri olarak hafızalara kazındı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, ana dil ve milli birliğe yaptığı hizmetlerden ötürü 1965″te özel kanunla halk ozanına 500 lira aylık bağladı.

Aşık Veysel, akciğer kanseri nedeniyle 21 Mart 1973″te Sivrialan”da hayatını kaybetti, vasiyeti üzerine köyüne defnedildi. Sanatçının evi, Kültür ve Turizm Bakanlığınca müze olarak düzenlendi.

Hafızalara kazınan eserlere imza attı

Çocukken iki gözünü de kaybetmesine rağmen şiirlerine yansıttığı vatanseverlik, hoşgörü, yaşama sevinci, sevgi, birlik ve beraberlik mesajlarıyla hem kendi dünyasını aydınlatan hem de bugünlere ışık tutan halk ozanı, hafızalara kazınan eserler bıraktı.

Eserlerinde “Veysel”, “Sefil Veysel” ve “Veysel Şatır” gibi mahlaslar kullanan Aşık Veysel, bir şiiri hariç bütün şiirlerini dörtlüklerle aktardı. “Sazımdan Sesler” ile “Dostlar Beni Hatırlasın” adlı şiir kitapları bulunan ozanın tüm eserleri, 1984″te “Bütün Şiirleri” adlı kitapla okuyucuya sunuldu.

“Uzun İnce Bir Yoldayım”, “Dostlar Beni Hatırlasın”, “Güzelliğin On Par Etmez”, “Atatürk”e Ağıt”, “Beni Hor Görme”, “Beş Günlük Dünya”, “Derdimi Dökersem Derin Dereye”, “Kahpe Felek” ve “Kara Toprak” adlı eserlere imza atan sanatçı, Türkçe”yi yalın kullanımıyla dikkati çekti.

Ozanın eserleri pek çok sanatçı tarafından tekrar yorumlanırken birçok yabancı sanatçının da dikkatini çekti. ABD”li elektrogitar virtüözü Joe Satriani, 2008″de çıkardığı albümde “Aşık Veysel” isimli, kendi bestelediği enstrümantal bir esere yer verdi.

Aşık Veysel, 2022″de “Vefa” kategorisinde Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”ne layık görüldü. Aralık 2022″de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı genelgesiyle vefatının 50. yılı nedeniyle 2023 yılı Türkiye”de “Aşık Veysel Yılı” olarak kutlandı.

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Source:


Geçtiğimiz yıl 11 vakıf eseri restore edildi, 377 eserin çalışmaları sürüyor!

Bakan Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün geçtiğimiz yıl 11 vakıf eserinin restorasyonunu tamamladığını ve halen 377 vakıf eserinin restorasyon çalışmalarını sürdürdüğünü aktardı.Ersoy, depremden zarar gören camiler ile vakıf eserlerini yeniden ayağa kaldırmak için yoğun bir çaba gösterildiğini belirtti.ALAÜDDEVLE CAMİİ RESTORASYONU TAMAMLANDIBakan Ersoy, Gaziantep’te bulunan Alaüddevle Camii”nin restorasyonunun tamamlanarak ibadete açıldığını ve bu durumun milletin birlik ve beraberlik ruhunu yansıttığını kaydetti.Ecdattan miras kalan vakıf kültürünü ve medeniyet değerlerini yaşatmak adına yapılan çalışmaların bir vefa borcu olduğunu dile getiren Ersoy, restorasyon sürecinde emeği geçen tüm ekip arkadaşlarına ve Vakıflar Genel Müdürlüğü”ne teşekkür etti.

Source: Özgürbayrak


Cimnastik Federasyonu Başkanı Çelen: “Antalya”yı merkez haline getircez”

Türkiye Cimnastik Federasyonu Başkanı Suat Çelen, Antalya”yı dünya cimnastiğinin kamp merkezi haline getirmeyi hedeflediklerini belirterek, “Olimpiyat şampiyonu Çin takımının yanı sıra Rusya ve Bulgaristan, Antalya”da kamp yapacak.” dedi. Vestel”in sponsorluğunda Antalya İbrahim Çolak Cimnastik Salonu”nda düzenlenen Artistik Cimnastik Dünya Kupası”nın Türkiye ayağı yarışlarını takip eden Çelen, AA muhabirine, organizasyonun 4 yıl süreyle Antalya”da yapılacağını söyledi. Organizasyonun olimpiyat puanı verdiğine dikkati çeken Çelen, dünya cimnastiğinin ilk 3 ülkesi olan Çin, Japonya ve ABD”den de olimpiyat şampiyonu sporcuların organizasyonda mücadele ettiğini kaydetti. Türkiye ve Antalya”nın tanıtımı için organizasyonun önemine işaret eden Çelen, “Daha önce Avrupa büyükler ve dünya gençler şampiyonalarını düzenlemiştik. Antalya, dünya cimnastiğinde bilinen bir kent haline geldi. Bunda Gençlik ve Spor Bakanlığının cimnastik salonu yapmasının da büyük emeği var. Hedefimiz Antalya”yı dünya cimnastiğinin kamp merkezi haline getirmek. Olimpiyat şampiyonu Çin takımının yanı sıra Rusya ve Bulgaristan, Antalya”da kamp yapacak.” diye konuştu. “Kentin güzelliğini avantaja çevirmek istiyoruz” Antalya”ya gelen sporcu ve antrenörlerin kente hayran kaldığını aktaran Çelen, “Kentin güzelliğini avantaja çevirmek istiyoruz. Bu şampiyona her yıl büyüyecek ve daha fazla ülke takımı Antalya”da kamp yapacak. Ülkelerle görüşme halindeyiz. Antalya”daki muhteşem salon, tesislerin kalitesi, otellerdeki hizmet kalitesi ve Türk misafirperverliği ülkeleri buraya çekiyor.” değerlendirmesinde bulundu. Çelen, kente gelen sporcuların turizmi canlandırmanın yanı sıra tarihi ve doğasıyla Antalya”nın güzelliklerini gördüğünü, sosyal medya hesaplarından kenti paylaşarak tanıtım elçiliği de yaptığını ifade etti. Türkiye”nin uluslararası organizasyon düzenleme tecrübesinin de her geçen yıl arttığını anlatan Çelen, organizasyonları başarıyla düzenlediklerini bu nedenle dünya cimnastiğine yön veren ülkelerin Türkiye”deki organizasyonlara katıldığını vurguladı.

Source: Sporx.com